Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Son Paylasım:usame Bin Ladin’den Kab Bin Malik Hadisinin Şerhi: ”cihaddan Geri Kalma”

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
18096-3.jpg


Andolsun Allah, Peygamberin, muhacirlerin ve ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi neredeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir. (Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O’nun dışında (yine) Allah’tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve doğru (sadık)larla birlikte olun.Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah’ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, ‘dayanılmaz bir açlık’ (çekmeleri), kafirleri ‘kin ve öfkeyle ayaklandıracak’ bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır.” (Tevbe 117-121)


KA’B BİN MALİK TARAFINDAN RİVAYET EDİLEN HADİSİN ŞERHİ VE CİHADTAN GERİ KALMA

ŞEYH USAME BİN LADİN (RAHİMEHULLAH):

Rahman ve rahman olan Allah’ın adı ile.
Hamd Allah’adır. Ona hamd eder ondan yardım diler ona istiğfar ederiz. Nefislerimizin ve kötü amellerimizden şerrinden Allaha sığınırız. Allah kimi hidayete erdirmişse onu saptıracak kimse yoktur. Kimide saptırmışsa onu hidayete erdirecek kimse yoktur. Kendisinden başka ilah ve ortağı olmayan Allahın birliğine şahitlik ederim. Muhammed s.a.v’in de onun kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. “Ey iman edenler Allahtan gereği gibi hakkıyla korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.“

Bu buluşmamızda konuşmamız büyük olan bu ümmetin hali ile alakalı olacaktır. O ümmet ki kendisine kâfirler musallat olmuş. Allahın indirdiği dışında hükmedilir olmuş. Mukaddesatları tecavüze uğramıştır.

İşte yahudi ve hıristaynların Filistine olan ihtilal inin üzerinde seksen seneden daha fazla bir zaman geçti. Amerikanlılarının önderliğinde haçlılar tarafından mescidi harama ve biladul haremeynne olan ihtilalinin üzerinden on sene geçti. Mescidi haramı ve biladul haremeyni işgal ettiler. Güç ve kuvvet yalnızca Allahın dır .

Bunca büyük musibete rağmen Müslümanlar büyük bir gaflet içindedir. Sükûnetlerini hiçbir şekilde bozmayıp kelimeyi tevhide yardımdan geri kaldılar. Şikâyetimiz güç ve kuvvetin sadece kendisine ait olduğu Allah’adır. Çeşitli bahanelerle cihadtan geri kalmayı seçenler çoğaldı. İdrak eden bilir ki İslam ümmeti ihanete uğruyor Rahman’ın şeriatı kullara hükmetmekten uzaklaştırmıştır. Allah swt. Şeriatı kullara hükmetmekten uzaklaştırmıştır.
İnsanlarda Muhammed’in s.a.v menhecinden uzak delalet ve gaflet içinde ümmetten bu zillet ve zayıflığı kaldırmaktan çok uzaklar. Doğru olanı ortaya çıkarmanın yollarından en büyüğü selefin durumunun nasıl olduğunu onların yaşadığı dönemin nasıl olduğunun hatırlanmasıdır. Allah onlardan razı olsun. Sahabeyi kiramın hayatı nasıldı. Onların durumlarını hatırladığımızda hak bize batıldan apaçık bir şekilde beyan olur. Allah swt. İzni ile hak apaçık bir surette belli olur.

Allah onlardan razı olsun bu cihad meydanında onların hayatlarını derin bir şekilde düşündüm ve on çok ilgimi Ka’b bin Malik r.h. tarafından sahiheyn ve diğer hadis kitaplarında rivayet edilen hadisi oldu. Uzun ve derin bir anlama sahip bu hadiste bu değerli sahabe apaçık ve bir şekilde beşeriyetin tabiatını ve zayıflığını itiraf eder. Şüpheye düşmemiş, mücadeleye girmemiş yalan söylememiştir Allah ondan razı olsun.

Öncekilerin yaptığı gibi yalan yere yemin etmemiş ve Allah swt. nın helak ettikleri gibi olmamıştır. Gelin beraber bu sıdk ve apaçık izah üzerinde derin düşünelim taki cihattan geri kalanların tabiatını anlayalım ve nefislerimizin hastalıkları için bir çare bulalım. Kardeşlerimize, âlimlerimize ve nefislerimize nasihatte bulunalım. Allahtan dileğimiz onları ve bizleri güzel bir dönüşle (dinine-Cihada) döndürmesidir.

