Şimdi, bütün mücahitler, hikmet ve feraset sahibi liderlik öncülüğünde bütün ve güçlüdürler. Halk mücahitleri desteklemektedir. Liderlik, derin bir askerî ve siyasi öngörüye sahiptir.
Amerika'nın Afganistandaki geleceği bölgenin tarihinde saklı. Afganistan tarihine bakıldığında ülkede daha önce Rusya'ya karşı verilen mücadele ve sonuçlarına bakıldığında ABD'nin kaderi de bundan farklı olmayacaktır.
1989 Şubat’ı öncesi, Kızıl Ordu Afganistan’dan çekilirken Sovyet liderleri, Afganistan’ın uzak eyaletlerine yayılmış güçlerini tedricen azaltmaya başladı. Sonuçta, Dr. Necib’in hükümeti, halkın yoğun olduğu yerleri savunmak için bir inisiyatif olarak Host ve Kunar eyaletlerini tamamıyla boşalttı. Bu arada, Necib’in istihbarat ajansı Devlet İstihbarat Bakanlığı (Farsça WAD) Mücahidler arasında bir ayrılık meydana getirdiğini övünerek ilan etti. Stratejilerinin gereği olarak, Mücahid komutanlarıyla temasta olduklarını ifade ettiler. Böylece, bu komutanlarla gizli pazarlıklar yaptıkları izlenimi bırakmışlardı. Bunu yaparken, başarısızlıklarını gizlemeyi ve çabalarını yeni bir stratejilerinin başarıları olarak göstermeyi deniyorlardı.
Bununla birlikte realiteler buna karşıydı ve nihayetinde rejim çöktü. Amerika da aynı yolu takip ediyor. En güçlü askerî üslerini kaybediyorlar.
Benzer şekilde, Karzai yönetimi, Cirga meclisine dayanarak ve bazen de yanlışlıkla muhalefetle yeraltından görüşmeler yapıldığına dair açıklamalarda bulunarak, bazen barış konuşmalarından, bazen uzlaşmadan bahsediyor. Bazen, kaynak göstermeden Mücahidlerin müzakere görüşmelerine karşı esnek ve hatta hazır olduklarını bile söylemekteler. Böylece, medyadaki malı elemanlarına, bu tür haberler yazdırarak, kamuoyunu aldatmak istiyorlar.
Ancak, kamuoyunun kendi gözleriyle gördüğü gerçeklerin arkasında olduğunun farkında değiller. Düşman propagandası nihayetinde yine düşmanın kendisini vuracaktır. Necip, Vatan Partisi’nin adını Demokratik Halk Partisi olarak değiştirdi ve komünist sloganlar yerine, milliyetçi sloganlar kullanmaya başladı. Karzai şimdi aynı dramı tekrar oynuyor. Ancak, Khad ve hizmetçisi medya tarafından yürütülen bu propaganda Necib’in dayanabilmesine yardım edemedi. Necib’in hükümet propagandası ne mücahidler arasındaki güveni sarsabildi ne de halkın, partisinin yeni adından dolayı onu vatansever bir kahraman olarak görmesini sağlayabildi. Bugün de insanlar Karzai’nin iddialarına ve timsah gözyaşlarına şüpheyle bakıyorlar.
Necip ve takımı silahlı güçler oluşturdu ve onları güçlendirdi. Şimdide Kukla Karzai idaresi aynı yolu takip ediyor. Yalnız şunu, eski Necib’in rejimi bizzat kendini korumak için oluşturduğu ve güçlendirdiği silahlı güçlerin kollarında çöktüğünü, hem de korumak ve savunmak için oluşturduğu silahlı güçlerin onu kurulduğu ilk yerde, başkentte yıktığını unutuyorlar. Bugün Karzai hükümeti, hükümete üst seviyede girmiş olan savaş lordları tarafından zayıflamış ve güvenilmez olarak görülmektedir. Tarih bir şekilde tekerrür ediyor. Bütün gelişmeler, Amerikan işgalinin bozgun uçurumunda tıkanıp durduğunu işaret ediyor. Astonya’daki son NATO kararı, yani NATO güçlerinin eyaletlerden alınıp, buraların Afganlara bırakılacağı kararı bizim açıklamalarımızı doğrulamakta ve tarihin tekrar tekerrür ettiğini göstermektedir. Bu, Afganistan’daki direnişin bir halk devrimi aşamasına geldiğini ve artık, ona karşı koymanın imkânsız olduğunu ispatlamaktadır. Kabil’in kapısı Logar’daki halkın lojistik konvoyu ateşe vererek gösterdiği eylemi, bir kez daha bizi haklı çıkarmaktadır. İşgalciler, hava ve yerdeki güçleri dâhil ve yerli güçler, insanların ellerinden gelen zarardan lojistik konvoylarını ve askerî araçlarını koruyamamaktadır.
Şimdi, bütün mücahitler, hikmet ve feraset sahibi liderlik öncülüğünde bütün ve güçlüdürler. Halk mücahitleri desteklemektedir. Liderlik, derin bir askerî ve siyasi öngörüye sahiptir. Yani hiçbir mücahit düşmanın propagandasının ayartmasına düşmeyecektir. Mücahitler, düşmanın uçurumun kenarında olduğunu ve her uçan kuştan medet beklediğini bilmektedir.
Bu gerçeklerin ışığında, Batı kamuoyu kibirli hükümetlerine karşı dizginleri eline almalı ve ders alıp bir an öne Afganistan’dan çıkmak için Afgan tarihi hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Şayet bunu yapmazlarsa, sonları tıpkı, eski Sovyetler Birliği gibi olacaktır. Yanı şekilde, şimdi Kukla Kabil idaresiyle beraber olanlar, şayet can çekişen bu rejimle irtibatlarını kesmezlerse, kaderleri eski komünistlerinkine benzeyecektir. Onlar ne içeride ne de dışarıda yaşayabilecekleri bir cennet bulamayacaklar.
Timeturk/ Fazıl Duygun
Amerika'nın Afganistandaki geleceği bölgenin tarihinde saklı. Afganistan tarihine bakıldığında ülkede daha önce Rusya'ya karşı verilen mücadele ve sonuçlarına bakıldığında ABD'nin kaderi de bundan farklı olmayacaktır.
1989 Şubat’ı öncesi, Kızıl Ordu Afganistan’dan çekilirken Sovyet liderleri, Afganistan’ın uzak eyaletlerine yayılmış güçlerini tedricen azaltmaya başladı. Sonuçta, Dr. Necib’in hükümeti, halkın yoğun olduğu yerleri savunmak için bir inisiyatif olarak Host ve Kunar eyaletlerini tamamıyla boşalttı. Bu arada, Necib’in istihbarat ajansı Devlet İstihbarat Bakanlığı (Farsça WAD) Mücahidler arasında bir ayrılık meydana getirdiğini övünerek ilan etti. Stratejilerinin gereği olarak, Mücahid komutanlarıyla temasta olduklarını ifade ettiler. Böylece, bu komutanlarla gizli pazarlıklar yaptıkları izlenimi bırakmışlardı. Bunu yaparken, başarısızlıklarını gizlemeyi ve çabalarını yeni bir stratejilerinin başarıları olarak göstermeyi deniyorlardı.
Bununla birlikte realiteler buna karşıydı ve nihayetinde rejim çöktü. Amerika da aynı yolu takip ediyor. En güçlü askerî üslerini kaybediyorlar.
Benzer şekilde, Karzai yönetimi, Cirga meclisine dayanarak ve bazen de yanlışlıkla muhalefetle yeraltından görüşmeler yapıldığına dair açıklamalarda bulunarak, bazen barış konuşmalarından, bazen uzlaşmadan bahsediyor. Bazen, kaynak göstermeden Mücahidlerin müzakere görüşmelerine karşı esnek ve hatta hazır olduklarını bile söylemekteler. Böylece, medyadaki malı elemanlarına, bu tür haberler yazdırarak, kamuoyunu aldatmak istiyorlar.
Ancak, kamuoyunun kendi gözleriyle gördüğü gerçeklerin arkasında olduğunun farkında değiller. Düşman propagandası nihayetinde yine düşmanın kendisini vuracaktır. Necip, Vatan Partisi’nin adını Demokratik Halk Partisi olarak değiştirdi ve komünist sloganlar yerine, milliyetçi sloganlar kullanmaya başladı. Karzai şimdi aynı dramı tekrar oynuyor. Ancak, Khad ve hizmetçisi medya tarafından yürütülen bu propaganda Necib’in dayanabilmesine yardım edemedi. Necib’in hükümet propagandası ne mücahidler arasındaki güveni sarsabildi ne de halkın, partisinin yeni adından dolayı onu vatansever bir kahraman olarak görmesini sağlayabildi. Bugün de insanlar Karzai’nin iddialarına ve timsah gözyaşlarına şüpheyle bakıyorlar.
Necip ve takımı silahlı güçler oluşturdu ve onları güçlendirdi. Şimdide Kukla Karzai idaresi aynı yolu takip ediyor. Yalnız şunu, eski Necib’in rejimi bizzat kendini korumak için oluşturduğu ve güçlendirdiği silahlı güçlerin kollarında çöktüğünü, hem de korumak ve savunmak için oluşturduğu silahlı güçlerin onu kurulduğu ilk yerde, başkentte yıktığını unutuyorlar. Bugün Karzai hükümeti, hükümete üst seviyede girmiş olan savaş lordları tarafından zayıflamış ve güvenilmez olarak görülmektedir. Tarih bir şekilde tekerrür ediyor. Bütün gelişmeler, Amerikan işgalinin bozgun uçurumunda tıkanıp durduğunu işaret ediyor. Astonya’daki son NATO kararı, yani NATO güçlerinin eyaletlerden alınıp, buraların Afganlara bırakılacağı kararı bizim açıklamalarımızı doğrulamakta ve tarihin tekrar tekerrür ettiğini göstermektedir. Bu, Afganistan’daki direnişin bir halk devrimi aşamasına geldiğini ve artık, ona karşı koymanın imkânsız olduğunu ispatlamaktadır. Kabil’in kapısı Logar’daki halkın lojistik konvoyu ateşe vererek gösterdiği eylemi, bir kez daha bizi haklı çıkarmaktadır. İşgalciler, hava ve yerdeki güçleri dâhil ve yerli güçler, insanların ellerinden gelen zarardan lojistik konvoylarını ve askerî araçlarını koruyamamaktadır.
Şimdi, bütün mücahitler, hikmet ve feraset sahibi liderlik öncülüğünde bütün ve güçlüdürler. Halk mücahitleri desteklemektedir. Liderlik, derin bir askerî ve siyasi öngörüye sahiptir. Yani hiçbir mücahit düşmanın propagandasının ayartmasına düşmeyecektir. Mücahitler, düşmanın uçurumun kenarında olduğunu ve her uçan kuştan medet beklediğini bilmektedir.
Bu gerçeklerin ışığında, Batı kamuoyu kibirli hükümetlerine karşı dizginleri eline almalı ve ders alıp bir an öne Afganistan’dan çıkmak için Afgan tarihi hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Şayet bunu yapmazlarsa, sonları tıpkı, eski Sovyetler Birliği gibi olacaktır. Yanı şekilde, şimdi Kukla Kabil idaresiyle beraber olanlar, şayet can çekişen bu rejimle irtibatlarını kesmezlerse, kaderleri eski komünistlerinkine benzeyecektir. Onlar ne içeride ne de dışarıda yaşayabilecekleri bir cennet bulamayacaklar.
Timeturk/ Fazıl Duygun