Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Peygamberlere İman

_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
Dördüncü Rükün

Peygamberlere Îman

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat,Allah Teâlâ'nın kullarına müjdeleyiciler ve uyarıcılar olmak üzere, insanları hidâyete iletmek ve onları karanlıklardan çıkarıp, aydınlığa ulaştırmak için hak dîne çağıran rasûller ve peygamberler gönderdiğine kesin bir şekilde îmân ederler.

Peygamberlerin çağrıları toplumları şirk ve putperestlikten kurtarmak, çözülmek ve bozulmaktan temizlemek içindi.Onlar peygamberlik görevini tebliğ edip üzerlerindeki emâneti eksiksiz yerine getirdiler, ümmetlerine samimiyetle öğüt verdiler ve Allah yolunda gereği gibi cihad ettiler.Doğruluklarına kesin delil teşkil eden, apaçık göz kamaştırıcı mucizelerle* geldiler. Onlardan birisini inkâr eden, Allah Teâlâ'yı ve O'nun bütün peygamberlerini inkâr etmiş olur.

-----------------------------------------------------
Mucize; Allah Teâlâ'nın peygamber aracılığıyla iddiâsına uygun olarak ve onu tasdik etmek üzere ortaya çıkardığı olağanüstü bir iştir.Mucizenin meydana gelmesi, imkân çerçevesindedir.Çünkü sebepleri de, sonuçları da yaratan Allah, onların düzenini bozmaya da kâdirdir ve bunun sonucunda sonuçlar daha önceki sebeplere boyun eğmeyebilir.Hiçbir sınır tanımayan Allah Teâlâ'nın kudretine göre bunda hayret edilecek ve garipsenecek bir durum yoktur.Çünkü o dilediğini göz açıp kapatmaktan da daha büyük bir hızla yapandır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: O bir şeyi diledi mi ona emri sadece ol demesidir, o da hemen oluverir." (Yasîn Sûresi: 82).
-----------------------------------------------------
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

" Şüphe yok ki Allah’ı ve peygamberini inkâr ederek kâfir olanlar bir de Allah’la peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler ve: Kimine inanırız, kimini inkâr ederiz diyenler, böylece bunun arasında bir yol tutmaya yeltenenler yok mu; işte onlar gerçek kâfirlerin ta kendileridirler. Biz o kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. Allah ve peygamberlerine îmân edip, onlardan birini diğerinden ayırmayanlara ise ecirlerini verecektir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Nisâ Sûresi: 150-152)

Allah Teâlâ'nın o şerefli peygamberleri göndermesindeki hikmeti şöyle açıklamaktadır:

"Müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler olarak (gönderdik) ki, insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri (gerekçeleri) olmasın. Allah Azîzdir, Hakîmdir." (Nisâ Sûresi: 165)

Allah Teâlâ, pek çok rasûl ve nebi göndermiştir. Bazılarının adlarını kitabı veya Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- aracılığıyla bizlere bildirmiş, bazılarınınkini de bildirmemiştir:

"Şüphesiz ki biz, (geçmişte) her ümmete bir peygamber gönderdik (ve ona şöyle söylemesini emrettik): ‘Yalnızca Allah’a ibâdet edin.Tâğûta ibâdet etmekten sakının.” (Nahl Sûresi:36)

Kur’ân-ı Kerîm’de isimleri zikredilen 25 rasûl ve peygamber vardır. Bunların isimleri şöyledir: Âdem, İdris,Nûh,Hûd,Sâlih, İbrahim, Lût, İsmail, İshâk, Yâ’kub, Yûsuf,Eyyûb,Şuayb,Musa,Harun,Zülkifl, Yunus, Dâvûd, Süleyman, İlyas, Elyesa’, Zekeriya, Yahya, İsa ve Muhammed, Esbât (Ya’kub-aleyhisselam-'ın oğulları)nı da toplu olarak sözkonusu etmiştir. -Allah'ın salât ve selâmı, hepsinin üzerine olsun-.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Andolsun ki Biz, senden önce de peygamberler gönderdik.Onlardan kiminin kıssalarını sana anlattık, kiminin de kıssalarını sana anlatmadık." (Ğâfir Sûresi: 78)

Allah Teâlâ, bazı peygamber ve rasûlleri diğerlerine üstün kılmıştır.İslâm ümmeti, rasûllerin nebilerden üstün olduğunda, bundan sonra rasûllerin kendi aralarında fazilet farkının bulunduğunda, rasûllerle peygamberlerin en faziletlisinin Ulu’l-Azm diye bilinen Muhammed, Nûh, İbrahim, Musa ve İsa-Allah’ın salat ve selamları hepsine olsun- olduğunda oybirliğine varmışlardır.

Ululazm diye bilinenlerin en faziletlileri ise İslâm peygamberi, peygamberlerin ve rasûllerin sonuncusu, Âlemlerin Rabbinin son elçisi Abdullah oğlu Muhammed'dir. -Allah’ın salatı, selamı ona ve aile halkına olsun-.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir.Fakat o Allah’ın Rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur." ( Ahzâb Sûresi: 40)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Allah Teâlâ'nın ismen sözkonusu ettiklerine de, isimlerini zikretmediklerine de, ilkleri olan Âdem-aleyhisselâm-’dan itibaren, sonları, sonuncuları, en faziletlileri Peygamberimiz Abdullah oğlu Muhammed'e kadar hepsine îmân ederler.

Bütün rasûllere îmân, mücmel bir îmândır. Peygamberimiz Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’a ise detaylı bir îmân ile îmân edilir. Bu, mü’minlerin onun getirmiş olduğu hükümlerde etraflı bir şekilde ona uymalarını gerektiren bir îmândır.

Muhammed-sallahu aleyhi ve sellem- Allah'ın Elçisidir:

Rasûlullah’ın künyesi Ebu’l-Kasım (Kâsım'ın babası), adı Muhammed’dir. Geriye doğru sırasıyla şeceresi şöyledir: Abdullah, Abdulmuttalib, Hâşim, Abdumenaf, Kusayy,Kilâb,Murre,Kâ’b,Luey,Şâlib,Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyas, Mudar, Nizar, Ma'd ve Adnan.Adnan, Allah’ın peygamberi İbrahim el-Halil’in oğlu İsmail’in soyundan gelir.

Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellempeygamberlerin (nebilerin) ve rasûllerin sonuncusudur. Allah’ın bütün insanlara gönderdiği elçisidir. O, Allah’ın bir kuludur, ona ibâdet edilmez. Yalanlanması asla sözkonusu olmayan bir elçidir.O,bütün yaratılmışların en hayırlısı, en faziletlisi, Allah Teâlâ nezdinde en değerlisi, derecesi en yüksek ve Allah Teâlâ'ya en yakın olanıdır.

O, hak ve hidâyet ile insanlara da, cinlere de gönderilmiş bir peygamberdir.Allah Teâlâ, onu âlemlere bir rahmet olarak göndermiştir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Biz seni, ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ Sûresi: 107 )

Allah Teâlâ ona kitabını indirmiş, dîninin emîni kılmış ve risâletini tebliğ etmekle görevlendirmiştir. Bu risâleti tebliğ hususunda onu yanılmaktan, hataya düşmekten korumuştur.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"O (Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-) kendi hevâsından bir söz söylemez. O şey (Kur'an ve Sünnet), ona vahyedilen bir vahiyden başkası değildir." (Necm Sûresi: 3-4)

Onun risâletine îmân edip peygamberliğine şehâdet getirmedikçe, hiçbir kulun îmânı geçerli olmaz.
Ona itaat eden cennete girer, ona karşı gelip isyan eden ise, cehenneme girer.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Hayır, Rabbine yemîn olsun ki (ey Muhammed!) Onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îmân etmiş olmazlar." ( Nisâ Sûresi: 65)

Önceleri her peygamber kendi kavmine özel olarak gönderilirken, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem- bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiştir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Biz seni, ancak bütün insanlar için müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." ( Sebe Sûresi: 28)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Allah Teâlâ'nın, peygamberini apaçık mucizelerle, göz kamaştırıcı belgelerle desteklemiş olduğuna da îmân ederler.
Bu mucizelerden biri ve en büyüğü ümmetlerin en fasîhi, en belâğâtlısı, söz söyleme gücü en yüksek olan ve Allah’ın kendisi ile meydan okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’dir.

Allah Teâlâ'nın, kendisi ile peygamberini desteklediği, Kur’ân’dan sonraki en büyük mucizelerden birisi de İsrâ ve Mirac mucizesidir.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat,Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in uyanıklık halindeyken ruh ve bedeni ile birlikte semâya yükseltildiğine îmân ederler.Bu ise İsrâ gecesinde gerçekleşmişti.Gecenin bir bölümünde Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksâ’ya götürüldüğü Kur’ân-ı Kerîm’in nassı ile açıkça belirtilmiştir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Kulunu geceleyin, Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren (Allah) münezzehtir. Ona âyetlerimizden bazısını gösterelim diye. Şüphesiz ki O işitendir, görendir." (İsrâ Sûresi: 1 )

Sonra Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellemsemâya yükseltilmiştir.Yedinci semâya kadar çıkmış, daha sonra da bundan öteye, Allah Teâlâ'nın dilediği yüksekliklere kadar çıkmıştır. Burası yanında Cennet-i Me’vâ’nın bulunduğu Sidre-i Müntehâ’dır.

Allah Teâlâ onu dilediğiyle onurlandırmış, ona vahyetmiş ve onunla konuşmuş, gece ve gündüz olmak üzere günde beş vakit namazı farz kılmıştır. Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem- cennete girmiş, hem cennete, hem de cehenneme bakmış ve melekleri de görmüştür.Cebrail’i de Allah’ın yaratmış olduğu gerçek sûretinde görmüştür.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in kalbi, gördüklerini yalanlamamış, aksine gözleriyle gördüklerinin hepsi, gerçeğin kendisi idi.

Bunlar Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e bir ta’zim, onu diğer peygamberlerden üstün kılmak ve onun makamının herkesin makamının üstünde olduğunu açıkça ortaya koymak için olmuştur.

Sonra Beytul-Makdis’e inmiş ve peygamberlere imam olarak namaz kıldırmıştır.Daha sonra da tan yeri ağarmadan önce Mekke’ye geri dönmüştür. ( Buhârî ve Müslim'de ve diğer sünen ve müsned hadis kitaplarında bu mübârek gecede meydana gelen olayların detayına dâir bilgiler yer almaktadır.)

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Onun gördükleri hakkında şimdi kendisiyle tartışacak mısın? Andolsun ki onu diğer bir inişinde görmüştü.Sidretu’l-Müntehâ yanında, Me'vâ Cenneti onun yanındadır.O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu. Göz başka yöne kaymadı ve aşmadı da. Andolsun ki o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür." ( Necm Sûresi: 12-18)


Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in diğer bazı mucizeleri:

Allah Teâlâ'nın peygamberine nübüvvetinin bir kanıtı olmak üzere vermiş olduğu oldukça büyük mucizelerden birisi, ayın yarılması mucizesidir.Bu olay, müşrikler kendisinden bir mucize istemeleri üzerine Mekke’de gerçekleşmişti.

Yemeğin kendisi için çoğaltılması.Bu olay da Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in birden fazla gösterdiği bir mucizedir.
Suyun çoğalması ve parmaklarının arasından suyun fışkırması, yemeğin Allah'ı tesbih etmesi, yine Peygambersallallahu aleyhi ve sellem-’in sıkça görülen mucizelerindendir.

Hastaları iyileştirmesi ve ashâbından bazılarının hiçbir ilaç olmaksızın onun eli ile şifâ bulmaları.

Hayvanların ona karşı edebli ve saygılı davranmaları, ağaçların ona boyun eğmeleri ve taşların ona selâm vermeleri.

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e hâinlik eden ve ona karşı inatlaşan bazı kimselerden hemen intikam alınması.

Gaybî hususları haber vermesi, kendisinden uzak yerlerde meydana gelmiş birtakım olayları anında haber vermesi, henüz meydana gelmemiş birtakım olayları bildirmesi, daha sonra onun haber verdiği şekilde bu olayların gerçekleşmesi.

Genel olarak duâsının kabul edilmesi.
Allah Teâlâ'nın onu koruması ve düşmanlarının kendisine zarar vermesini önlemesi.

Ebu Hureyre'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

"Ebu Cehil: Muhammed sizin aranızda yüzünü toprağa koyuyor (secde ediyor) mu? diye sordu. Ona:Evet,denilince, şöyle dedi: Lat ve Uzza’ya yemin ederim, eğer onun böyle yaptığını görürsem, hiç şüphesiz ki ya onun boynuna basar ya da yüzünü toprağa bularım.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in namaz kıldığı bir sırada o da çıkageldi, boynuna basmak istedi ise de onun aniden elleriyle kendisini korumaya çalışarak, arkasını dönüp kaçarken gördüler. Ona:Sana ne oluyor? diye sorduklarında o şu cevabı verdi:Benimle onun arasında içi ateş dolu bir hendek ile çok dehşetli şeyler ve kanatlar vardı."

Bunun üzerine Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

"Eğer bana yaklaşsaydı,melekler onu paramparça alırlardı." ( Müslim)

Selef-i Salih Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri

 
Üst Ana Sayfa Alt