Çözüldü Allah Teala'yı Rüyada Görmenin Tabiri Hakkında Alimler Neler Söylemiş?

bekleyin geliyoruz Çevrimdışı

bekleyin geliyoruz

şeytanın adımlarına tabi olmayın.
İslam-TR Üyesi
Allah Teala'yı rüyada gormenin yorumu hakkında islam alimleri mesela imam Begavi ve diger alimlerden -ki Allah onlara rahmet etsin- neler aktarılmış?

Bir de el-Hamdan'ın el-Cami kitabının türkçe tercümesinde imam Ahmed bin Hanbel rahimehullahın 11. akidesinde el-istahri rivayeti , deniliyor hatta harb bin kirmani rahimehullah da o rivayeti aktarmıs ancak rivayet aktarılmamış bu rivayetin ne olduğunu da öğrenebilir miyim?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İstahri rivayeti, aslında Ahmed b. Hanbel’e nisbet edilen “Risâle (veya mesaj)–i’l-İstahri”/“Risâletu’l-İstahri” adlı nakildir; içeriği İmam Ahmed’in itikadına dair kısa bir metin/özet şeklindedir; fakat birçok müellif bu metnin aslî lafzının İmam Ahmed’e ait olduğuna şubheyle bakmış, metnin aslında Harb b. İsmâʿîl el-Kirmânî gibi kimselerin veya İstahri’nin lafzıyla yayıldığını söylemişlerdir.
İçeriği hakkında önemli alıntılamalar yapacak olursak;
İman ve amelle ilgili ifadeler: “İman söz, amel, niyet ve Sünnet’e bağlılıktır” gibi veciz bir ifade bu metinde geçer (İstahri bunu İmam Ahmed’den naklediyor).
Allah’ın sıfatları, teveccuh ve bazı tartışmalı ifadeler:

Allah’ın hakikî sıfatlarından bahsederken kullandığı bazı ifadeler —Misalen bazı klasik kaynakların “mânâ/kelime düzeyinde” eleştirisine konu olduğu ifadeler— ileri sürülür; bu nedenle bazı muhaddis ve tarihçiler metnin isnadını ve lafzını eleştirmişlerdir .
Metnin içeriğinin (hatta bazı cümlelerin) Harb el-Kirmânî’nin Masâ’il adlı eserindeki veya İstahri’nin nakillerindeki ifadelere çok benzediği, yani lafzın Harb’e/İstahri’ye ait olma ihtimali bulunduğu sıkça vurgulanır.
Güvenilirlik / eleştiriler — neden bazı yazarlar rivayeti atmış veya metni eksik aktarmış

İbnu’l-Dhahabî (ve başkaları) İstahri rivayetinden açıkça şubhe etmiş; “Risâletu’l-İstahri’nin isnadı (ve bazı ifadelerinin) nazarla şubheli/ zayıf olduğu yönünde uyarılar vardır. Bazı meşhur muhaddisler bu risaleleri “eserin tamamı İmam Ahmed’e ait değildir” diye değerlendirmişlerdir.

Özet: metnin içinde bazı munâkıf, muhalif veya şubheli ifadeler bulunduğu gerekçesiyle, kritik yayımcılar bu risaleyi doğrudan İmam Ahmed’in lafzı kabul etmemiş; Harb b. İsmâʿîl ve/veya İstahri kanallarının lafzını karıştırmış olabileceğini söylemişlerdir.


***

Metnin Mevcud Nushaları
Aşağıya Arabca pasajların Türkçe karşılığıyla birlikte, risâlenin ana hatlarını veren bir özet tercüme:

هذه مذاهب أهل العلم وأصحاب الأثر وأهل السنة المتمسكين بعروقها المعروفين بها المقتدى بهم فيها من لدن أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم إلى يومنا هذا … ومن زعم أنه لا يرى التقليد ولا يقلد دينه أحدًا فهذا قول فاسق عدو لله
“Bunlar (ifadeler) ilim sahiplerinin görüşleri, rivayet sahiblerinin ve Sünnet’e bağlı kimselerin mezhebleri, köklerine bağlı olarak bilinen ve onlarda örnek alınanlardır; Peygamber’in ashabından başlayarak günümüze kadar gelenler bunlardır. … Kim bunlardan bir şeyi reddeder, ayıplar veya bunların söyleyenini tenkit ederse, O kimse bidatçidir, cemaattan çıkmış, Sünnet yolundan sapmıştır.”
… إذا سئل الرجل أمؤمن أنت فإنه يقول أنا مؤمن إن شاء الله أو مؤمن أرجو أو يقول آمنت بالله وملائكته وكتبه ورسله … ومن زعم أن الإيمان قول بلا عمل فهو مرجئ … ومن زعم أن المعرفة تنفع في القلب لا يتكلم بها فهو مرجئ
“İman söz, amel, niyet ve Sünnet’e bağlılıktır. … Bir kişi sorulduğunda ‘Mûminim inşeAllah’ ya da ‘Mûminim, umuyorum’ diyebilir; ya da ‘Allah’a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine iman ettim’ der. Kim der ki ‘İman sadece söz olup amel yok’ O kişi murcie olur. Kim der ki ‘İman sadece söz ve amel, şer’î hükümlerden ibaret’ O da murcie olur. Kim der ki ‘İman artar, eksilmez’ bu da murcie olur. Kim der ki ‘İman, Cibril ve Mikâil ileki iman gibidir’ (Onların imanıyla aynı) bu da murcie olur. Kim der ki ‘İlim kalbde fayda verir; ancak konuşmazsa nasıl olur?’ bu da murcie olur.”
Bazı nakillerde, Allah’ın sıfatlarından bahseder şekilde:
ولله عز وجل عرشٌ … وله حدٌّ … يتحرك، ويتكلم، وينظر، ويضحك، ويفرحُ
gibi ifadelerin (sıfatları salt lafzıyla anma) metinde geçtiği nakledilir.


Metinde bazı rivayetlerde şöyle ifadeler geçer:
“Allah’ın yüce zatının bir arş’ı vardır. Arş’ın taşıyıcıları vardır. Allah arş’ın üzerindedir. O’nun bir haddi vardır. Allah hareket eder. Konuşur. Görür. Güler. Sevinir.”
(Bu tür ifadeler bazı yazarlarca metnin “lafzî ifadeleriyle” Allah’a isnad edilen sıfatları içerdiği ve bunun tartışmalı olduğu belirtilir.)

Ayrıca, metinde maruf ifadelerle birlikte
اللهم ادحض باطل المرجئة، وأوهن كيد القدرية، وأزل دولة الرافضة، وامحق شبه أصحاب الرأي …
gibi dualar / ilaveler son kısımlarda geçtiği bazı rivayetlerde belirtilir.


Ek olarak, metin dualar / ilaveler içeriyor:
“Allah’ım Merâriciyye’nin batılını çürüt, Kaderîyye’nin oyununu zayıf kıl, Râfızîlerin devletini çökert, Râ’y sahiblerinin şubhelerini bertaraf et …” gibi ilaveler bazı nushalarda risâleye eklenmiş şekildedir.
İsnad ve sıhhat değerlendirmesi / eleştiriler
Bu risâle veya İstahri rivayeti uzun yıllardır âlimlerin dikkatini çekmiş ve eleştirilmiştir. Aşağıda önemli tesbitler:

Naklediliş & isnad karışıklığı

Risâleyi Ahmed b. Hâbil’den nakleden kişi Ahmed b. Câfer el-İstahri olarak anılır.
Ancak, birçok âlim metnin lafzını doğrudan İmam Ahmed’e ait görmez; lafzın büyük kısmının Harb b. İsmâʿîl el-Kirmânî’ye ait olduğunu, İstahri’nin onu naklettiğini savunur.
Misalen, İʿcâmu’s-Sûf fî al-ʿUlûm al-Ḥanâbilah adlı eserde, belirtilir ki bu risâle “mesmâ risâle Ahmed b. Câfer el-İstahri hakkında” olarak bilinmekle birlikte, konuda dikkatli olunmalıdır.
Eleştiriler metinde geçen bazı ifadeler ve isnadın zayıflığı
El-Zehabî bu risâleyi şiddetle eleştirir. Siyar Aʿlām an-Nublâʾ kitabında der ki: “Bu risâlenin isnadı gün gibi açıktır (zayıftır). … Bu risâle ne Rasûlullah’tan ne İmam Ahmed’ten kesin lafzî aktarımdır. … Ve o (risâlede) bazı şeyler vardır ki Allah’a isnad edilmesi mümkün değildir. Allah onları söylememiştir.”
El-Zehabî ayrıca şunu der:
“…
مِنَ أَسمَجِ ما فِيهَا قَوْلُهُ: وَمَنْ زَعَمَ أَنَّهُ لا يَرَى التَّقْليدَ … "Kim der ki ben taklîd görmem, kimseyi dînimde taklîd etmem"
bu söz çok kaba bir ifadedir; söyleyeni de “kafir düşmanıdır Allah’a” demiştir. Gör ki muhaddisin acemliği nasıl onu bu hususta susturmuştur.”
Metinde “Allah’ın hareket etmesi, konuşması, gülmesi vs.” gibi bazı sıfatlar lafzî şekilde geçmesi, gelenekli (halef) itikad sahibleri tarafından tartışmaya konu edilmiştir; bazıları bunun gerçek lafzi anlamını kabul etmez veya mecâzî yorum önerir.
Kısaca Eleştirilerin Özeti şöyledir:

Metnin lafzî ifadeleri ile nakledildiği şekliyle İmam Ahmed’in usûl / anlayışı ile uyum göstermeyebilir.
Bazı cümleler açıkça “aşırı lafzî” görünür ve Sünnet-ilkeler çerçevesinde yorum gerektiren hususlardır.
Metnin bazı yekûn ifadeleri —misalen “taklîd görmemek” gibi uç ifadeler— birçok gelenekçi âlimin eleştirisine uğramıştır.
Metnin isnadı, rivayet zinciri bazı kısımlarda zayıf veya muğlak kişilere dayanmaktadır; bu da metnin tamamının İmam Ahmed’e ait lafzî manada sabit olmadığını düşündürür.
Bazı Âlimlerin Savunması

İbn Teymiyye
ve öğrencisi İbn el-Kayyim, bu tür risâleleri tamamen reddetmeyip, “şayet isnadında açık çelişki yoksa” genel manada alınabileceğini savunmuşlardır. Onlara göre bu tür risâleler “lafzî olarak kesin değildir” ama “cemaate intibak açısından, genel anlamda kabul” edilebilir.
Bazı muellifler, eleştirilen ifadeleri “düzeltme / tashîh” ile yorumlamış; misalen “
كلام في الله تعالى” gibi ifadeleri mecâzî anlamla anlamaya çalışmışlardır.
Bazı Hânbeli eserleri, bu risâleyi “İstahri nakli” olarak kabul etmiş ve Hânbelî mezhebinde Onu referanslardan biri saymışlardır. (Misalen Kitâb al-Jâmiʿ’ın “Aqidah /
عقيدة” bölümünde bu rivayete yer verilmiştir. )
Allah (c.c.) Dünyada - Rüyada - Ahirette Görülür mü?
 
Üst