Radyasyonun insan sağlığına olan etkileri üzerine pek çok araştırma yapıldı. Almanya, Amerika ve Fransa’daki araştırmalar nükleer tesislerin normal çalışma durumlarında dahi çevrelerinde yaşayan insanların sağlığını olumsuz etkilediğini ortaya koydu.
Araştırmaların içinde en etkileyici olanı, Almanya’da 2002 yılında Alman Federal Radyasyon Korunma Ofisi (BfS) tarafından görevlendirilen Alman Çocukluk Çağı Kanserleri Kayıt Dairesi (GCCR) tarafından yürütülen çalışma oldu.
Bulgularda göre; mevcut Almanya nükleer santrallerinin merkezinde olduğu yaklaşık 5 km çapındaki alanda yaşayan çocuklarda lösemi hızı beklenmedik şekilde 2,2 kat fazla çıktı. Benzer sonuçlar alınan ABD New Mexico’da ve Fransa La Hague’da yapılan çalışmalar da bu bulguları destekler nitelikte
Yüksek dozlarda radyoaktiviteye maruz kalındığında ise çok daha korkunç sonuçlar ortaya çıkıyor. Dahası radyasyona bağlı değişiklikler vücutta üreme hücrelerinde ortaya çıkarsa gelecek kuşaklara aktarılabilir.
Yüksek radyoaktiviteye maruz kalma radyasyon hastalığına neden olarak; mide bulantısı, yorgunluk, kusma, ishal, saç dökülmesi, kan kaybı, ağız ve boğazda yaralar, iltihaplar ve enerji kaybı gibi belirtilere sebep olur. Tüm vücudun radyasyona maruz kalmasından 5-10 dakika içerisinde ilk belirtiler ortaya çıkar. Çoğu vakada ölüm 2 hafta içinde gelir.
DNA’YI ÖLÜME YÖNLENDİRİYOR
Radyasyonun sağlık üzerindeki etkilerini anlatan İstanbul Bilim Üniversitesi’nden Radyasyon Onkoloğu Doç. Dr. Şefik İğdem, radyoaktif maddelerin vücuttaki en temel hedefinin DNA olduğunu belirtti. Doç. İğdem, radyasyonun insan vücudundaki seyri, kısa ve uzun vadedeki sonuçları hakkında şunları söyledi:
“Radyasyon, DNA üzerinde tamiri zor kırıklar meydana getirerek DNA’nın replikasyonunu yani çift sarmallı DNA'nın kendini kopyalaması işlemini engelliyor. Böylece hücre bölünemiyor veya bölünmeye çalıştığı zaman ölüme doğru yönlendiriliyor. Bu konudaki bir başka senaryo ise hücrede meydana gelen DNA kırığının, bir hata olarak bir sonraki nesle aktarılmasıdır. Bu aktarılma sonucunda mutant, yani bozulmuş ve hasarlı hücreler bir şekilde diğer hücrelerin kontrolünden kurtularak yeni bir kanserizasyona yol açar.
İnsan vücudu bir nükleer kaza sonucu radyasyona maruz kalırsa, maruz kaldığı radyasyon miktarıyla doğru orantılı şikayetler ortaya çıkıyor. Fakat önce maruz kalınan doz ne olursa olsun bir prodromal dönem yaşanıyor. Tüm vücudun radyasyona maruz kalmasından 5-10 dakika sonra prodromal dönem denilen ve iştahsızlık, bulantı, kusma ve yorulma ile giden şikayetler görülüyor.
BELİRTİLER BİRKAÇ GÜN SÜREBİLİYOR
Maruz kalınan doz ne kadar yüksek ise bu şikayetler o kadar çabuk ortaya çıkıyor ve bir o kadar şiddetli oluyor. Diğer erken belirtiler de buna eşlik edebiliyor. Bu belirtiler; ishal, kramplar, ateş, baş ağrısı, sıvı kaybı, dehidratasyon ve sonunda hipotansiyon, yani tansiyonun anormal derecede düşmesidir. Bu dönem birkaç saat veya birkaç gün sürebiliyor.
LATENT DÖNEM ÖLÜMLE SONUÇLANIYOR
Bu dönemin ardından latent dönem başlıyor. Hastanın kendini çok iyi hissettiği ve yaklaşık bir hafta süren bu latent dönemden sonra maruz kalınan doza bağlı olarak hematopoetik, (kan yapımına yönelik), gastrointestinal (sindirim), serebrovasküler (kalp-damar) sisteminin çökmesi üzerine ölüm gelişiyor.
Radyasyon riski, yüksek frekans ve baz istasyonlarının artışı
Özellikle Avrupa ülkeleri 5G teknolojisine radyasyon yaydığı gerekçesiyle karşı çıkıyor. Konunun uzmanı bazı firmalar ve bilim insanları, 5G teknolojisinin yaydığı radyasyon miktarının insan sağlığı için tehlikeli boyutlarda olabileceğini söylüyor.
Beşinci nesil mobil ağ ya da kısa adıyla 5G (5th Generation), yüksek frekans ve yüksek bant genişliği kullanıyor. 10 Gbit hızda ve çok düşük gecikmeye sahip internet sağlayabilen 5G, 28 ila 100 GHz frenkanslarda çalışıyor. Bu da 5G'nin, 4G'den yaklaşık 1000 kat daha hızlı olması anlamına geliyor. Ancak bu tarzda yüksek veri transferi yapılabilmesi için 5G baz istasyonlarının 4G'ye oranla daha sık döşenmesi ve ortalama her 150 metrede bir güçlendirici antenlerle desteklenmesi gerekiyor.
Düşük radyasyon sağlığa zararlı değildir" varsayımı riskli
Helsinki Üniversitesi’nden moleküler biyoloji profesörü Dariusz Leszczynski 5G'nin sağlık açısından risklerini kimsenin tam olarak bilmediğini belirterek, "5G emisyonlu radyasyonun etkilerinin biyomedikal olarak araştırılmadı. 5G'nin güvenli olduğu görüşü, düşük seviyeli radyasyon sağlığa zararlı değildir varsayımına dayanıyor" diyor..
Almanya'da Aachen Üniversitesi Elektromanyetik Çevre Uyumluluğu Araştırma Merkezi, güçlü radyo frekans alanları ile kanser teşhisi konan fareler arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteren bir rapor hazırladı. Buna göre, iki sene boyunca günde 9 saat elektromanyetik alana maruz bırakılan farelerin beyin, kalp ve sinir sistemlerinde değişimler yaşandığı ve hücre ölümlerinin arttığı görüldü.
Beyin tümörü vakarında yüzde 34 artış
İngiltere'de Kanser Araştırma Merkezi (CRUK) 90'lı yıllardan 2016'ya cep telefonu kullanımının yüzde 500 oranında arttığını, buna bağlı olarak beyin tümörü vakarının da eskiye nazaran yüzde 34 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi ise cep telefonlarını 2011'de "kansere yol açabilecek etken" olarak tanımlamıştı.
Çin'in 5G ile küresel güç olmasına engel olmak için, ABD Huawei'e baskı uyguluyor iddiası
Dünyadaki operatörlerin çalışmalarını incelediğimizde 5G teknolojisinde Çinli Huawei firmasının altyapısının yoğun bir şekilde kullanılacağını görüyoruz.
Huawei, 5G mobil şebekesinde dünyanın en büyük tedarikçisi konumuna geldi. Ancak Huawei’in bu büyümesi ile ilgili farklı komplo teorileri ortaya atılıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise Pekin hükümetinin tüm dünyayı dinlemek istemesi ve bu sebeple Huawei’e büyük yatırımlar yapması.
"The End of Cheap China" (Ucuz Çin'in Sonu) ve The End of Copycat China (Taklitçi Çin'in Sonu) gibi kitapların yazarı China Market Research Group Genel Müdürü Shaun Rein, bu teoriden yola çıkarak Çin ile ABD arasında son dönemde yaşanan ticaret savaşlarının başka bir boyutu olduğunu söylüyor.
ABD'nin Çin'in büyümesini durdurmak istediğini öne süren Shaun, "Bu yüzden Huawei'nin peşindeler çünkü kim 5G'yi, telefonu ve interneti kontrol ederse küresel güç olacak. Çin ve ABD arasındaki gerilimden endişe ediyorum çünkü bu sadece ticarette değil askeri alanda da tansiyonun yükselmesine neden olabilir." diyor.
Kısa bir derleme idi.
Kaynak Ntv. euronews
Araştırmaların içinde en etkileyici olanı, Almanya’da 2002 yılında Alman Federal Radyasyon Korunma Ofisi (BfS) tarafından görevlendirilen Alman Çocukluk Çağı Kanserleri Kayıt Dairesi (GCCR) tarafından yürütülen çalışma oldu.
Bulgularda göre; mevcut Almanya nükleer santrallerinin merkezinde olduğu yaklaşık 5 km çapındaki alanda yaşayan çocuklarda lösemi hızı beklenmedik şekilde 2,2 kat fazla çıktı. Benzer sonuçlar alınan ABD New Mexico’da ve Fransa La Hague’da yapılan çalışmalar da bu bulguları destekler nitelikte
Yüksek dozlarda radyoaktiviteye maruz kalındığında ise çok daha korkunç sonuçlar ortaya çıkıyor. Dahası radyasyona bağlı değişiklikler vücutta üreme hücrelerinde ortaya çıkarsa gelecek kuşaklara aktarılabilir.
Yüksek radyoaktiviteye maruz kalma radyasyon hastalığına neden olarak; mide bulantısı, yorgunluk, kusma, ishal, saç dökülmesi, kan kaybı, ağız ve boğazda yaralar, iltihaplar ve enerji kaybı gibi belirtilere sebep olur. Tüm vücudun radyasyona maruz kalmasından 5-10 dakika içerisinde ilk belirtiler ortaya çıkar. Çoğu vakada ölüm 2 hafta içinde gelir.
DNA’YI ÖLÜME YÖNLENDİRİYOR
Radyasyonun sağlık üzerindeki etkilerini anlatan İstanbul Bilim Üniversitesi’nden Radyasyon Onkoloğu Doç. Dr. Şefik İğdem, radyoaktif maddelerin vücuttaki en temel hedefinin DNA olduğunu belirtti. Doç. İğdem, radyasyonun insan vücudundaki seyri, kısa ve uzun vadedeki sonuçları hakkında şunları söyledi:
“Radyasyon, DNA üzerinde tamiri zor kırıklar meydana getirerek DNA’nın replikasyonunu yani çift sarmallı DNA'nın kendini kopyalaması işlemini engelliyor. Böylece hücre bölünemiyor veya bölünmeye çalıştığı zaman ölüme doğru yönlendiriliyor. Bu konudaki bir başka senaryo ise hücrede meydana gelen DNA kırığının, bir hata olarak bir sonraki nesle aktarılmasıdır. Bu aktarılma sonucunda mutant, yani bozulmuş ve hasarlı hücreler bir şekilde diğer hücrelerin kontrolünden kurtularak yeni bir kanserizasyona yol açar.
İnsan vücudu bir nükleer kaza sonucu radyasyona maruz kalırsa, maruz kaldığı radyasyon miktarıyla doğru orantılı şikayetler ortaya çıkıyor. Fakat önce maruz kalınan doz ne olursa olsun bir prodromal dönem yaşanıyor. Tüm vücudun radyasyona maruz kalmasından 5-10 dakika sonra prodromal dönem denilen ve iştahsızlık, bulantı, kusma ve yorulma ile giden şikayetler görülüyor.
BELİRTİLER BİRKAÇ GÜN SÜREBİLİYOR
Maruz kalınan doz ne kadar yüksek ise bu şikayetler o kadar çabuk ortaya çıkıyor ve bir o kadar şiddetli oluyor. Diğer erken belirtiler de buna eşlik edebiliyor. Bu belirtiler; ishal, kramplar, ateş, baş ağrısı, sıvı kaybı, dehidratasyon ve sonunda hipotansiyon, yani tansiyonun anormal derecede düşmesidir. Bu dönem birkaç saat veya birkaç gün sürebiliyor.
LATENT DÖNEM ÖLÜMLE SONUÇLANIYOR
Bu dönemin ardından latent dönem başlıyor. Hastanın kendini çok iyi hissettiği ve yaklaşık bir hafta süren bu latent dönemden sonra maruz kalınan doza bağlı olarak hematopoetik, (kan yapımına yönelik), gastrointestinal (sindirim), serebrovasküler (kalp-damar) sisteminin çökmesi üzerine ölüm gelişiyor.
