Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Acaba Ben Şeyhime Veya Üstadima Tapiyormuyum?

  • Konbuyu başlatan odabaşoğlu
  • Başlangıç tarihi
O Çevrimdışı

odabaşoğlu

Guest
Alim ve şeyh tapıcılığı nedir?
Kuran bize melek bir peygamber gönderilmediğini, İnsanlığa örnek olması için insani duyguların bütününü taşıyan insan resuller gönderdiğini anlatırken, onların insani yönlerini de ortaya koyar. Mesela, hemen hemen bütün peygamberlerin hataya meyil ettiğinden bahseder. Bazen de bu hataların işlendiğini söyler. Hatta Peygamberlerin en mahrem duygularındaki kaymayı bile anlatır. Ardından da bahsedilen kaymaların doğrultulduğunu ve düzelttiğini ifade eder. Bu anlatımlar onları karalamak, itibarsızlaştırmak için yapıldığı sanılmasın. Zira bunlarla birlikte onların, diğer insanların karşı koyamadıkları bir çok zaaflara düşmediğini, onlara karşı sabır gösterdiklerini, çok güzel bir ahlak üzere olduklarını, ümmetleri için çektikleri sıkıntıları, fedakarlıklarını daha nice güzel yönlerini de anlatmayı ihmal etmez.
Pekiyi bizim bu anlatılardan çıkarımlarımız ne olmalı? Sorusuna araştırmalar neticesinde edindiğim acizane kanaatim Kuran'ın verdiği mesajın kabaca şöyle olduğunu düşünüyorum;
Kötülüğe meyil her insan fıtratında mevcuttur.. İçinizden seçtiğim ve resul yaptığım en değerlileriniz en ahlaklınız bile zaman zaman zaaflarına yenik düşebiliyor. Ancak onlardan insanlığa kötü bir örneklik kalmasın diye ben onların küçük zaaflarına düzelttim. Dolayısıyla insan peygamberde olsa onlara Rab’ınızın sıfatlarını yakıştırarak şirke düşmeyin. İnsan bir kere Allah’ın sıfatlarını insana yakıştırmaya başladığında kendisi değersizleşir ve saldırıya acık hale gelir.
Hac suresi 31 ayet bu hususu ne güzel açıklar. ”Batıldan yüz çevirip yalnız Allah'a yöneldiğinizi ve O'ndan başkasına ilahlık yakıştırmadığınızı (isbat edin): zira Allah'tan başkasına ilahlık yakıştıran kimse, gökten düşerek un ufak olan ve saçılan parçalarını kuşların didikleyip kaptığı, ya da rüzgarın ıssız bir köşeye savurduğu nesneye benzer.”
İlahlık yakıştırma hususu toplum tarafından net anlaşılan bir konu değildir. Buradaki ilahlık Allah’ın sıfatlarından her hangi birini Allahtan gayri birisine yakıştırmak anlamındadır. Genelde insanlar Allah’tan başkasını ilah görmediğini düşünürken, âlimlerinin yanılmayacaklarına, onlara çağrıldığı zaman imdadına yetişebileceklerine de inanmayı ihmal etmezler. Bunun şirk olduğunu da akıllarına getirmezler!
Doğru ve yanlışı yapmak her insan fıtratında var olması Kuran’i bir kavramdır. Resuller de devamlı Allah’ın gözetiminde olmuşlardır. Onların küçükte olsa hatalarını sürdürme ihtimali bulunmamaktadır. Onların dışında herkes doğru yanlış yapabilir, öğrenir ve unutabilirler. İnsandır bazen zaaflarına uyabilirler. Onların Allah tarafından düzeltilme ihtimali yoktur. O halde sakın ola ki Allahtan isteyeceğiniz bir şeyi onlardan istemeyin. Onları yanılmaz görmeyin. Onları kutlu kişi bilmeyin. Onların karşısında ezilip büzülmeyin. Onları kendiniz ile Allah arasında aracı koymayın. Zira Allah herkesten her şeyden kuluna daha yakındır. Şah damarından bile
. Ola ki haram helal, günah sevap algılarınızı alimleriniz yönetiyorsa onlar belirliyorsa bilinsin ki; nesne olan yani belirlenen durumdan olan kişi şirk içindedir.
Bu duruma düşen kişinin durumu şeyh veya üstat tapıcılığıdır. Bu kardeşinizden söylemesi. Bu hususları Kuran’dan araştırın çıkaracağınız farklı kanaatlerinizi dinlemeye okumaya hazırım. Selam ve Dua ile.
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah'la Kendisinin Arasına Aracılar Koymak, Onlara Yalvarmak, Onlardan Şefaat Dilemek, Onlara Güvenmek


Böyle yapan kimse alimlerin icmaı ile kafir olur.

İslam'ı bozan bu durum, Kureyş müşriklerinin işledikleri durumdur. Onlar, Allah-u teala'nın rabliğine iman ediyorlar, fakat bununla birlikte Allah-u teala'ya yaklaşmak için vasıtalar ve araçlar tayin ediyorlardı.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"İyi bilinmelidir ki halis din Allah'ındır. Allah' tan başka dostlar edinenler: "Bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye onlara ibadet ediyoruz" derler. Doğrusu Allah ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah şüphesiz yalancı ve kafir olan kimseyi doğru yola eriştirmez." (Zümer: 3)

"Onlar Allah'tan başka kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere taparlar ve: "Bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir" derler. Ey Muhammed! De ki: "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" Allah onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir." (Yunus: 18)


İslam'ı bozan bu durum zamanımızda kendisini İslam'a nisbet eden bir çok kimse tarafından işlenmektedir. Öyle ki bu kimseler de tıpkı Kureyş müşrikleri gibi Allah-u teala'ya yaklaşmak için Allah'la kendileri arasında vasıtalar tayin etmişlerdir.

Fakat zamanımızdaki bu gibi kimselerin Kureyş müşriklerinden tek farkları; kendilerini İslam'a nisbet ederek Muhammed aleyhisselam'ın son nebi ve rasul olduğuna inandıklarını, ona ve Allah katından getirdiklerine iman ettiklerini söylemeleridir. Oysa onlarınki sadece kuru bir iddiadan başka bir şey değildir. Zira onlar, içinde bulundukları durumları sebebiyle rasullerin hidayet yolundan çokça uzaktadırlar.

Bu ümmetin nebisi ve bütün insanlığa ve cinlere gönderilmiş olan son rasul Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem, Kureyş müşriklerinin işlemiş oldukları bu şirke karşı geldi, onları bu konuda uyararak; kendilerine bir fayda veya zarar vermeye, dua ettiklerinde dualarına icabet etmeye, seslendiklerinde kendilerini duymaya güç yetiremeyen, bizzat atalarının ve kendilerinin uydurdukları sahte ilahlara tapındıklarını, bu sebeble asıl tapmaları, kendisinden istemeleri, kendisine dua etmeleri gereken ilahın onların da bizzat rab olarak kabul ettikleri Allah-u teala olduğunu değişik şekillerde onlara anlatmıştır.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"(Ey Muhammed!) De ki: "Allah'ı bırakıp da, ne göklerde ve ne de yerde zerre kadar bir şeye sahip olmadıkları, bunlardan hiçbir ortaklıkları bulunmadığı ve onlardan hiçbiri Allah'ın yardımcısı olmadığı halde, ilah diye ileri sürdeklerinizi haydi çağırın! O'nun katında kendisinin izin verdiğinden başkasının şefaati fayda vermez. Hatta onların kalblerinden korku giderilince (birbirlerine): "Rabbiniz ne dedi?" derler. Derler ki: "Hakkı." (buyurdu). O Aliy'dir, Kebir'dir." (Sebe: 22-23)

"Ey Muhammed! Yemin olsun ki, eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Allah yarattı" derler. Sen onlara şöyle de: "Söyleyin bakalım eğer Allah bana herhangi bir zarar vermek istese, sizin Allah'ı bırakıp da taptıklarınız O'nun bu zararını giderebilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese O'nun bu rahmetini durdurabilirler mi? De ki: "Bana Allah yeter. Güvenenler sadece O'na güvensinler." (Zümer: 38)

"Kendilerine kuvvet olması için Allah'tan başka ilahlar edinmektedirler. Asla; onlar, onların kendilerine ibadetlerini inkar edecekler ve onlara düşman olacaklar." (Meryem: 81-82)


Kureyş müşrikleri, Allah-u teala'nın yaratıcı, rızık verici, öldüren, dirilten ve bütün işleri elinde bulunduran yüce varlık olduğuna inanmalarına rağmen yine de müslüman ve muvahhid olarak görülmediler. Bilakis müşrik olarak görüldüler. Zira onlar, Allah'la aralarında vasıtalar tayin etmişlerdi. Tıpkı zamanımızda yapıldığı gibi...

Öyle ki zamanımızda da mezarları yücelten, onlara kurban kesen, adak adayan, ölülerden medet uman, ölü veya diri kimseleri Allah'ın velisi görüp, onları Allah'a ulaşmada vasıta tayin eden, rabıta yapan ve bunlar gibi Kureyş müşriklerinin yaptıklarına benzer amelleri sergileyen kimseleri çokça görmemiz mümkün.
 
Üst Ana Sayfa Alt