Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Afganistan islam emirliğinden RECM açıklaması

  • Konbuyu başlatan ebufaris kurdi
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

ebufaris kurdi

Guest
091119-%20recm.widec.jpg




Ağustos 2010 yılında cep telefonu ile çekilen bu görüntüler Afganistan İslam Emirliği Kunduz Eyaleti Dashi Archi Köyünde çekilmiştir.
Bölgenin kadısı Molla Ali Recm e konu olan olayı şöyle aktardı. Bölgemizde halk tarafından evli olan bir erkek ile kadın ın birbirleri ile zina ettikleri şikayet edildi. 20 yaşındaki Abdul Ayam ve 16 yaşındaki Sedega nın evli oldukları halde zina ettikleri ve ailelerini bırakarak birlikte kaçtıkları iddiaları üzerine Taleban Güçleri zina edenleri aradılar ve yakalayarak huzura çıkardılar. Yapılan mahkemelerinde taraflar birbirlerini sevdiklerini ve zina ettiklerini itiraf ettiler. Bende Bölge kadısı olarak İslam Dinin bu konudaki hükmünün uygulanması emrini verdim. Bu verilen ceza "Bölgemdeki insanlara bir derstir. Her kim Kuran ın hükümlerine aykırı hareket ederse o kişiler Kuran ın Hükmü ile CEZA GÖRECEKLERDİR.Bu durum İslam Emirliği işgal edilmiş olsa dahi böyle olacaktır. Kimse Kuran ın hükümlerinin uygulanması nı engellemek için başka güçlere özelliklede Topraklarımızı İşgal eden KAFİR lere güvenmesin. Her halukarda Afganistan İslam Emirliğinde KURAN ın HÜKÜMLERİ uygulanacaktır...
Not: Dünya Basınında bu görüntüler yayınlandığında tüm dünya basını İşgalci Kuvvetlerin Afganistan İslam Emirliğinde bir hiç olduklarını ne yapsalar ne etselerde Müslümanların Allaha c.c olan inançlarını değiştiremeyeceklerini ve müslümanların Kuran ın hükümlerine sadakatten bir an bile olsa ayrılmadıklarını anlayacaklardır.

Şehadetzamanı
 
A Çevrimdışı

arowona

Üye
İslam-TR Üyesi
Recm'in şartları vardır..

Sadece zinayı eden kişilerin zina ettiklerinin kabulü ile olmaz..

4 erkek şahidin olması , ve bu şahidlerin aleni bir şekilde çıplak gözle görmesi lazımdır..yorgan altından görmesi bile Recm cezasını bozar..

bu recm çok ince bir hükümdür , şartlara uyulmadığı takdirde Allah c.c ın hükmünü gerçekleştiriyoruz diye haksız bir hüküm verilir Neuzubillah..
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Recm'in şartları vardır..

Sadece zinayı eden kişilerin zina ettiklerinin kabulü ile olmaz..

4 erkek şahidin olması , ve bu şahidlerin aleni bir şekilde çıplak gözle görmesi lazımdır..yorgan altından görmesi bile Recm cezasını bozar..

bu recm çok ince bir hükümdür , şartlara uyulmadığı takdirde Allah c.c ın hükmünü gerçekleştiriyoruz diye haksız bir hüküm verilir Neuzubillah..

artik zina o kadar aleni yapiliyorki sahite bile gerek yok ama size gore sanirim birde noter tasdiki lazim insanlar zina mueessesi kurup devlete vergi bile veriyorlar o gozlerinizi acin lutfen....
 
A Çevrimdışı

arowona

Üye
İslam-TR Üyesi
artik zina o kadar aleni yapiliyorki sahite bile gerek yok ama size gore sanirim birde noter tasdiki lazim insanlar zina mueessesi kurup devlete vergi bile veriyorlar o gozlerinizi acin lutfen....

Estagfirullah , söylediklerinden beriyim kardeşim...

Şahide bile gerek yok derken Allahın c.c hükmüne karşı çıkıyorsun farkında değilsin kardeşim..


Recm cezâsı uygulanması için Gerekli Şartlar
Recm cezâsı uygulanması için Gerekli Şartlar: Zinâ eden kadın veya erkeğin ergin olması. Akıllı olması. Akıl hastasına had uygulanmaz. Akıllı ve ergin bir kimse akıl hastası ile zinâ etse, yalnız kendisine had uygulanır. Evli olan gayri müslime recm yerine değnek cezâsı uygulanır. Şâfiî ve Hanbelîlere göre pasaportla İslâm devletine gelen gayrî müslim yabancılara zinâ da içki içme cezâsı da uygulanmaz. Zinânın zor kullanarak olmaması gerekir. Zinânın diri bir insanla olması gerekir. Zinâ edilen kadının da ergin veya kendisine cinsel istek duyulan bir yaşta olması gerekir. Zinânın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir. Fasit nikâhtan sonraki cinsel temasa had gerekmediği konusunda görüş birliği vardır. Velisiz veya şâhitsiz evlenme gibi. Zinânın bir para karşılığında olması halinde Ebû Hanife'ye göre her ikisine de had cezâsı uygulanmaz. Çünkü bu durum bir mehir karşılığında nikâh akdine benzemektedir. Burada şüpheden dolayı had düşer. Ancak fiil haram olduğu için ta'zir uygulanır. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu durumda da had cezâsı verilir (Ömer Nasuhi Bilmen, İstilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, İstanbul 1968, III,197 vd.). Cinsel temasın önden olması. Arkadan ilişki yani livata için Ebû Hanîfe'ye göre yalnız ta'zir cezâsı uygulanır. Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancı bir kadına ön veya arka dışında karın, uyluk gibi başka bir yere temas ise yalnız ta'zîri gerektirir. Çünkü bu, şer'an kendisine bir şey takdir edilmeyen münker bir fiildir. Had cezâlarının uygulanabilmesi için İslâm devletinin varlığı şarttır. Çünkü dârul-harp veya dârul-bağy (âsiler ülkesi) de had cezâlarını uygulamaya İslâm devletinin velâyet yetkisi olmaz ve bu hükümleri uygulamaya gücü yetmez. Zinâ eden erkek veya kadının halen veya daha önce sahih nikâhla evlenmiş olması ve bu nikâh devam ederken eşiyle bir defa da olsa cinsel temasta bulunması şarttır. Böyle bir erkeğe "muhsan", kadına ise "muhsane" denir. Recm cezâsı için bu son niteliğin bulunması da gerekir. Recm için muhsan sayılmada erkek veya kadında şu yedi niteliğin bulunması gerekir: Akıllı olmak, ergin bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikâhla evlenmiş bulunmak ve bu nikâhtan sonra eşiyle guslü gerektirecek şekilde cinsel temasta bulunmak. Bu şartlardan herhangi birisi bulunmazsa cezâ yüz değneğe dönüşür. Zinâ edenlerden birisi muhsan olur, diğeri bekâr bulunursa; bekâra yüz değnek, muhsan olana ise recm cezâsı uygulanır. Ebû Hanife ve Mâlik'e göre, bir erkek veya kadının muhsan sayılması için müslüman olması şarttır. Bu yüzden evli olan gayri müslimlerin zinâsına recm cezâsı uygulanmaz, çünkü recm, günahtan temizlenme yoludur. Zimmî ise günahtan temizlenmeye ehil değildir. Onun temizlenmesi ancak âhirette azapla gerçekleşir. Hz. Peygamber; “Allah'a şirk koşan kimse muhsan değildir” (Zeylaî, Nasbü'r-Râye, III, 327) buyurmuştur. Bu görüşte olanlar için iki yahudinin Hz. Peygamber tarafından recmedilmesi olayı, Tevrat hükmüne göre olmuştur. Daha sonra bu neshedilmiştir (Zeylaî, a.g.e, III, 326; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 92). Şâfiî, İbn Hanbel ve Ebû Yusuf'a göre, recmin uygulanması için zinâ edenin müslüman olması şart değildir. Bir zimmî zinâ suçuyla İslâm mahkemesine gelse had uygulanır. Müslüman bir erkek zimmî bir kadınla evlenip cinsel temasta bulunsa, her ikisi de "muhsan" olur. Delil, Hz. Peygamber'in iki yahudiye recmi uygulamasıdır. "Dulun dul ile zinâsında recm/taşlama vardır" (Müslim, Hudûd 12-14; Ebû Dâvud, Hudûd 23; Tirmizî, Hudûd 8) hadisinin genel anlamı da başka bir delildir. Diğer yandan zinâ bütün semavi dinlerde haram kılınmıştır (bk. eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, II, 267; İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire 1970, VIII, 163; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, VI, 43).
 
