Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Şehid İstismarcılığı

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
ŞEHİD İSTİSMARCILIĞI
1697147254621.png
1697147337791.png

ŞEHİD :

"Şehid, kelime olarak kesin bir haberi veren, bildiğini söyleyen, hazır olan, bulunan, bir hadiseye şâhid olan, şâhidlik eden manalarına gelir. Dinî anlamda, ALLAH rıdası için, O'nun yolunda canını fedâ eden müslümana verilen isimdir.

Ona bu ismin verilmesinin sebebi, cennetlik olduğuna şâhidlik edilmiş olması veya onun yüce ALLAH'ın huzurunda yaşıyor bulunması yahud ölümü sırasında meleklerin hazır bulunması yahud da ruhunun doğrudan doğruya Daru's-Selâm'da (Cennet'te) bulunması veya ALLAH tarafından çeşitli mukâfatlarla mukâfatlandırılmış olmasıdır. "

Yüce Rabb'imiz bu konuda şöyle buyurmuştur :
"ALLAH yolunda öldürülenleri, ölüler sanma. Hayır, (onlar) diridirler. Rabb'leri katında rızıklanmaktadırlar. ALLAH'ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarında henüz (şehid olub) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığı, onların da üzüntüye uğramayacakları müjdesiyle sevinmektedirler. ALLAH'ın nîmeti, keremiyle ve ALLAH'ın mûminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler"
(Âl-i İmran, 169, 170, 171)

Şehid en çok istismar edilen bir sıfattır. Çünkü şehidlik sadece Kur’an-ı Kerim’de ALLAH’ın mûminlere bahşettiği bir lutuftur. Fakat bilumum kâfirler, muşrikler, laikler hatta komunist ve ateistler bile küfür nizamları için öldürülen veya ölen elemanlarına bile “….. şehid oldu”, “şehidlerimiz ölümsüzdür” gibi, ya da “ölüm orucu şehidlerimiz ölümsüzdür” gibi fikriyatlarına aykırı sloganlar atarak ölülerini kutsarlar.

Aynı şekilde laik rejimler de ALLAH ve rasulu ile harb etmesine rağmen , ALLAH ve rasulunun nizamını ve sünnetlerini yasaklamasına rağmen işine geldiği için bu terimin içeriğini çarpıtarak kendi nizamının bekası için saf Müslümanları kullanmak için kullanır.


Kerhanede Devlet Kontrolunde Güvenli Zina Yaptıran Polisler Şehid (!) Olursa
pkk-erzurum-genelev.jpg
Şehid dediği askerinin peygamberine “çöl bedevisi” diyerek hakaret eder, namaz kılan subay ve astsubayını askeriyeden atar , Tesettürlü hanımları olan askerini ordudan “disiplinsiz davranış” adıyla uzaklaştırır.
Fakat aynı askerden ve ailesinden vergi alır , kapısında posta yapıp nöbet tutturup hizmet ettirir.
ALLAHın emirlerini yaşamak isteyen Müslümanları kamusal alanlarına sokmayan bu istismarcılar , kendi kamusal alanı için aynı askeri öldüğü zaman şehid diye anar , madalya verir!
Böylece oğlu ölen anne baba , şehidlik makamıyla teselli ettirilir ki , diğer aileler çocuklarını askere göndermemezlik yapmasınlar, bu kuruma karşı bir soğukluk ve nefret uyanmasın.

"(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman, hemen boyunlarını vurur. Nihâyet onları iyice vurup sindirinceye kadar bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Ondan sonra artık ya lütfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harb ağırlığını bırakıncaya (savaş sona erinceye) kadar (böyle yaparsınız). ALLAH dileseydi, (kendisi) onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor). ALLAH yolunda öldürülenler (yok mu, ALLAH) onların yaptıkları işleri zâyi etmeyecektir" (Muhammed 4)

"Dünya hayatını âhirat hayatı karşılığında satarlar, ALLAH yolunda savaşsınlar. Kim ALLAH yolunda savaşır da öldürülür veya gâlib gelirse, biz ona yakında büyük bir mukâfat vereceğiz"
(Nisa, 74).

ALLAH, mûminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: ALLAH yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da ALLAH'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahiddir. ALLAH'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur." (Tevbe 111)


"Mûminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla ALLAH yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. ALLAH, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kıldı. ALLAH onların hepsine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber ALLAH mucahidlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir." (Nisa 95)

"Cennete giren hiç bir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya dönmek istemez. Ancak şehid mustesnadır. O, göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi (şehid olmayı) temenni eder"
(Buhârî, Cihâd 6; Muslim, İmâre,108,109; Neseî, Cihâd 33).

"Muhammed'in nefsi, elinde olan ALLAH'a yemin ederim ki, ALLAH yolunda savaşmak ve öldürülmek, sonra savaşmak ve yine öldürülmek, sonra yine savaşmak ve öldürülmek isterdim"

(Buhâri, İman, 26; Muslim, İmâre,103,107; Neseî, Cihad, 37).
Mesrûk (r.anh), Abdullah'a bu âyette zikredilen şehidlerin halini sormuş, o şöyle cevab vermiştir:
Biz de bunu Muhammed (s.a.v.)'e sormuştuk. Bize şu cevabı vermişti:
"Şehidlerin ruhları yeşil kuşların karnındadır. Onların arşa asılı kandilleri vardır. Diledikleri gibi cennette serbestçe dolaşır, sonra o kandillere geri dönerler"

(Muslim, İmâre, 121; Ebû Davûd Cihâd 25; Tirmizî, Tefsiru Sure, 3/19; İbn Mâce, Cenâiz, 4; Cihâd, 16).

Kur’an ve sünnet ölçüsü dahilinde şehid olabilmek için gerekli şartlar aşağıya sıraladık.


Müslümanların şehid diyebilmek için bu delilleri göz önüne alması gerekmektedir. Yalnız şu hususu dikkat etmek gerekir ki bu sıfatı biz zan ile veriyoruz , aşağıdaki şartlar gereğince ölüp şehid olduklarını zannettiklerimiz bile ALLAH katında belki şehid sayılmayabilirler.
Biz zahiri olarak gördüklerimiz ve delillere göre amel etmekle mükellefizdir. İşin iç yüzünü alemlerin Rabbi bilir .

A- Şehid olabilmek için şeriatçı yani Mûmin olmak şarttır.

B- Şehid olabilmek için uğruna savaşıp öldüğü vatan ALLAH’ın kitabıyla (şeriat) ile yönetilmelidir.

C- Şehid olabilmek için canını feda ettiği dava ALLAH'ın emrettiği meşru bir iş olmalıdır.

D- Şehid olabilmek için ırkı için değil , İslam ummeti için mucâdele ederken ölmüş olması gerekir.

E- Şehid olabilmek için insanlar arasında övülme , methedilme ve kahraman densin diye ölmemiş olması gerekir

F- Şehid olabilmek için mal, mülk , ganimet için savaşırken ölmemiş olması gerekir.

G- Şehid olabilmek için haram olan beşeri düzenler ile yönetilen doğduğu ,büyüdüğü ve yaşadığı vatanları mudafaa için öldürülmemiş olması gerekir.

H- Şehid olabilmek için öldürülenin Müslüman olması yeterli değildir. Öldürülenin uğruna öldüğü vatan ve dava İslam’ın yasak veya düşman olduğu bir vatan ve kurum kuruluş olmamalıdır.

***

Kimler Şehiddir?
Düşman karşısında cihad ederken, şehid olmak, gerçek manada şehadettir.
Cihad esnasında Kafirler tarafından şehid edilmenin haricinde, Rasulullah (s.a.v.)'in zikrettiği diğer şehidlik türleri, asli şehidlik makamı değil, sureten şehidlik ecri sayılmaktadır.


Şimdi sureten şehidlikle ilgili hadis-i şerifleri inceleyelim:

1) Allah Yolunda Öldürülen Şehiddir

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabelere: −‘Sizler kendi aranızda kimi şehid sayıyorsunuz? dedi.
Sahabeler: −Ey Allah’ın Rasulü! Allah yolunda öldürülen kimse şehiddir, dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: −‘Şubhesiz o zaman ummetimin şehidleri az olur.
Sahabeler: −Onlar kimlerdir ey Allah’ın Rasulü deyince?
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Allah yolunda öldürülen şehiddir. Allah yolunda ölen de şehiddir. Taun’dan (Veba’dan) ölen şehiddir. Karın hastalıklarından ölen şehiddir. Suda boğularak ölen şehiddir buyurdu.”
Muslim 1915/165, Ahmed 522, İbni Mace 2804 Hâkim 2/159, Beyhaki

2) Allah Yolunda Ölen Şehiddir

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Herkim Allah yolunda (evinden) çıkar da ölür ya da öldürülürse o kimse şehiddir. Devesi ya da atı düşürür (boynu kırılırsa) yahut bir yer haşeratı onu sokarsa ya da yatağı üzerinde Allah’ın dilediği herhangi bir şekilde ölürse şubhesiz ki o kimse şehiddir ve muhakkak onun için cennet vardır buyurdu.”
Ebu Davud 1/391, Hâkim 2/78, Beyhaki 9/166

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘…Allah yolunda ölen şehiddir…’ buyurdu.”
Muslim 1915/165, Ahmed 522, İbni Mace 2804, Hâkim 2/159, Beyhaki

3) Tâun (Veba) Hastalığından Ölen Şehiddir

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Taun, (Veba) her Müslüman için bir şehadettir buyurdu.”
Buhari 2673, Müslim 1916/166, Ahmed 522, İbni Mace 2804, Hâkim 2/159, Beyhaki

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e Taun (Veba) hakkında sordum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de:
−‘O eskiden Allah’ın dilediği kimselerin üzerine gönderdiği bir azab idi. Fakat yüce Allah onu mûminler için bir rahmet yaptı. Sizden birinin bulunduğu beldede Taun (Veba) hastalığı çıkar da o da Allah’ın kendisi için yazdığından başka hiçbir şeyin asla kendisine isabet etmeyeceğini bilerek ve sabrederek bulunduğu yerde kalmaya devam ederse, mutlaka o kimse için şehidin ecri gibi ecir vardır buyurdu.”
Buhari 5759

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Şehidler ile Taun (Veba) hastalığından ölenler getirilir.

Taun hastalığından ölenler şöyle derler: –Biz şehid kimseleriz.
Onlara şöyle denilir: –Bekleyiniz, eğer Taun hastalığından ölenlerin yaralarından şehidlerin yaraları gibi kan akıyor, kokusu da misk kokusu ise onlar da şehidlerdir. Onların bu halde olduklarını göreceklerdir buyurdu.”
Ahmed, 185; Taberani, 55/2

4) Zatu’l-Cenb (Karaciğer Zarı İltihaplanması) Hastalığından Ölen Şehiddir

Cabir bin Atik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Şehidler Allah yolunda öldürülmenin dışında yedi kişidir:

1) Taun (Veba) hastalığından ölen şehiddr.
2) Suda boğularak ölen şehiddir.
3) Zatu’l Cenb
(karaciğer zarı iltihaplanması) hastalığından ölen şehiddir.
4) Karın hastalığından ölen şehiddir.
5) Yangında ölen şehiddir.
6) Yıkıntı altında kalarak ölen şehiddir.

