Çevrimdışı
Geçengün bir arkadaş ile konuşurken yapmak istediklerime dair bana şunu dedi;
"Kendini Allah'a ada."
Beynimde o an şimşekler çakmıştı ve gözümün önüne ilk gelenler bunlar işte..
Ne mutlu Hanne misali Meryem'lerini adayabilenlere!
Ne Mutlu Hz. İbrahim gibi İsmaillerini feda edenlere!
“Adanmak… Rabbin ilahi kudretinin önünde boynunu kader bıçağına teslim ederek aşık olmaktır… Kurban adanmaktır… İsmail (a.s) gibi nazenince, İbrahim’i (a.s) bilgelikle, Hacer’ce teslim olmaktır…
Adamak denince akla gelen ilk örneklerden biri de İmran ailesidir. Bünyesinden Hz. Meryem(a.s) ve Hz. İsa(a.s) gibi iki örnek muvahhid çıkaran bu kutlu aile, ardında Allah’a adayışın ve adanışın güzel örneklerini bırakmıştır. Annesi tarafından, daha doğmadan Allah azze we celle'nin yoluna adanıp çocukluğundan itibaren bir muvahhide olarak yetiştirilen ve teslimiyetiyle “dünyaların kadınlarına üstün kılınan” Hz. Meryem(a.s), dünya tarihindeki tevhid mücadelesinin temel köşe taşlarından birini teşkil etmiştir.
Hani, İmran’ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti. (Ali İmran/35)
Şu çok iyi bilinmelidir ki alemlerin Rabbine adanan hiçbir şey ziyan olmaz. Meryem (a.s)’ın kıssasında da anlatıldığı gibi, Allah azze we celle'ye adanan varlık en emin ele teslim edilmiş demektir. Bu canımız da olabilir, malımız da, çoluk çocuğumuz da.. Rabbimiz yeter ki adağımızı kabul buyursun.
“Madem ölüm tek bir defa gelecek, o da neden Allah için olmasın” der bir ezginin sözleri. Bu söz, idrak edebilenler için gerçekten oldukça anlamlıdır. Evet, insan bu dünyada tek bir defa yaşayacak ve tek bir defa ölecektir. İnsanın yaşadığı her an ömür sermayesinden eksilen bir zenginlik demektir. İnsan madem ki dünyada tek bir defa yaşayacak, neden bu hayat alemlerin Rabbine adanmasın?
Madem ki insanın yaşamı ve ölümü Allah’ın elindedir o halde neden Allah azze we celle için yaşanmasın ve O’nun için ölünmesin?
Neden hayat onu insana bahşeden yüce Allah azze we celle'nin yoluna adanmasın?
İnsanlar Rabbe adanmanın ne büyük bir erdem olduğunu bilselerdi mutlaka bu konuda birbirleriyle yarışırlardı. Allah azze we celle'ye adanan bir hayatın varoluşun en emin, en güvenilir limanına demirlemiş olduğu idrak edilebilseydi, şüphesiz dünya bugünkünden çok farklı bir durumda olurdu. Bugün yeryüzüne hakim olan fesat ve zulüm, yerini hayırlarda yarışmaya, iyiliklerde rekabete bırakırdı. Hiç şüphesiz hayat Allah azze we celle'ye adanmakla gerçek anlamına kavuşur, yaratılışın gayesi böylece gerçekleşmiş olur.
Siz ey bugünün babaları! İbrahim(a.s) gibi olmak istiyorsanız İsmailinizi Allah azze we celle'ye kurban etmelisiniz. Yeri ve zamanı geldiğinde size bu geçici dünyada bahşedilen yavrunuzu babalık hislerine kapılmadan, gözünüzü kırpmadan gerçek sahibinin yoluna kurban edip adamalısınız. Adayın ki; samimiyetiniz, yakininiz belli olsun. Sabredip teslimiyet gösterin ki, sınavdan ilahi rızayı kazanarak çıkasınız..
Siz ey bugünün erkek evlatları! İsmail(a.s) gibi olmak istiyorsanız sizi yaratanın emrine itaatte gevşeklik göstermeyin; ona olan inancınız kesin, sadakatiniz tam olsun. Ona bağlılığınız her şeyden ve herkesten fazlaysa, kulluk bilinciniz zirvedeyse bıçak sizi kesmeyecektir; aksine niyetiniz ve samimiyetiniz belli olduktan sonra kurbanlık koçla yardımınıza yetişilecektir..
Siz ey bugünün anneleri! Hanne gibi olmak istiyorsanız Rabbinizin davetine icabet edip en değerli kızlarınızı Meryem(a.s) misali Allah azze we celle'nin yoluna adayın. Adayın ki, Allah’a olan sadakatiniz evlad sevginizi, anne şefkatinizi geçsin. Yüreğinize ilahi sevgi yerleşirken ruhunuz ilahi terbiyeyle adanmaya alışsın..
Siz bugünün genç kızları! Meryem(a.s) gibi olmak istiyorsanız ölümlü bedeninizi o ölümsüz diri Hayy olana adayın ki, ilahi hitaba mazhar olasınız. Ona ram olursanız sıkıntınızı ferahlığa dönüştürür; iffetli ve namuslu kalırsanız size gönderdiği rızık sofrasıyla size ihtiram ve ikramını gösterir, üzüntüden daralan göğsünüze müjdesini yerleştirir..
BİLİYORDUK BU YOLUN YOLCULARI HORLANACAK, ACI ÇEKECEK… VE BİLİYORUZ BU DAVA BÜYÜK, BU DAVA KUTSAL, ÇÜNKÜ YÜCELERDEN DEMLENMİŞ, BİZ İNSANLARIN HUZURU VE MUTLULUĞU İÇİN İNMİŞ..
“İNSAN İLLE DE BİR KAPIYA ADANACAK YA DA ADAYACAKSA BU KAPI KENDİSİNDEN DAHA DEĞERLİ, DAHA YÜCE BİRİNİN KAPISI OLMALIDIR Kİ UCUZA GİTMESİN, TÜKENMESİN..”
“İSLAMİ ÖNDERLİĞE ADAY OLACAK FİDANLAR KURUMUŞSA, YAPMA FİDANLARDAKİ CAZİP RENKLİ PLASTİK MEYVELERE CAN HAVLİYLE SARILANLAR ALDANMAYI HAK ETMİŞLER DEMEKTİR WESSELAM.."
"Kendini Allah'a ada."
Beynimde o an şimşekler çakmıştı ve gözümün önüne ilk gelenler bunlar işte..
Ne mutlu Hanne misali Meryem'lerini adayabilenlere!
Ne Mutlu Hz. İbrahim gibi İsmaillerini feda edenlere!
“Adanmak… Rabbin ilahi kudretinin önünde boynunu kader bıçağına teslim ederek aşık olmaktır… Kurban adanmaktır… İsmail (a.s) gibi nazenince, İbrahim’i (a.s) bilgelikle, Hacer’ce teslim olmaktır…
Adamak denince akla gelen ilk örneklerden biri de İmran ailesidir. Bünyesinden Hz. Meryem(a.s) ve Hz. İsa(a.s) gibi iki örnek muvahhid çıkaran bu kutlu aile, ardında Allah’a adayışın ve adanışın güzel örneklerini bırakmıştır. Annesi tarafından, daha doğmadan Allah azze we celle'nin yoluna adanıp çocukluğundan itibaren bir muvahhide olarak yetiştirilen ve teslimiyetiyle “dünyaların kadınlarına üstün kılınan” Hz. Meryem(a.s), dünya tarihindeki tevhid mücadelesinin temel köşe taşlarından birini teşkil etmiştir.
Hani, İmran’ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti. (Ali İmran/35)
Şu çok iyi bilinmelidir ki alemlerin Rabbine adanan hiçbir şey ziyan olmaz. Meryem (a.s)’ın kıssasında da anlatıldığı gibi, Allah azze we celle'ye adanan varlık en emin ele teslim edilmiş demektir. Bu canımız da olabilir, malımız da, çoluk çocuğumuz da.. Rabbimiz yeter ki adağımızı kabul buyursun.
“Madem ölüm tek bir defa gelecek, o da neden Allah için olmasın” der bir ezginin sözleri. Bu söz, idrak edebilenler için gerçekten oldukça anlamlıdır. Evet, insan bu dünyada tek bir defa yaşayacak ve tek bir defa ölecektir. İnsanın yaşadığı her an ömür sermayesinden eksilen bir zenginlik demektir. İnsan madem ki dünyada tek bir defa yaşayacak, neden bu hayat alemlerin Rabbine adanmasın?
Madem ki insanın yaşamı ve ölümü Allah’ın elindedir o halde neden Allah azze we celle için yaşanmasın ve O’nun için ölünmesin?
Neden hayat onu insana bahşeden yüce Allah azze we celle'nin yoluna adanmasın?
İnsanlar Rabbe adanmanın ne büyük bir erdem olduğunu bilselerdi mutlaka bu konuda birbirleriyle yarışırlardı. Allah azze we celle'ye adanan bir hayatın varoluşun en emin, en güvenilir limanına demirlemiş olduğu idrak edilebilseydi, şüphesiz dünya bugünkünden çok farklı bir durumda olurdu. Bugün yeryüzüne hakim olan fesat ve zulüm, yerini hayırlarda yarışmaya, iyiliklerde rekabete bırakırdı. Hiç şüphesiz hayat Allah azze we celle'ye adanmakla gerçek anlamına kavuşur, yaratılışın gayesi böylece gerçekleşmiş olur.
Siz ey bugünün babaları! İbrahim(a.s) gibi olmak istiyorsanız İsmailinizi Allah azze we celle'ye kurban etmelisiniz. Yeri ve zamanı geldiğinde size bu geçici dünyada bahşedilen yavrunuzu babalık hislerine kapılmadan, gözünüzü kırpmadan gerçek sahibinin yoluna kurban edip adamalısınız. Adayın ki; samimiyetiniz, yakininiz belli olsun. Sabredip teslimiyet gösterin ki, sınavdan ilahi rızayı kazanarak çıkasınız..
Siz ey bugünün erkek evlatları! İsmail(a.s) gibi olmak istiyorsanız sizi yaratanın emrine itaatte gevşeklik göstermeyin; ona olan inancınız kesin, sadakatiniz tam olsun. Ona bağlılığınız her şeyden ve herkesten fazlaysa, kulluk bilinciniz zirvedeyse bıçak sizi kesmeyecektir; aksine niyetiniz ve samimiyetiniz belli olduktan sonra kurbanlık koçla yardımınıza yetişilecektir..
Siz ey bugünün anneleri! Hanne gibi olmak istiyorsanız Rabbinizin davetine icabet edip en değerli kızlarınızı Meryem(a.s) misali Allah azze we celle'nin yoluna adayın. Adayın ki, Allah’a olan sadakatiniz evlad sevginizi, anne şefkatinizi geçsin. Yüreğinize ilahi sevgi yerleşirken ruhunuz ilahi terbiyeyle adanmaya alışsın..
Siz bugünün genç kızları! Meryem(a.s) gibi olmak istiyorsanız ölümlü bedeninizi o ölümsüz diri Hayy olana adayın ki, ilahi hitaba mazhar olasınız. Ona ram olursanız sıkıntınızı ferahlığa dönüştürür; iffetli ve namuslu kalırsanız size gönderdiği rızık sofrasıyla size ihtiram ve ikramını gösterir, üzüntüden daralan göğsünüze müjdesini yerleştirir..
BİLİYORDUK BU YOLUN YOLCULARI HORLANACAK, ACI ÇEKECEK… VE BİLİYORUZ BU DAVA BÜYÜK, BU DAVA KUTSAL, ÇÜNKÜ YÜCELERDEN DEMLENMİŞ, BİZ İNSANLARIN HUZURU VE MUTLULUĞU İÇİN İNMİŞ..
“İNSAN İLLE DE BİR KAPIYA ADANACAK YA DA ADAYACAKSA BU KAPI KENDİSİNDEN DAHA DEĞERLİ, DAHA YÜCE BİRİNİN KAPISI OLMALIDIR Kİ UCUZA GİTMESİN, TÜKENMESİN..”
“İSLAMİ ÖNDERLİĞE ADAY OLACAK FİDANLAR KURUMUŞSA, YAPMA FİDANLARDAKİ CAZİP RENKLİ PLASTİK MEYVELERE CAN HAVLİYLE SARILANLAR ALDANMAYI HAK ETMİŞLER DEMEKTİR WESSELAM.."
