Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ramazanın ilk Günü mü, Şaban'ın Son Günü mü Olduğu İhtilaflı (yevm-i Şek) Oruç Tutmanın Hükmü?

ümmü erva Çevrimdışı

ümmü erva

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum.
diyanet takvimine göre oruca niyet eden bir kimse hilalin gözükmediğini öğrenirse orucunu bozması gerekir mi? yoksa nafile hükmünde mi olur? bu konuda geleneksel bir islami tarzı benimsemiş aile nasıl uyarılabilir? ve ya uyarılmalı mıdır?
Allah razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ramadana girerken Hilâli görene uymak :

İkrime, Abdullah İbn Abbas'ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Bir bedevî Rasûlullah (s.a.v.)'e geldi. "Ben hilali gördüm" dedi.
Rasûlullah, "
Lailahe illallah Muhammedu'r- Rasûlullah'a şahidlik eder misin?" dedi.
Bedevi "
Evet" dedi.
Peygamber Efendimiz "
Ey Bilal, insanlara bildir de yarın oruç tutsunlar" buyurdu. Bunun üzerine (Rasûlullah (s.a.v) insanların oruçlarını bozmalarını ve ertesi gün bayram namazına gitmelerini emretti"

(Tirmizi, Savm, 7, Hadis No: 691; İbn Mace, Savm, 6, Hadis No: 1652; Ebu Davud, Savm, 14, Hadis No: 2340, 2341; Nesâî, Siyam, 8, Hadis No: 2115; Dârimî, Savm, 7; Hakim, Mustedrak)

Ebû Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Ramadan ayının girişini bilebilmek için önceki ay olan Şaban hilâlini de sayıp bilin.
(Tirmizi, Siyam, bab 4, Hadis no: 687)
Ebû Hurayra bu hadisi bu şekliyle sadece Muaviye’nin rivâyetinden bilmekteyiz. Sahih olan Muhammed b. Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hurayra’dan rivâyet edilen ve Ramadan ayına bir ve iki gün kala oruç tutmayınhadisidir. Aynı şekilde Yahya b. ebî Kesir, Ebû Seleme, Ebû Hurayra’dan da Muhammed b. Amr el Leysî’nin hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir.


ŞEK GÜNÜNDE ORUÇ TUTULUR MU?

"Şaban ayının son günü mü, yoksa ramadan ayının ilk günü mü?" olduğu hususunda şubheye düşülen güne "Yevm-i Şek" denir.
Ebu Hurayra (r.anh)'dan rivayetle, Rasûl-u Ekram (s.a.v.):
"Ramadan ayının öncesinden bir gün veya iki gün oruç tutarak karşılamayınız. Ancak sizden birinin, başka bir maksadla tutmuş olması mustesna'dır" buyurmuştur.
(Muslim, Siyam, bab 3, Hadis no : 21 , 1082 ; İbn Mâce, Siyam, bab 5, Hadis no: 1650;
Molla Husrev - Durerû'l Hukkam fi şerhû Gureri'l Ahkam - İst: 1307 C: 1, Sh: 198. Ayrıca İbn-i Humam - Fethû'l Kadir - Beyrut : 1315 D. Sadr Mtb. C: 2, Sh: 53-55
(Bu Hadis-i Şerif , İbn-i Abbas (r.anhuma)'dan rivayet olunmuştur. Ayrıca Ebû Hurayra (r.anh)'den rivayet edilen Hadis-i Şerif vardır. Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi - Ankara : 1974, C: 6, Sh: 262, Had. No: 909.)

Sıla b. Zufer (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Ammâr b. Yâsir’in yanındaydık kızartılmış bir koyun getirildi ve yeyin dedi. Cemaatten bazı kimseler;
Ben oruçluyum diyerek kenara çekildilerbunun üzerine, Ammâr dedi ki:
Şek günü denilen Ramadan’dan bir önceki gün oruç tutan kimse Ebûl Kâsım (s.a.v.)’e isyan etmiş olur.”
(Tirmizi, Siyam, bab 3, Hadis no: 686; Muslim, Sıyam: 37; İbn Mâce, Sıyam: 3)

ž Bu konuda Ebû Hurayra ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmîzî: Ammâr hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi ilim adamlarından pek çoğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mubârak, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olub, “Şek günü” oruç tutulmasını hoş görmezler ve çoğunluk şek günü oruç tutar sonradan o günün Ramadan’dan olduğu ortaya çıkarsa tutmadıkları o gün yerine bir gün oruç tutmaları gerekir.

