Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Allah’ın kitabı Kur’an’a karşı sorumluluklarımız!

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Birinci harfinden son harfine kadar bütününe tam bir iman, böyle bir imana uygun tazim, Emrettiği ve yasakladığı şeylere uyma, onunla amel etme, Ayetlerini okuma, Üzerinde tefekkür ederek Kur'an eksenli düşünce geliştirme, Kur'an'ı bir sonraki nesle aktarma...

Kur'an'ımızın bize ulaşma tarihi

Dönem İmkânlar/sorunlar

Vahiy dönemi: Sorunlar ve imkânlar zirvede: İnen ayetler yüreklere yazılıyor. Kâğıt-kalem yok... İnanan sayısı 3-5 kişi... Dar'ul-Erkam ilk medrese.

Mekke'nin fethinden sonra...: Kapılar aralanıyor. Rağbet arttı. İmkânlar yine sınırlı. Ancak iman ve aşk zirveyi zorluyor. Kur'an sadece bir kitap değil; her şey.

Raşid halifeler dönemi: İmkânlar genişliyor... Kur'an-ı Kerim, devlet desteği görüyor. Kitap haline getiriliyor... Nüshaları çoğalıyor... Hassasiyet artarak devam ediyor.

Emeviler dönemi:Kur'an yine bir numara... Şöhretin en keskin yolu... Ehli Kur'an ilgi görüyor... Ancak saltanat dönemi sinyaller veriyor... Ömer bin Abdülaziz dönemi bir başka... Endülüs, kültüre farklılık getiriyor.

1. Abbasiler dönemi:İlgi ve alaka zirvede... Ahmed bin Hanbel önderliğinde bir gurup sinsi fitnelere karşı ayakta duruyor. Felsefenin parmak işaretleri görülse de ilgi yoğun. Bir önceki dönemin Kur'an'a teslimiyet anlayışında zedelenme var.

2. Abbasiler dönemi: Felsefe burnunu soktu. Müslümanlar Kur'an'ı en büyük görüyorlar ama felsefeye de ilgi duyuyorlar... Tek tük çatlak sesler duyuluyor. Her şeye rağmen zahiri ilgi devam ediyor.

Abbasilerden sonra miladi 1900'e kadar olan dönem: Dış cephelerde yer yer fetihler var ama Müslüman halkların eğitimi ihmal ediliyor. Kur'an'a iman olarak ilgi yoğun. Ama hastalara ölülere okunması, ibret için okunmasında daha yoğun. Çürüme git gide artıyor. Cephelerde Kur'an için şehit düşenler arasında bile onu okuyabilenler çok az... Batı ve batılıya ait değerler etkili olmaya başlıyor. Sonra da hayranlığa dönüşüyor. Teknoloji geliştikçe pozisyon Kur'an'ın aleyhine gelişiyor. Bir matbaa sorunu bile yıllar sonra aşılıyor. İlmin merkezlerinden Ezher'le oynanmış... 1900'lü yıllar başladığında durum: Mezarlıklarda tek kitap Kur'an. Sözle ifadede iman tam... Uygulama ise ne var ne de yok.

1900'den sonra 1950'lere kadar...: Arap dünyası: İstilalar ve ekonomik sıkıntılar Kur'an'ı ikinci sınıf sorunlar listesine itmiş. Mısır'da nispi bir hareket var. Kuzey Afrika ülkelerinde alfabesi bile unutulmaya yüz tutmuş durumda. Kimi himmeti yüksek âlimlerin kişisel gayretleri var. Sesi güzel hafızlar Kur'an'dan daha muteber hale geliyor. Açık bir dille geri kalmışlığın bedelini Kur'an'a yüklemek isteyen 'Müslümanlar' da var.

Türkiye ve diğerleri:

Durum daha vahim: Geri kalmışlığın bedeli Kur'an'a ödetilmek isteniyor. Müslümanları temsil durumunda olan âlimlerin neredeyse tamamı soy kırıma tabi tutulmasından sonra Kur'an sahipsiz kalıyor. Kur'an bir kenara itilmekle kalmıyor, bütün küfür cephesinin en büyük düşmanı haline geliyor. Alfabesi bile savaş nedeni oluyor. Tarihinin en vahim günleri başlıyor. Kur'an suç aleti, ehl-i Kur'an suçlu, mücrim sayılıyor. Mağaralarda, ormanlarda, merdiven altlarında bireysel gayretler görülüyor ama bir nesli Kur'an ile eğitmeye yetecek kadar değil...

1950-2000 arası...: Arap dünyasında da Türkiye'de de büyük bir himmet patlaması oluyor. Camiler, kurslar, evler yeniden Kur'an'a sarılma merkezlerine dönüşüyor. Kıt imkânlara rağmen büyük gayretler ortaya konuyor. Kitaplar, tefsirler, gazeteler, dergiler... Herkes çapına göre bir şeyler yapıyor... Yüz yılların açığı kapansın diye senelerce çalışılıyor. Ancak,

1- Müslümanlar arasında bile Kur'an büyük ama gündemdeki kitap değil kanaati yaygılık kazandı.

2- Kur'an eğitimi için gerek devletin eliyle oluşturulan ve gerekse sivil örgütlerce oluşturulan kurumlar, eğitim metotları ve fiziki imkânları açısından 'köhne' olmayı aşamadı. Bilhassa eğitim pedagojisi yok sayıldı. Çağın şartları ile ters düşen üsluplar, eğitime ağırlık koydu. Dayak ve onun gibi nefret ettirici uygulamalar neredeyse Kur'an'ın şartı haline geldi. Aileler sevdi istedi, nesil Kur'an ehli olmayı istemedi. Dışarıdan düşmanları içeriden de sevenleri Kur'an'dan soğuttu.

3- Kur'an ve ondan doğan ilimler bir cephe, beşerin eliyle geliştirilen ilimler bir cephe gibi fasit bir anlayış türedi. Bu dönemin sonucunda sayıları on binleri bulan Kur'an hafızları ortada dolaşırken, Kur'an'ın ayetlerini ve sırlarını, ahlakını koruyacak muhafız bulunamadı. Kur'an varlık içinde yokluk çekti.

2000'li yıllar...: Kur'an vahiy günlerinden beri en zengin ve en rahat şekliyle Müslümanların elindedir. Holdingleri, kurumları olan Müslümanlar vardır. Kur'an adına kurulmuş enstitüler, merkezler vardır. Ama asırların biriktirdiği sorunlara yenileri eklenerek sorunlar da büyümüştür. Bu dönemin en bariz sorunları şunlardır:

1- Teknoloji vakit kazandırması gerekirken genç kuşakların vaktini heba etmektedir. Bilhassa TV ve bilgisayar, benzeri aletler hayatın bir parçası oldu.

2- Devletin zorunlu tuttuğu eğitim en verimli dönemi doldurdu.

3- A4 kargaşasında mesafe büyüdü. Gençler yarış atları gibi imtihana, diplomaya koşturuldu. Kur'an, yaz aylarına sıkıştı. Tatilini feda edebilen çocuklar onu okumayı öğrenebildi. 'Her şey A4 için' anlayışı yer etti. Hatta bu anlayışın öncülüğü Müslümanların elinde kaldı.

4- Çağın getirdiği rehavet günlük kullanılan dil olmayan ve bu açıdan zor gibi telakki edilen Kur'an için yeni bir zorluk getirdi.

5- Bilhassa AB sürecinin getirdiği yeni anlayıştaki "Kendisine emredilemez" çocukların babaları ve anneleri olarak ne yapacağını, nasıl emredeceğini bilemez bir tıkanma hali...

Şimdi ve asıl gündemimiz

BİR SONRAKİ NESLİ, KUR'AN İLE NASIL BULUŞTURABİLİRİZ.??!!!

Nureddin YILDIZ
 
Üst Ana Sayfa Alt