Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu "Şefaat Ya Rasulullah" Sözündeki Sakınca! Ezan Duasındaki Doğru ve Yanlışlar

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Selamualeykum rahmatullahi ve berekad

Rasulullah (s.a.v.) in "şefaati gunah-ı kebair (büyük günah) işleyen muslumanlar içindir" bu hadisi şerif (Büyük günahlar deyince ) ne anlaşılması lazım ? şuana kadar okuduğum bütün büyük günahlar ''nasuh tevbe ''etmediği sürece cehennemden kurtulacağını zannetmiyorum ve bu gibi kimselere şefaat hakkı ALLAH Resulu (s.a.v) nasıl tanır ?

Büyük günahlara örnek olarak 1-ALLAH ortak koşmak 2-Namaz kılmamak 3-Ramazan orucu ve Zekat vermemek 4-Müslüman iffetli hanımlara iftira etmek 5-Faiz ve yetim malı yemek 6-LİVATA 7-UYDURMA HADİS
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
eL_Muhacir;192159' Alıntı:
Selamualeykum rahmatullahi ve berekad

Rasulullah (s.a.v.) in "şefaati gunah-ı kebair (büyük günah) işleyen muslumanlar içindir" bu hadisi şerif (Büyük günahlar deyince ) ne anlaşılması lazım ? şuana kadar okuduğum bütün büyük günahlar ''nasuh tevbe ''etmediği sürece cehennemden kurtulacağını zannetmiyorum ve bu gibi kimselere şefaat hakkı ALLAH Resulu (s.a.v) nasıl tanır ?

Büyük günahlara örnek olarak 1-ALLAH ortak koşmak 2-Namaz kılmamak 3-Ramazan orucu ve Zekat vermemek 4-Müslüman iffetli hanımlara iftira etmek 5-Faiz ve yetim malı yemek 6-LİVATA 7-UYDURMA HADİS

2441- Avf b. Mâlik el Eşcaî (r.anh)’den rivâyete göre;
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Rabbimin katından bir melek bana geldi ve beni ummetimin yarısını Cennete sokmak ile şefaat yetkisi arasında serbest bıraktı da ben şefaat etmeyi seçtim. Bu şefaat de Allah’a ortak koşmadan ölenleredir.”
(İbn Mâce, Zuhd: 38)


Rasululullah cehennemde ebedi kalacak muşrik kafir olan amcasının; kendisine (s.a.v.) (İslam dinine) olan faydalarından ötürü şefaat edeceğini nass ile bildirmiştir. Hal böyle olur iken; ebedi cehennemlik kafir olmayan fakat büyük günah işleyen iman etmiş "muslumanların" şefaati hak etmeleri daha elzem olur.

4524 - Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Ebu Talib Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında zikredilmişti.
"Umulur ki, Kıyamet günü şefaatim ona fayda eder de, böylece ateşten, topuklarına kadar yükselen sığ bir yere konur, yine de beyni kaynar."
(Buhari, Menakıbu'l-Ensar 40, Rikak 51; Muslim, İman 360, (210).


حدثنا مسدد حدثنا يحيى عن سفيان حدثنا عبد الملك حدثنا عبد الله بن الحارث حدثنا العباس بن عبد المطلب رضي الله عنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم ما أغنيت عن عمك فإنه كان يحوطك ويغضب لك قال هو في ضحضاح من نار ولولا أنا لكان في الدرك الأسفل من النار
102-……. el-Abbâs ibnu Abdilmuttalib (r.anh), Peygamber’e: Seni amcan (Ebû Tâlib hakkında şefaat etmek)dan ne alıkoydu?
Allah’a yemîn ederim ki, o seni her zaman saldırılardan korurdu ve senin için düşmanlarına karşı öfkelenirdi, dedi.
Peygamber (s.a.v.) Abbâs’a: “Ebû Tâlib şimdi topuklarına kadar -dibi yakın- ateşten bir çukur içindedir. Eğer benim şefaatim olmasaydı muhakkak o cehennemin en derin çukurunda bulunurdu” buyurdu.
(Buhari, “es Sahih”, Ensarın menkıbeleri hadis 102)

حدثنا عبد الله بن يوسف حدثنا الليث حدثنا ابن الهاد عن عبد الله بن خباب عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه أنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم وذكر عنده عمه فقال لعله تنفعه شفاعتي يوم القيامة فيجعل في ضحضاح من النار يبلغ كعبيه يغلي منه دماغه حدثنا إبراهيم بن حمزة حدثنا ابن أبي حازم والدراوردي عن يزيد بهذا وقال تغلي منه أم دماغه
104-…….Ebû Saîd el-Hudrî (r.anh), Peygamber’in yanında amcası Ebû Tâlib(in iyilikleri) zikredildiği sırada, Peygamber’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
Umarım ki benim şefaatim, kıyamet gününde amcama fayda verecektir. Şefaatimle amcam topuklarına çıkabilen ateşten bir çukura konulacak, oradan beyni kaynayacaktır
(Buhari, “es Sahih”, Ensarın menkıbeleri hadis 104)
 
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hadi Habibullah'a anlatamadık sen Abdulmuizfida nickli arkadaş neden anlamak istemiyorsun ?..........Şu yazıda anlamadığın bir şey varsa sor alakasız deryalarda yüzme boğulmandan korkarım.........


Arkadaşlar Bir takım kimselere şefaat izni verileceği hepimizin ittifak ettiği bir konu değilmidir.Şu an için......

Peygamberimizin şefaat izni verilecekler arasında başı çeken değilmidir...Buraya kadar problem yok....


İddia şu;Allah resülünden (sav) ne hayatttayken ,ne vefatından sonra ne ahirette şefaat ''Şefaat ya resülallah denmez''' yani ''Allahu tealan'ın isteyen kişiyi bağışlaması için Peygamberimizden dua etmesini istemek'' istenmez.Hatta bu şirk 'tir.

(Tabiki emir anlamında olmadan rica etmek ve bununda sonun Muhakkak ki şefaatin zaruri rüknü, Allah’ın (cc) iznine bağlı olduğunu bilerek insiyatif verdiği kişilerden istemek kast edildiğinde,zaten Allahu teala kendisi kullandığında şefaat başka anlama gelir,Konumuzdaki şefaatin anlamı Bir kişinin bir diğer kişi için bağışlanma dilemesi dua anlamında Birincisi; Şefaatçı için Allah'ın izin vermesi, ikincisi ise; Allah'ın şefaat edilecek kişi için izin vermesi."Ey Muhammmed! Kaldır başını; ne diyorsan söyle, sözün dinlenecek; şefaat et, şefaatin kabul edilecek; iste istediğin verilecek" hadisinede ters değildir)

Allah'ın izni ile şefaat edilecek kişiler hadislerde tarif edilmiştir. Şefaat edecek kişiler için Allah'ın izin vermesi olmasaydı zikredeceğimiz hadislerden sonra Allah resülü itiraz ederdi .Ama böyle bir şey vuku bulmamıştr.

Biz burda Allah resülü (sav) yaşarken vefatından sonra ve mahşerde bu sözün söylenebileceğini bir kaç örnek vererek anlatacağız inşeaallah .

İddia'nın aksine Enes (r.anh) ''Ey Allah'ın resülü bana kıyamet gününde şefaat edermisin ? '' (1)sözüyle,İbni Karib(r.anh)'' İbni Karibe şefaat eyle''(2) şiirindeki sözüyle Allah Resülünün önünde kendisinden şefaat istemişlerdir.Yani Allah'tan kendileri için Ahirette bağışlanma taleb etmişlerdir.Eğer ki bu yanlış olsaydı Allah resülü gereken itirazı yapardı.Neden yapmadı?

Allah resülü'nün vefatından sonrada ''Sensin o Nebî ki, umulur şefâati''(3) şiiriyle mezarındaki Bedevi ki ölümünde sonrada Allah resülü kabrinde dirirdir.(4) ,Ahirette ise Mahşer halkının Allah Resülüne gelip gelir: “ Bizim için Rabb’ine şefaat et”(5) diyeceği sahih hadislerle sabittir.

Burada şöyle bir sual geliyor ''neden direk Allah'tan istenmiyor?.''Tevhidi bize en güzel örnekliği sunan Enes ve İbni Karib (r.anhum) gibi Sahabe neden istememişse ve onlara tevhidi öğreten Allah resülü kendisinden şefati istemeyi neden izin vermişse ve ahiret gibi bir zaman diliminde ve ortamında mahşer halkı neden direk Allah'tan şefaat istemiyorlarsa artık bize hesap sormak düşmez.Bütün bu kişiler ve mahşeri gören halk tevhid ilmini bilmiyordu demek inançlarını hadîslere göre ayarlamak yerine, hadîsleri inançlarına göre tahlîle tâbi tutma yolunu seçenlerin işidir.

Hani nerde kaldı itiraz sahpilerinin delili oysa biz daha delil getirebilir ve üzerine nice yorumlar yazabilirdik oysa bu kadarı kafidir.

Dip notlar;
1-Tirmiz bu hadisi sünende ''kıyametin özellikleri ''kitabının ''sırat hakkında varit olanlar ''babında zikretmiş ve ''Hasen garib'' kabul etmiştir.

2-Beyhaki delailünün Nübüvve'de İbni Abdilberr ''İstiabda nakletmişlerdir.İbni Hacer'de Fethul Bari 7/18'de Hz. Ömer'in Müslüman olması başlığı altında zikretmiştirler.Ve hiç biri bu sözü Tevhide aykırı bulmamışlardır.

3-İmâm Ebû Abdillâh Muhammed İbn-i Mûsâ İbn-i Nu’mân el- Mezâlî el Merrâküşî, yine kendi isnâdıyla, Muhammed İbn-i Nu’mân İbn-i Şibl el-Bâhilî’den şöyle dediğini rivâyet etti: Medîneye girdim ve Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrine vardım. Bir de gördüm ki, bir bedevî devesini hızlıca sürüyor. Hemen devesini çöktürdü ve bağladı. Sonra kabr-i şerîfe girdi ve güzelce bir selâm verip hoş bir düâ yaptı. Sonra da şöyle dedi: Anam babam hakkı içün yâ Resûlelleh sallallâhu naleyhi ve sellem! Kesinlikle Allah celle celâlühû seni vahyine hâs kıldı ve sana içinde evvelkilerin ve sonrakilerin ilmini topladığı bir kitâb indirdi ve kitâbında, şâyet onlar kendilerine zulmettikler vakit sana gelseler ve hemen Allahtan af isteselerdi, onlar için Resûl de af isteseydi, elbette Allah celle celâlühû’yu tevvâb ve rahîm olarak bulacaklardı buyurdu. Dediği de haktır. Ben sana günahları i’tirâf ederek, seni Rabbine şefaatçı yaparak geldim. O da (şu âyetinde) va’dettiğidir. Sonra kabre döndü ve şöyle dedi:
Ey en hayırlısı, düzlükte kemikleri gömülenlerin!/ Ve güzel koktuğu onların güzel kokusundan düzlüğün ve yüksek tepelerin.
Sensin o Nebî ki, umulur şefâati/ Sıratta, kaydığı zamanda ayaklar.
Canımdır fedâ o kabre ki, sensin sâkini/ Ondadır afâf, ondadır cömertlik, ondadır kerem.
Sonra da bineğine binip gitti. Ancak mağfiretle gittiğinde hiç şübhe etmiyorum İnşâellah.Muhammed İbnü Abdillâh el-Utbî de bu haberi anlattı ve sonuna şu ilâveyi yaptı: “Derken uyuya kaldım ve hemen Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’i rüyâda gördüm, bana şöyle dedi: Ey Utbî! Bedevî’ye yetiş ve ona Allah celle celâlühû’nün onu bağışladığını müjdele.”

Merhûm Seyyîd Muhammed Alevî Mâlikî şöyle diyor: Bu haberi, İmâm Nevevî, (el-Îzâh:498) İbn-i Kesîr, (“şâyet onlar nefislerine zulmettiklerinde…” âyetini tefsîrinde) Ebû Muhammed İbnü Kudâme, (el-Muğnî:3/556) Ebû’l-Ferec İbnü Kudâme, (eş-Şerhu’l-Kebîr:3/495) Mensur İbn-i Yûnus, (Keşşâfu’l-Kınâ’:5/30) İmâm Kurtubî (Tefsîr:5/265) gibi büyük müfessirler ve muhaddisler nakletmişttir. Hattâ, (büyük fakîh koca muhaddis) İmâm Nevevi,Utbî’nin bedeviden naklettiği bu beytleri, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrini ziyâret esnasında söylemenin müstehab olduğunu söylemiştir. (Mâlikî’den hulâsa nakil son buldu. Mefâhîm:157-158)

Haberdeki Mühim Noktalardan Bazısı
Bir: Bunca büyük muhaddisler ve müfessirlerce şu rivâyet'in kabûl görmesi ve Kur'an’ın açık âyetlerine ters bulunmaması ve şirk kabûl edilmeyip, güzel bulunarak kitâblarına alınmasıdır. Hattâ, mustehab kabûl edilmesidir.
İki: Bin seneyi aşkındır, hiçbir müctehid, muhaddis, müfessir ve fakîh tarafından şirk olarak görülmemesi, kimsenin Nevevî’ye müşrik damgası vurmaması… İbn-i Kesîr’in meşhûr dediği bu hikâyeye kendisi ve hiçbir âlim tarafından karşı çıkılmaması… Bâtıl olmadığında bir çeşit sükûtî bir icmâın gerçekleşmesi gibi yanlarıdır.
Üç: Bu rivâyetin sıhhat derecesi ise daha sonra gelecek olan başka bir husûstur…
Dört: Bir de bilenler bilir ki, sahîh bir isnâdı yoksa da (müctehid ve muhaddis) insanların kabûl ettiği hadîsin sahîh olduğuna hükmedilir.
([İbn-i Abdi’l-Berr, el-İstizkâr:1/203, Süyûtî, Tedrîbu’r-Râvî: 25, İbn-i Hümâm, Fethu’l-Kadîr:1/217,3/143, Dârekutnî (Mâlik’den):4/40, Süyûtî, Teakkubât: 12,13], Tânevî, İ’lâ Mukaddimesi, Kavâid Fî Ulûmi’l-Hadîs:39-40)
Hattâ, Ümmet’in kabûl ettiği hadîs, bize göre Mütevâtir ma’nâsındadır. Çünki, büyük imâmlarımızdan Cessâs, Ahkâmu’l-Kurân’inda başka bir münâsebetle şöyle dedi: Ümmet bu iki hadîsi her ne kadar gelişi âhâd olan/Mütevâtir ve Meşhûr olmayan yolla olsa da kabûl ile karşılamıştır. Bu yüzden Mütevâtir kapsamında olmuştur. Çünki, insanların kabûl ile karşıladığı Haber-i Vâhidler bizce bir çok yerde açıkladığımız sebeble Mütevâtir ma’nâsındadır. ([Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân: 1/386], Tânevî, İ’lâ Mukaddimesi, Kavâid Fî Ulûmi’l-Hadîs: 40)
Beş: Utbî kıssası, yukarıdaki nakillerde de görüldüğü gibi âlimlerimizce kabûl gören ve muhtevâsıyla amel etmek müstehab kabûl edilen bir haberdir. O hâlde, bir görüşe göre -senedi zayıf bile olsa- sahîh, hattâ, mütevâtir ma’nâsındadır.
Hâsılı, .Ve siz ey câhil yobazlar!... Hangi İslâm, hangi ilim, hangi irfan ve hangi hayâ ile bu ameli şirk, ve onu kabûl eden ve bununla amel eden bunca büyükleri müşrik ve kula ibâdet eden kimseler olarak kabûl edebilirsiniz?!...(Darusselam)

4-“Benim hayatım sizin için hayırlıdır, (benim sağlığımda bir takım işler) yaparsınız, size (onlarla ilgili hükümler) bildirilir Ben öldüğümde ise vefâtım sizin için hayırlı olur, çünkü amelleriniz bana (kabrimde) arz edilir, hayır görürsem Allâh’a hamdederim, şer görürsem Allâh’tan sizin için af dilerim” Artık “Ben vefatından sonra Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in istiğfârından bir şey ummuyorum” diyene, “İnkârcının nasibi ancak mahrûmiyettir” demekten başka ne denebilir? Oysa bu hadîs-i şerîfi Bezzâr gibi bir hadîs hâfızı Müsned’inde zikretmiştir. Hâfız Irâkî“Bu hadîsin isnâdı çok iyidir” demiştir.Heysemî “Bu hadîsi Bezzâr rivâyet etti, ricâli sahihte geçen zevâttır” demiştir. İmam Süyûtî “Bu hadîs sahihtir” demiştir. Kastalânî “Buhârî Şerhi”nde Sahih, Ali el-Kârî “Şifâ Şerhi”nde Sahih, Zerkanî de “Mevâhib Şerhi”nde bu hadîs-i şerîfin sahiholduğunu söylemişlerdir. Abdullâh ibn-i Sıddîk el-Gumarî (Rahi-mehullâh) “Nihâyetü’l-âmâl fî şerhi ve tashîh-i hadîs-i arzi’l-e’mâl” isimli müstakil bir risâleyi sadece bu hadîsin sıhhatini beyâna tahsis etmiştir. Bu hadîsin sahîh olduğuna ve dört mezhep imamı dâhil bir çok imama göre huccet kabul edilen sahîh ve mürsel yollarla rivâyet edildiğine dâir, müstakil kitaplar yazılacak kadar ilim mevcutken, inançlarını hadîslere göre ayarlamak yerine, hadîsleri inançlarına göre tahlîle tâbi tutma yolunu seçen Elbânî gibilerin bu hadîsi zayıf kabul etmeleri, hilekâr tilkilerin, ars-lanların silsilesini koparma teşebbüsü gibi gülünç ve tehlikelidir. Ama elden ne gelir? Hadîs-i şerîfte vârid olduğu üzere: “Dini iyi anlamak ancak Allâh’ın, kendileri hakkında hayır dilediği kimselere nasiptir.”

5-(Buhari, No:4476; 6565; Müslim, No:193, Ahmed, Müsned, III, 116, 244.))
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
İKİ SEÇENEK VAR

1- YARABBİM BANA MUHAMMEDİN sallallahualeyhi vessellemin ŞEFAATİNİ NASİP EYLE
2- ŞEFAAT ET YA RASULLULLAH...


SEN BEN BİRİNCİSİNİ SÖYLEYEMEM SÖYLEMEM SÖYLEMEK İSTEMİYORUM DİYORSUN .İKİNCİSİ DOGRU OLANDIR DİYORSUN DEĞİLMİ DERİN SULARDA BOĞULMANA GEREK YOK BİR DAMLA SUDA BOĞULURSUN ÖYLE DİYORSAN......
 
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Vallahi yalan söylüyorsun....

1-Allah'u teala'dan Peygamberimizin şefaat edeceği insanlardan olmayı istemek delile ihtiyaç duymayacak kadar haktır.

2-Lakin ikincisi olan Şefaat edecek kimseden şefaat istemek Yani Şefaat ya resülallah demek şirk değildir ,aksine delil vardır.Bizim sözümüz budur.Bu nasları yok saymak ise bidat ehli'nin çıkardığı bir bidattr.Sen ise sahih hadislerle sabit şu sözü hazmedemiyorsun..


Hasılı kelam Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah'ın Kelam'ı, yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. İslerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan sey bid'attir ve her bid'at sapıklıktır. Her sapıklık ta atestedir.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Vallahi yalan söylüyorsun....

1-Allah'u teala'dan Peygamberimizin şefaat edeceği insanlardan olmayı istemek delile ihtiyaç duymayacak kadar haktır.

2-Lakin ikincisi olan Şefaat edecek kimseden şefaat istemek Yani Şefaat ya resülallah demek şirk değildir ,aksine delil vardır.Bizim sözümüz budur.Bu nasları yok saymak ise bidat ehli'nin çıkardığı bir bidattr.Sen ise sahih hadislerle sabit şu sözü hazmedemiyorsun..


Hasılı kelam Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah'ın Kelam'ı, yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem'in yoludur. İslerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan sey bid'attir ve her bid'at sapıklıktır. Her sapıklık ta atestedir.

BAK KENDİN SÖYLÜYRSUN DEĞİLMİ HAKTIR DİYE NE GÜZEL HAK VAR İKEN NE YAPILIR BUNU BİLİYORSUN DEĞİLMİ YAZMAMA GEREK VARMI ANLAYACAK KADAR BİLİYORSUNDUR ...........SELAMETLE
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
BU ARADA KESİNLİKLE BİR GÜN ORUÇ TUT BENCE BEN KESİNLİKLE YALAN SÖYLEMİYORUM ALLAH CELLE CELALUHUYA SIĞINIRIM
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ferdiosman hayırdır ?, Ehli sünnet akidesine muhalefet ederek isim mi yapmak istiyorsun?

Kendi delil diye aldığın hadis bizim delilimizdir. Hadi samimiysen sende Rasulullah (s.av.)den canlı olarak görüb konuşub; "şefaat edebilmesini" sorabilirsin". Fakat direkt olarak Allahtan yardım ister, "Ya Rabbi bana yardım et" dua eder gibi "Yardım et ya Rasulullah" manasında "şefaat ya Rasulullah" diyemezsin .
Bu Kuran-ı kerime aykırı olduğu gibi tevhid akidesine de aykırıdır. Hee sofiyye guruhunda tavhid hak getire olduğu için böyle bir dertleri yoktur.


Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şubhesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edib Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar. (Bakara 186)

*****

Peygamberimize dua ederek bana şefaat eyle diyorsunuz .....işte ısrarla tevhid üzere olamayıp anlamadığınız şu ki :
Dua yanlız Allah'a c.c. yapılır eğer direkt olarak Allah'tan gayrisına yapılırsa şirk olur. Bu İsterse Peygamber olsun. Tamam biliyoruz Sofiyye büyüklerine göre Hz. Muhammed s.a.v. = ALLAH (Haşa) demektir. Ama ehli sunnet bu küfürden beridir! Çünkü Dua ibadettir ve ibadet (dua) Sadece Allah'a (c.c.) yapılır. ..


Rasulullah (s.a.v.).in "dua ibadetin özüdür" (Tirmizi) sözü de Duanın "İBADETİN ASLINI" oluşturduğunu bildirmektedir. Muslumana bu kadar delilden sonra nefis değil işittik iman ettik demek düşer. Duayı da ibadeti de yalnızca Allaha hasretmeli. Yardımı da direk Rabbinden dilemelidir. Rasulullahın şefaatı haktır. Rasulullahın şefaatını karşılıklı konuşurken "Allah izin verirse bize şefaat eder misin?" diye rica edebiliriz fakat Rasulullahın şefaatının nasib olmasını Direk rasulullahın da bizim de Rabbimiz olan Allahtan isteriz. Ashabında yaptığı bu iki yoldan başka değildi.
Hala Rasulullahın şefaatının kendisine nasib olmasını Allahı bırakıb peygambere yalvaranlar Rasulleri ilahlaştıranlardan başka bir şey değillerdir.


Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Allah'ım! Benim kabrimin tapılan bir put haline getirilmesine musaade etme. Allah'ın gazabı, peygamberlerinin kabrini mescid edinenlere çok şiddetli olur." (Malik Muvatta Sefer: 85. Ahmed Musned: 2/246 Ebu Nuaym Hilye: 7/317.)


Bayram Ali Öztürk : Hz. Muhammed = Allah
Tasavvufçulara göre Hz. Muhammed s.a.v. ; Allahın ete kemiğe bürünmüş dünyadaki halidir.
 
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Abdulmuiz nickli arkadaş ha gayret bir tevil daha...

Demekki Hayattayken istenebilrmiş ne sorulabilirmiş.....Hadi bakalım şimdi diğer iddialara.......

Bu arada sen kimsin hangi gruptansın ben ehli sünetim ,sünnete ittibamızdan belli değilmi ?Hadislerle konuşan benim ya sen kuru bir red.Ayrıca hadislerde kimsenin tekelinde değil.Pardon unutmuşun siz işinize gelen hadisleri alıyorsunuz dimi? Ne oldu yukarda verdiğimiz delillerin cevabı .Yok ki kabul etmek zorundasın .Ama mensubu bulunduğun grup ne ise tassuptan Allah resülünden gelenleri bile kabul edemiyorsun?



Kendilerine:"Yeryüzünde (Allah'ın emirleri dışına çıkarak) sakın fesat çıkarmayın (bozgunculuk yapmayın)! " denildiği zaman: (Ne Fesadı)"Bizler sadece ıslah ediyoruz" derler.Dikkat edin Fesad çıkaranlar ta kendileridir,fakat farkında değillerdir.(Bakara11-12)
 
E Çevrimdışı

Eski haberci

Üyeliği İptal Edildi
Banned
arkadaş ben olsam tartışmam herkes kendi eteğindekileri döker tabi ayet ve hadis yani bunlar üzerine zaten tartışma olmaz
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi

ferdiosman, hadis istiyorsan al sana kapı gibi sahih hadis.

Ebû Hureyre (radıyAllahu anh) şöyle anlatmaktadır:

“«En yakın akrabalarını uyar!»(Şuarâ , 214) âyeti nazil olunca Rasûlullah (sallAllâhu aleyhi ve sellem) ayağa kalktı ve şöyle buyurdu:

''Ey Kureyş topluluğu! –ya da buna benzer bir başka söz söyledi- kendinizi satın alın! Allah karşısında ben sizin için hiçbir şeye sahip değilim. Ey Abbas b. Abdulmuttalib, Allah karşısında ben senin için hiçbir şeye sahip değilim. Ey Allah rasûlünün halası Safiye, Allah karşısında senin için de hiçbir şeye sahip değilim. Ey Muhammed kızı Fâtıma, kendi malımdan dilediğini benden iste! Ama senin için de Allah karşısında herhangi bir şey yapamam.'' ''

sahih: Buhari , Müslim , Nesai , Ahmed
 
JiHaD Çevrimdışı

JiHaD

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
el kevserinin pisliklerini okuyup okuyup gelip buraya saçıyorlar..El kevseri geberdi arkasında pislikleri kaldı..Rabbim ehlisünneti bidatçılardan ve kabirperestçilerden korusun.
 
S Çevrimdışı

Sağlıkcı

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ferdiosman

Sapık Şianın "MEDET(Yardım, imdat) YA ALİ",

Sapık Sofilerin "ŞEFAAT(yardım) YA MUHAMMED"

Ehli Sunnetin "YA RABBİ BANA YARDIM EYLE"


DUA-İBADETLERİNİ BİR SOFİCE BİZE İZAH EDERMİSİN?
 
S Çevrimdışı

Sağlıkcı

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Sağlıkçı kardeş keşke konuyu okuyayıp bir şeyler yazsaydın.Nitekim sahabenin Peygamberimizden şefaat istediklerini naklettik.Bi zahmet..oku
Şefaati inkar eden yok ki? Vefaat etmiş peygambere hangi sahabe şefaat ya Rasulullah demiş? Üstelik peygamberle konuşan sahabe şefaat edermisin diye sormuş, şefaat ya rasulullah diye dua etmemiş ki? soru sormak ile direk istemek aynı mı ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ferdi osman , bu sana son uyarımdır. İnsanları mesleklerine göre küçümseyeceğine (Muşrikler de peygamberleri meslekleriyle küçümserler, sen ne anlarsın derlerdi) sorduğu sorula cevap versene.
Senin niye sorulara cevap yazamadığını, bunu da yazıyı oku anlamamışsın gibi kaypakça cevaplarla geçiştirmeye çalışma.

Şimdi ben soruyorum:


Sapık Şianın "MEDET(Yardım, imdat) YA ALİ",

Sapık Sofilerin "ŞEFAAT(yardım) YA MUHAMMED"

Ehli Sunnetin "YA RABBİ BANA YARDIM EYLE"


DUA-İBADETLERİNİ BİR SOFİCE BİZE İZAH EDERMİSİN?


Not : sakın demogojiye girmeyesin.
 
E Çevrimdışı

eğii

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
saglıkcı kardeşin cevabına katılıyorum! yaşayan bi peygamberden dua istemekle vefat etmiş bi peygamberden şefaat istemek aynı deyill!!zaten şefaatle dua istemek tamamen farklı bi şey.sahabede peygamber (sav)den şafaat istememşki dua istemiştir..ferdiosamn kardeş vermiş oldugun hadistede böyledr...
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hadiiii sorduğum sorular o kadarda zor değildi....

Sen bu konuda savunduğun şeyi ispat etmek için açık bir delil getirmek yerine mugalata yaparak insanları oyalamaya çalışmışsın.

Adı bilinen bir sahabinin peygamberin vefatından sonra peygamberden şefaat istediğini gösteren ve hadis alimlerinin üzerinde sahih olduğuna dair ittifak ettiği bir tek sahih hadis getirebilir misin ?

Sahabileri böyle bir iftiradan tenzih ederim. ALLAH (c.c.) onlardan razı olsun.

Bu savunduğun şeyin (Peygamber'in vefatından sonra Peygamber'den şefaat istemenin) dinde yeri olduğunu ispatlayabilmek için kutubi sitte'den sahih veya zayıf bir tek hadis getirebilir misin ?

Ama biz savunduğumuz şeyi ispat etmek için sadece hadis değil bir çok ayet de getirebiliriz.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ferdi osman bu kafayla (uslubta) olmaya devam edeyim dersen , 4 gün dinlenmeden sonra sınırsız dinlenirsin. Zaten bu zamana kadar nasıl durmuşsun o da ayrı soru?
Kendine çeki düzen ver, cevap yazılarımızı oku , sorularımıza cevab yaz. Ukalalık yaparak Kuran ve sünnetle verilen cevapları aşağılayıb , yok yazmadı , kendi sapkın itikadın için "benim cevablarım delilli" siz cevab veremediniz diye yırtınıb kendi çapında eğlenmeyesin. Herkesin iddiaları ortada? Rezaletini yüzsüz davranışlarınla gizlemeye çalışma. Biz başka foruma yazmıyoruz... Tüm forum trajikomik halini seyrediyor.


*****

Şimdi sapkın hastalığınıza değinelim ;

Defalarca dediğimiz gibi sahebe (Enes r.anh), Rasulullahın (s.a.v.)'in yanına sağlığında iken geliyor ve kıyamette kendisine şefaat etmesini istemiş; Rasulullah (s.a.v.) de; meşru biçimde kendisine gelib şefaatin olabilirliğini isteyip "kıyamet gününde bana şefaat edermisin" sorusunun sorulmasını ; akideye uygun bulub cevab vermiştir.

2433- Enes b. Mâlik (r.anh)’den rivâyet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.)’den kıyamet gününde bana şefaat etmesini istedim şefaat ederim buyurdu.
Ey Allah’ın Rasûlu! dedim seni nerde arıyayım?
Buyurdular ki: İlk olarak sırat üzerinde ara,
Enes: Sizi sırat üzerinde bulamaz isem,
Rasûlullah (s.a.v.): Amellerin tartılacağı alet olan mizan denilen terazinin yanında ara buyurdu.
Enes, terazinin yanında sizi bulamaz isem?
Rasûlullah (s.a.v.): O zaman Kevser havuzunun yanında ara beni buyurarak ben mutlaka bu üç yerden birinde bulunurum dedi.”
(Tirmizî: Bu hadis "hasen garibtir" bu şekliyle bilmekteyiz).


Sahabenin, Rasulullah (s.a.v.) hayattayken Şefaat isteme şekli :

Enes (r.anh) ''Ey Allah'ın rasulu bana kıyamet gününde şefaat eder misin ? demiştir.

Rasulullah (s.a.v.)in, kendisinin hayatta iken; ahirette şefaat etmesini isteyen Sahabeye: ''Allah izin verirse ederim'' demiştir

Gördüğümüz gibi, ashab akideyi bildiğinden; Rasulullah (s.a.v.) vefat etttikten sonra türbesine gidib, ya da ezan-ı şerifi duyduğunda "şefaat ya Rasulullah" gibi gibi batıl sözleri söylememiştir. Rasulullah (s.a.v.) hayatta iken, sahabe O'na söylerken de rica' ile, aksi olma ihtimalinin de olduğunu bilerek soru ile rica'da bulunarak isteme talebinde bulunmuştur.


Fakat ne paygamberin "sağlında , ne de vefatından sonra" ne sahabesi , tabiini, tebe-i tabiin ve Ehli sunnet alimlerinden hiç biri Rasulullahın yüzüne veya vefatından sonra maneviyatına "Şefaat Ya Rasulullah" diye bir Dua-İbadet etmemişlerdir.


Buraya kadar anlattıklarımızı özetlersek ;
Rasulullah (s.av.)'den canlı olarak görüb konuşub; "Kıyamet günü bana şefaat edebilir misin?" diye şefaatini sorulabilir.
Fakat direkt olarak Allah'tan yardım isteyen kimsenin dediği gibi: "Ya Rabbi bana yardım et" misali dua eder gibi Allah c.c. ye dua etmeyi terk edib, Peygambere "Yardım et ya Rasulullah" manasında "Şefaat ya Rasulullah" diyemezsin . Bu Kuran-ı kerime aykırı olduğu gibi tevhid akidesine de aykırıdır. .

Rabbim duanın sadece Allah'a (c.c.) yapılması konusunda şunları buyurmaktadır:
Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şubhesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edib Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar. (Bakara 186)



"Şefaat Ya rasulullah" dediğinizde; Peygamberimize dua ederek "bana şefaat eyle" demiş olduğunuzun farkında bile değilsiniz.
Halbuki Dua yanlız Allah'a c.c. yapılır. Eğer direkt olarak Allah'tan başkasından dua ile istekte bulunulursa bu şirk olur. Bu isterse Peygambere olsun.
Tamam biliyoruz Sofiyye büyüklerine göre Muhammed (s.a.v.) = ALLAH (Haşa) demektir. Ama ehli sunnet bu küfürden beridir! Çünkü Dua ibadettir ve ibadet(dua) Sadece Allaha(c.c.) yapılır. ..


Duayı, yardım istemeyi sadece Allaha hasr etmeyenlerden Şia ve ehli Sofiyye bu konuda ittifak halinde, Rasulullahı (s.a.v.) ilahlaştırma, kendilerince büyük gördükleri zatlara da Peygamberi sollayan vasıflar vermekten çekinmemişlerdir. (Bu konuda delillerimiz: İbretle izleyebilirsiniz)

https://www.islam-tr.org/konu/tasavvufcularin-sirk-akideleri-anlatan-video.9455/


Çeşitli sapık fırkaların şirk dua-ibadetlerin yardım sözleri ve Ehli sunnetin yarım sözleri arasındaki farkı görelim :

Sapık Şianın "MEDET (Yardım, imdat) YA ALİ",

Sapık Sofilerin "ŞEFAAT (yardım) YA MUHAMMED"


Ehli Sunnetin "YA RABBİ BANA YARDIM EYLE"



Ehl-i sunnetin tevhid akidesinden başka "Yardım istemeyi " sadece Allah'a hasr eden varmı?


Muvahhid musluman, Her ne olursa olsun dileğini yerine getirecek olanın Allah c.c. olduğunu bilir ve Allah c.c. den ister.
Fakat yanında biri var ise ondan yapabileceği yardımları da isteyebilir.


Mesela :
Bir kişi suda boğuluyor olsa , kıyıdaki veya en yakınındakine dostu Salih'ten seslenerek yardım isteyebilir.
Fakat Salih o sıra; senin yanında denizde değilde, köyde tarlayı biçiyor ise; Sende ıssız suyun ortasında ; Bunu bile bile Salih'e derdini (yardımına) anlatmaya mı çalışırsın; yoksa direk o derdini Allah'a (c.c.) mı yakarırsın?



Hal böyle iken ; muvahhid musluman Rasulullahın şefaatine nail olmak istemekten çekinmeyecektir. Fakat Rasulullahın şefaatını; Allah c.c. den kendisine nasib olmasını isteyerek dua edebilir.
"Ya Rabbi; Rasulun Muhammed (s.a.v.)'in şefaatini bana nasib eyle"


Bir kişi hatalı olarak "Şefaat Ya Rasulullah" sözünü ömrü boyunca söyleyebilir, fakat Rasulullah (s.a.v.) ile Enes b. Malik (r.anh) gibi sağlığında yüzüne söyleyib , Rasulullah (s.a.v.)'den söz de almamıştır. Bu sebeble ahirette şefaatten mahrum da kalabilecektir.
Fakat Rasulullahın şefaatını yüzüne karşı söyleyerek vaat de alamayanın yapacağı en güzel dua; Rasulullahın şefaatını Allahtan kendisine nasib olmasını dilemektir. Hem şirk olan Allahtan başkasına dua edilmemiş , Hemde Peygamberlere bile şefaati veren Allah'tan(c.c.) istenmiş olacaktır.



Ehl-i sunnetin tevhid akidesine sahip muvahhidleri; Rasulullah'ın kıyamette şefaat etmesini ; Enes bin Malik(r.a.) gibi, eğer Rasulullah (s.a.v.) hayatta olsaydı; kendisinden kıyamette şefaat etmesini isteyeblir, sorabiliriz.

Fakat Rasulullah (s.a.v.)'in vefatından sonra, hatta hayattayken de kesinlikle " Rabıta yaparak, "Şefaat Ya Rasulullah" denemez. Evet isterse Rasulullah (s.a.v.) hayatta olsa da böyle bir cümle kullanılamaz. Zaten Enes bin Malik'te böyle bir şeyi demekten çekinmiş, Rasulullah (s.a.v.)'in yanına gelip yapıp yapamayacağını sormuş, yoksa Rasulullah'a dua ederek "Şefaat Ya Rasulullah" yarım et dememiştir.

****************

Hala bu iki farklı itikat söylemini; ikisi de aynıymış gibi zannedilmesi için yırtınarak üste çıkmaya çalışıp; sanki delil sunmuş gibi, "Bak sahabe de Şefaat ya rasulullah dedi" gibi anlaşılmasına çalışman; saf insanların "acaba burada bişey mi oluyor" gibi düşünmesine sebeb olmaktadır.
Gürültün kadar icraat yapsan "acaba bişey yazıyor da benmi anlamıyorum" diyeceğim ama, tüm forum uslubunun seviyesizliğine şahid olmuştur. Bundan sonra (4 gün dinlenme) forum içerisinde bir konu hakkında yazarken sadece konu hakkında yazasın. Tavırlarına dikkat et.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Sahabenin, Rasulullah (s.a.v.) hayattayken Şefaat isteme şekli :
Enes (r.anh) ''Ey Allah'ın rasulu bana kıyamet gününde şefaat edermisin ? demiştir.


Birşeyleri RABBİMİZden isterken bile,nasıl istiyeceğimizi bilmiyoruz.dua edelim derken farkına varmadan kendimize beddua ediyoruz...


Mesela :
Bir kişi suda boğuluyor olsa , kıyıdaki veya en yakınındakine dostu Salih'ten seslenerek yardım isteyebilir.
Fakat Salih o sıra; senin yanında denizde değilde, köyde tarlayı biçiyor ise; Sende ıssız suyun ortasında ; Bunu bile bile Salih'e derdini (yardımına) anlatmaya mı çalışırsın; yoksa direk o derdini Allah'a (c.c.) yakarırsın?



Onları suda iken herhangi bir sıkıntıya uğrattığımız vakit dini ALLAHa has kılarlar.Ne zaman onları karaya çıkartsak tekrar eski hallerine dönerler
 
Üst Ana Sayfa Alt