Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Vesveseden Nasıl Kurtulurum?

radar32 Çevrimdışı

radar32

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleyküm kardeşler.Size bir sorum olcak lütfen Allah rızası için yardım edin.Aklıma durup dururken çok kötü insanı dinden çıkarabilecek küfür sözler geliyor.Zaman zaman oluyor bu olay çok rahatsız oluyorum.Nasıl bertaraf edebilirm bu vesveseyi.Allah razı olsun
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Vesvese ve Çaresi

vesvese ve çaresi1.jpg
Namazda ve namazın dışındaki kötü ve çirkin vesveseler, şeytandandır. Çünkü şeytan, müslümanı dîninden saptırmak ve onu iyilikten mahrum edip uzaklaştırmak konusunda çok gayretlidir.
Nitekim sahâbeden birisi, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e namazda kendisine gelen vesveseleri şikâyet ederek şöyle demiştir:

: حدثنا يحيى بن خلف الباهلي. حدثنا عبدالأعلى عن سعيد الجريري، عن أبي العلاء؛ أن عثمان بن أبي العاص أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال
يَا رَسُولَ اللهِ! إِنَّ الشَّيْطَانَ قَدْ حَالَ بَيْنِي وَبَيْنَ صَلاتِي وَقِرَاءَتِي يَلْبِسُهَا عَلَيَّ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ذَاكَ شَيْطَانٌ، يُقَالُ لَهُ: خَنْزَبٌ, فَإِذَا أَحْسَسْتَهُ فَتَعَوَّذْ بِاللهِ مِنْهُ، وَاتْفِلْ عَلَى يَسَارِكَ ثَلاثًا، قَالَ: فَفَعَلْتُ ذَلِكَ، فَأَذْهَبَهُ اللهُ عَنِّي

[ رواه مسلم ]
"Ey Allah'ın elçisi! Şubhesiz şeytan, benimle namazım ve kırâatımın arasına girip onları karıştırmama ve onlarda şubhe etmeme sebeb oldu. Bu sebeble namazımda bana çektirmekte, namazımdan haz almamakta ve onda huşu duymamaktayım.
Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: - O, Hanzeb (Hınzeb) adındaki şeytandır. Namazda sana geldiğini hissettiğin zaman ondan Allah'a sığın ve sol tarafına hafifçe üç defa tükür.
Sahâbî (Osman b. Ebil-Âs) dedi ki: "Bunun üzerine öyle yaptım. Allah da benden onu giderdi."
(Muslim; Selam, 68, Hadis no: 2203).


Hinzib kelimesi; Hinzeb, hanzeb ve hunzeb şekillerinde de okunmuştur. Bu şeytanın namazı karıştırması şubheye düşürmek suretiyle olur.
Hadîs-i şerîf kalbine vesvese gelen kimsenin şeytandan Allah'a sığınmasının mustehab olduğuna delildir.




Namazda huşu duymak, namazın özü ve cevheridir. Dolayısıyla huşusuz namaz, ruhsuz beden gibidir.

Namazda huşu duymaya yardım eden şeylerden ikisi vardır ki bunlar:

Birincisi:
Kulun, namaz sırasında ne söylediğini ve ne yaptığını akıl etmeye çalışması, kıraatı, zikri ve duâyı iyice düşünmesi, Allah Teâlâ'nın kendisini gördüğünü ve O'nunla fısıldaştığını bilmelidir. Çünkü namaz kılan kimse, namazda ayakta olduğu sırada Rabbi ile fısıldaşır. İhsan ise, Rabbini görüyormuşçasına O'na ibâdet etmendir. Sen O'nu görmüyorsan bile, O seni görmektedir. Ayrıca kul, namazından tat aldıkça, namaza olan eğilimi daha çok olur ve namaz onu kendisine çeker. Bu ise, îmânın gücüne göre değişir. Îmânın güçlenmesine vesile olan şeyler pek çoktur.
Bunun içindir ki Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

حُبِّبَ إِلَيَّ مِنْ دُنْيَاكُمْ النِّسَاء وَالطِّيب وَجُعِلَتْ قُرَّة عَيْنِي فِي الصَّلاة
[ صحيح الجامع
]
"Bana, dünyanızdan kadınlar ile güzel koku sevdirildi ve namaz, gözümün nuru kılındı."
(Sahîhu'l-Câmi', zayıf rivâyet).