Bu hadîsi Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Huzeyme, İbn-i Hibbân ve Dârimî de rivayet etmişler; Tirmizi de rivayet ederek hasen - sahih bir hadîs olduğunu söylemiştir. Dârakutnî de tahriç ederek isnadının hasen - sahih ve tüm râvilerinin sıka olduklarını söylemiş; Hâkim de rivayet edip, Buhâr î ve Muslim'in şartı üzerine sahîh olduğunu söylemiştir.

Şek günü; Ramadan'dan mı Şaban'dan mı olduğunda şubhe edilen ve Şâban'ın 29'uncu gününden sonra gelen gündür. Bunda şubhe etmenin sebebi, Hilâlin görüldüğü söylentisinin dolaşması fakat Hilâlin görüldüğünün isbat edilmemesidir. Yahut fâsıklık ve benzerî sebeblerle şahidliği reddedilen kişilerin, Hilâli gördüklerine şahidlik etmeleridir.
Tirmizi, Nesaî, Dârimi ve Dârakutnî'nin rivayetlerinde belirtildiği gibi ikram edilen koyun etini yemekten imtina edenler, oruçlu oldukları mazeretini beyan etmişlerdir. Bunun üzerine Ammâr (Radıyallâhu anh) bugün oruç tutanların Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e muhalefet ettiklerini bildirmiştir.
Nitekim Dârakutni ve Bezzâr'ın rivayet ettikleri bir hadiste Ebû Hurayra (Radıyallâhu anh) :
"Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (şu) altı günde oruç tutmayı yasaklamıştır:
Ramadandan olduğunda şubhe edilen gün, Ramadan bayramının ilk günü, Kurban bayramının ilk günü ve teşrîk günleri (yâni Kurban bayramının ikinci, üçüncü ve dördüncü günü)" demiştir. Ebu'l - Kasım, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kunyesidir.


Hanefî âlimleri, Mâlik, İshâk, Evzâi ve el-Leys bin Sa'd, Ramadan niyetiyle o gün oruç tutmak tahrimen mekruhtur, nafile veya kaza ve adak niyetiyle oruç tutmakta beis yoktur, demişlerdir.

Şafiî , Ramadan niyetiyle o gün oruç tutmak, sahih değildir. Âdetine rastlamadığı takdirde nafile niyetiyle de tutamaz. Kaza ve adak gibi bir niyetle veya âdetine rastladığı için nafile niyetiyle oruç tutmakta sakınca yoktur, demiştir. Meselâ her haftanın Perşembe gününü nafile oruçla geçirmeyi âdet edinen bir kimse, şek günü Perşembeye tesaduf ettiği takdirde âdeti olduğu için tutabilir.

İbnu'l-Munzir'in anlattığına göre, Ömer, Ali, Huzeyfe, Enes, Ebû Hurayra, İbnu'l-Museyyeb, Şa'bî, Nahaî ve İbn-i Cureyc (Radıyallâhu anhum) da böyle hükmetmişlerdir.

İbn-i Ömer (Radıyallâhu anh), Şek günü akşamı bulut ve benzen bir şey hilâlin görülmesine mâni olduğu zaman, Ramadan niyetiyle o gün oruç tutmak zorunludur. Fakat hava açık olduğu halde halk gözetlediğine rağmen hilâli görmezlerse, Ramadan niyetiyle oruç tutulmaz, demiştir. Ahmed bin Hanbel'den bir rivayet de böyledir. Ahmed'in ikinci bir rivayeti, Şâfiî mezhebine uyar.



