Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Şia'nın Cevab Vermekte Tıkandığı Sorulardan Birisi :

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Şia'nın cevab vermekte tıkandığı sorulardan birisi :

Tahkim hadisesinden sonra ortaya çıkan iki siyasi fırkadan (Harici ve Şia) biri olan Şia'lar, Ali (r.anh)'ın hilafetinin bahanesiyle Muaviye (r.anh)'ın bahanesiyle cennetle müjdelenmiş ashaba buğz edib dillerini uzatmaktan çekinmezler. Oysa Şia'nın kendilerini nisbet etttikleri Ali (r.anh) ve genelde O'nunla neseb bağı bulunduğundan kutsadıkları sahabe ve tâbiîn ; kendi çocuklarına Şii'lerin küfredib hakaret ettikleri, hatta yer yer tekfir ettikleri sahabelerin isimlerini vermişlerdir.


Ali bin Ebî Tâlib (r.anh)'ın Çocuklarından:
Ebu Bekir bin Ali b. Ebî Tâlib (r.anh): Kardeşi Huseyin (r.anh) ile birlikte Kerbelâ’da şehid olmuştur.

Ömer bin Ali bin Ebî Tâlib (r.anh): Kardeşi Huseyin (r.anh) ile birlikte Kerbelâ’da şehid olmuştur.

Osman bin Ali bin Ebî Tâlib (r.anh): Kardeşi Huseyin (r.anh) ile birlikte Kerbelâ’da şehid olmuştur.


Hasan bin Ali (r.anh)
Hasan (r.anh) , çocuklarına Ebu Bekir , Ömer ve Talha isimlerini vermiştir. Onların hepsi amcaları Huseyin ile birlikte Kerbelâ savaşına katılmışlardır.

Huseyin bin Ali (r.anh)
Huseyin (r.anh), oğluna Ömer b. el-Huseyin ismini vermiştir.


Zeyn el Âbidin (Zeynelabidin) bin Huseyin bin Ali (r.anh)

(Zeyn el Âbidin -Zeynelabidin- ; Ali bin Ebi Tâlib (r.anh)'ın torunu, Huseyin bin Ali (r.anhuma)'nın ise oğlu olub Tabiîn'dendir.)
Ali (r.anh), torunu Zeynelâbidîn'in kızına Âişe ismini vermiştir. Oğlunu da Ömer ismiyle isimlendirmiştir ve onunla soyu devam etmiştir.
(Keşfu’l-Ğumme, c: 2, sf: 334. el-Fusûlu'l-Muhimme; sf: 283.
Aynı şekilde diğer oniki imamın soyunda da bu isimleri bulursun. Şiâ âlimleri bundan bahsetmiş ve o isimleri zikretmişlerdir. Misal ; et Tabressî'nin; A’lâmu’l-Verâ, sf: 203; el-Mufîd, el-İrşâd, sf: 186; Tarihu’l Yakubî, c: 2, sf: 213)



Aynı şekilde Abbas b. Abdulmuttalib’in soyundan, Cafer b. Ebî Tâlib’in soyundan, Muslim b. Akil ve diğerlerinin soyundan gelen Ehli Beyt arasında da, çocuklarını bu isimlerle isimlendirenler vardır. Burada bütün o isimleri zikredecek değiliz. Bilakis muradımız, anlatılmak istenene delâlet edecek kadarını zikretmektir. Bu nedenle yukarıda Ali, Hasan ve Huseyin (r.anhum)’in çocuklarının isimleri zikredilmiştir.


Şiilerden bazıları, Ali ve oğullarının, çocuklarına bu isimleri verdiğini inkâr eder. Bu, nesebleri ve isimleri bilmeyenin yapacağı bir şeydir. Allah’a hamdolsun ki, onlar az sayıdadır.
Şiâ’nın büyük imamları ve âlimleri onlara reddiye vermiştir. Çünkü bu isimlerin varlığı kesindir. Soyları vardır. Şiilerce güvenilir kabul edilen kitablarda bu isimler vardır. Hatta Kerbelâ trajedisini anlatan rivâyetlerde de vardır. Öyle ki, İmam Huseyin ile birlikte Ebu Bekir b. Ali b. Ebî Tâlib, yine Ebu Bekir b. el-Hasen b. Ali ve diğer ismi geçenler de şehid olmuşlardır.

Evet, onlar Huseyin ile birlikte şehid olmuşlardır. Şiiler bunları kitablarında zikrederler. Bu isimleri Huseyniyât’ta ve Aşura günü yaslarında duymadığını söyleme. İsimlerinin zikredilmemesi onların olmadığı anlamına gelmez. Ömer b. Ali b. Ebi Talib ve Ömer b. Hasan, o günde yiğitlik gösteren suvarilerdendi.

Sonuç olarak, ehl-i beyt büyükleri (r.anhum) çocuklarına Ebu Bekir, Ömer, Osman, Âişe ve sahâbenin diğer büyüklerinin isimlerini vermeleri konusuna Şia’nın yanında ikna edici başka bir cevab bulamıyoruz. İsimleri hiçbir şeye delâlet etmez ve anlamsız sayamayız. Konuyu, Ehli Sünnet’in Şiâ kitablarına soktuğu bir komplo olarak da kabul edemeyiz. Çünkü bu, tüm kitablardaki rivâyetlerin hepsinini çürütmek demektir. Şia’nın hoşuna gitmeyen her rivâyete “komplo ve yalan” diyebilirler. Daha da ötesi, âlimin nefsi arzusuna uymayan bir rivâyeti o âlim çok basit bir şekilde reddedebilir ve o rivâyete “komplo” diyebilir. Çünkü Şiâ’da her âlimin rivâyetleri kabul etme veya reddetme hakkı vardır ve bunun onların yanında bir kuralı yoktur.
Bazı Şiilerin, bahsi geçen sahâbenin isimleriyle isimlendirmenin, onlara sövmek ve hakâret etmek için olduğunun söylemeleri de traji komik olduğu kadar rezil bir durumdur. Avamın kalbini kazanmak için, imamın takiyye olarak halifelere sevgisini ve onlardan râdı olduğunu insanlara hissettirmek için çocuklarına bu isimleri verdiği de söylenmiştir.

Subhânallah!.. İmamın arkadaşlarını ve insanların genelini aldatacak davranışlarda bulunduğunu söylememiz câiz olur mu?!. İmam bu sebeble nasıl kendi soyuna zarar verebilir?!.

İmamın bu isimlerle idâre ettiği kimseler kimler acaba? Onun cesâreti ve izzeti, kendisini ve çocuklarını Teymoğulları, Adiyyoğulları veya Umeyyeoğulları için küçük düşürmeyi reddeder. Ali (r.anh)'ın hayat hikâyesini inceleyen, kesin olarak anlar ki imam; kendisini dini, namusu ve şerefi için intikam alamayacak kadar korkak gösteren uydurma rivâyetlerin aksine -ve maalesef bu rivâyetler pek çoktur- insanların en cesurudur.


Ali (r.anh) ve oğullarının yaptığı, Ehl-i Beyt’in Hulefâ-i Râşidîn’e ve Peygamber (s.a.v.)’in diğer ashâbına olan sevgilerinin samimiyetine delâlet eden en güçlü akli ve psikolojik delillerdendir.
"Muhammed, Allah’ın elçisidir. Beraberinde olanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, (namazlarında) rukûya varırken, secde ederken görürsün. Onlar, Allah’tan bir lutuf ve hoşnutluk ümit ederler. (Allah'a itaatlerinin) belirtileri, yüzlerindeki secde izindendir..." (Fetih 29)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt