Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah’u Azze Ve Celle’in Kiyamet Günü Görüleceğini Anlatan Ayet Hadis Ve Sahabe

A Çevrimdışı

Askalani

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH’U AZZE VE CELLE’İN KIYAMET GÜNÜ GÖRÜLECEĞİNİ



ANLATAN AYET HADİS VE SAHABE KAVİLLERİ



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

Değerli Müslümanlar ! şüphesiz ki ehli sünnetin iman esaalarından bir tanesi de Allah'u Azze ve Celle’in kıyamet günü görüleceğidir.

Bu konuda Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabından rivayet edilen hadisler mütevatirdir. Bu yazımda inşallah siz değerli Müslüman kardeşlerime bunları sunmayı düşündüm. Rabbimden niyazım ; bu küçük hacimli gayretimi, kıyamet günü yüzüne bakmama vesile kılsın.

Ebu Bekr es-Sıddîk Hadisi :

“ ... Ebu Bekr es-Sıddik Radıyallahu Anhu der ki : Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün sabah namazını kıldırıp oturdu. Ta kuşluk vakti olunca Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem güldü. Sonra olduğu yerde oturmaya devam etti, öğleyi, ikindiyi ve akşamı kıldırdı. Bütün bu zaman içinde konuşmuyordu. Son yatsıyı da kıldırdı. Sonra kalkıp ailesinin yanına gitti.
İnsanlar Ebu Bekr'e, Rasulullah'a Sallallahu Aleyhi ve Sellem sorsana bu ne haldir, bugün, daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yaptı, dediler. Ebu Bekr s.a.v’e sordu. s.a.v :
" Evet, bugün bana dünya ve ahiret işlerinden neler olacak onlar arzolundu. Öncekiler ve sonrakiler tek bir meydanda toplandılar. Bu hal insanların canına tak etti. Ter neredeyse boğazlarına kader çıkmış bir halde, Adem'e gidip, ey Adem, sen insanlığın babasısın, Allah Azze ve Celle seni seçmiş yaratmıştır, bizim için Rabbine şefaat et, dediler. Adem, " sizin başınıza gelen benim başıma da gelmiştir, babanızdan sonraki babanız Nuh'a gidiniz. Allah, Adem'i, Nuh'u İbrahim ailesini, ve İmran ailesini süzmüş, alemlere üstün kılmıştır " dedi.
Nuh'a gittiler, O'na bizim için Rabbine şefaat (dua) et ki Allah seni seçmiş yaratmış, duanı kabul edip yeryüzünde kafirlerden eğleşen bir tek kişi bırakmamıştır, diyorlardı. Nuh onlara, aradığınız benim yanımda değil, diyordu, İbrahim a.s gidin, çünkü Allah O'nu dost ( Halil ) edinmiştir. İbrahim'e gittiler. İbrahim der ki:
Aradığınız benim yanımda değil, Musa Aleyhisselam'a gidiniz, çünkü Allah O'nunla konuşmuştur. Musa da, aradığınız benim yanımda değil, der, İsa b. Meryem'e gidiniz, çünkü O, doğma körü ve abraşı iyi eder ölüleri diriltirdi. İsa da onlara, aradığınız benim yanımda değil, Adem oğullarının efendisine gidiniz, Muhammed'e gidiniz, sizin için Rabbiniz Azze ve Celle'ye şefaat (dua) etsin der.
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem hareket eder. Bu ara Cebrail Rabbi Tebareke ve Tealaya varır, Allah Cebrail'e, O'na müsaade ver ve O'nu Cennet'le müjdele buyurur. Cebrail Rasulullah'ı alır götürür, O bir cuma zamanı kadar secdeye kapanır. Allah Azze ve Celle, başını kaldır da söyle dinleneceksin, şefaat (dua) et, şefaatin kabul olunacak buyurur. Başını kaldırıp, Rabb'inin yüzüne baktığı zaman derhal secdeye kapanır ve bir cumalık daha secdede kalır. Allah Azze ve Celle, başını kaldır da söyle işitileceksin, şefaat et, şefaatçi kılınacaksın buyurur. Peygamber tekrar secdeye varmaya davranır, Cibril omuzlarından tutar. O sıra Allah O'na daha önce hiçbir beşere açmadığı dualar ilham eder de peygamber der ki :
Ey Rabbim, beni Adem oğullarının efendisi olarak yarattın ama övünme yok. Kıyamet günü toprak yarılıp ilk çıkacak kişi olarak yarattın ama övünme yok. Ta Allah bana San'a ile Eyle arası kadar olan havzı ihsan eder. Sonra, sıddikleri çağırın denilir. Onlarda şefaat ederler. Sonra, peygamberleri çağırın denilir.
Peygamber gelir yanında bir topluluk vardır. Peygamber gelir yanında beş altı kişi vardır. Peygamber gelir yanında kimse yok. Sonra şehidleri çağırın, denilir. Onlarda istediklerine şefaat ederler. Şehidler bunu yaptıktan sonra Allah, Ben rahmet edenlerin en rahmetlisiyim, Cennetime, Bana hiç eş koşmamış olanları koyun buyurur. Onlarda Cennet'e girerler.
Sonra Allah, cehennem ehline bakın, hiç amel işlemiş hayırlı iş görmüş bir kimse ile karşılaşıyor musunuz, buyurur. Bakar, bir adam bulurlar. Ona, sen hiç hayır işledin mi derler. Adam, hayır, der, ancak ben insanlara alış-verişde müsamahalı, hoşgörülü davranırdım. Allah Azze ve Celle, kullarıma hoşgörülü davrandığı için o kuluma hoşgörü gösterin, buyurur, Sonra cehennemden bir adam daha çıkarırlar, ona, sen hiç hayır işledin mi der. Adam, hayır der, ancak oğluma dedim ki :
Ben öldüğüm zaman beni ateşte yakın sonra un-ufak edin, nihayet sürme gibi (toz) olduğum zaman beni denize götürün, rüzgarda savurun, Allah'a yemin ederim ki alemlerin Rabbi bana ebedi kadir olmayacaktır. Allah, bunu niçin yaptın, buyurdu. Adam, Senden korktuğum için, dedi. Bunun üzerine Allah, bak, en büyük padişahın saltanatına bak, sana onu, ve on katını verdim, buyurur. Adam, Sen el-Melik (gerçek ve yegane hükümdar) sın, böyle iken beni alaya mı alıyorsun, der. Peygamber dedi ki :
İşte kuşluktan itibaren güldüğüm husus bu idi."

Ahmed, Müsned, I, 4. Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 375'de, bunu Ahmed, bir benzerini Ebu Ya'la ve el-Bezzar rivayet etmişlerdir, ravileri sikadır, der.

Ebu Hureyre Hadisi :

“ … Ebu Hureyre r.a’dan. İnsanlar, ey Allah'ın Rasulü, dediler, kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz ? Rasulullah s.a.v :

" önünde bulut yokken güneşi zor mu görürsünüz ? " dedi. Hayır, dediler.

Bunun üzerine buyurdular ki :

" Siz, O'nu işte öyle görürsünüz. Allah kıyamet günü insanları toplar. Kim bir şeye tapıyorsa, onu izler. Güneşe tapan, Güneşi izler, aya tapan ayı izler, tağutlara tapan, tağutları izler. Bu ümmet kalır, içlerinden (şefaatçiler veya) münafık olanları da vardır. Allah onlar, tanıdıkları suret dışında bir suret ile gelir. Ben sizin Rabbinizim der. Senden Allah'a sığınırız, derler, bize Rabbimiz gelene kadar yerimizden ayrılmayız ! Allah, onlara tanıdıkları suret ile gelir, Ben Rabbinizim der. Bunun üzerine Sen Rabbimizsin derler ve O'nu izlerler. Cehennem'in iki ucu arasına sırat kurulur. Ben ve ümmetim sıratı ilk geçenler oluruz. O gün sadece rasüller konuşurlar ve o gün rasüllerin duası, Allah'ım, kurtar (selamet ver) kurtar, sözüdür.

Cehennemde Sa'dan dikenleri gibi kancalar vardır. Sa'dan'ı gördünüz mü ?

Evet, ey Allah'ın Rasülü dediler. Buyurdu ki :

O kancalar, Sa'dan dikenleri gibidir, ancak onlar ne kadar büyüktür, onu Allah Azze ve celle'den başkası bilmez. İnsanları amellerine göre kaparlar, kimi ameli sebebiyle helak olur, kimi yıkılır düşer veya cezaya uğrar da nihayet kurtulurlar.

Allah kulları arasındaki hükmünü verip bitirince ve rahmeti ile cehennem ehlinden çıkarmak istediklerini çıkarmayı murad edince meleklerine, Allah'a hiç şirk koşmamış olanlardan ( bir kısmını ) ateşten çıkarmalarını emreder. Bu çıkacak olanlar, "La ilahe illallah " diyenlerden, Allah'ın rahmet etmek istediği kimseleridir. Melekler onları secde izlerinden tanırlar. Ateş Adem oğlunun, secde izi taşıyan yerlerinin dışındaki yerleri yer. Allah, secde izlerini yemeyi ateşe haram kılmıştır. Yanıp ütülmüşlerdir, üzerlerine hayat suyu dökülür, sel sürüğünde denelerin bittiği gibi biterler.

Sonra Allah, kulları arasındaki hükmünü verir bitirir. Bir adam kalır, yüzü ile ateşe dönüktür. Cennet, ehlinden Cennet'e en son girecek olan odur. Ey Rabbim, der, yüzümü ateşten çevir, dumanı beni mahvetti alevi beni yaktı. Böylece Allah'a Allah ne kadar istedi ise o kadar dua eder. O zaman Allah Tebareke ve Teala der ki :

İstediğini versem, umulur ki başka bir şey istemezsin, öyle mi ? Adam, başkasını istemem der. Rabb'ine bir sürü sözler, sıkı ahitler verir, artık Allah ne kadar isterse o kadar verir. Ve Allah yüzünü ateşten çevirir. Adam yüzünü Cennet'e doğru dönüp gittiği ve Cennet'i gördüğü zaman, Allah'ın murad ettiği kadar susar dilini yutar. Sonra der ki :

Ey Rabbim, beni Cennet'in kapısı önüne getir !

Allah, sana verdiğimden başkasını istemeyeceğine dair bana sözler, sıkı ahitler vermemiş miydin, vay sana Adem oğlu, ne kadar da sözünü tutmazsın sen, buyurur.

Adam, ey Rabbim diyerek ( başlar ) Allah, ne kadar murad etti ise o kadar yalvarır. Ta Allah, umulur ki sana istediğini versem Benden başkasını istemezsin! buyurur.

Adam, izzetine yemin olsun ki hayır der. Rabbine yine O'nun muradınca sözler ve sıkı ahitler verir. Allah onu Cennet'in kapısı önüne getirir. Adam Cennet'in kapısı önüne dikilince gözü önünde açılır içindeki hayır ve sevinçleri görür. Adam Allah'ın istediği kadar susar, sonra ey Rabbim beni Cennet'e koy der.

Allah Tebareke ve Teala buyurur ki :

Verdiğimden başka bir şey istemeyeceğine dair Bana sözler ve sıkı ahitler vermemiş miydin, ey Adem oğlu, vay sana, sözünü ne kadar da çok tutmazsın !

Adam, ey Rabbim, yaratıklarının en bedbahtı ben olmayayım der. Durmadan Allah'a yalvarır, nihayet Allah ona güler. Allah ona gülünce de haydi Cennet'e gir der. Cennet'e girdiği zaman Allah ona, dile ( bakalım ne dilersen ) der.

Rabbinden durmadan ister, dileklerde bulunur. Hatta Allah ona, şunu da iste bunu da iste diyerek hatırlatmalarda bulunur. Adamın istekleri bitince Allah, bütün bunlar ve bir misli yine senindir, buyurur."

Ebu Said, bütün bunlar ve on katı senindir, demiştir.
Ata b. Yezid, "Ebu Said el-Hudri ile Ebu Hureyre'den bir şey geliyorsa Ebu Hureyre'ye karşı Ebu Said'inki reddedilmez, hatta Ebu Hureyre "ve bir misli" deyince Ebu Said, "hayır o verdiği yanında bir de on katı ey Ebu Hureyre demiştir " diyor, " bunun üzerine onun yanısıra bir de bir katı " şeklinde işittim deyince Ebu Said "şehadet ederim ki ben Rasulullah'dan yanısıra bir de on katı duydum " demiştir.

Ebu Hureyre " işte Cennet'e en son girecek kişi budur " der.

Buhari, II, 292-293, Ezan kitabının, secdenin fazileti babı, XIII, 419-420, Tevhid kitabının, "O gün yüzler vardır..." ayetleri babı. Müslim, 182, iman kitabının rü'yet yolunun bilinmesi babı.

Ebu Said Hadisi :

“ … Ebu Said el-Hudri'den gelen hadis şöyledir : İnsanlardan bir gurup, Rasulullah zamanında, ey Allah'ın Rasülü, Rabbimizi kıyamet günü görecek miyiz dediler.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu :
" Evet, siz hiç öğle vakti gök bulutsuz apaçık iken güneşi görmede zorlanır mısınız? Hiç dolunay gecesi gök bulutsuz açıkken ayı görmede zorlanır mısınız ? "
Hayır, ey Allah'ın Rasülü dediler. Buyurdu ki :
" Allah Tabereke ve Tealayı kıyamet günü göreceğinizde güneş veya ayı görürken çektiğiniz zorluktan başka zorluk çekmeyeceksiniz.
Kıyamet günü olduğu zaman bir müezzin (ilana), her ümmet kulluk ettiği şeyin peşine düşsün, neye tapıyor idiyse onu izlesin diye ilan yapar. Allah'dan başka putlara ve dikitlere ibadet ve kulluk edenlerden cehenneme yuvarlanmadık kimse kalmaz. Nihayet geriye sadece Allah'a tapan iyi veya kötülerle ehl-i kitab döküntüleri kalınca yahudiler çağrılır, onlara neye tapıyordunuz denilir, Allah'ın oğlu Üzeyir'e derler. Yalan söylediniz, Allah ne hanım ne çocuk edinmiştir, imdi ne istersiniz denilir. Susadık yarab bizi sula derler. Onlara hadi şuradan su içmeye varsanıza diye işaret olunur. Cehenneme doğru toplanırlar, o sanki dalgaları birbirini kırıp geçiren bir serab gibi görünür, varır ateşin içine düşerler.
Sonra da hristiyanlar çağrılır, onlara da neye tapıyordunuz denilir. Allah'ın oğlu Mesih'e tapıyorduk derler. Onlara, yalan söylediniz, Allah ne hanım edinmiştir ne çocuk, imdi söyleyin ne istersiniz, denilir. Susadık ya rab bizi sula derler.
Haydi şuradan su için diye işaret olunur. Cehennem'e doğru toplanırlar, o sıra o, sanki dalgaları birbirini kırıp geçiren bir serab gibidir. Varır ateşin içine düşerler. Nihayet sadece Allah'a tapan iyi ve kötü insanlar kalınca Rabbü'l-alemin onlara, (daha önce) gördükleri en aşağı suret içinde gelir, peki neyi bekliyorsunuz (ne bekliyorsunuz), her ümmet neye tapıyor idiyse onu izlesin, buyurur. Derler ki:
Ey Rabbimiz, insanlardan, onlara en muhtaç olduğumuz sırada dünyadan ayrıldık onlarla beraber olmadık. O (c.c), sizin Rabbiniz benim der. Senden Allah'a sığınırız, ona hiç bir şeyi ortak koşmayız diye iki veya üç kez söylerler. Öyle olur ki neredeyse bazıları dönecek hale gelir. O (c.c.) peki Rabbinizle aranızda, Kendisini tanıyacağınız bir alamet var mı, buyurur. Evet derler. O (c.c), bir sak (incik) den perdeyi kaldırır, o an, daha önce kendiliğinden Allah'a secde etmiş olanlara Allah secde etme izni verir, secde ederler. Kendini korumak ve riya yapmak için secde etmiş kim varsa onların sırtını da Allah tek bir tabaka haline getirir. Hangisi secde etmek isterse boyun kökü üstüne düşer. Sonra başlarını kaldırırlar, O, o sıra ilk gördükleri surete girmiştir. Ben sizin Rabbinizim der, Sen bizim Rabbimizsin derler.
Sonra onlar için Cehennem üstüne köprü kurulur, şefaat izni verilir. "
Ey Allah'ın Rasülü, köprü nedir, denildi. Buyurdu ki :
" Kaygan bir çürük! Onda kapacaklar, kancalar, dikenler vardır, kendine sa'dan denilen Necid'de bulunan dikenli dikenler. Üzerinden mü'min göz açıp kapatacak bir sürede veya şimşek gibi, rüzgar gibi, kuş gibi, iyi atlar, develer gibi geçerler. Kimi selamete erdirilir kurtulur, kimi hafif tartaklanır salınır, kimi de cehennem ateşine atılır.
Nihayet mü'minler ateşten kurtuldukları zaman, nefsim elinde olana yemin ederim ki, o kıyamet gününde ateşteki kardeşlerinin çıkarılması için Allah'a karşı sizden daha çok hak arayıp yalvaran kimse yoktur. O mü'minler o gün, ey Rabbimiz onlar bizimle birlikte oruç tutuyor, namaz kılıyor, haccediyorlardı, derler. O zaman onlara, tanıdıklarınızı çıkarın denir. Onların suretlerini Allah, ateşe haram kılar. Birçok yaratığı ateşten çıkarırlar, ateş inciklerinin, yarısına kadar, dizlerine kadar her birini yemiş bulunur. Sonra yarab, bize emrettiklerinden başka kimse orada kalmamıştır, derler. Onlara dönün bakın, kimin kalbinde yarım dinar ağırlığında bir hayır bulursanız onu da çıkarın buyurur. Birçok yaratığı daha çıkarırlar. Sonra, bize emrettiklerinden kimse koymadık yarab derler. Sonra, dönün, bakın kimin kalbinde bir zerre ağırlığınca hayır bulursanız onu da çıkarın, buyurur. Yine birçok halkı çıkarırlar. Sonra, yarab bize emrettiklerinden kimseyi bırakmadık, derler. Sonra, dönün bakın, kalbinde zerre ağırlığınca hayır olan kimi bulursanız onu da çıkarın, buyurur. Yine birçok halkı çıkarırlar.
Sonra yarab, orada asla bir hayır bırakmadık, derler."
Ebu Said el-Hudri şöyle derdi :Eğer benim bu hadisimi tasdik etmiyorsanız, arzu ederseniz şu ayeti okuyun :
" Allah bir zerre ağırlığı zulmetmez. Şayet (yapılan iş) bir tek hasene (iyilik) ise onu katlar da katından büyük bir ecir verir." Nisa : 40
Sonra Allah, melekler şefaat ettiler, peygamberler şefaat ettiler, müminler şefaat ettiler, imdi bir rahmet edenlerin en rahmetlisi kaldı, buyurur. Hemen ateşten bir kabza (avuç) avuçlar, oradan, hiçbir hayır işlememiş kimseleri çıkarır. Kömür haline gelmişlerdir. Onları Cennet'in ağız kısımlarında bir nehre atar, o nehre hayat suyu (ab-ı hayat) denilir. Oradan, sel sürüğünde bir danenin çıktığı gibi çıkarlar. Görmez misiniz onlar taşa da dönüşürler ağaca da dönüşürler. Onlardan güneşe bakanlar, sarıcık yeşilcik olurlar, gölgeye bakanlar ise beyaz olurlar."
Sahabe dedi ki, ey Allah'ın Rasülü sanki çölde otlatıyor gibisin! Buyurdu ki :
Boyunlarında mühürleri, inciler gibi (o nehirden) çıkarlar, Cennet ehli onları tanır. Cennet ehli, bunlar Allah'ın azadlılarıdır, Allah onları işledikleri bir amel karşılığı olmaksızın Cennet'e koymuştur, bir hayır da yapmamışlardır. Sonra Allah, Cennet'e giriniz, ne görürseniz o, sizindir, buyurur.
Ey Rabbimiz, bize alemler içinde kimseye vermediğin şeyleri verdin, derler. Allah, katımda bundan daha üstünü var, buyurur.
Ey Rabbimiz hangi şey bundan daha üstün olabilir derler. Buyurur ki: Rızam ile; artık bundan sonra size hiç gazab (sahat) etmeyeceğim."


Buhari, XIII, 420 - Müslim, 183


Cerir b. Abdillah Hadisi :

“ … Cerir b. Abdillah der ki Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile oturuyorduk. Ayın ondördü gecesi idi. Aya baktı ve şöyle buyurdu :
" Siz işte Rabbinizi, şunu (yani ayı) gördüğünüz gibi apaçık göreceksiniz, O'nu görürken üstüste binişmeyeceksiniz. Artık eğer güneş doğmadan önceki ve güneş batmadan önceki namazı kaçırmayabiliyorsanız bu işi yapın."
Sonra " güneşin doğmasından ve batışından önce Rabbini hamd ile teşbih et " Kaf, 39 ayetini okudular."

Buhari : XIII, 419 – Müslim : 633, Mescidler kitabının, sabah ve ikindi namazlarının ve onlara devam etmenin fazileti babı.

Suheyb Hadisi :

“ … Suheyb Radıyallahu Anhu şöyle der : " Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki :
" Cennet ehli Cennet'e girdikleri zaman, Allah Azze ve Celle onlara, ister misiniz size fazla bir şey vereyim, buyurur. Onlar, yüzlerimizi ağartmadın mı? Bizi Cennet'e koymadın mı? Cehennemden kurtarmadın mı? derler. Bunun üzerine Allah hicabı ( perdeyi ) açar, doğrusu onlara, Rabb'lerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir. Sonra şu ayeti okudu:
"Güzel işler yapanlar için en güzeli ve bir ziyade vardır." Yunus, 26

Müslim, 181 İman kitabının, müminlerin ahirette Rabb'lerini göreceklerinin isbatı babı ; Tirmizi, 2552, Cennetin sıfatı kitabının, Rabb Tebareke ve Teala'nın görüleceği babı. Ahmed, Müsned, IV, 332.

Abdullah b. Mes'ud Hadisi :

“ … İbn Mes'ud Radıyallahu Anhu Rasulullah'dan Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu :
" Allah öncekileri ve sonrakileri belli bir günün mikatı zamanı ) için, kırk yıl ayakta, gözleri belermiş göğe bakar ve hükmün verilmesi için bekler bir vaziyette toplar. ( Peygamber ) buyurdu ki :
Ve Allah Azze ve Celle, buluttan gölgeler içinde Arş'dan Kürsi'ye iner. Sonra bir münadi şöyle seslenir:
Ey insanlar, sizi yaratan, sizi rızıklandıran, kendisine ibadet edip hiçbir şeyi O'na ortak koşmamanızı size emreden Rabbinizin, her birinizi dünyada iken dost edinip tapındığı şeye havale etmesinden, şimdi ona onu dost etmesinden razi olmaz mısınız?
Bu, Rabbinizden size bir adalet olmaz mı?
Onlar, evet öyle olur, derler.
( Peygamber ) buyurdu ki :
Bunun üzerine her insan gurubu dünyada iken dost edinip tapındıkları şeye doğru hareket ederler, giderler, kendilerine tapındıkları şeylerin benzeri şeyler gösterilir, kimi güneşe gider, kimi aya gider, kimi taşlardan putlara ve benzeri tapındıkları şeylere giderler, İsa'ya tapanlara İsa'nın şeytanı (İsa kılığında) görünür. Uzeyr'e Aleyhisselam tapanlara Üzeyr'in şeytanı görünür, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile ümmeti kalır.
Rabb Azze ve Celle gelir ve onlara, neyiniz var, niçin insanların gittiği gibi siz de gitmiyorsunuz der.
Derler ki, bizim bir ilahımız vardır, onu henüz görmedik. Görseniz tanır mısınız, buyurur. Derler ki:
Onunla aramızda bir alamet vardır, o alameti görsek tanırız.
Allah: Nedir, buyurur. Sak'ından perdeyi kaldırmasıdır derler.
İşte o an, bir sak (incik) den perdeyi kaldırır da derhal O'na, secdelere kapanırlar.
Bir topluluk kalır, sırtlan sığırların boynuzları gibi (tek kemik halinde) dir, secde etmek isterler güç yetiremezler. Halbuki sapasağlam (sırtları eğilebilir) iken secdeye davet olunmuşlardı (da yapmamışlardı).
Sonra Allah, başınızı kaldırın, buyurur.
Başlarını kaldırırlar. Onlara amellerine göre nurlarını ihsan eder. Kimilerine nuru büyük bir dağ kadar verilmiştir, önlerinde o nûr seyreder. Kimilerine bundan daha küçük nûr verilmiştir.
Nihayet en sonuncularına ayağının başparmağı kadar bir nûr verilmiştir. Bazan ısıtır, bazan söner. Isıttığı zaman ayağını öne atar ve yürür. Söndüğü zaman dikilir kalır.
Rabb Teberake ve Teala önlerindedir. Nihayet o kişi ateşe uğrar, ateşin izi, üzerinde kılıç ağzı gibidir.
Allah, hepsine haydi geçin buyurur. Nurlarına göre geçerler. Kimi, göz kırpacak kadar bir sürede geçer, kimi şimşek gibi geçer. Kimi bulut gibi geçer. Kimi yıldız kayar gibi geçer. Kimi rüzgar gibi geçer. Kimi hızlı koşan at gibi geçer. Kimi deve koşar gibi geçer.
Nihayet nûru ayağının baş parmağı kadar olan, yüzü, elleri ve ayakları üzerinde emekliyerek geçer. Kâh bir eli, kâh biriyle tutunur, kâh bir ayağını sürür, bir ayağı ile tutunur, ateş sağını solunu yalar, kavurur. Kurtuluncaya kadar böylece geçer gider.
Kurtulduğu zaman başında durur ve Allah'a hamdolsun, bana, hiç kimseye ihsan etmediği şeyi ihsan etmiştir, çünkü beni, onu (ateşi) gördükten sonra kurtarmıştır, der. Adam, Cennet'in kapısı yanında bir su birikintisine götürülür. Orada yıkanır. Ona Cennet ehlinin kokusu ve renkleri gelmeye başlar. Kapı aralıklarından Cennetteki şeyleri görür. Rabbim, beni Cennet'e koy der. Allah Tebareke ve Teala, ben seni ateşten kurtarmışım, bir de Benden Cennet mi istiyorsun, buyurur. Adam yarab benimle onun (ateşin) arasına bir perde ger, hışıltısını işitmeyeyim der.
(Peygamber) buyurdu ki:
Ve, adam Cennet'e girer. Ona bir menzil görünür veya kaldırılır, sanki içinde kendisi bulunan bir menzil gibi, hem içine girmeyi hayal eder. Ey Rabbim, bana bu menzili (konut veya konak) ver, der. Allah, bunu sana verirsem, herhalde başkasını istemezsin? buyurur.
Adam, izzetine yemin olsun ki başkasını istemeyeceğim, hangi menzil bundan daha güzel olur ki ? der.
Ona o menzil verilir, içine girer konar. Ona bir menzil daha görünür veya kaldırılır, ona da girmek ister, Rabbim bunu bana ver der. Allah Azze ve Celle, bunu sana versem herhalde Benden başkasını istemezsin buyurur. Hayır, izzetine yemin olsun ki istemeyeceğim bundan daha güzel hangi menzil ola ki der.
O menzil de verilir, içine girer konar. Sonra ona bu menzilin önünde bir menzil daha gösterilir veya kaldırılır, sanki içinde o var olan gibi, ona arzu duyar ey Rabbim bana bunu ver der. Allah (c.c.) onu sana versem herhalde başkasını istemezsin!? buyurur. Hayır, izzetine yemin olsun ki istemeyeceğim, hangi menzil ondan daha güzel olabilir ki? der. Ona o menzil de verilir, içine girer konar.
Sonra susar. Allah, neyin var, niçin istemiyorsun, buyurur. Adam, yarab Sen'den o kadar istedim ki artık haya ettim, Sana o kadar yemin ettim, artık haya ettim der. Allah Azze ve Celle, sana yarattığım günden son verdiğim güne kadar ki dünyayı ve bir de on katını sana versem razi olur musun buyurur. Adam, Sen izzet Rabbi (Rabbülizzeh) iken benimle alay eder misin, der. Allah Onun bu lafına güler."
Ravi der ki :
Abdullah b. Mes'ud'u gördüm, hadisin bu kısmına geldiği zaman gülüyordu. Bir adam ona, ey Abdurrahman'ın babası, senden bu hadisi defalarca dinledim, ne zaman buraya gelsen gülüyorsun dedi.
İbn Mes'ud dedi ki :
Ben de Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem den bu hadisi defalarca dinledim, ne zaman buraya gelse O da gülüyordu, hatta azı dişleri görünüyordu.
(Peygamber devamla) dedi ki :
" Rabb Azze ve Celle (adamın sözüne karşı), hayır alay etmiyorum, bilakis ben buna kadirim, haydi iste buyurur. Adam, beni (şu) insanların içine kat der. Allah, insanların içine katıl buyurur.
Adam Cennet'te tırısla koşmaya başlar. İnsanlara yaklaştığı zaman, kendisine inciden bir köşk kaldırılır (gösterilir), adam köşk için hemen secdeye kapanır. Ona, başını kaldır, neyin var (da secde ettin) denilir.
Adam Rabbimi gördüm veya bana Rabbim göründü der. Ona, o gördüğün senin menzillerinden bir menzilden başka bir şey değildir, denilir.
Sonra karşısına bir adam çıkar, adam yine secde etmeye hazırlanır. Ona, hoop neyin var, denilir. Adam, seni Allah'ın meleklerinden bir melek sandım der. O gördüğü adam, ben sadece senin bekçilerinden bir bekçi, kölelerinden bir köleyim, elimin altında, benim bulunduğum iş üzere (yani sana hizmetçi) bin kahya vardır, der.
Adamın önünden varır köşkün kapısını ona açar. Ve o köşk içi boş tek bir inci içindedir, tavanları, kapıları, kilitleri, anahtarları ondandır. Adamın karşısına içine kırmızı cevher konmuş yeşil bir cevher (mücevher) çıkar, her cevher biter başka bir cevher başlar ama rengi farklı. Her cevherin içinde divanlar, eşler, hizmetçiler vardır. En aşağısı ceylan gözlü bir huridir. Üzerinde yetmiş elbise vardır. Elbiselerin içinden inciğinin iliği görünür. Ciğeri adamın aynasıdır, adamın ciğeri de onun aynası. Huriden yüzünü ayırdığı zaman, gözüne yetmiş kat daha bir güzel görünür o huri. Huriye, vallahi gözüme, yetmiş kat daha fazla (güzel) görünüyorsun, der. Huri de ona, sen de benim gözümde yetmiş kat daha güzel oldun der. Adama, uzan bak denir. Bakar. Adama, senin mülkün yüzyıllık yoldur denir, adam görmek için dikkatle bakmaktadır.
Ravi der ki:
Bunun üzerine Ömer dedi ki :
Ümmü Abd'in oğlunun bize Cennet ehlinin en aşağısı hakkında anlattıklarını duyuyor musun ey Ka'b, öyle ise en üstünleri acep nasıldır ? Ka'b dedi ki :
Ey müminlerin emiri !
Orada hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın işitmediği şeyler vardır. Allah Azze ve Celle bir yurt yapmıştır, o yurtta, arzu ettiği kadar eşler, meyveler, içecekler bulunur. Sonra onu kapatmıştır. Yaratıklarından ne Cebrail ve başka melekler orayı görmemişlerdir.
Sonra Ka'b "onlar için işlediklerine karşılık gözler nuru olarak neler gizlenmiştir. Hiçbir nefis bilemez" Secde, 17 ayetini okudu.
Sonra dedi ki :
Ayrıca oranın berisinde iki cennet daha yaratmış ve istediği şeylerle onları bezemiş, o ikisini mahlukatından dilediğine göstermiş sonra şöyle buyurmuştur:
Kimin kitabı illiyyin ( yüceler ) de ise, o kimsenin görmediği yurda girer. Öyle ehl-i illiyyindirler ki onlar, onlardan biri çıkar, kendi mülkünde yürürde. Cennet çadırlarından, onun yüzünün nuru girmedik bir tek çadır kalmaz, onun kokusu ile sevinirler ve ah bu koku, derler, illiyyin ehlinden biri çıktı ve mülkünde yürüyor derler."
Ömer Radıyallahu Anhu, ey Ka'b, vah sana, bak şu kalpler kendini koyuverdi gidiyor, onları bir toplasak dedi.
Bunun üzerine Ka'b dedi ki:
Canım elinde olana yemin ederim ki, kıyamet günü Cehennem'in bir höykürüşü vardır, ondan dolayı, iki dizi üstüne çökmedik ne bir melek-i mukarreb ve bir mürsel-nebi kalır. Hatta İbrahim Halilullah bile nefsim nefsim diye söylenir. Hatta senin ameline yetmiş peygamber ameli eklense yine kurtulamayacağını sanırsın."


Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 343


Ali b. Ebi Talib Hadisi :

“ … Ali b. Ebi Talib, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir : " Cennet ehli Rabb tebareke ve tealayı her cuma ziyaret ederler." Onlara verilecekleri zikrettikten sonra şöyle buyurdu :
" Sonra Allah Tebareke ve Teala, perdeyi kaldırın, buyurur. Bir perde kaldırılır, sonra bir perde kaldırılır. Sonra Allah onlara, yüzünden (açarak) görünür. Sanki daha önce hiç nimet görmemiş gibi olurlar. Bu olay şu ayette vardır : " Ve bizim katımızda bir mezid ( ziyade ) vardır." Kaf : 35


Lalekaî rivayet etmiştir, bk. Kenz el-Ummal, II, 509

Ebu Musa Hadisi :

“ … Ebu Musa r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur :
" Hem kapları, hem içindekileri gümüşten olan iki Cennet, hem kapları hem içindekileri altından olan iki Cennet. Cennet ehli ile Allah'a bakmaları arasında ise Adn Cennet'inde sadece bir kibriya ( büyüklük ) ridası ( perdesi ) vardır. O'nun vechi üzere."

Buhari, VIII, 624, Tefsir kitabının, " Onun berisinde iki Cennet vardır" ayeti babı ; Müslim, 180, İman kitabının, müminlerin ahirette Rabblerini göreceklerinin isbatı babı.

Adiy b. Hatem Hadisi :

“ … Adiyy b. Hatem der ki : Ben, Peygamber'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanında iken, birden bir adam gelip Rasulullah'a Sallallahu Aleyhi ve Sellem fakirliğinden şikayet etti. Sonra bir başkası gelip yol kesmelerden yakındı. Peygamber ;
" ey Adiyy, Hire'yi gördün mü ? " buyurdu.
Ben, hayır orayı görmedim, ama bana, ona dair haberler gelmiştir, dedim. Buyurdu ki :
" Eğer ömrün uzun olursa binekli kadın göreceksin ta Hire'den kalkıp gelecek, Kabe'yi tavaf edecek. Allah'tan başka kimseden korkusu olmayacak."
Ben kendi kendime kentleri yakıp kavuran Tayyi' kabilesinin ahlaksızları o zaman nerde olacaklar diye düşünüyordum.
" Eğer ömrün uzun olursa, göreceksin, Kisra'nın hazineleri fethedilecek."
Hürmüz oğlu Kisra'nın mı dedim. O da :
" Evet, Hürmüz oğlu Kisra'nın. Evet, eğer ömrün uzun olursa, adam göreceksin, avucu altın veya gümüş dolu, bunu kabul edecek birilerini arayacak ama kimseyi bulamayacak. Ve bir gün gelecek herbiriniz Allah ile görüşecek, arada perde de olmayacak, çeviri yapan tercüman da...
Allah, sana tebliğde bulunan bir rasül göndermedim mi buyuracak. Kişi evet yarabbi diyecek. Allah, Ben sana mal vermedim mi, sana ihsanda bulunmadım mı? buyuracak. Kişi evet diyecek. Sağına bakacak Cehennem'den başka bir şey görmeyecek, soluna bakacak, Cehennem'den başka bir şey görmeyecek" buyurdu.
Adiyy b. Hatem, Peygamberi şöyle söylerken işittim demiştir:
" arım hurma ile de olsa ateşten sakının. Kim de yarım hurma bulamazsa güzel bir söz ile ( kendini ateşten korusun )."
Adiyy der ki :
" Ben, ta Hire'den kalkıp Allah'dan başka kimseden korkusu olmaksızın gelip Kabe'yi tavaf eden binekli kadın görmüşüm. Ben Kisra'nın, Hürmüz oğlu Kisra'nın hazinelerini fethedenler içinde de bulundum. Eğer sizin ömrünüz uzun olursa, siz de Peygamber'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem söylediği (diğer) şeyleri göreceksiniz."


Buhari, VI, 610-611, Menakıb kitabının, nübüvvetin İslamdaki alameti babı.


Enes b. Malik Hadisi :