Yevm-i şekde oruç tutmanın ne hikmete binâen nehiy buyurulduğu ihtilaflıdır;
Ulemâdan bâzılarına göre buradaki nehyin hikmeti: Ramadana zindelik ve neşâtla girmek ve Ramadan orucu için kuvvetli bulunmakdır.
Bir takımları hükmün Ramadan ayının görülmesine talik buyurulmasına bakarak: «Ay'ı görmezden bir veya iki gün evvel oruç tutan, bu hükme ta'n etmiş olur.» demişlerdir.
Bâzılarına göre bunun hikmeti farz olan Ramadan orucunun nafile oruca karışmasıdır. Çünkü halk onun oruç tutması nedeniyle hilâlin görüldüğünü zannederek oruç tutabilirler.
Oruç tutmayı âdet edinen kimselerin, âdetleri veçhiyle o gün oruç tutmalarının caiz görülmesinin hikmeti; âdetine riâyet etmesine imkân vermektir. Çünkü ibâdetin en faziletlisi, devamlı yapılanıdır. Diğer taraftan, alışılanı bırakmak insana zor gelir.
Bu hadis, cumhurun delilidir. Çünkü cumhura göre; oruç tutmayı îtiyad edenin âdeti Ramadan'dan önceki bir veya iki güne tesadüf eden hâriç, o iki günü oruçla geçirmek mekruhtur. Bu görüş Ömer, Ali, Ammâr, Huzeyfe ve İbn-i Mes'ud (Radıyallâhu anhum) gibi sahâbilerden ve Said bin el-Museyyeb, Şa'bi, Nehai, Hasan-ı Basrî ve İbn-i Sîrin gibi tabiîlerden rivayet edilmiştir.
Hadis, Ramadan' dan bir - iki gün önce oruç tutmayı yasaklamakla yetinmiştir. Çünkü Ramadan'ı karşılamak için ekseriyetle Ramadan' dan bir veya iki gün önce oruç tutmak istenebilir. Bu isteğin men edilmesi ön görülmüştür.
Âdeti o güne rastlayan kişi, bu yasaktan istisna edilmiştir. Kaza, adak ve kefaret oruçları, âlimlerce âdet orucu hükmüne tâbi sayılmıştır.
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yalnız bir veya iki günü zikretmesi: Ramadandan önce oruç tutanlar ekseriyetle o miktarla iktifa ettikleri içindir.


İmam-ı Merginani: "Şubheli olan günde (Yevm-i Şek'te) ancak nafile olarak oruç tutulabilir. Çünkü Rasûl-u Ekram (s.a.v.) "Ramadan ayından olub olmadığından şubhe edilen günde oruç tutulmaz. Ancak nafile olarak tutulabilir" buyurmuştur.
Bu mesele birkaç yönlüdür. Bunlardan birincisi; mukellefin Ramadan ayı orucuna (Farz'a) niyet etmesidir.
Bu rivayet ettiğimiz nass noktasından mekruhtur. Zira "Ehl-i Kitab'a" benzeme sözkonusudur. Bilindiği gibi onlar; oruç muddetine ilâvede bulundular" hükmünü zikreder.
(İmam-ı Merginani -El Hidaye şerhû Bidayetu'l Mubtedi - Kahire: 1965, C: 1, Sh: 119)

Şubheli olan günde (Yevm-i Şek'te) Müslüman; "Eğer yarın Ramadan ayının ilk günü ise oruç'a niyyet ediyorum, değilse "Niyyet" etmiyorum" derse bu sahih olmaz. Çünkü kat'i azim bulunmadığı için; niyyet de bulunmamış olur.
(Molla Husrev - Durerû'l Hukkam fi şerhû Gureri'l Ahkam - İst: 1307, C: 1, Sh: 199, Şeyh Nizamuddin ve heyet - El Feteva-ı Hindiyye - Beyrut: 1400, C: 1, Sh: 200. İmam-ı Merginani - El Hidaye şerhû Bidayetu'l Mubtedi - Kahire: 1965, C: 1, Sh: 120)



Ramadan'dan 1 Ve 2 Gün Önce Oruç Tutulmaz

1914- Ebû Hurayra'den nakledildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Herhangi biriniz Ramadan'dan bir veya iki gün önce oruç tutmasın. Ancak (öteden beri alışkanlık haline getirdiği) orucunu tutmakta olan bir kimse o günde orucunu tutsun!"


