Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye Daru'l Harbde Oy Kullanmaya Cevaz mı Vermektedir?

K Çevrimdışı

kandahar

Üye
İslam-TR Üyesi
Pekala, anlşılsın diye Osmanlıdan örnek vereyim. Dürrizade hocaefendi dönemin büyük alimlerinden mürtedlerin elebaşı atatürk ve onunla birlikte savaşanlar için bir idam yani katl-i lazım fetvası çıkartıyor. Orada diyor mu ya hele bir dur bakalım adamlarda bir cehalet var mı yada herhangi bir özür var mı diye? Cevab: hayır.
Bu fetva nerdedir okuyabilirmiyiz link varmı
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Bu fetva nerdedir okuyabilirmiyiz link varmı

Fetvalarda Kuva-yı milliye tekfir edilmiyor, asi olarak kendilerine karşı savaşın vacip olduğu fetvası veriliyor. Bu fetvanın mukabilinde Kuva-yı milliye'ye destek veren hocalar Ankara Fetvasını yayınlamışlardır. 1920-24 arası Kemalizm'in materyalist-laik ideolojisi dışa vurulmamıştı henüz, dolayısıyla hareketin küfrüne fetva vermek uygun olmazdı. Savaşan bir çok kişi de vatan müdafaası niyetiyle savaşmıştır, haşa küfür uğruna veya sultanı devirmek için değil. 1923'e kadar hareket sultana bağlılığını korumuştu.

Gazeteci M. Bardakçı fetvaları şöyle özetlemiş:
10 Nisan 1920’de yayınlanan fetvalar beş adettir, hiçbirinde “Kuvâ-yı Milliye” ifadesi geçmez ama hepsinde Anadolu’daki hareket kastedilir. İlk fetvada Halife’nin emrine karşı çıkanların katledilmelerinin meşru ve farz olduğu söylenir; ikinci fetvada savaşma gücü olanların Sultan Vahideddin’in etrafında toplanmalarının vacip görüldüğü, üçüncüsünde Halife’nin tarafını terkeden yahut firar eden askerlerin dünyada cezaya ve ahırette de azaba müstahak oldukları ileri sürülür. Dördüncü fetvada “isyancıları” katledenlerin “gazi”, onlar tarafından öldürülenlerin de “şehid” olacakları; son fetvada da Sultan’ın emrine karşı çıkanların şeriatın belirlediği cezalara uğrayacakları yazılıdır

Aşağıda fetvaların Türkçe transkripsyonu ve tercümesi: Yrd. Doç. Dr. Osman AKANDERE. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Ensitüsü Atatürk Yolu Dergisi S 24, Kasım 1999-2003 s. 417-467. 11 Nisan 1920 (1336) Tarihli Takvim-i Vekâyi'de Kuva-yı Milliye Aleyhinde Yayınlanan Kararlar.

FETVÂ-YI ŞERİFE SÛRETİDİR
"Sebeb-i nizâm-ı âlem olan Halife-i Islâm-edâma'llâhü teâlâ hilâfetehu ilâ yevmi'l-kıyâm- hazretlerinin taht-ı velâyetinde bulunan bilâd-ı İslâmiyede bâzı eşhâs-ı şerire ittifak ve ittihat ve kendûlerine rüesâ intihab ederek tebea-i sâdıka-i şâhâneyi hıyel ve tezvîrât ile iğfal ve idlâle ve bilâemr-i âlî ahaliden asker cem'ine kıyam idüb zâhirde askeri iaşe ve teçhiz bahanesiyle ve hakikatte cem'-i mal sevdâsıyla hilâf-ı şer'-i şerif ve mugâyir-i emr-i münif bir takım garâmât ve vergiler tarh ve tevzî, ve envâ-ı tazyik ve işkencelerle nâsın emvâl ve eşyasını gasb ve gâret ve bu veçhile ibâdullaha zulmü itiyad ve tecrîme cesaret ve memâlik-i mahrûsenin bâzı kurâ ve bilâdına hücum ile tahrib ve hâk ile yeksân ve tebea-i sâdıkadan nice nüfuûs-ı mâsumeyi kati ve itlâf ve dimâ-i mahkûneyi sefk ve irâka etdikleri ve cânib-i emirilmü'mininden mansub bâzı me'mûrîn-i ilmiyye ve askeriyye ve mülkiyyeyi hod be-hod azl ve kendi hempâlarını nasb ve merkez-i hilâfet ile memâlik-i mahrûsenin muvâsalât ve münâkalât ve muhâberâtını kat' ve taraf-ı devletden sâdır olan evâmirin icrasını men ve merkezi dîger memâlikden tercîd ile şevket-i hilâfeti kesr ve tehvîn kasd ederek makam-ı muâllay-ı imâmete ihanet etmekle tâat-i imamdan hurûç ve devlet-i aliyyenin nizâm ve intizamını ve bilâdın âsâyişini ihlaâ içün neşr-i erâcîf ve işâa-i ekâzîb ile nâsı fitneye sâik ve sâî-i-bilfesâd oldukları zâhir ve mütehakkık olan rüesây-ı mezbûrûn ile ile a'van ü etbâı bâgîler olup dağılmaları hakkında sâdır olan emr-i âlîden sonra hâlâ inad ve fesadlarında ısrar ederler ise, mezburların habâsetlerinden tathir-i bilâd ve şer ve mazarratlarından tahlîs-i ibâd vâcib olup, Fekatilû elletî tebgî Hatta tefî'e ilâ emrillâh nass-ı kerîmi mucebince kati ve kıtalleri meşrû ve farz olur mu,

Beyan buyurula.
El-Cevab: Allahû teâlâ a'lem olur.
Ketebehu el-fakîr
Dürrîzâde es-seyyid Abdullah
afa anhümâ

Bu sûretde memâlik-i mahrûse-i şâhânede harp ve darba kudretleri bulunan Müslümanlar, İmam-ı âdil halîfemiz Sultan Mehmed Vahîdûddin Han hazretlerinin etrâfında toplanıp mukatele için vâki olan dâvet ve emrine icabet ve buğât-i mezbûrûn ile mukatele etmeleri vâcib olur mu,
Beyan buyurula.
El-cevab: Allahû teâlâ a'lem olur.
Ketebehu el-fakîr
Dürrîzâde es-seyyid Abdullah
afa anhümâ

Bu sûretde halîfe-i müşarünileyh hazretleri tarafından buğât-ı mezbûrûn ile mukatele içün tayin olunan askerler, mukateleden imtina ve firar eyleseler, mürtekib-i kebîre ve âsim olup dünyada ta'zîr-i şedide ve ukbâda azab-ı elîme müstehak olurlar mı,
Beyan buyurula.
El-cevab: Allahû teâlâ a'lem olur.
Ketebehu el-fakîr
Dürrîzâde es-seyyid Abdullah
afa anhümâ

Bu sûretde halifenin asâkirinden olub da buğâti kati edenler gâzi ve buğât tarafından kati olunanlar şehîd ve müsâb olurlar mı,
Beyan buyurula.
El-cevab: Allahû teâlâ a'lem olur.
Ketebehu el-fakîr
Dürrîzâde es-seyyid Abdullah
afa anhümâ

Bu sûretde buğât ile muharebe hakkında sadr olan emr-i sultânîye itaat etmeyen Müslümanlar âsim ve ta'zîr-i şer'îye müstehak olurlar mı,
Beyan buyurula.
El-cevab: Allahû teâlâ a'lem olur.
Ketebehu el-fakîr
Dürrîzâde es-seyyid Abdullah
afa anhümâ
21 receb 1338/11 Nisan 1336
Şeyhülislâm Dürrîzâde Abdullah Efendi'nin çıkardığı Fetvâ-yı Şerîfe'nin bugünkü dile çevrilmiş metni.

Fetvanın sadeleştirilmişi:
“Dünya nizamının sebebi olan İslâm Halifesi Hazretlerinin (Yüce Allah onun hilâfetini kıyamet gününe kadar sürdürsün) idaresi altında bulunan İslâm beldelerinde bazı şerir şahıslar aralarında birleşip ve kendilerine reisler seçerek, Padişah’ın sadık tebaasını hileler ve tezvirler ile kandırmaya, Padişah’ın yüksek emirleri olmadan asker toplamaya kalkışıp, görünüşte askeri iaşe ve teçhiz bahanesiyle ve gerçekte mal toplama sevdasıyla kutsal şeriata ve Padişah’ın emirlerine aykırı olarak birtakım salma ve vergiler kesip, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mallarını ve eşyalarını yağmalamak ve bu yoldan Allah’ın kullarına zulmede gelmeye ve suçlar işlemeye, memleketin bazı köyleri ve bölgelerine hücum ile tahrip, yerle bir etmek, Padişah’ın sadık tebaalarından nice mâsum kişileri kati ve masum kanları döktükleri, müminleri emiri olan Padişah emrinde bulunan bazı dinî, askerî ve mülkî memurları kendi başlarına azil ve kendi hempalarını tayin, hilâfet merkeziyle memleketin ulaştırma ve haberleşme yollarını kesmek, devletçe gönderilen emirlerin yapılmasını yasaklamak, hükümet merkezini diğer bölgelerden ayırmak suretiyle halifelik otoritesini kırmak ve zayıflatmak maksadıyla yüksek halifelik makamına ihanet etmek suretiyle imama itaatten dışarı düşmekle, Devlet-i Aliye’nin nizam ve düzenlerini, memleketin asayişini bozmak için yalanlar yaymakta, halkı fitneye sevk ve fesada gayret etmekte oldukları açıklanmış ve gerçekleşmiş olan adı geçen reisler ile aveneleri ve onlara bağlı olan kimseler mertebesinde bulunup, dağılmaları hakkında gönderilmiş bulunan yüksek emirlerden sonra, hâlâ inat ve fesatlarında direnirler ise, adı geçen kimselerin kötülüklerinden memleketi temizlemek ve zararlarından halkı kurtarmak vacip olup ‘Fekatilu elleti tebga hatta tefaa il emerillah’ â-yet-i kerimesi gereğince katilleri ve gerekirse kitle halinde öldürülmeleri meşru ve farz olunur mu?
Beyan buyrula!
Cevabı budur: Gerçeği Allah bilir ki, olur.
Dürrizâde Esseyyit Abdullah tarafından yazıldı.

Böylece Padişah’ın ülkesinde savaş kudretleri bulunan Müslümanların, adil halifemiz ve imamımız Sultan Mehmet Vahdettin Han hazretlerinin çevresi etrafında toplanıp bunlarla çarpışmak için yapılan davet ve emirlerine koşup adı geçen eşkiyalar ile savaşmaları vacip olur mu?
Beyan buyrula!
Cevabı budur: Gerçeği Allah bilir ki, olurlar.
Dürrizâde Esseyyit Abdullah tarafından yazıldı.

Bu suretle Halife Hazretleri tarafından adı geçen eşkıya ile çarpışmak için tayin olunan askerler çarpışmaktan kaçınır ve firar eylerse büyük günaha girip ve asi olup, dünyada şiddetle cezaya ve âhirette acılı azaplara hak kazanmış olurlar mı?
Beyan buyrula!
Cevabı budur: Gerçeği Allah bilir ki, olurlar.
Dürrizâde Esseyyit Abdullah tarafından yazıldı.
Bu suretle Halife’nin askerlerinden olup da eşkıyaları katledenler gazi ve eşkıyalar tarafından katledilenler şehit, ve şefaate nâil olurlar mı?
Beyan buyrula!
Cevabı budur: Gerçeği Allah bilir ki, olurlar.
Dürrizâde Esseyyit Abdullah tarafından yazıldı.

Bu suretle eşkıyalar ile muharebe hakkında çıkarılmış bulunan Padişah emirlerine itaat etmeyen Müslümanlar, asi ve şer’an cezalandırılmaya hak kazanmış olurlar mı?
Beyan buyrula!
Cevabı budur: Gerçeği Allah bilir ki, olurlar.
Dürrizâde Esseyyit Abdullah tarafından yazıldı.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Peki ben sana soru soruyorum.

1) küfre yardım etmek küfür değil mi?
2) oy vermek küfre yardım etmek değil mi?
3) Ulema küfre yardım küfürdür konusunda icma etmediler mi?

Küfre yardım küfürdür ama küfre razı olmadan küfre vesile olunan her amel küfre yardım olarak değerlendirilmez. Demokratik sistemlerde küfürle hükmedecek olan yöneticilere, küfür hedefleri bulunan partilere oy verme meselesindeki kapalılık da bundan kaynaklanıyor sanırım, bir amel ne zaman küfre yardım olarak değerlendirilir, ne zaman itikad ve niyete bağlıdır meselesinde insanların zihninde kapalılık olabiliyor. Mesela küfre rıza göstermeden bir maslahat (gelir) için kafirlere put satmanın küfür değil haram olması gibi hatta şaz olarak imam Ebu Hanife bunu helal görüyor, kafirlere küfür işleyecekleri bina inşa etmek, onlara içinde küfür işleyeceklerini bildiğin bir evi satmak veya kiralamak. Bazı ameller ise açık küfre yardımdır, hangi niyet ve itikadla yapılırsa yapılsın, küfre razı olmadan yaptığını iddia etse de bizatihi küfür işlemiştir; kendisine ibadet edilecek olan putlar yapmak gibi. Bundan dolayı küfre yardım küfürdür cümlesini açmak lazım düşüncesindeyim. Oy meselesinde hakimiyet noktasında vekalet verme var, kafirlere tabi olma ve onları veli edinme var, bu amelin bizatihi küfür olduğuna inanıyorum. Allah en iyisini bilir.
 
Üst Ana Sayfa Alt