Çevrimdışı
DÜN DİN OLMAYAN BUGÜN DE DİN OLAMAZ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ
فَلاَ هَادِي لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ
وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
“Gerçek Hamd Allah’adır. O’na hamdeder ve O’ndan istiânede bulunuruz. Kimi Allah hidayet erdirirse, onu dalalete düşürecek kimse yoktur. Kimi de dalalete düşürürse, onu hidayete erdirecek kimse yoktur.
Şehadet ederim ki; bir Allah’tan başka ilah yoktur, ilah yalnız O’dur; O’nun ortağı yoktur ve [yine şehadet] ederim ki Muhammed(sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun kulu ve Rasulü’dür."
Hayatlarını bid’atların ve batılların, kimi zaman da şirk ve dalaletin işgal ettiği Modern çağın insanının akıllarının Kur’an ve Sünnet’le aydınlatılması, Müslümanların en önemli önceliklerinden olmalıdır. Bu sebepledir ki, bu konuda bir “sözün” söylenmesi gerektiğine iman ederek yola çıktık.
Günümüzde İslam’a Özellikle de Kur'an'a, Sünnet’e ve de sahabeye karşı “Modernist İslamcılık ve Yenilikçilik" adına; Müsteşriklerin, Kur’aniyyun akımının ve Kadiyanîlerin; akide ve te’villerini Müslümanlara yeni ictihadlarmış gibi göstermeya çalışan bir dalganın; okuyan, araştıran ve izleyen kesimi cezbettiğini görmekteyiz. Bu akımın önüne geçilebilmesi için itikadi ve ameli kaynaklarımızı tekrar gözden geçirmek ve bu alanda "Sahabe ve Selef" in anlayışı üzere, "Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat" akidesinin ve fıkhının aslına dönmek mecburiyetindeyiz.
Şuna inanıyoruz: İMAM MALİK’in (rh.a) dediği gibi;
“DÜN DİN OLMAYAN BUGÜN DE DİN OLAMAZ.”
Yine şuna inanıyoruz:
“Bu ilim Dindir, Dininizi kimden aldığınıza çok dikkat ediniz” Sözünün bizden önceki Müslümanların düsturu olduğu gibi, biz de bu sözü akide ve amellerimizde vazgeçilmez bir esas olarak kabul ediyoruz. Ve yine şuna inanıyoruz ki; “Söz” Dindendir ve söz emanettir. Kur’an ve Sünnet emanet olduğu gibi, aydınlığını, usul ve vesailini buradan alan selefimizin ilmi ve ictihadları da bize emanettir.
Bu doğrultuda çalışan ve Müslümanlara sahih olan akideyi beyan etmeyi bir görev bilen; başta sahabe, Tabiun ve sonra da ihsanla onlara uyan Müctehid İmamlarımızın ilmine ve içtihatlarına saygı duyan, onları seven ve bu yolda İslamî akide ve ahlâkı inşa edici adım atan bütün kardeşlerimizin çabalarını tebrik ediyor ve onlara da dua ediyoruz.
Rabbimizden;bizi bu çalışmalarımızda hayra yöneltmesini, hayırla yaşatmasını, hayırla kuşatmasını, hayır amellerimizi yapabilecek güç ve kuvvet vermesini niyaz ediyoruz.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ
فَلاَ هَادِي لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ
وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
“Gerçek Hamd Allah’adır. O’na hamdeder ve O’ndan istiânede bulunuruz. Kimi Allah hidayet erdirirse, onu dalalete düşürecek kimse yoktur. Kimi de dalalete düşürürse, onu hidayete erdirecek kimse yoktur.
Şehadet ederim ki; bir Allah’tan başka ilah yoktur, ilah yalnız O’dur; O’nun ortağı yoktur ve [yine şehadet] ederim ki Muhammed(sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun kulu ve Rasulü’dür."
Hayatlarını bid’atların ve batılların, kimi zaman da şirk ve dalaletin işgal ettiği Modern çağın insanının akıllarının Kur’an ve Sünnet’le aydınlatılması, Müslümanların en önemli önceliklerinden olmalıdır. Bu sebepledir ki, bu konuda bir “sözün” söylenmesi gerektiğine iman ederek yola çıktık.
Günümüzde İslam’a Özellikle de Kur'an'a, Sünnet’e ve de sahabeye karşı “Modernist İslamcılık ve Yenilikçilik" adına; Müsteşriklerin, Kur’aniyyun akımının ve Kadiyanîlerin; akide ve te’villerini Müslümanlara yeni ictihadlarmış gibi göstermeya çalışan bir dalganın; okuyan, araştıran ve izleyen kesimi cezbettiğini görmekteyiz. Bu akımın önüne geçilebilmesi için itikadi ve ameli kaynaklarımızı tekrar gözden geçirmek ve bu alanda "Sahabe ve Selef" in anlayışı üzere, "Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat" akidesinin ve fıkhının aslına dönmek mecburiyetindeyiz.
Şuna inanıyoruz: İMAM MALİK’in (rh.a) dediği gibi;
“DÜN DİN OLMAYAN BUGÜN DE DİN OLAMAZ.”
Yine şuna inanıyoruz:
“Bu ilim Dindir, Dininizi kimden aldığınıza çok dikkat ediniz” Sözünün bizden önceki Müslümanların düsturu olduğu gibi, biz de bu sözü akide ve amellerimizde vazgeçilmez bir esas olarak kabul ediyoruz. Ve yine şuna inanıyoruz ki; “Söz” Dindendir ve söz emanettir. Kur’an ve Sünnet emanet olduğu gibi, aydınlığını, usul ve vesailini buradan alan selefimizin ilmi ve ictihadları da bize emanettir.
Bu doğrultuda çalışan ve Müslümanlara sahih olan akideyi beyan etmeyi bir görev bilen; başta sahabe, Tabiun ve sonra da ihsanla onlara uyan Müctehid İmamlarımızın ilmine ve içtihatlarına saygı duyan, onları seven ve bu yolda İslamî akide ve ahlâkı inşa edici adım atan bütün kardeşlerimizin çabalarını tebrik ediyor ve onlara da dua ediyoruz.
Rabbimizden;bizi bu çalışmalarımızda hayra yöneltmesini, hayırla yaşatmasını, hayırla kuşatmasını, hayır amellerimizi yapabilecek güç ve kuvvet vermesini niyaz ediyoruz.