Başka bir hadiste şöyle buyurmuştur:
يَا بِلَالُ أَرِحْنَا بِالصَّلَاةِ
[ رواه أبو داود وأحمد]
"Ey Bilal! Namazı edâ etmekle bizi rahata kavuştur."
(Ebu Dâvud ve Ahmed).

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem):
Namazı edâ etmekle bizi rahata kavuştur, demiştir. Namazdan bizi kurtar, dememiştir.

İkincisi:
İnsanı ilgilendirmeyen konularda düşünmek ve kalbi, namazın amacından cezbeden şeyleri düşünmek gibi ve kalbi meşgul eden şeyleri defetmeye/kovmaya çalışmaktır. Bu ise, her kulda farklıdır. Çünkü vesvesenin çokluğu, insanda bulunan şubhelerle şehevî duyguların çokluğuna, kalbe sevimli gelen şeylere kalbin yönelmesine ve kalbe çirkin gelen şeyleri kalbin defetmesine bağlıdır. (Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye;"Mecmûu Fetâvâ"; c: 22, sf: 605).

Sorunda zikretmiş olduğun vesveselerin seni büyük bir noktaya getirmesine, hatta Allah Teâlâ'nın zâtı hakkında aklına vesvese vermesine gelince, şubhesiz bunlar şeytanın dürtü ve kışkırtmasıdır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

وإما ينزغنك من الشيطان نزغٌ فاستعذ بالله إنه هو السميع العليم
[ سورة فصلت الآية:
٣٦]
"Eğer şeytandan gelen bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işiten, (kullarının bütün işlerini) hakkıyla bilendir." (Fussilet Sûresi: 36).

Nitekim sahâbeden bazı kimseler, kendilerini rahatsız eden vesveselerden şikâyet etmişlerdi.

Ebu Hurayra'dan (Allah ondan râzı olsun) rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

جَاءَ نَاسٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهِ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَأَلُوهُ: إِنَّا نَجِدُ فِي أَنْفُسِنَا مَا يَتَعَاظَمُ أَحَدُنَا أَنْ يَتَكَلَّمَ بِهِ. قَالَ: وَقَدْ وَجَدْتُمُوهُ؟ قَالُوا: نَعَمْ. قَالَ: ذَاكَ صَرِيحُ الإِيمَانِ
[ رواه مسلم ]
"Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) 'in ashâbından bazı kimseler gelerek ona şöyle sordular:
- (Ey Allah’ın Rasûlu!) Bizden birimizin, içimizdeki çirkin bir şeyi konuşmayı büyük günah olarak görmektedir deyince,
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): Onu kalbinizde buluyor musunuz? diye sordu.
Sahâbe: Evet, dediler.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: İşte o, katıksız (gerçek) îmândır"

(Muslim; hadis no: 132)

İmam Nevevî (Allah ona rahmet etsin) bu hadisin şerhinde şöyle demiştir:
"Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "İşte o, katıksız (gerçek) îmândır" sözünün anlamı; yani bu vesveseyi konuşmayı büyük günah olarak görmeniz, katıksız (gerçek) îmândır, demektir. Zirâ bunu büyük günah olarak görmek, ondan şiddetle korkmak ve onu konuşmak, -bunlara inanmayı bir tarafa bırakın-, bütün bunlar, ancak îmânı tam anlamıyla kemâle eren, îmânı gerçekleştiren (tahakkuk ettiren) ve kendisinden şubhe ve şek giden kimsede olur."

Yine bunun anlamı hakkında şöyle de denilmiştir:
Şeytan, kendisini aldatmak ve saptırmaktan ümidini kestiği kimseye vesvese verir. Onu saptırmaktan âciz olduğu için vesvese vermek sûretiyle onu sürekli rahatsız eder. Kâfire gelince, şeytan ona dilediği yönden gelir. Şeytan ona sadece vesvese vermek sûretiyle gelmez. Aksine onunla dilediği gibi oynar.
Buna göre hadisin anlamı: Vesvesenin sebebi, gerçek ve katıksız îmândır veya vesvese, gerçek ve katıksız îmânın belirtisidir."

O halde bu vesveseyi çirkin görüp ondan nefret etmek ve kalbin ondan kaçması, gerçek ve katıksız îmândır. Vesvese, zikir ve duâ ile Allah Teâlâ'ya yönelen herkesin başına gelebilir. Bu kaçınılmaz bir şeydir. Bu sebeble kulun, dîninde sebât göstermesi, bu vesveselere sabretmesi, zikir ve namazına devam etmesi ve canını sıkmaması gerekir. Zirâ o bunlara devam ederse, şeytanın hilesi kendisinden uzaklaşıp gidecektir.
Nitekim Allah Teâlâ şeytanın hilesi hakkında şöyle buyurmuştur:

إن كيد الشيطان كان ضعيفاً
[ سورة النساء من الآية :76 ]
"Hiç şubhesiz ki şeytanın hîlesi (kurduğu düzeni, tuzağı), zayıftır." (Nisâ Sûresi: 76)

Kul, kalbiyle Allah Teâlâ'ya yönelmek istedikçe, kendisine değişik vesveselerle gelecektir. Çünkü şeytan, yol kesen haydut gibidir. Kul, Allah Teâlâ'ya yürümek istedikçe, şeytan onun yolunu kesmek ister.
Bunun içindir ki seleften bazı kimseler şöyle demişlerdir:
"Yahudî ve hıristiyanlar: Bizler, vesvese etmeyiz, derler.
Onlar bu sözleriyle doğru söylediler. Çünkü şeytan yıkılıp harab olan bir evi ne yapsın ki?!" (Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye;"Mecmûu Fetâvâ"; c: 22, s: 608).



Vesveseden Kurtulma Yolları :

%C4%B013.jpg

1- Bu vesveseleri hissettiğin zaman: Allah'a ve Rasûlune îmân ettim, dersin.
Nitekim Âişe'den (Allah ondan ve babasından râdı olsun) rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

إِنَّ أَحَدَكُمْ يَأْتِيهِ الشَّيْطَانُ فَيَقُولُ: مَنْ خَلَقَكَ؟ فَيَقُولُ: اللهُ، فَيَقُولُ: فَمَنْ خَلَقَ اللهَ؟ فَإِذَا وَجَدَ ذَلِكَ أَحَدُكُمْ فَلْيَقْرَأْ آمَنْتُ بِاللهِ وَرُسُلِهِ، فَإِنَّ ذَلِكَ يُذْهِبُ عَنْهُ
Şubhesiz şeytan birinize gelir ve der ki: Seni kim yarattı?
O da: Allah, der.
Bunun üzerine şeytan: Peki Allah’ı kim yarattı? diye sorar.
Biriniz bununla karşılaştığı zaman, şöyle desin: Allah’a ve O'nun peygamberlerine îmân ettim. Zirâ bu söz, o vesveseyi ondan giderir
."

(Ahmed; hadis no: 25671; Elbânî; "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha"; hadis no: 116)

Benzer bir rivayette :
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "İnsanlar, biri şu şekilde sorana kadar soru sormaya devam edecekler:
Bu, 'Allah bütün mahlukatı yarattı. O halde ALLAH'ı kim yarattı?'
Böyle bir soru kimin kalbinden geçerse Allah'a sığınsın ve bu şekilde düşünmeyi bıraksın
."
(Buharî, 59/11; Muslim, 135; Ebu Davud, 4721; Ahmed b. Hanbel, 2/292, 331, 387, 539)
İmam Mâzerf der ki: "Havatir (vesvese) iki kısımdır. Kalıcı olmayanı —ki şubheden kaynaklanmaz— ondan yüz çevrilirse kaybolur gider. Bu manaya göre hadis yorumlanırsa bu tür havatira vesvese denebilir. Şubheden kaynaklanan kalıcı havatira gelince, bu tür vesveseler ancak düşünce ve istidlal ile ortadan kalkarlar.")
Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen ALLAH'a sığın. Çünkü O, senin sığındığını işiten, niyetini de çok iyi bilendir." (Fussilet 36)

Şeytan iki nevidir. Açıkça görülen insandan şeytan. Görülmeyen cinsi olan cinden şeytan. Bundan dolayı Cenab-ı Hak, Nebî'sine (s.a.v.) insandan olan şeytanın şerrinden, ondan yüz çevirerek, terk ederek, en uygun bir yolla yanından uzaklaştırarak; cinden olan şeytanın şerrinden de, Allah'a sığınarak korunmasını emretmiştir. Her iki cins şeytanın hilelerini ve onların şerrinden kurtulmanın yollarını, A'râf, Mûminûn ve Fussilet sûrelerinde bildirmiştir.
Okumak ve zikretmek suretiyle yapılan istiâze, cin şeytanlarının şerrini uzaklaştırmanın en güzel yoludur. Terk etmek yüz çevirip aldırış etmemek ve uygun bir biçimde uzaklaştırmak ise insan şeytanlarının şerrini uzaklaştırmanın en güzel yoludur.
Nitekim şair şöyle demiştir:
"Şeytanı boyun eğdirmek için istenilen en güzel şey; ya Allah'a sığınmadır veya uygun bir biçimde onu uzaklaştırmaktır. Birincisi, görünmeyen senanın şerrinden kurtuluş çaresidir. İkincisi de görünen şeytanın şerrinden kurtuluş ilacıdır." (İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/472-474)

Abdullah b. Abbas'tan (Allah ondan râzı olsun) rivâyet olunduğuna göre, şöyle demiştir:

جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ!إِنِّي أُحَدِّثُ نَفْسِي بِالشَّيْءِ، لَأَنْ أَخِرَّ مِنْ السَّمَاءِ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ أَنْ أَتَكَلَّمَ بِهِ. قَالَ: فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اللهُ أَكْبَرُ، اللهُ أَكْبَرُ، اللهُ أَكْبَرُ، الْـحَمْدُ لِلهِ الَّذِي رَدَّ كَيَدَهُ إِلَى الْوَسْوَسَةِ
[ رواه أحمد ]
"Bir adam, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelerek şöyle dedi:
- Ey Allah'ın elçisi! Ben, içimden çirkin bir şeyi geçiriyorum. Gökten yere düşüp paramparça olmam, o çirkin şeyi konuşmamdan (onu dilimle telaffuz etmemden) bana daha sevimli gelmektedir. (Buna ne dersiniz?)
Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Şeytanın hîlesini, vesveseye çeviren Allah'a hamdolsun."

(Ahmed b. Hanbel, 1/235; Ebu Davud, 5112; Tayâlisî, 2704)

İbn Abbas kanalıyla rivayet edilmiş olup, isnadı sahihtir. Ayrıca bu hususta Muslim, 132; Ebu Davud, 5111; Ebu Hurayra'den (r.anh) şöyle rivayet ediyorlar:
"Rasûlullah'in (s.a.v.) sahabesinden bir grup Peygamber'in (s.a.v.) huzuruna geldiler ve: Biz, birimizin konuşması bize çok zor gelecek şeyleri içimizde buluyoruz, diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v.): Onu içinizde hissediyor musunuz? deyince,
Onlar: Evet, dediler.
Peygamber: Bu tam imandır, diye buyurdu."

Hattâbî der ki: "Bu tam imandır." cevabının manası şudur: Tam iman, sizi şeytanın içinize koyduğu fikirlerden ve onları tasdikten alıkoyan şeydir. Bunun manası vesvesenin kendisi tam imandır demek değildir. Çünkü vesvese şeytanın amelinden ve te'vilatından meydana gelmiştir. Nasıl olur da bu tam iman olur."

2- Gücün yettiği kadarıyla bu konuda düşünmekten yüz çevirmeye çalışmalı ve seni ondan oyalayacak şeyle meşgul olmalısın.
Son olarak tavsiyemiz :
Her hâl ve işinde Allah Teâlâ'ya sığınmalı, bu konuda Allah Teâlâ'dan yardım dilemeli, O'na yalvarıp yakarmalı ve ölünceye kadar bu yolda sana sebât göstermesini ve hayatını sâlih amellerle sona erdirmesini Allah Teâlâ'dan niyâz etmelisin.

Vesveseden Nasıl Kurtulunur?
Prof. Dr. Şeyh Suleymân er-Ruhaylî

İlgili Konular :

Kalbe Gelen Vesveseler İmanın Zayıflığından mıdır?


Akıldan (Kalbinden - İçinden) Geçirildiği Halde Yapılmayan Kötü İşlerden Dolayı Sorumluluk Var mıdır?

Aşırı Şubhecilik Vesveselerinden Nasıl Kurtulabilirim?
 
Üst Ana Sayfa Alt