H
Çevrimdışı
ALLAH; BİZDEN, YOLUNDA ÖLMEMİZİ İSTİYOR!
Elhamdülillah ve’s salatü ve’s selamü Ala Rasulillah…
Sübhanallah!
Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez. Bir de (böylece) Allah, iman edenleri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helâk etmek ister. (Al-i İmran, 140-141)
Ayette görüldüğü gibi; Allah bizlerden şehitler edinmek istiyor!
Nasıl oluyor da, Allah kendi yolunda ölmemizi istiyor! Oysa ölmek -dünyevi gözle- her şeyin bitmesi ve sona ermesi demek. Sahip olduğumuz bütün nimetlerin son bulması demek! Evlatlarımız, mallarımız, sahip olduğumuz her şeyin sonu demek.
Çok garip değil mi? Evet, garip fakat doğru.
Zira bu haberi; Bizleri bizden daha iyi bilen rabbimiz” haber veriyor.
“…Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir…” (İsra, 25)
-Bizleri; annelerimizin karnında şekillendiren rabbimiz bize haber veriyor.
“…Sizi ana rahimlerinde istediği gibi şekillendiren O'dur...” (Al-i İmran, 6)
- Yeryüzünü ve gökyüzünü yaratmadan önce bizlerin kaderini takdir eden rabbimiz bizlere bunu haber veriyor.
-Dünya ya geldikten sonra nelerin hakkımızda faydalı olup olmadığını, nelerin zararlı olup olmadığı haber veren rabbimiz haber veriyor.
“…Onlara temiz şeyleri helal kılar; pis, çirkin şeyleri haram eder…” (Araf, 157)
-Bizlere can damarımızdan daha yakın olan haber veriyor?
“Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 16)
-Nefislerimizin; bizlere hangi vesveseleri verdiğini bilen rabbimiz bize bunu haber veriyor.
“And olsun ki, insanı yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz.” (Kaf, 16)
-Bizim yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı bilen rabbimiz haber vermiştir:
“O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) “ (Bakara, 255)
-Hepimizin dönüşünün kendisine olduğu ve yaptıklarımızın hepsini bize bildirecek olan rabbimiz haber veriyor:
“Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.” (Maide, 155)
-Geceleyin kısmi şekilde öldürüp, gündüzleri yaptığımız her şeyi bilen sonra belirli bir ecele kadar bizlere mühlet veren rabbimiz haber veriyor:
“Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur.” (Enam, 60)
Öyle ki rabbimizin vermiş olduğu bütün haberler haktır ve doğruluğunda zerre kadar şüphe yoktur.
Bir eli kangren olmuş bir hasta düşünün… Bu hasta ne yapar? Acılardan kurtulmak, hastalıktan şifa bulmak ve rahata kavuşmak için kangrenli azasının hemen kesilmesini ister değil mi? Aslında eli kesme hasta açısından çok kötü bir şeydir; Acı çekme, el kesildikten sonra ameliyatlı yerin iyileşmesi için günlerce bekleme ve en kötüsü elsiz kalma…
Ama hasta ne yapar? Bu acıdan kurtulmak, sona erdirmek için elinin kesilmesine razı olur. Hakkında kötü ve çirkin olan bir şeyi kabul eder. Ne uğruna rahata erme uğruna…
İşte mümin de böyledir… Dünya hayatında zindan yaşayan mümin, ahiret onun için bir kurtuluştur. Sonsuz, sayısız, tükenmeyen nimetlere kavuşması demektir.
Demek ki; rabbimizin bizi şehit olarak katına almasının sebebi; bizleri ikramlara boğmak ve zindan hayatından mümini kurtarmaktır.
O halde Allah yolunda şehit olanlara üzülmek değil, sevinmemiz gerekir. Zira sıkıntı ve zorluklardan kurtulan, sonsuz nimetlere kavuşan kimse için sevinilmez mi?
Bir öğrenci düşünün… İmtihana çok iyi hazırlanmış ve çok başarılı bir şekilde imtihanı bitirmiş bir öğrenci…
Bu öğrenci ne kadar rahat ve huzurlu olur değil mi? İşte Allah yolunda şehit olan mümin de böyledir. Rabbinin imtihanını başarılı bir şekilde bitirmiş ve büyük bir ümitle imtihanının karşılığını beklemektedir.
Dünya da bile bir şeyler elde etmek için nasıl çalışmak gerekiyorsa işte Allahın değerli malı olan cenneti elde etmek için de o kadar çok çalışılması ve en değerli olan canları feda etmek gerekiyor.
"Dikkat ediniz Allah'ın malı çok pahalı ve pek değerlidir; Allah'ın malı O'nun cennetidir." (Tirmizi, 2638)
Öyleyse haydin; en sevdiğimizin uğruna (Allah); en çok sevdiğimiz her ne varsa Allah yolunda vazgeçelim ve Onun yolunda feda edelim…
“…Sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah, birçok hayırlar takdir etmiş olur.” (Nisa, 19)
Şöyle dünyevi bir gözle baktığımda hoşumuza gitmeyen, zor gelen, sıkıntı ve zahmetler içeren şeyler hakkımızda hayırlı olabilir. Bu ne zaman olur? Çekilen sıkıntı, zorluk ve zahmetler bütünüyle Allah yolunda olursa olur. Şüphesiz bütün bu zorluklarda bir hayr vardır…
O halde değerli kardeşim! Allah yolunda çekilen sıkıntılar ve zorluklar senin hoşuna gitmese de aslında senin sonsuz ahiret hayatın için en hayır olandır. “…Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Sebe’, 28)
Allah müminlerden, mal ve canlarını, kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe, 111)
Rabbimizin bu ayetine bir bakalım…
Sübhanallah! Bizlere emanet olarak verilen canlarımız ve mallarımız
Esasen Allah’ındır. Nasıl olurda bizim olmayan bir şeyi, sadece emanetçisi olduğumuz bir şeyi vermekten uzak durabiliriz ki? Hele hele işin sonunda bir de elimizdeki bu emaneti-canları ve malları- verdiğimizde karşılığında cennette ölümsüz bir hayat…
Rabbim bizleri; emanetlerini en güzel şekliyle iade eden kullarından eylesin…
Rabbimiz bizleri; sahip olduğumuz en değerli şeyleri yolunda feda ederek değerli olan cenneti elde edenlerden eylesin…
Allahümme Amin.
EBU MÜHENNED EL-BETTAR
Elhamdülillah ve’s salatü ve’s selamü Ala Rasulillah…
Sübhanallah!
Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez. Bir de (böylece) Allah, iman edenleri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helâk etmek ister. (Al-i İmran, 140-141)
Ayette görüldüğü gibi; Allah bizlerden şehitler edinmek istiyor!
Nasıl oluyor da, Allah kendi yolunda ölmemizi istiyor! Oysa ölmek -dünyevi gözle- her şeyin bitmesi ve sona ermesi demek. Sahip olduğumuz bütün nimetlerin son bulması demek! Evlatlarımız, mallarımız, sahip olduğumuz her şeyin sonu demek.
Çok garip değil mi? Evet, garip fakat doğru.
Zira bu haberi; Bizleri bizden daha iyi bilen rabbimiz” haber veriyor.
“…Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir…” (İsra, 25)
-Bizleri; annelerimizin karnında şekillendiren rabbimiz bize haber veriyor.
“…Sizi ana rahimlerinde istediği gibi şekillendiren O'dur...” (Al-i İmran, 6)
- Yeryüzünü ve gökyüzünü yaratmadan önce bizlerin kaderini takdir eden rabbimiz bizlere bunu haber veriyor.
-Dünya ya geldikten sonra nelerin hakkımızda faydalı olup olmadığını, nelerin zararlı olup olmadığı haber veren rabbimiz haber veriyor.
“…Onlara temiz şeyleri helal kılar; pis, çirkin şeyleri haram eder…” (Araf, 157)
-Bizlere can damarımızdan daha yakın olan haber veriyor?
“Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 16)
-Nefislerimizin; bizlere hangi vesveseleri verdiğini bilen rabbimiz bize bunu haber veriyor.
“And olsun ki, insanı yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz.” (Kaf, 16)
-Bizim yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı bilen rabbimiz haber vermiştir:
“O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) “ (Bakara, 255)
-Hepimizin dönüşünün kendisine olduğu ve yaptıklarımızın hepsini bize bildirecek olan rabbimiz haber veriyor:
“Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.” (Maide, 155)
-Geceleyin kısmi şekilde öldürüp, gündüzleri yaptığımız her şeyi bilen sonra belirli bir ecele kadar bizlere mühlet veren rabbimiz haber veriyor:
“Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur.” (Enam, 60)
Öyle ki rabbimizin vermiş olduğu bütün haberler haktır ve doğruluğunda zerre kadar şüphe yoktur.
Bir eli kangren olmuş bir hasta düşünün… Bu hasta ne yapar? Acılardan kurtulmak, hastalıktan şifa bulmak ve rahata kavuşmak için kangrenli azasının hemen kesilmesini ister değil mi? Aslında eli kesme hasta açısından çok kötü bir şeydir; Acı çekme, el kesildikten sonra ameliyatlı yerin iyileşmesi için günlerce bekleme ve en kötüsü elsiz kalma…
Ama hasta ne yapar? Bu acıdan kurtulmak, sona erdirmek için elinin kesilmesine razı olur. Hakkında kötü ve çirkin olan bir şeyi kabul eder. Ne uğruna rahata erme uğruna…
İşte mümin de böyledir… Dünya hayatında zindan yaşayan mümin, ahiret onun için bir kurtuluştur. Sonsuz, sayısız, tükenmeyen nimetlere kavuşması demektir.
Demek ki; rabbimizin bizi şehit olarak katına almasının sebebi; bizleri ikramlara boğmak ve zindan hayatından mümini kurtarmaktır.
O halde Allah yolunda şehit olanlara üzülmek değil, sevinmemiz gerekir. Zira sıkıntı ve zorluklardan kurtulan, sonsuz nimetlere kavuşan kimse için sevinilmez mi?
Bir öğrenci düşünün… İmtihana çok iyi hazırlanmış ve çok başarılı bir şekilde imtihanı bitirmiş bir öğrenci…
Bu öğrenci ne kadar rahat ve huzurlu olur değil mi? İşte Allah yolunda şehit olan mümin de böyledir. Rabbinin imtihanını başarılı bir şekilde bitirmiş ve büyük bir ümitle imtihanının karşılığını beklemektedir.
Dünya da bile bir şeyler elde etmek için nasıl çalışmak gerekiyorsa işte Allahın değerli malı olan cenneti elde etmek için de o kadar çok çalışılması ve en değerli olan canları feda etmek gerekiyor.
"Dikkat ediniz Allah'ın malı çok pahalı ve pek değerlidir; Allah'ın malı O'nun cennetidir." (Tirmizi, 2638)
Öyleyse haydin; en sevdiğimizin uğruna (Allah); en çok sevdiğimiz her ne varsa Allah yolunda vazgeçelim ve Onun yolunda feda edelim…
“…Sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah, birçok hayırlar takdir etmiş olur.” (Nisa, 19)
Şöyle dünyevi bir gözle baktığımda hoşumuza gitmeyen, zor gelen, sıkıntı ve zahmetler içeren şeyler hakkımızda hayırlı olabilir. Bu ne zaman olur? Çekilen sıkıntı, zorluk ve zahmetler bütünüyle Allah yolunda olursa olur. Şüphesiz bütün bu zorluklarda bir hayr vardır…
O halde değerli kardeşim! Allah yolunda çekilen sıkıntılar ve zorluklar senin hoşuna gitmese de aslında senin sonsuz ahiret hayatın için en hayır olandır. “…Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Sebe’, 28)
Allah müminlerden, mal ve canlarını, kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe, 111)
Rabbimizin bu ayetine bir bakalım…
Sübhanallah! Bizlere emanet olarak verilen canlarımız ve mallarımız
Esasen Allah’ındır. Nasıl olurda bizim olmayan bir şeyi, sadece emanetçisi olduğumuz bir şeyi vermekten uzak durabiliriz ki? Hele hele işin sonunda bir de elimizdeki bu emaneti-canları ve malları- verdiğimizde karşılığında cennette ölümsüz bir hayat…
Rabbim bizleri; emanetlerini en güzel şekliyle iade eden kullarından eylesin…
Rabbimiz bizleri; sahip olduğumuz en değerli şeyleri yolunda feda ederek değerli olan cenneti elde edenlerden eylesin…
Allahümme Amin.
EBU MÜHENNED EL-BETTAR