Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şehid Şeyh Saidin annesinden mektup

ibni kayyım Çevrimdışı

ibni kayyım

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Said'in yaymaya çalıştığı hiçbir şey boş değilmiş. Ve O'nun Kuran'ın Rusça tercümesini ilk okuduğu zamanki ilk niyeti, doğrulanıyor.


SAİD BURYATYALI'NIN ANNESİNDEN MEKTUP

Allah oğlum için kaygılanan ve O'nu ve bizi tüm kalbiyle destekleyen tüm Müslümanları mükafatlandırsın! Said'in annesi olarak, O'nun şehadetiyle ilgili yorumlarınızı okuduğum zaman bu kayıp benim için daha hafif oldu. Çünkü sizin destekleriniz imanımı güçlendirdi.

Ve ancak şimdi fark ettim ki; Said'in yaymaya çalıştığı hiçbir şey boş değilmiş. Ve O'nun Kuran'ın Rusça tercümesini ilk okuduğu zamanki ilk niyeti, doğrulanıyor.

Benim, oğlumun yaptığı gibi, düşüncelerimi çok net olarak ifade etme yeteneğim yok. Gerçekte ona ihtiyacım da yok. Fakat adaletin tecellisi için, O'nun okul yıllarından başlayıp "Nevskiy Ekspres" olayına kadarki hayat hikayesi hakkında Rus ana akım medyasında türlü anlatılan hikayeler manşet olurken, ben sessiz kalamazdım.

O'nun okul zamanı geldiğinde, hatta dikkat çektiği anaokulunda öğretmenleri benden, O'na dikkat etmem gerektiği, çünkü onlara çok alışılmadık bir çocuk olarak göründüğünü söylemişlerdi. Onlara bir yetişkin gibi sorular soruyordu. Okul yılları hakkında konuşacak olursak, 6.sınıftayken özellikle tarih ve diğer sosyal bilimlerde oldukça derin bilgisi vardı. Ve öğretmenleri, O2nun bilgisine denk olmayan şeyleri öğretmeye çalışıyorlardı. O da yalnızca öğretmenlerinden bir şeyler öğrenebildiği zamanlarda okulda bulunuyor, arta kalan zamanın çoğunu şehir kütüphanesinde geçiriyordu.

O'nun hafızasının bu eşsiz yeteneği, beni birçok kez hayrete düşürmüştü. Bir keresinde O'na sordum: "Bunu nasıl yapıyorsun, anlayamıyorum. Aynı zamanda farklı konulara ilişkin kitapları nasıl okuyabiliyorsun? Ve farklı bilgi ve isimlerle dolu sayfaları nasıl aklında tutabiliyorsun?" Said yanıtlamıştı: "Ben de hayret ediyorum ki, benim on kereden fazla tekrarlayabildiğim isim ve bilgileri insanlar hatırlayamıyor!"

Ve bunlar, "Bak, ne kadar da akıllıyım!" der gibi, O'nun gururu için söylenmiş değildir. Bir şeyleri yanlış yaptığı için ve bilgilerini aktaramadığı için gerçekten de üzülürdü.

Böylece Kuran-ı Kerim'in Rusça mealini ilk kez okuduğu zaman dedi ki: "artık hayatta ne istediğimi biliyorum. İslam'a geçmek, bu dini öğrenmek ve başkalarına anlatmak istiyorum. Bu kitapta yazılanlara göre herkes adalet içinde yaşayabilir."

Bunlar Buryatya'daykendi. 17 yaşına geldiğinde derhal namaz kılmaya başladı. Başlangıçta hiçbir şey yapılamazdı. Çünkü bu konuda herhangi bir kitapçık bulabilmek bile neredeyse imkansızdı. Sadece namazın kılınışını anlatan ufak bir broşür buldu. Bunu ezberlemek O'nun için hiç zor değildi. Aynı yıl kendisine İslam hakkında bir şeyler anlatabilecek birilerini bulmaya çalıştı. Fakat kütüphanedeki bir düzine kitaptan başka hiçbir şey bulamadı.

Bir müddet böylece dolandıktan sonra, bir mescit bulmaya karar verdik. En yakın olanı, İrkutsk şehrindeydi. O da oraya gitti. İmamla irtibat kurdu ve O da derhal, Said'in dini ilimleri okuma arzusuna karşılık verdi. Tabiî ki imam bu duruma oldukça şaşırmıştı. İlk kez Buryatya'dan genç bir adam, bu dinin bir parçası olmak ve ilim öğrenme talebiyle O'na geliyordu.

İmam, O'nu Moskova'daki İslam Enstitüsü'ne yönlendirdi ve böylece Said, ihlas ve temiz bir niyetle ilim yolculuğuna başladı.

Orada iki yıl okuduktan sonra eğitimine Mısır'da devam etti. Mısır'dan 2003 yılında dönüşünden sonra Moskova'da okumaya ve çalışmaya başladı. Ve 2004 yılında Kuveyt'te Arap dili kursu için 4 ay geçirdi. Orada tek başına değildi. Birçok ülkeyi temsil eden büyük bir kongre toplandı. Said'in hayatı hakkında bir şey bilmeyen bu cahil gazetecilerin O'na, farklı ülkelerde özel eğitim kamplarında eğitim aldığı palavralarına son vermeleri gerekir.

Ve 2007'de Said, Allah'ın mübarek evine, Hac yapmaya gitti. İşte Said'in bu dış seyahatleri, bir şeyler icat etmek isteyen Rus medyası için çok kötü.

Oğluma ilişkin bu bilgileri sadece adaletin yerini bulması için duyuruyorum. Elbette bu, Rus medyasını kesinlikle ilgilendirir. Çünkü O'nun kişisel hayatına dudak bükmeyi başaramamaları, çok da önemli değil. Çünkü Said'e yakın kişilerin sessizliği, aç gazetecileri hikayeler uydurmaya itiyor.

Bu medya, Said'e gerçekte var olmayan komşularımızın soyadlarını vererek pek çok kez din değiştirdiği vb. konularda inanılmaz şeyler ithaf etmeye çalışıyor. Bu nedenle Budizm ve Hıristiyanlığın takipçilerinin şüphelerini gidermek istiyorum ki, Said asla dininize ihanet etmedi. Çünkü O, hiçbir zaman o dinleri uygulamadı.

Eğer birisi, O'nun farklı dinlerin kuralları hakkında iyi eğitilmiş biri olup olmadığından şüphe ediyorsa diyebilirim ki bu, sadece geniş hafıza ve keskin zeka sahibi eğitimli birisinin bilgisindendir.

Bu tutkuyla O, antik uygarlıklar, halklar ve kabileler hakkında da konuşabilirdi. Bu, Said için çok ilgi çekiciydi. O, hayatın gayesini ve insanın yaratılma sebebini arıyordu. Ve elhamdülillah bunu İslam'da buldu. Artık O'nun bir Budist manastırı veya bir Türk lisesinde okuduğunu söyleyip durmayın(Bizim yaşadığımız yerde Türk lisesi açıldığında Said çoktan Moskova'ya gitmişti).

Siz Rus gazetecileri, artık Said'in arkadaşı olmayan Budist keşişleri bırakın! Üstelik O'nun atalarından konuşacak olursak onlar, Budizm ile alakası olmayan İrkutsk Buryatlarındandır. Baba tarafından büyük annesi ise Kazak'tır. Bu, bazı kişilere garip gelebilir ama Sibirya'da doğup büyüyenler için buradaki karışık evliliklerden dolayı garip değildir. Çünkü buradakilerin büyük çoğunluğu, farklı yerlerden buraya sürülenlerin torunudur.

Ve bu, beni de oldukça ilgilendiriyor. Pasaportlarımıza göre hepimiz Rus'uz fakat ben de gerçekten Rus değilim. Böylece o garezkar "baba Budist, anne Hıristiyan" ibarelerinin altını çizmek istiyorum. Ben asla Hıristiyan olmadım. Bu hayatta hep hakikati arıyordum ve kitaplarda dinler hakkında araştırma yaparken mantıklı hiçbir şey bulamadım. Taki A.Men'in "Adamın Oğlu" isimli makalesiyle karşılaşana dek... O'nu hatırlamalısınız, bir baltayla doğranmıştı.

İşte bu makale, oldukça tuhaf gelmesine rağmen beni İslam'a getirdi. Yazarın dediğine göre, İsa(a.s.), antik dilde Tanrı'ya hitap ederken "Allah" diyordu. Tanrı'nın isminin Allah olduğu gerçeğinden dolayı kızarıp bozardım. İsa bile O'na "Allah" diye hitap ediyordu. Ve sonunda gerçeği bulduğumda artık her şey yerli yerine oturdu ve kalbim sükun buldu. Ve bunlar Said'in İslam'a girmesinden iki sene evvel oldu. Allah'a, oğlumu bir Müslüman yapması için dua ediyordum. Ve O(c.c.),benim dualarımı işitti. Gerçekten de O(c.c.), tüm samimi dualara icabet eder. ELHAMDÜLİLLAH

Tabiî ki bizim için bu gerçekten büyük bir kayıp. Çünkü O, gerçekten sevgili bir oğul, bir kardeş ve bir eşti. Gerçekten de refah içinde yaşadığımız bir dönemde, Moskova'daki konforlu yaşamını terk etti. Bu, bir kez daha O'nun çok keskin bir karar verme durumunda olduğunu ispatladı. Kendisinin ve bizim her şeyimizi kaybedeceğimizi anlamıştı. Ve de sonuna kadar tercihinden dönmedi.

Bu küçük bilgi, gerçeğin hakkı ve gazetecilerin oğlumun adı etrafında yaydıkları palavraları teşhis etmek içindir.

Ümmü Said




Kaynak: HUNAFA haber ajansı

Tercüme: ÜMMETİN SESİ
 
Üst Ana Sayfa Alt