Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Alimlerin Ebu Hanife Hakkında Sözleri [güvenilir Kaynaktan]

F Çevrimdışı

Fahreddin Razi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
أَبُو حَنِيفَةَ

Ebu Hanife

الْإِمَامُ ، فَقِيهُ الْمِلَّةِ ، عَالِمُ الْعِرَاقِ أَبُو حَنِيفَةَ النُّعْمَانُ بْنُ ثَابِتِ بْنِ زُوطَى التَّيْمِيُّ ، الْكُوفِيُّ ، مَوْلَى بَنِي تَيْمِ اللَّهِ بْنِ ثَعْلَبَةَ يُقَالُ : إِنَّهُ مِنْ أَبْنَاءِ الْفُرْسِ .

İmam, Milletin Fakihi,Irak Alimi Ebu Hanife Numan b. Sabit b. Zutâ Et-Teymî , El-Kufî (Küfeli)


وَرَأَى أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ لَمَّا قَدِمَ عَلَيْهِمُ الْكُوفَةَ

Sahabe olan
Enes b. Malikten hadis nakletmiştir.

يَحْيَى بْنَ مَعِينٍ يَقُولُ : كَانَ أَبُو حَنِيفَةَ ثِقَةً لَا يُحَدِّثُ بِالْحَدِيثِ إِلَّا بِمَا يَحْفَظُهُ ، وَلَا يُحَدِّثُ بِمَا لَا يَحْفَظُ

Yahya b. Main diyor ki :
Ebu Hanife hadiste güvenilirdir.Ezberinde olan dışında hadis nakletmezdi.Ezbere bilmediği hadisi nakletmezdi.

عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الْمُبَارَكِ يَقُولُ : لَوْلَا أَنَّ اللَّهَ أَعَانَنِي بِأَبِي حَنِيفَةَ وَسُفْيَانَ ، كُنْتُ كَسَائِرِ النَّاسِ
Abdullah b. Mubarek anlatıyor:
Eğer Allah bana Ebu Hanife ve Süfyanı Sevri ile yardımcı olmasaydı , ben de diğer insanlar gibi olurdum.

أَبَا حَنِيفَةَ يَقُولُ : رَأَيْتُ رُؤْيَا أَفْزَعَتْنِي ، رَأَيْتُ كَأَنِّي أَنْبُشُ قَبْرَ النَّبِيِّ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَأَتَيْتُ الْبَصْرَةَ ، فَأَمَرْتُ رَجُلًا يَسْأَلُ مُحَمَّدَ بْنَ سِيرِينَ فَسَأَلَهُ ، فَقَالَ : هَذَا رَجُلٌ يَنْبُشُ أَخْبَارَ رَسُولِ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

Ebu Hanife diyor ki : Beni ürküten bir rüya gördüm.
Sanki rüyamda Nebi(sav)'in mezarını kazıyordum.

(Sonra uyandım) ve Basraya gittim.Bir adama rüyamı Muhammed b. Sirine sorması için gönderdim.


O da Muhammed b. Sirine sordu.
O dedi ki:”Bu adam Peygamberin(s.a.s) hadislerini ortaya çikaracak”ابْنَ الْمُبَارَكِ، يَقُولُ: «إِنْ كَانَ أَحَدٌ يَنْبَغِي لَهُ أَنْ يَقُولَ بِرَأْيِهِ، فَأَبُو حَنِيفَةَ


“İbni El Mübarek dedi ki:”Eğer fikirleri izlenmeye layik olan bir kimse varsa işte o,İmam Ebu Hanifedir



سَمِعْتُ الشَّافِعِيَّ قَالَ : قِيلَ لِمَالِكٍ : هَلْ رَأَيْتَ أَبَا حَنِيفَةَ ؟ قَالَ : نَعَمْ . رَأَيْتُ رَجُلًا لَوْ كَلَّمَكَ فِي هَذِهِ السَّارِيَةِ أَنْ يَجْعَلَهَا ذَهَبًا لَقَامَ بِحُجَّتِهِ
İmâm Şâfiî (v.204/819) şöyle demiştir: "İmâm Mâlik’e: “Ebû Hanîfe’yi gördün mü?" diye sorulmuş, O da: "Evet! Öyle bir adam gördüm ki, eğer sana: "Şu sütun altındır." diye ileri sürse, bunu delilleriyle ispat eder!" diye karşılık vermiştir.