7) Karnındaki cenin sebebi ile ölen kadın da şehiddir buyurdu.”
Mâlik 232, 233, Ebu Davud 3111, Muslim 1914/164 Nesei 1846, İbni Mâce 2803, İbn Hibban Sahih ve Mevarid 1616, Hakim 1/352, Ahmed 5/446

5) Karın Hastalığıdan Ölen Şehiddir

Abdullah bin Yesar (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Karın hastalığından ölen kişi asla kabrinde azab görmeyecektir buyurdu.”
Nesei 289, Tirmizi 2/160, İbni Hibban Mevarid 728, Tayalisi 1288, Ahmed 262

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Şehidler beş kişidir:

1) Taun’dan (Veba’dan) ölen,
2) Karın hastalığından ölen,
3) Suda boğularak ölen,
4) Yıkıntı altında kalarak ölen ve

5) Allah yolunda ölen buyurdu…”
Buhari 689, Muslim 1914/164

Selman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Karın hastalığından ölmek bir şehâdettir buyurdu.”
Taberani Mucemu’l-Evsad, Mecmau’z-Zevaid 317

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabelere: −‘Sizler kendi aranızda kimi şehid sayıyorsunuz? dedi.
Sahabeler: −Ey Allah’ın Rasulü! Allah yolunda öldürülen kimse şehiddir, dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: −‘Şubhesiz o zaman ümmetimin şehidleri az olur.
Sahabeler: −Onlar kimlerdir ey Allah’ın Rasulü deyince?
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah yolunda öldürülen şehiddir. Allah yolunda ölen de şehiddir. Taun’dan ölen şehiddir. Karın hastalıklarından ölen şehiddir. Suda boğularak ölen şehiddir buyurdu.”
Muslim 1915/165, Ahmed 522, İbni Mace 2804 Hâkim 2/159, Beyhaki, Taberani Mucemu’l-Evsad, Mecmau’z-Zevaid 317

6) Hamile İken Karnındaki Çocuk Sebebi ile Ölen Şehiddir

Ubade bin Samit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Abdullah bin Revaha (Radiyallahu Anh)’ı ziyaret etti.
Abdullah bin Revaha (Radiyallahu Anh), yatağında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e yer açınca, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: −‘Siz ummetimin şehidlerinin kim olduğunu biliyormusun? dedi.
Sahabeler: −Müslümanın öldürülmesi bir şehadettir dediler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Şubhesiz o takdirde ummetimin şehidleri az olur. Müslümanın öldürülmesi bir şehadettir. Taun’dan ölmek bir şehadettir. Hamile iken karnındaki çocuk sebebi ile ölmek bir şehadettir. Çocuğu annesini göbek bağı ile cennete doğru çekecektir buyurdu.”
Ahmed 201, 323, Darimi 208, Tayalisi 582, İbni Asakir Tarih

7) Loğusa İken Ölen Şehiddir

Selman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Loğusa iken ölmek bir şehadettir. Yanarak ölmek bir şehadettir. Suda boğularak ölmek bir şehadettir. Veremden ölmek bir şehadettir. Karın hastalığıdan ölmek bir şehadettir buyurdu.”
Taberani Mucemu’l-Evsad, Mecmau’z-Zevaid 317

8) Verem Hastalığından Ölen Şehiddir

Selman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Veremden ölmek bir şehadettir...’ buyurdu.”
Taberani Mucemu’l-Evsad, Mecmau’z-Zevaid 317

9) Yıkıntı Altında Kalarak Ölen Şehiddir

Cabir bin Atik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Şehidler Allah yolunda öldürülmenin dışında yedi kişidir:

1) Taun (Veba) hastalığından ölen şehiddir.
2) Suda boğularak ölen şehiddir.
3) Zatu’l-Cenb
(karaciğer zarı iltihaplanması) hastalığından ölen şehiddir.
4) Karın hastalığından ölen şehiddir.
5) Yangında ölen şehiddir.
6) Yıkıntı altında kalarak ölen şehiddir.

7) Karnındaki cenin sebebi ile ölen kadın da şehiddir buyurdu.”
Mâlik 232, 233, Ebu Davud 3111, Muslim 1914/164 Nesei 1846, İbni Mace 2803, İbn Hibban Sahih ve Mevarid 1616, Hakim 1/352, Ahmed 5/446

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Yıkıntı altında kalarak ölen şehiddir buyurdu.”
Buhari 689, Muslim 1914/164

10) Yanarak Ölen Şehiddir

Selman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Yanarak ölmek bir şehadettir buyurdu.”
Taberani Mucemu’l-Evsad, Mecmau’z-Zevaid 317

Cabir bin Atik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘…Yangında ölen şehiddir... buyurdu.”
Malik 232, 233, Ebu Davud 3111, Müslim 1914/164 Nesei 1846, İbni Mace 2803

11) Suda Boğularak Ölen Şehiddir

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Şehidler beş kişidir:

1) Taun’dan (Veba’dan) ölen,
2) Karın hastalığından ölen,
3) Suda boğularak ölen,
4) Yıkıntı altında kalarak ölen ve

5) Allah yolunda ölen buyurdu.”
Buhari 689; Muslim 1914/164

Selman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Suda boğularak ölmek bir şehadettir…’ buyurdu.”
Taberani Mucemu’l-Evsad, Mecmau’z-Zevaid 317

12) Malı Uğrunda Ölen Şehiddir

Said bin Zeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Herkim malı uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir. Herkim âile halkı uğrunda öldürülürse, o kimse şehiddir. Herkim dini uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir. Herkim kanı uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir buyurdu.”
Ebu Davud 4772, Nesei, Tirmizi

Abdullah ibni Amr (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Malı uğrunda öldürülen, haksız yere malı alınmak istenip de çarpışan ve öldürülen kimse şehiddirbuyurdu.”
Buhari 2297; Muslim 226/141; Ebu Davud 4771; Nesei ; Tirmizi

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir adam Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına gelerek şöyle dedi: −Ey Allah’ın Rasulü! Bir adam gelip malımı almak istese ne yapayım?
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Malını ona verme dedi.
Adam: −Ya benimle döğüşecek olursa? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Sen de onunla döğüş dedi.
Adam tekrar: −Peki ya beni öldürürse? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Sen bir şehidsin dedi.
Adam: −Peki ya ben onu öldürürsem, deyince?
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘O cehennemdedir buyurdu.”
Muslim 225/140; Nesei 173

Muharik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek şöyle dedi: −Bir adam gelip benim malımı almak isterse ne yapayım?
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): O kimseye Allah’ı hatırlat dedi.
Adam: −Şayet Allah’ı hatırlamaz ve vazgeçmezse ne yapayım? dedi
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Çevrende bulunan müslümanlardan ona karşı sana yardım etmelerini iste dedi.
Adam: −Şayet etrafımda müslümanlardan hiçbir kimse yoksa ne yapayım? dedi
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Bu sefer O'na karşı, yönetim sorumlularının yardımını iste dedi.
Adam: −Eğer devlet sorumluları benden uzakta bulunursa ve o kişi benim üzerime gelmekte elini çabuk tutarsa ne yapayım diye sordu?
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Sen ahirat şehidlerinden olana kadar malın uğrunda çarpış ve malını koru buyurdu.”
Ahmed, 294, 295

13) Âilesi Uğrunda Ölen Şehiddir

Said bin Zeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Her kim âile halkı uğrunda öldürülürse, o kimse şehiddir…’ buyurdu.”
Ebu Davud 4772, Nesei, Tirmizi

14) Dîni Uğrunda Ölen Şehiddir

Said bin Zeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Herkim dini uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir...’ buyurdu.”
Ebu Davud 4772; Nesei; Tirmizi

15) Kanı Uğrunda Ölen Şehiddir

Said bin Zeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘…Her kim kanı uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir buyurdu.”
Ebu Davud 4772, Nesei, Tirmizi

16) Kendisine Yapılan Haksızlığı Önlerken Ölen Şehiddir

Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Kendisine yapılan haksızlığı önlemek uğruna öldürülen kişi şehiddir buyurdu.”
Nesei 173, 174; Ahmed 2780

17) Allah Yolunda Sınırları Korurken Ölen Şehiddir

Selman el-Faris (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Bir gün bir gece hudutta nöbet beklemek nafile bir ay oruç tutup namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Eğer o kimse nöbette ölürse, yapmış olduğu salih amelleri üzerine yazılmaya ve rızkı da gönderilmeye devam eder ve çok fitneye düşürücüden emin olur. (Kıyamet gününde şehid olarak diriltilir) buyurdu.”

Parantez arası, Taberani’de geçmektedir. Ebu Davud’taki rivayette:
‘...Kabrin fitneye düşürücülerinden emin olur...’ şeklinde gelmiştir. Hadiste zikredilen fitneye düşürücü kelimesiyle kast edilen, şeytan veya Munker ve Nekir’dir denmiştir.
Muslim 1913/163; Nesei 3153; Tirmizi; Ebu Davud 2500; Taberani 6179; Hâkim; Ahmed; Terhib ve Tergib 2/150

Fudâle bin Ubeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Her ölenin ameli mühürlenir. Ancak Allah yolunda nöbet tutarken ölen kimse bundan mustesnadır. Ona ameli kıyamet gününe kadar arttırılır ve kabir fitnesinden emin olur buyurdu.”
Ebu Davud 2500, Tirmizi 1671, İbni Mace 2767

18) Şehidliği İsteyerek Yatağında Ölen Şehiddir

Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Herkim kalbinden sadık olarak Allah’tan şehidlik isterse, yatağında ölse bile Allah o kişiyi şehidler mertebesine eriştirir buyurdu.”
Tirmizi 1705, Ebu Davud 2541, İbni Mace 2797, Nesei 3148, Beyhaki 9/169, Hâkim Mustedrak 2/77

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Sadık olarak şehid olmak isteyene, kendine bir musibet isabet etmese de şehidlik derecesi verilir buyurdu.”
Muslim 1908/156

Ebu Hurayra (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Savaşmadan ve kendi kendine savaşma isteği ile konuşmadan yani, savaşa niyet etmeden ölen kimse munafıklıktan bir şube üzere ölür buyurdu.”
Muslim 1910/158

19) Harbde Yara Alıp Ölen Şehiddir

Rabi el-Ensari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Cebr el-Ensari’nin kardeşinin oğlunu hasta iken ziyaret etti. Yakınları ona ağlamaya başladılar.
Cebr el-Ensari (Radiyallahu Anh): −Seslerinizle Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e eziyet etmeyin dedi.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Bırak onları sağ olduğu müddetçe ağlasınlar, ölünce sussunlarbuyurdu.
Yakınlarından biri O'na: −Biz senin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’le beraber Allah yolunda öldürülünceye kadar ölüm düşeğinde olacağını zannetmiyorduk dedi.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): −‘Ancak Allah yolunda öldürülmek mi şehadettir? O zaman ummetimin şehidleri az olur. Harbde yara alıp ölmek şehadettir dedi.”
Terhib ve Tergib 3/248; Taberani

20) Mescidi Aksayı Korurken Ölen Şehiddir

Raşid bin Hubeyş (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Mescidi Aksayı korurken ölmek şehadettir buyurdu.”
Terhib ve Tergib 3/250, Ahmed

21) Zalim Hükümdarın Öldürdüğü Kişi Şehiddir

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Şehidlerin efendisi, Abdulmuttalib’in oğlu Hamza ile zalim bir hükümdara iyiliği emredip, kötülükten nehyeden ve bu sebeble öldürülen kişidir buyurdu.”
Hâkim, Albânî Sahihu’l-Camii’s-Sağir 3675

22) Fitne Döneminde Ölen Şehiddir

Ukbe bin Gazvan (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Sizden sonra sabır günleri vardır. O günlerde sizin bulunduğunuz hale tutunan kimseye sizden elli şehidin sevabı vardır buyurdu.
Sahabeler: –Ey Allah’ın Nebisi! Yoksa onlardan elli şehid mi? diye sordular.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): –‘Bilakis sizden buyurdu.”

Albânî Silsiletu’l-Ehadîsi’s-Sahiha 494, Albânî Sahihu’l-Camii’s-Sağir 2234


2017-05-29_1107178241.jpeg

-------------------

Mehmed Pamak : Laik Demokratik Kemalist bir devlet olan T.C. için ölen asker şehid midir?



Bir arâbî, Muhammed (s.a.v.)'in huzuruna gelerek:
"Ya Rasûlullah! Bir adam ganimet (savasdan sonra elde edilen mallar) için, diğeri şöhret için, öbürü riya ve gösteriş için savaşır. Hangisi Allah yolundadır?" diye sorunca,
Peygamber (s.a.v.) şu cevabı vermiştir:
"Kim Allah'ın adını, hükmünü (kanunlarını) yüceltmek, her şeyin üstüne çıkarmak için savaşırsa, o Allah yolundadır."

(Buhârî, İlim, 45, Cihâd,15; Muslim, İmre,150,151; İbn Mâce, Cihad,13; Ahmed b. Hanbel, IV, 392, 397, 402, 405, 417)

Şehid Zafer Mert Hoca : Şehid Kime Denir?

Timurtaş Hoca : Demokrasi Şehidi

Musa Hoca : Vatan İçin Ölen Şehid midir?

İlgili Konu:

Kaç Çeşit Şehid Vardır?
 
C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kim, yalnız Allah'ın şeriati hakim olsun diye savaşırsa, o Allah yolundadır..

Şehid

بســـم الله الرحمن الرحيم


Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. (Bilakis) onlar diridirler. Fakat siz (onların hayatını) hissedemez (anlayamaz) siniz.(Bakara;154)

Allah (c.c) bu ayetinde zahiren ölü oldukları halde aslında ölü olmayan bazı kimselerden, şehidlerden bahsediyor.

Şehid : Yalnız Allah'ın dinini hakim kılmak için çarpışarak ölen müslümandır. Toprak, nefsi arzular, mal, şöhret, tağutlar, İslam bayrağı dışındaki bayrakların yücelmesi v.b. Şeyler uğruna ölenler şehid değildir.

İslam bayrağı ; tamamen Allah'ın şeriatine göre yönetilen devletin bayrağıdır. Maalesef zamanımızda böyle bir devletin varlığı söz konusu değildir. Bazı devletler her ne kadar şeriati tatbik ettiklerini iddia etseler de, Allah'ın istediği gibi tam olarak tatbik etmedikleri için İslam devleti sayılamazlar.

Allah'ın şeriatını tam olarak tatbik etmediği, Kur'an ve sünnete zıt olan insan ürünü kanunları tatbik ettiği halde, sırf İslam'ı sevenleri kandırmak için bayraklarına; La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah lafzını yazan devletlerin zahiri görüntüleri bizleri aldatmasın. Çünkü bu devletler her ne kadar şeriati tatbik ettiklerini iddia etseler de, iyice araştırıldığında kafir olmalarına sebep olan küfür ameller işledikleri ortaya çıkacaktır.

İnsan ürünü beşeri kanunlarla hükmeden Birleşmiş Milletlere(1)üye olmaları, herhangi bir ihtilafta büyük tağut Lahey Adalet Divanı’na (2) başvurmaları, hepsinden önemlisi; Kur'an ve sünnetin hükümlerini bir kenara atıp, İslam şeriatına zıt olan insan ürünü kanunlarla hükmeden taguti devletlere, halklarının nufus cüzdanlarında dinlerinin sırf İslam olduğu yazıldığı için müslüman devlet hükmünü vermeleri, İslami kanunları terkedip laikliğiyle övünen devletleri müslüman devlet olarak görmeleri ve böyle devletlerin başındaki tağutları müslüman kardeş ilan ederek onlara maddi destek sağlamaları bu devletlerin açık küfürlerinden bazılarıdır.

Her kim böyle devletlerin bayrağı altında savaşarak öldürülürse, o, şehid olarak değil, ancak kafir olarak ölmüş ve ahiretini kaybetmiş olur.

Ebu Musa (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:

«Rasulullah (s.a.s)'e birisi geldi ve:

«Ya Rasulallah! Bazı kimseler ganimet malı için,. bazı kimseler savaştı desinler diye, bazıları da kahramanlar arasında yer almak için savaşıyor. O halde Allah yolunda cihad eden kimdir?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

«Kim, yalnız Allah'ın şeriati hakim olsun diye savaşırsa, o Allah yolundadır». (Buhari, Müslim)

Abdullah b. Ebi Akabe (iranlı bir köle olan) babasından rivayet ediyor:

«Ben Rasulullah'la birlikte Uhud'da savaşırken müşriklerden birisini öldürmüştüm. Nara atarak «Savulun! Ben İran'lı falanım» diye bağırıyordum. Rasulullah bana doğru döndü ve:

«Ben ensarlı gencim deseydin! Çünkü bir kavmin yeğeni onlardandır. Ve bir kavmin kölesi de yine aynı kavimdendir.» dedi. (Ebu Davud)

Bu hadiste Rasulullah (s.a.s) İslam milleti ve bayrağı dışında hiçbir şey için çarpışılmaması gerektiğini bildiriyor. Hadisteki kişi kafirleri öldürürken, kendisi için İranlı kelimesini kullandığı için, Rasulullah (s.a.s) ona kızdı ve İslam'a yakışan, ensar sıfatını kullanmasını istedi. Çünkü bu sıfat üstün bir sıfattır ve bütün müslümanlar ancak bu sıfatla övünmelidir.

(Bilakis) onlar diridirler. Fakat siz (onların hayatını) hissedemez (anlayamaz) siniz.

Canını hiç tereddütsüz Allah yolunda feda eden ve hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bir müslüman, şehid olduğunda ölüler arasında yer almaz. İnsanlar her ne kadar onu ölü zannetse de o ölü değil, diridir. Fakat nasıl bir hayat yaşadığını yalnız Allah bilir.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

«Şehidlerin ruhları, cennette dilediği gibi kanatlanan yeşil kuşlar halindedir. Sonra arşın altında asılı bulunan kandillere tutunurlar. Rabbimiz onlara bir kere gözükür ve der ki:

«Ne istersiniz?» Onlar:

«Ey Rabbimiz! Hiç bir şeye ihtiyacımız yoktur. Çünkü Sen, yarattıklarının hiçbirisine vermediğin nimeti bize verdin.» derler. Sonra Rableri onlara aynı şekilde yine sorar. Onlar istemeden bırakılmayacaklarını görünce:

«Bizi dünyaya tekrar döndürmeni ve senin yolunda savaşarak bir kere daha öldürülmemizi isteriz.» derler. (Onlar şehidliğin sevabını gördükleri için böyle derler.) Allah (c.c) buyurur ki:

«Ben kullarımı bir daha dünyaya döndürmemeyi yazdım.» (Müslim)

Şehadet anındaki ölüm lezzetlidir. Bu yüzden şehid olan bir kimse diriltilip bir daha öldürülmeyi, diriltilip bir daha öldürülmeyi arzular.

Ebu Hureyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) buyurdu ki:

«Allahu Teala ve Tekaddes hazretleri, kendi yolunda cihada çıkan kimseye: «Onu evinden çıkaran şey yalnız bana iman ve rasullerimi tasdik ise ulaştığı ecir ve ganimetle sağ salim yurduna geri getiririm yahut cennete koyarım» diye söz vermiştir. Ümmetime zorluk çıkarmayacağını bilsem hiçbir seriyyeye (cihad birliğine) katılmaktan geri kalmazdım. Allah bilir ki; Allah yolunda öldürülüp diriltilmeyi, ondan sonra yine öldürülüp diriltilmeyi, ondan sonra yine öldürülmeyi ne kadar isterim.»

Cumhur'a göre şehidler yıkanmazlar. Çünkü şehadet onları temizlemiştir. Cenaze namazları kılınmaz. Çünkü onlar ölü değildir. Onlara ölü denilmez.

Cabir (r.a) şöyle dedi:

«Bir müslüman okla göğsünden veya boğazından vurularak öldürüldü. Yıkanmadan, üzerindeki elbisesiyle defnedildi. Bu olay olduğunda Rasulullah(s.a.s) de bizimle beraber idi.»

(Ebu Davud)

Aşağıdaki hadislerde olduğu gibi bazı hadislerde, Allah yolunda şehid olanların dışında başka şehidlerin de var olduğundan bahsedilmiştir. Fakat onlar, bu hadisin kapsamına girmezler. Onlara dünya şehidi denir. Yıkanırlar ve cenaze namazları kılınarak defnedilirler.

Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir:

Rasulullah (s.a.s):

«Bir zamanlar, bir adam yolda yürürken bir diken dalı buldu ve hemen onu yoldan kaldırıp attı. Bunun üzerine Allah (c.c) ona teşekkür (ondan razı oldu) ve mağfiret etti.» (dedikten sonra şöyle devam etti.) «Şehidler beş sınıftır:

1- Vebadan ölen,

2- Karnı şişip karın ağrısından ölen,

3- Suda boğularak ölen,

4 -Bina altında kalarak ölen,

5- Allah yolunda cihad ederek ölen.»

(Müslim)
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bu Üstte yazdığınız Konuyu ''TEM'' (Terörle Mücadele Uzmanları) bu konuyu daha önce tesbit ettiklerini bundan 2-3 ay önce İnternette gezinirken ''ÖRGÜTLERİN DİL KALIPLARI'' adlı bir yazı ile karşılaştım yazıyı kaleme alan ''Eski [FONT=verdana,geneva]Emniyet Amiri [FONT=verdana,geneva]Senarist & Türk Süsleme Sanatları Sanatkarı NLP&Hipnoz Uzmanı İnsani Gelişim Hizmetkarları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı'' Bayram ÖZBEK'in Kaleme aldığı bir yazıydı Olduğu gibi alta aldım Konuyu...

ÖRGÜTLERİNİN DİL KALIPLARI VE TUTARSIZLIKLARI

Başka bir adla bildikleri “üzüm” için dört kişinin kavga yapması Mevlana’nın Mesnevisinde şöyle hikaye edilir.
“Bir adam dört kişiye bir dirhem verdi.
Biri, “Bunu engura vereyim” dedi.
Diğer biri Arap’tı “Hayır, ben ineb istiyorum, Ey düzenci !” dedi.
Biri, Türk’tü ve “Bu, benim; ben ineb istemiyorum, üzüm istiyorum” dedi,
Bir Rum, “Bu konuşmayı bırakın.İstafil istiyoruz” dedi.
Adların sırrından habersiz olan kişiler, çekişmede savaşa giriştiler. Aptallıkla birbirlerini yumrukladılar; cahillikle dolu ve bilgiden boştular. Bir sır sahibi, yüz dilli bir aziz kişi bulunsaydı onları barıştırırdı. Sonra o derdi: “Ben, bu bir dirhemle hepinizin arzusunu veriyorum.”


***
Örgütlerin dil kalıpları derken; kullanılan dil, terminoloji, slogan, insan beynine ve ruhuna hitap ederek büyüsü ile insanı etkisi altına alan, bilinçaltına nüfuz eden sözü kastediyoruz. Bu dili çözüp deşifre ettiğimiz takdirde bilincin karşı koyabileceği bir savunma mekanizmasını da devreye sokmuş olacağız. Kolluk görevlilerinde, “örgütçünün kafası çalışmaz, iradesi yoktur, fikir üretemez” şeklinde bir ön yargı vardır. Belki bu kısmen doğru olabilir ama insan bu sürece nasıl getirilir bunu irdelemeden böyle bir isnatta bulunmak gerçeklerden kaçmanın en masum yöntemi olarak görülebilir.

Sol ve bölücü örgütlerin tamamı ateist, materyalist felsefeden beslenmelerine rağmen, kullandıkları dil kalıplarının neredeyse tamamı metafizik içerikli bir slogandan ibarettir. Aslında bu tezat tek başına materyalist felsefeyi çürütmeye yetebilecek kuvvettedir. Şimdi, Marksist-Leninist-Maoist örgütlerin ortak olarak kullandıkları bazı slogan ve dil kalıplarına kısaca bir bakış yapalım.

-ŞEHİTLER ÖLMEZ- ŞEHİT NAMIRIN-

Örgütlerin dillerine pelesenk ettiği sloganların başında gelmektedir. Şehitlik semavi dinlerde geçerliliği olan ve kabul gören bir itikattır. Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi 154 ve Ali İmran Suresi 169’ncu ayetlerin mealleridir. Kısacası ateist örgütler Allah’ın yarattığı akıl ile Allah’ı inkar ederken bile “ALLAH” diyorlar. Bununla da kalmayıp bir de ayet okuyarak takvalarını(!) artırıyorlar.

-YAŞASIN ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİMİZ-

Oruç İslamın 5 temel şartlarındandır ve bizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi bizlere de farz kılınmıştır (Bakara Suresi 183-184 ayetler). Dini afyon olarak gören Marksist-Leninist örgütler görüldüğü üzere dine ait ne kadar değer varsa kullanıyor. Metafiziğe inanmadıkları halde fizik dünyasına neredeyse hiç uğramıyorlar. Bu ne yaman çelişkidir. Dine karşı çıkarken kendilerinin yeni bir Din kurduklarının farkında bile değiller. Allah’a iman edip adam gibi orucunu tutmayanlara Allah istemeseler de öyle bir oruç tutturuyor ki sonunda dayanamayıp ölmek zorunda kalıyorlar. Buna da ÖLÜM ORUCU diyorlar.



-YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ-

Bu sloganda Kutsal kitabımızda bizlere öğretilen ve hatırlatılan bir husustur. Tüm insanların Adem ile Havva’dan geldiklerin ve kardeş olduklarını, ırkların, renklerin bir birine üstünlüğünün olmadığını, birbirlerimizi tanıyıp kaynaşmamız için değişik renk ve ırklarda yaratıldığımız bir çok ayette anlatılmaktadır. Hz.Peygamber de: “ Allah’ın kulları kardeş olunuz!” buyurarak ayrılığı, rekabeti, kini, nefreti bırakıp kardeş olmamızı emretmiştir. Daha fazla tasvir ve detaya gerek olmadığı kanaatindeyiz.

-HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ-
- İŞÇİYİZ, HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ-

Şayet terör örgütleri davalarında haklı olsalar idi hem büyük bir kesim tarafından kabul görecek, hem de dedikleri gibi kazanabileceklerdi. Her geçen gün bir adım geriye gittiklerini kendileri de söylemektedirler ve revizyonizmin önünü almaya çalışmaktadırlar.

Materyalizm ve komünizm 19.yüzyılda bilim ve teknolojinin emeklediği bir dönemde bazı insanlara cazip gelmiş olabilir ama günümüzdeki bilimsel gerçekler ışığında insanın bunları kabul etmesi mümkün değildir. İnsan fıtratını ters bir akımın kalplerde ve gönüllerde yeşermesi mümkün değildir. Onun içindir ki şayet komünist bir devrim olacaksa-ki mümkün değil- şiddet ve silahla olacaktır. Haklıyız kazanacağız diye slogan atanların kazanamaması haksızlıklarının göstergesidir. Çünkü, Kuvvet Haktadır ve Haklı olan kuvvetlidir.

-DİN AFYONDUR-
-DİN ÇELİŞKİSİ ÜZERİNE İNŞAA EDİLECEK GERİCİLİĞE SON-

Yıkıcı ve bölücü tüm terör örgütleri istisnasız dine savaş açmışlardır. Onlara göre din, insanların bazı ihtiyaçlarını karşılama amacıyla uydurdukları toplumsal kurallar zinciridir. İnsanın özgürlüğünü elinden alan ve onu köleleştiren bir sistem olarak baktıkları dini beyinleri uyuşturan afyon olarak görmüşlerdir. Marx ve Engels din derken batıdaki klasik hristiyanlığın gerçeğinden saptırılmış halini kastetmişlerdir.

O dönem itibariyle Marx ve Engelsi haklı çıkaracak bazı klilise uygulamaları yok değildi. Ama bizdeki komünistler bu tutumu islama karşı da sürdürmüşler ve Allah’a Peygambere hakaret etmekten bir an geri durmamışlardır. Allah inancının olduğu, vicdanın bulunduğu, hakkaniyet ölçülerinin olduğu toplumlarda terör estirmek kolay olmayacağından dine savaş açmalıydılar. Zamanla görüldü ki dine savaş açanlar farkında olmadan kendi uydurdukları yeni bir DİN(!) kurdular.

Dinsizlik Dini…Marx ve Lenin gibi komünist önderleri de bu dinin adeta Tanrısı haline getirdiler. Dinin tavsiye ve telkin ettiği emirleri değiştirerek kendilerine uyarladılar ve binlerce beyni yıkayarak asıl afyonun komünizm olduğunu kanıtladılar. Örgüt sitelerinde ve yayınlarında şaşılacak şekilde; “Mezar anması, Kırk Mevlitleri, Kurban ve Ramazan Bayramı tebrik mesajları” yayınlanmaya başladı. Hatta bazı teröristlerin cenaze namazı dahi kılındı. Bütün bunlar dinin hayatın hayatı olduğunun bir göstergesi değil de nedir? Bu tarz hareketler komünizmin insan fıtratına aykırı bir safsata olduğunun kanıtıdır. Gayba iman konusuna gelince; bu konuda komünistler Müslümanlardan daha geri değiller. Çünkü, Tarihi Materyalizm ile kapitalizmden sonra insanlığın mecburen komünizme geçeceğini iddia etmektedirler. Görmedikleri bir konuya iman etmişcesine bu konuyu dillendirdiklerini görmek komünistlerin de gayba imanı anlamına gelmez mi?


-GELİN CANLAR BİR OLALIM, DEVRİMCİ İKTİDARI KURALIM-
-YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ VE BİRLEŞİK HALK KARDEŞLİĞİ-

Örgütler temelde karşı çıktıkları din büyüklerinin fikirlerini kendilerine uyarlıyarakak birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekmişlerdir. Örngütler, Kur’an-ı Kerim’de müminlere “Toptan hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” emrine riayet edercesine, Hacı Bektaşı Veli, Mevlana, Yunus gibi gönül erlererinin söylemlerinden ilhamla birlik ve beraberliğe atıfta bulunmuşlar; “Sen yoksan bir eksiğiz” demişlerdir.


-İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK-

Devlet görevlileri arasında suç işleyerek işkenceye başvurmuş olanlar olabilir, bunu asla doğru bulmuyoruz. Hatta işkenceyi örgütlere hizmet etme aracı olarak görüyoruz. İşkence ve kötü muamele acizlikten ve özgüven eksikliğinden gelir. Bilgi ve birikim ile donanmamış insanlar bu tür hareketlere başvurmuş olabilir. Ama en büyük işkenceyi örgütler yapmaktadır. Hem de kendi militanlarına…Bunun yaşanmış örneklerini kitabın ilerleyen sayfalarında bulucaksınız. Dikkat çekeceğimiz husus ise şudur:
Darwin Malthus’un ‘acımasızlık teorisini’ bütün dünyaya uyarlayarak doğda sürekli bir çatışma ve acımasız bir savaşın olduğunu, bu savaşta kendilerini geliştirebilen ve güçlü olanların hayatta kalacağını, diğerlerinin ise yok olmaya mahkum olacağını, bunun tabiatın bir kanunu olduğunu savlayarak ŞİDDETİ ve ÖLDÜRMEYİ meşru göstermişti. Marx ve Engels’te bu teoriyi çok doğru bulmuşlar ve devrim uğruna kan dökmenin, şiddete başvurmanın doğanın bir kanunu olduğunu ileri sürerek diyalektik materyalizmin felsefi kalıplarını sağlamlaştırmışlardır. Bu mantığa göre ise işkence yapanları asla kınamamak gerektir. Çünkü kendi mantıklarına göre ‘Doğanın Kanunu’(!) bu…Kanunlara ise karşı gelinmez, uyulur. Bunu tasvip ettiğimiz için söylemiyoruz, örgütlerin kendi çelişkileri açısından tespitle yetiniyoruz.

-SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK-

Yukarıda da kısmen belirttiğimiz gibi terör örgütleri gözaltında asla konuşmak ve diyalog kurmak istemezler. Çünkü bu onların sonu demektir. Bizim anlayışımıza göre davasında haklı olan konuşmalı ve karşı tarafı da bu konuda ikna edebilmelidir. Eğer bir konuda doğru ve gerçekçi değilseniz yapmanız gereken tek bir şey var; o da susmak…İşte örgütler sloganlarının aksine bunu yapıyorlar. Her yerde konuşup poliste susmak…

Olacak iş değil…O kadar konuşuyorlar ki öldüklerinde konuşmaları kesilsin diye çenelerine bez bağlıyorlar. Poliste çözülmenin önüne geçmek için diyaloğu çok tehlikeli bulan sol örgütler Yaşar AYAŞLI’nın “Adressiz Sorgular” isimli kitabını, sağ örgütlerden Hizbullah ise Abdulbaki SÖNMEZ’in “Konuş! Yoksa” isimli kitabını militanlarına okutarak ‘susma ve kunuşmama’ alıştırmaları yapmaktadırlar.

-İŞ EMEK ÖZGÜRLÜK-
-İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ-

Sözde işçinin, köylünün, emekçinin hakkını savunduğunu iddia eden terör örgütleri “kamulaştırma”(!) adı altında bir çok gariban işçiyi, köylüyü soyarak gasp eylemi yapmış ve direnenleri de acımasızca öldürmüşlerdir. Hırsızlık ve soygunun örgütlerdeki adı Kamulaştırmadır. Çünkü onlara göre tüm sermaye halka aittir ve kendileri de halk olduğu için kendi haklarını alıyorlar. Hırsızlık ve gasp suçunu meşru göstererek vicdanlarını rahatlattıklarını zannediyorlar. Kırsal da ise gariban, aç ve fakir köylünün elindeki üç beş yumurtaya, una, bulgura musallat oluyorlar. Bir yandan halka daha iyi bir yaşam ve gelecek vaat ederek sahte umut dağıtan örgütler, diğer yandan da halkın elindeki her şeyi halk adına alarak çelişkiye düştüklerini, ve de dahası bütün bir ülkenin huzurunu çalarak hırsızlığın en büyüğünü yaptıklarını göremiyorlar.

Düzene karşı olduklarını söyledikleri halde, tek sıra ya da dörtlü kol hizasına geçerek nasıl düzene girdiklerini göremiyorlar.

Din ve imanın sadece bir vicdan işi olduğunu savunanlara gelince, bu tür iddialarda bulunanların Müslümanların tavırlarına tahammülü olmayan ve imanı hayattan koparıp vicdanlara hapsetmeye çalışan terör örgütlerinin sinsi planlarından biri olduğunu düşünmekteyiz. “Allah’a imanın insanların hayatındaki sarsılmaz yerini bilen ateistler imanın sadece bir vicdan işi olduğunu söylemekle imanın hayata uzanan dallarını kesmek istemektedirler. Bu anlayışlarını devletlere benimseten ateistler büyük zulümler yapmışlardır. Kendilerine sonsuz hürriyet tanıyan ateistler dini kendi istedikleri şekle sokmak istemişlerdir. Ateistlerin insan hürriyetini savundukları iddiası böylece kendi elleriyle çürütülmüştür. İnsanlar hür olacaklarsa en başta onların inanma ve inancının gereğini yaşama hürriyeti olmalıdır.” 15

Sıraladığımız sloganları inceleyecek olursanız, içerik olarak bizim değerlerimizden alıntıların olduğu, dahası maneviyat ve metafizik içerikle dopdolu bir söylemin bulunduğu açıkça görülecektir. Bu da şu demek oluyor ki; örgütlerin kendilerine ait doğru dürüst bir sloganları dahi yoktur. Hatta bu tür sloganlar örgütlerin kendilerini inkarın ve imhanın en belirgin kanıtıdır diye düşünmekteyiz. İçerisinde şehitlik özlemi, namus ve adalet duygusu, özgürlük mücadelesi, ölümsüzlük arzusu, sabır-sebat ve çalışma azmi gibi bize ait değerlerin elimizden alınarak bize karşı kullanıldığını görmekteyiz.


Kaynak: www.polis.web.tr
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Akxi Videoda Mehmet PAMAK'ın karşısında ki Spiker nerdeyse Kalbten gidecek...

Spiker diyor ki; Mehmet Bey ama Çok Radikal Konuşuyorsunuz !..

Ayrıca Siteleri olan İLKAV da Mehmet Pamak hakkında ''Hocaefendi'' sözü kullanılmamış Subhanallah...

Böyle Hocalar Lazım ancak ''Ehl'i Sünnet Menheci'' üzere olan Müslümanlara lazım...


Mehmet PAMAK Mükemmel anlatım tarzı var Subhanallah,Allah Korusun Müslümanı...
 
R Çevrimdışı

rambo

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Günümüzde degişik cemaatler şubat ayında şehadet geceleri düzenler şehidlerini anarlar.Amma aynı cemaatler cihadı genelde övmezler..cihadsız şehadet olmadıgına göre ..
Şehadet gecesi düzenleyen cemmatlere lütfen soralım bu 'şehidlerin şehadete giderken katkınız nedir yada geride kalan ailelerini hic ziyaret ettinizmi . Yoksa engelmi oldunuz ...
Bu sorular fitne çıkarmak amacıyla deil insanların cemaatlerin de bu konuda ki istismarını kırmak vede iyiniyetli olanların da en azından aklına getirmek bu insanların ahlini ve geride kalanların halini...
Türkiyenin her tarafında şehidler gecesi düzenleniyor dün farklı cemaatten birisi içeri alındıgında o cemaatmi yaramaz derken ,yaramaz dedigi cemmaatteki biri şehid oldugunda bizim şehidiimiz diyor ve anıyor bu suistimallerede mahal vermemek gerek
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Elhamdulillah Müslüman ,çok iyi tesbit ettiniz,Allah-Subhanahu ve Teala-Ecrinizi versin...Ferasetimizi açsın..Allahumme Amin...



