Geceye kavuştuk. Nitekim bir geceye daha kollarımızı açtık.Anne sana uzun zamandır bu zarfın içinde 3-5 kuruş göndermeyi düşündüm….Bu mektupta da gönderemedim.Anne hakkını helal et.Babama söyle kusuruma bakmasın.
Size çok yük oldum anne.Ne de olsa evladınız,o koca kentin önemli insanlarından biri olmak için çıkmıştı yola.Hala yalan söylemiyorum anne.Sana verdiğim sözde hala dimdik ayaktayım.Her şey böyle olmadı tabi ki.Tutamadığım sözler de oldu örneğin.Ama inan ki anne genç kızlara kafamı çevirip bakmıyorum.Senin için hala dua ettiğimi de söyleyebilirim.Babam için,oradakiler için…
O'nu da hala yitirmedim anne.Ama uzun zamandır o 3-5 kuruşu gönderemedim,üzülüyorum.Burada her şey çok farklı.Bir yeri ekip sonra toplamak,para kazanmak diye bir şey yok.Burada insanlar hep yalan ekiyor.İhanet ekiyor.Burada ölümün,ömrün bereketi yok anne.Her şey oradaki kadar kolay değil anlayacağın.
Anne,çok istedim ama bu mektupta da gönderemedim.Hakkınızı helal edin.oradayken erken uyumamızı salık verirdin.Burada öyle değil.Burada erken uyumuyorum.Geceleri ayakta duruyorum.Ama ders filan çalıştığımdan değil sakın yanlış anlama.Oturup kafamdan geçen bin bir çeşit düşünceye dalıyorum.Sıla desen belki…Aşk desen, bilmem ki…Ama öylesine uykusuz işte.
Oğlunu yüksek insanlık idealine gönderdin.Ne düşündüğünü bilmiyorum.Ama buraya gönderdiğinde beni,çok sevindiğini görmüştüm.Hüzünle karışık sevinçti işte…Belki benden çok şey bekledin.Yüzüm kızararak,utanarak söylüyorum:-Hala tutunamadım anne.Henüz yüksek insanlık idealine ulaşamadım.Bu mümkün olmadı ama,ama henüz yüzümü kaybetmedim anne…
Belki de yüzümü yüzüne sürdüğümden yüzümü kaybetmedim.Belki de okuduğun duaları yüzüme üflediğinden yüzümü kaybetmedim.Belki senden belki babamdan utandığım için henüz tutunamadım anlayacağın.
Burası çok kalabalık.İnsanlar bir sağa bir sola koşuşturup duruyorlar.Öyle bir işleri olduğundan değil.Sadece gitmek gerektiğinden,sadece birileri gitmeleri gerektiğini söylediği için… Burada kocaman gri duvarlar var.Ve ben sana hala mektup yazmaya devam ediyorum.Anne,eğer bir gün yüzünü yüzüme sürdüğün yüzümü kaybedersem belki sana bir daha mektup yazmam.Yazamam…Sakın ha sakın üzülmeyesin.Belki o zaman bir yerlere tutunmuş olurum.Bir yerlere tutunmak sizleri kaybetmek midir bilmiyorum ama öyle işte…
Burada herkes birbirinin yüzüne gülümsüyor.Sevdiklerinden değil ama. Burada insanlar su içer gibi yalan söylüyorlar.Ben….Ben …..Ben galiba söyledim.Hem sakın geceleri uyuyamadığım için üzülme anne.Biraz da insanlık arayışı gibi bir şey bu.Kaybettiğin şeyleri gece bulursun diye.
Sana güzel şeylerden bahsetmek istiyorum biraz de.Mesela vapurda martılara simit attığımdan…O kadar güzel ki.Bir anda dost oluveriyorsun.Gelip istiyorlar.Karşılıksız bir şey.Bu şehirde karşılıksız bir şey yok.Sadece martılarla karşılıksız bir şey yapabiliyorsun.Olsun o da güzel ve ben aramaya devam edeceğim karşılıksız bir şey bulmak için.
Burada herkes okkalı sözler söylüyor.Herkes yüksekten konuşuyor.Gökyüzünü anlatanı hiç duymadım.Aşkı,sevgiyi anlatanı hiç duymadım.Burada üç kuruşluk şarkılara kurban edilmiş aşklar,sevgililer,yarlar…Burada hala insanlar orta çağ günahlarını yaşar dururlar.İnsanların kutsal paranoyaları var burada.Kent üstümüze gelmeye devam ediyor.Biz hala varız.Üç,beş kişi de olsak varız.Ve sen dua ettikçe de var olmaya devam edeceğiz.Hasretle,selam ve dua ile…
:agliyorum :agliyorum :agliyorum :agliyorum
Size çok yük oldum anne.Ne de olsa evladınız,o koca kentin önemli insanlarından biri olmak için çıkmıştı yola.Hala yalan söylemiyorum anne.Sana verdiğim sözde hala dimdik ayaktayım.Her şey böyle olmadı tabi ki.Tutamadığım sözler de oldu örneğin.Ama inan ki anne genç kızlara kafamı çevirip bakmıyorum.Senin için hala dua ettiğimi de söyleyebilirim.Babam için,oradakiler için…
O'nu da hala yitirmedim anne.Ama uzun zamandır o 3-5 kuruşu gönderemedim,üzülüyorum.Burada her şey çok farklı.Bir yeri ekip sonra toplamak,para kazanmak diye bir şey yok.Burada insanlar hep yalan ekiyor.İhanet ekiyor.Burada ölümün,ömrün bereketi yok anne.Her şey oradaki kadar kolay değil anlayacağın.
Anne,çok istedim ama bu mektupta da gönderemedim.Hakkınızı helal edin.oradayken erken uyumamızı salık verirdin.Burada öyle değil.Burada erken uyumuyorum.Geceleri ayakta duruyorum.Ama ders filan çalıştığımdan değil sakın yanlış anlama.Oturup kafamdan geçen bin bir çeşit düşünceye dalıyorum.Sıla desen belki…Aşk desen, bilmem ki…Ama öylesine uykusuz işte.
Oğlunu yüksek insanlık idealine gönderdin.Ne düşündüğünü bilmiyorum.Ama buraya gönderdiğinde beni,çok sevindiğini görmüştüm.Hüzünle karışık sevinçti işte…Belki benden çok şey bekledin.Yüzüm kızararak,utanarak söylüyorum:-Hala tutunamadım anne.Henüz yüksek insanlık idealine ulaşamadım.Bu mümkün olmadı ama,ama henüz yüzümü kaybetmedim anne…
Belki de yüzümü yüzüne sürdüğümden yüzümü kaybetmedim.Belki de okuduğun duaları yüzüme üflediğinden yüzümü kaybetmedim.Belki senden belki babamdan utandığım için henüz tutunamadım anlayacağın.
Burası çok kalabalık.İnsanlar bir sağa bir sola koşuşturup duruyorlar.Öyle bir işleri olduğundan değil.Sadece gitmek gerektiğinden,sadece birileri gitmeleri gerektiğini söylediği için… Burada kocaman gri duvarlar var.Ve ben sana hala mektup yazmaya devam ediyorum.Anne,eğer bir gün yüzünü yüzüme sürdüğün yüzümü kaybedersem belki sana bir daha mektup yazmam.Yazamam…Sakın ha sakın üzülmeyesin.Belki o zaman bir yerlere tutunmuş olurum.Bir yerlere tutunmak sizleri kaybetmek midir bilmiyorum ama öyle işte…
Burada herkes birbirinin yüzüne gülümsüyor.Sevdiklerinden değil ama. Burada insanlar su içer gibi yalan söylüyorlar.Ben….Ben …..Ben galiba söyledim.Hem sakın geceleri uyuyamadığım için üzülme anne.Biraz da insanlık arayışı gibi bir şey bu.Kaybettiğin şeyleri gece bulursun diye.
Sana güzel şeylerden bahsetmek istiyorum biraz de.Mesela vapurda martılara simit attığımdan…O kadar güzel ki.Bir anda dost oluveriyorsun.Gelip istiyorlar.Karşılıksız bir şey.Bu şehirde karşılıksız bir şey yok.Sadece martılarla karşılıksız bir şey yapabiliyorsun.Olsun o da güzel ve ben aramaya devam edeceğim karşılıksız bir şey bulmak için.
Burada herkes okkalı sözler söylüyor.Herkes yüksekten konuşuyor.Gökyüzünü anlatanı hiç duymadım.Aşkı,sevgiyi anlatanı hiç duymadım.Burada üç kuruşluk şarkılara kurban edilmiş aşklar,sevgililer,yarlar…Burada hala insanlar orta çağ günahlarını yaşar dururlar.İnsanların kutsal paranoyaları var burada.Kent üstümüze gelmeye devam ediyor.Biz hala varız.Üç,beş kişi de olsak varız.Ve sen dua ettikçe de var olmaya devam edeceğiz.Hasretle,selam ve dua ile…
:agliyorum :agliyorum :agliyorum :agliyorum