Amerika Irak’tan ayrıldı. Milyonlarca çocuğu yetim ve bir o kadar da kadını dul bırakarak ve ülkeyi harap ederek servetini talan ederek, kütüphanelerini yağmalayarak ve arakasında büyük bir fitne bırakarak.
Amerika, çağımızın İslamla savaşan en acımasız devleti ve en çok kandan ve ihtilaflardan beslenen ve insanlığı acılara ve yıkımlara sürükleyen kapitalist ve emperyalist demokrasinin İmparatorluğu; Yahudilik ve Nasraniliğin ortak silahı Kur’an’ın düşmanı ve Müslümanların yeniden köleleştirilmesinin en büyük savaşçısı ve strateji merkezi.
Elindeki ölümcül kimyasal ve nükleer silahlarla ve yeryüzünü mazlumların ve mustazafların kanlarıyla sulayan Amerika.. Irak’tan ayrılıyor. Ama buna mecbur edilerek kahrolarak ve boynu bükük ve insanlık aleyhine işlediği iğrenç suçlarıyla. . Hem de insanlık tarihinin asla şahid olmadığı katliamlarla,cinayetlerle, işkencelerle ve insanlığı ayaklar altına alarak ve hem de küstahça bir ahlak sergileyerek.
Şimdi, ABD Afganistan’da ne yapacak? Geriye neler bırakarak çıkacak? ABD, Irak’ta neyi amaçladıysa acaba Afganistan’da da mı aynı şeyi hedefliyor? Bu ne tamamen doğrulamak mümkün ve ne de yaanlışlamak. Fakat bilinen bir şey var ki, o da Afganistan işgalinin daha da devam etmesi gerekiyor. Zira Afganistan asla Irak değildir. Afganistan, İran’ın gerisinden bütün Orta Asya ve İslam alemini koruyan bir kale gibidir. Zira Afganistan büyük çoğunluğu Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ın akidesine mensuptur. Çoğunluğu Hanefi Mezhebine mensupturlar. Bu sebeple Afganistan dosyası kolay kolay İslam’ın lehine kapanmayacaktır. Ancak ABD oradan da zilletin şalını ardında sürükleyerek çıkar ve Türkiye, İran ve S. Arabistan ve Pakistan Afganistan’da Müslümanların Kur’ân’ın çizdiği bir çerçevede bir İslam Devleti kurmalarını kabul ederlerse, Afganistan İslam Devleti olacaktır. Akis tajdirde Afganistan’ın Parçalanması ve Orta Asya’da yeni bir devletler savaşının söz konusu olması muhtemeldir.
ABD’in bir ülkeyi terk etmesi, onu işgal etmesinden daha tehlikelidir bunu asla unutmamak gerekiyor.
ABD Irak’a ve Afganistan’a Türkiye, İran ev S.Arabistan’ın güçlü destekleri ve kabullerin sonucu girmiştir. Bunun içindir ki; bu adını nı saydığımız devletler İslam’ın geleceği üzerinde de aynı eşitlikte olumlu ya da olumsuz rol oynayacaklardır.
İran ve Türrkiye; her ne kadar Suriye meselesinde ayrı düşmüşlerse de bu ayrılığı Rusya müdahalesiyle bu farklı düşmenin üzerini bir şekilde örtmeye çalışmaktadır.
İran’ın Suriye’deki muhalifleri Allah’ın düşmanları olarak görmekten, onlarla müzakere masasına oturmayı kabul etmeyi teklif etmesi, Türkiye’nin elindeki kartları almak içindir. İran ABD üzerinde Suriye meselesine yaklaşmayı reddederken kulislerde ABD’ni misafir olarak bulunduran Rusya ile bu meseleyi ele almaktadır. Bununla da ABD ve İsrail’in de istediği bir barışçı Suriye hükümetinin kurulmasını ön ayak olacaktır. Bunu yapması tabidir ve reel politiktir. Çünkü Suriye’de bir savaş İran’ın kolunu keseceği gibi, Hizbullah’ın da gücünü azaltacaktır. Şimdi ABD adına Rusya’nın devreye girmesi aslında İki ülkenin de bu coğrafyadaki ortak çıkarlarını ve sömürü çarklarını birlikte daha iyi işler hale getirmektir. Rusya nasıl ki İsrail’in Hamas karşısında zor durumda kalmasını istemiyorsa, ABD ‘de aynı zamanda İsraili korumak için Rusya’yla işbirliği yapmaktadır.
Daha önce de yazmıştım; Türkiye, ABD’den ve Rusya’dan da önce; İranı ve Suriye’yi görüşmelere davet ederek ve Suriye meselesini barışçı ve akıllı bir yoldan çözmeyi deneyebilirdi. Bunu yapmadı. Türkiye, İran’ı Suriye meselesinde şimdi elde ettiği mevziyi elde etmeden ve sanki daha çok barıştan yan imiş gibi bir tablo çizmeden bunu yapabilirdi. Bunu belki denemiştir fakat bunu alenen yapması ve İran’ın bugün kü tavrını elinden alabilirdi. Böylece ABD ve Rusya sağlayacak olan bir anlaşma ve vifaktan bölge ülkesi ve bir komşu olarak daha hayırlı bir rol oynardı. Fakat şimdi ise, Türkiye’nin rolü tamamen edilgen ve kimliğini yitirmiş bir konumda.
Bu görüşmelerinde İsrail’in rahatsız olduğunu asla düşünmemek gerekir. Türkiye’nin müdahalesi belki daha çok İsrail’in aleyhine olacaktı. Bunun ne derece doğru çıkacağını ve ya yanlışlanacağını gelecek günler gösterecektir.
İran’ın Suriye sorunu için Rusya’yla işbirliğine gitmesinin hangi sonuçları doğuracağını beklemek gerekiyor. İran’ın ABD’ne karşı sert politikalarından, devreye Rusya’nın girmesiyle kısmen de olsa sarfı nazar etmesi söz konusudur. İsraille savaşı dahi göz alacak bir konumdan İran’ı ancak Rusya ikna ederek uzaklaştırabilir ya da ABD ile barışını ancak Rusya sağlayabilir. İran Suriye’de muhaliflerle (Allah’ın düşmanlarıyla [!]) görüşmek için onları İran’a davet edebilirken, Afganistan’da hâlâ Talibanı düşmanlığını yapmaktadır ve onları terörist olarak görmektedir. İran’ın bu tavrı düşmancadır ve kabul edilemez. Nasıl ki Türkiye’nin ABD yanlısı bir politikasını onaylamıyorsa, k aynı zamanda İran’ın da Afganistan’ın düşmanı bir devlet gibi hareket etmesine razı olamayız. Suriye’deki Muhalifleri ABD uşakları, beslemeler ve mündessin ve ajanlar olarak suçlayan İran, Afganistan’da ABD ile işbirliği yapan Karzai Hükümetinin yanında olamaz ve ona muazzam lojistik destek sağlamayamaz.
Müslümanlar olarak, İran’ın Suriye’de ve Lübnan’da çıkarlarını daha doğrusu hatt-ı İmam anlayışını yaymak ve Lübnan’daki Şiilerin güvenliği sağlamak için dolaylı yollardan ABD ile görüşmeler yapmasını anlamak hepimizin hakkıdır, yani İran’ın Rusya ile Suriye meselesine bir çözüm üretmesini kasdediyorum.
Rusya’nın Gürcistan’a füze rampaları kurması ya da Suriye’ye daha gelişmiş füzeler vermesi ve uçak gemisini göndermesi, aslında ABD’e karşı değil, Suriye’de Nusayri rejiminin devrilmemesi içindir. Çünkü Suriye, Rusya için iyi bir silah müşterisi. Suriye üzerinden de Hizbullaha ve diğer ülkelere ve örgütlere böylece silah ulaştırmış olmaktadır.
O zaman ciddi bir diplomatik oyun oynanıyor demektir, fakat biz bunun farkında değiliz. Dolayısıyla İran bölge gençliğini İran’ın çizgisine doğru taşıyabilmek için, ABD’ne karşı dinsel kaynaklı ve mesnedli bir propaganda yürütürken, diğer yanda uluslararası arenada izlediği siyaseti; tamamen uluslararası dengelerin ve İran’ın Milli çıkarlarının üzerine bina etmektedir. Ancak Arap ülkelerinde meydana gelen hadiseler ve değişim İran’ın elinden ciddî bir şekilde bu kartı elinden almıştır.
Erdoğan’ın Füze Kalkanı projesine verdiği destek ise, yakın gelecekte ciddi bir savaş yok ise, Türkiye’nin aleyhine olmuş ve onun bölgedeki imajını zedelemiştir. Zaten AKP hükümeti halkın ve Müslümanların beklentilerin büyük oranda boşa çıkarmıştır. Gelecek günler, AKP ve özelikle de Erdoğan için çok zor günler olacak, belki de Erdoğan’ın siyasi hayatını tamamıyla bitirecek. Erdoğan’ın bölgedeki imajı ancak ve ancak Suriye’deki devrim; İran’ın ve Rusya’nın kıskacından ve ABD’ne teslim olmadan başarılı olursa kurtulabilir. Bu durumda Suriye muhalefeti denen kesim, kime boynunu uzatacak?
İran'ın ve Rusya'nın ABD'in rızası dahilinde gerçekleştirdikleri ittifak acaba kimleri rahatlatıyor buna bakmak önemlidir.
Rusya, burada hem ABD'nin çıkarlarını hem de kendi çıkarlarını korumaktadır. Zira Suriye'de bir rejim değişikliği en çok Rusya'yı ve İran'ı olumsuz etkileyecekti. Eğer İran ile Rusya, Suriye'deki rejimin de onayını alırlarsa, kişmsenin şişi ve kebabı yanmayacak demektir.Bunun dışında olacakları tahmin her halde biraz zor olacak.
mehmet emin akın
16.12.2011 Cuma
Amerika, çağımızın İslamla savaşan en acımasız devleti ve en çok kandan ve ihtilaflardan beslenen ve insanlığı acılara ve yıkımlara sürükleyen kapitalist ve emperyalist demokrasinin İmparatorluğu; Yahudilik ve Nasraniliğin ortak silahı Kur’an’ın düşmanı ve Müslümanların yeniden köleleştirilmesinin en büyük savaşçısı ve strateji merkezi.
Elindeki ölümcül kimyasal ve nükleer silahlarla ve yeryüzünü mazlumların ve mustazafların kanlarıyla sulayan Amerika.. Irak’tan ayrılıyor. Ama buna mecbur edilerek kahrolarak ve boynu bükük ve insanlık aleyhine işlediği iğrenç suçlarıyla. . Hem de insanlık tarihinin asla şahid olmadığı katliamlarla,cinayetlerle, işkencelerle ve insanlığı ayaklar altına alarak ve hem de küstahça bir ahlak sergileyerek.
Şimdi, ABD Afganistan’da ne yapacak? Geriye neler bırakarak çıkacak? ABD, Irak’ta neyi amaçladıysa acaba Afganistan’da da mı aynı şeyi hedefliyor? Bu ne tamamen doğrulamak mümkün ve ne de yaanlışlamak. Fakat bilinen bir şey var ki, o da Afganistan işgalinin daha da devam etmesi gerekiyor. Zira Afganistan asla Irak değildir. Afganistan, İran’ın gerisinden bütün Orta Asya ve İslam alemini koruyan bir kale gibidir. Zira Afganistan büyük çoğunluğu Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ın akidesine mensuptur. Çoğunluğu Hanefi Mezhebine mensupturlar. Bu sebeple Afganistan dosyası kolay kolay İslam’ın lehine kapanmayacaktır. Ancak ABD oradan da zilletin şalını ardında sürükleyerek çıkar ve Türkiye, İran ve S. Arabistan ve Pakistan Afganistan’da Müslümanların Kur’ân’ın çizdiği bir çerçevede bir İslam Devleti kurmalarını kabul ederlerse, Afganistan İslam Devleti olacaktır. Akis tajdirde Afganistan’ın Parçalanması ve Orta Asya’da yeni bir devletler savaşının söz konusu olması muhtemeldir.
ABD’in bir ülkeyi terk etmesi, onu işgal etmesinden daha tehlikelidir bunu asla unutmamak gerekiyor.
ABD Irak’a ve Afganistan’a Türkiye, İran ev S.Arabistan’ın güçlü destekleri ve kabullerin sonucu girmiştir. Bunun içindir ki; bu adını nı saydığımız devletler İslam’ın geleceği üzerinde de aynı eşitlikte olumlu ya da olumsuz rol oynayacaklardır.
İran ve Türrkiye; her ne kadar Suriye meselesinde ayrı düşmüşlerse de bu ayrılığı Rusya müdahalesiyle bu farklı düşmenin üzerini bir şekilde örtmeye çalışmaktadır.
İran’ın Suriye’deki muhalifleri Allah’ın düşmanları olarak görmekten, onlarla müzakere masasına oturmayı kabul etmeyi teklif etmesi, Türkiye’nin elindeki kartları almak içindir. İran ABD üzerinde Suriye meselesine yaklaşmayı reddederken kulislerde ABD’ni misafir olarak bulunduran Rusya ile bu meseleyi ele almaktadır. Bununla da ABD ve İsrail’in de istediği bir barışçı Suriye hükümetinin kurulmasını ön ayak olacaktır. Bunu yapması tabidir ve reel politiktir. Çünkü Suriye’de bir savaş İran’ın kolunu keseceği gibi, Hizbullah’ın da gücünü azaltacaktır. Şimdi ABD adına Rusya’nın devreye girmesi aslında İki ülkenin de bu coğrafyadaki ortak çıkarlarını ve sömürü çarklarını birlikte daha iyi işler hale getirmektir. Rusya nasıl ki İsrail’in Hamas karşısında zor durumda kalmasını istemiyorsa, ABD ‘de aynı zamanda İsraili korumak için Rusya’yla işbirliği yapmaktadır.
Daha önce de yazmıştım; Türkiye, ABD’den ve Rusya’dan da önce; İranı ve Suriye’yi görüşmelere davet ederek ve Suriye meselesini barışçı ve akıllı bir yoldan çözmeyi deneyebilirdi. Bunu yapmadı. Türkiye, İran’ı Suriye meselesinde şimdi elde ettiği mevziyi elde etmeden ve sanki daha çok barıştan yan imiş gibi bir tablo çizmeden bunu yapabilirdi. Bunu belki denemiştir fakat bunu alenen yapması ve İran’ın bugün kü tavrını elinden alabilirdi. Böylece ABD ve Rusya sağlayacak olan bir anlaşma ve vifaktan bölge ülkesi ve bir komşu olarak daha hayırlı bir rol oynardı. Fakat şimdi ise, Türkiye’nin rolü tamamen edilgen ve kimliğini yitirmiş bir konumda.
Bu görüşmelerinde İsrail’in rahatsız olduğunu asla düşünmemek gerekir. Türkiye’nin müdahalesi belki daha çok İsrail’in aleyhine olacaktı. Bunun ne derece doğru çıkacağını ve ya yanlışlanacağını gelecek günler gösterecektir.
İran’ın Suriye sorunu için Rusya’yla işbirliğine gitmesinin hangi sonuçları doğuracağını beklemek gerekiyor. İran’ın ABD’ne karşı sert politikalarından, devreye Rusya’nın girmesiyle kısmen de olsa sarfı nazar etmesi söz konusudur. İsraille savaşı dahi göz alacak bir konumdan İran’ı ancak Rusya ikna ederek uzaklaştırabilir ya da ABD ile barışını ancak Rusya sağlayabilir. İran Suriye’de muhaliflerle (Allah’ın düşmanlarıyla [!]) görüşmek için onları İran’a davet edebilirken, Afganistan’da hâlâ Talibanı düşmanlığını yapmaktadır ve onları terörist olarak görmektedir. İran’ın bu tavrı düşmancadır ve kabul edilemez. Nasıl ki Türkiye’nin ABD yanlısı bir politikasını onaylamıyorsa, k aynı zamanda İran’ın da Afganistan’ın düşmanı bir devlet gibi hareket etmesine razı olamayız. Suriye’deki Muhalifleri ABD uşakları, beslemeler ve mündessin ve ajanlar olarak suçlayan İran, Afganistan’da ABD ile işbirliği yapan Karzai Hükümetinin yanında olamaz ve ona muazzam lojistik destek sağlamayamaz.
Müslümanlar olarak, İran’ın Suriye’de ve Lübnan’da çıkarlarını daha doğrusu hatt-ı İmam anlayışını yaymak ve Lübnan’daki Şiilerin güvenliği sağlamak için dolaylı yollardan ABD ile görüşmeler yapmasını anlamak hepimizin hakkıdır, yani İran’ın Rusya ile Suriye meselesine bir çözüm üretmesini kasdediyorum.
Rusya’nın Gürcistan’a füze rampaları kurması ya da Suriye’ye daha gelişmiş füzeler vermesi ve uçak gemisini göndermesi, aslında ABD’e karşı değil, Suriye’de Nusayri rejiminin devrilmemesi içindir. Çünkü Suriye, Rusya için iyi bir silah müşterisi. Suriye üzerinden de Hizbullaha ve diğer ülkelere ve örgütlere böylece silah ulaştırmış olmaktadır.
O zaman ciddi bir diplomatik oyun oynanıyor demektir, fakat biz bunun farkında değiliz. Dolayısıyla İran bölge gençliğini İran’ın çizgisine doğru taşıyabilmek için, ABD’ne karşı dinsel kaynaklı ve mesnedli bir propaganda yürütürken, diğer yanda uluslararası arenada izlediği siyaseti; tamamen uluslararası dengelerin ve İran’ın Milli çıkarlarının üzerine bina etmektedir. Ancak Arap ülkelerinde meydana gelen hadiseler ve değişim İran’ın elinden ciddî bir şekilde bu kartı elinden almıştır.
Erdoğan’ın Füze Kalkanı projesine verdiği destek ise, yakın gelecekte ciddi bir savaş yok ise, Türkiye’nin aleyhine olmuş ve onun bölgedeki imajını zedelemiştir. Zaten AKP hükümeti halkın ve Müslümanların beklentilerin büyük oranda boşa çıkarmıştır. Gelecek günler, AKP ve özelikle de Erdoğan için çok zor günler olacak, belki de Erdoğan’ın siyasi hayatını tamamıyla bitirecek. Erdoğan’ın bölgedeki imajı ancak ve ancak Suriye’deki devrim; İran’ın ve Rusya’nın kıskacından ve ABD’ne teslim olmadan başarılı olursa kurtulabilir. Bu durumda Suriye muhalefeti denen kesim, kime boynunu uzatacak?
İran'ın ve Rusya'nın ABD'in rızası dahilinde gerçekleştirdikleri ittifak acaba kimleri rahatlatıyor buna bakmak önemlidir.
Rusya, burada hem ABD'nin çıkarlarını hem de kendi çıkarlarını korumaktadır. Zira Suriye'de bir rejim değişikliği en çok Rusya'yı ve İran'ı olumsuz etkileyecekti. Eğer İran ile Rusya, Suriye'deki rejimin de onayını alırlarsa, kişmsenin şişi ve kebabı yanmayacak demektir.Bunun dışında olacakları tahmin her halde biraz zor olacak.
mehmet emin akın
16.12.2011 Cuma