I
Çevrimdışı
Alimlerin, Kulun Seyyid Diye Çağrılmasıyla İlgili Görüşleri
Allame İbnul Kayyım, "Bedaiu'l-Fevaid" adlı kitabında diyor ki:
"Alimler insanlar için, mutlak anlamda "Seyyid" ifadesini kullanmanın caizliği konusunda ihtilaf etmişlerdir.
Bir kısmı bunu menetmişlerdir. Malikten nakledild iğine göre hüccet olarak da, Nebi'ye (s.a.v.) "Ya seyyidena" diye hitabeden bir kimseye, onun:
"Seyyid, Allah Tebarek ve Tealadır" buyurmasını ileri sürmüşlerdir.
Bir kısmı da bunu caiz görmüşler, delil olarak da, Rasululla h'ın Ensar'a:
"Seyyidini ze gidin" diye buyurmasını getirmişlerdir. Bu, birinci hadisten çok daha sahihtir. Bu olay Sa'd b. Muaz'ın Beni Kureyza arasında hakemlik yapması sırasında cereyan etmişti. Kendisi Hendek Savaşı sırasında yaralanmıştı. Merkep sırtında hakemlik yapması için getirilmişti.
Bunun caiz olduğunu söyleyenler, seyyid kelimesin i izafe olunduğu kelimeye göre değerlendirmişlerdir. 'Örneğin krala "Seyyidu'l beşer" denemediği gibi, Temimlile re de "Seyyidu Kinde" denemez. Buna göre, bu ifadenin mutlak manada Allah için kullanılması caiz değildir' demişlerdir.
Bu husus üzerinde biraz düşünmek gerekir. Çünkü Seyyid, Allah için itlak olunduğunda bu, "Malik" menzilesi nde olup, Mevla ve Rab yerine geçer. Yoksa mutlak anlamda mahluk adına kullanılmasında değildir."
İbn Abbas, sahih olarak rivayet edildiğine göre:
"Deki: "Allah, herşeyin Rabbi iken, ben O'ndan başka bir Rab ararmıyım hiç? Her nefsin kazandığı yalnız kendisine aittir. Günahkar hiçbir nefis başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz Rabbinize dir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecekti r." (En'am 6/164)
ayetinin manasıyla ilgili olarak demiştir ki:
"İlah ve seyyid, "Allahussa med" kavli içinde tüm seyyidlik türlerini kemale erdirendi r."
Ebu Vail de der ki:
"O öyle seyyiddir ki, seyyidlik ancak onda son bulur."
Nebi (s.a.v.), Sa'dı, zahir duruma göre, bazılarının Rasululla h'ın Ensar'a söylediğini kanıt gösterdikleri, "Seyyidini ze gidin" ifadesi ile karşılamamıştır ki bu makamda bir üstünlük olabilsin .
Allah en iyisini bilendir.
Allame İbnul Kayyım, "Bedaiu'l-Fevaid" adlı kitabında diyor ki:
"Alimler insanlar için, mutlak anlamda "Seyyid" ifadesini kullanmanın caizliği konusunda ihtilaf etmişlerdir.
Bir kısmı bunu menetmişlerdir. Malikten nakledild iğine göre hüccet olarak da, Nebi'ye (s.a.v.) "Ya seyyidena" diye hitabeden bir kimseye, onun:
"Seyyid, Allah Tebarek ve Tealadır" buyurmasını ileri sürmüşlerdir.
Bir kısmı da bunu caiz görmüşler, delil olarak da, Rasululla h'ın Ensar'a:
"Seyyidini ze gidin" diye buyurmasını getirmişlerdir. Bu, birinci hadisten çok daha sahihtir. Bu olay Sa'd b. Muaz'ın Beni Kureyza arasında hakemlik yapması sırasında cereyan etmişti. Kendisi Hendek Savaşı sırasında yaralanmıştı. Merkep sırtında hakemlik yapması için getirilmişti.
Bunun caiz olduğunu söyleyenler, seyyid kelimesin i izafe olunduğu kelimeye göre değerlendirmişlerdir. 'Örneğin krala "Seyyidu'l beşer" denemediği gibi, Temimlile re de "Seyyidu Kinde" denemez. Buna göre, bu ifadenin mutlak manada Allah için kullanılması caiz değildir' demişlerdir.
Bu husus üzerinde biraz düşünmek gerekir. Çünkü Seyyid, Allah için itlak olunduğunda bu, "Malik" menzilesi nde olup, Mevla ve Rab yerine geçer. Yoksa mutlak anlamda mahluk adına kullanılmasında değildir."
İbn Abbas, sahih olarak rivayet edildiğine göre:
"Deki: "Allah, herşeyin Rabbi iken, ben O'ndan başka bir Rab ararmıyım hiç? Her nefsin kazandığı yalnız kendisine aittir. Günahkar hiçbir nefis başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz Rabbinize dir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecekti r." (En'am 6/164)
ayetinin manasıyla ilgili olarak demiştir ki:
"İlah ve seyyid, "Allahussa med" kavli içinde tüm seyyidlik türlerini kemale erdirendi r."
Ebu Vail de der ki:
"O öyle seyyiddir ki, seyyidlik ancak onda son bulur."
Nebi (s.a.v.), Sa'dı, zahir duruma göre, bazılarının Rasululla h'ın Ensar'a söylediğini kanıt gösterdikleri, "Seyyidini ze gidin" ifadesi ile karşılamamıştır ki bu makamda bir üstünlük olabilsin .
Allah en iyisini bilendir.