Ka’b bin malik (r.h) kendisininde geri kalmış olduğu Tebük gazvesinden bahseder. Kendisi ensarın önde gelenlerindendir. Allah onlardan razı olsun. Kendisi akabe biatı günü gelip manzaraya şahit olup biat edenlerden biridir. Öyle büyük bir biat ki üzerine Allah’ın fazlı ile İslam devleti kuruldu. O biatten sonra Medine’yi münevverde İslam devleti kuruldu. Bizlerde ancak o mübarek biatin semeresiyiz.

Ka’b bin malik (r.h) diyor: Bedir gazvesi hariç Resullullah s.a.v yapmış olduğu hiçbir gazveden geri kalmadım. Bedir gazvesinden ötürüde Resullullah s.a.v geri kalanlara hiçbir kimseye zorluk çıkarmadı.

Kendisi (Kab bin Malik) bedir hariç tüm savaşlara katılmış Resullullah s.a.v ile beraber tüm manzaraya şahit olanlardandır. Kendisi savaşlarda öne atılıp canını kelimeyi tevhidin savunması için öne sürmüştür. Fakat insan, insan olarak kalır bazen şeytan tarafından aldatılsa da, bazı durumlarda zayıf bırakılsa da ve nefisi tarafından aldatılsa da insandır. İşte Allah kendisinden razı olsun. Bu sahabe bize bunu apaçık bir şekilde izah ediyor.
Ka’b bin Malik (r.h) diyor ki: Hava sıcaklığı gayet artmışken Resullullah s.a.v harp için çağırdı. İnsanlar hurma gölgelerinde oturmuştu. Hurmalar olgunlaşmış yemiş vermeye başlamıştı. Kendisinin de bir hurma gölgesine oturmak için yöneldiğini söylüyor. İşte beşerin nefsinin tabiatı budur. Bunu onların hayatlarından okuyoruz. Allah onlardan razı olsun. Eğer o büyükler savaştan geri kaldıysa bugün savaştan geri kalmamak bazılarımız ve seçkinlerimizin gücünün dışındadır. Çünkü bizden ve onlardan daha hayırlı olanlar cihattan geri kalmıştır. İki sahiheyn de geçen bu hadiste zikrettiğim üzere.

Ka’b bin Malik r.h kendisinin de bir hurma gölgesine oturmak için yöneldiği sırada insanların savaş için hazırlık yapmaya başladıklarını söylüyor. ”Kendi nefsime dedim savaş teçhizatımı hazırlarım. Belli bir vakit geçti derken ilk gün geçti. Ben ise savaş teçhizatımdan hiçbir şey hazırlamamıştım. Kendi nefsime yarın hazırlarım dedim ve hiçbir şey hazırlamadım.” Burada sahabenin nastaki şu sözüne dikkat edin.”Kendi nefsime ben onlarla beraber çıkmaya kadirim dedim.” İşte nefisler sahibini böyle aldatır. O sahabe ki cihadı sevmiş gazveden gazveye hiç ara vermemiş. ”Kendi nefsime bu basit bir meseledir ben cihada çıkmaya kadirim dedim. Ben bu hal üzeri devam ederken savaş başlamış ben savaştan geri kalmıştım.” Süvari gözden kaybolmuştu. Öyle şanlı bir süvari ki komutanı Muhammed s.a.v idi. Beraberinde Ebu Bekir, Ömer ve sahabeyi kiram vardı. Allah hepsinden razı olsun.

Siyer ehlinin ekseriyeti Tebük gazvesine katılan sahabeyi kiramın (r.hm.) sayısını otuz bin olarak belirtmişlerdir. Burada Müslümana düşen nefsin aldatmasına dikkat etmesidir. Kelimeyi tevhide yardımdan geri kalmış kaç kişi varsa nefsi tarafından aldatılmıştır. Eğer gerçekten cihada çıkmak isteseydi çıkardı.

Şayet babası, lideri ve işini danıştığı kişi tarafından çıkması istenseydi çıkacaktı. Fakat İslam’ın maslahatı Cihada çıkmamaktadır.!!! Bu cihattan geri kalmak için apaçık bir kuruntudur. Güç ve kuvvet yalnızca Allahın’dır.