وَعَنْ أَسَدِ بْنِ عَمْرٍو ، أَنَّ أَبَا حَنِيفَةَ - رَحِمَهُ اللَّهُ - صَلَّى الْعِشَاءَ وَالصُّبْحَ بِوُضُوءٍ أَرْبَعِينَ سَنَةً

Esed b. Amr diyor ki: Ebu Hanife , 40 Sene Yatsı ve Sabah Namazını tek abdestle kıldı.(Yani gece uyumaz sabaha kadar ibadet ederdi ve sabah namazını öyle kılardı)

الَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُغِيرَةِ : رَأَيْتُ أَبَا حَنِيفَةَ شَيْخًا يُفْتِي النَّاسَ بِمَسْجِدِ الْكُوفَةِ ، عَلَى رَأْسِهِ قَلَنْسُوَةٌ سَوْدَاءُ طَوِيلَةٌ

Abdurrahman b. Muhammed b. Muğire anlatıyor:
Ebu Hanifeyi Kufe Mescidinde yaşlı bir halde fetva verirken gördüm.

Başında uzun siyah bir kalansove(takke) vardı.


وَعَنْ أَبِي يُوسُفَ قَالَ : كَانَ أَبُو حَنِيفَةَ رَبْعَةٌ ، مِنْ أَحْسَنِ النَّاسِ صُورَةً ، وَأَبْلَغِهِمْ نُطْقًا ، وَأَعْذَبِهِمْ نَغْمَةً ، وَأَبْيَنِهِمْ عَمَّا فِي نَفْسِهِ .

Öğrencisi Ebu Yusuf anlatıyor: Ebu Hanife yüz olarak en güzel suretlisiydi.Konuşmacı olarak en açık konuşanıydı.

Ses tonu olarak en tatlısıydı.Kendisinde olan şeyde daha belirgindi.


وَعَنْ حَمَّادِ بْنِ أَبِي حَنِيفَةَ قَالَ : كَانَ أَبِي جَمِيلًا

Ebu Hanifenin oğlu da Hammad da ''Babam güzel biriydi'' diyor.

وَعَنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ قَالَ : مَا رَأَيْتُ رَجُلًا أَوْقَرَ فِي مَجْلِسِهِ ، وَلَا أَحْسَنَ سَمْتًا وَحِلْمًا مِنْ أَبِي حَنِيفَةَ

İbnul Mubarek anlatıyor: Ebu Hanifeden , Meclisinde daha vakar sahibi ve uslup,yumuşaklık bakımından daha güzel birini görmedim.


عَنْ قَيْسِ بْنِ الرَّبِيعِ قَالَ : كَانَ أَبُو حَنِيفَةَ ، وَرِعًا تَقِيًّا ، مُفَضَّلًا عَلَى إِخْوَانِهِ

Kays b. Rebi' anlatıyor : Ebu Hanife dindar ve müttaki biriydi.Arkadaşları üzerine faziletli biriydi.
وَعَنْ شَرِيكٍ قَالَ : كَانَ أَبُو حَنِيفَةَ طَوِيلَ الصَّمْتِ ، كَثِيرَ الْعَقْلِ

Şerik anlatıyor: Ebu Hanife susmazı uzun , aklı çok olan biriydi.

وَقَالَ أَبُو عَاصِمٍ النَّبِيلُ : كَانَ أَبُو حَنِيفَةَ يُسَمَّى الْوَتَدَ لِكَثْرَةِ صَلَاتِهِ

Ebu Asım En-Nebil anlatıyor: Ebu Hanife çok namaz kıldığından (El-Veted-Direk) diye isimlendirilmişti.


، عَنِ الْقَاضِي أَبِي يُوسُفَ قَالَ : كَانَ أَبُو حَنِيفَةَ يَخْتِمُ الْقُرْآنَ كُلَّ لَيْلَةٍ فِي رَكْعَةٍ

Kadı Ebu Yusuf anlatıyor: Ebu Hanife Her gece bir rekatta Kuranı hatmederdi.


وَعَنْ يَزِيدَ بْنِ كُمَيْتٍ ، سَمِعَ رَجُلًا يَقُولُ لِأَبِي حَنِيفَةَ : اتَّقِ اللَّهَ ، فَانْتَفَضَ ، وَاصْفَرَّ ، وَأَطْرَقَ ، وَقَالَ : جَزَاكَ اللَّهُ خَيْرًا . مَا أَحْوَجَ النَّاسِ كُلَّ وَقْتٍ إِلَى مَنْ يَقُولُ لَهُمْ مِثْلَ هَذَا
Yezid b. Kumeyt anlatıyor: Bir adam Ebu Hanifeye ''Allahtan kork''dedi.
Ebu Hanife titredi,sarardı,başını önüne eğdi ve ''Allah hayırlı mükafatını versin''dedi.


وَيُرْوَى أَنَّ أَبَا حَنِيفَةَ خَتَمَ الْقُرْآنَ سَبْعَةَ آلَافِ مَرَّةٍ
Ebu Hanifenin , Kuranı Yedi bin kere hatmettiği nakledilmiştir.


قَالَ مِسْعَرُ بْنُ كِدَامٍ : رَأَيْتُ أَبَا حَنِيفَةَ قَرَأَ الْقُرْآنَ فِي رَكْعَةٍ

Misar b. Kidam diyor ki : Ebu Hanifeyi gördüm (ve izledim) Bir rekatta Kuranı okudu.

قَالَ يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ : مَا رَأَيْتُ أَحَدًا أَحْلَمَ مِنْ أَبِي حَنِيفَةَ

Yezid b. Harun anlatıyor: Ebu Hanifeden daha yumuşak birini görmedim.

عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مَعْنٍ ، أَنَّ أَبَا حَنِيفَةَ قَامَ لَيْلَةً يُرَدِّدُ قَوْلَهُ تَعَالَى : بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ وَيَبْكِي وَيَتَضَرَّعُ إِلَى الْفَجْرِ


Kasım b. Ma'n anlatıyor: Ebu Hanife gece kalktı.
Sabaha kadar yalvararak ve ağlayarak şu ayeti tekrarladı :Daha doğrusu onların asıl azab vakti, kıyamettedir. O vaktin azabı daha müdhiş, daha acıdır.(Kamer,46)


وَعَنْ أَبِي مُعَاوِيَةَ الضَّرِيرِ قَالَ : حُبُّ أَبِي حَنِيفَةَ مِنَ السُّنَّةِ

Ebi Muaviye Ed-Darir diyor ki : Ebu Hanifeyi sevmek , Sünnettendir.

وَقَالَ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ : لَا نَكْذِبُ اللَّهَ ، مَا سَمِعْنَا أَحْسَنَ مِنْ رَأْيِ أَبِي حَنِيفَةَ ، وَقَدْ أَخَذْنَا بِأَكْثَرِ أَقْوَالِهِ

Yahya b. Said El-Kattan anlatıyor: Allahı yalanlamayız.Ebu Hanifenin görüşlerinden daha güzelini duymadık.Onun görüşlerinin çoğunu aldık (ezberledik)

وَقَالَ ابْنُ الْمُبَارَكِ : أَبُو حَنِيفَةَ أَفْقَهُ النَّاسِ

İbnul Mubarek diyor ki : Ebu Hanife insanların en fakihidir.

وَقَالَ الشَّافِعِيُّ : النَّاسُ فِي الْفِقْهِ عِيَالٌ عَلَى أَبِي حَنِيفَةَ

İmam Şafi diyor ki : Fıkıhta insanlar Ebu Hanifenin evladuiyalidir.

[Zehebi,Siyeru Alamun Nubela,Ebu Hanife mad.]
 
halidvelid Çevrimdışı

halidvelid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ebu hanife'yi çağdaşı alimleri övmüyor genelde tenkid ediyorlar

İmam Evzâî (Ö. 157)

Ebu Hanife'nin muasırlarından olan İmam Evzâî de, onu hadise muhalefetle suçlamıştır. O şöyle der:
"Biz Ebu Hanife'yi rey ile hüküm verdiğinden dolayı ayıplamayız. Nitekim hepimiz rey ile hüküm veririz. Fakat biz onu, kendisine bir hadis ulaştığı halde başka bir görüşle hadise muhalefetettiğinden dolayı kınıyoruz". (İbn Kuteybe, Tevil, (Türkçesi), 71-72.)

Ahmet b. Hanbel de, Evzâi’nin Ebu Hanife'den hiç rivayet almadığını, çünkü bu konuda onu ayıpladığını söyler (Ahmed b. Hanbel, Kitabu'1-İlel, II, 202)

Süfyân Sevrî (Ö. 161)

Ebu Hanife'den övgüyle sözettiğini belirttiğimiz Süfyân Sevrî'den nakledilen diğer bir rivayette, "ashabının Ebu Hanife'yi iki veya üç kere tevbeye davet etüği kaydedilmektedir.(A. İbn Hanbel, Kitabu’l-Ilel. II. 225) Ebu Hanife'nin niçin tevbeye davet edildiğinin sebebini ibarenin devamından anlıyoruz. Çünkü "Süfyân, irca konusunda sert konuşan ve bu görüşte olanlara şiddetle karşı çıkan birisiydi"
(Age., II, 225. Süfyân Sevrî'den naklen Tarihu Bağdad'da (XIII, 382) yer alan buna benzer bir rivayetin tenkidi için bkz. Te'nîb, 64-65)

İbnü'l-Cevzî'nin naklettiğine göre Süfyân, Ebu Hanife'nin sika ve emin bir kimse olmadığını da belirtmiştir.(
Îbnu'l-Cevzî, Kitabu'd-Duafâ, III, 163; Bağdadi, Tarih, XIII, 417. Sevrî'den nakledilen bu ve benzeri
rivayetlerin tenkidi için bkz. Te'nîb, 160-161.)

Kadı Şerik b. Abdillah (Ö. 177)

Şerik'e sorulur. Ebu Hanife'yi neden dolayı tevbeye davet ettiniz? Şerik'in cevabı kesindir.
"Küfürden"(A. Ibn Hanbel, Kitabu’l-Ilel, II, 224.)Ayrıca Kitabü'l-İlelde yer alan bir rivayete göre Şerik:
"Kûfe'nin dört bir tarafında içki satıcısı olmak oralarda Ebu Hanife'nin kavliyle konuşan birinin bulunmasından daha hayırlıdır" demiştir
(A. İbn Hanbel, Kitabu’l-Ilel, II, 189.)

Ahmed b. Hanbel (Ö. 241)

Bir fakih olmaktan ziyade, hadisçi olarak bilinen Ahmed b. Hanbel, ehli reyden, özellikle Ebu Hanife ve ashabından hadis rivayet edilmeyeceği görüşündedir. Oğlunun bildirdiğine göre o, "ehl-i reyden hadis rivayet olunmaz" demiştir.(A.İbn Hanbel, Kitabul-İlel ve Marifeti'r r-Ricâl, I, 272,)Ahmed b. Hanbel'in, Ebu Hanife ashabı hakkındaki kanaati adeta bir peşin hüküm halinde gelmiştir ve bunun değişmesi de mümkün görülmemektedir. Zira Ebu Yusuf’un sadûk (çok doğru) bir kimse olduğunu kabul etmekle beraber arkasından:
"Ebu Hanife ashabından bir şey rivayet etmenin gerekli olmadığı" hükmünü ilave etmiştir.[
Ahmed b. Hanbel, Ebu Hanife'nin talebeleriyle ilgili kanaatini açıkça belirtirken, Ebu Hanife'yi dolaylı olarak tenkid etmiş ve daha çok başkalarının onun hakkındaki cerhlerine yer vermiştir. Meselâ Abdurrahman b. Mehdî'nin şöyle söylediği ona ulaşmıştır:
"Kişinin ilimde en son yapacağı şey, Ebu Hanife'nin reyine bakmaktır ki bu da ilimden acizliktir". (Age., 1., 259.)
Yine ona ulaşan bir rivayete göre, Hammad b. Seleme şöyle demiştir:
"Ebu Hanife kendisine gelen sünnetleri ve eserleri reyi ile reddeden bir kimsedir"(Age., II, 68,246)
Ahmed b. Hanbel'in nakline göre, Sevrî ve Süfyan b. Uyeyne, Ebu Hanife'nin iki kere tevbeye davet edildiğini belirtmişlerdir.(Age., 11,69,)

Buhârî (Ö. 256)

Büyük muhaddis Buharî de geleneğe uygun olarak Ebu Hanife'yi cerhedenlerdendir. Et-Târîhu'l-Kebîr'inde verdiği kısa terceme-i halinde Ebu Hanife'nin mürciî olduğunu, rey ve hadisinin terkedildiğini belirtir( Buhari, et-Tarihu'l-Kebir, VIII, 81.)

Et-Târîhu's-Sağîr'inde ise, Nuaym b. Hammad yoluyla naklettiği bir rivayette Fezârî'nin şöyle dediğini kaydeder: "Süfyânu Sevrî'nin yanında idim. Ebu Hanife'nin ölüm haberi geldi. Süfyân:
"Elhamdülillah! O İslâmı ilmek ilmek çözen birisiydi. İslamda ondan daha uğursuz biri doğmamıştır." Dedi(Buhari, et-Tarihu’s-Sagir, II, 100.)

Müslim b. Haccac (Ö. 261)

İmam Müslim de Ebu Hanife'yi cerhedenler kervanına katılarak, "KitaBu'1-Künâ ve'1-Esmâ" isimli kitabında, onun hakkında şu hükmü vermiştir:
"Ebu Hanife, Numan b. Sabit, rey sahibidir. Hadisi muztaribdir ve fazla sahih hadisi yoktur ".(Müslim, Kitabul-Künâ vel-Esmâ,)

İbn Kuteybe (Ö. 276)

Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed b. Hasen'i, Mürcie'ye mensub kimseler arasında sayan İbn Kuteybe (İbn Kuteybe, ei-Maarif, 625.) bunların da içinde yer aldığı rey ehlini "mazeretsiz olarak Kur'an'a ve Resulüllahın sünnetine muhalefetle suçlamaktadır.(İbn Kuteybe, Te'vil (Türkçesi), 78.)

Fahreddîn Râzî (Ö. 606

Meşhur müfessir ve kelâma Fahreddîn Râzî de mezhep asabiyetiyle Ebu Hanife'ye yüklenenlerden biridir. Şafiî için kaleme aldığı Menâkıbında, Ebu Hanife'nin, kendi beldesinden olduğu sürece, meçhul raviîerin rivayetini, maktu' ve mürsel haberleri zayıf bile olsa kabul ettiğini, bundan dolayı kıyası terkeftiğini, diğer beldelerin hadislerini sahih dahi olsa, reddederek istihsan ve kıyasa yöneldiğini belirtir (Fahreddin Râzi, Menâkıbu'ş-Şafii. 142.)

Ebu HANİFE (ra)'ın tevhid ile ilgili görüşleri

Bir kimsenin Allah’a onun isimlerinden başka isimle dua etmesi caiz değildir. Caiz olup emredilen dua Allahu Teala’nın şu ayetiyle sabittir: En güzel isimler Allah’ındır. Allah’a bu isimlerle dua edin. Allah’ın isimlerinde aşırı gidenler işlediklerinin cezasını göreceklerdir. (el-A’raf:180) ed-Durru’l-Muhtar c:6, sh:396-397 2-)
Dua edenin “falancanın hakkı için” veya “peygamberler ve nebilerin hakkı için” ya da “Kabe’nin Meş’arı Haramın hakkı için”, gibi sözlerle yalvarması mekruhtur.
(el-Akidetu’t Tahaviyye şerhi sh: 234. Fıkh-ı Ekber Şerhi sh: 198, İthaf sade’l-Muttekin c:2 sh:285 3-)
Bir kimsenin Allah’tan gayrısıyla Allah’a dua etmesi doğru değildir. Duada “Senin arşının izzetle tutunduğu yerlerin hürmetine” veya “yarattıklarından birinin hakkı için” gibi kullanılmasını kerih görürüm.
( Tehzibu’t-Tehzibm c:3, sh:189, c:6 sh:405, c:7 sh:501 )

Allah yaratılmışların sıfatıyla vafedilemez. Gazabı ve rızası, O’nun iki sıfatıdır. Keyfiyetleri araştırılamaz. Bu Ehl-i Sünnet ve Cemaat’in sözüdür. Allah, gazab ettiği gibi razı da olur. “O’nun gazabı cezasıdır, rızası da sevabıdır.” Denilemez. O kendisini nasıl vasfetmişse, biz de öyle vasfederiz. O doğmamış ve doğurmamıştır. Ahad’dir. Samed’dir. O’na denk hiçbirşey yoktur. Allah Hayy, Semi’, Basir ve Alim’dir. Allah’ın eli mü’min kullarının elinin üzerindedir. Ancak eli yarattıklarının eli gibi değildir, yüzü de yarattıklarının yüzü gibi değildir… (El-Fıkhu’l-Ebsat sh:56 5-)

O’nun eli yüzü ve nefsi vardır. Allah’ın kitabında zikretmiş olduğu yüz, el, nefis, O’nun keyfiyeti bilinmeyen sıfatlarıdır. “Elinden maksat kudretidir ve nimetidir” denilemez. Zira bu durumda Allah’ın sıfatlarını iptal söz konusudur. Bu ise Mutezile ve Kaderiye’nin görüşüdür. el-Fıkhu’l Ekber, sh: 302 6-) Hiç kimsenin Allah'ın zatı hakkında bir şey söy*lemeye hakkı yoktur. Aksine kişi Allah’ı O, kendisini nasıl vasıflandırmışsa, öyle vasıflandırmalıdır. Allah Tebareke ve Teala hakkında bilmediğini söylememelidir. (el-Akidetu't-Tahaviye, c: 2, sh: 427Dr. et-Turki tahkiki celau'l-Ayneyn, sh: 368 7-)

Ebu Hanife'ye “nüzul” hakkında sorulduğunda: “Allah keyfiyetsiz olarak nüzul eder.” cevabını verdi.( Akidetu's-Selef ve Ashabi'l-Hadis sh: 42 el-Esma ve's şifa el-Beyhaki, sh: 456)
el-Kevseri bu konuda sukut etmiştir. (el-Akidetu't-Tahaviye sh: 245, Thk. El-Elbani. Şerh Fıkhu’l Ekber (Aliyyu’l Kari sh:60.)

Allah Teala'dan birşey dilerken, yukarıdan istenir, aşağıdan değil. Çünkü aşağı Rububiyetin sıfatlarından değildir.( el-Fıkhu'1-Ebsat, sh: 51)
O, gazaba geldiği gibi, razı da olur. O'nun gazabı cezalandırmasıdır demlemeyeceği gibi, rızası da sevabıdır denilemez. A.g.e sh: 56 (Kitabın muhakkiki el-Kevseri bu konuda susmuştur) Hiçbir şeye benzemediği gibi, yarattıklarından hiçbir şey de O'na benzemez. O, halihazırda, isimlerinin ve sıfatlarının sahibidir. (el-Fıkhu'l Ekber, sh: 301 11-)

O'nun sıfatları, yarattıklarının sıfatlarının hilafınadır. O'nun bilmesi, bizim bilmemiz gibi değildir. Kudreti vardır, ancak bizim kudretimiz gibi değildir. Görür, fakat görmesi bizim görmemiz gibi değildir. Duyar, ancak duyması bizimkine benzemez, konuşur, ancak konuşması bizimkine benzemez.( el-Fıkhu'l-Ekber sh: 302. 12-)

Allah Teala, mahlukatın sıfatlarıyla sıfatlandırılamaz.( el-Fıkhu'l-Ebsat, sh: 56 13-)
Kim Allah'ı, kulları tanımladığı gibi tanımlarsa, kafir olur.( el-Akidetu't-tahaviye, sh: 25 14-) O'nun sıfatları zati ve fiilidir. Zatî sıfatlar: Hayat, kudret, ilim, kelam, semi', basar ve iradedir. Fiili sıfatlar: Yaratma, rızıklandırma, inşa, ibda', ve tekvin'dir. Bunun dışında her ne kadar fiili sıfatı varsa, hali hazırda hem onların hem de sıfatlarının sahibidir.( el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 301 15-)
Allah, halihazırda, fiil sahibidir. Fiil ezelden beri, O'nun sıfatidır. Fail Allah'dır. Fiil ezeli bir sıfattır. Mef ul mahluktur. Allah'ın fiili mahluk değildir.( el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 301 16-)
Her kim: 'Rabbim gökte midir bilmiyorum' derse kafir olmuştum Aynı şekilde: 'O, arşının üzerindedir. Fakat arş gökte midir, yerde midir bilmiyorum'diyen kimse de kafir olmuştur.( el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 46. El-Esma ve's-sıfat, sh: 426) Bu lafzın benzerini Şeyh’ul İslam İbn Teymiyye Mecmuul fetava da (48/5), İbn’ul Kayyım İctima’ul Cuyuşi’l-İslamiyye de sh:139, ez-Zehebi el-Uluv’da sh:101/102 İbn Kudame El-uluv’da sh:116, İbn-i Ebi’l-İzz Şerhu’t Tahaviyye’de sh:301 nakletmişlerdir.
Buradan anlaşılan İmam Ebu Hanife’nin –Rahmetullahi Aleyh- her ne şekilde olursa olsun Allah’ın uluv sıfatını kabul etmeyeni tekfir etmesidir. Şimdi ise nasıl olur da birçokları Allah’ın her yerde olduğunu ya da hiçbir yerde olmadığını söyleyebilir? 17-) Kendisine “kulluk ettiğin ilahın nerededir?” diye soran kadına: “Allah Subhânehu ve Teâlâ göktedir, yerde değil” cevabını verdi. Bunun üzerine adamın biri: “Peki, Allah’ın: “O sizinle beraberdir” (Hadîd, 4) buyruğuna ne dersin?” deyince O: “Bu, senin bir kimseye mektup yazıp ‘ben seninle beraberim’ demen gibidir. Halbuki sen onun yanında değilsin’ yanıtını verdi.(” El-Esma ve’s Sıfat, sh:429 )
Allah'ın eli mü'minlerin eli üzerindedir. Ancak bu, kulların elleri gibi değildir. (el-Fıkhu'l Ebsat, sh: 56 19-)
“Allah Teala göktedir, yerde değil.” O’na “O, si*zinle beraberdir” (el-Hadîd: 4) ayetini hatırlatan adama: “Bu senin bir adama mektup yazıp onunla beraber olduğunu söylemen gibidir. Halbuki sen onun yanında değilsin.” dedi. (el-Esma ve's-sıfat, c: 2, sh: 170 20-)

Allah Teala Musa ile konuşmadan evvel de mütekellim (konuşucu) idi.( el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 302 21-) Allah kendi kelamıyla konuşur. Kelam O'nun ezeli sıfatıdır. A.g.e, sh: 301 22-) Konuşur ancak bizim konuşmamız gibi değil.( El-Fıkhu’l Ebsat, sh:56 23-)
Musa (a.s.) Allah Teala'nın kelamını işitmiştir. “Allah Musa'ya kelamıyla konuştu.” (en-Nisa: 164). Allah Musa'yla konuşmadan önce de mütekellim idi.( El-Esma ve’s Sıfat c:2 sh:170 )

Kur'an, mushafta yazılmış olan Allah kelamıdır. O, kalplerde hıfzedilmiştir. Dillerde okunur. Allah'ın nebisine (sallallahu aleyhi vesellem) inmiştir. (el-Fıkhu’l Ekber, sh:301 25-) Kur'an yaratılmış değildir. el-Fıkhu’l Ekber, sh: 301

Çağdaşı alimlerden sadece bir kaçı, İmam Evzai'de tanıştıktan sonra Ebu Hanife hakkındaki görüşlerini değiştirmiştir. Birde Fakih'lik konusunda (Buhari zaten saymıyorum alanı hadistir.) sayılan alimler Ebu Hanife'nin klasmanında değil. Ayrıca içtihad etme metodları farklı olan müçtehidlerin kendi görüşlerini savunmaları kadar doğal birşey yok..

Şu notu özellikle ekliyelim;

O dönemde Fıkıh'ta çok ileri bir seviyede olan İmam Azam (ra.) ile ilgili bazı dedikodular ortaya kasıtlı atılmıştır ve birçok alim İmam Azam'la tanıştıktan sonra daha önceden edindiği yalnış bilgileri değiştirmiş ve onu övmüştür.
 
Üst Ana Sayfa Alt