Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tekfir Hakkında Ebu Muaz'a Sorulan Sorular ve Cevapları

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
B Çevrimdışı

BiraZzamaN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
tagutun ucagini,silahini.ilacini vs.vs.vs.vs. kullanmak dinden cikarmaz sadece seni birer zavalli haline getirir dogru soyle desek daha dogru olmazmi ucagimizi,silahimizi ilacimizi,kendimiz yapsak nasil olur buna kafa yorsakta tagutun pisliklerine elimizi hic vurmasak nasil olur yada bir f16 ucagi ile diyelimki ele gecirdin ganimet varsayalimki ucuruyorsun farz edelimki cephaneside dolu hedefe gidip o ucakla vurabilirmisin ben soyleyim sadece hayal cunki otomatik olarak infilak etmeye programlilar ANLATABILDIMMI,,,,pislik pisliktir azda olsa elimizi yikariz temizlemek icin vesselam...

evet şimdi anlatabildiniz boyle derseniz buna lafım olamaz zaten..
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi

Aleykum selâm.

ebu muaz arkadas tağutu reddi biliyormuymus acaba bu arakadasa dıyoum kı bır kımse tağutu red etmeden nasıl musluman olabılıyormus ona gore sadece kafırler yahudi ve hırıstıyanlarmıymıs

Tağutu nasıl anlamamız gerektiğini anlatın bize. Kavram üzerinden gidelim o halde.

ayrıca hüccet ebu muaz mı kendisi seyid kutubun goruslerını almıyor ibn teymıyenn bunlarla savastını bılmıyor ıbn kayyımın cahılıyet meselesını bılmıyor bır maıde 44 ayetıyle 14 soruya cevap verdi

Kimse Ebu Muaz'ın hüccet olduğunu söylemedi. Kendinizle çelişmeyin. Ne Şeyhülislam'ın kendisi ne de tilmizi de hüccet olamaz. Yine dikkat ! Maide 44 ile 14 soruya cevap vermiyor, sorulan sorular için de Maide 44 ile olan kısma açıklama getiriyor sadece. Diğer ayetlere değinmiyor.



buna gore demekkı kuranda baska ayet yok herale arkadas bıde müçtehid olmus sanırım feva da verebılıyor allah tan korkun zaten sıze kalsa bır tek bush ve obama kafir yok ama onlarda huccet olunması gerekır çünkü onlarda cahil demii bunlar sahabe gibi olsunlar ondan sonra maıde 44 dü konusalım allah ıslah etsın allah hıdayet etsın sizi

Kimse Kur'an'da başka ayet yok, demedi. Kimse müctehid olduğunu da iddia etmedi. Şeyhülislam'ın tekfircilerin kafir saydığı Bestamlı Bayezid'in şathiyelerini nasıl açıkladığına bakın bir, ne kadar tolereli. İbn Arabi'nin tevhid bahsini okuyana kadar ne kadar müsamahakar. Sizin muhtemelen kafir saydığınız Geylani'ye "şeyhuna" diyor. Küfür fiillerinin ne olduğunu söyleriz biz. Muayyen küfür çok tehlikeli. Bumerang gibi anlamazsınız gelir sizi bulur.

Bir de tekfir etmeyenleri de tekfir edenler var ki evlere şenlik.

Tekfirci için müslüman kim sorusuna tekfircinin sorusu sağa sola baktıktan sonra "Ben" demektir. Tekfir kılıcıyla saldıra saldıra kimseyi bırakmamıştır çünkü.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
bakin kardesler ISLAM da HZ.MUHAMMED sallallahu aleyhi vesellemin teblig suresi yani alisma anlama donemi icerisindeki davranislari ile o donemin sonundaki davranislari farklidir bol bol okuyalim lutfen yahuldileri arap yarap yarimadasindan nasil surdugunu ,nasil davrandigini iyi anlayalim..gelelim dunyanin kafiri BOL olan biryerinde yasiyorsun bir sitedesin 200 tane ev var sen herhangi bir katta oturuyorsun komsularin munafik her turlu rezilligi yapiyorlar orada (haram olan hersey)ve sen diyorsunki ben orada yasarim hicret etmeme gerek yok..eger boyle dusunuyorsan HIC TARTISMAYALIM...
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Bayram olduğu üzere konuyu kilitliyorum, bayramdan sonra konuyu tekrar açacağım.

Bugün hepimizin bayramı, lütfen bayram bayram....
 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bu yazıda bir dünya yanlışlıklar olmakla beraber sadece şu kısmına kısaca bakmak istedim ve şu sonuçlar çıktı bakalım sahabe ve tabiin nasıl anlamış veya çağdaşlara göre anlayamamış..

Sahabelerin, bu ayetlerin kimler hakkında indiği konusunda ihtilaf ettikleri doğrudur. Fakat bu ayetlerin hükmünün müslümanları kapsamadığını asla söylememişlerdir. Bilakis onlar, bu ayetlerin hükmünü yahudilere haslaştıran ve müslümanları kapsamadığını söyleyen kimselere kızmışlardır. Çünkü "lafızların umumuna bakılır, nüzul sebebine bakılmaz" kaidesi vardır.
Huzeyfe radiyallahu anh’nin yanında Maide: 44, 45, 47 ayetleri zikredildiğinde bazı kimseler, bu ayetlerin yahudiler hakkında indiğini, müslümanları kapsamadığını söylediler.
Huzeyfe radiyallahu anh onlara şöyle cevab verdi:
"Bu ayetlerin yahudiler hakkında indiği doğrudur. (Fakat bu ayetlerin hükmünün sizi kapsamadığını zannetmeyin.) İsrail oğulları size ne güzel kardeş oldu.... Tatlı şeyler oldu mu size, acı şeyler oldu mu onlara, öyle mi? Şüphesiz siz, sizden öncekilerin yolunu adım adım takip edeceksiniz." (Hakim Müstedrekte rivayet etti, Buhari ve Müslim’in şartlarına göre sahih dedi. Zehebi bu görüşü kabul etti. Taberi.)

İbrahim en Nehai; Maide: 44, 45 ve 47 ayetlerini zikrettikten sonra şöyle dedi:
"Evet! Allah-u Teâlâ bu ayetleri İsrail oğulları hakkında indirdi ve hükümlerinin bize uygulanmasından da razı oldu."(Taberi Tefsiri, Ed Durul Mensur, Abderrezzak Tefsiri.)
Hasan el Basri şöyle dedi:
"Evet! Bu ayetler yahudiler hakkında nazil olmuştur. Fakat hükmü bize de farzdır." (Taberi, Ed Durul mensur)

بسم الله الرحمن الرحيم
Cevap yazmakta acele ediyorsunuz. yukarıda yazılanlardan bu ayetlerin müslümanları kapsamadığı gibi bir sonuç çıkmaz. biz zaten bunu söylemekten Allah'a sığınıyoruz. Kim yahudiler gibi Allah'ın hükmünü inkar ederek veya beşeri hükmü Allah'a nispet ederek veya Allah'ın hükmüyle beşerin hükmünü eşit görerek yahut beşerin hükmünü Allah'ın indirdiğinden üstün görerek yahut Allahın hükümlerinin bu zamana uymadığını iddia ederek; Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmederse o kafir olur. isterse müslümanım desin, namaz kılsın, oruç tutsun hükmü değişmez. ancak bahsedilen itikadlar sözkonusu olmadan sadece amelî olarak Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyi terk ederse o da küçük küfür işlemiş olur. zira onun küfrü itikad boyutunda değildir, Allah'ın hükmüne ve onun en üstün hüküm olduğuna iman etmekle birlikte herhangi bir sebepten dolayı amelî olarak Allah'ın hükmünü terk etmiştir. Allah rasulü bunu böyle açıklamış, sahabe ve tabiin bu konuda icma etmişlerdir. sizin bazı sahabe ve tabiinden naklettikleriniz ise açıkladığımız şeyin dışında değil zaten. Subkî ve İsmail el-Kadı gibiler ise zaten sahabeden veya tabiinden değildirler.

Alkame ve Mesruk, İbni Mes’ud radiyallahu anh’a rüşvet hakkında sorduklarında onlara şöyle cevab verdi:
"Rüşvet haramdır." Onlar dediler ki:
"Hükümde mi rüşvet haramdır?"
İbni Mes’ud radiyallahu anh onlara:
"Hükümde rüşvet küfürdür." dedi ve onlara Maide: 44, 45, 47 ayetlerini okudu." (Taberi Tefsiri)
Subki:
"Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 44) ayeti hakkında şöyle dedi:
"Kim Allah-u Teâlâ'nın indirdiğini bilerek terkeder ve zulmederek onunla hükmetmezse o kafirlerden olur." (Taberi Tefsiri)
Maide suresi 42. ayetinde "...onlar yalana kulak verirler ve suht (haram) yerler" buyrulmuştur. "ekkâlune li's-suht" tabiri müfessirler tarafından "haram mal yemek" olarak açıklanmıştır. (Bkz.: Kurtubi 6/183)Ayetteki haram mal ile; lehlerine hüküm vermeleri için hakimlere verilen rüşvet kastedilir. alimlerin cumhurunun görüşü bu doğrultudadır. İbn Abbas, Dahhak ve Hasen el-Basri de bu görüştedirler. (Bkz.: Alusi Ruhul Maani 3/309; Taberi 10/321)

İbn Mesud radıyallahu anh'den gelen rivayetlerde ise ıddırap vardır. Daha önce Maide suresinin 44. ayetinin tefsiri başlıklı yazımda "Allahın indirdiği ile hükmetmemek" mevzuunda buradaki sözünden farklı söylediğini de Taberi tefsirinden nakletmiştim. Hükümde rüşvet konusunda ise yine Taberi (10/322): Hennad - Ubeyde - Ammar - Müslim b. Subeyh - Mesruk - İbn Mesud isnadıyla şöyle rivayet edilir: İbn Mesud'a "Suht hükümde verilen rüşvet midir?" diye soruldu. o da dedi ki: "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir. Lakin suht: bir kimsenin seni bir haksızlığa tayin etmek için sana hediye verdiğinde onu kabul etmendir." bunun aynısını Abdurrazzak, Beyhaki, Said b. Mansur(2/401) ve Ebuş-Şeyh de rivayet ettiler. (Bkz.: Suyuti Durrül Mensur 3/382)

Abdurrazzak (8/147), Taberani (8/153), el-Firyabi, Abd b. Humeyd, Taberi(10/320), İbn Ebi Hatem, İbnul Munzir ve Ebuş-Şeyh; İbn Mesud radıyallahu anh'ın "Suht dinde (süfyan dedi ki yani hükümde) rüşvettir"dediğini naklederler. (Suyuti; Durrül Mensur (3/382) Rivayetin bazı tariklerinde İbn Mesudun "o küfürdür" ifadesini kullanmadan Maide 44., 45. ve 47. ayetlerini okuduğu gelir. (Bkz.: el-Hallal: es-Sunne (3/499)
Bu rivayetler de gösteriyor ki, İbn Mesudun sözü tekfir edenlerin anladığı gibi değildir. Abdullah b. Mesud radıyallahu anh'ın sözünü anlamaya herhalde bizzat öğrencileri bizden daha layıktır. Onun ashabından Mesruk der ki: "Kadı eğer hediye alırsa "suht" yemiş olur. Rüşvet kabul ederse bununla küfre varır."(İbn Ebi Hatem; Tefsir 4/471; Nesai 5571; İbn Ebi Şeybe 5/227; Tefsir Min Süneni Said b. Mansur 2/399; Taberani ed-Dua no:1983)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen merfu rivayet ise İbn Mesudun sözünün zahirinin hilafınadır: İbn Ebi Hatem Tefsirinde (4/470): Abdullah b. Ahmed ed-Deştekî - babası - dedesi - İbrahim es-Saiğ - Yezid en-Nahvi - İkrime - İbn Abbas ra. isnadı ile: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Hakimlere rüşvet haramdır. Bu, Allah'ın kitabında zikrettiği suht'tur."(Bkz.: Durrül Mensur 3/382)
Buhari, hakimlere verilen rüşvete haksız kazanç (suht) denildiğini İbn Sirin'den rivayet etmiştir. (Buhari; icare 16; Tefsir Min Süneni Said b. Mansur (2/403) Suht'un rüşvet olarak verilen şeye denildiğine dair bu görüş, Ömer b. el-Hattab, Ali b. Ebi Talib, İbn Mesud, İbn Abbas ve Zeyd b. Sabit r.anhum den oluşan sahabe topluluğundan da rivayet edilmiştir.

Konuyla ilgili olarak İbn Ömer radıyallahu anhumadan bir hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Suht (haram mal) ile beslenen her ceset için cehennem ateşi daha layıktır" dediler ki: "Suht ile neyi kastediyorsunuz ey Allah'ın rasulü?" Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Hükümde verilen rüşvettir" buyurdu. (Fethul Bari 4/454 Abd b. Humeyd bunu İbn Ömer radıyallahu anhumadan rivayet etmiştir. Taberi de mürsel bir tarikten rivayet etmiştir.)
İbn Abdilberr der ki: "Konuyla ilgili hadisler hakim veya şahidin, hüküm ve tanıklık işlemini doğru şekilde yapmaları için aldıkları şeyler yani suht (haram mal) rüşvet kapsamına girer. rüşvetin her türü suht sayılır. her suht ise haramdır. dolayısıyla müslümanın bu yolla elde edilen malları yemesi caiz değildir. bu hususta islam alimleri arasında ihtilaf yoktur. nitekim bazı müfessirler ayette geçen "haram yemek için.." ayetinin anlamı hakkında şöyle demişlerdir: "Suht yargı işlerinde verilen rüşvete denir. dolayısıyla haram kazancın her türü suhttur."(İbn Abdilber: Fethu'l-Malik 8/223)
Rüşvet alarak haksız kimsenin lehine hüküm veren hakim Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyi terk etmekle dinden çıkmaz ama büyük günah işlemiş olur. bu konuda ehli sünnete görüşüdür

NOT:Taberi İbn Mesud’un bu sözünü, Maide 44. Ayetinde kastedilenin küçük küfür olduğunu söyleyenler başlığı altında, İbn abbas’ın sözüyle birlikte zikretmiştir.
İbn Batta el-Ukberi, el-İbane’de İbn Mesud’un bu sözünü tekfirçilere reddiye olarak zikretmiştir.
Yine el-Hallal es-Sunne adlı eserinde İbn mesudun bu sözünü İbn Abbasın sözüyle ve tabiin ile daha sonrakilerin küfrün altında bir küfür kastedildiğine dair sözleriyle birlikte zikretmiştir.
Ehl-i Sünnet İbn mesud’un sözünü küçük küfür olarak değerlendirmiş, onun rüşvetin haram kazanç olduğunu söylediğini, ama bunun hükümde sözkonusu olması halinde maide 44, 45 ve 47. Ayetlerini zikrederek bunun günahının daha büyük olduğuna dikkat çektiğini anlamışlardır.
 
T Çevrimdışı

tewhid-el-hak

Üye
İslam-TR Üyesi
simdi akhiler bir islam devleti içinde bir kadin'in (hakim'in) yanlis hukum vererek terk etmesi ayri bir konu bir insanin kanun olarak seriati degistirip demokrasiyle hukmetmesi veya bir kismini seriat kanunu bir kismini seriata aykiri oaln kanunlari koymak ayri bir meseledir simdi kuçuk bu kuçuk kufur meselesini kullanarak bugunku demokrasi ile hukmedenlere kullanamayiz yani burada bu iki insanin ayirmak lazim biri ALLAH'in kannunlarini degistiryor digeri ise zina gibi meselede anlasip 4 sahid yerine iki sahid getiriyor veya rusvet aliyor bunlar'in biri bir ulkeye hukmeden kanunlari degistiren kafir hukumdar digeri ise kufrun kuçugunu isleyip ama islamdan çikmayan bir kadi(hakim)
 
karafi Çevrimdışı

karafi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu ayetlerdeki hükmünün amm (genel) olduğunu bildirdikten sonra:
"Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 44) ayetindeki "küfrün" İslam milletinden çıkartan bir küfür mü, yoksa İslam milletinden çıkartmayan bir küfür mü olduğu meselesini açıklamak gerekir.
Her kim Allah-u Teâlâ'nın hükmünü yahudilerin yaptığı gibi değiştirirse, o kimse büyük küfür işlemiş ve kafir olmuştur. Bu konuda alimler arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Fakat sapık bir fırka olan Havariç, bu ayetleri yanlış anlamış ve Allah-u Teâlâ'nın hükmüne muhalefet ederek veya büyük günah işleyerek ölen kimselere kafir hükmünü vermişlerdir. Sahabeler ise bu sapık taifeye reddiye olmak üzere; onların ayetleri yanlış anladıklarını, bu ayetlerde kastedilen kimselerin Allah-u Teâlâ'nın hükmünü yahudilerin yaptığı gibi değiştiren kimseler olduğunu ve İslam milletinden çıkartan büyük küfür işlediklerini; Allah-u Teâlâ'nın hükmünü değiştirmeksizin, sırf nefsine uyduğu için belli bir meselede, Allah-u Teâlâ'nın o mesele hakkında indirdiği hükmü uygulamayıp meseleyi değiştirerek değiştirdiği meseleye Allah-u Teâlâ'nın indirdiği hükmü uygulayan kimsenin ise, bu yaptığını helal görmemesi şartıyla büyük küfür değil, İslam’dan çıkartmayan küçük küfür işlediğini söylemişlerdir.
Zamanımızda ise tagutların şeyhleri ve belamlar, sahabelerin Havaric’e yapmış oldukları bu reddiyeyi kendilerine delil almakta ve böylece Allah-u Teâlâ'nın şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları uygulayan tagutların büyük küfür işlemediklerini, İslam’dan çıkartmayan küçük küfür işlediklerini söylemektedirler. Bu mesele ileride daha geniş olarak açıklanacak.
Fakat öncelikle Allah-u Teâlâ'nın indirdiğiyle hükmetmeyenlerin ne zaman büyük küfür işledikleri konusunu örneklerle açıklayalım.
1 - Allah-u Teâlâ'nın indirdiğini reddederek Allah-u Teâlâ'nın indirdiği dışında kanunlarla hükmetmeyi caiz gören hakim.

Bu hakim Allah-u Teâlâ'nın ayetlerini inkar etmiş olduğu için kafirdir.
İbni Kudame şöyle dedi:
"Allah-u Teâlâ'nın kesin olarak haram kıldığı icmayla sabit olan bir şeyi veya müslümanlar arasında haramlığı yaygınlaşan ve haramlığı konusunda hiçbir şüphe olmayan domuz eti, zina ve bunlar gibi haramların helal olduğuna her kim inanırsa işte o kimse kafir olur." (El Mugni c: 12, s: 276 Darul Hicre baskısı)
İmam Karafi şöyle dedi:
"Küfrün aslı; kainatın yaratıcısını ve herkes tarafından farz olduğu bilinen namaz, oruç gibi amelleri inkar etmektir. Küfür, sadece Allah-u Teâlâ'nın farz kıldığı amelleri inkar etmekle olmaz, aynı zamanda mübah olduğu herkes tarafından bilinen meselelerin helal olduğunu inkar etmekle de olur. Allah-u Teâlâ'nın inciri ve üzümü helal kılmadığını söylemek veya üzerinde icma edilen meseleleri inkar edenin kafir olmayacağına inanmak gibi... (El Furuk c: 4 s: 115117 Dar İhya el Kutubil Arabiyye baskısı.)
"Nihayetil Muhtac" kitabının yazarı, "Riddeti Gerektiren Ameller" den söz ederken şöyle demiştir:
"Rasulü yalanlarsa... veya zina, livata, içki içme ve vergi gibi hakkında haram olduğuna dair icma olan meseleleri helal kılarsa... Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in dinde olduğunu haber verdiği, dinde sabit olan bir şeyi reddeden kimse böyle yapmakla rasulü yalanlamıştır.
Aynı şekilde evlenme, alış veriş gibi helal olduğu icmayla sabit olan bir meseleyi haram kılmak da küfürdür...
Yine beş vakit namaz kılmak, sehiv secdesi yapmak gibi icmayla sabit olan amelleri veya meşruluğu herkes tarafından bilinen sünnet namazlarını veya bayram namazlarını inkar eden veya altıncı bir namazın olduğunu söyleyen kimse de kafir olur..." (Nihayetil Muhtac Şerhil Menac c: 7 s: 411 Halebi baskısı)
İbni Teymiye şöyle dedi:
"Kim beş vakit namazın, zekatın, ramazan orucunun ve beyti haccetmenin farz olduğuna inanmaz, Allah-u Teâlâ ve rasulünün haram kıldığı fuhuş, zulüm, şirk, iftira gibi amelleri haram kılmazsa kafir ve mürted olur. Böyle bir kimse tevbeye çağırılır. Şayet tevbe etmezse bütün müslüman alimlere göre öldürülür ve iki şehadeti söylüyor olması ona bir fayda sağlamaz." (Fetvalar)
2 - Allah-u Teâlâ ve rasulünün hükmünü uygulamanın gerekli olmadığına inanan hakim.

Bu hakim, Allah-u Teâlâ ve rasulünün hükmünü gereksiz gördüğü için küfre girmiştir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Herhangi bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz onu Allah’a ve Rasulune havale edin! Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman etmişseniz... İşte bu daha hayırlı ve sonuç itibarı ile de daha güzeldir." (Nisa: 59)
Allah-u Teâlâ bu ayette, teşri hakkını sadece Allah-u Teâlâ'ya vermek gerektiğini, iman şartına bağlamıştır. Bu sebeble her kim Allah ve rasulünün hükmünü uygulamanın gerekli olmadığını söylerse işte o, her ne kadar müslüman olduğunu söylese de iman etmiş değildir.
3 - Allah-u Teâlâ'nın hükmünü reddetmediği halde Allah-u Teâlâ'nın hükmünden başka hükümlerin de uygulayabileceğine inanan hakim.

Bu hakim, her ne kadar Allah-u Teâlâ'nın hükmünü inkar etmese de Allah-u Teâlâ'dan başkasının hükmünün uygulanabileceğini söylemekle Allah-u Teâlâ'nın hükmünün yetersiz olduğunu söylemiş, onu küçümsemiş ve dolayısıyla küfre girmiştir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Andolsun biz, açıklayıcı ayetler indirdik. Allah, dilediğini doğru yola yöneltip iletir. Onlar derler ki: "Allah’a ve rasulüne iman ettik ve itaat ettik." Sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler. Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Rasulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir. Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir. Aralarında hükmetmesi için, Allaha ve elçisine çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demektir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır! Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa... İşte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır!" (Nur: 46-52)
Bu ayete göre her kim, Allah-u Teâlâ'ya ve rasulüne iman ettiğini ve hatta itaat ettiğini söyler, buna rağmen Allah-u Teâlâ ve rasulünün hükmünden yüz çevirir ve uygulamazsa işte bu kimse, Allah-u Teâlâ ve rasulünün hükmünü inkar etmese bile, ameliyle beğenmediği için küfre girmiştir.
4 - Allah-u Teâlâ'nın hükmünün bu zamanda uygulanamayacağını söyleyen hakim.

Bu hakim de Allah-u Teâlâ'nın hükümlerinin her zaman ve mekana hitap edemeyecek kadar basit, yetersiz ve eksik olduğunu söyleyerek küfre girmiştir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İhtilaf ettiğiniz her konuda hüküm verecek olan Allah’tır." (Şura: 10)
"Rasul size ne verdiyse onu alın, size neyi yasak ettiyse ondan da sakın! Allah’tan korkun! Şüphesiz ki Allah’ın azabı şiddetlidir." (Haşr: 7)
"O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." (Kehf: 26)
Allah-u Teâlâ bu ayetlerde hükümlerine tabi olunmasını belli bir zamana has kılmamış, her zamanda sadece kendisinin ve rasulünün hükmüne uyulması gerektiğini söylemiş ve hükmünde hiçbir zaman ortak kabul etmediğini haber vermiştir. Bu sebeble her kim Allah ve rasulünün hükümlerini belli bir zamanla sınırlandırır ve başka zamanlar için uygun olmadığını söylerse Allah-u Teâlâ'nın ayetlerini inkar etmiş ve kafir olmuştur.
5 - Allah-u Teâlâ'nın hükmü uygulandığında müslümanların gerileyeceğini söyleyen hakim.

Bu da bir önceki hakim gibi küfürdedir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah, Kitabı ve mizanı hak ile indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet saati pek yakındır." (Şura: 17)
"Sonra seni de emir konusunda bir şeriat üzere kıldık. Sen ona uy ve bilmeyenlerin heva (istek ve tutku)larına uyma! Çünkü onlar, Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar. Şüphesiz zalimler, birbirlerinin velisidirler. Allah ise, muttakilerin velisidir." (Casiye: 18-19)
"Ey iman edenler! Allah’ın rasulünün huzurunda öne geçmeyin ve Allah’tan sakının! Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir." (Hucurat: 1)
Bu ayetlere göre Allah-u Teâlâ, İslam’ı uyulması gereken bir din ve onun hükümlerini de uyulması gereken bir şeriat kılmış, hiçbir şeriat ve dinin bundan öne geçirilmemesini emretmiştir. Zira Allah-u Teâlâ'nın dini ve şeriati müslümanların refahı, mutluluğu ve gelişmesi için uyulması gereken tek din ve şeriattır. Asıl bundan başka din ve şeriatlere uyulduğunda insanların mutluluğu, refahı ve gelişmesi bozulur. Bu sebeble her kim, Allah-u Teâlâ'nın din ve şeriati uygulandığında müslümanların gerileyeceğini söylerse işte o kimse, Allah-u Teâlâ'nın ayetlerini inkar etmiş ve kafir olmuştur.
6 - Dinin, Allah-u Teâlâ ile kul arasında olduğunu, siyasete karışmadığını, sadece camilerde kalması gerektiğini, siyasi, iktisadi ve kulların birbirleri arasındaki diğer dünyevi ilişkilerde uygulanacak kanunların dini kanunlar olmaması gerektiğini söyleyen hakim.

