Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tekfir Psikolojisi

K Çevrimdışı

kıtmir

Üye
İslam-TR Üyesi
Tekfir Psikolojisi günümüzde ortaya çıkmış bir davranış bozukluğu olmamakla birlikte, günümüzde inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Adeta bir salgın hastalık gibi, hemen hepimizin semtine en az bir kez uğramıştır. Bu hastalık bazılarımızda pek oyalanmaz, bazılarımızda yıllarca kalabilir ve bazılarımızda ise kronikleşir, Rabbim muhafaza buyursun.

TEKFİR PSİKOLOJİSİ

Tekfir Psikolojisi günümüzde ortaya çıkmış bir davranış bozukluğu olmamakla birlikte, günümüzde inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Adeta bir salgın hastalık gibi, hemen hepimizin semtine en az bir kez uğramıştır. Bu hastalık bazılarımızda pek oyalanmaz, bazılarımızda yıllarca kalabilir ve bazılarımızda ise kronikleşir, Rabbim muhafaza buyursun.

Tekfir Psikolojisi masumane ve sinsi bir şekilde, insanın her hangi bir dünya görüşüne veya dine yönelmesi, o dine veya dünya görüşüne inancının kesinleşmesiyle birlikte başlar ve bu inancını yaşamına geçirdiği zaman ise yerleşir.

Masumane dedik; masumane olan, insanda söz konusu dünya görüşü (din), kesin inancın ardından yaşanmaya başlanınca, ilk başta Sahiplik Psikolojisi baş gösterir. Öylesine ağır basar ki, insan o dünya görüşünü (din) kendi çocuğu gibi sevmeye, kıskanmaya ve korumaya başlar, gözünden bile sakınır olur. İşte tam bu noktada enaniyetinden çıkması ve gerçek Sahibe yönelmesi gerekirken, bunu başaramaz ve enaniyetini kalınlaştırır. Bu durum nefsinin emrindeki kalbinde yerleşik bir hal almaya kadar gider ve takıntılar baş gösterir.

Zamanla yine nefsinin emrinde olan bu kez aklı ile dinin sahibi olduğu yönünde kanıt toplamaya başlar ve bunları bilinç altına depolar. Ona göre kendinden başka kimse o dine kendi kadar sahip çıkmıyordur. Bu başlangıçta bir dönem için, dini özümseme açısından olumludur, fakat bu dönem uzadıkça kişi şekilciliğe (kalıpçılık) yönelir ve giderek şekilciliği pekişir.

Nefsinin emrindeki kalp ile şekilcilik ve nefsinin emrindeki akıl ile takıntı hali bir süre için yararlıdır, çünkü bu süre içinde kişinin öğrendiklerini kalben pekiştirme ve bilinç altında depolama vazifesi görür. Bu süre maksadı aşacak şekilde uzadığı takdirde yerleşik bir davranış haline dönüşüp, alışkanlık baş gösterir. Artık o kendini bu kalıp ve şekillere göre değerlendirir ve acımasızca yargılar.

(Burada şunu antiparantez vurgulamak gerekti: Bu hal sağlıklı bir davranış biçimi olan muhasebe ile karıştırılmamalıdır. Olumlu bir davranış olan kendini muhasebe etme davranışına yönelimin önü, yukarıda bahsettiğimiz kişinin Sahiplik Psikolojisine yönelmesiyle tıkanır ve önce kendini sonra başkasını tefrit etme davranışına kayar.)

Bu acımasızca yargılama süreci boyunca, dünya görüşü (din) çerçevesinde kendi oluşturduğu kalıp ve şekillere göre manevi dünyasını dizayn eder ve yapılandırır. Bu süreç boyunca nefsini zecr ve zulümle susturur ve hapseder. “Küçük savaştan büyük savaşa döndük” hadisi artık onun için değildir, çünkü o nefsinin hesabını görmüştür. Susturduğunu ve hapsettiğini sandığı nefsi, şeytanıyla gizlice işbirliği yapar ve onun vesvesesi ile gözünü başkalarına çevirir.

İşte bu hal kişinin Sahiplik Psikolojisinden Tefrit Psikolojisine geçtiğinin göstergesidir. O artık kendi kusur ve hatalarını göremez olur ve hep başkalarının hataları ve kusurları ile meşgul olur. Kendi kusur ve hatalarına makul sebepler ve mazeretler uydurup tavizkar davranır ve fakat başkalarına ise en küçük bir esneklik şansı bile veremez. Onun gözünde artık falanca fasıktır, filanca müşriktir, ötekisi kafirdir, berikisi münafık.

Yalnız şunu belirmemiz gerek; bu hastalık eğer kronikleşmemiş ise, insan bu duruma gelene dek geçtiği aşamaların her birinde ve her zaman bu davranış bozukluğuna gelmeden de dönüş imkanı vardır.

Bu duruma düşmemenin veya düştükten sonra kurtulmanın yolu ise üç aşamalıdır:

Birincisi: “Bir günü bir gününe uyanlar bizden değildir” fermanına uyarak, sürekli kendini geliştirme ve yenileme halinde olmaktır.

İkincisi: Kendi enaniyetinden çıkarak, yani benliğini aşarak kendini dışarıdan seyretme kabiliyeti kazanarak, kendinin hata ve sevaplarını objektif bir biçimde değerlendirebilmektir.

Üçüncüsü: Kendini havf (dalalete sapma endişesi) ve reca (salahatta olma sevinci) dengesinde tutarak sürekli muhasebe içinde olmaktır, çünkü Tefrit Psikolojisi kendini kurtulmuş sananların bir hastalığıdır.

Sevgili Rabbim hepimizi bu duruma düşmekten muhafaza etsin. Amin.

En doğrusunu Rabbim bilir ve O’nun bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur.

Allah’a emanet olunuz.
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
alın size tekfir psikolojisi. açık net: "aşağılık kompleksinden doğan üstünlük çabası" alfred adler. içerik isteyen araştırabilir konuyu ve bu konuya entegre edebilir.
 
Üst Ana Sayfa Alt