Radyasyon riski, yüksek frekans ve baz istasyonlarının artışı
Özellikle Avrupa ülkeleri 5G teknolojisine radyasyon yaydığı gerekçesiyle karşı çıkıyor. Konunun uzmanı bazı firmalar ve bilim insanları, 5G teknolojisinin yaydığı radyasyon miktarının insan sağlığı için tehlikeli boyutlarda olabileceğini söylüyor.
Beşinci nesil mobil ağ ya da kısa adıyla 5G (5th Generation), yüksek frekans ve yüksek bant genişliği kullanıyor. 10 Gbit hızda ve çok düşük gecikmeye sahip internet sağlayabilen 5G, 28 ila 100 GHz frenkanslarda çalışıyor. Bu da 5G'nin, 4G'den yaklaşık 1000 kat daha hızlı olması anlamına geliyor. Ancak bu tarzda yüksek veri transferi yapılabilmesi için 5G baz istasyonlarının 4G'ye oranla daha sık döşenmesi ve ortalama her 150 metrede bir güçlendirici antenlerle desteklenmesi gerekiyor.
Düşük radyasyon sağlığa zararlı değildir" varsayımı riskli
Helsinki Üniversitesi’nden moleküler biyoloji profesörü Dariusz Leszczynski 5G'nin sağlık açısından risklerini kimsenin tam olarak bilmediğini belirterek, "5G emisyonlu radyasyonun etkilerinin biyomedikal olarak araştırılmadı. 5G'nin güvenli olduğu görüşü, düşük seviyeli radyasyon sağlığa zararlı değildir varsayımına dayanıyor" diyor..
Almanya'da Aachen Üniversitesi Elektromanyetik Çevre Uyumluluğu Araştırma Merkezi, güçlü radyo frekans alanları ile kanser teşhisi konan fareler arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteren bir rapor hazırladı. Buna göre, iki sene boyunca günde 9 saat elektromanyetik alana maruz bırakılan farelerin beyin, kalp ve sinir sistemlerinde değişimler yaşandığı ve hücre ölümlerinin arttığı görüldü.
Beyin tümörü vakarında yüzde 34 artış
İngiltere'de Kanser Araştırma Merkezi (CRUK) 90'lı yıllardan 2016'ya cep telefonu kullanımının yüzde 500 oranında arttığını, buna bağlı olarak beyin tümörü vakarının da eskiye nazaran yüzde 34 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi ise cep telefonlarını 2011'de "kansere yol açabilecek etken" olarak tanımlamıştı.
Çin'in 5G ile küresel güç olmasına engel olmak için, ABD Huawei'e baskı uyguluyor iddiası
Dünyadaki operatörlerin çalışmalarını incelediğimizde 5G teknolojisinde Çinli Huawei firmasının altyapısının yoğun bir şekilde kullanılacağını görüyoruz.
Huawei, 5G mobil şebekesinde dünyanın en büyük tedarikçisi konumuna geldi. Ancak Huawei’in bu büyümesi ile ilgili farklı komplo teorileri ortaya atılıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise Pekin hükümetinin tüm dünyayı dinlemek istemesi ve bu sebeple Huawei’e büyük yatırımlar yapması.
"The End of Cheap China" (Ucuz Çin'in Sonu) ve The End of Copycat China (Taklitçi Çin'in Sonu) gibi kitapların yazarı China Market Research Group Genel Müdürü Shaun Rein, bu teoriden yola çıkarak Çin ile ABD arasında son dönemde yaşanan ticaret savaşlarının başka bir boyutu olduğunu söylüyor.
ABD'nin Çin'in büyümesini durdurmak istediğini öne süren Shaun, "Bu yüzden Huawei'nin peşindeler çünkü kim 5G'yi, telefonu ve interneti kontrol ederse küresel güç olacak. Çin ve ABD arasındaki gerilimden endişe ediyorum çünkü bu sadece ticarette değil askeri alanda da tansiyonun yükselmesine neden olabilir." diyor.
Kısa bir derleme idi.
Kaynak Ntv. euronews