Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yönetim Duyuru Tekfir Meseleleri Üzerine Sitemizden Duyuru

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Tekfir Meseleleri Üzerine Duyuru


Son zamanlarda farklı görüşe mensub bazı şahıslar bilerek yada bilmeyerek tekfir hastalığına yakalanmış ve fikir özgürlüğü adı altında nefsine hoş gelmeyen alim yada belli muayyen şahısları tekfire kalkıştılar. Gerek ayan olarak gerekse özelden veya bilindiğimiz başka ortamlardan bizleri dolaylı ve ilminden yararlandığımız âlimleri tekfire başvurdular.
Bizde sitenin sıhhati için bu duyuruyu ilgilenen ve bize cebhe alan kardeşler için yazma ihtiyacı hissettik. Yazdıklarım illâki beni bağlar ama isteğimiz tekfirde aşırı uçları çeken kardeşlere yaptıkları işin fitneden başka bir yarar sağlamayacağını duyurmak isteriz:


*******


Hamd Allah’a mahsustur , salât ve selam rehberimiz ve komutanımız Rasulullah (s.a.v.) üzerine olsun…
Selam hakkı gördüğü anda tabi olan hak yolunun yolcularına….. ve selam olsun batılın bâtıllığını idrak eder etmez kınayanın kınamasından çekinmeden bâtılı terk edenlere…


Son günlerde sitemizde kasıtlı veya kasıtsız olarak nefsi ve cahilce bir tutum sergilenerek iman eden muvahhidlere bile tekfire varacak söylemlerle sitede fitne çıkarma girişimlerinin arttığı görülmüştür.


Ey Müslüman muvahid kardeşlerim!

Allah’a yemin ediyorum ki sizlerin gönül verdiği Mûminler, Mucâhidler ve nice Şehidler böyle değillerdi. Ahmed b. Hanbel’den ibni Teymiye ye, Şehid Şeyh Abdullah Azam'dan, Şeyh ebu Muhammed Makdisi ve hatta Ehli sünnet imamlarına kadar bildiğiniz nice nice Hak yolcuları Müslüman Ummeti tekfire kalkmadılar…

Ehl-i sunnetin İhtilaflı olan mevzularında, muhâtabların Kuran ve sunnet ile görüş bildirmelerine rağmen, kendi nefsine hoş gelen görüşü benimseyerek karşı delili olan müslumana çeşitli sapık ithamlarda bulunanların ifrat ve tefrite kaçtığı , pek çoğunun ise ilimden uzak bir halde amigovâri bir tutumla körü körüne bir taâsub içinde oldukları görülmektedir.

Ehl-i sunnetin menheci gereği bir fiil veya söz küfür şirk olabilir. Sahibinin ise ebedi cehennemlik kâfir olup olmaması ise Tekfiri engelleyen şartlar yürütülerek muhataba hüküm verilir.

Tekfiri engelleyen şartlar;

1-) Cehalet ihtimali olanı tekfir etmeyiz.
2-) İkrah ihtimali olanı tekfir etmeyiz.
3-) Te’vil i olanı tekfir etmeyiz.

Her küfür ameli sahibini ancak şu üç şarttan biri yoksa küfre sokar… (Cehalet, ikrah, têvil)



Her mutlak tekfir her zaman muayyen tekfiri gerektirecek diye bir şart yoktur. Allah'tan korkun , Allah'tan korkarak hareket edin , karşınızdakini ebedi cehenneme yolluyorsunuz, ırzını, malını, canını kendinize helal kıldığınızın farkında mısınız?

Üstelik o fiillere helaldir , caizdir yapılmasında bir sakınca yoktur da denmemektedir.


Şu düşünce sahiblerine aşırı tekfirci gözüyle bakarız ve onlardan her ortamda berî olduğumuzu ilan ederiz…

1-) Sırf karşı görüşü benimsedi diye, karşı tarafı tekfir eden

2-) Küfür söz - amel sarf eden insanlara, küfürlerine engel bir hal (Cehalet, ikrar, tevil) var mı yok mu diye araştırmadan bu insanları tekfir eden.

3-) Cehalet, ikrah, Têvil sebebiyle, küfür işleyeni tekfir eden tekfir eden.

4-) Ulemanın icmasına rağmen tekfir bi'l-Lâzım'a sarılanlar yani Lâzım ile tekfir edenler (Kendisi küfür ameli olmadığı halde bünyesinde küfür amellerinin ortaya çıkabileceği şey) ….



Dar'ul harb bir ortamda yaşanıldığına da dikkatte bulundurarak düşününüz. İhtilafta ittifak aranmaz.

Tekfir konusunda izlenecek yolu, şartları gerekirse akâid ve usul-u fıkıh kitaplarından görebilirsiniz.
Bırakın Arabcayı , eline Kuran verilince yüzünden kekelemeden okuyamayan şahıslar bile tekfir konusunda hayli curetkâr olmaktan çekinmiyorlar.
(Son yazılara bakarsanız millet bir alim adı altında tekfire başladı bile)


Bizler İslam'da tekfir yok veya İslam'a giren şahıs ne yaparsa yapsın dinden çıkmaz, tekfiri hak etmez de demiyoruz.
Tekfir vardır, gereklidir de ama bu iş yoldan geçenin yapacağı veya yoldan geçenin tekfir yapılacağı meselelerden değildir.
Demek istediğimiz tekfir konusunun belli şartları, kıstasları, yolu, ölçüsü, usûlu vardır, her yoldan geçen kadılık yapamaz ! diyoruz.
Tekfir vardır diye haddi aşarak tekfirde aşırılığa düşenlerin aşırıya kaçtıklarının farkına varamamaları ve " Tekfir konusunda ne kadar çok ve katı olur daha sert söylemlerle tekfir edersem o kadar tevhidi bir müslümanım , asıl benim itikadım ve menhecim doğru olandır" hatası ile fitneye sebeb olunmasının müslümanları nasıl bölüp parçaladığını görememektedirler.

Toplumun (avamın) tamamını top yekün tekfir etmek İslam'a uygun bir uslub değildir.
Ya da "biz kendisinde tevhidin aslını gördüğümüz kimseleri tekfir etmiyoruz, İslam niyetiyle de olsa küfür şirk işleyen saf, cahil vatandaşların tamamını tekfir ediyoruz" demek ehli sünnet alimlerinin yolu , uslûbu ve pratiği değildir.



Bilinen küfür ve şirk olan belli başlı konularda bu kişilerin küfür ve şirk işlediklerini söylüyor, bu söz ve davranışları yapan şahısların sorgusuz sualsiz top yekün cehennemlik kafirler olduğu ilanındaki uslûbu hatalı ve aşırı buluyoruz.
Evet belki sonuçta kâfir olabilirler amma, bu onların böyle bir davranış veya sözü işlemedeki kastı yâni tevili, ikrahı, cehaletini anlayıp tevbeye çağırdıktan sonra, muhatabımızın kafasındaki şubhe ve sorunlar giderildikten sonra hala aynı konuda ısrar etmesi üzerine olmalıdır. Aksi taktirde herkes işini gücünü bırakıp, "sen bunu dedin, şunu yaptın , benim kâfir dediğime kâfir demiyorsan sende kâfirsin" söylemiyle birbirini tekfir eder hale gelir.


Rasulullahın (s.a.v.) buyurduğu üzere
Ebu Musa (r.anh) anlatıyor:
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mûmin olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mûmin olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar.
O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır.
Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşlara vurun.
Sizden birinin evine girerlerse Adem’in iki oğlundan hayırlısı olsun.
(Ölen olsun, öldüren değil)."

(Ebu Davud, Fiten, 4259)

Ebû Zer (radıyallahu anh)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Kim bir adamı ey kâfir diye çağırır veya ona ey Allah'ın düşmanı derse, o adam da böyle değilse, bu söz, söyleyenin kendisine döner"
(Buhârî, Edeb 44; Muslim, Îmân, 112; Riyaz'us- Salihin, 1737)


Yukarıdaki aktardığımız bu hadisler bu konunun ne kadar tehlikeli ve hassas olduğunu bize göstermektedir. Kendi imanımız ve ahiretimizin de tehlikeye atmış olmaktan çekinmemiz gerekir.


Bu açıklamalarımıza rağmen sitede geneli ve bizleri bilerek ya da bilmeyerek tekfir eden veya tekfir etmeyi ima eden, tekfir edici açıklamalar yazanları uyarıyoruz. (en son bir alimi tekfir eden de çıktı. Yazısında en ufak bir şer'i delil olmadan)
Bu tür hassas ve ihtilaflı meselelerde illa bizim gibi düşünmek zorundasınız da demiyoruz. Böyle bir uslûb ile muvahhidleri tekfir edici açıklamalara adaletten sapıp kızarak, nefsani hareketle kendilerine uyarak tekfir etmiyoruz.
Siz bu konuda farklı düşünseniz bile; küfür ve şirk meselelerinde “Tekfiri engelleyen şartlar”ı dikkate alarak tekfir eden müsluman muvahhidlere “bizim gibi düşünmüyorsanız sizde kâfirsiniz!” anlamına gelen tekfiri açıklamalarda bulunmayınız.

Bu tür keskin ve insafsız gördüğümüz yaklaşımlar, yıllardır çeşitli “net” ortamlarına ve tevhidi şuura vakıf cemaatlerde fitne çıkarmakta, ummetin gücünü bölmekte, şeytanı, kafiri ve tağutları sevindirirken, musluman ümmeti ve mustazaflarını yaralayıp üzmesine şâhid olmuşuzdur. Vebale girilmektedir.

Bu tavırda ısrar edenlere fitne fesat çıkmaması için sitemizden uzaklaşmalarını, kendi söylemlerine uygun yerlere gitmelerini rica ediyoruz.


Allah ve Rasûlune itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal: 46)


- Ey İman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman, mûmini kâfirden ayırmak için iyice araştırın. Size selam veren kimseye, dünya hayatının menfaatini gözeterek, "Sen mûmin değilsin" demeyin. Allah katında çok ganimetler var. İslâm'a ilk önce girdiğiniz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lutufta bulundu. Onun için iyice araştırın. Şubhesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa , 94).


Rabbimiz , müslümanları Kur’an etrafında bir araya gelmeye dâvet ediyor (Âl-i İmran, 103).

Dinlerini parçalayanlar gibi parça parça olmaktan sakındırıyor (Rûm, 32).

Kuvvetli bir bina gibi bir araya gelip kendi yolunda cihad eden mûminleri sevmektedir (Saff, 4).

"Bereket cemâatle beraberdir. " (İbn Mâce, At'ime, 17).
Peygamber (s.a.v.): "Cemâat rahmettir, tefrika ise azabdır" buyurmaktadır. (İbn Hanbel, IV, 145).

Kadı İyad (rahimehullah) muhakkik âlimlerden şöyle nakleder:
"Muvahhid Müslümanların kanının mubah olduğunu söylemek tehlikelidir. Bin kâfiri terk etmede yanılmak, yanlışlıkla bir Müslümanın bir damla kanını haksız yere dökmekten ehvendir."(Eş-Şifa, 2 /277)

Bu tarz zor ve hassas meseleler forumlarda yazışarak halledebilecek meseleler de değildir.
Alemlerin Rabb'ine emanet olunuz.
Selamun aleykum
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt