H
Çevrimdışı
10 Kasım Dayatmasına Karşı Çıkan Öğretmene Soruşturma
GÜNCEL / İSTANBUL - 17.12.2014 23:24
Kartal Cevizli Anadolu İmam Hatip Lisesi Fizik öğretmeni Recai Bahadır, 10 Kasım resmi tören dayatmasına karşı çıktığı için hakkında tekrardan işlem başlatıldı.
Kartal Cevizli Anadolu İmam Hatip Lisesi Fizik öğretmeni Recai Bahadır, daha önce İslami kimliğine aykırı olduğunu belirterek “saygı duruşu” seremonilerine katılmadığı için çeşitli cezalar almış, 2013 yılında da aynı konuyla ilgili sürgün edilmişti. Bu ilkeli duruşunu 2014 yılında da sürdüren Bahadır, 10 Kasım 09.05'te yapılan “anma” törenine İslami kimliği ile çeliştiği için katılmamış ve konuyla ilgili okul idaresi ve peşinden de Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kurulan komisyona yazılı ifade vermiştir.
Kendisinden bilgi aldığımız Bahadır, standartların belli bir seviyenin üzerinde olduğu ülkelerde bu tarz bir mobbingin (işyerlerinde yıldırma amacıyla uygulanan psikolojik baskı) uygulanmadığını, insanların inançlarının önünde hiçbir engelin olmadığını, en can sıkıcı durumunda bu muamelelerin karşısında hatta mağduru olan kişilerin bugün zorunlu olarak bu soruşturmaları yönettiklerinin defalarca altını çizdi. Ortaya koymuş olduğu tavrın, birilerine hakaret etmek amacıyla olmadığını, tersine kendisinin zorlanmasının hakaret olduğunu söyleyen Bahadır, Müslüman bir ülkede inançların yok sayılmasının kabul edilemez bir uygulama olduğunu dile getirdi. Sürgün cezasına maruz kaldığı bir önceki anma töreni ile ilgili mahkemenin sürdüğünü söyleyen Bahadır, “inşallah Müslümanların inançlarına saygı noktasında bir karar çıkacağını düşünüyorum” dedi.
Her defasında bunun bir dayatma olduğunu ve hem ahlaken hem de hukuken kimseye zorla “saygı duruşu”nda bulunulamayacağını belirtmesine rağmen, resmi ideolojiden kalan gayri resmi teamüllerle insanlara cezalar yağdırılmaya devam edilmesi bir zülümdür. Bu zulmün dün Kemalist kadrolar tarafından yapılmasını eleştirenler, bugün ellerine geçen imkanları bu ve benzeri zulümlerin kaldırılması noktasında kullanmalıdırlar.
Kemalist kadroların belli makamlardan gittiğinin iddia edildiği, “Yeni Türkiye” sözlerinin sıkça duyulduğu günlerde laik, Kemalist bir öğretmenin şikayeti üzerine insanların yerlerinden, yurtlarından sürgün edilmesi anlaşılır bir tavır değildir.
Bu ilkeli tavrından dolayı Recai Bahadır'ı tebrik ediyoruz ve kendi savunmasının tam metnini aşağıda paylaşıyoruz.
Recai Bahadır: “10 Kasım 2014 günü ilk saat dersim olduğu için saat 09.00 sularında okula gelip arabamı parka bıraktıktan sonra okul bahçesinde öğrenci ve öğretmenlerin toplandığını gördüm. Bu esnada saygı duruşu başlamıştı. Bende inancıma ters olduğu için saygı duruşunda bulunmayarak okula girdim. Bir Müslüman olarak ancak Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ın huzurunda saygı ile durur ve eğilirim. Bu çerçevede Allah'tan başka kim için yapılırsa yapılsın saygı duruşu gibi bir ritüeli yerine getirmeyeceğimi belirtmek isterim. Mevcut yasal çerçevede saygı duruşunda bulunmak gibi bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Böyle bir zorlamayı çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede İslami inançlarımızın hiçe sayılması olarak görmekte insani ve dini haklarımı yok sayılmasını beraberinde getirmektedir. Hem İslami inançlarım hem de geçerli hukuk sisteminin muhalifinden olan böyle bir uygulamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Bir eğitimci olarak öğrencilere iyi ahlak sahibi olmalarını ve asla ikiyüzlü olmamalarını öğütlerken, benden inancımla ilgili konularda rol yapmamamı beklemenizi umarım.”
Haksözhaber
GÜNCEL / İSTANBUL - 17.12.2014 23:24
Kartal Cevizli Anadolu İmam Hatip Lisesi Fizik öğretmeni Recai Bahadır, 10 Kasım resmi tören dayatmasına karşı çıktığı için hakkında tekrardan işlem başlatıldı.
Kartal Cevizli Anadolu İmam Hatip Lisesi Fizik öğretmeni Recai Bahadır, daha önce İslami kimliğine aykırı olduğunu belirterek “saygı duruşu” seremonilerine katılmadığı için çeşitli cezalar almış, 2013 yılında da aynı konuyla ilgili sürgün edilmişti. Bu ilkeli duruşunu 2014 yılında da sürdüren Bahadır, 10 Kasım 09.05'te yapılan “anma” törenine İslami kimliği ile çeliştiği için katılmamış ve konuyla ilgili okul idaresi ve peşinden de Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kurulan komisyona yazılı ifade vermiştir.
Kendisinden bilgi aldığımız Bahadır, standartların belli bir seviyenin üzerinde olduğu ülkelerde bu tarz bir mobbingin (işyerlerinde yıldırma amacıyla uygulanan psikolojik baskı) uygulanmadığını, insanların inançlarının önünde hiçbir engelin olmadığını, en can sıkıcı durumunda bu muamelelerin karşısında hatta mağduru olan kişilerin bugün zorunlu olarak bu soruşturmaları yönettiklerinin defalarca altını çizdi. Ortaya koymuş olduğu tavrın, birilerine hakaret etmek amacıyla olmadığını, tersine kendisinin zorlanmasının hakaret olduğunu söyleyen Bahadır, Müslüman bir ülkede inançların yok sayılmasının kabul edilemez bir uygulama olduğunu dile getirdi. Sürgün cezasına maruz kaldığı bir önceki anma töreni ile ilgili mahkemenin sürdüğünü söyleyen Bahadır, “inşallah Müslümanların inançlarına saygı noktasında bir karar çıkacağını düşünüyorum” dedi.
Her defasında bunun bir dayatma olduğunu ve hem ahlaken hem de hukuken kimseye zorla “saygı duruşu”nda bulunulamayacağını belirtmesine rağmen, resmi ideolojiden kalan gayri resmi teamüllerle insanlara cezalar yağdırılmaya devam edilmesi bir zülümdür. Bu zulmün dün Kemalist kadrolar tarafından yapılmasını eleştirenler, bugün ellerine geçen imkanları bu ve benzeri zulümlerin kaldırılması noktasında kullanmalıdırlar.
Kemalist kadroların belli makamlardan gittiğinin iddia edildiği, “Yeni Türkiye” sözlerinin sıkça duyulduğu günlerde laik, Kemalist bir öğretmenin şikayeti üzerine insanların yerlerinden, yurtlarından sürgün edilmesi anlaşılır bir tavır değildir.
Bu ilkeli tavrından dolayı Recai Bahadır'ı tebrik ediyoruz ve kendi savunmasının tam metnini aşağıda paylaşıyoruz.
Recai Bahadır: “10 Kasım 2014 günü ilk saat dersim olduğu için saat 09.00 sularında okula gelip arabamı parka bıraktıktan sonra okul bahçesinde öğrenci ve öğretmenlerin toplandığını gördüm. Bu esnada saygı duruşu başlamıştı. Bende inancıma ters olduğu için saygı duruşunda bulunmayarak okula girdim. Bir Müslüman olarak ancak Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ın huzurunda saygı ile durur ve eğilirim. Bu çerçevede Allah'tan başka kim için yapılırsa yapılsın saygı duruşu gibi bir ritüeli yerine getirmeyeceğimi belirtmek isterim. Mevcut yasal çerçevede saygı duruşunda bulunmak gibi bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Böyle bir zorlamayı çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede İslami inançlarımızın hiçe sayılması olarak görmekte insani ve dini haklarımı yok sayılmasını beraberinde getirmektedir. Hem İslami inançlarım hem de geçerli hukuk sisteminin muhalifinden olan böyle bir uygulamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Bir eğitimci olarak öğrencilere iyi ahlak sahibi olmalarını ve asla ikiyüzlü olmamalarını öğütlerken, benden inancımla ilgili konularda rol yapmamamı beklemenizi umarım.”
Haksözhaber