Bu hakim, Allah’ın hükümlerini beğenmediği için küfre girmiştir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İşte böylece, biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik." (Ra’d: 37)
"Hüküm, yalnız Allah’a aittir. Ona tevekkül ettim. Tevekkül edenler yalnız O’na tevekkül etsin." (Yusuf: 67)
"Haberiniz olsun; hüküm yalnız O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır." (En’am: 62)
"Hayır, emrin tümü Allah’ındır." (Ra’d: 31)
"Rasulü, kendi aranızda birbirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın! Allah, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece onun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya acı bir azabın gelmesinden sakınsınlar." (Nur: 63)
"Allah onların göğüslerinin sakladıklarını ve açığa vurduklarını bilir. O, Allah’tır. Kendisinden başka ibadete layık ilah yoktur. İlkte de, sonda da hamd O’nundur. Hüküm O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz." (Kasas: 69-70)
Allah-u Teâlâ bu ayetlerde hükmün sadece kendisine ait olduğunu, belli bir mekan, ve olaylara has kılınmadığını bildirmektedir. Allah-u Teâlâ'nın hükmü her mekan ve olaylar için geçerlidir. Bu sebeble her kim Allah-u Teâlâ'nın hükümlerini belli bir mekan ve olaylarla sınırlandırırsa Allah-u Teâlâ'nın ayetlerini inkar etmiş ve kafir olmuştur.
7 - İslam dininin hırsıza verdiği el kesme cezasının, zinakar evliye verdiği recm (taşlanarak öldürülme) cezasının ve bunlar gibi daha başka suçlara koyduğu cezaların zamanımıza uygun olmadığını söyleyen hakim.

Bu hakim, Allah-u Teâlâ'nın böyle suçlar için bildiği hükümlerin zulüm hükümler olduğunu, kendisinin bildirdiği hükmün ise adil olduğunu, dolayısıyla kendisinin Allah-u Teâlâ'dan daha şefkatli ve merhametli olduğunu söylemiş ve böylece küfre girmiştir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah ve rasulü bir konuda hüküm verdiğinde inanmış erkek ve kadınların artık işlerinde başka yolu seçme hakları yoktur. Her kim Allah’a ve rasulüne başkaldırırsa apaçık bir şekilde sapmış olur." (Ahzab: 36)
"Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında ihtilaf ettikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı kalplerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar." (Nisa: 65)
"Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçme hakları yoktur. Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir." (Kasas: 68)
Allah-u Teâlâ, kulları arasında olabilecek olaylar hakkında hükümlerini bildirmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem da bu hükümleri açıklamıştır. Allah-u Teâlâ ve rasulü bir konuda hüküm bildirdikten sonra artık hiç kimsenin başka bir hükmü seçme hakkı yoktur. Bu sebeble her kim Allah-u Teâlâ ve rasulü bir konuda hüküm bildirdikten sonra başka hükümleri seçer ve Allah-u Teâlâ ve rasulünün hükümlerinin adil olmadığını söylerse, Allah-u Teâlâ'nın kulları için seçip beğendiğini beğenmemiş ve dolayısıyla kafir olmuş olur.
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah SubHanahu wa Ta'Ala razi olsun akhi, güzel aciklamalar.

Bu konuda sunlari okumakta faydalidir. Yalniz sadece alti cizili olan yerleri okumayin. Hepsini okuyun insha'Allah, ki dogru anlasilsin, ...

https://www.islam-tr.org/ilmi-munaz...-taguta-muhakeme-olanin-tekfiri-meselesi.html

Bu yazida anlasilan o dur ki, muasir mürciyenin dedigi gibi, istihlal sarti (helal görme) sarti bulunmamaktadir ve ayette gecen küfür büyük küfürdür. Fakat Haricilerin itikadindan Allaha siginirak sunlarda söylenmesi gerekir ki, bu küfrün (bazi durumlarda) kücük küfür olmasi durumuda gözönünde bulundurulmalidir ki ayete objektif bir sekilde bakilsin ve parcacilik olmasin. Fakat muasir mürciyenin günümüz tagutlarini islam dairesi icinde tutma cabalari icin kullandiklari bu "kücük küfür" (Kufrun duna kufr) "(büyük) Küfürden az bir küfür" süphesi kesinlikle bu sözün hangi ortam ve zamanda söylendigini gözönünde bulundurmadan ortaya atilan bir süphedir, ki yukarda belirttigim yazida (eger hepsi okunursa) bu cok güzel bir sekilde anlasilacaktir.

Allah SubHanahu wa Ta'Ala cümlemizi feraset ve basiret sahibi Muvahhid kullarindan eylesin, ... (Amin!)

Wa'l Hamdu-Lillahi Rabbi'l 'Alamiin, ...
 
O Çevrimdışı

omer.hattap

Üyeliği İptal Edildi
Banned
buruç arkadaşa soruyorum tağutu red etmeyen musluman olurmu size göre tağutu red etmeyen tekfir edilirmi yeni medeniyetciler
 
E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sevgili kardeşlerim....

Maşallah tertışma mı yoksa münazara mı olduğu belli olmayan bu kısır döngünüz sürüp gidiyor. Şöyle bir bakındım ki hüküm vermek , ahkam kesmek , nakli doğru ulaştırmak vs... hepiniz çekinmeden rey hakkına sahip olmuşsunuz!!!

Bakın kardeşler Allah aşkına tam manası ile konuya hakim olmayan kardeşler yorum yapmasın , ahkam kesmesin , nakil vermesin. ... Subhanallah sizler hiç mi ashabın hayatına göz atmadınız. Gelmiş ve gelecek tüm günahları affolunmuş koskaca BEDİR ehlinde bile bu sitede olduğu kadar fetva veren ahkam kesen varmıydı... Allah aşkına biraz kendinize gelin. İnsanlara kafir yada müslüman demek bazılarınmız için göz kırpmak kadar kolay hale gelmiş.

Bizler bu sitede kendilerine alim denilen ili şahsiyetin tartışmasını dinleyerek 70 dakikada küfrün tanımını yapamayanları da gördük. Bu ne acele ahkam kesme bu ne acele hüküm verme...

Niyetim tenkid yada ders vermek değil , niyetim günümüzde hastalıktanda öte kanserli bir doku haline gelmiş ve hatta urlaşmış yersiz ve yanlış tekfir hatasına düşmenizi önlemektir.

Gayretler bizden fayda Allah'tandır. Faydalı ve nasihat ihtiva etmesi temennisi ile kardeşiniz hasan...
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Tağut nedir? Buruc arkadaş da size soruyor. Önce kavramlarda anlaşalım. Kavramların yaldızlı biçimde havada uçuştuğu bir devredeyiz. Ali radıyallahu anhın "Hak bir sözle batıl" olanı kastediyorsunuz demesi sözüyle cevap veriyorum. Ben Murcii değilim, Allah biliyor. Fakat Havaric'ten de değilim. Birinin bana Mürcii demesi, etiketlemesi de umrumda değil. Ben sadece Allah'ın benim için ne düşündüğüne bakarım. "Ben müslümanlardanım."

Bundan sonra kendisini Allah'ın affetmesini dilediğim insanlara fitne salmış katı tekfirciler gibi olmasa da tekfirci Makdisi'den bir alıntı:


Onların bir diğer niteliği ise, batıl görüşlerini yaldızlamaları ve ona hak süsü vermeleridir. Bu nedenle ciddi bir bilgisi veya derin basireti olmayan kişiler onlara kanar ve peşlerinden giderler. Ali’yi tahkime zorladıklarında “Kendilerine Kitap'tan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah'ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir”(Al-i İmran/23) ayetini dillerine doladılar. Ali’nin Radıyallahu Anhu kendilerine hitap etmesi esnasında, “Hüküm ancak Allah’ındır” diyerek bağırdılar. Bunun üzerine Ali bin Ebi Talib Radıyallahu Anhu, “Batıl için kullanılan hak bir söz” diyerek onlara cevap verdi.
Onların emirleri insanlara hitap ettikleri zaman cenneti ve şehitliği öne çıkararak insanların duygularını coşturur, Müslümanlardan söz ederken ise şunu söylerlerdi:
“Bizi, halkı zalim olan bu memleketten çıkar..” İbn-i Kesir Rahimehullah, onları “İnsanların en tuhafı” diye nitelemiştir.
Onlar, İbn-i Kesir’in dediği gibi insanların en tuhafı olmaları nedeniyledir ki, halkı Ali ile savaşmaya teşvik ederken şöyle derlerdi: “Rahman ve rahim olan Allah’a itaatin gerçekleşmesi için onların yüzlerine ve sırtlarına kılıçlarla vurunuz.
Bunu başarır ve istediğiniz gibi Allah’a itaat ederlerse, size itaat edenlerin sevabı vardır. Ancak siz öldürülürseniz, Allah’ın rızasına ve cennetine ulaşmaktan daha güzel ne olabilir ki?”
İbn-i Kesir Rahimehullah, Ali’nin ordusundaki komutanlardan biri olan Ebu Eyyub el-Ensari’nin şöyle dediğini rivayet eder: “Attığım mızraklardan biri, Haricilerden bir adama isabet etti ve sırtından çıktı. Ben Ona şöyle dedim: ‘Ey Allah’ın düşmanı müjde, sana eteş var.’ Bunun üzerine bana; ‘Hangimizin orada kalmaya daha layık olduğunu öğreneceksin’ dedi.”

İbn-i HacerRahimehullah, Fethu’l-Bari’de, Haricilerin vasıfları ile ilgili olan hadisteki “..yaratılanlar arasında en hayırlı konuşanlardır” sözüne işaret ederek bundan maksadın kalpler olduğunu ve en güzel sözün de Kur’an olduğunu söyleyenlere işaret ettikten sonra şöyle der:
“Bu sözün zahir anlamda olması muhtemeldir. Bundan maksat, zahirde güzel, ama batında bunun aksi söz söylemektir. Aynen cevap olarak Ali’ye Radıyallahu Anhu,
“Hüküm ancak Allah’ındır” dedikleri gibi.” (Fethu’l-Bari, “Mürtedlere İstitabenin Uygulanması” kitabı)
 
E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Buruç

Karnından konuşmadan güya ılımlı yaklaşmadan Şeyh makdisi ye tekfirci ( yani müslümanları yanlış ve boş yere tekfir eden ) dolayısı ile kafirlikle mi itham eddiyorsun. Kıvırmadan söyle....
 
O Çevrimdışı

omer.hattap

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Tağut nedir? Buruc arkadaş da size soruyor. Önce kavramlarda anlaşalım. Kavramların yaldızlı biçimde havada uçuştuğu bir devredeyiz. Ali radıyallahu anhın "Hak bir sözle batıl" olanı kastediyorsunuz demesi sözüyle cevap veriyorum. Ben Murcii değilim, Allah biliyor. Fakat Havaric'ten de değilim. Birinin bana Mürcii demesi, etiketlemesi de umrumda değil. Ben sadece Allah'ın benim için ne düşündüğüne bakarım. "Ben müslümanlardanım."

Bundan sonra kendisini Allah'ın affetmesini dilediğim insanlara fitne salmış katı tekfirciler gibi olmasa da tekfirci Makdisi'den bir alıntı
sen önce soruma cevap ver oğru siz kavram kargaşasını seven insanlarsınız cedel ilminden iyi anladığınız belli oluyor siz tağuta sadece şeytanmı diyorsunuz oy kullanmak küfürmüdür size göre
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İslam adı altında olmadan yapılan teşri ''kufrun dune kufr'' dur.
İslam adı altında yapılan teşri ise dinden çıkaran büyük küfürdür.
Burayi biraz daha acarmisin ?

Yani misaller vererek, ...
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Tağut nedir? Buruc arkadaş da size soruyor. Önce kavramlarda anlaşalım. Kavramların yaldızlı biçimde havada uçuştuğu bir devredeyiz. Ali radıyallahu anhın "Hak bir sözle batıl" olanı kastediyorsunuz demesi sözüyle cevap veriyorum. Ben Murcii değilim, Allah biliyor. Fakat Havaric'ten de değilim. Birinin bana Mürcii demesi, etiketlemesi de umrumda değil. Ben sadece Allah'ın benim için ne düşündüğüne bakarım. "Ben müslümanlardanım."

Bundan sonra kendisini Allah'ın affetmesini dilediğim insanlara fitne salmış katı tekfirciler gibi olmasa da tekfirci Makdisi'den bir alıntı
sen önce soruma cevap ver oğru siz kavram kargaşasını seven insanlarsınız cedel ilminden iyi anladığınız belli oluyor siz tağuta sadece şeytanmı diyorsunuz oy kullanmak küfürmüdür size göre

Umar Hattab;

Tağuta sadece şeytan demiyorum. Bir sürü şey. Fakat doğru bir zeminde hareket etmenin gereği tağuttan ne anladığınızı sizden duymak istedim. İnsanların kavramlara yaklaşımları farklı olunca ulaştıkları sonuçlarda hiç şüphesiz farklı oluyor.

Numan rahimehullahın oğlu Hammad'ı Kelam denilen saçmalıktan sakındırırken söylediği sözler aklıma geldi. Diyordu ki: "Biz tartışırken karşımızdakini itham etmekte acele etmezdik, başımızda sanki bir kuş varmış da uçacakmış gibi davranırdık, oysa sizler (Hammad ve arkadaşlarını kastediyor) tekfirde acele ediyorsunuz."

Oy kullanmak küfürdür fakat bu oy kullananı kafir yapmaz. Ben fiiller ile failin ayrılması gerektiğini önceki iletilerimden birinde söyledim. Burada oy kullananın durumuna bakılır. Bu adam neden oy kullanıyor, gerçekten cahil mi ? (Cehaletin özür olduğunu hele Türkiye gibi bir yerde birçok konuda mutlak özür) tevil edebileceğim noktalar var mı? Kandırılmış mı? .... Fiilin küfür olması o kişinin "el-kafir" (Arapça bilenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır) olduğunu göstermez.

Ve son olarak ne yazık ki Umar Hattab, cedeli bilmem ben. Cedel kelamcıların işi. Bense kelamdan nefret ederim.
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Buruç

Karnından konuşmadan güya ılımlı yaklaşmadan Şeyh makdisi ye tekfirci ( yani müslümanları yanlış ve boş yere tekfir eden ) dolayısı ile kafirlikle mi itham eddiyorsun. Kıvırmadan söyle....

: ) Kıvırmak, karnından konuşmak. Ne kadar ilmi ve müslümanca ! Ben Makdisi'nin kitabının (30 Risale'den bahsediyorum) tekfirden uzaklaştırmak için değil, tekfire özendirilmek için yazıldığını düşünenlerdenim. "Hariciler cehennemin kelpleridir." hadisinden ve "Kim bir müslümanı haksız yere tekfir ederse kafirlik ithamı kendisine döner." hadisinden çekinen,endişe duyan, kaygılanan bir kısım zevat biraz daha yumuşatarak tekfirin bir alt boyutunu uyguluyorlar ve güya bunu yaparken Mürcii olma tehlikesinden kendilerini uzaklaştırdıklarını düşünüyorlar. "Biz Mürcii değiliz Allah'a havale etmiyoruz, Havaric de değiliz herkesi tekfir etmiyoruz" demeye getiriyorlar.

Sizin ifadelerinizle kıvırmadan evet Makdisi tekfir fitnesini körükleyenlerden biri. Fakat bu onu kafir yapmaz. Makdisi'ye neden "kafir" diyeyim? Öyle demiş olsam kendimle çelişmiş olmaz mıyım?

Bu arada "Museylime" ne demek hiç düşündünüz mü?

Bir de Ubeydullah'ın Dönme Risalesi bu anlamda güzel örneklerden biri. Tekfirden aklını başına toplayıp ne yaptığının ayırdına erken varanlardan.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt