Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Unutkanlığa Karşı, Ezberleme, Zihin Dua'sı Var mı?

muvahhide sehidan Çevrimdışı

muvahhide sehidan

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum ve rahmetullah..

Kura'ni ogrenmeye adim atmis yeni baslamis, ve bir turlu aklinda tutamiyan kucuk kardeslerim var.Acaba Peygamber efendimizin dilinden kucuk cocuklar icin tavsiye ettigi zihin dua'si varmidir_?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhumâ) anlatıyor:

"Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anh), Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'an göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi
Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebûl-Huseyin! (Bu meselede) ALLAH'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?"

Ali (radıyallâhu anh): "Evet, ey ALLAH'n Rasûlu, öğret bana!" dedi
Bunun üzerine Peygamber (aleyhi's selam) şu tavsiyede bulundu: "Cumua gecesi (perşembeyi cumuaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua mustecabdır. Kardeşim Yâkub da evlatlarına şöyle söyledi:
"Sizin için Rabbime istiğfâr edeceğim, hele Cumua gecesi bir gelsin"
Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'at namaz kıl. Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yâsin sûresini oku, ikinci rek'atte Fâtiha ile Hâmim, ed-Duhân sûresini oku, üçüncü rek'atte Fâtiha ile Elif lâm mîm Tenzîlu's secde'yi oku, dördüncü rek'atte Fâtiha ile Tebârake'l-Mufassal'ı oku Teşehhudden boşaldığın zaman ALLAH'a hamdet, ALLAH'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salât oku, güzel yap. Mûmin erkekler ve mûmin kadınlar ve senden önce gelip geçen mûmin kardeşlerin için istiğfar et. Sonra bütün bu okuduğun duaların sonunda şu duayı oku:
"ALLAH'ım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın muddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbusum sebebiyle bana acı. Seni benden râdı kılacak şeylere husn-i nazar etmemi bana nasîb et Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan ALLAHım Ey ALLAH! ey Rahman! celâlin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden radı kılacak şekilde okumamı nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nâsib edersin. Her şeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan ALLAH'tandır"
Ey Ebû'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi Cumua yapacaksın. ALLAH'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zulcelâl'e yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mûmin icâbetten mahrum kalmadı"

İbnu Abbâs (radıyallâhu anhuma) der ki: "ALLAH'a yemin olsun, Ali (radıyallâhu anh) beş veya yedi Cumua geçti ki Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek:
"Ey ALLAH'ın Rasûlu! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.

Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu söz üzerine Ali (radıyallâhu anh)'ye: "Ey Ebû'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mûminsin!" dedi"

(Tirmizî, Daavât 125, 3565)

Tirmizî: "Bu hadis "hasen garib" olup sadece Velid b. Muslim rivâyeti olarak bilmekteyiz."


Hasen - Garîb:

Maddesinde de görüldüğü gibi, el-Câmi’ isimli kitabında hasen terimini ilk defa bir hadis çeşidi olarak kullanan Tirmizî, bazen hasen terimiyle birlikte bir başka terimi daha kullanır. Hasen-Garib birleşik terimi bunlardandır.
Tirmizî, el-Câmi'inde kullandığı ıstılahların hasen dışında hiçbiri hakkında bilgi vermiş değildir. Bu yüzden hadis alimleri, onun hasen-garîb ıstılahının manasını açıklamaya çalışmışlardır. Ancak ıstılahı kullananın maksadı hakkında ihtimaller üzerinde durmaktan öte gidememişlerdir. Bu yüzden aralarında tartışmalar olmuştur.
İslâm âlimlerinin hasen-garîb birleşik ıstılahının manasını açıklamak üzere söylediklerine geçmeden önce bu tabiri kullanış şeklini misal üzerinde görmek yerinde olacaktır:
“... İbn Abbas (r. anhuma) dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) “İki göze Cehennem ateşi asla dokunmaz. Biri Allah korkusuyla ağlayan göz, diğeri Allah yolunda (sınırlarda) nöbet bekleyen göz” buyurdu.

Ebu İsa dedi ki: İbn Abbas'ın hadisi hasen-garib bir hadistir. (Tirmizi; Rudani, C.3, 191, Cem’ul Fevaid, 6092)

Bir başka hadis,

1159- Ebu Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
İnsanlardan birisinin bir diğerine secde etmesini emredecek olsaydım kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

Tirmîzî: Bu konuda Muâz b. Cebel, Suraka b. Mâlik b. Cu’şum, Âişe, İbn Abbâs, Abdullah b. ebî Evfâ, Talk b. Ali, Ummu Seleme, Enes ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebu Hurayra, hadisi bu şekliyle yani Muhammed b. Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hurayra rivâyeti olarak hasen garibdir.


Tirmizî'nin hasen-gârib terimiyle kasdettiği mananın açıklamasına gelince, Takiyyuddin Ahmed b. Abdilhalîm b. Teymiye bir fetvasında Tirmizî'ye bazı yerleşmemiş ıstılahları kullanmasından dolayı ta'n edenlerin, söylediklerinden çoğunu ne maksatla söylediklerini bilmeyenler olduklarına işaret ettikten sonra şöyle demiştir:
“hadisciler bazen “haze'l-hadîsu garîbun” derler. Bu ifade “hadis bu vecihten garibtir” demektir. Hatta bazen bunu kendileri açıklayarak “bu vecihten garibdir” tabirini kendileri kullanırlar. Bu takdirde hadis, muhaddisler nazarında tek tariktan gelen mâruf bir sahih hadistir. Şayet başka tariktan da rivayet edilirse, metni sahih ve mâruf olsa bile öteki vecihten garib sayılır. Buna göre Tirmizî bir hadis hakkında “hasenun garîbun” dediği zaman bununla o hadisin o tariktan garib olduğunu kasdetmiştir. Ancak metnin şevahidi vardır ve onlarla hasen cümlesinden olmuştur.”
İbn Teymiye bir başka yerde aynı konuda garîb hadisin yalnız bir rivayet isnadiyle bilinen hadis; hasenin ise Tirmizî'ye göre iki yönden rivayet edilen hadis olduğuna, râvileri arasında yalancılıkla itham edilmiş bir râvi bulunmaması ile birlikte şaz olmaması gerektiğine işaret ettikten sonra ancak demiştir; bazı kimseler, onun hasen ismini verdiği hadislerin bu tavsife uymadığını söylemişlerdir. Meselâ hakkında hasen-gârîb dediği hadisler bunlardandır ve yalnız bir tek isnadla rivayet edilmişlerdir. Tirmizî bunlara da hasen demiştir. O halde bunun izahı şöyle olmalıdır. Hadis, bir tek tâbi'îden rivayet olunduğu için gârib sayılır. Fakat bu tabi'iden iki yönden rivayet edilince, tariklarının tabi'iden itibaren çoğalması sebebiyle hasen olur. Aslında hadis garîbdir.”

Şu hale göre Tirmizî'nin bir hadis hakkında kullandığı hasen-garîb birleşik ıstılahından maksad, İbn Teymiye'ye göre hadisin isnadının bir merhalesine kadar garîb, o merhaleden itibaren de hasen oluşudur. ez-Zerkeşi'ye göre ise hadisin metin yönünden hasen, isnad yönünden ise garib olmasıdır.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt