Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tağutu Reddetmek Tevhidin Ve Imanın Sıhhati

C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamualeykum



"Bil ki! Bütün rasullerin getirdiği İslam’ın rükunlarının en büyüğü; tek olan Allah-u Teâlâ'ya iman etme ve tagutu reddetme rüknudur. Zaten bu rükun, rasullerin gönderilme ve kitapların indirilme gayesidir. Namaz, zekat, oruç, beyti hac etme ve bunlar gibi diğer ibadetlerden önce bu rüknu yerine getirmek, kul üzerine öncelikle farzdır. Tagutu reddetmedikçe asla iman geçerli olmaz, hiçbir amel kabul edilmez ve kan korunmaz.


Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Şüphesiz her ümmete: "Allah’a ibadet edip, taguttan kaçınsınlar diye rasuller gönderdik. Onlardan kimisine Allah hidayet etti, kimisine de sapıklık hak oldu." (Nahl:36)

Bu ayet gösteriyor ki; istisnasız bütün rasullerin ilk görevi, ayette bildirildiği gibi, insanları Allah-u Teâlâ'ya ibadet ettirmek ve tagutlardan sakındırmaktır.


Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Kim tagutu inkar edip Allah’a iman ederse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa tutunmuş olur. Allah işitendir, bilendir." (Bakara: 256)

Allah-u Teâlâ'nın bu ayette, tagutu reddetmeyi Allah’a imandan önce zikretmesinde çok büyük ve önemli işaretler vardır. Bunlardan bazıları:

1 - Tagutu red meselesinin küçük görülüp de ihmal edilmemesini, tagutu reddetmenin çok önemli bir asıl olduğunu, bunun dışındaki asıl ve teferruatların ise ona bağlı olduğunu belirtmek içindir.

2 - İmandan önce tagutun reddinin gerekli olduğunu bildirmek içindir. Çünkü kişi tagutu reddetmeden önce iman ederse bu iman, tagutu red ve şirki terkedinceye kadar sahibine hiçbir fayda vermez.

3 - Allah-u Teâlâ'ya iman ile taguta iman, bir kulun kalbinde bir an bile olsa asla bir arada bulunamaz. Çünkü birisine iman, diğerine iman etmeye zıddır. Bunlardan birisine iman edilirse diğeri reddedilmiş olur. Çünkü iman ile küfür bir kalpte asla bir arada bulunmaz.

Buna göre, ya tagutu reddettikten sonra iman edilir ya da taguta iman ederek Allah-u Teâlâ reddedilir. Taguta iman ile Allah-u Teâlâ'ya imanın bir kulun kalbinde aynı anda bir arada bulunmasını düşünmek, birşeyin zıddıyla birlikte aynı anda var olduğunu düşünmek demektir. Bu ise imkansız bir şeydir.


Ayetteki "urveti’l vuska" (sağlam kulp) hakkında alimlerden bazıları; "sağlam kulp; imandır."

Bazıları; "sağlam kulp; İslam’dır."

Bazıları da; "sağlam kulp; lâ ilâhe illallah’tır" dediler. Bu manaların hepsi doğrudur. Aralarında bir zıtlık yoktur. (İbni Kesir Tefsiri-Bakara: 256 ayetinin tefsirine bak)

Bu ayet gösteriyor ki;

Her kim Allah-u Teâlâ'ya iman ettiği halde tagutu reddetmez veya tagutu reddettiği halde Allah-u Teâlâ'ya iman etmezse sağlam kulpa tutunmamış ve lâ ilâhe illallah’a gerçek manada şehadet etmemiş olur.


Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sahih bir hadiste şöyle demiştir:

"Kim lâ ilâhe illallah der ve Allah-u Teâlâ'dan başka tapılanları reddederse malı ve kanı haram olur. Onun hesabı Allah’a aittir." (Müslim)


Bil ki! Tagutu reddetmediği halde lâ ilâhe illallah diyen kimse, bir şeyi zıddıyla beraber aynı anda söylemiş gibidir. Yani aynı anda bir şey hakkında hem var hem de yok demiş gibidir. Çünkü lâ ilâhe illallah şehadeti tagutu reddi gerektirir.

Tagutu reddetmeyen kişinin misali, sözüyle Allah-u Teâlâ'dan başka ibadete layık ilah yoktur diyen, fakat aynı anda diliyle veya haliyle Allah’la beraber ibadete layık ilah vardır, diyen kimsenin durumuna benzer.

Tevhidi kabul ettiğini söyleyen bu kimse aslında yalancı, münafık, zındık, Allah-u Teâlâ'nın diniyle alay eden kafir bir kimsedir. Zira bu kimse, hem Allah-u Teâlâ'dan başka ibadete layık ilah olmadığını söylemekte hem de aynı anda var olduğunu söylemektedir.

İşte bunun delilleri:

Yalancı olmasına gelince; bir şeyi aynı anda zıddıyla birlikte söylemesidir. Zira bu kimse Allah-u Teâlâ’ tan başka bütün ilahları reddettiğini iddia etmekle beraber taguta iman etmekte ve O’na ibadet etmektedir. Bu sebeble, tevhid üzerinde olduğu iddiasında yalancıdır.

Münafık olmasına gelince; bir şeyi kabul ettiğini söylemesine rağmen ona zıd olan şeyi üzerinde bulundurmasıdır. Zira bu kimse diliyle muvahhid olduğunu söylediği halde taguta ibadet küfrünü gizlemiştir.

Zındık olmasına gelince; taguta ibadet ettiğinden dolayı kendisine küfre girdiğine dair deliller gösterilince, lâ ilâhe illallah’ı söylediğini, bu sebeble müslüman olduğunu, kafir olmadığını iddia etmesidir.

Allah-u Teâlâ'nın diniyle alay etmesine gelince; muvahhid olduğunu yüzlerce defa iddia ettiği halde tevhidin zıddına bir söz söylemekten veya amel işlemekten hiç çekinmemesidir. Allah-u Teâlâ'nın şeriatiyle bundan daha büyük bir oyun olabilir mi? Allah-u Teâlâ'nın diniyle bundan daha başka bir alay ve onu hafif görme var mıdır?


Nebinin dini, tevhid dinidir.

Tevhid dini ise; lâ ilâhe illallah Muhammedun Rasulullah’ı bilmek ve bunun gerekleriyle amel etmektir.

Fakat maalesef bazı insanlar lâ ilâhe illallah kelimesinin manasını bilmemekte, onu bozacak ameller işlemekte ve bu kelimenin sadece; yaratıcı olan, rızık veren Allah-u Teâlâ’dır manasına geldiğini sanmaktadır. Onlar bu kelimeyi, ancak bu manayı kastederek söylerler. Oysa bu kelimeyi bu manayla söylemeleri onlara bir fayda sağlamaz ve onları muvahhid yapmaz. Çünkü, bu sözleriyle sadece rububiyyet tevhidini kabul etmişlerdir. Bu şekildeki bir kabulü müşrikler de yapmakta idi.

Lâ ilâhe illallah kelimesinin manası, böyle cahillerin zannettiği gibi değildir.

Muvahhid olabilmek için "rububiyyet tevhidi" ni kabul etmekle birlikte "uluhiyyet tevhidi" nin de kabul edilmesi gerekir.

Uluhiyyet tevhidinin kabulü; bütün ibadetlerin sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılması gerektiğine dair imanı gerekli kılar.

Bazı insanlar, lâ ilâhe illallah’ın gerçek manasını bilmedikleri halde dilleriyle bu kelimeyi söylerler. Bu kişiler müslüman değildir. Çünkü onlar, lâ ilâhe illallah’ın gerçek manasına iman etmemişlerdir. Oysa bu meseleyi çok iyi bilmek ve anlamak, o meseleye inanmak için gerekli olan şartlardır. Bir şeyi bilmemek ve anlamamak ise o şeye sahip olmamaya benzer.

Bazı insanlar da, lâ ilâhe illallah’ın manasını bildikleri halde gerekleriyle amel etmezler. Bunlar da müslüman değildir. Çünkü tevhidle amel etmek, şirkten uzak olmak ve Allah-u Teâlâ'dan başka ibadet edilenleri hem söz hem de amelle reddetmek, tevhid şehadetinin en önemli gereklerindendir. Onlar bu gerekleri yerine getirmedikleri için kafirdirler.

Tevhid hem kalp hem dil hem de amelde sağlanmalıdır. Bunlardan birisini eksik yapan kimsenin müslüman olması mümkün değildir. Tevhidi bildiği halde onunla amel etmeyen kimse, Firavun ve İblis gibi inatçı bir kafir olmuştur.

Bazı insanlar ise lâ ilâhe illallah’ı söyledikleri halde gerçek manasını hem anlamazlar, hem de akletmezler. Bu kişiler de lâ ilâhe illallah’ın manasını bilmeyen kişiler gibi kafirdirler.

Buna göre, her kim lâ ilâhe illallah’ı söylediği halde tagutu reddetmezse işte o kimsenin kıldığı namaz, tuttuğu oruç, yaptığı hac ve verdiği zekat gibi salih amelleri kendisine fayda vermez. Zira, lâ ilâhe illallah’ı sözle söylemesine rağmen aynı anda onu bozucu ameller yapmaktadır.

Tagutun her türünü reddedebilmek ve sadece o gayeyle yaratıldığımız halis tevhidi gerçekleştirebilmek için tagutu, özellikle de zamanımızın tagutlarını, her çeşidiyle çok iyi bilmemiz gerekir.


Alıntı hak yayınları Tağutu red tevhidin gereğidir.Kitabı Dr. Ziyaeddin el kudsi.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt