Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Allah Yaratır Yönetemez Diyenler!

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
ALLAH’I RAB KABUL EDİP , İLAH KABUL ETMEYENLER


Günümüz Türkiye’sindeki insanların genelinde mevcut olan sapkın bir inanış bulunmaktadır. ALLAH'a iman ettiklerini ileri sürenler , ALLAHın RABB’lık sıfatına has olan özelliklerin kabul ederken , İLAH olma özelliklerini ALLAH’a vermemektedirler!
Genel olarak ibadeti ALLAH'a has kılarlarken, hakimiyet mefhumunda ALLAHa başkalarını ortak koşmaktadırlar !
Aslında bu fikri karakterist olarak tüm cahiliyenin özelliğidir.
ALLAH'ın kullarına gönderdiği bütün peygamberler bu İlah isminin özellikleri üzerinde mücadele vermiş , bu uğurda savaşlar edip, şehid edilmişlerdir.
Rasullerin savaş ettiği , tebliğ ettiği , gönderildiği bütün kavimler ALLAHı bilen , yaratıcı kabul eden , her şeyi yaratan ve düzenleyen ALLAH olduğuna iman eden kavimlerdi.
BU KİŞİLER ; ALLAHIN VARLIĞINA VE BİRLİĞİNE İNANMANIN ; İNSANIN MÜSLÜMAN OLMASI İÇİN YETERLİDİR SANIYORLAR ! HALBUKİ BUNA KAFİRLER DE İNANIR !!
Hatta Mekke muşriklerinin hepsi de inanıyordu . Peygamberin azılı düşmanları ALLAHın varlığını ve bir olduğuna inanmaktaydılar . Bugünün insanının inandığı kadar inanıyor ve reddetmiyorlardı.


Lukman suresi : ” 25- Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "ALLAH" diyecekler. "ALLAH`a hamd olsun." de. Fakat onların çoğu bilmezler.”

Mu’minun suresi : ” 84-89- (Rasulum!) de ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?" - "ALLAH`a aittir" diyecekler. "Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?" de. - "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş`ın Rabbi kimdir?" diye sor. - "(Onlar da) ALLAH`ındır." diyecekler. "Şu halde siz ALLAH`tan korkmaz mısınız?" de. - "Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor. - "(Bunlar da) ALLAH`ındır." diyecekler. "Öyle ise nasıl olur da büyülenirsiniz?" de.

Ayetlerden de gördüğümüz gibi Kafir diye , müşrik diye nitelendirdiğimiz insanların hemen hepsi Bir ALLAH inancı olmakla beraber , ALLAHa ibadet edilmesi gerektiği , yaratan ve işleri düzenleyenin O’nun olduğu , her türlü rızkı , yağmuru , geceyi ve gündüzü düzenleyip getirenin ALLAHa ait olduğunu inandıklarını görmekteyiz .
Nasıl oluyor da ALLAH .c.c bu kişilere cehennemlik kafir hükmünü vermektedir ?


İşte bugün cahil halkın bu ince ayrıntıyı gözden kaçırdığını görmekteyiz. Oysa önümüzde bu kadar olaylar ve kıyamete dek hayat rehberimiz Kuran-ı Kerim olmasına rağmen! Bu ince ayrıntı , ayetlerden de sabit olduğu üzere , bu insanların ALLAH’ın RABB'lık özelliklerini kabul ederken , İLAH'lık özelliklerini red etmekte diretmeleri , bu özellikleri kendilerinde ve kendileri gibi yaratılmışlara vermekte ısrar etmelerindendir. Yani ALLAH’ın “ilah “ sıfatının en büyük özelliği olan “hüküm” koyma hakkını ALLAH’a vermeyip , kendileri gibi aciz , ölümlü , hatadan munezzeh olmayan , nefislerin bineğine binmiş azmanlaşmış tağutlara , kişilere ve kurumlara vermekteydiler. Bu da şirk tir. Ve kişiyi İslam dinine sokmaz. Bundan dolayıdır ki ALLAH , rasul ve muminler bu kişilere MUŞRİK sıfatını vererek kafir olduklarını bildirmişlerdir.
Muşrik olanların da bütün amelleri , ibadetlerini ve iyi işlerinin de boşa gittiğini bildirmiştir .


Nisa suresi “48- Doğrusu ALLAH, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim ALLAH`a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur.

Maide suresi “72- Kim ALLAH`a ortak koşarsa, şüphesiz ALLAH ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehennemdir.”

ALLAH yegane kanun koyucu ilah’tır. Yusuf suresi 40. ayette “ Hüküm koyma hakkı ALLAH’ındır “ buyurarak helal ve haram – yasak ve serbest belirleme hakkının ALLAH'a ait olduğunu buyurmuştur .

Müslümanlık iddiasında bulunanların ALLAHın koyduğu helal haramlara itaat etmesi gerektiğini , ALLAH’tan başkalarının helal,haram–yasak,serbest kanun koyucu haklarının olmadığını , bu iddiada bulunanların Firavun gibi ilahlık taslayan kişiler ve düzenler olduğunu ve şirk hali üzerine bulunduklarını bildirmiştir .
Bu fiilleri işleyenlerin yani kanun koyanların ilah’lığını ilan etmiş , Rabb’lik taslamış olduklarını , ve o kişilerin helal haram (yasak serbest) kanun yapmasını , o kanunlara uymayı da normal görenlerin , o ilahlara (kanun koyanlara) ibadet etmiş olduklarını yine Rabbim şu ayetinde bildirmiştir !


Tevbe suresi 31-“ Onlar, ALLAH`dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih`i de. Oysa onlar bir olan ALLAH`a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. ALLAH`dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, muşriklerin ortak koştuğu şeylerden de munezzehtir.”

Bu ayet bütün yazımızın özünü teşkil etmektedir .
Bu ayetin tefsirini gerçek manada anlayan insan mücadele sebebimizi anlamış olacaktır .
Görüldüğü gibi ayette ALLAH c.c. insanları uyarmış ve bu müşriklerin din adına ALLAH’ı bırakıp kendileri gibi insan olan “bilginleri , rahipleri “ kendilerine RABB edindiklerini , ve ibadeti ALLAH’a has kılmaları gerekirken , Rabb edindikleri hüküm koyucu makamına getirdikleri “bilginlere ve rahiplere” ibadet ettiklerini yüzlerine vurmuştur. Din adamı bile olsa ALLAHın kitabındakinin zıttına kanun koyamayacağını bildirmiş iken , günümüz çağdaş cahiliyesinde putlara tazim , küfür ilkelere bağlı kalmaya and içme , ve ALLAHın indirdiğiyle hükmetmeme gibi pek çok küfür icraalrı işlenir .


Şimdi tekrar yukarıdaki ayete gelelim ve bu ayetin açıklamasını Rasulullahın ifadesinden Adiy bin Hatem isimli sahabeden dinleyelim.
Aşağıya yazacağım hadisi şerif bu ayetin tefsirinde ve hem hadis kitaplarında mevcuttur :


“Tay kabilesi reisi olan Adiyy bin hatem şöyle der:
Mekke fethedildiği gün ben Hırıstiyan olduğum için Mekke’den kaçtım . Bacım ise müslümanlara köle oldu . Zamanla Rasulullah bacımı serbest bırakarak azad etti . Bacımda islamı tanıdığı için müslüman oldu . Bunun üzerine Mekke dışına çıkarak beni aradı ve akrabalarımın yanında, Şam'da beni buldu ve bana : “müslüman olduğunu , İslam dininin çok güzel bir din olduğunu, islam’ı bize yanlış anlatmışlar, eğer Hz. Muhammed’den özür dileyip müslüman olursam benin için çok iyi olacağını bildirdi. Hem Mekke senin yurdun , kabile reisi olman itibariyle bir sürü malında vardır. Tekrar söz sahibi olabilirsin “ diyerek beni ikna etti . Bende geri geldim .
Mescidde Rasulullah’ı etrafında sahabelere “Onlar, ALLAH'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler,” Tevbe 31” ayetini okurken gördüm ve boynumda gümüşten bir Hac olduğu halde yanına geldim ve :
"Ey ALLAH’ın rasulu ; ben eskiden Hırıstiyandım ve Hırıstiyanlığı iyi bilirim . Biz hiç bir zaman alimleri , rahipleri rab edinmedik , onlara ibadet te etmedik dedim . Bu ayette ALLAH (c.c.) ne demek istemiş dedim .
Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v ):Ey Adiyy ! çıkar o boynundaki putu“. (Bende çıkardım ).
Ettiniz Adiyy , ettiniz “ dedi. “O rahipleriniz , alimleriniz , okumuş insanlarınız size ALLAH’ın kitabına muhalif olarak helal ve haram (yasak serbest) koymadılar mı ?
Bende "evet ya rasulullah ; onlar okumuş kimselerdi, böyle yaparlardı" . Bunun üzerine :
işte onların bu yaptıkları (ALLAHın kitabına muhalif ) Rabb’liktir . Sizinde onların dediklerini benimsemeniz , uymanız onlara ibadetinizdir“ dedi
(İbn Kesir Tefsiri , C .7, sayfa 3456) Aynı zamanda hadistir: İmam Ahmed; Tirmizi , Cem’ul-Fevâid, IV, 68 ve İbn Cerir)


Görüldüğü gibi en güzel ayeti tefsir eden rasulullah’tır.
ALLAHa zıt kanun koyanların ilahlık taslamış olduklarını , bunları normal görenlerin , kanun koyma yetkisini insanlarda görenlerin ise o kanun koyuculara ibadet etmiş olduklarını açıklamıştır . zaten ayette de ALLAH c.c. : ”Oysa onlar bir olan ALLAH`a ibadet etmekle emrolunmuşlardı” Tevbe 31 buyurarak sabitlemiştir.


Şimdi bu açıklamalar ışığında bütün beşeri sistemleri , parlamentoları ve ALLAH'ı ve nizamını yönetime vermeyenlerin durumunu düşününüz . İman iddialarına ve samimiyetlerine ve cahilliklerine bakınız .

Camide ilah olarak ALLAHı kabul edenler , Yönetim ve hakimiyet konusunda kanun yapma ve kanunlarına uyma konusunda ALLAHı kabul etmeyip yaratılmışları kabul edenler bu açıklamalarda geçenlerin durumlarına mustehak olurlar

MAİDE 49- Aralarında ALLAH`ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. ALLAH`ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer ALLAH`ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki ALLAH, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
50- Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için ALLAH`tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?


AHZAB 36- Bununla beraber ALLAH ve Rasulu bir işe hükmettiği zaman, gerek mumin bir erkek ve gerekse mumin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de ALLAH ve Rasulune âsi olursa açık bir sapıklık etmiş olur.

ALLAH bizleri tevhidi gerçek manada kavrayıp iman eden muvahhid kullarından eylesin

--------------------------------------------------------------------------------


ALLAHın emri olan tesettür ayetini inkar , aşağılama ve hakaret ettikleri , sıra kapaklarına vurarak , alkış tutarak , kovup küfrederek ALLAHa , İslama ve İslam şiarlarına kafirliklerini göstermişlerdir. (BUNLAR TSE 9002 BANDROLLU KAFİRLERDİR) .
Her ne kadar kimliklerinde islam yazsa da , sorulduğunda bende müslümanım deseler de , İslamdan bazı ibadetleri sergileselerde durum budur . Bunlar aslında dine hiç girmemişlerdir ki çıksınlar ! Bunlara taziye edenler , cenaze namazlarını kılan diyanet başkanları ve imamlar oldukça ahirette yakalarına yapışacak cemaatleri de olacaktır!


Şimdi sözümüz burada islami savunacağım diyenleredir !
Aşağıdaki delillere bugün başını toprağa gömerek ; iyi niyetimiz var vs tevilleriyle ört bas etmeye çalışanların , aşağıdaki ayetlere muhatap olunduklarında biz görmedik , uyarılmadık , bilmiyorduk demleri yalan sayılacaktır !!

NİSA 140- ALLAH size Kitab (Kur'an)da: "ALLAH'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle aynı mecliste oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki ALLAH, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.

TEVBE 32- ALLAH'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, ALLAH da razı olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de ALLAH nurunu tamamlamayı diliyor.

SAF 8- Ağızlarıyla ALLAH'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoş görmese de ALLAH nurunu tamamlayacaktır.

Yusuf 40 Hüküm ancak ALLAH'a aittir: O, size, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Kimin hükmüne uyuyluyorsa ona tapılır , ibadet edilir-miş sayılır)

EN'AM 3- O, göklerde de, yerde de (hüküm koyan) İlah'tır. Sizin gizlinizi, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir.

Yusuf 106. Onların çoğu şirk koşmadan ALLAH'a iman etmezler (imanlarına az çok bir şirk karıştırırlar)




ORİJİNİ

Allah’ı Rab Kabul Edip , İlah Kabul Etmeyenler
https://www.islam-tr.org/konu/allah’i-rab-kabul-edip-ilah-kabul-etmeyenler.7124/
 
özedönüş Çevrimdışı

özedönüş

Üye
İslam-TR Üyesi
Yasama hakkını yalnız Allah-u Teâlâ'ya tanımak tevhid inancının gereğidir. Bunu bu şekilde kabul etmedikçe tevhid akidesi sıhhat kazanamaz. Bu da yani; tevhid akidesinin sıhhat kazanması da ancak tağuti her türlü unsuru reddetmekle olur.
Tağut sadece tek şekilde karşımıza çıkmayabilir. Şühpesiz ki, tağut ne şekilde olursa olsun, tevhid akidesi onu kesinlikle reddetmeyi gerektirir.
Çağımızda tağut özellikle teşri (kanun) koyma ve emir verme şeklinde karşımıza çıkıyor.
Çağımızdaki tağut; ilahi kanunlar dışında, insanların koydukları kanunlar, emirler ve değer yargıları şeklinde de ifade edilebilir.
Buna göre, kanun koyan ister bir diktatör, ister halkın seçtiği seçkin bir zümre, ister toplumda yer etmiş bir grup bilim adamı, isterse halkın sevdiği bir komutan olsun farketmez, yine de tağuttur.
Bu durum karşısında, tevhid akidesini korumak isteyen herkes; bu çağdaş tağutu inkar etmek, Allah'ın kanunlarına zıt olan emirlerine uymamak, ondan uzaklaşmak, ona tabi olanların (koyduğu ölçülere uyanların) küfrüne hükmetmek ve onlardan olmadığını ilan edip onlara düşman olmak zorundadır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve Allah'dan başka taptıklarınızdan beriyiz. Sizi tekfir ediyoruz. Bizimle sizin aranızda, yalnız Allah'a inanıncaya kadar ebedi bir düşmanlık ve kin baş göstermiştir." (Mümtahine: 4)

Şu iyice bilinmelidir ki; tevhid akidesi, yasama ve emir sultasının yalnız Allah-u Teâlâ'ya ait olmasını gerektirir. Ancak bu vazife yerine getirildiğinde tağutu inkar gerçekleşmiş olur.
 
Üst Ana Sayfa Alt