Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Peygambere Evlilik Sınırı Getiren Ahzab 52 Ayeti, Nesh Edildi mi?

M Çevrimdışı

Mrt90

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum.
"Hz. Peygambere ölümünden önce mahremi olan kadınlardan başka tüm kadınlar helal kılınmıştır." (Nesai, Nikah, 2: Tirmizi, Tefsiru Ahzab, 34, no: 3216; Darimi, Nikah, 44)
"Hz. Aişe anlatıyor: “Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem vefat etmeden önce Allah onun dilediği kadınlarla evlenmesini helal kıldı." (Nesai, Nikah, 2, hno: 5295)

Hocam bu rivayetler, Hz. Peygambere evlilik sınırı getiren Ahzab 52. ayeti nesh mi etmiştir? Çünkü ayette "Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir" buyruluyor. Hadislerde ise bu yasağın kaldırıldığı gözüküyor gibi. Bunu nasıl anlamalıyız, rivayetler sahih midir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun aleykum.
"Hz. Peygambere ölümünden önce mahremi olan kadınlardan başka tüm kadınlar helal kılınmıştır." (Nesai, Nikah, 2: Tirmizi, Tefsiru Ahzab, 34, no: 3216; Darimi, Nikah, 44)
"Hz. Aişe anlatıyor: “Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem vefat etmeden önce Allah onun dilediği kadınlarla evlenmesini helal kıldı." (Nesai, Nikah, 2, hno: 5295)

Hocam bu rivayetler, Hz. Peygambere evlilik sınırı getiren Ahzab 52. ayeti nesh mi etmiştir? Çünkü ayette "Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir" buyruluyor. Hadislerde ise bu yasağın kaldırıldığı gözüküyor gibi. Bunu nasıl anlamalıyız, rivayetler sahih midir?
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;

لَا يَحِلُّ لَكَ النِّسَٓاءُ مِنْ بَعْدُ وَلَٓا اَنْ تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنْ اَزْوَاجٍ وَلَوْ اَعْجَبَكَ حُسْنُهُنَّ اِلَّا مَا مَلَكَتْ يَم۪ينُكَۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ رَق۪يبًا۟
"Bundan sonra artık sana (başka) kadınlarla evlenmek ve güzellikleri hoşuna gitse de cariyelerin dışında hiçbirini başka bir eşle değiştirmek helâl değildir. Allah her şeyi murakabe edendir." (Ahzab 52)

Suyûti , Ahzab suresi 52. ayetin nuzûl sebebi olarak şu vâkıayı zikreder:

İbn Sâd'ın İkrime'den rivayetine göre;
Peygamber (s.a.v.), İlâ hadisesinde kadınlarını dünyalıkla Allah, Rasûlu ve âhirat hayatının zenginlikleri arasında muhayyer bırakmasını emreden âyet-i kerimenin nuzûluyle onları muhayyer bırakıp onlar da Allah'ı Rasûlu'nu ve âhirat yurdunun zenginliklerini tercih edince Allah Tealâ bu: "Bundan sonra artık sana (başka) kadınlarla evlenmek ve güzellikleri hoşuna gitse de cariyelerin dışında hiçbirini başka bir eşle değiştirmek helâl değildir." âyet-i kerimesini indirdi.
(Suyûtî, Lubâbu'n-Nukul, C. II, 76)

Fakat, Allah Tealâ, daha sonra ve Peygamber (s.a.v.)'in vefatından önce bu yasağı kaldırmasına rağmen Allah'ın Rasûlunu muhayyer bıraktığında Allah'ı ve Rasûlu'nu tercih eden hanımlarından başka bir kadınla evlenmemiştir.

Ayet-i kerimenin "güzellikleri hoşuna gitse de cariyelerin dışında hiçbirini başka bir eşle değiştirmek helâl değildir..." kısmının nuzul sebebinde İbn Abbâs (r.anhuma) : "Esma bint Umeys hakkında nazil oldu. Kocası Câfer ibn Ebî Tâlib vefat ettiğinde, Peygamber (s.a.v.) onunla evlenmek istedi de bu âyet-i kerime nazil oldu." demişse de Kurtubî bu rivayetin zayıf olduğunu kaydeder. (Kurtubi, el-Câmiu li-Ahkâmi'1-Kur'ân, C. XIV, Sf: 142)


İbn Cerîr Taberî der ki: Bize Yâkûb... Ziyâd kanalıyla Ansâr'dan bir adamdan nakleder ki;
O, şöyle demiş: Ben Ubeyy İbn Kâb'a : "Eğer Peygamberin eşleri vefat etmiş olsalardı, Rasûlullah'ın evlenmesi câiz olmaz mıydı ne dersin?" diye sordum.
O: Bunu önleyen ne engel vardı ki? dedi.
Ben «Bundan sonra artık sana kadınlarla evlenmek... helâl değildir.» kavli deyince,
O, dedi ki: Allah Teâlâ, O'na kadınlardan bir bölümünü helâl kılmıştır ve «Ey peygamber; Biz mehirlerini verdiğin eşlerini... Senin için helâl kıldık.» buyuruyor. Bundan sonra Peygambere «Artık sana kadınlarla evlenmek... helâl değildir.» buyrulmuştur.
Bu hadîsi Abdullah İbn Ahmed muhtelif yollarla Dâvûd'dan nakleder. Tirmizî de İbn Abbâs (r.anhuma)'dan nakleder ki; O, şöyle demiş:
Rasûlullah (s.a.v.) hicret etmiş olan mûmin kadınların dışında başka kadınlarla evlenmekten nehyedilmişti. Bunu nehyeden âyet, «Bundan sonra artık sana kadınlarla evlenmek ve güzellikleri hoşuna gitse de cariyelerin dışında hiç birini başka bir eşle değiştirmek helâl değildir.» kavlidir. Ancak Allah Teâlâ mûmin hanımları ona helâl kılmış ve «Eğer mûmin bir kadın kendisini peygambere hîbe eder de peygamber de onunla evlenmeyi isterse... helâl kıldık.» buyurmuştur. Böylece müslüman olmayan her kadın peygambere haram kılınmıştır. Ayrıca «Kim de îmândan sonra küfre dönerse, onun ameli yok olmuştur ve âhirette hüsrana uğrayanlardandır» buyrulmuştur.
İbn Abbâs der ki: Allah Teâlâ «Ey peygamber, Biz mehirlerini verdiğin eşlerini... Senin için helâl kıldık.» buyurarak bunları peygambere helâl kılmış, bunun dışında kalan kadınları ise haram kılmıştır.

Mucâhid der ki: «Bundan sonra artık sana kadınlarla evlenmek... helâl değildir» kavliyle ne Müslüman, ne yahûdi, ne hıristiyan, ne de kâfir olsun bu belirtilenlerin dışında kadınlarla evlenmek helâl değildir.
Ebu Salih ise der ki: Bu âyet-i kerîme bedevi ve yabancı ile evlenmeyi yasaklamıştır. Ancak bundan sonra Tuhâme kadınlarından diledikleriyle evlenebilir. Ayrıca dilerse amca ve hala kızıyla, teyze ve dayı kızıyla dilediği kadar —hattâ üç yüze kadar— evlenebilirdi.
İkrime ise der ki: Bu âyetle Allah'ın belirttikleri dışındakiler sana helâl değildir, denmiştir.
İbn Cerîr merhum ise âyetin, zikredilen kadınlarla ve peygamberin nikâhı altında bulunan kadınlara umûmî olduğu ve bunların sayısının da dokuz olduğunu belirterek âyetin umumiyeti görüşünü tercih eder ki İbn Cerîr'in bu görüşü sağlamdır. Öyle sanıyorum ki; bizim naklettiğimiz Selef imamlarının da çoğunun maksadı budur. Zîrâ onların çoğundan buna benzer şeyler nakledilmiştir ki, bunların arasında çelişki yoktur. Allahu âlem.

Sonra îbn Cerîr Taberî, Rasûlullah (s.a.v.)'in Hafsa'yı boşayıp sonra döndüğünü, Sevde'den ayrılmak isteyip nihayet onun gününü Âişe'ye bıraktığını nakleder ve bütün bunlara cevab olarak; bunlar «Bundan sonra artık sana kadınlarla evlenmek ve güzellikleri hoşuna gitse de cariyelerin dışında hiç birini başka bir eşle değiştirmek helâl değildir.» âyetinin nuzûlunden önceydi, der. Bütün bunların âyetin nuzûlunden önce olduğuna dâir Taberî'nin sözü sahihtir. Ancak bunu böyle bir şarta bağlamaya gerek yoktur. Çünkü âyet-i kerîme peygamberin, nikâhı altında bulunanlardan başkasıyla evlenmesini ve onların yerine başka kadınları alması konusundaki hükmü belirtmektedir. Bu ise peygamberin eşlerinden birini, yerine başkasını almaksızın boşayıp boşamaması konusunu içine almaz. Allahu âlem. (Ebu’l-Fida İsmail İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'âni'l Azîm, Çağrı Yayınları: C. 12, Sf: 6568-6571
 
Üst Ana Sayfa Alt