Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tekfir Hakkında Ebu Muaz'a Sorulan Sorular ve Cevapları

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Tekfir Hakkında Ebu Muaz'a Sorulan Sorular ve Cevapları

KuTeYBe » 09:24 18-Kasım-2010
Esselamu aleykum;

Hocam bayramınız mubarek olsun.
1- Allah'ın hükmüyle hükmetmeyenleri tekfir etmek bizim görevimiz mi?
2-Tekfir etmediğimiz takdirde -fakat kalben buğz ederek ircaya düşmeden tevakkuf yaparak- hata işlemiş mi oluruz?
3- Biz kabirde sorulacak rabbin kim? nebin kim? dinin ne? sorularının haricinde Allah bizi şu kişiyi neden tekfir etmedin diyeceğine dair bir delil var mı?

4- Maide 44'ü Seyyid Kutub'un anladığı gibi anlamak durumunda mıyız? Selef menhecinde başka türlü anlayanlar var mı?

5-Mecliste olanları, okula devam edenleri - öğretmen ve öğrencileri-, devlet kurumlarında memur olarak çalışanları tekfir mi edeceğiz? Bid'a mı işliyorlar?

6-Mecliste deyip sonra karşıdaki muhatabın mecliste bulunan şu kişiyi tekfir ediyor musun? sualine evet diyen biri muayyen tekfirde bulunmuş olmuyor mu?

7-"Cehalet özürdür" kaziyesini Ahmed Ferid'in Bidatçı Tekfirçilere Reddiye kitabında sanki daha farklı anladım. Bu bağlamda sorum şu: Diyelim ki bir adama anlattık. O da inkar etmedi sadece ayete bizim verdiğimiz manada anlam vermediğini -yine diyelim ki tefsir kitaplarından - örneklendirerek anlattı. Bu adam özür sahibi midir? Yoksa bizim gibi düşünmüyor diye tekfir mi edelim?

8- Hocam Türkiye'de insanların nasıl bir din algısıyla yetiştiğini hepimiz biliyoruz. Yanlışı düzeltmek sıfırdan bilgi vermekten daha zor malumunuz. O halde bu insanların anlatıldığı anda hemen kabul edip dönmelerini beklemek doğru mu?

9- Oy kullanmadığı ve oy kullanmanın reddedilmesi gerektiğini söylemesine rağmen oy verenleri tekfir etmemek çelişki değil mi? Meclisi tekfir ediyor- zaruratı bilmek zorunda diyor- fakat oy kullananlar içinde de aynı durumda olanlar var, dendiğinde susuyor. Bu bir çelişki değil mi?

10-Muhammed el-Makdisi'nin Otuz Risalesi tekfirden sakındırıyor mu? Tekfiri özendiriyor mu?Ben karar veremedim.

11- Hucurat 2-7-9-10. ayetleri tekfir için delil midir?

12- Cuma namazlarını devlet camiilerinde namaz kılmak tağuta hizmet midir? Ölünün cenaze namazının camii imamlarına kıldırılması hakeza?

13- Ben şahsi olarak eskiden İbn Arabi, Hallac gibi kişileri tekfir ediyordum, bundan döndüm. Sadece tevakkuf ediyorum. Bu insanlar kendilerini kafir saymıyorlar. Fakat adı müslüman olmayan kafir olan insanlara da tevillerle başka adlar takmıyorum.

14- Hırıstiyan ve Yahudilerden kimse için cennete girer demiyorum ancak böyle demeye getirenlere - açıkça diyeni dinlemedim- sadece buğz ediyorum, tekfir etmiyorum.

Hocam açıkça ve ilmi gizlemeden açıklayacağınızı umuyorum.
Esselamu aleykum.



Cevap:
aleykum selam ve rahmetullah ve berakatuh.
amin, sizin de bayramınız mubarek olsun Allah bizden ve sizden salih amelleri kabul eylesin.
öncelikle bir endişeyi izale etmem gerek. ne internet ortamında ne de bunun dışında inandığımın haricinde bir şey söylemiyorum. ancak bazen yüzyüze anlaşılabilmesi mümkün iken yazı dilinin maksadı ifade edememesi/yanlış anlaşılmaya müsait olması ve bunun teyidinin internet ortamında mümkün olamaması sebebiyle yazılmayan şeyler olabilir.

1- Allah'ın hükmüyle hükmetmemek kafirlere ait bir ameldir. bir müslümanda bu fiil sadır olursa onun küçük küfür yani büyük günah işlemiş biri olduğunu anlarız. sahabe ve tabiinden yani ümmetin selefinden gelen rivayetler bu şekilde olduğu gibi, Bera radıyallahu anh'ten gelen rivayette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de bunu açık ifade etmiştir. bu fiilden dolayı tekfir edenler ise sahabe asrından itibaren ancak hariciler olmuşlardır. hicri 3. asır imamlarından Ebu Ubeyd'in İman adlı kitabına bakarsanız bu meselede selefin menhecinin bu meselede açık olduğunu görebilirsiniz.

2- Kendisini islamdan başka bir dine nispet eden, islamdan teberri eden kimseleri tekfir etmek şarttır. hristiyanım diyen, yahudiyim diyen, komunistim, ateistim diyenler ve benzerlerinde durum açıktır. laik'im, demokratım diyenlere gelince, bunların tekfir edilmelerinden önce mutlaka bunun islam ile birlikte olamayacağını, iki dinden birini seçmek zorunda olduklarını açıklamak, ondan sonra tercihlerinin hangisinin olduğunu anlamak gerekir. zira pek çok kimse laiklik ve demokrasinin kişiyi islamdan çıkaran birer din olduğunu bilmemekte, hatta "laik müslümanım", demokrat müslümanım" gibi sözler de edebilmektedirler. tekfir için bu cehalet engelinin ortadan kaldırılması gerekir. bu ortadan kalkıp da islamdan başka tercihte bulunanları tekfir etmemek ise elbette kişinin itikadını tehlikeye sokar.

3- Bizlere vacip olan, şahıslardan ziyade, küfrü küfür olarak bilip ondan sakınmak, iman ve tevhidi bilip gereklerini yerine getirmektir. Bir kimse - günümüzde sulandırılmış kapalı meselelerde olduğu gibi değil! - dinde bilinmesi zaruri olan apaçık küfür bir fiili işlediğinde, kendisini islamdan başka bir dine nispet ettiğinde, bile bile bir ayet inkar ettiğinde, peygamberlik iddia ettiğinde vb. bu gibi durumlarda tekfir edilmezse, bu şüphesiz kulun kabrinde karşısına çıkar. çünkü rabbin kim, peygamberin kim, dinin nedir gibi kabirde sorulacağı bildirilen esasların kapsamındadır. ancak durumu kapalı olan, alimlerin dahi tekfirinde ihtilaf ettikleri kimseleri tekfir etmekten de, elde apaçık bir delil olmadıkça uzak durmak en selametlisidir. böyle bir tekfir yapılırsa yine bu da kabrinde karşısına çıkar. zira bir kimse Allah indinde kafir olmadığı halde ona kafir diyen kimse, hükmü kendi aleyhine döndürmüş olur. Ebu Zer ve İbn Ömer radıyallahu anhum hadislerinde olduğu gibi.

4- Maide 44'ü de tıpkı diğer ayetlerde olduğu gibi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in açıkladığı, sahabelerin ittifak ettiği şekilde anlamak mecburiyetimiz vardır. Seyyid Kutup gibi selefin menhecinden ayrılıp hatalı anlayanlar için de bağışlanma dileriz.

5- Aslı itibariyle müslüman kabul edilen kimselerde küfür ve şirk amellerinin bulunuyor olması onları bir kalemde tekfir etmemizi gerektirmez. verdiğiniz örnek sınıfların her birinde ayrı durumlar sözkonusu;

a- meclistekiler: bunların herbirini kuşatan küfür/şirk fiili Allah'tan başkası adına yemin etmeleridir. doğrusu bu büyük şirktir. lakin ehli sünnet alimlerinden bir çok kimse Allah'tan başkası adına yeminin küçük şirk olduğunu söylemiş, türkiyede yayınlanan tevhide dair kitapların hemen hemen hepsinde de bu küçük şirk olarak takdim edilmiştir. diğer taraftan bu kimselere kalbinin kastı olmaksızın takiyye icabı yapılan böylesi yeminlerin kendilerine bir zararı olmayacağını telkin eden din adamı kabul ettikleri kimseler vardır. yeminin eden tarafından benimsenen niyete göre değil, yemin ettirenin niyetine göre olması hakkındaki hadis ya çok yaygın değildir, bilinmemektedir, ya da bu hadisin bu gibi meseleleri ilgilendirdiği hakkındaki şuur yerleşmemiştir. yani mesele hüccet ikamesini gerektirmektedir. yine memurların yaptıkları yeminlerde de aynı durum geçerlidir. Meclistekilerin memurlardan ayrı olarak kanun çıkarmada rol alma gibi durumları vardır. Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemenin durumuna yukarıda işaret etmiştim. dolayısıyla bir kimsenin kalbindeki itikadı; islamın ahkamına "çöl kanunları" demesi, "gericilik" gibi sözlerle açık bir küfür ortaya koymadan, sadece ilahi hükmü terk etmeleri, başka kanunlar koymaları sebebiyle tekfir edilemezler. ancak küçük küfür işlemektedirler. Bunların teşri'de bulundukları gerekçesiyle tekfir edilmesi gerektiğini söyleyenler olmuştur. ancak böyle fetva veren alimlere dikkat edilirse, onların haklarında fetva verdikleri kimseler teşri sıfatının yerine geldiği kimselerdir. yani teşri; dinden bir hüküm çıkarmak veya eklemeyi yahut değiştirmeyi ifade eder. sözü geçen ilim ehlinin teşriden bahsettikleri ülkelerde verilen hükümler dini bir mahiyet arz etmektedir. ama türkiyede halihazırda meclisten çıkan kararlar dine bir ekleme, çıkarma, değiştirme ifade etmemektedir. her ne kadar bu ülkedeki kafirler bunu islamın alternatifi olarak yerleştirmek isteseler de müslümanlar için böyle bir durum sözkonusu değildir. bu açıklamalar, bu sistemin böyle devam edebileceği, bunda sakınca olmadığı anlamına gelmemelidir. şüphesiz bunun böyle devam etmesini isteyenler ancak kafirlerdir.

b- Okula gidenler/gönderenler ve öğretmenler: İstiklal marşında ve diğer bazı sebeplerle saygı duruşunda bulunmak, and törenleri, putun karşısında selamlama gibi şirk eylemlerine muhataptırlar. ancak içlerinde tevhid ehli bir çok kimsenin de bulunduğu büyük bir kitle bu sayılanların şirk olduğunu bilmemektedir. bilmek ile kastım deliliyle bilmektir. yoksa mücerret kanaat ortaya koymak değildir. zira kanaatler tarışılabilir ancak açık ve kuvvetli delil tartışılamaz. ona ancak teslim olunur. burada mesele sağlam bir hüccet ikamesine muhtaçtır. hüccet ikamesinden sonra ortaya tekfire mani başka bir durum daha ortaya çıkmaktadır ki o da ikrah halidir. elbette ikrah hali konusunda da bir sürü cehalet sergilenmektedir. ancak mesele sonuç bakımından tekfire mani bir hal arzetmektedir. devlet organları çocuklara el koymak, velileri hapse göndermek gibi tehditlerde bulunmaktadır ve bunu yapabilecek yetki ellerinde vardır, hatta yapmışlardır. ancak burada müslümanların bilinçli olması, onlar tarafından anayasada vaad edilen din ve vicdan hürriyeti maddesini kullanmaları gerekir. zira din ve vicdan hürriyeti islamın da öngördüğü bir husustur. öğretmenlere ve onların pozisyonunda bulunan diğer bütün memurlara gelince, bunların da şirk olan eylemlerden uzak durmaları zorunludur. ama önce neyin şirk olduğu sağlam bir hüccet ikamesiyle, açık delillerle ortaya konulmalıdır. Kişinin sadece kendisini ikna eden delille muhataplarını tekfir etmesi doğru bir hareket olarak görülemez. hülasa, tekfir edilecek kimse; küfrü ve şirki mahiyetiyle bilmesine rağmen onu işleyen kimsedir. buna karar verebilmek için de hüccet ikamesi şarttır. dolayısıyla bu kararı da hüccetin ne olduğunu bilen, muhatabın durumunu bilen bir kimse verebilecektir.

c- Genel olarak memurlar: bunları tekfir edenlerin gerekçesi galiba yemin meselesi. buna da yukarıda değindim. Memur olacak bir müslümanın bu şirkten de sakınması gerekir. memurların tekfir edilmesine ise bir yol yoktur. 1- yemin ettiğinde bunun büyük şirk olduğunu, hatta haram olduğunu dahi bilmiyor olabilir. 2- yemin etmeyi reddetmiş olabilir. Bazıları yemin etmeden memur olunmaz diye biliyorlar. bu doğru değildir. uygulamada bunun bir çok yolları vardır. din ve vicdan hürriyeti maddesi gereğince kendi itikadına göre yemin etmesi de mümkündür. 3- yemin etmemiş olabilir ve hükmen (asalet tasdiki için iki sene geçmesi üzerine) memurluğu onaylanmış olabilir.

6- Evet, muayyen tekfirde bulunmuş olur.

7- Verdiğiniz örnek, cehaletle mazur olan değil, tevil sebebiyle tekfir edilemeyecek kimseye örnektir.

8- Bu tespitiniz gayet yerinde. basit cehaletin değil, mürekkeb cehaletin giderilmesi için mücadele sözkonusuysa hakkın anlaşılması elbette daha fazla zamana muhtaçtır.

9- Oy kullanmayı ve meclisi reddetmenin ne mahiyette olduğu bilinmelidir. bugün oy kullanmak küfürdür diyenler Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hüküm koymaktadırlar. "Biz oy kullanmaya, şu ayetten dolayı küfür diyoruz, oy kullanmak şu ve şu anlama gelmektedir" gibi savunanlara "Lazımu'l-mezheb leyse bimezheb" kaidesini hatırlatırız. yani bir söz veya bir fiilin gerektirdiği muhtemel anlam, o söz veya fiilin kendisi değildir. "oy kullanmak küfürdür ama oy kullanan herkesi tekfir etmiyoruz" diyenler fiil ile faili ayırmak kaidesini dile getirmek istiyorlar. ancak aşağıdaki maddede dile getirdiğiniz gibi, bunu söyleyen arkadaşlar "biz ancak şunları tekfir ederiz" diyerek öyle tarifler yapıyorlar ki, bu tarifin dışında yine kimse kalmıyor, oy kullananların hepsi sonuçta yine aynı hükmün altına giriyorlar.

10- Tekfirden sakındırmaya dair otuz risale kitabını demek ki dikkatli okumuşsunuz. çünkü bu kitap, Kuran ve sünnette küfür olarak açıkça belirtilmeyen bazı fiilleri küfür olarak takdim ettikten sonra, "bu fiillerden dolayı tekfir edilmemelidir, çünkü şu durumlar vardır" diyor. bir önceki maddede belirttiğim gibi, tekfire mani olarak zikredilen halleri incelediğinizde de sonuçta bahsedilen ve icad edilen bu küfür fiillerinden dolayı yine herkesin ya da çoğunluğun tekfir edilmesi gerektiği sonucu anlaşılıyor. Allah Makdisi'yi affetsin, ıslah etsin. bu kitabın yazılması esnasında hislerin kendisine galebe çaldığını düşünüyorum.

11- Bahsettiğiniz ayetler tekfire nasıl, ne açıdan delil oluyor bilmiyorum

12- Cuma ve cenaze namazları hakkında bu yorumlar biraz zorlamayla elde edilmişe benziyor. Aynı düşünce tersine çevrilerek Allah’ın emri olan Cuma namazına engel olanlar taguttur ve cumaları terk eden tagutu desteklemiş olur denilirse bu daha isabetli olur.

13- İbn Arabi ve Hallac gibilerle biz muasır değiliz, küfürlerine bizzat şahit olmadık, lakin onunla muasır olan ilim ehli onların küfürlerine şahitlik ettikleri için onların şehadetlerine tabi oluyoruz. burada şahıslarının durumu değil, ortaya koyduklarının veya kendilerine nispet edilenlerin küfür ve şirk olduğunu bilmek önemlidir. yoksa onların küfürlerini ve şirklerini başka şekilde reddettiği halde, isimleri söylendiğinde onların müslüman olduğunu söyleyen/öyle bilen kimseler, onların küfür işlediğini bilmedikleri için bundan mesul olmayabilirler. çünkü mesul oldukları şey, şirki ve küfrü reddetmeleridir.

14- Yahudiler ve Hristiyanları Allah Teala tekfir etmiş ve yerlerini cehennem olarak belirlemiştir. muayyen bazı şahıslarında istisnalar sözkonusu olursa, buna da hükmedecek olan yine Allah Azze ve Celledir. bu konuda (yahudi ve hiristiyanların cennete girebileceğini iddia konusunda) samimi bir gayret ortaya koyup te'vil ile yanılan tekfir edilmez, hüccet ikame edilir. ancak günümüzdeki ilahıyatçıların çoğunun samimiyetsizlikleri ortadadır. yıllardır aksini savunanların dinler arası diyalog gündeme geldikten sonra rota değiştirmeleri, tevil ile mazur görülmelerini engellemektedir. Allah en iyi bilendir.

bu soruların internet ortamında sorulmasından yahut verdiğim cevaplardan herhangi bir çekincem sözkonusu değildir. nerede sorulursa sorulsun cevabım aynı olur. hatta siz de onaylarsanız, derli toplu sorulan bu soruları, gerekirse soru sahibinin ismi gizli kalmak suretiyle websayfamda da yayınlayabilirim. aynı sorular böylece tekrar tekrar sorulmaz.

Allah ayaklarımızı istikamet üzerinde sabit kılsın, bize hakkı sevdirsin, batıldan uzaklaştırsın.
amin ecmain
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun. Allah cennetiyle ikramlandırsın sizi.

Allah Resulü'nün ve sahabenin bizatihi tekfirleri için haberler sunabilir misiniz? (Örneğin şu adam şöyle yaptı kafir.)
Ebu Ubeyd'in İman kitabını nereden bulabilirim?
Mahkemeleri unutmuşum. Cevabınızı okurken aklıma geldi. Mahkemelere başvurmak, resmi nikahla evlenmek gibi meselelerde de tekfir işletilebilir mi?
Yazıyı sitenizde yayımlayabilirsiniz.


Cevap:
Allah rasulü ve sahabelerden; kendisini islama nispet eden bir kimseyi muayyen olarak tekfir ettiklerine dair örnekler oldukça az. Museylemetul Kezzab bu konuda örnek verilebilir. o ve takipçileri namaz kılıyor, la ilahe illallah muhammedun rasulullah diyorlardı. ancak müseyleme; Muhammed Allah'ın rasulüdür ama ben de Allahın rasulüyüm diyordu. bunun dışında Allah rasulüne bazı münafıkların küfürlerine delalet eden halleri şikayet ediliyor, öldürmek talebinde bulunuyorlar, fakat rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: namaz kılıyor mu diye soruyor, namaz kılanlardan ise öldürülmesini yasaklıyordu. küfrü sabit olduğu halde kendini islama nispet edenlerde uygulama budur. şüphesiz onlar munafıklardır, lakin dünya hayatında onlara müslüman gibi muamele yapılır. fakat nifaklarını açık ortaya koyup, müseylemenin yaptığı gibi küfre davet de sözkonusu olursa o zaman onlarla savaşılır. Yine bu konuda diğer bir delil, İbn Sayyad'ın yanına Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte giden Ömer radıyallahu anh'ın onun hakkında vallahi bu deccaldir, bırak onu öldüreyim demesi karşısında, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin: şayet o deccal ise onu sen öldüremeyeceksin, deccal değilse öldürmende fayda yoktur buyurması da bizim küfür söz ve fiiller işleyenler karşısındaki tavrımızın ne olacağına ışık tutar.
Ebu Ubeyd'in Kitabul İman tercemesi, Kitabiyat yayınlarından: İslam düşüncesinde ilk gelenekçiler/sönmez kutlu kitabının sonunda ek olarak mevcuttur.

Mahkemelere başvurma konusudan Selefin Sabit Akidesinden Cevaplar adlı çalışmamda detaylı olarak bahsettim. burada kısaca şunu söyleyebilirim: herhangi bir meseleyi islamın hükümlerine göre halletme imkanı varken, islama aykırı hüküm veren kişi ve kurumlara başvurmak münafıklıktır. Nisa 60. ayetinde belirtilen durum budur. zulmü def etmenin mevcut mahkemelere başvurmaktan başka yolu yoksa, bu mahkemeden sadece islama uygun olan hükmü kabul etmek, islama uygun olmayan hükmü reddetmek şartıyla başvurulması halinde bu fiilin nifakla ya da küfürle bir alakası yoktur. yine nikah da islamın emrettiği, meşru kıldığı bir fiildir ve resmi dairelerde nikah kıydırmanın islama aykırı bir yönü - bildiğim kadarıyla - yoktur.
bayrakpalestinekn3.gif
 
karafi Çevrimdışı

karafi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
tevhide gönüllü veya tevhidi yeni tanımış insanlar için başlarken bitirmek için ve uyuşturmak ve ahmaklaştırmak için verilmiş saçma sapan cevaplar laf salatasından başka bir şey değil.
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Aynı soruların cevaplarını siz de verebilirsiniz. Bu konuda Makdisi yalnız değil. Benim bildiğim en katı Ziyauddin el-Kudsi bu konuda. O zaman Kudsi gibi düşünenler Makdisi'yi Makdisi gibi düşünenler Ahmed Ferid'i Ahmed Ferid gibi düşünenler de Hasan el-Hudaybi'yi gevşek göreceklerdir. Üstelik hepsi de hüccet gösteriyor. Ebu Muaz ayrıca güzel bir insandır. Sahih İlmihal çalışmasıyla ve diğer çalışmalarıyla ilm için gayret göstermektedir.
 
B Çevrimdışı

BiraZzamaN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
4- Maide 44'ü de tıpkı diğer ayetlerde olduğu gibi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in açıkladığı, sahabelerin ittifak ettiği şekilde anlamak mecburiyetimiz vardır. Seyyid Kutup gibi selefin menhecinden ayrılıp hatalı anlayanlar için de bağışlanma dileriz.


Allahu Ekber maşaallah ne kadar ilim ehli olmuş ki bu zat Şehid Seyyid Kutub'a laf söylüyor birde bağışlanma diliyor, vallahi asıl seni Allah bağışlasın maide 44 ayeti gayet açık bir ayettir.

Bu ayeti sağa sola yukarı aşağı doğru tefsir etmeye hiç gerek yoktur ayet gayet açık ve nettir, zira dolayısıyla hükmüde açık ve nettir.

Allah ın indirdiği sistemin dışındaki sistemlerin hepsi tağuttur. Dolayısıyla bu sistemi yöneten bu sistemi destekleyenlerin hükmüde gayet açıktır. Birde anlatılsın diyor zira zaten bu idareciler iktidara gelmeden önce zaten bunun tagut olduklarını biliyorlardı videolarıda var bu yönde, laik olanın müslüman olamıyacağı yönünde, şimdi kalkıp izah et deniliyor sanki afrika nın en ucra köyünde yaşayan insanlar bunlar, merak etme onlar demokrasinin, laikliğin tagutun küfür olduğunu senin benim kadar gayet iyi biliyor.

Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.
Allah Şehid Seyyid Kutub tan razı olsun ve onurlu şehadetini kabul etsin..
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Allah (cc) Ebu Muaz'dan razı olsun. İlmi cevap budur işte. Adam işkembeden atmamış. Fiemanillah.
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
4- Maide 44'ü de tıpkı diğer ayetlerde olduğu gibi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in açıkladığı, sahabelerin ittifak ettiği şekilde anlamak mecburiyetimiz vardır. Seyyid Kutup gibi selefin menhecinden ayrılıp hatalı anlayanlar için de bağışlanma dileriz.


Allahu Ekber maşaallah ne kadar ilim ehli olmuş ki bu zat Şehid Seyyid Kutub'a laf söylüyor birde bağışlanma diliyor, vallahi asıl seni Allah bağışlasın maide 44 ayeti gayet açık bir ayettir.

Bu ayeti sağa sola yukarı aşağı doğru tefsir etmeye hiç gerek yoktur ayet gayet açık ve nettir, zira dolayısıyla hükmüde açık ve nettir.

Allah ın indirdiği sistemin dışındaki sistemlerin hepsi tağuttur. Dolayısıyla bu sistemi yöneten bu sistemi destekleyenlerin hükmüde gayet açıktır. Birde anlatılsın diyor zira zaten bu idareciler iktidara gelmeden önce zaten bunun tagut olduklarını biliyorlardı videolarıda var bu yönde, laik olanın müslüman olamıyacağı yönünde, şimdi kalkıp izah et deniliyor sanki afrika nın en ucra köyünde yaşayan insanlar bunlar, merak etme onlar demokrasinin, laikliğin tagutun küfür olduğunu senin benim kadar gayet iyi biliyor.

Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.
Allah Şehid Seyyid Kutub tan razı olsun ve onurlu şehadetini kabul etsin..

Dönüp kendimizi tekfir etmeye başlayacağız yakında. Soru herkesin ayeti Kutub'un anladığı gibi anlayıp anlayamayacağı yönündeydi. Bazıları ayeti inkar etmeden sadece işaret ettiğinin meclise dönük olmayacağını söylüyorlar. Yani mucbir bir sebepten dolayı o insanları "el-kafir" diye tavsiften uzaklaştırma gerekiyor.

"Onlar biliyorlardı..." diyorsunuz. Bu da amelleri için bir tevil noktası zaten. Bu adamlar biliyor, ikrah içindeler. Sistemi bilmiyormuş gibi konuşmayın. Dolayısıyla meclisin yaptığı küfürdür ama bu adamları tek tek muayyen bir küfr ile vasıflandırmak tuhaf.

Kutub'u Suudi selef uleması tekfir etti biliyorsunuz. Albani tekfir edildi sonra geri alındı. Tekfir yerine vahdete ulaşmaya bakmalıyız. Bunu da ötekileştirmeden yapmanın zaruretine inanıyorum.

Yoksa ucu bucağı yok.

Ziyauddin el-Kudsi okuyan ve önce tekfir edip sonra ırzları helal deyip tekfir ettikleri kişilerle beraber olduklarını cihadi selefi bir grupta okudum.
Cihad meydanında belki imani bile olmayan bir meseleden dolayı tartışıp akşama kadar bekleyip sonra diğerlerini öldürerek muhtemelen sevaba ulaştıklarını düşünen insanların haberi geldi bize.
Gençlik heyecanıyla reddiyeler, tekfir manifestoları suna suna dolaşan ve alt yapısı olmadığı için anlatılanı hemen kabul edemeyecek insanların hemen tekfir edildiğini biliyorum.
Seyyid Kutub'un Suretu'l-ihlas'ı anlama ve yorumlama biçiminden dolayı tekfir edildiğini biliyorum.

Küfür fiilleri evet var insanların ancak bu muayyen bir tekfirle onları tekfir etmemizi gerekli kılmıyor. Bu irca demek değildir. Kurani kavramları yaldızlı biçimde ifade ederek tağut, tuğyan, iğva, küfr vb daha fazla muttaki olunmuyor ve sizi temin ederim ki vahdette buluşmak tekfirden daha zor.

Ortada bir İslam Devleti var sanki. O zaman tekfir edip neden bırakıyorsun, tekfirin hükmünü de uygulasana dendiğinde susup kalınıyor.

Böyle tekfir tekfir diye diye dolaşan gruptan birinin Bosna'ya ailesinin yanına dönünce annesini kestiğini okumuştuk, kafir ilan edip. el-insaf ! el-insaf!

İrca: Büyük günahların imana hiçbir zarar vermeyeceğini söylemektir asıl olarak, biz bundan uzağız; iman artar ve eksilir. Ancak bezer paydalarda bulunuluyor diye insanları etiketlemek de yanlış bir hareket. Mutezile ve ehl-i hadis imanın tanımında birleşiyor diye Mutezile'yi mukaddes mi sayacağız? Asla!
 
B Çevrimdışı

BiraZzamaN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
biz ortalarda dolaşıp tekfir tekfir diye gezmiyoruz, tekfircilik bir hastalıktır zaten.
ama küfründe ısrar eden bir kişiyide zorla müslüman edecekte değiliz.

seyyid kutubu tekfir ettiklerini soyluyorsunuz evet ederler cunku işlerine gelmez onun fikirleri soyledikleri cunku onun dediklerini yapacak olursalar saraylarında dansoz oynatan krallarının hukumranlıgını yıkmaları gerekırdı, eger anlasalardı bir gecede ortadan kaybedilen 500 gencin hesabını sorarlardı, eger anlasalardı yan gelip yatıp göbek baglamazlardı.

onlar sadece rahatları bozulmasın ugrasındalar Allah onları ıslah etsin, onlara gore zaten islamda cihad kavramı yok, eger cihadı bilselerdi krallarının yaptıgı zulumler yuzunden işkence goren kabe imamlarına sahıp cıkarlardı Allah onların hesabını onlardan elbet soracaklardır..
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah tevil etmeden ve birebir konuşmadan insanları tekfir edenlerden de hesap sormayacağını nereden biliyorsunuz? Size selam verenlere sen mümin değilsin demememiz gerektiğini söyleyen Allah kelamını nasıl anlayacağız. Teenni. İhtiyacımız olan bu değil.

Tekfir ettiler çünkü işlerine gelmiyor değildi. Suretu'l-ihlas'ı sufiler gibi yorumladı diye tekfir ettiler.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
maide 44 baharda cicek acan agaclar kadar acik ve net devamina 105 de nediyor bakalim...

Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir. maide 105

tekfir in ilacini ALLAH celle celaluhu ayni surede vermis hamd olsun tabiki anlayabilene.....
 
B Çevrimdışı

BiraZzamaN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah tevil etmeden ve birebir konuşmadan insanları tekfir edenlerden de hesap sormayacağını nereden biliyorsunuz? Size selam verenlere sen mümin değilsin demememiz gerektiğini söyleyen Allah kelamını nasıl anlayacağız. Teenni. İhtiyacımız olan bu değil.

Tekfir ettiler çünkü işlerine gelmiyor değildi. Suretu'l-ihlas'ı sufiler gibi yorumladı diye tekfir ettiler.

bi kere ihlas suresinin orjinal tefsirinde o yorumlar yoktur bilip bilmeden yazmayın ondan sonra cevirenler dusmuslerdir bu hataya..
 
O Çevrimdışı

omer.hattap

Üyeliği İptal Edildi
Banned
selamun aleykum ebu muaz arkadas tağutu reddi biliyormuymus acaba bu arakadasa dıyoum kı bır kımse tağutu red etmeden nasıl musluman olabılıyormus ona gore sadece kafırler yahudi ve hırıstıyanlarmıymıs ayrıca hüccet ebu muaz mı kendisi seyid kutubun goruslerını almıyor ibn teymıyenn bunlarla savastını bılmıyor ıbn kayyımın cahılıyet meselesını bılmıyor bır maıde 44 ayetıyle 14 soruya cevap verdi buna gore demekkı kuranda baska ayet yok herale arkadas bıde müçtehid olmus sanırım feva da verebılıyor allah tan korkun zaten sıze kalsa bır tek bush ve obama kafir yok ama onlarda huccet olunması gerekır çünkü onlarda cahil demii bunlar sahabe gibi olsunlar ondan sonra maıde 44 dü konusalım allah ıslah etsın allah hıdayet etsın sizi
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
tagut laf ile red edilmez bunu cok iyi anlamak lazim tagutu red ediceksin bir yandan ilacini kullanacaksin,otobusune bineceksin,ucagina bineceksin.her turlu imkanindan yararlanicaksin ondan sonra tagutu red ediyorum diye meydanlarda dolasacaksin buna cocuklar bile kahkaha ile guler, maide 105 de yazilan gibi e bvvela kendilerimizi duzeltip sorumlu olduklarimiz (cocuklarimiz ailemiz)bunlarida duzeltmeye calismamiz gerekiyor kendimizi tam anlami ile duzetecegimizi duzelttigimizi dusunursek oda baska bir felaketdir,,,hic altin a demir diyebilirmisiniz yada demire altin diyebilirmisiniz desenizde sizin acinizdan size bir santim bile faydasi olmaz(santim gramin yuzde biri) ANLATABILDIMMI.......
 
B Çevrimdışı

BiraZzamaN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
yok ANLATAMADIN bi kere tagutun ucagını ilacını kullanmak kişiyi dinden cıkarmaz bu yonde dinde bir yasakta yok ama dinde tagutu reddedin diye bir emirde var, senin bu soylediklerini particiler soyluyor.
sanki tagut bana onları bedava veriyor bedelıyle veriyor o zaman cıhad eden insanlara ne diceksin onlar tagut la işbirlikcileriyle savasıyor o elınızdeki silahlar tagut yapımı kullanmayınmı dıceksın ?


tagut bal gibide dille red edilir ama elbetteki kalb ilede red etmek gerekir.
ve tekfir etmek akide den dir. biz demiyoruzki meydanlara cıkıp su kafir bu kafir deyıp dolasalım biz dıoruz ki eger kufru sabit bir insan sorulursa sen ona musluman dıyemezsın, zaten size kalsa herkez musluman size kalsa kadirov da musluman..

cocuk gibi konusmayın dıyorsun kendın cocukca ve islamla alakası olmayan ornekler veriyorsun. senn bu fikirlerle biraz zor olursun Allah'ın sevgilisi ki senin bu nicki alman ne kadar uygundur orasıda Allahu alem...
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
tagutun ucagini,silahini.ilacini vs.vs.vs.vs. kullanmak dinden cikarmaz sadece seni birer zavalli haline getirir dogru soyle desek daha dogru olmazmi ucagimizi,silahimizi ilacimizi,kendimiz yapsak nasil olur buna kafa yorsakta tagutun pisliklerine elimizi hic vurmasak nasil olur yada bir f16 ucagi ile diyelimki ele gecirdin ganimet varsayalimki ucuruyorsun farz edelimki cephaneside dolu hedefe gidip o ucakla vurabilirmisin ben soyleyim sadece hayal cunki otomatik olarak infilak etmeye programlilar ANLATABILDIMMI,,,,pislik pisliktir azda olsa elimizi yikariz temizlemek icin vesselam...
 
O Çevrimdışı

omer.hattap

Üyeliği İptal Edildi
Banned
birzaman sen islamla ticareti karıstırıyorsun galiba mantığınızla hareket etmenın sonucu bunlar islamda sen hiç hırıstıyanlarla yahudılerle kafirlerle tıcaret yapmayın dıye kuranda veya sunnette bır ayet okudunmu veya hadıs
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
bi kere ihlas suresinin orjinal tefsirinde o yorumlar yoktur bilip bilmeden yazmayın ondan sonra cevirenler dusmuslerdir bu hataya..

Orijinalini yazın, okuyalım. Suud ulemasından Kutub'u tekfir edenlerin açıklamasında vardı yazdığım. Demek ki Suudiler de Arapça bilmiyormuş.
 
B Çevrimdışı

BiraZzamaN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
birzaman sen islamla ticareti karıstırıyorsun galiba mantığınızla hareket etmenın sonucu bunlar islamda sen hiç hırıstıyanlarla yahudılerle kafirlerle tıcaret yapmayın dıye kuranda veya sunnette bır ayet okudunmu veya hadıs

ben yapılmaz demedim zaten bir daha okuyun isterseniz..
 
karafi Çevrimdışı

karafi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Maide 44'ü Seyyid Kutub'un anladığı gibi anlamak durumunda mıyız? Selef menhecinde başka türlü anlayanlar var mı?

bu yazıda bir dünya yanlışlıklar olmakla beraber sadece şu kısmına kısaca bakmak istedim ve şu sonuçlar çıktı bakalım sahabe ve tabiin nasıl anlamış veya çağdaşlara göre anlayamamış..

Sahabelerin, bu ayetlerin kimler hakkında indiği konusunda ihtilaf ettikleri doğrudur. Fakat bu ayetlerin hükmünün müslümanları kapsamadığını asla söylememişlerdir. Bilakis onlar, bu ayetlerin hükmünü yahudilere haslaştıran ve müslümanları kapsamadığını söyleyen kimselere kızmışlardır. Çünkü "lafızların umumuna bakılır, nüzul sebebine bakılmaz" kaidesi vardır.
Huzeyfe radiyallahu anh’nin yanında Maide: 44, 45, 47 ayetleri zikredildiğinde bazı kimseler, bu ayetlerin yahudiler hakkında indiğini, müslümanları kapsamadığını söylediler.
Huzeyfe radiyallahu anh onlara şöyle cevab verdi:
"Bu ayetlerin yahudiler hakkında indiği doğrudur. (Fakat bu ayetlerin hükmünün sizi kapsamadığını zannetmeyin.) İsrail oğulları size ne güzel kardeş oldu.... Tatlı şeyler oldu mu size, acı şeyler oldu mu onlara, öyle mi? Şüphesiz siz, sizden öncekilerin yolunu adım adım takip edeceksiniz." (Hakim Müstedrekte rivayet etti, Buhari ve Müslim’in şartlarına göre sahih dedi. Zehebi bu görüşü kabul etti. Taberi.)

İbrahim en Nehai; Maide: 44, 45 ve 47 ayetlerini zikrettikten sonra şöyle dedi:
"Evet! Allah-u Teâlâ bu ayetleri İsrail oğulları hakkında indirdi ve hükümlerinin bize uygulanmasından da razı oldu."(Taberi Tefsiri, Ed Durul Mensur, Abderrezzak Tefsiri.)
Hasan el Basri şöyle dedi:
"Evet! Bu ayetler yahudiler hakkında nazil olmuştur. Fakat hükmü bize de farzdır." (Taberi, Ed Durul mensur)
Alkame ve Mesruk, İbni Mes’ud radiyallahu anh’a rüşvet hakkında sorduklarında onlara şöyle cevab verdi:
"Rüşvet haramdır." Onlar dediler ki:
"Hükümde mi rüşvet haramdır?"
İbni Mes’ud radiyallahu anh onlara:
"Hükümde rüşvet küfürdür." dedi ve onlara Maide: 44, 45, 47 ayetlerini okudu." (Taberi Tefsiri)
Subki:
"Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 44) ayeti hakkında şöyle dedi:
"Kim Allah-u Teâlâ'nın indirdiğini bilerek terkeder ve zulmederek onunla hükmetmezse o kafirlerden olur." (Taberi Tefsiri)
İsmail Kadi, bu ayetler hakkında şöyle dedi:
"Allah-u Teâlâ'nın ayetinin zahiri şunu gösterir:
"Her kim yahudilerin yaptığı gibi Allah-u Teâlâ'nın hükmüne ve İslam’a muhalif bir hüküm ortaya çıkarır ve insanlar onu uygulasınlar diye insanları o hükmü kanunlaştırmaya zorlarsa, işte bu kimseye, yahudilere verilen hüküm verilir. Bu kimse, ister bir hakim isterse bir başkası olsun farketmez..." (Fethul Bari c: 13 s: 120 Selefi’nin birinci baskısı.)

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt