Tüm kınayıcıları ve hidayet yolundan sapanları reddettim;
Ki bunlar, uyku ve tembellik dışında hayatta hiçbir şey elde etmemişlerdir.
Ki bunlar, çevrelerinde savaşın ateşi alevlenirken meclislerinde oturanlardır.
Ki bunlar, yolda kaybolmuş bir haldeyken hedeflerine ulaştıklarını düşünenlerdir.
Geçmiş olanlarla onurlanırım;
Ki onlar, zorluklar hakkında soru sormayanlardır.
Ki onlar, çalkantılara rağmen menzillerinden geri dönmeyenlerdir.
Ki onlar, kargaşaların karanlığına kanlarıyla ışık verenlerdir.
Ey yorgunluk hissetmeden dört nala koşan tay
İzzet gemisi büyük dalgalara rağmen yelken açtı
Kınından çekildiği zaman parlayan kılıç, şimşek gibi aydınlatıyor
İntikamı canlandıran fırtına, beldeleri bir yandan bir yana kırıp geçiriyor
Sen ise onur simgesi olan bir Mücahid olarak geriye kaldın
Çarpışma başlasa veya onlar silahsız olsa da Afgan çocukları vazgeçmezler
Onlar ki pişmanlık ve üzüntüyle büyürler ve kızgın ateşte yaşlanırlar
Elbiseleri hüzündür; onu asla çıkarmazlar
Toprakları dört nala koşan atların kıvılcımlarıyla damgalanmıştır
Bombardıman gürlemesinin altında ateşe verilmişlerdir
Haykırırken çocuklar, kafatasları toz haline getirilmiştir
Onlara meydan okuyan ne onları küçük düşürebilir ne de başarısızlığa uğratabilir
Halk yığınlarının başları, çaba sarfetmeye devam ettikleri müddetçe dik kalır
Onlara, cihadınız münasip değildir; Allah’a sığınmanız şüphesiz ki bir yalandır diyenler var
Ey giderek ümmetin gerisinde kalan kişi; sen doğru dürüst görmezsin
Bunu söylemenin nedeni yalnızca basiretinin bağlanmış olmasıdır
Aklının Rasullerin öğrettiklerinden sapmış olmasıdır
Görüşlerinin, Allah’tan korkma ve hakkıyla amel etme konusunda sapmış olmasıdır
Ki şirkin ateşi, kan dökülmeden sönmez…
Ebu Hilale