Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Sufilerin mahv ve fena iddiaları

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Sufilerin mahv ve fena iddiaları


Gerçek olan şu ki:

Diri olan bir varlığın eğilim duyduğu bir, varlığa karşı sevgi, nefret ettiğine ise kin beslememe si düşünülemez.

Buna rağmen: "canlı olan bir varlığın yanında bütün ölçüler eşittir", derse bu kimse şöyle düşünen iki çeşit insandan birisidir:

- Bu kişi ya ne söylediğini düşünemeyecek kadar cahil bir kimsedir.

- Ya da kendisini büyük gören inatçı bir kimsedir.

Farzedils e ki insanın başına öyle bir hal geldi ki aklını yitirdi -böyle bir duruma ister mahv, ister fena, ister ğaşıy isterse da'f denilsin farketmez- bu durum insan benliğindeki duyuları tamamen yok etmez.

Bilâkis o kimse sevdiği varlığa karşı eğilim duyma, nefret ettiğine ise kin duyma hislerine sahiptir.

Bazı şeylere karşı beslediği insanî duygulard a bir düşüş söz konusu olsa bile, bu, söz konusu insanın bütün insanî duyularını yitirdiği anlamına gelmez.

Kim, "rubûbiyetin tevhidini (birliğini) müşahede eden kimse cem ve fena makamına girer de artık bir şeyi diğerinden ayıramama makamı olarak bilinen "fark" makamını müşahede eder", diye inanırsa bu kimse yanılmıştır.

Durum ne olursa olsun, aksine bir şeyi diğerinden ayırt etme durumu mutlaka gereklidi r; çünkü bu zorunlu olan bir husustur. Ne var ki, bir kimse şerî bir hususta farketme sınırlarını aşarsa bile, tabiî olarak farketme sınırlarında kalır.

Bu durumda Mevlâ'sına itaat eden birisi değil de hevâsına uyan bir kimse olur.

Bu "fark" meselesi Cüneyd (Bağdadî) ile dostları arasında gündeme gelince Cüneyd onlara "İkinci fark" makamını anlattı.

İkinci fark makamı: emredilen le sakıncalı olan, Allah'ın sevdiği ile hoş görmediği şeylerin arasını ayırdetme makamıdır.

Bu makamda olan kimsenin kapsayıcı kaderi (kader-i câmî) müşahede etmesiyle olur.

Bu makamda olan kimse kapsayıcı kader hususunda bir şeyi diğer bir şeyden ayırdetme yasasını müşahede eder.

Aksi takdirde emredilen le sakıncalı olan arasını ayırd edemeyen kimse İslâm dininden çıkar.

Bu "cem" konusunda konuşan kimseler (Cüneyd ve çevresi) şer'î fark sınırlarının dışına tamamen çıkamazlar.

Şayet şer'î farkın (şeriat ölçülerine göre bir şeyi diğerinden ayırdedebilme melekesi) dışına çıkarlarsa en şerli kâfirlerden olurlar.

Çünkü bu kimseler artık Resul ile diğerlerinin arasının aynı düzeyde olduğuna kanaat edecek, vahdet-i vücûd düşüncesini benimseye cek duruma gelmiş kimselerd ir. Bu noktada yaratanla yaratılan arasını ayırd edememekt edirler.

Ancak bu görüşte olan kimseleri n tamamı işi "ilhad" noktasına vardırmamışlar, bilâkis bir durumdan diğerini ayırdetmişlerdir.

Böylelikle zaman zaman kıble ehli olan diğer normal müslümanların yaptığı gibi bazan Allah'a ve elçisine itaat ederken bazan da Allah'a ve elçisine âsî olmuşlardır.

Bu hususlar, başka konularda genişçe anlatılmıştır.


 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt