Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Video Selefilik ve Vahabilik

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selefilik





****
Vahabilik






 
direkli Çevrimdışı

direkli

Üye
İslam-TR Üyesi
selefiliği tahrif etmeyi anladıkta vehhabiliği tahrif etmek nasıl oluyor pek anlayamadık.(13. 25) .
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Selefilik bir yöntem olabilir, ama Ehli Sünnet adının ötesinde neden böyle bir tahsise ihtiyaç duyulmuştur? Sünni (veya 20.yy. değimiyle Selefi) olmak bir iddiadır ve bu usüle intisap ile husule gelir. Hadiste belirtildiği üzere Resulullah ve ashabına uymaya çalışan herkes bu bayrağı omuzlar. Rafıziler ve Hariciler gibi ashabı tekfir etmeyen, Mutezile aksine sünnet ile iştigal edip hadisleri inceleyen tüm müminler Sünni ve selefidir. Tarihteki fırkalar hep cemaate savaş açarak ortaya çıkmıştır. Cehm b. Safvan da kafirlerle birleşerek Emevilere isyan etmişti. Bidatı anlatan hadis de tam da cemaate bağlı kalmak, ona yüz çevirmemekten bahsediyor ve Resulullah s.a.v. vefatına doğru bu ikazını yapmıştı.

Bunun ötesinde kendini üste çıkarmak, ben sizden daha selefiyim demek ve bu tür kavramlara başvurmak bir savunma işlevi görmektedir. Amel imandan bir cüz değildir diyen imam Ebu Hanife (v. 150) nasıl olur da selef-i salihin'den olduğu halde, onun mezhebi "selefi" sıfatına layık görülmez? Ki imam Ebu Ubeyd'in kitabına, iman hakkında yazılmış en erken ve en önemli kitaba bakarsak, Ebu Ubeyd bu görüşün hatalı olduğunu savunmasına rağmen onları da kendi görüşünüyle birlikte iki "(ve qalet) taife" olarak nitelendiriyor. Bu tarihten bir misal, güncel meselelerde bu tavır daha vahim boyutlar alıyor.

Bir çok konu ictihattan ibarettir, o yüzden bunlarda selefi olma iddiası haklı olma iddiasının sadece daha sesli söylenişi olarak gözükmektedir. Bidat konusunda farklı görüşler var (İbn Hacer, İzz b. Abdüsselam / Şatibi, Hanbeliler gibi). İbn Teymiyye'nin cemaati arasında bile mesela tasavvufa daha ılımlı bakanlar olmuştur, el-Vasiti gibi. Senusiler de yine bazılarınca (Sallabi) selefi olarak adlandırılıyorlar, ama tarikat halinde teşkilatlanmışlar.

Kelama karşı tutum, tevil ve akli istidlal konularında da benzer görüş farklılıkları mevcut. Kelam'a karşı çıkmasına rağmen şeyhülislam İbn Teymiyye dahi kelama dalmakla suçlayan Hanbeliler olmuş İbn Receb'e göre.

Bu iki konudan başka ne kalıyor Selefileri ayıran? Mezheplere uyma konusu var ki ondaki ihtilaf daha da açık, Hanbeli Suudiler ve şeyh Albani gibi Ehli Hadis arasındaki farklılıklarda gözüktüğü üzere.

Selefiliği günümüze taşıyanlar bununla izzetli günlerin ruhunu yeniden canlandırmayı ve Batı'ya karşı mücadeleye teşvik etmeyi amaçlamışlardı. Şimdi vasatiyye hareketine kalmış, müspet ilimlere yönelik bir ilgi taşıyorlardı. Bunlardan Mısır'daki Selefi basım evi-kitapçı-dergiye ismini veren Kadiri emir Abdulkadir el-Cezairi'nin oğlu Tahir el-Cezairi artık selefi bile görülmez belki. Ama zamanında Hanbeli Cemaleddin el-Kasimi ve Alusi ailesiyle birlikte çalışıyordu. Osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi'nin de el-Matbaatu s-Selefiyye'de kitapları basılmıştır.

Demek istediğim, selefi yöntemin ne olduğu sanıldığı kadar açık değildir. Ne siyasette, ne de fıkıhta. Akaitte ise bir dize belli mezheplere/hareketlere has görüşler topluca selefi olarak isimlendirilmektedir. Kelam'a bulaşmayan "Selef mezhebi" belli başlı konularla sınırlı olması bir yana, mütekellimin tarafından ihtiram görmüştür ve tevil konusundaki ihtilaf malum. Ama bu görüşlerden biri resmileştirilmektedir. Aynı şekilde 19.yy. Vehhabi hareketi ile gelişen tevhid-şirk-tekfir nazariyesi, tasavvufi pratiklere dair görüşler de eşit bir öğe olarak Selefiliğe dahil oluyor.

Sonra İbn Hacer, Nevevi, Şah Alemgir selefi miydi diye sorulunca, bazı konularda muvafakat etmişler, bazılarında karşı gelmişlerdir deniliyor (islamqa). Muvafakat da burada doğal olarak objektif bir selefe değil, on beşinci asır selefilerin anladığı bir selefe olmak zorundadır. Yoksa Hafız İbn Hacer neden selefe muhalefet etsin? Hata etmiş olabilir, ama selefe muhalefet etti dediğimizde 1) bidatçı oluyor 2) tarihi olarak malum ve muttefekun aleyh bir söze muhalefet etmiş oluyor, fıkıhtaki doğruyu Allah bilir, her müctehit ecir alır kaidesi aksine. Eğer bilmeden, yanlışıkla hata etti denilecekse, o zaman onun bilemediği ile başkalarını nasıl yükümlü kılabiliriz? İbn Teymiyye de sıfat olarak "selefi" kelimesini kullanıyordu, ama Selefiyye şeklinde nesnel, tüm görüşleri belli bir yapıdan bahsetmiyordu.

Selefilik bana mezheplerin teşekkül dönemini hatırlatıyor. Nasıl 4 mezhep Memluklar ve Osmanlı dönemine kadar, devletleşene kadar büyük ihtilaflar içinde bulunmuşlarsa, Selefiyye de aynı çekişmeyi beraberinde getiriyor. Bunun çözüm yolu Selefiliğin de mezhep olarak tanınmasından, ve onun da diğer görüşlere müsamaha göstermesinden geçer kanımca. Ki bu yönde ilerliyoruz şu anda. Ama ne yazık ki Selefiler Diyobendiler (Maturidiler) ile evlenemez diyen hocalar bile var halen. Tabi birisi kalkıp da Maturidiler Cehmidir (tekfir edilmiş fırka), Sünnet düşmanıdır diye kitap yazarsa bu netice garipsenemez.
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt