Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Allah'ın Evi Mescidlere Peygamber ve Sahabe İsimlerinin Yazılması, Aşırı Süslenmesi Câiz midir?

farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Camilerde mihrabın olduğu duvarlarda bir tarafta ALLAH, diğer tarafta MUHAMMED yazıları oluyor. Aynı hizada, aynı büyüklükte, aynı yazı karakteri ile yazılmış, tek farkları birinin sağda birinin solda olması.
Bu ne kadar doğru bir durum. Ben bu durumdan rahatsızlık hissediyorum.

4530546593_17cbc177e0.jpg
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Allah'ın Evi Mescidlere Peygamber ve Sahabe İsimlerinin Yazılması, Aşırı Süslenmesi Câiz midir?


Dinin aslı, özünden uzaklaşıp temelde 1 mm bile sapma gösterirsen, mesafe uzadıkça sapma kilometrelere açılabiliyor. Dindeki Bid'at ve israf anlayışımız ibadetler konusunda ise ibadetin kendisini güzelleştiren cemaatlerden ziyâde ibadetlerin icra edildiği mekanların süslenerek ***** yıldızlı otelleri aratmayan câmi sahiblerine dönüşüverdik.

Bahsettiğin gibi seküler ve cahiliyye rejimlerinin tasallutu altındaki müslüman nice fâkir fukâra ve yetim yiyecek, giyecek, yakıt vs. eksikliğinden kıvranırken, Tiribünlere oynayan görsel şow meraklısı abdestzedeler, sosyal hayatlarının her alanında olduğu gibi en varoş semtlerde dâhi ibadetlerinde de şeytanı kendisine kardeş (İsra 26 – 27) edinir olmuştur.


Câmii'lerin duvarlarına, kubbesine levhalar, yazılar yazmak, dikkat çekici süsler yapmak bid'attir. İmam Mâlik (rahimehullah) gibi nice âlimler câmiinin mihrabına bir Kur'an âyetinin yazılmasına bile karşı çıkmıştır. Hatta Namaz kılan cemaatin secde ettiği yerden daha yüksek ve câmide çıkıntı olacak şekilde mihrab yapmak da doğru değildir. Hatta mihrabın Emevîler döneminde câmiye konmaya başlandığından, Peygamber mescidinde bulunmadığından tümüyle bid'at olduğu değerlendirilir.

Mescide giden mûminlerin ziynetlerini kuşanarak süslenmeleri, temiz ve güzel giyinmeleri Allah (c.c.)'nin tavsiyesidir. (Ârâf, 31) Ama mescidleri, hem de gözü meşgul edecek, ibâdetteki huşûya engel olacak şekilde süslemek, israf kaçarak abartılı tarzda ziynetlere, desen ve boyalara boğmak din açısından yanlıştır.


Oysa Rabb’imiz (c.c.) "Camileri ancak Allah’a ve ahiret gününe inanlar mâmur ederler." (Tevbe, 18) buyurmaktadır. Mâmur etme hem imar ve inşayı, hem de cemaatiyle doldurmayı, içerir. Süslemek ise meşru dairede ve haram / israf boyutuna düşmemek şartıyla câizdir.
Rasulullah (s.a.v.)'in mescidi sâde, duvarları basit kerpiç, üzeri hurma lifleriyle örtülü idi. Mâalesef günümüzdeki ibadethaneler ücretsiz resim, hat, ebru sergisine dönüştüğünden alttan ısıtmalı üstten soğutmalı câminin müdavimi olmayanların başı döndüğünden , namazda kaç rekat kıldığını karıştırmamaları çok zordur.

Mescidlerin bu hâle gelmesi şubhesiz Rasulullah (s.a.v.)’in buyurduğu gibi kıyâmet alametlerindendir.

Enes b. Mâlik (r.anhuma), Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'in şöyle buyurduğu haber vermiştir:
"İnsanlar, mescidleriyle öğün(eceği zaman gelin)ceye kadar kıyamet kopmaz."
(Ebu Davud, Salat, Bab 12, Hadis no : 449, 243; Nesâî, Mesâcid, Bab 2, Hadis no: 682; İbn Mâce, Mesâcid 2; Dârimî, Salât, 123; Ahmed b. Hanbel, III 134, 145, 152, 230, 283)

Bu hadis, gösteriş için camii yaptırmanın câiz olmadığının açık bir delilidir. Bu bâbda İbn Huzeyme'nin, Ebû Kılâbe kanalıyla Enes'ten, Beyhakî'nin İbn Ömer'den ve Tirmizî'nin rivayet ettiği hadisler de vardır. Bütün bu hadisler, müslümanların, bir gün gelip camii inşasını övünme ve böbürlenme vasıtası yapacaklarını haber vermektedirler.
El-Menhel yazarı: İnsanların öğünüp iftihar etmeleri, örneğin şöyle olabilir: "Benim mescidim, seninkinden daha yüksektir" veya "daha süslüdür" veya "daha güzeldir" veya "daha geniştir" ... Bunu söylerken kişi riya, gösteriş ve iftihar niyetini taşır.



Sefine Ebû Abdurrahman'dan rivayet olunduğuna göre;
Bir adam Ali b. Ebî Tâlib'i misafir etmiş ve ona bir yemek hazırlamış.
(Orada hazır bulunan) Fatıma (r. anha)'da: "Keşke, Rasûlullah (s.a.v.)'ı çağırsaydık. (Gelir) bizimle beraber (bu yemekten) O da yerdi" demiş.
Bunun üzerine Peygamberi de (o ziyafete) çağırmışlar. Peygamber de (oraya) gelmiş. Elini kapının (iki tarafındaki) sövelerine koyunca, evin bir köşesine yerleştirilmiş olan yünden yapılmış renkli nakışlarla süslü ve üzerinde rakamlar bulunan ince bir kumaş görüp hemen geri dönerek gitmiş.
Fâtıma (r.anha)'da Ali'ye: Git, ona yetiş bak (bakalım) onun geri dönmesine sebeb neymiş? demiş,
Ali (r.anh)'de onun peşinden gitmiş.
(Ali, Peygamber'e kavuşunca aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatmış. Ben Peygamber'e):
Ey Allah'ın Rasûlu, seni geri çeviren sebeb nedir? diye sordum.
"Benim için yahud da herhangi bir peygamber için nakışlarla süslü (tezyin, muzevvak) bir eve girmek yoktur" buyurdu.
(Ebu Dâvûd, Et`ime / Yiyecekler, Bab 8, Hadis no : 3755; İbn Mâce, Et`ime, Bab 56, Hadis no : 3360; Ahmed bin Hanbel, Musned, V/221, 222)


Bu hadisi şerh eden Munavî der ki: İbadethaneleri süslemek ehli kitabın işidir. Yahudiler ve Hiristiyanlar kitablarını tahrif ettikten sonra mâbetlerini süsleyip tezyin ettiler.
Abdullah İbn Abbas'ın (r.anhuma) mevkuf olarak;
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ بْنِ سُفْيَانَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ عَنْ أَبِي فَزَارَةَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ الْأَصَمِّ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا أُمِرْتُ بِتَشْيِيدِ الْمَسَاجِدِ قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ لَتُزَخْرِفُنَّهَا كَمَا زَخْرَفَتْ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Ben mescidleri yükseltip, genişletmekle emrolunmadım."
Rasulullah (s.a.v.)'den şöyle rivayet etmiştir:
"Vallahi siz yahudî ve hıristiyanların(kilise ve havralarını) süsledikleri gibi, mescidleri süsleyeceksiniz"
(Ebu Davud, Salât, Bab 12, Hadis no : 448; İbn Mâce, Mesâcid, Bab 2, Hadis no : 740)

İbn Abbas bu bölümde, camilerin süslenip püslenmesini doğru saymamakta ve onu Yahûdî ve Hıristiyanların âdetlerine benzetmektedir.

Hattâbî'nin bildirdiğine göre, mescidleri ilk tezyin eden Velid b. Abdilmelik b. Mervân olmuştur. Fakat çoğu âlimler, fitne olmasın diye seslerini çıkarmamışlardır.
İbn Mâce'nin rivayet ettiği bir hadîste Rasûlullah (s.a.v.), "Sizi, benden sonra Yahudi ve Hıristiyanların kilise ve havralarını dikkat çekecek şekilde tezyin ettikleri gibi mescidlerinizi tezyin edeceğinizi görüyorum" buyurmuştur.

Aynî, "Bununla ashabımız (Hanefî'ler) mescidleri nakışlama ve süslemenin mekruh olduğuna hükmetmişlerdir. Bunun vakıf malı ile yapılması câiz değildir. Vakıf malını buna sarf eden kim olursa olsun öder. İnsan, kendi malı ile yaparsa mekruh olmasına sebeb, ya namaz kılanı meşgul etmesi veya malı gereksiz yere harcamadır" demiştir.

İbn-i Reslân: Bu hadîs, açık bir mucizedir. Zira Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), kendisinden sonra meydana gelecek olan durumu haber vermiştir. Mescidleri süslemek ve bunu iftihar vesilesi yapmak, bugün Mısır, Şam ve Kudus'te devlet adamları arasında yaygın bir hal almıştır. Buradaki devlet adamları, halkın malını cebren alarak mescidleri ve okulları modern bir şekilde yapmaktadırlar. Allah'tan selâmet ve afiyet dileriz, demiştir.

Şevkânî de şöyle der:
"Hadîs, mescidlerin süslenmesinin bid'at olduğuna delildir. Ebû Hanife'nin buna ruhsat verdiği rivayet edilmiştir. Ebû Talib de mihrabları süslemenin mekruh olmadığını söyler."

İbn Hacer el-Askalânî meseleyi daha detaylı olarak ele almış ve beş madde halinde incelemiştir.
İbn Hacer'in sözleri özetle şöyledir:
Ulemânın bazısı mescidleri tezyine ruhsat vermiştir ki bu, Ebû Hanîfe'nin kavlidir. Ancak bununla mescidleri ta'zim hedef alınmalı ve masraflar beytu'l-mal'den yapılmamalıdır.

1- Camilerin süslenip güzelleştirilmesi namaz kılanı meşgul ediyor ise ittifakla mekruhtur.
2- Süsleme, öğünmek ve gösteriş için yapılıyor ise, bu da mekruhtur. Bırakın süslemeyi bu maksatla cami inşa etmek bile mekruhtur.
3- Camiiyi sağlam yapma ve bu maksatla kireç vs. gibi maddeler kullanma bize göre câizdir, mekruh değildir.
Buhârî ve Muslim'in , Osman b. Affân'dan rivayet ettikleri:
"Her kim Allah için bir mescid inşâ ederse, Allah da onun için Cennette bir köşk inşa eder." Hadis-i Şerifi ile yine Osman'ın hilâfeti esnasında mescide yaptığı şeyler bu görüşümüze delildir.
Ebû Davud'un rivayet ettiği "Ben mescidleri yükseltmekle emrolunmadım" mealindeki (üzerinde durduğumuz) hadis, bu görüşümüze muhalif değildir. Çünkü burada nehye delâlet eden bir şey yoktur. Bir şeyle emrolunmamak, onun mekruh olmasını gerektirmez. İbn Abbas'ın sözleri ise, mevkuftur. Hükmen merfû olduğunu kabul etsek bile bu cemaatı, meşgul edecek derecede mescidi nakışlama ve süslemeye hamledilir.
4- Mescidleri, halkın mallarını zorla alarak inşâ etmek haramdır.
5- Vâkıfın (camii inşası için olmayan) vakıf malı ile camii inşâ ettirmesi de haramdır.

İbn Hacer'in bu sözlerinden ve Abdullah b. ez-Zubeyr (r.anhuma)'nın Kâbe-i Muazzama'yı inşa edip binasını yükseltmesinden, camiileri sağlam ve yüksek yapmanın câiz olduğu hükmüne varmak mümkündür. Camiiyi tazim maksadıyla süslemenin imam Azam ebu Hanife (rahimehullah)'a göre mekruh olmadığı da yukarıda kaydedilmiştir. (Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları 2/203-204)



1968-AYASOFYA-MUZESI-ICI-GORUNUS-KARTPOSTAL__14265443_0.jpg
 
Üst Ana Sayfa Alt