Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ashab-ı Uhdud Olmak.

Muwahhide Tevhid Çevrimdışı

Muwahhide Tevhid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Her yanımız yanıyor. Dağlarımız, ovalarımız, şehirlerimiz, ormanlarımız, yüreğimiz durmaksızın/usanmaksızın yanıyor. Küyerel (küresel olanın yerelleştiği, yerel olanın küreselleştiği) politik sermayenin ideolojik ve ekonomik sömürü/iktidar ateşi İslam topraklarını şehir şehir, köy köy yakıyor. Evet, her yanımız yanıyor. Bayramlarımız, sevinçlerimiz, hüzünlerimiz en çok ta umutlarımız yanıyor. Özgür ve adil bir dünya umutlarımız kendi kazdığımız hendeklerde, kuyularda yakılıyor. Çocuklar gökyüzünde kayan yıldızları sormuyorlar artık. Yıldız yıldız atılan bombaların künyelerini parçalanmış bedenlerinde ifşa ediyorlar. Ölümlerin rengini çocukların gözbebeklerinde arıyor ressamlar.

Döne döne yanıyoruz, döne döne yakıyoruz birbirimizi.
İflah olmaz bir öç duygusuyla, ıslah olmaz bir husumetle, doymak bilmez bir şehvet hırsıyla yakıyoruz. Kıyamet nağmeleriyle yerden ve gökten fışkıran ateşlerle yakıyoruz canlarımızı, onurlarımızı, değerlerimizi.
Sadece ashab-ı uhdud'la ve tarihin bir dönemine ait değil diri diri yakılan insanlığımız. Şehir şehir sürüyor, kıtalararası dolaşıyor tarihi ve kitapları yağmalamak vahşeti. Moğollara/Haçlılara/krallara/firavunlara özgü değil tarihi kasıp kavuran yakma ve yağmalama barbarlığı. Benden başka efendi, benden başka ilah, bizimkinden başka din, bizden başka iyiler, bizden başka doğruluk olmaz halüsinasyonuyla “la” diyenleri, hayır diyenleri, itiraz edenleri ve her daim yoksun ve yoksul mazlumları ölümlere göç ettirmeleri tarihin geçmiş sayfalarında kayıtlı değil yalnızca.
” Birçok bilgin ve tarihçi hendeklerde ateş yakarak (egemen efendileri, kralları, kabile kâhinleri, iktidar mülkünü elinde bulunduranlar gibi ) kendileri gibi inanmayanları cezalandırma olayının bir değil, birçok kez meydana geldiğini belirterek bunun belirli bir millet, bir zaman veya bir yerle sınırlı olmadığı görüşündedirler. Bu tür olaylar ya aynen ya da tarihsel yakım biçim ve araçlarının değişmesiyle farklı şekillerde çok kez meydana gelmiştir ve gelmektedir. Atom bombalarından, kimyasal silahlara kadar envai çeşit; ya bize biat et, teslim ol ya da ölümlerden ölüm, zulümlerden zulüm beğen tarz ve ifadesinde çokça bildiğimiz şeyler. Bununla birlikte tarihsel olarak Ashab-ı Uhdud örneğinde olduğu gibi hendek kazarak cezalandırmanın üç yerde olduğu konusunda bazı rivayetler mevcuttur. Bu üç yerin Yemen, Irak ve Şam olduğu söylenir. Maalesef rivayetler öyle!
Tarih döngüsel bir tekerrürle kendisini yeniden var ediyor. Canlı yayınla kazılan hendekleri, atılan bombaları, yakılan insanları ve kıyamet vurgunu yemiş şehirleri hep beraber izliyoruz. Toplu mezarlar kavramı sadece dünkü zamana ait olmadığı gibi bugüne de ait değil. Ve Suriye, Irak, Mısır tarihi aratmayacak yeni kıyamet
senaryolarına yanıyor. Birbirinin kuyusunu kazmak ne kadar naif bir cümle olarak kalıyor birbirinin ateşini yakmak yanında. Hiçbir ders almaksızın yeryüzünde Rablık ve efendilik taslayanların ateş çukurlarına ne kadar çok hevesli ve şehvetle ateş taşıyor bugünün Müslümanları.
Oysa tarih ve hakikat bir daha tasavvuru ve inşası mümkün olamayacak kadar yağmalanıp yakılırken bizler hendek kazıcıları, ateş yakıcıları ve bu kıyamet sahnelerinin sponsoru ya da figüranı olmak zorunda mıyız gerçekten.
Tarihsel olarak dinleri her daim dindarların tahrif ettiği bir serüvende kendi şahitliğimizle ilgili bir muhasebe ihtiyacımız yok mu? Elimizde, dilimizde, kalemimizde ve ille de vicdanımızda kan izleri taşımadan insanlığa adaleti ve selamı nasıl taşıyacağız.
Birbirimize, insanlığa, dağlara, kitaplara, sulara ve çocuklara ateşten başka dokunacak hiçbir kelamımız kalmadı mı?
Benden başka rabler mi ediniyorsunuz diyenden farkımız olmayacak mı?
Bizim gibi düşünmeyenler için yaşasın hendek ateşleri, yaşasın göç kervanları demekten başka çaremiz kalmadı mı?
Oysa ne mucize bir şey birbirimizin selamından emin olmak..
(Alıntıdır)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt