Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye: Cehmiyye Eleştirisi

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Şeyhulislam İbn Teymiyye : Cehmiyye ve Görüşlerini Eleştirisi



İbn Teymiyye’ye göre sahabe asrının sonlarına doğru Murcie ve Kaderiyye mezhebi; Tabiin asrının sonlarında ise Cebriyye mezhebi ortaya çıkmıştır. (İbn Teymiyye, Minhacü’s-Sünne, 1/308 )
Mezhebi ilk tesis eden ve sıfatları ilk olarak inkâr eden şahıs Ca’d b. Dirhem(ö.124/761)’dir. Daha sonra Cehm b. Safvan(ö.128/765) bu mezhebi Ca’d’dan almış ve pek çok eklemelerde bulunarak mezhebi sistematize etmiştir. Bundan dolayı da mezhep Ca’d’ın ismine değil, Cehm’in ismine izâfe edilmiştir.

Ca’d b. Dirhem(ö.124/761)’in savunduğu fikirler aslında Sahâbe döneminde, hatta İslâm’dan önce de yaygındı. Bu fikirlerin Müslümanlar arasında yayılması, Eban bin Seman adında bir Yahudi aracılığıyla gerçekleştiği belirtilmiştir. Nitekim bilindiği üzere, Peygamber’imize büyü yapan Yahudi asıllı Lebid b. A’sam, Tevrat’ın mahlûk olduğunu iddia etmekteydi. Bu görüşünü kız kardeşinin oğlu ‘Talut’ almış ve bu konuda eser yazmıştır. İbn Teymiyye, bu görüşün daha sonra tartışma Kur’an’ın yaratılmış olduğu sorunu ile Müslümanlar arasında ortaya çıktığını düşünmüştür.
Şam bölgesi Hristiyanların yaygın olarak yaşadığı bir bölgeydi. Kelâmî tartışmaların yapılmasına çok uygun bir kültürel alt yapıya sahipti. Bu nedenle bu tür tartışmaların çıkışında her din ve kültürün etkilerinin olması kaçınılmaz olmuştur.
Böyle bir ortamda yaşayan Ca’d b.Dirhem(ö.124/761), cebr, sıfatların inkarı ve Kur’an’ın yaratılmış olduğu düşüncelerini ortaya atmıştır. Görüşlerinin Müslümanları ifsad edici mahiyete ulaştığı anlaşılınca Şam’dan kovularak Kûfe’ye sürülmüştür. O, burada Cehm b. Safvan(ö.128/765) ile karşılaşmış ve görüşlerini ona aktarmıştır. Cehm de Tirmiz şehrine giderek, görüşlerini de yaymaya ve mezhepleşme çalışmalarına girişmiştir. Onun, bu bölgede etkin bulunan Sümeniyyenin görüşlerinden etkilendiği de iddia edilmiştir. Cehm’in burada Mükatil bin Süleyman(ö.150/767) ile sıfatlar konusunda tartışmalar da bulunduğu aktarılmıştır. Cehmiyye’nin temel görüşlerinden etkilendiği iddia edilen Mu'tezile, özellikle sıfatların nefyi ve Kur'an’ın yaratılmışlığı konularını ele alarak sistemli bir hale getirmiştir. (Konuyla ilgili olarak bkz. İbn Teymiyye , Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/8, 5/21, İbn Teymiyye Külliyatı, 2/281, Mecmu’l- Fetava, Minhacu’s-Sünne; Eş'ari, Makalat, Bağdadi, el-Fark, Şehristânî, el-Milel, DİA, Cebriyye mad.; Ebu Zehra ,Mezhepler Tarihi,)


Cehm’in kelâm anlayışı, sıfat âyetlerinin hepsinin te'vil edilmesi ve saf tenzihe meyl etmek üzerine kuruludur. Bununla tevhid ilkesi korunmaya ve mahiyet olarak Allah’ı diğer varlıklardan ayırmaya, Allah’ın zatının haricinde sıfatlarının olması, ahirette görülür olması, hakikatte konuşur olması nefy edilmeye ve Kur’an’ın mahlûk olduğu ispat edilmeye çalışılmıştır. Bunların yanında cihet ve uluvvün nefyi ve zatına yaklaşma gibi görüşleri de vardır.

Cehmiyye’de sıfatlar konusundaki ana unsur, sıfatların kategorik olarak mahlûkata benzemeyi doğuracağı inancıdır. Bu, nasslarda ki ifadeler mahlûkata ait sıfatların kullanımı olduğu için bu tür ifadelerin te'vil edilmesi gereklidir.686

İbn Teymiyye, Cehmiyyeyi, ‘akliyat’ olarak iddia ettikleri konularda, özellikle de sıfatların nefyi konusunda tartışmıştır. Ona göre akliyat diye isimlendirilen şey nasslara uygun olup ona aykırı değildir.687

Bu çerçevede İbn Teymiyye, Cehmiyye’nin semi/nakil ilmini bütünüyle göz ardı ettiğini, meşhur rivayetleri reddettiklerini, şeriatın temel kaynağı olan sünneti devre dışı bıraktıklarını ya da kabul edilemez te'villere giriştiklerini söylemektedir. Hâlbuki sahih bir hâdis ile ilgili yapılacak tek şey tasdiktir. Aksi halde şeriatın temel rüknü reddedilmiş olur. Cehmiyye böylesi bir duruma düşmemek için sıfatlarla ilgili hâdisleri reddetmektedir.688
İbn Teymiyye’ye göre Cehmiyye üç kategoridir. Bunların en şerlisi de aşırı olanlarıdır. Onlar Allah’ın isim ve sıfatlarını bütünüyle nefyetmektedirler. Eğer Allah’ı esma-ı hüsnâdan başka bir şeyle isimlendirirlerse, hemen o ‘mecaz’dır demektedirler. Allah onlara göre hay, âlim, kadir, işiten, gören ve konuşan değildir.689


İkinci derece Cehmî olanlar ise Mu’tezile vb.den Cehmî olanlardır ki onlar Allah’ın isimlerini ‘icmalî’ olarak kabul ederek, sıfatlarını nefyetmektedirler. Onlar gerçekte Allah’ın güzel isimlerinin hepsini kabul etmeyip onların birçoğunu ‘mecaz’ olarak ele almaktadırlar. (ed-Dımeşkî , Tarihu’l-Cehmiyye ve’l-Mu’tezile’, s.54)

686 ed-Dımeşkî, Cemaluddin el-Kasimî; Tarihu’l-Cehmiyye ve’l-Mu’tezile’, Beyrut-1979,1.baskı, s.19
687 ed-Dımeşkî, Tarihu’l-Cehmiyye ve’l-Mu’tezile, s.36
688 ed-Dımeşkî , Tarihu’l-Cehmiyye ve’l-Mu’tezile’.,s.49-50
689 ed-Dımeşkî , Tarihu’l-Cehmiyye ve’l-Mu’tezile’, s.53



Üçüncü derece ise Cehmiyyeye muhalif olan ispatçı ‘Sıfatiyye’dir. Fakat onların arasında da Cehmiyyeden bir nevi vardır. Şöyle ki; onlar Allah’ın isimlerini icmalen kabul ederler. Fakat isimlerden, haberî olan ve haberî olmayan sıfatlardan bazılarını reddeder ve birinci gruptakilerin hepsini te'vil etmeleri gibi te'vil ederler.691

Sonuç olarak, Cehmiyye, ilâhî sıfatlar ve isimler konusunda te'vil metodolojisine başvurarak aykırı bir örnek haline gelmiştir. Buna insanın ilâhî cebr altında olduğu görüşünü eklemek gerekir. Cehm b Safvan’ın tesis ettiği bu mezhebin temel yapısı budur ve Cehmiyye denince bu mezhep anlaşılır. Dolayısıyla Cehmiyye mezhebinden olmak, sıfatları nefyetmek, Kur'an’ın yaratılmışlığını iddia etmekle aynı kabul edilmiştir. İbn Teymiyye de aynı aygılamadan hareket etmiş ve Cehmiyye nitelemesini buna göre yapmıştır.692

Cehmiliğin ortaya koyduğu ilk husus Kur'an’ın tefsir ve te'vili ile ilgilidir. Kur'an’ın lafzını inkâr etmemişler, ama hakiki manasını nefyederek ona karşı durmuş ve ondan yüz çevirmişlerdir. İbn Teymiyye, Cehmiyyenin kötü bir te'vil anlayışı olduğu kanaatindedir. Onlar, Peygamberlerin açıklamalarını da reddetmişler, ‘Rasul’ün Allah’ın nasslarda sıfatlar hakkında ortaya koyduğu şeylere insanların batıl bir şekilde inanmasını istemediğinden dolayı Rasul’ün kendisi o anlamlardan bir takım manalar kastetmiş olmasına rağmen bunları insanlara açıklamamış’ olduğunu söylemeye vardıracak kadar ileri gitmişlerdir. Bundan dolayı da resullerin getirdiği şeyler te'vil edilmişlerdir.693
Nebilerin yollarına uygun olmayan usûllere sahip olan Cehmiyye ve ona tabii olanlar kendi görüşlerini de muhkem saymaktadırlar. (İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 13/142-143 )



691 ed-Dımeşkî , Tarihu’l-Cehmiyye ve’l-Mu’tezile’, s.54
692 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/8(dipnot), 5/21; Mecmû’etü’l-Fetava, 5/31-34
693 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 12/31,552; 5/31-33; 13/142-144; 17/.306,445



Cehmiyyenin görüşleri şu üç yönden batıldır: Öncelikle görüşleri Kitap ve sünnette bulunan birçok nassa aykırıdır. Bu nassları tebdil veya tahrif etmek sûretiyle kabul ederler. Aksi takdirde bu nassları reddederek kendilerine muhalif kabul etmişlerdir. İkinci olarak Cehmiyyenin gayesi Allah’ı sıfatlardan soyutlayıp işlevsiz kılmışlardır. Son olarak da bütün din mensuplarının ve sağlam fıtratta olanların kabul ettikleri ve ittifak ettikleri şeyleri inkâr etmişlerdir. Allah’ın Resûl’e inzal ettikleri hakkında şüphe içindedirler. Ayrıca iyi şeyleri yaptıklarında kendilerinden, kötü şeyleri yaptıklarında ise ilâhî takdirin zorunluluğu-cebri altında olduklarını iddia etmektedirler. Yani taatlerde Kaderî, günahlarda-masiyetlerde Cebrîdirler. Çünkü her şey takdire göre olup bitmektedir.695


İbn Teymiyye’ye göre Cehmîler Allah’ın isim ve sıfatlarını inkar etmektedirler. Onlara göre Allah yarattıklarının nitelikleriyle nitelenemez. Çünkü bu durumda insan Allah’a benzetilmiş olur. Bundan dolayı Allah’ın bütün sıfatlarını reddetmişlerdir. Bunun yanı sıra Allah’ın ahirette görülmeyeceğini, Allah için bir ilim, kudret, kelâm sıfatlarının olmadığını, alemin üstünde olmadığını, arşın üstünde bir ilah olmadığı, Hz.Muhammed’in miraca çıkmadığını, hiçbir şeyin O’na çıkmadığını, duada elleri O’na açmanın olmadığını, hiç kimsenin Allah’a yaklaşamayacağını, irade ve muhabbet gibi sıfatlarının olmadığını iddia etmişlerdir. Bu görüşlerini, tevhidin bir gereği olarak temellendirmişlerdir. Onların, sıfatları ispat edenleri de müşebbihe olarak isimlendirmelerinin nedeni budur.696


İlk dönem Cehmîler ile son dönem Cehmîler arasında büyük görüş ayrılıkları meydana gelmiştir. İlk devir Cehmîler ‘âraz’ olarak vasıflandırdıkları ilim-kudret gibi sıfatlarla, ‘cisim’ olarak niteledikleri yed-vech gibi tüm sıfatları reddederken; son dönem Cehmîlerden bir kısmı ilim-kudret gibi ‘âraz’ sıfatları kabul edip, yed-vech gibi cisim olan sıfatları inkâr etmişlerdir.

695 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 2/327-329; 3/354-355
696 Bkz. İ.Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 5/19,21,60,306,359,360; Mecmû’etu’l-Fetava,
3/99,4/58-61



Ancak genel anlamda Cehmîlerin ilâhî sıfatları ve isimleri reddetme konusunda aşırıya kaçtıkları ve bu konuda Bâtınî ve filozof mülhidlerin görüşüne uymuşlardır. Mu’tezile’nin görüşünü ise sadece sıfatlar konusunda kabul edip isimler konusunda kabul etmemişlerdir.697

Cehmiyye Kelâm sıfatını da inkar etmiştir. Bunun bir sonucu olarak Kur’an’ın yaratılmış olduğunu iddia etmişlerdir. Buna göre Allah’ın kelamı kadim değil hâdistir. Eğer sıfatlar kadîm olsa zâtıda kadîm olduğundan dolayı kadîmler çoğalacaktır. Kadîmler çok olmayacağına göre sıfatlar hâdistir. Öyle ise Kelâm sıfatı da hâdistir. Hâdis olan kelâm sıfatından ortaya çıkan Kur'an’da hâdistir ve sonradan yaratılmıştır. Allah kelâm sıfatını başka bir yerde yaratmış ve bu şekilde hitap etmiştir. Allah zâtıyla konuşmadığını, Kur'an’da konuştuğunu bildiren âyetlerin de mecaz olduğunu iddia temişlerdir.698

Cehmiyye, Allah’ın sıfatlarını nefyederken insandan da kudret ve güç yetirebilmesini reddetmiştir. Onlara göre, insanda ne kudret ne de irade ve hürriyet vardır. Çünkü insan fiilinde mutlak cebr altındadır. Allah diğer cansız varlıklarda fiilleri yarattığı gibi insanda da fiilleri yaratır. Bu filler insana mecaz yoluyla nispet edilir. ‘Taş yuvarlandı’, ‘rüzgâr esti’ gibi birtakım fiilleri cisimlere ve ârazlara nispet ederler. Hâlbuki bu fiiller, cisimlerin ve ârazların kendi irade akıl ve hürriyetleriyle meydana gelmemiş, bilakis Allah, bu fiilleri söz konusu şeylerde yaratmıştır. İnsanın fiilleri de Allah’ın kaza ve kaderiyle takdir edilmiştir. Fiillerde insan iradesinin hiçbir etkisi ve fonksiyonu yoktur. Alemde de isyân yoktur. İsyân edenlerde aslında Allah’ın iradesine itaat etmektedirler.


697 Yazıcı, Muhammed, İbn Teymiyye’nin Ehl-i Bid’at Fırkalarına Bakışı, Erzurum-1998, Doktora
Tezi, s.344-345
698 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 5/354-355, 12/26-30,119,149-153,301,420,504, Minhac,1/312



Onların bu görüşlerine karşı İbn Teymiyye şöyle demektedir: “İnsanların fiilleri, Allah’ın fiilleri olmuş olsaydı, herkesin fiili Allah’ın fiili olmuş olurdu. Küfre giren için ‘sen küfre girmedin, Allah girdi’, yalan söyleyen için ‘sen yalan söylemedin Allah söyledi’, hırsızlık yapan için ‘sen hırsızlık yapmadın Allah yaptı’ denmesi gerekirdi. Bu ise açıkça küfürdür. Öyleyse fiillerin başlangıcı ve fiilin kendisi insana aittir, insan fiili yaptıktan sonra meydana gelen neticeyi yaratmak Allah’a aittir. Allah insanın irade ve ihtiyarına göre fiilleri yaratır.”699

Zahiri imana gerek olmadığını, bâtinî imanın, kalpteki ilim ve tasdikin yeterli olarak, ferde âhirette fayda sağlayacağı görüşünde olan Cehmiyyeye göre önemli olan Allah’ın insana gerekli kıldığı kalbi amellerdir. Kâfir kimse ise kalbinde ilmin ve tasdikin bulunmadığı cahil kimselerdir.700

İbn Teymiyye, Cehmiyyenin görüşlerinin aslının, ilâhî sıfatları işlevsiz kılma fikri olan Yahudilerden ve Sabiîlerden alındığını söylemektedir.701

Cehmiyye, nasslara karşı ortaya koydukları akliyatla sıfatların nefy edilmesini iddia etmektedir. Çünkü sarih aklın hükümleri nasslara aykırı olmayıp uygun olmakla akliyat diye isimlendirmeyi hak eder. İbn Teymiyyeye göre Cehmiyye dört noktada sapkınlık içindedir. Nebilerin nasslarını reddetmişler, akıllı kimselerce ma’kul olan şeyleri reddetmişler, mücmel ve batıl şeyleri kendilerine usûlu’d-din yapmışlar, onların görüşlerine karşı gelen kimseleri hatalı fasık ve kafir kabul etmişlerdir.(İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/276-277 )
Bu nitelikleriyle Cehmiler, nassa ve akla tavır koymuş irrasyonel ve vahiyden sapmış bir ekol olarak ortaya çıkmıştır.



699 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 2/331-332, 409-410; 6/238; 8/98, 118-122
700 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 7/154-155,189-192, 297, 336, 403-408, 508
701 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 5/302,308; Mecmû’etü’l-Fetava, 2/127,437;
5/20-25; 7/619



Bunun yanı sıra Cehmiyye, vahdet-i vücuda kaynaklık etmesi açısından da İbn Teymiyye tarafından eleştirilmiştir. İttihadiyye görüşünde olanların izledikleri yol açısından Cehmiyye’ye öncelik verdikleri görüşündedir. Süreç içerisinde buna ilk sûfîler ve filozoflar da katılmıştır.703


Genel itibariyle böyle ele alınan Cehmiyyenin bir çok fırka ve görüşede kaynaklık ettiği kanaati vardır. Dırariyye ve Neccariyyeyi704 diğer mezhep tarihçilerinin yaptığı gibi alt grup olarak kabul etmekte ve onların kader ve iman meselelerinde Cehme yakın olduğunu söylemektedir.705

Bunun yanı sıra farklı bir tasnif daha oluşturur. Bu tasnifinin ana unsurunu da başta sıfatlar konusu oluşturmaktadır. Ayrıca vahdeti vücuda yol açan ‘hulûl’ ve ‘ittihad’ görüşleri de bu tasnifte rol oynamakta ve Cehmiyyeyi şu kısımlara ayırdığı görülmektedir: Cehmiyyetu’l-Felasife706, Cehmiyyetü’l-Karamıta707, Cehmiyyetü’l-Mu’tezile708, Cehmiyyetü’l-Kaderiyye709, Cehmiyyetü’l-Nüfat710, Cehmiyyetü’l-Müteabbide711, Cehmiyyetü’l-Hulûliyye712, Cehmiyyetü’l-İttihadiyye713, Cehmiyyetü’l-Cebriyye714, Cehmiyyetü’l-Eş'ariyye715.
Eserlerinde Cehmiyyeye karşı çok sert bir tutum takınan İbn Teymiyye bu fırkanın sapkınlık ve aşırılık konusunda başta geldiğini savunmaktadır. Ona göre diğer fırkalarda bulunmayan zındık ve münafıklar Râfizîlerin yanı sıra Cehmiyyede de fazlasıyla bulunmaktadır. Cehmiler, Kur'an ve sünnette bulunmayan sözler icat etmişlerdir. Bâtınî felsefecilerin Cehmiyye ile yakın ilişki içinde olduklarını ileri sürmektedir.



703 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 2/175-176, 229
704 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/303; 2/159; 3/355,444; 4/136,201;5/184,307,392;

Mecmû’etü’l-Fetava, 3/102
705 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 3/102
706 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 6/292; 7/122, 10/59
707 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 7/196
708 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 5/18,21,60,175,245; 6/155; 7/97;10/306
709 İbn Teymiyye, Mecmû’etü’l-Fetava, 8/103-105, 242,293-295, 501
710 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 5/21,61,165,186,242,257,258,302,365,380,382
711 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 6/152; Mecmû’etü’l-Fetava, 2/298,477
712 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 6/149; Mecmû’etü’l-Fetava, 2/297,367,461,466
713 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 4/86; Mecmû’etü’l-Fetava, 2/299
714 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/305; 5/187; Mecmû’etü’l-Fetava, 13/244-227
715 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 7/35,36




Başta Hanelîler olmak üzere İslâm uleması, Cehmiyye’ye karşı birçok reddiye yazmışladır. Çünkü Cehmiyye, Allah’ın kitabının en kötü te'vil eden kimseler olup ilâhî sıfatları ve isimleri kabul etmemektedirler. (İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/249,276; 5/303,307; 7/138,179;
Mecmû’etü’l-Fetava, 3/352- 353; Minhac, 2/604 )


Bu görüşlerinden dolayı selefi ve imamlar tarafından tekfir edilmişlerdir. (717 İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 1/276; 5/302,308; Mecmû’etu’l-Fetava, 2/127,437 )

Tekfirin gerekçesi olarak da, Allah’ın kitabını ve Resul’ün aktardığı emir ve nehiyleri, mükafat ve ceza hususundaki nassları, dini ve dinin getirdiği ölçüleri inkâr etmeleri, aklı selim sahiplerinin ittifak ettikleri aklî şeylere karşı itirazları ve bunları Brahmanlardan ve Sabiîlerden daha tehlikeli görmeleridir. ( İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n-Nakl, 2/65-66;5/5,185,302,309; 7/110; Mecmû’etü’l-Fetava, 2/146 )
 
Üst Ana Sayfa Alt