Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Özür Sahibi Bu Hadisin Kapsamına Girer mi?

E Çevrimdışı

erczz

Üye
İslam-TR Üyesi
"Kim sabah namazından bir rek'ati güneş doğmazdan önce kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek'ati güneş batmadan önce kılabilirse ikindi namazına yetişmiş demektir."

hadisi umum mudur ?
Yani özür sahibi bir kimse içinde geçerli midir ? Yoksa onun vakit çıkınca abdesti bozulacağı için namazı batıl mı olur ?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"Kim sabah namazından bir rek'ati güneş doğmazdan önce kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek'ati güneş batmadan önce kılabilirse ikindi namazına yetişmiş demektir."

hadisi umum mudur ?
Yani özür sahibi bir kimse içinde geçerli midir ? Yoksa onun vakit çıkınca abdesti bozulacağı için namazı batıl mı olur ?

Hanefi mezhebi haric Cumhura göre sabah namazının bir rekatına güneş doğmadan tamamına yetişmiş olur. Abdestinin türünün bir önemi yoktur. Normal şartlarda namazı sahih olanın, özürlü olarak namaz kılması da sahihihdir.
Namazın bir rekatına yetişmiş ise, vaktin çıkması sebebiyle özür abdesti bozulmaz. Özür abdesti, bir rekati güneş doğmadan kılamayan, kendisini ayarlayamaması durumunda abdesti bozulur. Namazı bozulmamış olanın vakitten dolayı abdesti de bozumamıştır.


İlgili Konu:


Namaz Vakti Tam Olarak Ne Zaman Çıkıyor?
 
E Çevrimdışı

erczz

Üye
İslam-TR Üyesi
Abi esselamu aleykum. Ben bu yazdığını fıkıh kitaplarında bulamıyorum , aksine vakit çıkınca bozulur diye buldum. Bana bu görüşü delil şeklinde atabilir misin acaba ? Allah sana rahmet etsin
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Abi esselamu aleykum. Ben bu yazdığını fıkıh kitaplarında bulamıyorum , aksine vakit çıkınca bozulur diye buldum. Bana bu görüşü delil şeklinde atabilir misin acaba ? Allah sana rahmet etsin
Ecmâin kardeşim;

Ebû Hurayra (r.anh) şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Her kim güneş doğmadan evvel sabah namazından birrek'-at yetiştirirse, o sabah namazını yetiştirmiş olur. Her kim de güneş batmadan önce ikindi namazından bir rek'atyetiştirirse, o ikindi namazını yetiştirmiş olur"
(Buhari, Mevâkît, Bab 29, Hadis no: 56)

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. Dedi ki: Mâlik'e, Zeyd b. Eslem'den dinlediğim, onun da Atâ' b. Yesâr İle Büsr b. Saîd ve A'rac'dan, onların da Ebû Hurayra'dan naklen rivayet ettikleri bu hadisi okudum:
Rasûlullah (s.a.v.) : «Her kim güneş doğmadan sabah namazının bir rekâtına yetişirse sabah namazına yetişti demektir. Ve her kim güneş batmadan ikindinin bir rekâtına yetişirse ikindi namazına yetişti demektir.» buyurmuşlar.
(Muslim, Mesâcid, bab 30, Hadis no: 163 - 608)

Hadislerden Çıkarılan Hükümler:

1-
Bir kimse ikindinin bir rekâtını kıldıkdan sonra selam vermeden vakit çıksa namazı bozulmaz, o namazı tamamlamak îcâb eder. Bu meselede bütün ulemâ ittifak halindedir.

Sabah namazına gelince: İmam Şafiî, îmam Mâlik ve İmam Ahmed b. Hanbel'e göre hüküm yine böyledir. İmam Azam'a göre ise sabah namazını kılarken güneş doğarsa namaz bâtıl olur.

Namaz bozulmaz deyenler bu hadîsi İmam A'zam'ın aleyhine delîl gösterirler. Aynî, İmam A'zam tarafından bu zevata şu cevâbı vermektedir:

«Ebû Hanîfe 'nin istinâd ettiği esâsa vâkıf olan bir kimse bu hadîsin onun aleyhine hüccet olmadığını, bu hadîsden mâda bütün hadîslerin, namaz bozulmaz diyenlerin aleyhine delîl olduklarını bilir. Biz deriz ki: Vakit namazın sebebi ve zarfı olduğu şubhesizdir. Lâkin bütün vaktin namaza sebeb olmasına imkân yokdur. Zîrâ bu takdirde edanın vakit çıkdıkdan sonra yapılması lâzım gelir. Şu hâlde vaktin bir cuz'ünü sebeb olarak ta'yîn etmek îcâb eder ki o da ilk cuz'dür. Çünkü ilk cuz' itirazdan salimdir. Eğer ilk cuz'ün arkasından hemen edaya başlanırsa vaktin ilk cuz'ü sebeb olarak takarrur eder. Şayet ilk cuz'den sonra hemen edaya başlanmazsa sebebiyyet meselesi cuz'den cuz'e intikâl ede ede tâ vaktin sonunda bir iftitâh tekbîri sığacak kadar kalan cuz'e kadar varır. İşte bu cuz' şeytana nisbet edilmeyen ve sabah namazında olduğu gibi kerahetle vasıflanmıyan sahîh ve sağlam bir cuz' ise namaz o kimseye kâmil olarak vâcib olur; kamilen vâcib olan namaz ise nakıs vakit de edâ edilemez. Bu tıpkı mutlak sûretde nezir edilen oruçla, kaza orucunun, bayram ve teşrîk günlerinde eda edilememesi gibidir.

Namaza sebeb olan vakit cuz'u güneş kavuşurken ikindi kılmak gibi Şeytâna nisbet edilen bir kerahet vakti olursa o namaz nakıs olarak vâcib olur. Çünkü sebeb olan vaktin nakıs olması müsebbeb olan namazın da noksan kalmasında müessir olur. Artık o namaz noksan sıfatı ile edâ edilir. Zîrâ noksan olarak vâcib olmuşdur.

Nitekim bayram günü oruç tutmayı nezir etmek ve fiilen o gün oruç tutmak da böyledir. Şu hâlde ikindiyi kılarken güneş batarsa namaz bozulmaz. Çünkü güneş kavuştukdan sonra gelen vakit kâmil vakitdir. Bu namaz o vakitde edâ edilebilir. Nakıs olarak vâcib olan bir ibâdet kâmil olarak evleviyyetle edâ edilebilir. Eğer: İkindiye kerahet bulunmayan sahih bir vakit cuz'unde başlayıp da güneş kavuşuncaya kadar uzatan kimsenin namazının bozulması îcâb eder., dersen ben de derim ki: Vakit geniş olunca namaz kılan kimsenin bütün vakti namazla doldurması caizdir. Binâenaleyh namaza devam sureti ile arız olan bu fesad affolunur. Zîrâ bütün vakti namazla doldurmaya azmeden bir kimsenin buradaki fesad cüz'ünden korunmasına imkân yokdur.

Babımız hadîsine gelince; buna verilecek cevab İmam Ebû Câfer-i Tahâvî'nin dediği gibi bu hadîsdeki yetişmeden murad: Güneş doğmazdan önce çocukların buluğa ermesi, hayızlı kadınların temizlenmesi ve hıristiyanların müslümanlığı kabul etmesi olabilir. Çünkü hadîsde «yetişmek» zikredilmiş fakat namazdan bahsedilmemişdir. Binâenaleyh adı geçen kimselerle onların emsali bu namaza yetişmiş olurlarsa onu kaza etmek kendilerine farz olur...»

Gerçi Ebû Hurayra'nın bâzı rivayetlerinde RasûIullah (s.a.v.) :
«Sîzden biriniz güneş batmazdan önce ikindinin bir rek'âtına yetişirse namazını tamamlasın! Güneş doğmazdan önce de sabah namazının bir rek'âtına yetişirse namazını tamamlasın.» buyurdu denilmiştir.

Bu hadîsi Buhârî ile Tahâvî de rivayet etmişlerdir. Hadîs, güneş doğdukdan sonra sabah namazını kılmaya devam edileceğini sarahaten göstermektedir. Fakat güneş doğarken namaz kılmanın memnu' olduğunu bildiren hadîsler tevatür derecesine varmışlardır. Güneş doğarken namaz kılmanın mubâh olduğunu gösteren hadîsler ise tevatür derecesini bulmamışlardır. Bu da gösterir ki o anda namaz kılmanın mubah olduğunu ifâde eden hadîsler zikri geçen mutevâtir rivayetlerle nesih edilmişlerdir. Buradaki nesihden maksad haram bildiren delille amel etmekden ibâretdir. Kaide îcâbı bir şey'in haram olduğunu bildiren delillerle, mubah olduğunu gösteren deliller bir araya gelirse haram delili ile amel olunur. Mubah delili bununla nesih edilmiş olur. Nesih eden delîlin mensûhdan sonra gelmesi îcâb eder. Şubhesiz ki eşyada asıl olan ibâhadır. Haram kılınmaları sonradan arız olmuştur. Bunun aksini iddia etmek yânî «Eşyada asıl olan hurmetdir.» demek caiz değildir. Çünkü iki defa nesih lâzım gelir.

Buhârî ile Muslim'in ve diğer hadîs ulemâsının tahrîc ettikleri İmrân b. Husayn hadîsi güneş doğarken ve batarken kaza namazlarının da kılınamıyacağını göstermektedir. Bundan anlaşılır ki: Mekruh vakitlerde farz ve nafile bütün namazların kılınması yasak edilmişdir.

2- İmanı A'zam ile ona tabî olanlar ikindi vaktinin güneş batmakla sona erdiğine bu hadîslerle istidlal etmişlerdir. Zîrâ bir veya iki rekâta yetişen bir kimse o namaza yetişmiş sayılınca o vakit de ikindinin vakti sayılır. Bundan dolayıdır ki güneş kavuşmazdan önce bulûğa eren çocukla müslüman olan kâfire; hayızdan temizlenen kadına ve bunların emsaline o günün ikindisini kaza etmek farz olur. Mezkûr kimselerin eriştikleri bu vakit; ikindi kılmağa yetmiyecek kadar az da olsa, kaza yine lâzımdır. Hanefîler'den İmam Zufer: «İkindi kılacak kadar bir zamana yetişmeyen kimseye o namazın kazası lâzım gelmez.» demişdir.

Namaza bir rekâtdan daha az, meselâ; iftitâh tekbîri alacak kadar bir zaman yetişen kimse hakkında îmanı Şafiî 'den iki kavil rivayet olunur. Bunların birine göre, o kimseye bu namazın kazası lâzım gelmez; ikinci kavle göre kaza lâzımdır. Esah olan da budur.

3- Ulemâ bu rivayetlerde zikri geçen bir rekâtdan daha aza yetişmek tâbirinden hüküm mü, fazilet mi yoksa vakit mi kasdedildiği hususunda ihtilâf etmişlerdir.

İmam Mâlik ile Cumhûr-u ulemâya göre namazın bir rekâtdan daha az bir cuz'une yetişen kimse o namaza yetişmiş sayılamaz. İmam Şafiî 'nin iki kavlinden biri de budur. Bunlar hadîsdeki rekât lâfzı üzerinde durmaktadırlar. Bir de babımızın ilk hadîsi ile istidlal ederler. Bu hadîsde :
«Namazın bir rekâtına yetişen kimse, o namaza yetişti demektir.»
buyurulduğuna göre mefhûm-u muhalif yolu ile bütün bir rek'âta yetişemiyen, o namaza hiç yetişememiş sayılır.

İmam A'zam1a, Ebû Yûsuf'a ve bir rivâyetde imam Şâfiî'ye göre namazın bir rek'âtdan az bir cuz'üne yetişen bir kimse o namazın hükmüne yetişmişdir. Vâkıâ hadîsde bir rek'âtdan bahsedilmişse de buradaki rek'ât tâbiri ekserî ahvâle göre söylenmişdir. Çünkü ekseriyetle namaza yetişmek rek'âtla ölçülür. Hattâ Şâfiîler'den bâzıları: «Rasûlullah (s.a.v.) rek'ât tâbiri ile namazın bir cuz'unu kasdetmişdir.» demişler; hadîsin bâzı rivayetlerinde bir rekât, diğer bâzılarında iki rek'ât, bir takımlarında da bir secde denilmek sureti ile namazın bir cüz'üne işaret buyurulduğunu söylemişlerdir.

Kurtubî diyor ki: «Bu zevat yâni Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve bir rivâyetde Şafiî, güneş batmazdan önce tekbîr almakla o günün ikindisine yetişilmiş sayılacağında ittifak etmişler; öğle namazında ise ihtilâfa düşmüşlerdir. İmam Şâfiî'den bir rivayete göre vakit çıkmazdan evvel tekbîr alan kimse öğle namazına yetişmiş sayılır. Çünkü ona göre öğle ile ikindi, vakit hususunda müşterekdirler. Diğer bir rivayete göre böyle bir kimse öğle namazını tamamlarsa onu kaza etmiş olur.»

Cumuâ namazı hakkında da ihtilâf etmişlerdir. İmam Mâlik, Sevrî, Evzâî, Leys, tmam Zufer, İmam Muhammed, îmam Şafiî ve İmam Ahmed b. Hanbel cumuâ namazının bir rek'âtına yetişen bir kimsenin, ona bir rekât daha katarak tamamlaması lâzım geldiğine kaaildirler.

Ebû Hanîfe ile Ebû Yûsuf'a göre Cumuâ namazında imam selâm vermezden önce ona uyan bir kimse imam selâm verdikden sonra o namazı iki rek'ât olarak tamamlar. İbrahim Nehaî ile Hakem ve Hammâd dahî buna kaaildirler.

Atâ', Mekhûl, Tâvûs ve Mucâhid ortaya garîb bir kavil atmış; ve: «Cumua günü hutbeye yetişemiyen kimse namazı dört rekât kılar. Çünkü cumuâ ancak hutbeden dolayı iki rekâta indirilmişdir.» demişlerdir.

Mâlikiyye ulemâsı:
«Her kim ikindinin bir rekâtına yetişirse...» hadîsini hayızlı kadınlarla, baygınlar gibi özür sahiblerine hamletmişlerdir.

Namazda tume'nîneti ve cemaata fatiha okumayı vacib görenlerce kendisi ile o vakte erişilmiş sayılan rekâtdan murâd: iftitâh tekbîri akarak fatihayı okumak ve tâdîl-i erkâna riâyetle rukû' ve sucûd yapmakdir. Cemaata fatiha okumayı vâcib görmeyenler her rek'tda iftitâh tekbîri ile o tekbîr için ayakta durmanın kâfî geleceğini söylerler. Buradaki Kuâfın sebebi rek'ât kelimesinden şer'îmi yoksa lugat mânâsı mı anlaşılacağı mes'elesidir.

Kendisi ile cemâat fazileti kazanılan rek'âtın hükmü cumhûr-u ulemâya göre, iftitâh tekbîrini aldıkdan sonra rukû'a gitmek ve imam başını kaldırmadan ellerini dizlerine koymakdır. Ebû Hurayra'dan rivayet edilen bir habere göre, imam ayakta iken ona yetişmedikçe o rekât sayılmaz.

Selefden bir cemaata göre imam rukû' hâlinde kaldığı müddetçe, cemâatin iftitâh tekbîri yapması caizdir. Velev ki cemâat rukû'a yetişemeyib, imamdan sonra rukû' etsinler. Bâzıları: «îmam rukû'dan doğrulsa bile cemâat rukû'da iken niyetlense kâfidir.» demişlerdir. Bu kavil Şâvbî'den rivayet olunur.

İbni Ebî Leylâ, imam Zufer ve Sevrî'ye göre imama uyan bir kimse imam rukû'dan doğrulmadan iftitâh tekbîrini alsa o rek'âta yetişmiş olur.

Ulemâ'dan bâzıları: «Cemâat, imam secde etmeden iftitâh tekbîri alsa o rek'âta yetişmiş sayılır.» demişlerdir.

İbni Mes'ûd (Radiyallahû anh) saffın arkasında niyet ederek rukû'a varmayı ve rukû' hâlinde yürüyerek saf fa girmeyi cemâat rukû'dan doğrulmamış olmak şartıyla o rek'âta yetişmek sayarmış.

Bu şekilde kılınan namaz sahîh kavle göre edâ'dır. Şâfiîler'den bâzılarına göre bu namazın hepsi kaza; diğer bâzılarına göre ise imama yetişilen rekât edâ, ondan sonraki rekâtlar kaza sayılır. Bu hilafın faydası musâfirde görülür. Musâfir, yâni yolcu vakit içinde ikindiye niyet ederse bu şekilde kıldığı namazın bütün rekâtıan edâ sayılır; diyenlere göre o namazı iki rekât kılar. Hepsi kazadır diyenlere göre ise dört rekât olarak tamamlaması îcâb eder. Yetiştiği rekât edâ, geri kalan rekâtîan kazadır; diyenlere göre dahî o namazı dört rekât üzerinden tamamlamak îcâb eder. Yalnız bu kavil: «Seferde kazaya kalan dört rekâtlı namazlar, seferde kaza edildiği takdirde dört rek'ât üzerinden kılınırlar.» diyenlere göredir.

Bir de buraya kadar sözü geçen imama yetişme meseleleri vakit içinde imama bir rek'âtda yetişildiğine göredir. Daha az mikdârda yetişenler hakkında o namaz cumhûr-u ulemâya göre kaza olur.


****

Bulduğun yazının resmini buraya ekler misin?
 
E Çevrimdışı

erczz

Üye
İslam-TR Üyesi
Buyrun
1706458498855.png
 

Ekli dosyalar

  • Screenshot_2018-05-23-01-15-52-1.png
    Screenshot_2018-05-23-01-15-52-1.png
    371.1 KB · Görüntüleme: 296
Moderatör tarafında düzenlendi:
E Çevrimdışı

erczz

Üye
İslam-TR Üyesi
Ben özür sahibiyim siz değilsiniz diyelim. Sizede namaz farz banada. İkimizede namazı vaktinde kılmak farz. Nasıl ki siz güneş doğmadan ikindinin bir rekatına yetişince namaza yetişmiş oluyorsunuz (normalde vakti dışında kılınmış gibi oluyor ama namaz sahih oluyor ) aynı şekilde benim içinde bir kayıtlama olmadığından hadiste "her kim" diye geçtiğinden bende dahil miyim diye sormuştum. Çünkü siz ikindi namazının bir rekatına yetişirken güneş doğsa bile abdestli oluyorsunuzdur muhakkak. Ama istihazada olduğu gibi her vakit alınan ve hükmü o vakit geçerli olan bir abdest diğer vakit girince zaten nesholmuyor mu? Nasıl o namaza devam edilir? Bu benim kıt aklımın vardığı bir sonuç , ve hala kitaplarda "Özür sahibi de ikindinin bir rekatına yetişmiş olsa akşam vaktide girse namazına devam eder tamamlar diye bir bilgi bulamadığım için şüpheler beynimi kemiriyorda anlatamıyorum tam herhalde
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Özür sahibi vakit çıkmadan önce namazını kılmış olsaydı, namazı bitince yahud vakit çıkınca abdesti bozulmuş olurdu. Daha bir vakit Namazını kılamadığı için abdesti namaz bitinceye kadar sahihdir, vakit çıkıncaya kadar değil.
 
Üst Ana Sayfa Alt