Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Şehid Abdullah Azzam: Akidede Takiyye ve Hakkı Gizlemek Caiz Değildir

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Akidede Takiyye ve Hakkı Gizlemek Câiz Değildir

Seyyid Kutub -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- mevcud yönetimden sorulduğunda, yönetimin kâfir olduğunu söyler. Bazı öğrencileri Seyyid Kutub'a:
"Boynun cellatların elinde, idamla yargılanırken, mahkemenin önünde neden bu derece açık bir üslupla konuştun?" diye sorduklarında, "iki sebepten dolayı" der.

"Birinci sebeb: Bize akide konusundan soruldu. Akaid -inanç- meselelerinde takiyye yapmak ya da hakkı gizlemek veya temvih'te bulunmak caiz değildir.
Temvih; bir kimseye; "yönetim hakkındaki görüşün nedir?" denilmesi, onun da; "vallahi, Allah'a hamd olsun iyiyim," manasında iyidir ya da "yönetimde bazı iyi insanlar vardır" şeklinde takiyye yaparak cevab vermesidir.
Akide meselelerinde hakkı gizlemek veya bu şekilde temvihte (sulandırma, su katma. Haksız bir şeyi haklı gösterme) bulunmak caiz değildir."

Ahmed bin Hanbel'in konumuyla bir başkasının konumu arasında çok fark vardır.

İslâm ulemasından birine -îmam Safi olduğu rivayet edilmektedir- Kur'an-ı Kerim hakkında ne dersin? Mahluk mudur, değil midir? diye sorulduğunda:
"Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an'ı parmağıyla işaret ederek "işte bu dördü mahluktur" der.
Bu âlim ifadesinde takiyye yaparak Kur'an'ın değil, parmaklarının mahluk olduğunu kastetmiştir.

Mervezi şöyle demekte:
"İmam Ahmed bin Hanbel'in yanına girdim. Onu kırbaçlamışlardı. Ben de: Ya Ahmed, Yüce Allah "Kendi nefislerinizi öldürmeyin" buyurmakta (takiyye yaparak istediklerini söylemezsen) bunlar seni öldürecekler," dedim.
Bunun üzerine bana: "Ya Mervezi! Zindanın dışına çık ve bak ne göreceksin? Sonra yanıma gel" dedi. Ben de zindanın dışına çıktım. Yığınlarca insan birikmişti. Hepsinin elinde kâğıt ve kalem vardı. Onlara; "niçin bu şekilde toplandınız," diye sorduğumda bana:
"İmam Ahmed bin Hanbel'in cevabını bekliyoruz" dediler.
Daha sonra, zindana geri döndüm ve gördüklerimi İmam Ahmed'e anlattım.
Bunun üzerine İmam Ahmed bana:
"Ya Mervezi! Ölüm, bana bu insanları aldatmaktan daha sevimlidir" dedi."

Seyyid Kutub da böyle diyordu. Akide'de takiyye câiz değildir. Lider konumunda bulunan, insanların peşinden gittiği kimseler için takiyye yapmak câiz değildir. Cahiliyyenin öğretilerini, ya da sosyalizmi ve kavmiyetçiliği ikrar etmesi câiz değildir.
Bu tür konularda takiyye yapmak kendisine tabi olunan kimseler için lider statüsündekiler için değil, mukallid konumundaki avam halk tabakası için câizdir.
"Kalbi iman ile dopdolu olduğu halde küfre zorlanan müstesna..." (Nahl, 106)
Bu hüküm taklit edilen, tabi olunan için değil, taklid eden, tabi olan için geçerlidir. Ammar bin Yasir hadisesinde olduğu gibi. Şubhesiz Ammar bin Yasir tabi olandır.
Hiç, Allah Rasulu (s.a.v.)'nun Ammar'ın yaptığını yapması câiz olur mu?
İnsanlar için örnek alman durumuna gelmiş hiçbir genç için de aynı şekilde küfür kelimesini konuşmak ve takiyye yapmak caiz değildir.
"Kalbi iman ile dopdolu olduğu halde küfre zorlanan kimse müstesna" âyet-i kerimesiyle amel etmek bu konumdaki kimseler için caiz olmaz.

Seyyid Kutub'a şöyle diyorlardı: "Hiç olmazsa idamının kalkması için gel" (devlet başkanından özür dilediği ya da hiç olmazsa ona bir nezaket ziyareti yaptığı takdirde hakkındaki idam kararının kaldırılacağı söyleniyordu).

Seyyid Kutub'un bunlara cevabı ise şu oluyordu:
"Namazda yüce Allah'ın vahdaniyetine şehadet eden bu parmağım, tağutun hükmünü onaylayan tek harf dahi yazmayı red etmektedir. Tağuttan neden afv dileyeyim. Eğer ben hak ile mahkum edilmişsem, hakkın hükmüne radıyım. Yok eğer, bâtılla mahkum edilmişsem, ben batıldan afv dileyecek kadar alçalamam."

Bu net tavır ve İslâmî metodlarla yığınlar etkilenmekte, nesiller İslâm'a yönelmekte, gençler bu İslâm'i şahsiyetleri taklid etmekte, önderler edinmektedirler.
Ne idüğü bilinmeyen, önüyle arkasını ayırt edemeyen ve insanları neye çağırdığının farkında olmayan insanlar nasıl taklid edilebilir?
Her gün bir renge bürünen, bir gün bir yöneticinin, diğer bir gün başka bir yöneticinin yanında yer alan, bugün bu yetkiliyle yarın şu yetkiliyle bulunan ve onların yanından çıkmayan âlim(!)ler nasıl taklid edilebilir, nasıl önder alınabilirler?
Bu kimseler önceki ve sonraki tüm âlimlerin ilmini bilseler, tüm ilmi metinleri, şerhleri, talik ve senetleri ezberleseler dahi insanlar bunları nasıl taklid edip te, peşlerinden gidebilir?
Allah aşkına söyleyin! Sizlerden hiç Kârim el-Anadoli'nin mahkemedeki savunmasını işiten var mıdır? Bu küçük savunma metni, on asır, belki de daha fazla süreyle nesillerde etkisini bırakmaya devam edecektir. Bu tesir el-Ezher âlimlerinin on asırlık têliflerinden, yazdıkları eserlerden daha fazladır.

Gerçekten ben bu savunmayı her işittiğimde sarsılıyorum. Bir genç mahkemenin karşısında duruyor ve bu derece net bir tavırla mahkemeye hakkı haykırabiliyordu. Bu, askerî mahkemedeki sıradan bir dava değildir.
Salih Seriyye'nin ya da Kârim Anadoli'nin davası da değildir. Bu uğrunda kurbanların verildiği İslâm'ın davasıdır.
Bu Ahmed bin Hanbel'in, İzz bin Abdusselam'ın, Hasan el-Benna'nın, Seyyid Kutub'un uğrunda kurban verildiği İslâm davasıdır.
Ben, Kârim el-Anadoli'nin savunmasından daha kuvvetlisini işitmedim. Bu genç şehid edildi. Evet, Kârim Anadoli gitti fakat onun ifadeleri, kelimeleri hâlâ zihinlerimizde tekrarlanmaktadır.
Kârim el-Anadoli bende bütün el-Ezher ulemasından daha çok etki ve tesir bırakmıştır. Ben de el-Ezher'in hocalarındanım. Doktoramı orada yaptım.

Sizleri yeryüzünün bütün meşayıhları mı yoksa Halid el-İslâmbuli mi daha çok etkilemiştir. Halid..!
İslâm ancak bunun gibi örneklerle zafer bulur.
Ey kardeşlerim! Kurbansız zafer olmaz. Mantıklarla, söz oyunlarıyla, aldatmacalarla, dalalet ehli kimselerin yanlarında yer almalarla, takiyye ve istihbarat birimlerine gülümser simalar göstermekle İslâm davasında zafere ulaşılmaz.

Şehid Abdullah Azzam : Cihad Dersleri Cilt : 1
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bismillah Elhamdulillah


Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. (2/42)

AKİDEDE TAKİYYE YAPMAYAN MÜ'MİNLERDEN BİR KISSA
ASHAB-I UHDUD İLE İLGİLİ AYETLER


Burçlara sahip gökyüzüne, (85/1)


Geleceği bildirilmiş olan güne, (85/2)


(O günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, (85/3)


Kahroldu o hendeğin sahipleri, (85/4)


O çıralı ateşin, (85/5)


Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, (85/6)


Müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. (85/7)


Onlardan, sırf, azîz ve hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar. (85/8)


O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisine aittir, ve Allah her şeye şahittir. (85/9)



Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır. (85/10)

BÜTÜN BEŞERİ İDOLOJİLERDEN MÜSLÜMANLARA YAPILAN İŞKENCE VE İDAMLARIN İNTİKAMI ALINIP ''DİN YANLIZCA ALLAH'IN OLUNCAYA KADAR TÜM KAFİRLER'' LE SAVAŞIMIZ SÜRECEKTİR...


 
Üst Ana Sayfa Alt