“ … Enes b. Malik Radıyallahu Anhu Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir:
" Allah insanları kıyamet günü toplar. Bu toplanışdan dolayı, derde düşerler, - başka bir ifade de kendilerine ilham olunur.- Rabbimize şefaat (dua) edecek birini bulsak da bizi Allah bu durumumuzdan kurtarsa, rahatlatsa derler.
Adem'e gidip, sen halkın babasısın, Allah seni eli ile yaratmıştır. Sana ruhundan üflemiştir, meleklere sana secde etmelerini emretmiştir, bizim için Rabbin katında şefaat etde bize bu durumumuzda rahatlık versin derler.
Adem, bu iş benim işim değil, der. Başından geçen hatasını hatırlar. Ondan dolayı Rabbinden haya eder. Fakat, siz Allah'ın ilk gönderdiği rasul olan Nuh'a gidin, der.
Nuh'a giderler. Bu iş benim işim değil der. Başına gelen hatayı hatırlamıştır. Ondan dolayı Rabbinden haya etmektedir. Fakat, Allah'ın halil (yakın dost) edindiği İbrahim'e gidin, der. İbrahim'e giderler, Bu iş benim işim değil der. Başına gelen hatayı hatırlar, ondan dolayı Rabbinden haya eder. Fakat, Allah'ın konuştuğu ve Tevrat'ı verdiği Musa'ya gidin, der. Musa'ya giderler. Musa bu iş benim işim değil der. Başına gelen hatayı hatırlar. Ondan dolayı Rabbinden haya eder. Fakat, siz Allah'ın ruhu ve kelimesi olan İsa'ya gidin, der. Allah'ın ruhu ve kelimesi olan İsa'ya giderler. İsa, bu iş benim işim değil, siz Allah'ın gelmiş gelecek bütün günahlarını affettiği bir kul olan Muhammed'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem gidin, der.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki :
Ve bana gelirler. Rabbimden izin isterim, bana izin verilir. Ve O'nu görür görmez secdeye kapanırım. Beni Allah ne kadar öylece bırakmak istemişse bırakır. Sonra, ey Muhammed, başını kaldır, söyle işitileceksin, iste sana verilecek, şefaat et şefaatin kabul edilecek, denir. Başımı kaldırırım, Rabbime, bana öğrettiği hamdlerle hamdederim, şefaat ederim. Rabbim bana bir sınır koyar, onları Cehennem'den çıkarırım, Cennet'e koyarım. Sonra dua eder, secdeye kapanırım. Allah, beni ne kadar öyle bırakmak isterse bırakır. Sonra, ey Muhammed başını kaldır, söyle işitileceksin, iste sana verilecek, şefaat et şefaatin kabul edilecek denir. Başımı kaldırırım. Rabbime, bana öğrettiği hamdlerle hamdederim. Sonra şefaatte bulunurum. Rabbim bana bir sınır koyar, onları, ateşten çıkarır, Cennet'e koyarım."
Adiyy dedi ki:
"Bilmiyorum, ya üçüncüsünde veya dördüncüsünde peygamber şöyle buyurdu:
"Ey Rabbim, ateşte Kur'an'ın hapsettikleri yani ebedi Cehennem'de kalacaklar, dediği kimselerden başka kimse kalmamıştır, derim."

Buhari, XI, 417-418, Rikak kitabının, Cennet ve Cehennemin sıfatı babı; Müslim, 193, İman kitabının, Cennet ehlinin menzilesi en düşük olanı babı.

Ebu Razin el-Akîlî Hadisi :

“ ... Ebu Razin şöyle demiştir : Ey Allah'ın Rasülü, kıyamet günü Rabbimiz Azze ve Celle'yi hepimiz mi göreceğiz dedik.
" Evet " buyurdu.
Ben, bunun yaratılanlar içindeki işareti nedir, dedim.
" Ayın ondördünde hepiniz dolunayı bakıp görmez misiniz " buyurdu.
Evet, dedik.
" Allah daha büyük ve daha azametlidir " buyurdu."


Ahmed, Müsned, IV, 11-12



Cabir b. Abdillah Hadisi :

... Cabir'e Radıyallahu Anhu vurud (varış günü) sorulmuş. Demiş ki :
" Biz kıyamet günü şöyle şöyle bir hal üzere oluruz. Yani insanların üstünde oluruz. Bütün ümmetler kendi putları ile çağrılırlar. Birinciye tapan, sonra birinciye tapan şeklinde sıra ile. Sonra bize Rabbimiz gelir, siz ne bekliyorsunuz, der. O bekleyenler, Rabbimizi bekliyoruz derler. Rabbiniz benim buyurur. Seni bir görelim de öyle derler. Bunun üzerine Allah Tebareke ve Teala onlara, gülerek görünür.
Dedi ki : Bunun üzerine O onları götürür, onlar O'nu izlerler. Onlardan mümin-münafık herkese kendi nuru (ne kadar ise) verilir. Sonra onu Cehennem köprüsü (sırat) üzere izlerler. O köprü üzerinde kancalar, mahmuzlar vardır. Allah'ın istediği kişiyi tutar, yakalarlar. Sonra münafık olanların nuru söndürülür. Sonra müminler kurtulurlar. İlk, zümre dolunay gecesi ay gibi yüzleri olan zümre ve hesaba çekilmeyecek olan yetmişbin kişi kurtulur. Sonra onları izleyen, yüzleri gökteki en parlak yıldız gibi olanlar kurtulur. Sonra da öbürleri. Sonra şefaat kapısı açılır. Ta Cehennemden la ilahe illallah diyen veya kalbindeki hayır bir arpa tanesini tartacak kadar olanlar çıkıncaya kadar bu kapı açık kalır. Bunlar Cennet'in avlusuna konurlar. Cennet ehli bunların üzerine su fışkırtırlar. Nihayet selde şeylerin bittiği gibi biterler. Ateş yanıkları gider. Sonra ister, ister ta Allah ona dünyayı ve bir de on katını verinceye kadar bu sürer."

Ahmed, el-Müsned, III, 345-346; Müslim, 191, İman kitabının, Cennet ehlinin derecesi en düşük olanı babı.

Ammar b. Yasir Hadisi :

“ ... Ebu Miclez şöyle söyler : Ammar bize namaz kıldırdı ve çok kısa tuttu. Ona bunu yadırgadılar. Dedi ki : Rükû ve secdeleri tam yapmadım mı? Evet, yaptın, dediler. Ancak ben, namazda rasulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem yaptığı bir duayı yaptım. O da şudur:
" Allah'ım gaybi bilmen ve mahlukata kadir olman hakkı için, yaşamayı benim için hayırlı bildiğin sürece beni yaşat, ölümü benim için hayırlı bildiğin zaman beni öldür. Gayb ve şehadet aleminde Sen'den korkmayı, gazab ve rıza halinde hakkı söylemeyi, zenginlik ve fakirlik halinde orta yollu gitmeyi, yüzüne bakma lezzetini zora koşan bir darlık, saptırıcı bir fitne çekmeksizin sana kavuşma arzusunu isterim Sen'den, Allah'ım bizi iman ziyneti ile beze. Bizi hidayete ermiş yol göstericiler eyle."
Ahmed, Müsned, IV, 264; İbn Hıbban, rk. 509. Mevarid ; Hakim el-Müstedrek, I, 524-525'de isnadı sahihtir.

Abdullah b. Amr b. el-As Hadisi :

“ ... Abdullah b. Amr b. el-As şöyle demiştir : " Allah melekleri çeşitli ibadetler için yaratmıştır. Kimisi, saf halinde kıyamdadırlar, yaratıldıkları günden kıyamete kadar. Kimi melekler, yaratıldıkları günden kıyamete kadar huşu ve rükû halindedirler. Kimisi de yaratıldıkları günden kıyamete kadar secde halinde bulunurlar. Kıyamet olupta Allah onlara göründüğü zaman, seni tesbih ederiz, sana hakkıyla ibadet edemedik derler."


Kenz el-Ummal, X, 366-367


Ubade b. es-Samit Hadisi :

“ ... Ubade b. es-Samit Radıyallahu Anhu, Peygamber'den Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurduğunu nakletmiştir :
" Size Deccal'den çok söz etmiştim, tâ sizin o deccâl mesîhin, güdek, çarpık bacak, dazlak, şaşı, bir gözü kör, göz çukuru ne batık ne sıkık bir adam olduğunu iyi belleyemeyeceğinizden çekindim. Şayet karıştıracak olursanız, bilin ki Rabbiniz ( Deccal ben Rabbinizim diyecek ). Şaşı değildir ve Rabbinizi ölünceye kadar da görmeyeceksiniz. (Deccalin yalancı olduğunu buradan anlayın) ."


Ahmed, Müsned : V, 324
 
A Çevrimdışı

Askalani

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
RUYETULLAH KONUSUNDA SAHABE SÖZLERİ

Ebu Bekr es-Sıddîk r.a :
" güzel işler yapanlar için en güzeli ve ziyade vardır " Yunus Süresi 26 ayetini okuyunca; ey Allah'ın Rasulünün halifesi ziyade nedir ? demişler, o da, Allah Tebareke ve Teala'nın vechine bakmaktır demiştir."
Taberi, Tefsir, XI, 66; Zevaid ez-Zühd, s. 127.

Huzeyfe b. el-Yeman r.a :

Ayeti celile de geçen Ziyade ; “ Allah'ın vechine bakmaktır " demiştir.

Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, rk, 287

Abdullah b. Ömer r.a :

" Cennet ehlinin menzilesi en aşağı olan, mülküne ikibin yıl bakan en uzak yerini en yakın yerini gördüğü gibi görendir, en üstünleri ise, Allah'ın vechine her gün iki defa bakandır " demiştir.
İbn Ebi Şeybe, el- Musannef, XIII, 111; Taberi, Tefsir XXIX, 120 ; Suyuti, ed-Dur el-Mensur, VI, 290.

Ebu Musa el-Eş'ari :

Ayeti celile de geçen Ziyade ; “ Allah'ın vechine bakmaktır " demiştir.

ed- Durr el- Mensur, IV, 358. Hennad, İbn Cerir, İbn el-Münzir, Ebu'ş-Şeyh, Dare kutni ve Beyhaki rivayeti.

Cabir b. Abdillah :

“ Cennet ehli Cennet'e girip kendilerine sürekli ikramlar yapılırken, kırmızı yakuttan işemeyen terslemeyen, kanatları olan atlar getirilir. Üzerine oturur sonra el-Cebbâr ( olan Allah ) a gelirler. Onlara göründüğü zaman O'nun için secdelere kapanırlar. Allah’da : “ Ey Cennet ehli, başlarınızı kaldırın, sizden öyle razi olmuşum ki artık daha size kızmak yok, buyurur.

el-Bezzar, İbn el- Münzir, Ebu Hatem, İbn Merdûye, es-Sünne'de el-Lalekai, el-Ba's ve'n-Nuşur'de, Beyhaki rivayet etmiştir, bk, ed-Durr el- Mensur, VII, 605


DERLEYEN
TACUDDİN EL BAYBURDİ
 
Muaz ibni Cebel Çevrimdışı

Muaz ibni Cebel

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Yazmis oldugunuz tum Hadis-i Serifler icin Allah C.C sizden razi olsun.
Hepsinde Allahu Tealanin Cemalini ahirette amellerimize ve Rabbimizin lutfu ve istemesi ile gorebilecegimiz vurgulaniyor.
Peki dunyada Cemalullahi gorebilmek varmidir? Gordum bana gorundu (bir isik ve parilti seklide) bu yuzden aylardir gozlerim agridi diyenlere cevabimiz ne olmalidir?
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Yazmis oldugunuz tum Hadis-i Serifler icin Allah C.C sizden razi olsun.
Hepsinde Allahu Tealanin Cemalini ahirette amellerimize ve Rabbimizin lutfu ve istemesi ile gorebilecegimiz vurgulaniyor.
Peki dunyada Cemalullahi gorebilmek varmidir? Gordum bana gorundu (bir isik ve parilti seklide) bu yuzden aylardir gozlerim agridi diyenlere cevabimiz ne olmalidir?

hakikaten oyle diyen biri varsa hic cekinmeden ona sahtekar biri oldugunu soyleyip delil olarak hz.Musa a.s istemesine ragmen yuz yuze konusmadigi ancak ALLAH celle celaluhunun dagdaki agaci dile getirerek....


Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, "Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm" dedi.
Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım."
"Değneğini (yere) at." (Mûsâ, değneğini attı). Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Bu sefer şöyle seslenildi:) "Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Çünkü sen güvenlikte olanlardansın."
"Elini koynuna sok. (Alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın. Korkudan açılan kolunu kendine çek (toparlan). İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir. Çünkü onlar fasık bir kavimdirler."
kasas 29 30 31 32
ayetlerini gosterip dunya gozu ile boyle bir seyin olamayacagini soyle
 
Muaz ibni Cebel Çevrimdışı

Muaz ibni Cebel

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Allah C.C razi olsun Allahu Teala bizleri sapikliktan ve delalete dusmekten muhafaza etsin..milleti a ben sunu gordum a bana bu gorunuyor diyerek uyutanlardan hakkimizi mahserde alacagiz insAllah...Kime ne gorunmus ne gorunmemis cikacak o zaman ortaya...alni secdeden kalkmaz ama milleti uyutmakta bir numara kendide uyuyorya anlatamazsin yok Peygamberleri gorurmus hasa ve hasa onlarla oturur kalkarmis ve buna benzer bir suru asilsiz iftiralar nasil nasil can verecek bu mikroplar nasil.....
 
Halid Ahmed Çevrimdışı

Halid Ahmed

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Cennet Ehli ile Allahu Teala'nın Görüştüğü Gün, Mezid Günü
Youtube Linki:
İndirme Linki:
 
Üst Ana Sayfa Alt