Ebu't-Tufeyl'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir : Hazreti Ali ( R.a )ye soruldu ki, Hazreti Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bütün insanlara söylemediği bir şeyi size özel olarak bildirdi mi?
Hazreti Ali, şu cevabı verdi:
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bütün insanlara ait kılmak-sızın, bize Özel olarak bir şey söylemedi; yalnız şu kılıcımın kınında bulunan (kâğıttakiler) müstesna..
Sonra (kılıcın kınından) bir sayfa çıkardı, orada şu yazılıydı:
Allah adından başkasına (putlara veya şahıslara) hayvan kesene Allah lanet etsin. Arazinin sınır taşlarını çalana Allah lanet etsin. Ana-babasına lanet edene Allah lanet etsin. Bir fesatçıyı himaye edene Allah lanet etsin. ( Müslim35) Kitabü'l-Edahî. Hadîs No: 44, 45. Nesaî: Ed-Dahaya. İmam Âhmed: Ed-Dahaya.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/23 )
Hayvan kesmek iki türlü olur. Ya ibadet maksadı İle hayvan kesilir ki, buna kurban denilir. Yahud sırf helâl rızik olarak istifadelenmek İçin kesilir. Buna hayvan boğazlamak denir. Eti yenen her çeşit hayvanı kesmek gibi. İster kurban niyeti ile, ister et niyeti ile hayvan kesilirken Allah adını söylemek, besmele çekmek şarttır. Allah adına kesilmeyen hayvanın eti yenmez; ancak unutarak besmele terk edilmiş olursa, eti yenir. Bîr put adına, Kabe adına, bir şahıs adına kesilen hayvanların eti yenmez. Eğer Allah'dan başkası için kesilen şeye hürmet ve ibadet olsun diye yapılırsa, bu küfür olur. Yine Allah'ın rahmetine yaklaşmaya vesile olsun diye, Allah'dan başkası adına kesilirse, bu da dinden çıkmış olur. Allah'dan başka bir şahsın rızasıry kazanmak için kurban kesmek de büyük günahtır. Hayvan etinin helâl olması ve ibadetin makbul olması için, hayvan boğazlanırken besmele çekilir ve Allah rızası niyyet edilir. Bunu yapmayan lanete hak kazanç yani Allah'ın rahmetinden (cennetinden) uzak olur.
Tarla, arsa ve arazi gibi yerlerin hududunu gösteren sınır taşlarını yerlerinden oynatıp kaldırmak veya yerlerini değiştirmek sureti ile hudud tecavüzünde bulunmak, başkasının hakkını çalmak olduğundan haramdır. Şu tecavüzü işleyene lanet vardır. Hiç bir Müslüman böyle laneti gerektiren işlere el sürmemelidir.
Ana-babaya lanet etmek, buna sebep olma hali ile izah edilir. Bir kimse, bir adamın ana-babasma lanet ederse ( Başkasına edilen lanetin, eğer o müstahak değilse lanet edenin kendine döneceği hadîs-i şeriflerle bildirilmiştir ) o adam da bu lanet okuyanın ana-babasına lanet eder. Böylece ebeveynine lanete vesile olduğundan günah işlemiş olur. İşte doğrudan doğruya dahi olmasa bile bu şekilde sebebiyet vererek ana-babaya lanet getirmeyi Hazreti Peygamber yasaklıyor. Laneti gerektiren bir hareket olduğunu bildiriyor. Şüphe yok ki, doğrudan doğruya ana-babaya lanet etmek çok daha büyük günah olur, Allah'ın rahmetinden daha çok uzaklaştırır.
Bir fesatçıyı korumak, insanlar arasına girip de gerekli bîr cezanın tatbikine engel olmak veya dinde olmayan bir şeyi uyduranın hareketine rıza gösterip göz yummak zararlı işler olduğundan, bu gibilere yardımcı olmamayı Peygamberimiz ifade buyurmakta ve böylek ötü kimselere yardımcı olanlara «Azab olsun» duasında bulunmaktadır.
Lanet kelimesinin lügat manası, uzaklaştırmak ve kovmaktır. Hadîs-i şerifte, azaba müstahak olmak, rahmetten ve cennetten uzak olmak manalarına gelir. Lanete uğrayan, yani Mef'ûn, dünyada Allah'ın yardım ve rahmetinden uzak kalmış olan, âhirette de azaba düşmüş olan demektir. Dinimizde muayyen bîr mü'mîn şahsa lanet duasında bulunmak caiz değildir; zira Peygamber Efendimiz :
Ben inatçı olarak gönderilmedim. buyurmuştur. Ancak şahıs belirtmeksizin bazı günah işleyicilere, o günahın cinsi kasd edilerek lanet duasında bulunmak caiz görülmüştür. Muhaddisler, bu hadîs-i şerifte gecen lanet icermesini, Allah tarafından vaki olacak azabı, Hazreti Peygamber in haber vermesi manâsına yorumlamışlardır. O halde, izahı geçen dört cins günahı işleyenlere Allah azab etmiştir, demek olur.
Hadîs-i şerîfi Hatzreti AI i 'den nakleden Ebü't-Tufeyl'in adı Amir ibni Vasile 'dir. Uhud savaşı yılında doğmuş olup, ashabdan en son vefat edendir. Ölüm tarihi hicretin 100, 107 ve 110 yılları olarak gösterilir. Hazreti Peygamberin irtihallerinde sekiz yaşında bulunuyordu. ( A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/23-25 )
Hazreti Ali, şu cevabı verdi:
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bütün insanlara ait kılmak-sızın, bize Özel olarak bir şey söylemedi; yalnız şu kılıcımın kınında bulunan (kâğıttakiler) müstesna..
Sonra (kılıcın kınından) bir sayfa çıkardı, orada şu yazılıydı:
Allah adından başkasına (putlara veya şahıslara) hayvan kesene Allah lanet etsin. Arazinin sınır taşlarını çalana Allah lanet etsin. Ana-babasına lanet edene Allah lanet etsin. Bir fesatçıyı himaye edene Allah lanet etsin. ( Müslim35) Kitabü'l-Edahî. Hadîs No: 44, 45. Nesaî: Ed-Dahaya. İmam Âhmed: Ed-Dahaya.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/23 )
Hayvan kesmek iki türlü olur. Ya ibadet maksadı İle hayvan kesilir ki, buna kurban denilir. Yahud sırf helâl rızik olarak istifadelenmek İçin kesilir. Buna hayvan boğazlamak denir. Eti yenen her çeşit hayvanı kesmek gibi. İster kurban niyeti ile, ister et niyeti ile hayvan kesilirken Allah adını söylemek, besmele çekmek şarttır. Allah adına kesilmeyen hayvanın eti yenmez; ancak unutarak besmele terk edilmiş olursa, eti yenir. Bîr put adına, Kabe adına, bir şahıs adına kesilen hayvanların eti yenmez. Eğer Allah'dan başkası için kesilen şeye hürmet ve ibadet olsun diye yapılırsa, bu küfür olur. Yine Allah'ın rahmetine yaklaşmaya vesile olsun diye, Allah'dan başkası adına kesilirse, bu da dinden çıkmış olur. Allah'dan başka bir şahsın rızasıry kazanmak için kurban kesmek de büyük günahtır. Hayvan etinin helâl olması ve ibadetin makbul olması için, hayvan boğazlanırken besmele çekilir ve Allah rızası niyyet edilir. Bunu yapmayan lanete hak kazanç yani Allah'ın rahmetinden (cennetinden) uzak olur.
Tarla, arsa ve arazi gibi yerlerin hududunu gösteren sınır taşlarını yerlerinden oynatıp kaldırmak veya yerlerini değiştirmek sureti ile hudud tecavüzünde bulunmak, başkasının hakkını çalmak olduğundan haramdır. Şu tecavüzü işleyene lanet vardır. Hiç bir Müslüman böyle laneti gerektiren işlere el sürmemelidir.
Ana-babaya lanet etmek, buna sebep olma hali ile izah edilir. Bir kimse, bir adamın ana-babasma lanet ederse ( Başkasına edilen lanetin, eğer o müstahak değilse lanet edenin kendine döneceği hadîs-i şeriflerle bildirilmiştir ) o adam da bu lanet okuyanın ana-babasına lanet eder. Böylece ebeveynine lanete vesile olduğundan günah işlemiş olur. İşte doğrudan doğruya dahi olmasa bile bu şekilde sebebiyet vererek ana-babaya lanet getirmeyi Hazreti Peygamber yasaklıyor. Laneti gerektiren bir hareket olduğunu bildiriyor. Şüphe yok ki, doğrudan doğruya ana-babaya lanet etmek çok daha büyük günah olur, Allah'ın rahmetinden daha çok uzaklaştırır.
Bir fesatçıyı korumak, insanlar arasına girip de gerekli bîr cezanın tatbikine engel olmak veya dinde olmayan bir şeyi uyduranın hareketine rıza gösterip göz yummak zararlı işler olduğundan, bu gibilere yardımcı olmamayı Peygamberimiz ifade buyurmakta ve böylek ötü kimselere yardımcı olanlara «Azab olsun» duasında bulunmaktadır.
Lanet kelimesinin lügat manası, uzaklaştırmak ve kovmaktır. Hadîs-i şerifte, azaba müstahak olmak, rahmetten ve cennetten uzak olmak manalarına gelir. Lanete uğrayan, yani Mef'ûn, dünyada Allah'ın yardım ve rahmetinden uzak kalmış olan, âhirette de azaba düşmüş olan demektir. Dinimizde muayyen bîr mü'mîn şahsa lanet duasında bulunmak caiz değildir; zira Peygamber Efendimiz :
Ben inatçı olarak gönderilmedim. buyurmuştur. Ancak şahıs belirtmeksizin bazı günah işleyicilere, o günahın cinsi kasd edilerek lanet duasında bulunmak caiz görülmüştür. Muhaddisler, bu hadîs-i şerifte gecen lanet icermesini, Allah tarafından vaki olacak azabı, Hazreti Peygamber in haber vermesi manâsına yorumlamışlardır. O halde, izahı geçen dört cins günahı işleyenlere Allah azab etmiştir, demek olur.
Hadîs-i şerîfi Hatzreti AI i 'den nakleden Ebü't-Tufeyl'in adı Amir ibni Vasile 'dir. Uhud savaşı yılında doğmuş olup, ashabdan en son vefat edendir. Ölüm tarihi hicretin 100, 107 ve 110 yılları olarak gösterilir. Hazreti Peygamberin irtihallerinde sekiz yaşında bulunuyordu. ( A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/23-25 )