A Çevrimdışı

arowona

Üye
İslam-TR Üyesi
Ömer Nasuhi bilmen / Hukuku İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu Cilt: 3/ sahife: 197



<<<530- Zina, ıstılah kısmında da beyan edildiğine göre bir şer’i akde bağlı olmaksızın, kendi isteği ile haram cima (cinsel ilişki ve duhul) halidir. Zina eden erkeğe zani, kadına da zaniye denir.

531- Zina suçu bazen haddi –cezayı- icab ettirir, bazen haddi icab ettirmez. İslam yurdunda mükellef olanın hali hayatta olan veya evvelce bulunan, müştehat (şehvet yaşı-buluğa yakın) olan bir kadınla, mülkten, nikahtan ve mülk ile nikah şüphesinden hali olarak isteği ile irtikab ettiği cima işidir.

Bu suç, o kişi hakkında haddi gerektirdiği gibi, bu cima işinde nefsini rıza ile teslim eden kadın hakkında da haddi gerektirir.

532- Şüphe, sabit olmadığı halde sabite benzeyen şeydir. Haram mı, helal mi olduğu yakinen bilinmeyen şeye de şüphe, mahalli şüphe denir.

Şüpheler, mülk şüphesi, akd şüphesi, karışıklık şüphesi nevilerine ayrılır.

533- Mülk şübhesi, mahalde sabit olan şüphedir ki, bir şeyin helal olmasına mani bir delil bulunduğu halde bundan kat’ı nazar edilerek mücerred haram olmasına zıt görülen bir delilin mevcut bulunmasından ortaya çıkar. Buna mahal şüphesi de denir.

Mesela bir kişi oğlunun cariyesine tekarrüb (cinsi yakınlık) etmiş olsa bir haramı işlemiş olur, bununla beraber hakkında had/recm lazım gelmez. Çünkü evladın malı üzerinde babasının büyük bir alakası vardır. “Sen de malında babana aittir” hadisi şerifi bu hususta bir delil teşkil ediyor. Buna itibarla evladın malı, babasına iad olmuş oluyor. Bu yüzden bir mülk şüphesi oluşmuştur, bu şüphe haddin düşmesine kafidir.

534- Akid şübhesi, sureta mevcut olan bir nikah akdinden meydana gelen şüphedir ki, buna nikah şüphesi de denir. Bununla da had, İmamı A’zama’a göre düşer.

Mesela birisi şahitsiz olarak evlendiği kadınla cima etse, hakkında had lazım gelmez, eğer bu yaptığının haram olduğunu biliyorsa ta’zir suretiyle ağır ceza ile cezalandırılır.

534- Karışıklık şüphesi, bazı haklar ve hükümlerin cereyanından ortaya çıkan şüphedir.

Mesela: üç talak ile boşadığı hanımına iddet içindeyken helal zannederek cima etse, hakkında had lazım gelmez. Çünkü aralarında evvelce vaku bulmuş bir akid vardır ki, bundan dolayı akid şüphesi ortaya çıkmıştır. Kadının nafakası koca üzerinedir, birvbirlerinin lehlerine şahitlikleri geçerli değildir, ve daha başka hakları vardır. Bu durumda karışıklık şüphesi ortaya çıkıyor. Bu sebeble had düşer, hatta koca dava ederse, çocuğun nesebi sabit olur.

536- Haddi zina (zinanın cezası) na gelince; bu da şartları mevcut olduğu halde vaki ve sabit olan zina suçundan dolayı, bunu işleyenlere terettüb eden cezadır. Bu ceza muhsan ve muhsane olan (erkek ve kadın) hakkında recm (taşlanarak öldürülme), böyle olmayanlar hakkında celde (usulüne göre sopa cezasın) dan ibarettir.



KADIN VE ERKEĞİN RECMEDİLMELERİ İÇİN MUHSAN OLMALARI GEREKİR:

Muhsan olma şartları nelerdir?

537- İhsanı recm: İhsanı recm de şu yedi vasıf aranır. Akıl, buluğ, hürriyet, islam, sahih nikahla evlenmiş olmaları, hanımın da bu vasıfları taşıması, bu vasıfları cem ettikten sonra cima etmeleri. Bu vasıfları cem eden erkeğe muhsan, kadına da muhsane denir.

539- Şu sayılan altı vasıf, sahib hakkında bir nimettir. bu nimetlerden herbiri insanı nezahate sevk, gayrı meşru temayüllerden men edecek bir mahiyyettedir. Buna rağmen küfranı niömet ederek zina suçunu işlerse, mazereti olmayacağından recmi hak etmiş oluyor. Şu sayılan vasıfların hepsini cem edemeyen kişiler ise şu nimetin tamamına nail olmadıklarından, zina yaparlarsa recmedilmezler, daha düşük olan sopa cezasına çarptırılırlar.

542- Recm ve sopa cezasının meşruiyyetindeki hikmet ve maslahat açıktır. Mevla teala bu cezalar ile beşeriyyetin nezahatini, şerefi insanisini, hayvanlık haline düşmekten korunmasını temin için en kuvvetli bir müeyyide tayin etmiştir.

İslamın evvelinde zina edenler hapsedilir ve söz ile tekdir ve azarlanırdı. Sonra bir hadisi şerif ile recm ve sopa cezaları tayin edildi. Bir ateyi kerime ile de sopa cezası ayrıca açıklandı.

Bu cezalarhaddizatında matlub tesiri haiz olduğundan bunların pek nadir hadiseler hakkında tatbik edilmesi de takib edilen hikmet gayesinin tahakkuku için yeterlidir.

(Yani: Bu kadar ağır ceza konması, aslında men etmek ve insan şerefini korumaktır. Zaten tahakkuku çok nadir olan birkaç recm olayı ile insanlık zinadan men edilmiş oldu. Evet islam tarihinde recm cezasının tatbik edildiği olay parmaklar sayısın geçmez. Çünkü sayacağımız şartların tesbiti çok zordur. O yüzden inkarcılar –buna gerek kalmadı- diyerek inkar etmesinler, zaten recmi düşürmek için en ufak bir şüphe yeterli olmaktadır.)



ZİNA CEZASININ TATBİKİ ÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

543- Zina edenlerin ceza görmesi için akil ve baliğ olmaları şarttı.

Buna göre akil ve baliğ olmayanlar arasında meydana gelen bir zina olayında had gerekmez. Bunak olanlar da sabi –çocuk- hükmündedir. Bunların cezası ta’zirdir. (Halifenin tayinedeceği miktar sopa-sürgün)

Çocuk veya deli, akıllı olan baliğa bir kadınla zina etse, hiçbirine had cezası gerekmez. Zira bu işleri tam bir zina fiili değildir. Bu hüküm, İmamı A’zam ve İmameyne göredir.

544- Zina işinin ikrahsız –kendi istekleriyle- olması gerekir.

Buna göre zorla zina ettirilen erkek ve kadına had cezası yoktur. yalnız zorlamayı yapanın zorlaması, iki tarafı da mecbur bırakacak kuvvette olmalıdır.

545- Zinanın mülk mülk şaibesi veya karışşıklığa mahal olan hususlardan uzak olması.

Buna göre birisi oğlununcariyesi veya kendi boşadığı ve iddet bekleyen hanımı ile cima etse, ta’zir lazım gelir de had lazım gelmez.

Aynı şekilde hanımı olacak kadının yanına girip, kadınlar da bu senin hanımındır deseler, fakat başka bir kadınla zifafa girse, hakkında had lazım gelmez. O kadına mehir vermesi gerekir.

Gözü kör olan kişi evlendiğinde, hanımını yanına davet etse de başka bir kadın -ben senin hanımınım- diyerek yanına gelse ve onunla cima etse, bu kör kişi hakkında had gerekmez. (Onu ilk bulduğundan başkası ile karıştırabilir.)

546- Zina fiilindeki şüphenin bir delile dayanması gerekir. Delile dayanmayan şüpheye itibar edilmez.

Meslea birisi, yabancı bir kadınla cima edip –ben onu hanımım veya cariyem zannettim- derse, bu sözüne itibar edilmez ve had cezasını yer.

Aynı şekilde bir kör, kendi yatağında bulduğu bir kadınla cima etse, had cezasını yer, zira burdaki şüpheye itibar edilmez. (Kendi yatağına giren kadının kim olduğunu anlamaması mazur değildir.)

547- Zina fiilinin nikah akti şüphesinden hali olması gerekir.

Buna göre birisi, kendisine evlenmesi neseb bakımından veya süt bakımından veya hısımlık bakımından yasak olan bir kadınla evlenip cima etse, hakkında had gerekli olmaz, zira burda nikah akti şüphesi vardır. ( İmameyne göre had cezası vurulur.)

548- Zina fiilinin kiarlama karşılığında olmaması.

Buna göre zina için bedel karşılığında kiraladığı kadınla cima etse, her ikisine de had lazım gelmez. Bunlara ta’zir cezası verilir.

549- Zina yapanın dilsiz olmaması gerekir. Dilsiz kişi zina etse, eğer dili konuşsaydı belki bir delil gösterebilirdi, bu şüphe yüzünden had cezası düşer.

553- Zina filininhayatta olan bir kadınla tahakkuku şarttır.

Buna göre ölmüş kadınla olan cima, ta’ziri gerektirse de haddi lazım getirmez. Zira tabiat ölüden nefret eder.

Hayvana yapılan fiille de had gerekmez. Ancak bu kişiye şiddetli ta’zir –sopa- cezası uygulanır. Hayvanın kesilip yakılması gerekir.

Hukuku İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu Cilt: 3/ sahife: 197


<<<530- Zina, ıstılah kısmında da beyan edildiğine göre bir şer’i akde bağlı olmaksızın, kendi isteği ile haram cima (cinsel ilişki ve duhul) halidir. Zina eden erkeğe zani, kadına da zaniye denir.

531- Zina suçu bazen haddi –cezayı- icab ettirir, bazen haddi icab ettirmez. İslam yurdunda mükellef olanın hali hayatta olan veya evvelce bulunan, müştehat (şehvet yaşı-buluğa yakın) olan bir kadınla, mülkten, nikahtan ve mülk ile nikah şüphesinden hali olarak isteği ile irtikab ettiği cima işidir.

Bu suç, o kişi hakkında haddi gerektirdiği gibi, bu cima işinde nefsini rıza ile teslim eden kadın hakkında da haddi gerektirir.

532- Şüphe, sabit olmadığı halde sabite benzeyen şeydir. Haram mı, helal mi olduğu yakinen bilinmeyen şeye de şüphe, mahalli şüphe denir.

Şüpheler, mülk şüphesi, akd şüphesi, karışıklık şüphesi nevilerine ayrılır.

533- Mülk şübhesi, mahalde sabit olan şüphedir ki, bir şeyin helal olmasına mani bir delil bulunduğu halde bundan kat’ı nazar edilerek mücerred haram olmasına zıt görülen bir delilin mevcut bulunmasından ortaya çıkar. Buna mahal şüphesi de denir.

Mesela bir kişi oğlunun cariyesine tekarrüb (cinsi yakınlık) etmiş olsa bir haramı işlemiş olur, bununla beraber hakkında had/recm lazım gelmez. Çünkü evladın malı üzerinde babasının büyük bir alakası vardır. “Sen de malında babana aittir” hadisi şerifi bu hususta bir delil teşkil ediyor. Buna itibarla evladın malı, babasına iad olmuş oluyor. Bu yüzden bir mülk şüphesi oluşmuştur, bu şüphe haddin düşmesine kafidir.

534- Akid şübhesi, sureta mevcut olan bir nikah akdinden meydana gelen şüphedir ki, buna nikah şüphesi de denir. Bununla da had, İmamı A’zama’a göre düşer.

Mesela birisi şahitsiz olarak evlendiği kadınla cima etse, hakkında had lazım gelmez, eğer bu yaptığının haram olduğunu biliyorsa ta’zir suretiyle ağır ceza ile cezalandırılır.

534- Karışıklık şüphesi, bazı haklar ve hükümlerin cereyanından ortaya çıkan şüphedir.

Mesela: üç talak ile boşadığı hanımına iddet içindeyken helal zannederek cima etse, hakkında had lazım gelmez. Çünkü aralarında evvelce vaku bulmuş bir akid vardır ki, bundan dolayı akid şüphesi ortaya çıkmıştır. Kadının nafakası koca üzerinedir, birvbirlerinin lehlerine şahitlikleri geçerli değildir, ve daha başka hakları vardır. Bu durumda karışıklık şüphesi ortaya çıkıyor. Bu sebeble had düşer, hatta koca dava ederse, çocuğun nesebi sabit olur.

536- Haddi zina (zinanın cezası) na gelince; bu da şartları mevcut olduğu halde vaki ve sabit olan zina suçundan dolayı, bunu işleyenlere terettüb eden cezadır. Bu ceza muhsan ve muhsane olan (erkek ve kadın) hakkında recm (taşlanarak öldürülme), böyle olmayanlar hakkında celde (usulüne göre sopa cezasın) dan ibarettir.



KADIN VE ERKEĞİN RECMEDİLMELERİ İÇİN MUHSAN OLMALARI GEREKİR:

Muhsan olma şartları nelerdir?

537- İhsanı recm: İhsanı recm de şu yedi vasıf aranır. Akıl, buluğ, hürriyet, islam, sahih nikahla evlenmiş olmaları, hanımın da bu vasıfları taşıması, bu vasıfları cem ettikten sonra cima etmeleri. Bu vasıfları cem eden erkeğe muhsan, kadına da muhsane denir.

539- Şu sayılan altı vasıf, sahib hakkında bir nimettir. bu nimetlerden herbiri insanı nezahate sevk, gayrı meşru temayüllerden men edecek bir mahiyyettedir. Buna rağmen küfranı niömet ederek zina suçunu işlerse, mazereti olmayacağından recmi hak etmiş oluyor. Şu sayılan vasıfların hepsini cem edemeyen kişiler ise şu nimetin tamamına nail olmadıklarından, zina yaparlarsa recmedilmezler, daha düşük olan sopa cezasına çarptırılırlar.

542- Recm ve sopa cezasının meşruiyyetindeki hikmet ve maslahat açıktır. Mevla teala bu cezalar ile beşeriyyetin nezahatini, şerefi insanisini, hayvanlık haline düşmekten korunmasını temin için en kuvvetli bir müeyyide tayin etmiştir.

İslamın evvelinde zina edenler hapsedilir ve söz ile tekdir ve azarlanırdı. Sonra bir hadisi şerif ile recm ve sopa cezaları tayin edildi. Bir ateyi kerime ile de sopa cezası ayrıca açıklandı.

Bu cezalarhaddizatında matlub tesiri haiz olduğundan bunların pek nadir hadiseler hakkında tatbik edilmesi de takib edilen hikmet gayesinin tahakkuku için yeterlidir.

(Yani: Bu kadar ağır ceza konması, aslında men etmek ve insan şerefini korumaktır. Zaten tahakkuku çok nadir olan birkaç recm olayı ile insanlık zinadan men edilmiş oldu. Evet islam tarihinde recm cezasının tatbik edildiği olay parmaklar sayısın geçmez. Çünkü sayacağımız şartların tesbiti çok zordur. O yüzden inkarcılar –buna gerek kalmadı- diyerek inkar etmesinler, zaten recmi düşürmek için en ufak bir şüphe yeterli olmaktadır.)



ZİNA CEZASININ TATBİKİ ÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

543- Zina edenlerin ceza görmesi için akil ve baliğ olmaları şarttı.

Buna göre akil ve baliğ olmayanlar arasında meydana gelen bir zina olayında had gerekmez. Bunak olanlar da sabi –çocuk- hükmündedir. Bunların cezası ta’zirdir. (Halifenin tayinedeceği miktar sopa-sürgün)

Çocuk veya deli, akıllı olan baliğa bir kadınla zina etse, hiçbirine had cezası gerekmez. Zira bu işleri tam bir zina fiili değildir. Bu hüküm, İmamı A’zam ve İmameyne göredir.

544- Zina işinin ikrahsız –kendi istekleriyle- olması gerekir.

Buna göre zorla zina ettirilen erkek ve kadına had cezası yoktur. yalnız zorlamayı yapanın zorlaması, iki tarafı da mecbur bırakacak kuvvette olmalıdır.

545- Zinanın mülk mülk şaibesi veya karışşıklığa mahal olan hususlardan uzak olması.

Buna göre birisi oğlununcariyesi veya kendi boşadığı ve iddet bekleyen hanımı ile cima etse, ta’zir lazım gelir de had lazım gelmez.

Aynı şekilde hanımı olacak kadının yanına girip, kadınlar da bu senin hanımındır deseler, fakat başka bir kadınla zifafa girse, hakkında had lazım gelmez. O kadına mehir vermesi gerekir.

Gözü kör olan kişi evlendiğinde, hanımını yanına davet etse de başka bir kadın -ben senin hanımınım- diyerek yanına gelse ve onunla cima etse, bu kör kişi hakkında had gerekmez. (Onu ilk bulduğundan başkası ile karıştırabilir.)

546- Zina fiilindeki şüphenin bir delile dayanması gerekir. Delile dayanmayan şüpheye itibar edilmez.

Meslea birisi, yabancı bir kadınla cima edip –ben onu hanımım veya cariyem zannettim- derse, bu sözüne itibar edilmez ve had cezasını yer.

Aynı şekilde bir kör, kendi yatağında bulduğu bir kadınla cima etse, had cezasını yer, zira burdaki şüpheye itibar edilmez. (Kendi yatağına giren kadının kim olduğunu anlamaması mazur değildir.)

547- Zina fiilinin nikah akti şüphesinden hali olması gerekir.

Buna göre birisi, kendisine evlenmesi neseb bakımından veya süt bakımından veya hısımlık bakımından yasak olan bir kadınla evlenip cima etse, hakkında had gerekli olmaz, zira burda nikah akti şüphesi vardır. ( İmameyne göre had cezası vurulur.)

548- Zina fiilinin kiarlama karşılığında olmaması.

Buna göre zina için bedel karşılığında kiraladığı kadınla cima etse, her ikisine de had lazım gelmez. Bunlara ta’zir cezası verilir.

549- Zina yapanın dilsiz olmaması gerekir. Dilsiz kişi zina etse, eğer dili konuşsaydı belki bir delil gösterebilirdi, bu şüphe yüzünden had cezası düşer.

553- Zina filininhayatta olan bir kadınla tahakkuku şarttır.

Buna göre ölmüş kadınla olan cima, ta’ziri gerektirse de haddi lazım getirmez. Zira tabiat ölüden nefret eder.

Hayvana yapılan fiille de had gerekmez. Ancak bu kişiye şiddetli ta’zir –sopa- cezası uygulanır. Hayvanın kesilip yakılması gerekir.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yani simdi o zina evlerindekilere seri yasalarini uygulayacak olsak hepsine sahitmi getirecegiz o isi yaptiklari alenen belli olan ve o islerden para kazandiklarida alenen belli olanlari o nasuhi bilmen isimli kisinin yazdiigi kiataba mi uyacagiz yoksa yoksa sunnetemi????
 
A Çevrimdışı

arowona

Üye
İslam-TR Üyesi
Yazıyı değilde sadece Başlığı okuduğun aşikar kardeşim..

yazının içinde İmamı Azam ebu Hanife hz.lerininde Sünnete binaen görüşleri mevcuttur..

sonra , Ebu yusuf , Ebu Muhammed , eş - şirazi , İmamı Malik hepsinin görüşleri vardır..

Ömer nasuhi bilmen dediğiniz şahıs kendi görüşlerini değil Sünnet ve Kur'anın görüşlerini Ehli sünnet imamlarının görüşlerini bildirmektedir..

Ön yargı ile yaklaşırsa bir insan , A harfini bile B olarak görür insan psikolojisi..

Bu Büyük alimleri bir kenara atıp senin içtihadınamı uymamı bekliyorsun kardeşim..eğer öyleyse yanılıyorsun...

Bu büyük alimler Kur'an ve sünnete göre konuşmuyorda habibullahmı konuşuyor??

Yada bu Habibullah kardeşimiz recm olayını neye dayandırıyor acaba? görüşünün delillerini yazarsa bu fakir son derece müteşekkir olur kendisine..
 
A Çevrimdışı

arowona

Üye
İslam-TR Üyesi
içi linklerle dolu olduğundan editlenmiştir.
yazı ekleme kurallarına göre kopyala yapıştır yapın direk değil.
halid bin velid
 
E Çevrimdışı

ebufaris kurdi

Guest
Recimde Zina edenlerin yaptıklarını itiraf etmeleri yeterlidir, Eğer ki bu fiili işleyenler bunu gizli yapıp başkaları görürse 4 tane şahid gerekir. Kardeş herhalde okuduğunu anlamamış. sünnette de bu böyledir. Maiz hadisine bakılabilir. Maiz kendisi bunu itiraf ediyor ve Resulullah s.a bu fiili başkalarına bu adam bunu yaptı mı diye sormuyor.
İslam emirliğinin Kadıları bunu burda oturarak ahkam kesenlerden daha iyi bilirler.
 
Üst Ana Sayfa Alt