Bu sahabe ki nefsi tarafından aldatılmıştır. O ki cenkte ve savaşta kendini öne atmıştır. Ensar sürekli hakkın taraftarı olmuştur. Savaşların çocukları olmuşlardır. Büyükler büyüklerine varis olmuşlardır. Böyle olmasına rağmen nefsi tarafından aldatılmıştır.(Cihattan geri kalmıştır.) Peki, hal böyle iken hiç Allah yoluna cihada çıkmayan kişinin durumu nedir? Güç ve kuvvet yalnızca Allahın’dır. Elbette o kişinin nefsi tarafından aldatılması çok daha kolaydır. O sahabeler ki çok zor bir hayat yaşadılar. Elektrik yoktu. Klimalar yoktu. Hurmalar çiçeklenip yemiş vermeye başlamıştı. Bunlarda onun yere çakılmasına sebep oldu. Peki, her şeyin kendisi için son noktaya ulaştığı kişinin durumu nasıldır? Adeta nimetler içinde buğulananları Allah’ın dilemediği müstesna nasıl olurda nefisleri aldatmasın ?! Güç ve kuvvet yalnızca Allahın’dır.

İnsanlar cihat için evlerinden çıktı. Ka’b ise o büyük hataya düştü. La ilahe illa Allah’a yardımdan geri kaldı, Tevhide yardımdan geri kaldı, Akideye yardımdan geri kaldı ve o günlerde az olması sebebi ile dünya malına çakılıp kaldı.

Hava çok sıcaktı. Ömer r.h diyor ki ”Tebük günü güneşe çıktığımız zaman hava sıcaklığının şiddetinden boyunlarımız kopacak gibi oluyordu.”
Dünya ehli ne dedi, neler dediler? “ Onlar dediler ki sıcakta cihada çıkmayın. Deki cehennem ateşi daha sıcaktır. Eğer idrak ederlerse.”
Onlar Peygamber s.a.v sohbetlerine ve Cuma hutbelerine geldiler. Ne söylediğini öğrendiler kendi dilleri ile bu söylediler. Fakat asıl idrak kalplerin idrakidir. Korkunun idrakidir. Bilip anlamalarına rağmen idrak edemiyorlardı. Eğer idrak etselerdi bileceklerdi ki cehennem ateşi kat kat daha sıcaktır.

Bugün kardeşlerimize ne diyorlar? Kardeşlerimize diyorlar ki: Emniyet ve istihbarat peşinizde ülkeye döndüğünüzde kırbaç ve hapishane sizi bekliyor. Hapishanelerdeki hücrelerde hava çok sıcak olur. Bizlerde onlara diyoruz ki “ Cehennem ateşi daha sıcaktır. Eğer idrak ederler ise.” Allahtan dileğimiz bize derin anlayış ve ilim bahşetmesidir.

Ömür sayılı gündür. Allah swt.’nın Cennetinden beşerin tehditlerinden dolayı vazmıgeçelim? Hayır, vallahi.
Yakinen inanan bilir ki eceller sınırlıdır. Ne öne alınır nede zamanı geldimi geri bırakılır. Aynı şekilde yakinen inan bilir ki rızıklar belirlenmiştir. Ne artar nede eksilir. Yakinen inanan bu endişede olmaz.

Nebimiz s.a.v ‘in hadisinde çocuk yaştaki Abdullah ibni Abbas ‘a (Allah her ikisinden de razı olsun) öğrettiği gibi. “ Ey evlat! Sana bazı kelimeler öğreteceğim: Allahın hakkını muhafaza et ki Oda seni muhafaza etsin, Allahın hakkını muhafaza et ki Onu yayında bulasın, istediğinde yalnız Allah’tan iste, yardım istediğinde yalnız Allah’tan yardım iste ve bil ki eğer bir topluluk sana fayda vermek için toplansa sana ancak Allahın yazdığı fayda dışında başka bir fayda veremezler. Aynı şekilde sana zarar vermek için toplansalar sana ancak Allahın yazmış olduğu zarardan başkasını veremezler. Kalemler kaldırılmış ve kitaplar kapatılmıştır.” Bu hadis Müslümanlara büyük dersler vermektedir. İslam ehline ilimi öğretmektedir. Bu Allah’ın bizim üzerimizdeki bir nimetidir. Fakat İslam gençliğinin ilimle beraber bu ilimle nasıl amel edilmesi gerektiğini öğrenmeye ihtiyaçları vardır.
O ilimle de hakkı La ilahe illallAllah için ayakta tutmalılar ki meseleler tamam olsun. İlim öğrenip onunla amel etmemek senin aleyhine olan bir hüccettir. İki şeyin bir arada olması gerekir: ilim ve o ilimle amel bir arada olmalıdır. Amelin semeresi korkudur, Allah swt.nın korkusudur. İlmin semeresi ise Muhammed s.a.v beyan ettiği yol üzere amel edip Rabbimiz Allah swt. nın rızasını kazanmaktır.

Savaş başladıktan sonra Ka’b r.h diyor ki onlara katılmak istedim fakat bana takdir olunmadı. Keşke de katılsaydım. O mübarek büyük gazve ki Resulümüz Muhammed s.a.v ‘in son katılmış olduğu son gazvesi oldu. Ka’b (r.h) o büyük fırsatı işlemiş olduğu o büyük hatadan dolayı kaybetmiştir. Ne iyi olurdu katılsaydı.

Ey Allahın kulu! Sıhhatini ganimet bil. Boş zamanını ve gençliğini ganimet bil. Bu cennet meydanları (Cihad meydanları) kapılarını taliplerine açmıştır. Sahih bir şekilde Nebimiz s.a.v ‘den rivayet edildiği üzere “Cennet kılıçların gölgesi altındadır.” buyurdular.
Ebu Musa el eşari bu hadisi söylediğinde bir adam şöyle dedi: Ey Ebu Musa sen mi Rasullullah s.a.v böyle derken işittin? Onların derin anlayışına bakın öğrenip amel etmek istiyor. İlmi çoğaltıp kendi üzerine hüccet olması için sormuyor. İlimle beraber amel şarttır. Bunu sen mi Resullullah s.a.v ‘den işittin? Hadisin sahih olduğunu te’kit etmek için soruyor. Evet deyince oradan ayrılıp kavmine gitti. Onlara selam verdi. Kılıcının kınını kırdı ve hemen savaşa gitti. O savaşta ölene dek savaştı.

Sahabeyi kiramın menheci işte budur. Selefimizin menheci budur. Allah hepsinden razı olsun. (Kab) Dedi ki ”Keşke Cihada çıksaydım”, sen de keşke cihada çıksaydım, keşke yapsaydım demeden önce elinde olan bu fırsatı iyi değerlendir.

Rivayet edildiği üzere Salih âlimlerden birine ölüm geldi. O ölüm düşeğinde iken gözlerinden yaşlar aktı. O ki ilim ve takva bakımından insanların en faziletlilerinden idi. Kendisine denildi ki: ”Seni ağlatan nedir?” Ayaklarına bakarak dedi ki: ”Ağlıyorum çünkü Allah yolunda cihatta ayaklarım tozlanmadı. Nebimiz s.a.v ‘den rivayet edilen sahih hadisi biliyorsunuz.” Allah yolunda ayakları tozlanan bir kula cehennem ateşi dokunmayacaktır.” Allah-u Ekber! Öyle bir ibadet ki sadece tozu sebebi ile seni cehennem ateşinden koruyor. Allah yoluna malıyla canıyla çıkıp onlardan hiçbir ile geri dönmeyen kişinin durumu nedir? Bu amel amellerin en faziletlisidir. Sahihi Buhari de bulunan hadiste geçtiği üzere Peygamber s.a.v’e amellerin en faziletlisi ve en efdali sorulmuş Peygamber s.a.v de cevaben “ Allah yoluna cihada çıkıp canı ve malı ile kendisini tehlikeye atan kişinin yapmış olduğudur” buyurdular. Çoğu kardeşimiz bizi bu gün tehlikeye karşı korkutuyor, hakiki tehlike kabirdedir. Allah swt.’dan dileğimiz onu bize cennet bahçelerinden bir bahçe eylemesidir.

Gerçek tehlike hesap günündedir Kıyamet günündedir (çoğu kişinin aldanıldığını anladığı gün olan) teğabün günündedir. O gün gelirde aldatıldığını anlarsın ömrün alışverişle, dedi ve denildi ile boş işlerin peşinde geçmiş ve sen la ilahe illallah’a yardımdan geri kalmışsın. Allah-u Teâlâ Müminleri münafıkların sıfatlarına yaklaşmaktan uyarak şöyle buyurur.” Bedevilerden ( mazeretleri olduğunu ) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resulüne yalan söyleyenler (münafıklar) de oturup kaldılar.” Çünkü Münafıkların öne çıkan sıfatlarından biri de Allaha yardımdan geri kalmaktır. Allah sizi ve bizi kendisine ve Resulüne s.a.v ‘e yardımdan geri kalmaktan muhafaza etsin.
Selefimiz olan sahabeye bakın, hadisinde her şeyi apaçık şekilde beyan ederek demiştir: savaş başlayıp bende savaştan geri kaldıktan sonra Medine sokaklarına çıktım. Beni hüzünlendiren şey medinenin yollarında münafıklar ve münafık olduğundan şüphelenilen ve özür sahibi kimselerden başka hiç kimse yoktu. İşte bizim selefimiz bunlardır Allah onlardan razı olsun.

Rumların Müslümanlara saldıracağı haberi gelince ki henüz İslam topraklarına girmemişlerdi. Sadece haberin gelmesi ile ve bir saldırı ve ordu toplama düşüncesinde olma haberi Peygamber s.a.v gelince komutanımız ve Rehberimiz Muhammed s.a.v çıktı ve insanlara “Ey Allahın süvarileri atlarınıza binin” deyince geride münafıklar ve özür sahibi kimselerden başka kimse (Cihattan) geri kalmadı.
Bak ey Allahın kulu! Eğer kurtuluş istiyorsan kendine o mübarekleri örnek al. Allah onlardan razı olsun. Muhammed s.a.v ve onunla beraber olanları örnek al. “Muhammed Allahın Resulüdür. Onunla beraber olanlar (sahabeler) kendi aralarında merhametli kâfirlere karşı serttirler.” Tabi olma tam kâmil bir şekilde tabi olmadır. Sevdiğin ve sevmediğin şeylerin tümünde tabi olmadır. Ubade r.h’nın hadisinde rivayet edildiği gibi” Bizler Resullullah s.a.v’e zorlukta ve kolaylıkta, genişlikte ve darlıkta işitip ve itaat edeceğimize dair söz verdik .” İnsanlar cihadı sevmez fakat söz emanettir. Emanet aldığın emaneti eda etmen şarttır.

Hal budur Medinenin sokaklarına çıkıyor. Sokaklarda nifak ehlinden ve özür sahibi kimselerden başka kimseyi görmüyor. Allahın Resulü s.a.v Tebüğe vardığında dedi ki: “Ka’b bin Malik ne yaptı? “ -Onu hatırladı- beni selemeden bir adam şöyle dedi: ”Onu dünyanın süsü ve duyguları meşgul etti.” Hakkında konuştu çünkü o dine yardımdan geri kaldı. Öyle bir duruma düştü ki iman ehline düşen o durumda Allahın dinine yardımdan geri kalmamaktır. Muaz ibni cebel (r.h) o kişiye cevaben şöyle dedi: ”Söylediğin şey ne kadar kötüdür. Vallahi ey Allahın Resulü bizler onda hayırdan başka bir şey görmedik.” Beni selemeden olan adamın sözü ile alakalı olarak İbni Hacer şöyle der: şunu size bildirmeliyim ki Allah’ın dinine yardımdan geri kalan kişinin hakkında insanların konuşulması caizdir. Bu konu hakkında onun dedikodusun yapılması caizdir. Çünkü Allah’ın dinine yardım en büyük vecibelerdendir. Allah swt.’dan dileğimiz bizi kendi dine yardım ederken, o hal üzeri bizi vefat ettirmesi ve bizi kendi dinine yardım edeceğimize dair aldığımız emaneti (sözü) eda ederken bizden razı bir şekilde canımızı almasıdır.

O bu hal üzere iken uzaktan bir adam belirdi. Allahın Resulü s.a.v şöyle dedi:” Ebu haysem o” geldi ki gerçekten de Ebu Haysem el ensari (r.h.) idi. Savaşa onlardan sonra tek başına gelmişti. Geride kalıp oturanların sohbetine razı olmamıştı. Şeytanda bu konuda nerdeyse onun ayağını kaydıracaktı. O ki cömert bir sahabe idi. Ebu Haysem el ensari (r.h.) kıssası ile alakalı olarak İbni Hacer Fethul bari de savaşa katılan bazı sahabelerin sözlerini bildirir. Derki: ”Evime girdim suyla serpilmiş bir çardak gördüm.” Yazın sıcağında su ile serpilen çardak ne güzel olur. ”Su ile serpilen çardağı görünce eşime baktım.” iman ehline bakın, sahih ve yakin akide sahiplerine bakın- dedim ki: ”Vallahi bu insaf değildir. Allahın Resulü sıcağın altında sıkıntı içinde ben burada gölgenin altında nimetler içindeyim.” Bineğini ve az bir hurma alarak yola çıktı ve Resulümüz Muhammed s.a.v’e kavuştu. Muhammed s.a.v ne için çıkmıştı? Kelimeyi tevhid için çıkmamışmıydı? Bize ne oluyor da kelimeyi tevhid’e yardımdan geri kalıyoruz? Ve ona yardım ettiğimizi zannediyoruz. O kelime ki bugün (Tağutlar) Tarafından Allahın kullarına hükmetmekten uzaklaştırılmıştır.

Not: Bu beyanat Mücahitlerin imamı faziletli Şeyh Usame Bin Ladin’in (ra) ”Cihad dan geri kalma” isimli video sohbetinin tercüme etmeye güç yetirebildiğimiz belli bir kısmıdır.

Tercüme: Ebu Abdurrahman
 
Üst Ana Sayfa Alt