Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Zina Hadisesine Tanık Olanın, Şahidlikten Çekinmesi Doğru mudur?

H Çevrimdışı

hayattakal

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
bir kadını kocasını aldatırken gördünüz kocası bu durumdan şüphelendi ve size sordu ama siz doğruları söyliyemediniz size bilipte söylemediğiniz şeyler varsa beddua etti sizde bu vebal altına girmek istemiyorsunuz ne yaparsınız bunu söylemek mi lazım yoksa susmak mı susarsak bizde bu günaha dahil olur muyuz? ama söylersekte daha kötü şeyler olucak ne yapmak gerekir bu vebalden nasıl kurtulunur :( ??
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’de
و لا تكْتموا الشَّهادة ومن يكْتمها فانه آث م قَلْبه
…Şâhidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, şubhesiz kalbi günah içerisindedir.” (Bakara 283) buyurarak şâhidliğin gizlenmemesini emretmektedir.
İnsanların gördükleri bir olaya şâhidlik yapmamaları da, onu bir nev’î gizlemek ve mazlumların hakkını yemek anlamına gelir. Bu nedenle, bir olaya şâhidlik yapanların, hakkın izhâr edilebilmesi için onu hâkim önünde eda etmeleri -şahsî olarak- farz-ı ayndır ve şer’î olarak şâhidlik yapmaları kendilerinden istendiğinde gizlemeleri caiz değildir. (Şemsuddin es-Serahsî, el-Mebsût, IX, Dâru'l mârife, Beyrût tsz., Sf: 38)
Bununla ilgili Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَٓاءُ اِذَا مَا دُعُواۜ

"Şâhidler çağrıldığında şâhidlikten kaçmasınlar." (Bakara 282)

Bir zina olayına şâhidlik etmek ciddi bir meseledir. Sadece buradan şâhidlik edin veya etmeyin demek yeterli olmayabilir. Çünkü bu hadise, olaya şâhidlik edenin zinayı gerçek mahiyetiyle (tam haliyle- birleşme anı) şâhid olmaktır. Tâbi bu olaya 4 şâhidin olmaması durumunda haddin düşeceği (had düşse de, karı koca lainleşerek boşanırlar) dikkate alınmalıdır.
Evli kadının Zinâ yapmasına şahid olan kişi, eğer kendi olayın fıkhını biliyor ve bunun tam anlamıyla bir zinâ olduğuna emin ise, karısından şubhelenen kocanın sorduğu soruya gördüklerinden emin oldukları hakkında , lafı eğip bükmeden (gerekirse imâ ile) dosdoğru şekilde şehadetini yerine getirebilir. Şâhid olduğu şeyin şubheli olabileceği ve kendisinin yanılabileceği ihtimallerini göz önünde bulundurmalıdır. Bu nedenlerden dolayı kadı, zinâ şâhidliği yapan kimseye olayın yerini, zamanını, nasıl olduğunu sorarak detaylara inmesi gerekir. Çünkü bazı insanlar atılan her adımın haram ve zinâ olduğuna inanırlar. Oysa zinânın çeşitleri vardır; bakmakla olan göz zinâsı, şiddet ve güçle olan el zinâsı, yürümekle olan ayak zinâsı gibi. (Şemsuddin es-Serahsî, el-Mebsût, IX, Dâru'l mârife, Beyrût tsz., Sf: 38)

Oysa zinâ haddi, ancak iki kişinin cima' yapması sonucu oluşur ve bunların hiçbirisi hadi gerektirmez. Bu nedenle konuya vâkıf olmadıkça haddin gizlenmesi gerekir. Konuyla ilgili kaynaklarda anlatılan Mâiz hadîsi şöyledir:
"Mâiz b. Mâlik peygambere geldi zinâ yaptığına dair aleyhinde şâhidlik etti.
Peygamber: "Belki sen onu öptün, ona dokundun veya baktın." dedi.
O, hayır, dedi ve aleyhine şâhidlik etti.
Peygamber onun recmedilmesine izin verdi." (el-Buhâri, el-Cenâiz , 75, el-Hudûd, 20)

Hadîs-i şerîfin diğer versiyonlarında Peygamber (s.a.v.)’in, kendi aleyhinde şâhidlik yapan Muâz'ın aklının yerinde olup olmadığından şubhelendiği ve kendi aleyhine dördüncü kere şâhidlik yapıncaya, ağzından Arabcada cinsel ilişkiyi ifade eden
ناك "kaf" ve "nun" harflerini çıkarıncaya ve cinsel ilişkiye girdiğinden ipin kuyuda kaybolması kadar emin oluncaya kadar beklediği rivâyet edilir. (Şemsuddin es-Serahsî, el-Mebsût, IX, Dâru'l mârife, Beyrût tsz., Sf: 38) Yâni, Peygamber (a.s.) onun hakkında hemen karar vermedi, zan ile hareket etmedi ve emin oluncaya kadar şâhidliğini setr etti. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın." (Hucûrat 12) buyrulmakla birlikte bir hadîs-i şerifte "Kim bir müslümanın (kusurunu) ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter." (Muslim, el-Birr, 58; Ebû Dâvûd, Edeb, 60 ) buyrulmaktadır. Allah'ın "Settâr" ismi şerifi de kullarının ayıp ve günahlarını örtmesinden gelmektedir.

Şehâdeti örtme konusunda şunu ifade etmek gerekir ki "kitmânu'ş-şehade" ile "setru'ş-şehâde" bir değildir.
"Kitmânu'ş-şehâde", olaya şâhidlik eden kimsenin şâhidliğini gizlemesi iken "setru'ş-şehâde", şâhid olan kimsenin yanılabileceğini düşünüp, günaha düşmemek için temkinli davranması ve olayı emin olana kadar örtmesidir. (
Burhânuddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdulcelîl el-Mergînânî, Bidâyetu'l-Mubtedi, tsh. Mahmûd İbrâhîm Karsûn, ysz., Kâhire 1937, Sf: 173-174)
İşte bu temkin ve tedbir nedeniyle kâdı, olayın mâhiyetinden şubhelendiği kadar yerinden ve zamanından da şubhelenmeli ve yanılgıyı ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Olayın Dâru'l harb'de geçmiş olabileceği gibi zaman aşımına da uğramış olabileceğini düşünmelidir.
Ayrıca şâhidlik gizlenmese ve mahkemede arz edilse bile kadı tarafından, olaya hîle karışma ihtimaline binaen şâhidden rucû etmesini istenebilir.(Şemsuddin es-Serahsî, el-Mebsût, IX, Dâru'l mârife, Beyrût tsz., Sf: 38) Böylece ortada haddi gerektiren bir şâhidlik varsa düşebilir. Nitekim Rasûlullah: "Şubheli hallerde hadleri düşürün." diye buyurmaktadır.
(Ebû Hanîfe, Nûmân b. Sâbit b. Sâbit b. Zûtâ, Musnedu Ebî Hanîfe, şrh. İmamu’l-Hümâm Nasıru's-Sunne, Dâru'l kütübi'l-ilmiyye, Beyrût 1985, 186)

Kısaca nikah, boşanma, köle azadı ve zıhâr gibi haramlığın devam etmesinin söz konusu olduğu konularda setr etmemek, haber vermek farz iken; zinâ, hırsızlık, içki içme gibi mustemir (devâmlı) olmayan suçlarda şubhe olma ihtimali nedeniyle şâhidliğin gizlenmesi (setri) edâ edilmesinden daha hayırlıdır. Ancak bu suçlar da diğerleri gibi âdet hâline getirilmişse edâsı farz hâlini alır. (
Sâhib Beroje, Cezâ hukuku açısından islam ispat Hukuku, Fecr yay., Ankara 2007, Sf: 215)