Günümüzde degişik cemaatler şubat ayında şehadet geceleri düzenler şehidlerini anarlar.Amma aynı cemaatler cihadı genelde övmezler..cihadsız şehadet olmadıgına göre ..
Şehadet gecesi düzenleyen cemmatlere lütfen soralım bu 'şehidlerin şehadete giderken katkınız nedir yada geride kalan ailelerini hic ziyaret ettinizmi . Yoksa engelmi oldunuz ...
Bu sorular fitne çıkarmak amacıyla deil insanların cemaatlerin de bu konuda ki istismarını kırmak vede iyiniyetli olanların da en azından aklına getirmek bu insanların ahlini ve geride kalanların halini...
Türkiyenin her tarafında şehidler gecesi düzenleniyor dün farklı cemaatten birisi içeri alındıgında o cemaatmi yaramaz derken ,yaramaz dedigi cemmaatteki biri şehid oldugunda bizim şehidiimiz diyor ve anıyor bu suistimallerede mahal vermemek gerek
 
M Çevrimdışı

mapavri78

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
yazdıklarınız doğru şeyler her ölene şehit deniyor tabiki her ölen şehit değildir.Fakat sizin yazdığınız şehitlik kriterleri doğrultusunda peygamber efendimizin(s.a.v)yaşadığı dönem haricinde kalanlar için şehitlikten bahsedilemez.ne osmanlı dönemi ne filistin ne taliban nede islami cihad hiçbiri bu kriteleri karşılayamaz.
 
S Çevrimdışı

SAPIK! mhtr

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Her öldürülene şehit demek elbette ki aldatmaca. Küfür devletinin bayrağı altında ölenlerin şehit değil kafir olarak öldüğü iddanızın temeli nedir? Kaynağı nedir? Kimden nakildir?- Yoksa sizin icadınız mı? O halde mü'min bir kişiye kafir demenin hükmünü de öğrenin. Şehadeti konu alan hadislerin hepsi şahıslar üzerinden değerlendirme yapıyor. Kişinin imanı, kişinin niyeti bu konuda çok önemli iken, rejmin tutumundan ötürü kafir ilan ediyorsunuz, zan değil apaçık hüküm veriyorsunuz.( Bu yetki kimden?) . ''Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak Muhammed'den râzı ise ona cennet vâcib olmuştur''(Müslim, İmâret 116, (1884); Nesâî, Cihâd 18, (6, 19-20) Şayet nass etme cüretini nereden alıyorsunuz?

Yazdığınız maddeler;

A- Şehid olabilmek için şeriatçı yani Mü'min olmak şarttır.

Fadale İbnu Ubeyd anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i dinledim, "Hz. Peygamber'den işittim" diyerek şu hadisi rivayet etti:
"Dört çeşit şehid vardır:
1- İmanı kavî mü'min kişi düşmanla karşılaşır, öldürülünceye kadar Allah'a sadık kalır. İşte bu kıyamet günü, insanların gıbta ile gözlerini kaldırıp bakacakları gerçek şehiddir. -Bunu yaparken başını kaldırır ve kalansuvesihttps://www.islam-tr.org/#_ftn52 yere düşer- (Fadâle der ki:) "Bu, Hz. Ömer'in kalansuvesi mi idi, yoksa Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kalansuvesi mi idi anlıyamadım."


2) İmanı sağlam (ancak önceki kadar şecaat sahibi olmayan) bir mü'min düşmanla karşılaşır. Korkudan vücudu -talh ağacının dikeni batmış gibi titrer. Bu sırada gelen serseri bir ok darbesiyle hayatını kaybeder. Bu, ikinci derecede bir şehiddir.


3- İyi amelle kötü ameli karıştırmış mü'min kişi, düşmanla karşılaşır. Bu karşılaşma esnasında (sabır ve şecâatte, şehidliğin mükâfaatını beklemekte) Allah'a sâdık kalır. Öldürülünce bu üçüncü mertebede bir şehid olur.


4. Günahkâr bir mü'min düşmanla karşılaşır, ölünceye kadar Allah'a sâdık kalır. Bu da dördüncü derecede bir şehid olur." [Tirmizî, Fedailu'l-Cihad 14, (1644).]https://www.islam-tr.org/#_ftn54


B- Şehid olabilmek için uğruna savaşıp öldüğü vatan ALLAH’ın kitabıyla (şeriat) ile yönetilmelidir.


B) Şehit sadece Allah(cc) ve O'nun dini için olacağından vatan uğruna doğrudan doğruya şehit olunmaz. Allah'ın Emrettiği şeriatle yönetilme şartı koşmuşsunuz, neye dayanarak?- İmamı Şafiye göre bir belde islam tarafından bir kez olsun zabdedilmişse orası artık Darul islamdır. Yani orta asyadan tutun, ispanya ve balkanlar dahil darul islamdır. İmamı azama göre; sınırları içerisin de küfür yüzde yüz tatbik edilicek; her yerde şirk olacak olursa darul harptir; Allahın Emirlerin den herhangi biri yapılırsa o belde de yine Darul İslamdır. Şeriat ile yönetilmediği için bir belde kafir diyarı kabul edilemez; Bu durumda belde de yaşayan mu'minlerin can mal ve ırzlarını korumak adına; Hz. Peygamber: "Kim, canı (nefs) uğrunda ölürse şehittir, kim namusu (ailesi) uğrunda ölürse şehittir; kim malı uğrunda ölürse şehittir" (Tirmizî, Diyât, 22/IV, 30) hadisinden yola çıkarak şehit diyebiliriz! fitne, başı bozukluk ve dağılmaya sebep olacağından Ulu'l Emr'e itaat emredilmiştir. Müslimden rivayetle "...Üzerinize, emîr olarak, bir Habeşli köle bile tâyin edilse onu dinleyin ve itaat edin." "Sizden biri İslâm'ı ile boynunun vurulması arasında muhayyer bırakılmadıkça itaate devam etsin. Böyle bir durumda boynunu uzatsın. Anasız kalasıca, dini gittikten sonra, onun ne dünyası kalır, ne de âhireti." Şayet dışarda ki büyük düşmanların varlığından ötürü yönetime karşı isyan daha büyük fitnelere ve bozguna sebep olma ihtimali yüksek olacağından Emir doğrudan doğruya küfrü şart koşmadığı sürece, düşmana ve asilere karşı itaat emrediliyor. Halbu ki sizin yazdığınız B maddesinden çıkarılan sonuç, iman etmiş bir kişi hadis-i şerifte belirtildiği şekil de canını malını ve namusunu korumak adına düşmanla yada asilerle savaşsada, başında ki emirin niyetinden ötürü şehit sayılmıyor!

C- Şehid olabilmek için canını feda ettiği dava ALLAH'ın emrettiği meşru bir iş olmalıdır.

Doğruluğu su götürmez gerçektir. Allah(cc) rızası gözetilmeden yapılan tüm amaller ne kadar iyi olasada fayda getirmez.


D- Şehid olabilmek için ırkı için değil , İslam ümmeti için mücadele ederken ölmüş olması gerekir.
E- Şehid olabilmek için insanlar arasında övülme , methedilme ve kahraman densin diye ölmemiş olması gerekir

Destekler nitelikte.
Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e, şecaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi, dostu) için veya gösteriş için mukâtele eden kimseler hakkında sorularak bunlardan hangisi "Allah yolunda"dır? dendi. Resûlullah: "Kim, Allah'ın kelamı yücelsin diye mukâtele ederse, o Allah yolundadır" diye cevap verdi." [Buharî, Cihad 15, Hums 10, İlm 35, Tevhid 28; Müslim, İmâret 149, (1904); Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 16, (1646); Ebu Dâvud, Cihâd 26, (2517); Nesâî, Cihâd 21; İbnu Mace, Cihâd 13, (2783).]

F- Şehid olabilmek için mal, mülk , ganimet için savaşırken ölmemiş olması gerekir.

Mal mülk ganimet sahibi olmak uğruna savaşırken ölmek şehitlik getirmez. Fakat cümle de eksik kalan ifade malın mülkün savunulması sırasında öldürülenleri de"Kim, canı (nefs) uğrunda ölürse şehittir, kim namusu (ailesi) uğrunda ölürse şehittir; kim malı uğrunda ölürse şehittir" (Tirmizî, Diyât, 22/IV, 30) hadisi şerifine rağmen şehit saymamak, akıllarda kalan bir başka soru işareti daha...

G- Şehid olabilmek için haram olan beşeri düzenler ile yönetilen doğduğu ,büyüdüğü ve yaşadığı vatanları müdafaa için öldürülmemiş olması gerekir.

Vatan, rejim, otorite, devlet ve millet kavramlarında olduçta hatalı yaklaşımlarınız söz konusu. Vatanın darul islam olması şartını siz Büyük imamlara rağmen sadece Şeriatle yönetilmeye bağlıyorsunuz neye ve kime dayanarak? Rejim veya otarite uğruna Allah'ın emirlerine mani olmak adına yapılan savaşta ölmek şehitlik getirmez bu durum abd ordusunda savaşan müslüman olduğunu savunan, yada kadirova köpeklik yapanlar için geçerli! Fakat küfr milletine karşı yapılan savaşlarda durum ne? Irakı işgal eden abd askerlerine rağmen Saddam yönetimini bahane edip ordudan ayrılmak, komutanlara ittatten geri durmak emir komuta halkasını bozup fitneye sebep olmak ardından gelecek bozguna davetiye çıkarmak değil midir? Mesela İran ordusu yönetimin şeriat olmadığını idda edip silah bıraksa yada yönetime karşı harekete geçse; Darul islam olan beldenin israil ve abd tarafından daha kolay işgaline sebebiyet vermez mi? B maddesinde yaptığım izahat bu madde içinde geçerlidir.


H- Şehid olabilmek için öldürülenin Müslüman olması yeterli değildir. Öldürülenin uğruna öldüğü vatan ve dava İslam’ın yasak veya düşman olduğu bir vatan ve kurum kuruluş olmamalıdır


B-G-H, D ve E aslında aynı fikrin ürünü. Laf salatası yapıldığı ortada. 8 değil 5 maddelik şehadet manifestosu! Bir eser, bir idda ortaya atılırken İslam alimleri şuna dikkat etmiştir; Eseri yada iddayı hazırlayan alim, hoca..vs kim olduğunu tanıtır. Kimden beslendiğini, kimi kaynak aldığını açık açık yazar ki reddiye yapılacağı sıra bu bilgiler önemlidir. " Kur’an ve sünnet ölçüsü dahilinde şehid olabilmek için gerekli şartlar aşağıya sıraladık.

Kim sıraladı? Forumdan bir kaç kişi toplanıp tüm Hadisleri ve müçtehid alimlerin söylediklerini incelediniz mi?

Müslümanların şehid diyebilmek için bu delilleri göz önüne alması gerekmektedir.

Bu yetki size ait olmasa gerek. Kaldi ki birbinin tekrarı olan maddeleriyle, çelişkileriyle sıraladığıınz maddeler çok ham.


Yalnız şu hususu dikkat etmek gerekir ki bu sıfatı biz zan ile veriyoruz , aşağıdaki şartlar gereğince ölüp şehid olduklarını zannettiklerimiz bile ALLAH katında belki şehid sayılmayabilirler.

Aynı şekilde mü'min olduğu için; düşmana ve asilere karşı canını, malını ve ırzını korurken ölen kimseler de Allah katında şehit olabilir. Bu kadar kesin hüküm vermek caiz midir?

Biz zahiri olarak gördüklermiz ve delillere göre amel etmekle mükellefizdir. İşin iç yüzünü alemlerin Rabbi bilir .


Siz delillere göre amel etmiyorsunuz! Paylaştığınız hangi hadis, hangi ayet müdafası yapılan vatanın şeriatle yönetilmesini şart koşuyor? Hangi hadis hangi ayet, müdafası yapılan vatanın beşeri düzen ile yönetilmesi halinde şehadet olmayacağını söylüyor? Yada bu sonuca nerden ulaştığınızı açık açık yazın.

