Almanları bile şaşırtan ahlaksız teklif
Almanya'daki iki kadın Türk milletvekili, Müslüman kadınlara başlarını açmaları için çağrı yaptı.
16/10/2006
Almanya'da tanınmış bazı Türkler, ülkede yaşayan Müslüman kadınlara başörtülerini çıkarmaları çağrısında bulundular. Federal Meclis milletvekilleri Lale Akgün ve Ekin Deligöz ile Liberal Türk-Alman Birliği Onursal Başkanı Mehmet Daimagüler ve kadın hakları savunucusu Seyran Ateş'in Bild am Sonntag gazetesi aracılığıyla yaptıkları çağrıya hem Almanya'daki hem de Türkiye'deki kadınlar sert tepki gösterdi. Gazeteye "başörtüsü aleyhtarı" demeç veren isimler, "başörtüsü takmakla Müslüman olunmadığını" ifade ettiler.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Akgün, modern İslam bilimcilerinin başörtüsü takmanın zorunlu olmadığını söylediklerini ve başörtüsüz sokağa çıkmanın günah olmadığını öne sürerek, "Erkekler ile kadınlar aynı haklara sahiptir. Türk erkeği modern bir kıyafetle dolaşırken, eşinin başörtü takarak uzun bir paltoyla dolaşması yakışmıyor. Toplumumuzun Müslüman kadınlara sinyali şu olmalı: Biz sizleri destekliyoruz. Hiçbir şeyi zorla yapmayın" dedi.
BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR İMAJIMIZI BOZUYOR
Birlik 90/Yeşiller Partisi üyesi Deligöz ise başörtüsünü "kadınların baskı altında tutulmalarının bir sembolü" olarak gördüğünü ifade ederek, "Müslüman kadınlara çağrıda bulunuyorum: Artık bugüne, Almanya'ya ulaşın. Burada yaşıyorsunuz, başörtülerinizi çıkarın. Erkekler ile aynı vatandaşlık haklarına ve insan haklarına sahip olduğunuzu gösterin" şeklinde konuştu.
Hür Demokrat Parti (FDP) üyesi olan Daimagüler de, Almanya'da yaşayan tüm Müslümanların "Bu ülkeye bağlılıklarını göstermelerini" istedi ve "sadece Anayasaya değil, Almanların gelenek ve adetlerine de bağlı olunması gerektiğini" kaydetti. Daimagüler, "Kapanan ya da başörtüsü takan her kadın tüm bunlardan kendini bilinçli olarak dışlayıp dışlamamak istediği konusunda iyi düşünmeli" dedi. Ateş de, başörtüsünün insanların birbirleriyle yaklaşmalarını önlediğini ve siyasi malzeme olarak suistismal edildiğini savunarak, Müslüman kadınların başörtülerini çıkarmaları çağrısında bulundu.
'Bireysel hakka bir saldırıdır'
Başkent Kadın Platformu Başkanı Safiye Özdemir: Bu tür iddialara yabancı değiliz, burada da benzerlerini duyuyoruz fakat bunlar hiç geçerliliği olmayan söylemler. Entegrasyonu başörtüsünde arayanların ne kadar sığ düşündüklerini gösteriyor. Demokrasi iddiasındaki ülkelerde böyle bir çağrının demokrasiyle ve insan haklarıyla bağdaşmadığı ortadadır.
İlkder Başkanı Özden Sönmez: Artık bu konuda Diyanet'in sesini çıkarması gerekiyor. Biz kadınların açılması için de, kapanması için de baskı yapılmasına karşıyız. Artık vakit geçirmeden, kadın kuruluşlarının ve insan hakları kuruluşlarının bu konuyu ön plana almaları gerekiyor. Çünkü bu konunun mağdurları artık sınırları aştı.
YASMİN (23)
Uyum başörtüsü ile gerçekleşmez. Bizler başörtüsüyle topluma uyum sağlamış kişileriz. Aksini düşünmek mümkün değil.
KAYA (28)
Dinimde önemli olduğu için başörtüsü takıyorum. Ben bu konuda, uyumu teşvik ettiklerini söyleyen politikacıları değil, Allah'ı izliyorum.
FATMA (43)
Uyumun bir parça bezle ilgisi yok. Eğer Almanya'da yaşanıyorsa Almanca konuşulmalı. Başörtüsü takıp takmayacağım ise benim bileceğim bir iş.
HAMADE (12)
Başörtülüyüm ve uyumluyum. Eğitimimi eksiksiz alıyorum. Almanca konuşuyorum. İnancımın uyumun bir parçası haline getirilmesi çok mantıksız.
Gönderdiğimiz vekiller artık bizi temsil etmiyor
Başörtüsünü çıkarın çağrısına, Almanya'daki Türk vatandaşları, “Bizi temsil etsinler diye oy verdik, yazık!” diyerek tepki gösterdiler.
Türk asıllı milletvekillerinin "başörtüsünü çıkartın" çağrısı, Almanya'da yaşayan Türkler'in tepkisine neden oldu. Açıklamanın yer aldığı haber sitelerini mesaj bombardımanına tutan Türkler, açıklamayı yapan siyasileri artık kendi temsilcileri olarak görmediklerini yazdılar. Başörtüsünün inancın bir parçası olduğu dile getirilen mesajlarda, Leyla Akgül'ün "Başörtülü kadınlar modern erkeklerin yanına yakışmıyor" ifadesi de sert bir biçimde eleştirildi. Mesajlarda, 'unutmasınlar ki, onlar bizim oylarımızla oraya gittiler" denildi. Müslüman bir Alman olduğunu belirten Maria rumuzlu bir okuyucu ise, kendisinin bir kez daha mı entegre olması gerektiğini soruyor.
Akgül, Ekinci, Ateş ve Daimagüler'in açıklamaları dün Alman basınında geniş yer aldı. Bir çok haber sitesinin birinci haber olarak duyurduğu açıklama, Almanya'daki Müslümanlar'ın konumunu tartışma konusu haline getirdi.
Müslüman Almanlar nasıl entegre olacak?
MARİA: Entegrasyon, dinini inkar etmekten mi geçiyor. Bu çağrı ile başörtümü tabii ki çıkarmam. Ama komik olan, Müslüman bir Alman olarak başörtüsünü çıkarıp tekrar Almanlarla entegre mi olacağım?
MARK AUREL: Nasıl istiyorlarsa öyle yaşasınlar. Türkiye'deki Hrıstiyanlar da istedikleri gibi yaşayamıyorlar mı?
LİNA: Sayın politikacılarımız, ben ciddi ciddi başörtüsü takmayı düşünüyorum ve bunu özgür irademle yapacağım. Sadece bilginiz olsun diye, annem başörtüsü takmıyor. insanlar doğru ve yanlışı ayırt edebilecek kabiliyettedir.
ESRA KURUŞ: Ben başörtülü değilim ama başörtüsünün çıkarılması için yapılan çağrıyı ayıplıyorum.
İSİMSİZ: Bizler, onları SPD ve Yeşiller'de bizi temsil etsinler diye seçiyoruz. Ancak ne yazık ki, tam tersini yapıyorlar. Yazık! Ama sonunda onlar kaybedecek.
İSİMSİZ: Ne Almanlara hoş görünmek ne de Alman gibi yaşamak için beni zorlayamazlar. Kim olduğumuzu unutmadan da birlikte yaşayabiliriz.
Çağrı insan haklarına aykırı
Almanya'dan Türk asıllı siyasetçilerin Almanya'ya hoş görünmek için kadınların başörtülerini çıkartması çağrısı, Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin de tepkisini çekti.
Ayhan Bilgen (MAZLUMDER): Bu çağrı açık bir ayrımcılık ve insanların kişisel tercihlerine karşı gösterilen bir tahammülsüzlük içeriyor. Herkes kendi inanç ve düşüncelerinin gerektirdiği kıyafeti tercih etme hakkına sahiptir. Bu konuda bir baskı ve kınama içerisine girilmesi kabul edilemez. Bu hem kadına yönelik ayrımcılık, hem de din özgürlüğünün keyfi olarak kısıtlanmasındır.
Hülya Şekerci (ÖZGÜRDER): Bu şekilde insanlara çağrı yapılmasını çok çirkin buldum. Bu çağrı ile inançlarla alay edilip, inandığını yaşayanlar hafife alınıyor. Bu insanlar bu açıklamalarla kendi insan haklarına çifte standartlı bakış açılarını ve seviyelerini ortaya koydular. Başörtüsü takmakla Müslüman olunamayacağını söylüyorlar. Onlar nasıl Müslüman olunup olunmayacağının mercii değil.
İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş: Siyasetçiler neyin Müslümanlık neyin Hristiyanlık olduğuna karar verip, ona göre insanları davranış sergilemeye davet etmekle bu tür sorunları çözemezler. Almanya'da yaşanan bu olay, Türkiye'nin Avrupa'ya yansımasıdır. Türkiye'de birileri dinin ne olacağına karar vermeye kalkışıyor. Siyasetçiler siyasetle ilgilensinler inançla ilgilenmesinler. Kimsenin inanca müdahale hakkı yoktur.
Almanya'daki iki kadın Türk milletvekili, Müslüman kadınlara başlarını açmaları için çağrı yaptı.
16/10/2006
Almanya'da tanınmış bazı Türkler, ülkede yaşayan Müslüman kadınlara başörtülerini çıkarmaları çağrısında bulundular. Federal Meclis milletvekilleri Lale Akgün ve Ekin Deligöz ile Liberal Türk-Alman Birliği Onursal Başkanı Mehmet Daimagüler ve kadın hakları savunucusu Seyran Ateş'in Bild am Sonntag gazetesi aracılığıyla yaptıkları çağrıya hem Almanya'daki hem de Türkiye'deki kadınlar sert tepki gösterdi. Gazeteye "başörtüsü aleyhtarı" demeç veren isimler, "başörtüsü takmakla Müslüman olunmadığını" ifade ettiler.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Akgün, modern İslam bilimcilerinin başörtüsü takmanın zorunlu olmadığını söylediklerini ve başörtüsüz sokağa çıkmanın günah olmadığını öne sürerek, "Erkekler ile kadınlar aynı haklara sahiptir. Türk erkeği modern bir kıyafetle dolaşırken, eşinin başörtü takarak uzun bir paltoyla dolaşması yakışmıyor. Toplumumuzun Müslüman kadınlara sinyali şu olmalı: Biz sizleri destekliyoruz. Hiçbir şeyi zorla yapmayın" dedi.
BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR İMAJIMIZI BOZUYOR
Birlik 90/Yeşiller Partisi üyesi Deligöz ise başörtüsünü "kadınların baskı altında tutulmalarının bir sembolü" olarak gördüğünü ifade ederek, "Müslüman kadınlara çağrıda bulunuyorum: Artık bugüne, Almanya'ya ulaşın. Burada yaşıyorsunuz, başörtülerinizi çıkarın. Erkekler ile aynı vatandaşlık haklarına ve insan haklarına sahip olduğunuzu gösterin" şeklinde konuştu.
Hür Demokrat Parti (FDP) üyesi olan Daimagüler de, Almanya'da yaşayan tüm Müslümanların "Bu ülkeye bağlılıklarını göstermelerini" istedi ve "sadece Anayasaya değil, Almanların gelenek ve adetlerine de bağlı olunması gerektiğini" kaydetti. Daimagüler, "Kapanan ya da başörtüsü takan her kadın tüm bunlardan kendini bilinçli olarak dışlayıp dışlamamak istediği konusunda iyi düşünmeli" dedi. Ateş de, başörtüsünün insanların birbirleriyle yaklaşmalarını önlediğini ve siyasi malzeme olarak suistismal edildiğini savunarak, Müslüman kadınların başörtülerini çıkarmaları çağrısında bulundu.
'Bireysel hakka bir saldırıdır'
Başkent Kadın Platformu Başkanı Safiye Özdemir: Bu tür iddialara yabancı değiliz, burada da benzerlerini duyuyoruz fakat bunlar hiç geçerliliği olmayan söylemler. Entegrasyonu başörtüsünde arayanların ne kadar sığ düşündüklerini gösteriyor. Demokrasi iddiasındaki ülkelerde böyle bir çağrının demokrasiyle ve insan haklarıyla bağdaşmadığı ortadadır.
İlkder Başkanı Özden Sönmez: Artık bu konuda Diyanet'in sesini çıkarması gerekiyor. Biz kadınların açılması için de, kapanması için de baskı yapılmasına karşıyız. Artık vakit geçirmeden, kadın kuruluşlarının ve insan hakları kuruluşlarının bu konuyu ön plana almaları gerekiyor. Çünkü bu konunun mağdurları artık sınırları aştı.
YASMİN (23)
Uyum başörtüsü ile gerçekleşmez. Bizler başörtüsüyle topluma uyum sağlamış kişileriz. Aksini düşünmek mümkün değil.
KAYA (28)
Dinimde önemli olduğu için başörtüsü takıyorum. Ben bu konuda, uyumu teşvik ettiklerini söyleyen politikacıları değil, Allah'ı izliyorum.
FATMA (43)
Uyumun bir parça bezle ilgisi yok. Eğer Almanya'da yaşanıyorsa Almanca konuşulmalı. Başörtüsü takıp takmayacağım ise benim bileceğim bir iş.
HAMADE (12)
Başörtülüyüm ve uyumluyum. Eğitimimi eksiksiz alıyorum. Almanca konuşuyorum. İnancımın uyumun bir parçası haline getirilmesi çok mantıksız.
Gönderdiğimiz vekiller artık bizi temsil etmiyor
Başörtüsünü çıkarın çağrısına, Almanya'daki Türk vatandaşları, “Bizi temsil etsinler diye oy verdik, yazık!” diyerek tepki gösterdiler.
Türk asıllı milletvekillerinin "başörtüsünü çıkartın" çağrısı, Almanya'da yaşayan Türkler'in tepkisine neden oldu. Açıklamanın yer aldığı haber sitelerini mesaj bombardımanına tutan Türkler, açıklamayı yapan siyasileri artık kendi temsilcileri olarak görmediklerini yazdılar. Başörtüsünün inancın bir parçası olduğu dile getirilen mesajlarda, Leyla Akgül'ün "Başörtülü kadınlar modern erkeklerin yanına yakışmıyor" ifadesi de sert bir biçimde eleştirildi. Mesajlarda, 'unutmasınlar ki, onlar bizim oylarımızla oraya gittiler" denildi. Müslüman bir Alman olduğunu belirten Maria rumuzlu bir okuyucu ise, kendisinin bir kez daha mı entegre olması gerektiğini soruyor.
Akgül, Ekinci, Ateş ve Daimagüler'in açıklamaları dün Alman basınında geniş yer aldı. Bir çok haber sitesinin birinci haber olarak duyurduğu açıklama, Almanya'daki Müslümanlar'ın konumunu tartışma konusu haline getirdi.
Müslüman Almanlar nasıl entegre olacak?
MARİA: Entegrasyon, dinini inkar etmekten mi geçiyor. Bu çağrı ile başörtümü tabii ki çıkarmam. Ama komik olan, Müslüman bir Alman olarak başörtüsünü çıkarıp tekrar Almanlarla entegre mi olacağım?
MARK AUREL: Nasıl istiyorlarsa öyle yaşasınlar. Türkiye'deki Hrıstiyanlar da istedikleri gibi yaşayamıyorlar mı?
LİNA: Sayın politikacılarımız, ben ciddi ciddi başörtüsü takmayı düşünüyorum ve bunu özgür irademle yapacağım. Sadece bilginiz olsun diye, annem başörtüsü takmıyor. insanlar doğru ve yanlışı ayırt edebilecek kabiliyettedir.
ESRA KURUŞ: Ben başörtülü değilim ama başörtüsünün çıkarılması için yapılan çağrıyı ayıplıyorum.
İSİMSİZ: Bizler, onları SPD ve Yeşiller'de bizi temsil etsinler diye seçiyoruz. Ancak ne yazık ki, tam tersini yapıyorlar. Yazık! Ama sonunda onlar kaybedecek.
İSİMSİZ: Ne Almanlara hoş görünmek ne de Alman gibi yaşamak için beni zorlayamazlar. Kim olduğumuzu unutmadan da birlikte yaşayabiliriz.
Çağrı insan haklarına aykırı
Almanya'dan Türk asıllı siyasetçilerin Almanya'ya hoş görünmek için kadınların başörtülerini çıkartması çağrısı, Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin de tepkisini çekti.
Ayhan Bilgen (MAZLUMDER): Bu çağrı açık bir ayrımcılık ve insanların kişisel tercihlerine karşı gösterilen bir tahammülsüzlük içeriyor. Herkes kendi inanç ve düşüncelerinin gerektirdiği kıyafeti tercih etme hakkına sahiptir. Bu konuda bir baskı ve kınama içerisine girilmesi kabul edilemez. Bu hem kadına yönelik ayrımcılık, hem de din özgürlüğünün keyfi olarak kısıtlanmasındır.
Hülya Şekerci (ÖZGÜRDER): Bu şekilde insanlara çağrı yapılmasını çok çirkin buldum. Bu çağrı ile inançlarla alay edilip, inandığını yaşayanlar hafife alınıyor. Bu insanlar bu açıklamalarla kendi insan haklarına çifte standartlı bakış açılarını ve seviyelerini ortaya koydular. Başörtüsü takmakla Müslüman olunamayacağını söylüyorlar. Onlar nasıl Müslüman olunup olunmayacağının mercii değil.
İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş: Siyasetçiler neyin Müslümanlık neyin Hristiyanlık olduğuna karar verip, ona göre insanları davranış sergilemeye davet etmekle bu tür sorunları çözemezler. Almanya'da yaşanan bu olay, Türkiye'nin Avrupa'ya yansımasıdır. Türkiye'de birileri dinin ne olacağına karar vermeye kalkışıyor. Siyasetçiler siyasetle ilgilensinler inançla ilgilenmesinler. Kimsenin inanca müdahale hakkı yoktur.