Açıklama

Başlıkta geçen ifade şu anlama gelir: "İhtiyat düşüncesiyle hareket ederek Ramadan'dan önceki günü Ramadan ayına sayacak şekilde oruç tutulmaz. Çünkü orucun başlaması hilalin görülmesine bağlıdır. Bu bakımdan kişinin aslında yükümlü olmadığı sorumluluklar altına girmesine gerek yoktur." (Aslında burada İbadetin süresini değiştirme riski de söz konusudur. İbadetlere aslında olmayan mudahalelerde bulunmak ise bidattir ve her bidat sapıklığa sürükler)

İslam bilginleri konu hakkında şunları söylemişlerdir:
"Bu hadis, ihtiyat düşüncesiyle hareket edip Ramadan'dan önceki günü Ramadan ayma sayarak oruç tutmayı yasaklamaktadır."
Tirmizî bu hadisi naklettikten sonra şunları söylemiştir:
"İslam alimleri, bir kimsenin Ramadan ayı girmeden önce oruca başlamasını hoş görmemişler, mekruh saymışlardır. Bu da Ramadan orucunun kendine has özelliğinden kaynaklanmaktadır."

İkaz :
Türkiye'de yaşayan müslümanların Oruca, bayramlara başlamak, için ben ülkeme (Takvime-diyanete) uyuyorum demeleri hatalıdır. Çünkü Laik Türkiye hilali gözetleme gibi bir çalışması yoktur!

Şafii mezhebini taklid eden müslümanların, Ramadan ve bayramları 1,5 sene evvelden astronomi hesaplarıyla (gözetlemeden) ilan eden Laik rejimlere itaate-uymaya değil; bilakis Oruc İbadeti ve bayramlar gibi ummetin birlik olması gerek durumlarında Cumhuru takib edib uyması hak olandır!Bir kimse, Şevval hilalini gördüğünü veliyyulemr veya Kadı'ya muracaat ederek beyan ederse, onlar tasdik ettiği anda Ramadan bayramı ilân olunmuş demektir.

Laik olan (yani din ile devlet-dünya işlerini birbirinden ayıran ) devletler, Ramadan-ı Şerif ayının başlangıcını ve bayramını ilân etme hakkına sahib değildirler. Zira bu dini (İslâmî) bir meseledir. Onların bu konuda velayet hakkı yoktur. Velev ki ilân etseler dahi, hükmen geçerli değildir. Çünkü velayet hakkı bey'at sonucu ortaya çıkar. Halbuki laik devlet, hangi dinden olursa olsun, bütün vatandaşları eşit kabul etmek durumundadır.

Nasıl yahudilerin ve hristiyanların bayram günlerini ilân etmiyorsa, (onların tesbit ettiği günlerde yılbaşı vb . kutlamaya katılıyorsa) müslümanların dini, şeriatın ibadet günlerini bayram günlerini de ilân edemez. Ettiği takdirde, vatandaşlar arasında eşitliği bozmuş ve din istismarı yapmış olur. (ki bunu zaten biliyoruz)

Son yıllarda "rûyet-i hilâl" konusunda, farklı siyasî coğrafyalarda bulunan müslümanlar arasında bir ihtilaf görülmektedir. Müslümanlar yine ayrı ayrı günlerde Ramadan orucuna başlamakta ve farklı günlerde bayramlar etmektedirler.

Bunun sebebini Kemaluddin İbnul-Humam şöyle tesbit etmiştir:
"Müslümanların kendi içlerinden bir emir seçmelerinin sebebi; İslâm'ın emirlerini (ve hükümlerini) hakkı ile eda etmek içindir"
(Kemaluddin İbnul-Humâm, Kitabû'l Musayere, İstanbul 1979, 265)

O, bu ifade ile siyasi şuurun temelini tesbit etmiştir. Mu'minlerin kendi içlerinden seçtikleri bir emire itaat etmeleri, nassla emrolunmuştur. Günümüzde bu mahiyette bir emir sahibi bulunmadığı için ruyet-i hilal konusundaki ihtilaflar devam edecektir.

Mükellef olan her mûmin, bu durumu iyi düşünüb tağutî güçlerin din istismarı karşısında direnmelidir. Tağutî güçleri reddetmenin bir iman meselesi olduğu asla unutulmamalıdır.

Orijinali:

https://www.islam-tr.org/konu/ruyet-i-hilal-ramadan-ayina-ve-bayramlara-girisin-tesbiti.11202/
 
Üst Ana Sayfa Alt