Eğer bu şahidlik sonunda kocanın karısını boşamasından çekiniliyorsa, bilesiniz ki evli kadının zina etmesi durumunda, mevcud nikah bağı aslen zedelenmiş, tahrib olmuştur.
Bu şahidlik sonucunda endişe , kocanın kadını öldürmesi zannı ise, bu durumda, tam bir zinanın gerçekleştiğine kât'i kes emin olunmamış meselede kesin konuşulmamalı (fitneye sebeb verilmemeli), eğer bir kâtiyet mevcud ise, bu durumda 4 şahidin bulunmadığı, Dâr'ul harbte yaşamadan dolayı hadlerin tatbikatının sıkıntısından dolayı mulâneye başvurarak talak vûku bulunur.
Buraya kadar denilenler, olayın varsayımlar halindeki olası ihtimaller hakkındadır. Durumu, yazımızı okuduktan sonra kendilerinin durum tesbitine göre hareket etmesini tavsiye ediyorum.

Aşağıya konuyla ilgili nass'ları aktarıyorum.

"Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahidlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahidlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şubhesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa 135)

"Ve onlar ki, yalan şahidlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile (oradan) geçip giderler." (Furkan 72)

"... Bir de şahidliğinizi inkâr edip gizlemeyin, onu kim inkâr ederse mutlaka onun kalbi vebal içindedir. Her ne yaparsanız Allah onu bilir." (Bakara 283)


".....Bize el-Guveyrî, Abdurrahmân ibn Ebî Bekre'den tahdîs etti. Babası Ebû Bekre (r.anh) şöyle demiştir:
Peygamber (s.a.v.) üç kerre: — "Büyük günâhların en büyüğünü size haber vereyim mi?" buyurdu.
Sahâbîler: — Evet, haber ver yâ RasûlAllah! dediler.
Rasûlullah: — "Allah'a ortak uydurmak; ana-babaya eziyet vermek" buyurdu.
Dayanmakta iken oturdu da: "İyi dinleyin! Bir de yalan yere şâhidlik etmektir" buyurdu.

Râvî dedi ki: Rasûlullah bu son sözü tekrar etmekte o kadar devam etti ki, nihayet biz (kendisine acıyarak) keşke sussa diyorduk.
Ve îsmâîl ibnu İbrahim şöyle dedi: Bize Cuveyrî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdurrahmân tahdîs etti.

(Buhari, Şahidlik, Bab 10, Hadis no: 19)

İlgili Konular :

Evliyken Zina Yapan Kadının ve Nikahın Hükmü Nedir ?
https://www.islam-tr.org/konu/evliyken-zina-yapan-kadinin-ve-nikahin-hukmu-nedir.19730/

Mahremiyle zina / Dâr'ul harb, Dâr'ul İslam'da Günahların Cezası
https://www.islam-tr.org/konu/mahremiyle-zina-darul-harb-ve-darul-islamda-gunahlarin-cezasi.19535/

Eşini Aldatan Kadın Eşine Söyleyemiyorsa, Ne Yapmalı ?
https://www.islam-tr.org/konu/esini-aldatan-kadin-esine-soyleyemiyorsa-ne-yapmali.23408/
 
H Çevrimdışı

hayattakal

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
aydınlık getirdiğiniz için çok tesekkür ederim. şöyle bir şey var tam anlamıyla olayı görmedim ama telefon konuşmalarına şahit oldum kocasından gizli telefon kullanıp birisiyle samimi bir şekilde konuşmasına. kocası çok yakın bir akrabam hakını haram etti bilipte söylemediklerim varsa diye. bende birşey bilmediğimi söyleyip aradan çekilmek istedim ama olmuyo bildiklerimi anlatmalıyım şimdi değil mi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İlk sorunuzda gözünüzden bahsettiniz, şimdi ise kulağınızdan bahsediyorsunuz.

Samimi telefon konuşmaları zinaya delil olmaz. Sizin yapmanız, sizden bilgi soran kocasına, bir telefon konuşmasına kısmen denk geldiğinizi fakat mahiyeti hakkında kat'i olarak sonuç bildirmeden (hanımına -telefon görüşmelerine vs- dikkat et gibi) araştırmasını, uyanık olmasını söyleyebilirsiniz.
 
Üst Ana Sayfa Alt