Çözüldü Tesadüf Mevzuları Hakkında

Merhabalar,

Konuya cevap öncesi tanışma başlığıma da bir bakmanızı rica ediyorum
https://www.islam-tr.org/konu/herkese-merhaba.36917/

Son zamanlarda aklıma takılan bir konu var ve bu güne kadar Müslümanlar ve ateistler arasında hiç tartışıldığını görmedim sizlerin konu hakkındaki görüşlerinizi merak etmekteyim.

İslami düşünceye göre hiç bir şey tesadüfen olamaz, bu muhteşem işleyen evren mekanizması asla tesadüf eseri olamaz ve mutlak bir yaratıcı harici kimsenin buna gücü yetmez şeklinde inanılmakta.

Aklıma takılan soru ise, evrenden daha muhteşem olan bir yaratıcıya inanıyoruz, her şeyiyle kusursuz, her şeye gücü yeten ve muhteşem evreni yaratan. Peki bu durumda "Allah hep vardı, doğmamıştır doğurulmamıştır başlangıcı ve sonu yoktur" inancımız konusunda düşünceleriniz nedir? Herşeyiyle kusursuz olan yaratıcı nasıl kendiliğinden hep vardı sorusu aklınıza hiç geldi mi? Evren kendi başına ortaya çıkamaz herşeyiyle kusursuz işliyor derken nasıl oluyor da daha kusursuz olan yaratıcının kendiliğinden hep olduğuna inanabiliyoruz? Buradaki çelişki benim eksik bilgilerim sebebiyle de olabilir, fikirlerinizi öğrenmek ve kendime bişeyler katmak istiyorum.

Fikirleriniz için şimdiden teşekkürler.

Merhaba ;
kardeşim bizler teslim (görmeden gayba iman) olduğumuz için muslumanlar ismini Allah (c.c.) tarafından aldık.
"Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahid (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahid (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahib, ne güzel yardımcıdır!" (Hacc 78)

"Sen ancak Kur'ana uyan ve görmediği halde rahman olan Allah-tan korkan kimseyi uyarırsın. Sen o kimseyi mağfiret ve güzel bir mükafa-atla müjdele." (Ya sin 11)

İnsan akli, mahluk olmanın tabiaatı gereği aciz bir varlık olub sınırlıdır ve ancak kendisinin görüb öğrendiği meseleler kadar mahlukat hakkında düşünüb fikir yürütebilir. Kendisini yaratan Rabbi, kendisi gibi mahluk statüsüne koyarak sorgulayabilecek , şeytanın vesveseleriyle kendisi için tüm bilinmezlikleri idrak edememenin verdiği cesaretle şubhe ve inkar tohumları ekerek şeytanın ebedi yatağı olan cehenneme kombine bilet almak istediğinin farkına varamayacaktır.

"İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan birşey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi? Gerçek şu ki, Biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; Onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık. Şubhesiz Biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör." (İnsan, 1-3).

Ebu Rezîn el-Ukeylî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Ey ALLAH'ın Rasûlu, dedim, mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?"
Bana şu cevabı verdi:
"el-Amâ'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı."
(Tirmizî, Tefsir, Hud, 3108; kutub-i sitte,1657)

Ahmed İbnu Hanbel (rahimehullah) dedi ki: "Yezid şunu söyledi: el-Amâ, yani "ALLAH'la birlikte başka bir şey yoktu" demektir."

Ehl-i sunnet itikadına göre, Zaman ve mekan yaratılmıştır ve zaman ve mekan yokken dahi Allah (c.c.) vardı.