Hatanız şu, Şeriat olmayan rejimler uğruna ölmekle, Şeriatle yönetilmeyen vatan uğruna ölmeyi karıştırıyorsunuz. Bir belde de Şer'i düzen olmasada darul islam olabileceğini Büyük imamlar söylüyor. Rejimler ve kanunlar bir gecede değişir, fakat bir beldenin karakterini değiştirmek yüzyıllar alır. O halde darulislamda yaşadığın sürece " canını malını ve namusunu" Allah rızası için içerde ve dışarda düşmanlara ve asilere karşı savunmak; fitneye ve bozguna sebeb olmamak için düşmana karşı emre itaat etmelisin ta ki küfr emredilinceye kadar. Şayet rejim senden dinin ile boynun arasında seçim yapmanı isteyene kadar itaat etmen söylenmiş, hadis-i şerifte. Siyonist medyanın ve kendini bilmezlerin uydurduğu "Şehit" haberlerine tepki olarak kaleme almış olabilirsiniz; fakat bu kadar kesin hükümler bana şu hadisl-i şerifleri hatırlatıyor ders alın;

"Allah Teâlâ, ilmi kullardan soymak suretiyle çekip almaz. Ancak ilmi, âlimleri almak suretiyle ortadan kaldırır. Allah hiçbir âlim bırakmayınca da, insanlar bir takım cahil başlar edinirler ve onlara sorular sorarlar, onlar da ilimsiz fetva verirler. Bu yüzden de hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13, 14; Müsned, 2/162)

"Ahir zamanda bir kavim ortaya çıkar. Cahiller başa geçerek insanlara fetvâ verirler. Böylece hem kendileri sapar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13Tirmizi, İlim, 5)

"Dinin felaketine yol açan üç sebeb vardır: Günahkâr fıkıh alimi, zalim devlet başkanı ve cahil müctehiddir." (Feyzü’l-kadir, 1/52)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Küfür rejimine itaata çağıran cahile , mavi renkli yazılarla reddiye!

mhtr;211521' Alıntı:
Her öldürülene şehit demek elbette ki aldatmaca.
mhtr;211521' Alıntı:
Küfür devletinin bayrağı altında ölenlerin şehit değil kafir olarak öldüğü iddanızın temeli nedir? Kaynağı nedir? Kimden nakildir?- Yoksa sizin icadınız mı?

Küfür devletinin bayrağı altında ölen şehid olmaz diyen olmadı. Hırsından dolayı ya anlama ya da yazma kabiliyiyetini yitirmişsin. Bahsettiğimiz ; Küfür devletinin bekası için ölenin şehid olamayacağıdır. Hele ki küfür devletinin bekası için muslumanlara karşı kafirlerin safında savaşan sözde musluman(!) cehennemliktir.
Tüm bunlara delilimiz Kur'an-ı Kerim , hadisi şerifler ve ehli sunnet akidesidir. Aşağıda değineceğim.


O halde mü'min bir kişiye kafir demenin hükmünü de öğrenin. Şehadeti konu alan hadislerin hepsi şahıslar üzerinden değerlendirme yapıyor. Kişinin imanı, kişinin niyeti bu konuda çok önemli iken, rejmin tutumundan ötürü kafir ilan ediyorsunuz, zan değil apaçık hüküm veriyorsunuz.( Bu yetki kimden?) . ''Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak Muhammed'den râzı ise ona cennet vâcib olmuştur''(Müslim, İmâret 116, (1884); Nesâî, Cihâd 18, (6, 19-20) Şayet nass etme cüretini nereden alıyorsunuz?

Tevhidle tanışmamış kişiden dökülebilecek ifadeler ancak bu kadar olur. Amerikan ordusundaki musluman(!) askerlerin Irakta, Afganistanda mucahidlere karşı savaşmasını hak görüp, öldüklerinde şehid diyebilecek, kendisine delil olarak hevasını alan nadir cahillerden biri. Tağutlar bu ifadeleri görse, sahibine plaket verirler!
Şimdi delillere geçiyorum. Musluman bir kişi, Kur'an ve sunnete duşman bir rejimin bekası için, Allahın nizamını hakim kılınması için cihad eden mucahidlere karşı savaşıp öldürülmesi sonucunda varacağı yer cehennemdir! Velev ki sahabe bile olsa!

“ -- Melekler ; kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara ; "Ne yapıyordunuz ?" derler. Onlar da: "Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler de: "ALLAH'ın arzı (yeryüzü) geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya " derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü dönüş yeridir. “ (Nisa 97)


Nisa suresinin 97 ayetinin tefsirinin haricinde Buhari (r.a.), (Sahih-i Buhari ; 65- KITABUT-TEFSIR, 92. bab, No 118) şöyle rivayet etmektedir:
şöyle rivayet etmektedir:

Mekke ehlinden Rasulullah (s.a.v.) ile beraber hicret etmemiş bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar fitneye düşerek Bedir savaşında müslümanların karşısında, müşriklerin safında savaşa katılmışlardır. Bu kimseler Rasulullah’ın Mekke’den Medine’ye hicret etmesine rağmen, bugün yarın hicret ederim diyerek, bahçe işlerim, ticaretim işlerimi tamamlayayım vs. diyerek çeşitli nedenlerden dolayı hicrete katılamamışlardı. Fakat müslüman olduklarını, ibadetlerini müşriklerden de gizliyorlardı. Kur’an okuyorlar, namaz kılıyorlardı.
Bedir harbi yaklaşınca muşrikler bunları harbe katılmak için zorladılar. Onlarda müslüman olduklarını açıkladıkları zaman öldürülme korkusyla, istemeye istemeye Bedir harbine katıldılar. Muharebe esnasında savaş kıyafetlerini kuşandıkları için kimse kimseyi pek seçemiyordu. Savaşta müslümanların oklarıyla öldürüldüler. Bedir harbi bitip te ölüler ve yaralıların arasında gezerlerken bu hicretten geri kalıp müşriklerin ordusunda kalıp ölen müslümanlar fark edilince Medine’li müslümanlar arasında ihtilaf baş gösterdi.
Bir kısım onların kafir olarak öldüğünü, diğer bir kısım ise müslüman kardeşlerimizi öldürdük diye üzülüyorlardı. İşte bu ihtilaf halinde iken müminler, ALLAH (c.c.) bu ayet-i kerimeyi (Nisa 97) indirerek hicret etmeyip kafirlerin safında savaşa katılanların özürlerini, işledikleri küfür ameli sebebiyle reddettiğini ve onların cehennemle cezalandırıldığını bildirdi.
Kelime-i Şehadeteyni söyleyip ALLAH’ı ve Rasulunu kabul edip ibadetlerini yapmasına (kur’an , namaz, zikir vs.)rağmen şeriat ile yönetilmeyen bir devletin bekası (velev ki doğup büyüdükleri vatanları olsun) ilke ve inkılaplarının yürürlükte kalması ve payidarlığı için savaşanın durumu “şehid”lik değil “Niyazilik”tir.
Zira gördük ki sahabe olmasına, iman etmesine hatta ibadetlerini yapmasına rağmen asker kendi inancına göre değil “anayasanın dinine göre” ölüyor. Bu yüzdendir ki O sahabeler aynı savaşta (Bedir) ölen cahiliye anayasasının baş komutanı olan Ebu Cehil ile aynı yere (cehennem)
gönderilmiştir.

(Ayrıca Taberi ve Kurtubi tefsirlerinde ilgili ayetin açıklaması da yapılmıştır)

Yazdığınız maddeler;

A- Şehid olabilmek için şeriatçı yani Mu'min olmak şarttır.

Fadale İbnu Ubeyd anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i dinledim, "Hz. Peygamber'den işittim" diyerek şu hadisi rivayet etti:
"Dört çeşit şehid vardır:
1- İmanı kavî mü'min kişi düşmanla karşılaşır, öldürülünceye kadar Allah'a sadık kalır. İşte bu kıyamet günü, insanların gıbta ile gözlerini kaldırıp bakacakları gerçek şehiddir. -Bunu yaparken başını kaldırır ve kalansuvesi yere düşer- (Fadâle der ki: ) "Bu, Hz. Ömer'in kalansuvesi mi idi, yoksa Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kalansuvesi mi idi anlıyamadım."


2) İmanı sağlam (ancak önceki kadar şecaat sahibi olmayan) bir mü'min düşmanla karşılaşır. Korkudan vücudu -talh ağacının dikeni batmış gibi titrer. Bu sırada gelen serseri bir ok darbesiyle hayatını kaybeder. Bu, ikinci derecede bir şehiddir.

3- İyi amelle kötü ameli karıştırmış mü'min kişi, düşmanla karşılaşır. Bu karşılaşma esnasında (sabır ve şecâatte, şehidliğin mükâfaatını beklemekte) Allah'a sâdık kalır. Öldürülünce bu üçüncü mertebede bir şehid olur.

4. Günahkâr bir mü'min düşmanla karşılaşır, ölünceye kadar Allah'a sâdık kalır. Bu da dördüncü derecede bir şehid olur." [Tirmizî, Fedailu'l-Cihad 14, (1644).]

Yazdığımız A maddesine Şehid olanların çeşidlerini göetirmenizdeki anlam ve alaka nedir? Şehid olabilmek için "Mumin" olmayı şart koşmuştuk. kafirde şehid olur mu demek istiyorsun?

B- Şehid olabilmek için uğruna savaşıp öldüğü vatan ALLAH’ın kitabıyla (şeriat) ile yönetilmelidir.

B) Şehit sadece Allah(cc) ve O'nun dini için olacağından vatan uğruna doğrudan doğruya şehit olunmaz. Allah'ın Emrettiği şeriatle yönetilme şartı koşmuşsunuz, neye dayanarak?
- İmamı Şafiye göre bir belde islam tarafından bir kez olsun zabdedilmişse orası artık Darul islamdır. Yani orta asyadan tutun, ispanya ve balkanlar dahil darul islamdır. İmamı azama göre; sınırları içerisin de küfür yüzde yüz tatbik edilicek; her yerde şirk olacak olursa darul harptir; Allahın Emirlerin den herhangi biri yapılırsa o belde de yine Darul İslamdır. Şeriat ile yönetilmediği için bir belde kafir diyarı kabul edilemez; Bu durumda belde de yaşayan mu'minlerin can mal ve ırzlarını korumak adına; Hz. Peygamber: "Kim, canı (nefs) uğrunda ölürse şehittir, kim namusu (ailesi) uğrunda ölürse şehittir; kim malı uğrunda ölürse şehittir" (Tirmizî, Diyât, 22/IV, 30) hadisinden yola çıkarak şehit diyebiliriz! fitne, başı bozukluk ve dağılmaya sebep olacağından Ulu'l Emr'e itaat emredilmiştir. Müslimden rivayetle "...Üzerinize, emîr olarak, bir Habeşli köle bile tâyin edilse onu dinleyin ve itaat edin." "Sizden biri İslâm'ı ile boynunun vurulması arasında muhayyer bırakılmadıkça itaate devam etsin. Böyle bir durumda boynunu uzatsın. Anasız kalasıca, dini gittikten sonra, onun ne dünyası kalır, ne de âhireti." Şayet dışarda ki büyük düşmanların varlığından ötürü yönetime karşı isyan daha büyük fitnelere ve bozguna sebep olma ihtimali yüksek olacağından Emir doğrudan doğruya küfrü şart koşmadığı sürece, düşmana ve asilere karşı itaat emrediliyor. Halbu ki sizin yazdığınız B maddesinden çıkarılan sonuç, iman etmiş bir kişi hadis-i şerifte belirtildiği şekil de canını malını ve namusunu korumak adına düşmanla yada asilerle savaşsada, başında ki emirin niyetinden ötürü şehit sayılmıyor!


Kur'an-ı Kerim, tefsiri ve siyerle alakasızlığını ortaya koyan cahili bir iddia daha. Yukarıda dediğimiz gibi kafir bir devletin uğruna muslumanlarla karşı savaşanlar cehennemliktir. Bu siyerde de sabittir. Yukarıda Nisa 97 ayeti ve tefsiri bunun delilidir.
Bir musluman, muslumanlara savaşmayacak olsa dahi Küfür / Şirk düzeninin devamı için kafir ordularının arasına girip başka kafirlerle dahi savaşamaz!


- "İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır." (Nisa 76)
- "Munafıklar, küfür ile iman arasında bocalamaktadırlar. Ne bu muminlere bağlanırlar, ne de şu kâfirlere. Allah kimi doğru yoldan saptırırsa, sen artık ona kurtuluş yolu bulamazsın." (Nisa 143)


Kişinin malı , canı, namusu için öldürülse de şehid olması; "manen"dir, hukmen. Yoksa sahabe cihad denilince "Kılıcın, başların üzerinde şakıldamasıdır" diye bilirdi. Ayrıca Kişi malı, namusu , canı için her zaman saldırıya maruz kalmak zorundadır ki mucadele edebilsin; fakat hakiki şehadet için fitne yeryüzünden kaldırılıp din tamamen Allahın oluncaya kadar cihad farz olduğundan, şehid olabilmek için savunma cihadı şart/zorunlu değildir.

C- Şehid olabilmek için canını feda ettiği dava ALLAH'ın emrettiği meşru bir iş olmalıdır.

Doğruluğu su götürmez gerçektir. Allah(cc) rızası gözetilmeden yapılan tüm amaller ne kadar iyi olasada fayda getirmez.


Konunun başlığını okumadan yazıyorsun. Biz, küfür düzeninin bekasını sağlayanların, görev başında ölmeleri durumunda şehid denmesinin hatalı olduğunu belirtmek için, şehid olabilmek için belli şartları yazmışız. Saydığımız diğer maddeleri dikkate almadan, ön yargıyla yaklaşarak heyecanla yazıyorsun. Biz bu maddeye uyan her kesin şehid olduğunu değil, tüm maddelerle birlikte değerlendirilerek şehid olabilmek için bulunması durumlardır. Kişinin musluman olması vs zaten önceden belirtmişiz!

D- Şehid olabilmek için ırkı için değil , İslam ümmeti için mücadele ederken ölmüş olması gerekir.
Nutkun tutulmuş, hayret.


E- Şehid olabilmek için insanlar arasında övülme , methedilme ve kahraman densin diye ölmemiş olması gerekir

Destekler nitelikte.
Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e, şecaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi, dostu) için veya gösteriş için mukâtele eden kimseler hakkında sorularak bunlardan hangisi "Allah yolunda"dır? dendi. Resûlullah: "Kim, Allah'ın kelamı yücelsin diye mukâtele ederse, o Allah yolundadır" diye cevap verdi." [Buharî, Cihad 15, Hums 10, İlm 35, Tevhid 28; Müslim, İmâret 149, (1904); Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 16, (1646); Ebu Dâvud, Cihâd 26, (2517); Nesâî, Cihâd 21; İbnu Mace, Cihâd 13, (2783).]


"C" maddesine yazdığının gereksiz olduğunu bu maddeden çıkartmışsındır umarım!

F- Şehid olabilmek için mal, mülk , ganimet için savaşırken ölmemiş olması gerekir.

Mal mülk ganimet sahibi olmak uğruna savaşırken ölmek şehitlik getirmez. Fakat cümle de eksik kalan ifade malın mülkün savunulması sırasında öldürülenleri de"Kim, canı (nefs) uğrunda ölürse şehittir, kim namusu (ailesi) uğrunda ölürse şehittir; kim malı uğrunda ölürse şehittir" (Tirmizî, Diyât, 22/IV, 30) hadisi şerifine rağmen şehit saymamak, akıllarda kalan bir başka soru işareti daha...

Konu başlığına dikkat etmiyor, Bu maddeleri kimler için yazdığımızı düşünmeden , anlamadan yazıyorsunuz? Sanki Amerikayı feth ediyorsunuz? Konu şehid çeşitleri değil, Darulharbin muhafızlarının şehid olup olmadıkları!



G- Şehid olabilmek için haram olan beşeri düzenler ile yönetilen doğduğu, büyüdüğü ve yaşadığı vatanları müdafaa için öldürülmemiş olması gerekir.

Vatan, rejim, otorite, devlet ve millet kavramlarında olduçta hatalı yaklaşımlarınız söz konusu. Vatanın darul islam olması şartını siz Büyük imamlara rağmen sadece Şeriatle yönetilmeye bağlıyorsunuz neye ve kime dayanarak?

Rejim veya otarite uğruna Allah'ın emirlerine mani olmak adına yapılan savaşta ölmek şehitlik getirmez bu durum abd ordusunda savaşan müslüman olduğunu savunan, yada kadirova köpeklik yapanlar için geçerli!
Fakat küfr milletine karşı yapılan savaşlarda durum ne?
Irakı işgal eden abd askerlerine rağmen Saddam yönetimini bahane edip ordudan ayrılmak, komutanlara ittatten geri durmak emir komuta halkasını bozup fitneye sebep olmak ardından gelecek bozguna davetiye çıkarmak değil midir?
Mesela İran ordusu yönetimin şeriat olmadığını idda edip silah bıraksa yada yönetime karşı harekete geçse; Darul islam olan beldenin israil ve abd tarafından daha kolay işgaline sebebiyet vermez mi?
B maddesinde yaptığım izahat bu madde içinde geçerlidir.
İslama göre iki nizam olduğunu; Şeriat ile yönetilen devletin idaresi İslam iken, Kur'an ve sunnete Harb açan, Kur'an ve sunnete aykırı yönetilen tüm devlet ve toplumun cahiliyye olduğunu, Küfrün tek millet olduğunu anlayamayan, faşizan milliyetçilerin ve sofi zihniyetiyle kasıtlı olarak ilk mesajında kini aklının önüne geçerek bilmediği konuların ardına düşmüşsün. Kur'an-ı kerim ile yönetilmeyen küfür ülkeleri için asker olup, başka küfür devletlerine karşı savaşabilen sapık bir akide anlayışı. Sonra da milliyetin olan küfür devletin bekası için öldürüldün mü şehid olacaksın öyle mi ? Tek kelimetyle Zırva!
Akideni sofi ya da laik prof.lardan edinirsen bu hale düşersin.

H- Şehid olabilmek için öldürülenin Müslüman olması yeterli değildir. Öldürülenin uğruna öldüğü vatan ve dava İslam’ın yasak veya düşman olduğu bir vatan ve kurum kuruluş olmamalıdır


B-G-H, D ve E aslında aynı fikrin ürünü. Laf salatası yapıldığı ortada. 8 değil 5 maddelik şehadet manifestosu! Bir eser, bir idda ortaya atılırken İslam alimleri şuna dikkat etmiştir; Eseri yada iddayı hazırlayan alim, hoca..vs kim olduğunu tanıtır. Kimden beslendiğini, kimi kaynak aldığını açık açık yazar ki reddiye yapılacağı sıra bu bilgiler önemlidir. " Kur’an ve sünnet ölçüsü dahilinde şehid olabilmek için gerekli şartlar aşağıya sıraladık.

Kim sıraladı? Forumdan bir kaç kişi toplanıp tüm Hadisleri ve müçtehid alimlerin söylediklerini incelediniz mi?

Müslümanların şehid diyebilmek için bu delilleri göz önüne alması gerekmektedir.

Bu yetki size ait olmasa gerek. Kaldi ki birbinin tekrarı olan maddeleriyle, çelişkileriyle sıraladığıınz maddeler çok ham.

Ahlaksız hemde ukala olunca sitede yasaklanıyorsun. İlim olmayınca kaliteni (!) belli ediyorsun. Saçma zırvalar ve sapkın itikadınla yaşamayı terk et!

Siz delillere göre amel etmiyorsunuz! Paylaştığınız hangi hadis, hangi ayet müdafası yapılan vatanın şeriatle yönetilmesini şart koşuyor? Hangi hadis hangi ayet, müdafası yapılan vatanın beşeri düzen ile yönetilmesi halinde şehadet olmayacağını söylüyor? Yada bu sonuca nerden ulaştığınızı açık açık yazın.

Hatanız şu, Şeriat olmayan rejimler uğruna ölmekle, Şeriatle yönetilmeyen vatan uğruna ölmeyi karıştırıyorsunuz.

Her şey açık açıktır. Kur'an ve sunnette bulunmayan bir akide yazılmaz.
Son cümlen zaten sapıklığını doruğa çıkarmakta.
"Şeriat olmayan rejim" ile "Şeriatle yönetilmeyen vatan"ı farklı görerek, eğer tağut, küfür devleti, doğduğum ülkeyse, sevimlidir, diğer küfür devletinden farklıdır, savaşıp ölebilirim, ölürsem de şehid olurum diyorsun. Allah seni ıslah etsin. Tevhidle tanıştırsın inşeallah. Yoksa bu halin üzere durumun çok sıcak!


Bir belde de Şer'i düzen olmasada darul islam olabileceğini Büyük imamlar söylüyor.

İmam Şafii'den başkasının bir şey dediği yok! Cumhur-u ulemanın görüşlerini görünce nedense nefesin kesiliyor. İmam Şafii'yi de hatalı algılıyorsunuz ya!
İmam Şafii, "Bir Dar, darulislam olmuşsa, sonra kafirler oryı ele geçirseler de, orası bir daha Darul harb olmaz" derken, bunu Kafirlerin bir hukmunun, değerinin olmadığından demektedir. "Kafirler kim ki, İslam beldesini Dar'ul harbe çevirebilsin" der ve sözünü "muslumanların tekrar o Dar'ı Şeriatla yönetilen bir Dar haline getirinceye kadar cihad etmeleri hepsinin üzerlerine farz-ı ayndır" diyerek, aslında Dar'ul harb konusunda Cumhur-u ulemadan daha da sert düşündüğünü pekiştirmektedir. Ama nerde sende bunu anlayacak yapı..

Rejimler ve kanunlar bir gecede değişir, fakat bir beldenin karakterini değiştirmek yüzyıllar alır. O halde darulislamda yaşadığın sürece " canını malını ve namusunu" Allah rızası için içerde ve dışarda düşmanlara ve asilere karşı savunmak; fitneye ve bozguna sebeb olmamak için düşmana karşı emre itaat etmelisin ta ki küfr emredilinceye kadar.

Subhanallah , utanmaza bak ya. kafire itaata çağırıyor. sebebde Rejimler kanunlar bir gecede değişirmiş. 100 senedir o yüzden mi değiştirdin!
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Mtr

madem şehidlik o kadar kolay

abd askeri veya diğer ülkelerin askerliini yapıncada şehid oluruz dimi nasıl olsa kalben müslümanız safın ne önemi var

sen hiç bedir harbini okumadın mı ?

bazı kimseler hicret etmeyip müslümanlığını gizliyordu,sonra müşriklerin safında müslümanlara karşı cephe aldıklarında onlardan ölenler olmuştuda,onlar hakkında bir ayeti kerime inmişti nisa süresinde ''melekler onlara ALLAHın arzı geniş değil miydi ? hicret etseydiniz ya ayetini hiç mi okumadın ?

ALLAH için eğri oturup, doğru konuşalım
 
S Çevrimdışı

SAPIK! .mhtr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Küfür devletinin bayrağı altında ölen şehid olmaz diyen olmadı.

Söylemediğiniz bir söz için ithamda bulunmam!

Mücadelem isimli kullanıcıdan “….Her kim böyle devletlerin bayrağı altında savaşarak öldürülürse, o, şehid olarak değil, ancak kafir olarak ölmüş ve ahiretini kaybetmiş olur.””


Bahsettiğimiz ; Küfür devletinin bekası için ölenin şehid olamayacağıdır. Hele ki küfür devletinin bekası için muslumanlara karşı kafirlerin safında savaşan sözde musluman(!) cehennemliktir.

Aynı ifadeyi bende kullandım burada çelişmiyoruz! Cümlemi aynen kopyalıyorum. Anlatmaya çalıştığım şey, yönetim küfürde olsa müslümanın şahsına malına canına dinine yapılan saldırda şehit olmasıdır!

Rejim veya otarite uğruna Allah'ın emirlerine mani olmak adına yapılan savaşta ölmek şehitlik getirmez bu durum abd ordusunda savaşan müslüman olduğunu savunan, yada kadirova köpeklik yapanlar için geçerli! ( G maddesine cevapta)


Tevhidle tanışmamış kişiden dökülebilecek ifadeler ancak bu kadar olur. Amerikan ordusundaki musluman(!) askerlerin Irakta, Afganistanda mucahidlere karşı savaşmasını hak görüp, öldüklerinde şehid diyebilecek, kendisine delil olarak hevasını alan nadir cahillerden biri. Tağutlar bu ifadeleri görse, sahibine plaket verirler!

Şimdi delillere geçiyorum. Musluman bir kişi, Kur'an ve sunnete duşman bir rejimin bekası için, Allahın nizamını hakim kılınması için cihad eden mucahidlere karşı savaşıp öldürülmesi sonucunda varacağı yer cehennemdir! Velev ki sahabe bile olsa!


Şayet yazdıklarımdan bu sonuca ulaşmanız beni tevhidle tanışmamış(müşrik!) biri olarak nitelendirmeniz çok komik! Cevabım size yazdığım yazıda ! Ama nasıl böyle bir sonuca ulaştınız anlamadım:S. Tekrar ediyorum;

“Rejim veya otarite uğruna Allah'ın emirlerine mani olmak adına yapılan savaşta ölmek şehitlik getirmez bu durum abd ordusunda savaşan müslüman olduğunu savunan, yada kadirova köpeklik yapanlar için geçerli!” (G maddesine verdiğim cevapta)

Allah rızası gözetmeden, yada İslama karşı yapılan savaşta ölenlerin şehit olmadığının altını çizdim! Kafire şehit dediğimi idda etmeniz, apaçık iftira!


Yazdığımız A maddesine Şehid olanların çeşidlerini göetirmenizdeki anlam ve alaka nedir? Şehid olabilmek için "Mumin" olmayı şart koşmuştuk. kafirde şehid olur mu demek istiyorsun?

Kesinlikle hayır! Mü’min olma şartını defalarca yineledim. Yazdığınız maddenin doğruluğuna inanıyorum. Fasıkta olsa iman etmiş birinin ister savaşırken isterse korkup saklanırken öldürülmesi halinde şehit olacağını dile getirdim! Sürekli aynı itham! kafire şehit dediğimi idda ediyorsun, kul hakkı nedir? iftira nedir?


Kur'an-ı Kerim, tefsiri ve siyerle alakasızlığını ortaya koyan cahili bir iddia daha. Yukarıda dediğimiz gibi kafir bir devletin uğruna muslumanlarla karşı savaşanlar cehennemliktir. Bu siyerde de sabittir. Yukarıda Nisa 97 ayeti ve tefsiri bunun delilidir.
Bir musluman, muslumanlara savaşmayacak olsa dahi Küfür / Şirk düzeninin devamı için kafir ordularının arasına girip başka kafirlerle dahi savaşamaz!



Yukarıda kafir bir devletin uğruna müsülmanlarla savaşanlar cehennemliktir bana cevaben ilk kez söylüyosunuz. Yapmayın lütfen. Şayet size bu cevabı yazma ihtiyacını bu yüzden duydum. Bazılarının aşırıya gitmesinden. Aksini idda etmiyorum. Her kim Allah yolunda olanlara karşı savaşta ise safı bellidir. Bu konuya zıt tek bir ifadem olmadı! Ama aynı saplantı tüm cevabınızda mevcut; kafire şehit dediğimi yada küfr ile birlikte islama savaş açanlarında şehit olduğunu idda ettiğim tek bir cümle yazmadım! Benim adıma cümleler kurup yargılıyorsun!


Nutkun tutulmuş, hayret.

Nutkum tutulmadı, Arkadaşım. D ve E maddelerini bir gördüğüm için E de cevap vermeye çalıştım Hadis-i Şerifle. Aynen katıldığımı belirttim. Okumadan cevap verdiğimi idda ediyorsun öyle mi?-Tekrar oku.


İslama göre iki nizam olduğunu; Şeriat ile yönetilen devletin idaresi İslam iken, Kur'an ve sunnete Harb açan, Kur'an ve sunnete aykırı yönetilen tüm devlet ve toplumun cahiliyye olduğunu, Küfrün tek millet olduğunu anlayamayan, faşizan milliyetçilerin ve sofi zihniyetiyle kasıtlı olarak ilk mesajında kini aklının önüne geçerek bilmediği konuların ardına düşmüşsün. Kur'an-ı kerim ile yönetilmeyen küfür ülkeleri için asker olup, başka küfür devletlerine karşı savaşabilen sapık bir akide anlayışı. Sonra da milliyetin olan küfür devletin bekası için öldürüldün mü şehid olacaksın öyle mi ? Tek kelimetyle Zırva!
Akideni sofi ya da laik prof.lardan edinirsen bu hale düşersin.



Israrla benim küfür devleti uğruna savaşanlarında şehit olduğunu savunduğumu yazmışsın. Sanırım yazımı birkaç dile çevirip tekrar paylaşmalıyım. 100 yıldır tağut hükmediyor. Doğru. Fakat bu milletin ekserisi Müslüman, zahirde iman etmiş durumda. Şayet kaç kişi annesinin bacısının namusunu korumak yerine inkilapları korumak adına askere gidiyor? Bir savaşta sizin anladığınız şekilde sadece rejimler mi savunuluyor? Verdiğim iran yada ırak örneklerine cevabınız ne olacak


Küfre itaate çağırmıyorum! Şayet dışarıda daha büyük tehlikeye karşı, otorite doğrudan doğruya küfrü şart koşana kadar itaat verdiğim hadisde emredilmiyor mu? Kişi boynu ile dini arasında seçim yapması istenilinceye kadar fitneye karşı birlik olmalı. Ben mi idda ediyorum bunu yoksa hadis mi emrediyor? ? (Yazının devamında Abbasi döneminden örnek vereceğim iyi tahlil edin.)



Sürekli darül harp, kafir, müşrik…vs bu iddalarınızın doğuracağı sonuçlardan haberiniz ola ola mı yazıyorsunuz? Mesela darul harp kurallarına göre mi yaşıyorsunuz? Tekfir yaptığınız biri için; nikahının düşmesinden tutunda çocuğunun bakımına kadar her türlü haktan mahrum kalacağını bilerek mi tekfir yapıyorsunuz?

Yazdığınız maddelere verdiğim cevapta, başlık şehit çeşitleri değil okumadan yazıyorsun..vs demişsiniz. Hayır o hadisi vermemde ki amaç ne sünnette nede Kur’an da şeriat devleti olma şartının geçmediğidir. Şehitliğin sizin yazdığınız 8 madde üzerine değil; Mü’min biri için Allah rızası gözetilmesi tek ve yegane şart olduğudur! Ayet ve hadislerle sabit olup, ehli sünnet alimlerinin üzerinde ittifak ettiği bir konuda kendi düşüncelerinizi kesin hüküm kabul ettirmeye çalışıyorsunuz! Yazıda da belirttim, bu maddeleri hangi kaynak, hangi nakle dayandırıyorsunuz?
Bakın hiçbir kaynakta, şehit olabilmek için şeriatla yönetilme şartı yok. Sizin getirdiğiniz deliler, İslama karşı savaşanlar için geçerli.
Beni de tekfir edebilirsiniz, yada şirkle itham, yada cehaletle… Sonuçları size kalmış dilediğinizi yapın.



100 senedir değiştirememezin sebebi apaçık ortada! 85bin kişilik sitenizin %1’i çok değil yüzde biri klavye başında yaptığı cihadı çıkıp meydanlarda yapıyor mu? Bir memleketi darul harp ilan edip ona göre yaşıyor mu? Cihaddan anlaşılan kılıç sesiyken, duyduğunuz sadece klavye sesi! En basit 28 Şubatta kaçınız meydanlarda tankların önünde durdu? Kaçınız küfür sistemine karşı cihad ilan etti! Bu yazıda aradığım cevap vermeye çalıştığım mesaj, Apaçık küfr üstüne kurulu abd, İsrail, Avrupa gibi haçlı zihniyete karşı yapılan savaşlardı! Israrla yazımın eksenini küfr rejminin bekası için yapılan savaşa çekmeye çalıştınız. Sakin bir zamanda tekrar okuyun!


Şehid olabilmek için uğruna savaşıp öldüğü vatan ALLAH’ın kitabıyla (şeriat) ile yönetilmelidir.

Yazdığınız bu maddenin ne gibi sakıncalara neden olacağını geçmişten bir örnekle açıklayım; Abbasi halifelerinden El- Me’mun , Mu’tasım, El-Vasık dönemlerinde, İmam Hanbeli, İmam Muhammed gibi büyük ehli sünnet alimlerinin muhalefetine rağmen Kur’an-ı mahluk kabul eden sapık Mu’tezile mezhebi otoriteydi( Kendilerine tevhid ehli derler). Sapık mezhebin şeriat uygulaması düşünülebilir mi?- Hayır.

Bu dönemde İslam orduları gerek asilerle gerekse bizansla sayısız harp etti. (BKNZ: Abbasi tarihi). Halifeler mu’tezile, devlet mu’tezile ama millet, milletin ordusu mü’min! Ehl-i sünnet. İsyanlara ve bizansa karşı zahirde mu’tezilenin iktidarı savunulmuş gibi dursada, ummet kendini savunmadı mı? İmam Hanbeliyi zindanlara atan El Me’munu, zalim El- Vasık’ı çok sevdikleri, sapık mu’tezileye iman ettikleri için mi savaştı?- Harpte öldüklerinde de kafir mi oldu?- Verdiğiniz hüküm 1400yılı etkiler. Mü’minler dışarıda küfre karşı birlik oldu savaştı, içerde ise el-Es'ari ve İmam Matüridi vesilesiyle rejmi değiştirdi! Bu bahsettiğim bir gecede değişen rejimdir, yönetici arkadaş. Senin 100 yılda neden değiştiremediniz iddana cevap veriyor ayrıca!



Şimdi gaflette ki arkadaş burayı iyi oku; Mü’tezil El-vasık emrinde savaşan ordudan o gece ölenler, şehit değil aksine cehennemlik olurken, ertesi gün El- vasıkın yerine geçen ehli sünnet El Mütevekkilden ötürü şehit mi oluyorlar? Aynı, asker aynı savaş, tek farkları bir gece önce devlet sapkınlık üzerindeyken ertesi sabah devlet ehli sünnet çizgisinde! Bu hükmü vermek ne kadar basitinize gidiyor?- Sapıklıkla itham ettiğiniz “Hatanız şu, Şeriat olmayan rejimler uğruna ölmekle, Şeriatle yönetilmeyen vatan uğruna ölmeyi karıştırıyorsunuz.” Sözümü Açıklamaya yetiyor sanırım. Kur’an ve sünnette uğruna ölünecek beldenin şeriatla yönetilmesine dair bir kanıt istiyorum sizden! Madem ki ‘’ Kur'an ve sunnette bulunmayan bir akide yazılmaz.” Ortaya attığınız iddayı doğrulayacak bir ayet yada bir hadis yazın!

Şunu unutmayın Kur’an ve sünnet üzerine yaşadığını idda eden arkadaşlar. Nefsinize ve fikirlerinize uygun Ayet ve hadisleri yazıp diğerlerini gizlemek büyük vebaldir! Her konuda ayet ve hadisle hüküm veriyor gibi duruyorsunuz fakat, işinize gelmeyince göz ardı ediyorsunuz. Basit bir örnek vereyim, kendi sitenizden;
Müşriğin Kestiği Et Yenir Mi Başlıklı yazı da


https://www.islam-tr.org/konu/musrigin-kestigi-et-yenir-mi.9471/



Yazdığınız yazıları nefsine uydurup Ayet ve Hadis verenleriniz var! Konu hakkında tüm hadis ve ayetleri paylaşmıyorsunuz! Müçtehid alimlerin fetvalarını paylaşmıyorsunuz! Biri çıkıp ayet ve hadisle hüküm verip, müşriğin kestiği etin ‘’ Allah’ın adı anılarak kesilmesi halinde yenilebileceğini idda edip; birkaç senelik araştırmadan bu sonuca vardığını söylerken; Diğeri Müslümnlar ve ehli kitap haricinde kesenlerden yenilemeyeceği hakkında ayet veriyor! Alt alta biri diğerini nass eden iki yazı! Birkaç senelik araştırması bir sonra ki mesajda hiç oluyor! Hanginize güvenelim? Tüm hadisler ve ayetler; konu hakkında daha önce verilmiş nakiller hiçe sayılarak hüküm veriyorsunuz.Verdiğiniz fetvalar hep yarım hep eksik, göremiyor musunuz?

Tekrar ediyorum;

"Allah Teâlâ, ilmi kullardan soymak suretiyle çekip almaz. Ancak ilmi, âlimleri almak suretiyle ortadan kaldırır. Allah hiçbir âlim bırakmayınca da, insanlar bir takım cahil başlar edinirler ve onlara sorular sorarlar, onlar da ilimsiz fetva verirler. Bu yüzden de hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13, 14; Müsned, 2/162)
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
zaten demokrasi şehitliğinin tutulur bir tarafı yok tartışılacak bişeyde yok....Adam namaz kılmıyor oruçtan zekeannet bi haber...ölüyor eee şehit ...han şehit...
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
yanlız bu şehadet gecesi düzenlenmesi konusunda pek katılamıcam , tamam eksiklikleri olabilir ama şahsen ben yada bi çoğumuz şehadet kavramını şehadet ruhunu o gecelerde tekbir atarak göz yaşı dökerek öğrendim....daha dün şehit olan bi kardeşimiz o gecelerden birini düzenliyordu bence genelleme ile haksızlık etmeyelim...
 
Üst Ana Sayfa Alt