C
Çevrimdışı
Bağımsız medya ve analiz portalı Ümmet-i İslam'ın eski bir üst düzey PKK yöneticisi ile yaptığı önemli güncel konular içeren röportajı.
Soru: Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Cevap: Ben Kerem Berti, Elazığlıyım, 31 yaşındayım.
Soru: PKK/ YPG örgütüne olan ilginiz ve örgüte katılma sürecini anlatabilir misiniz?
Cevap: Babam PKK’nın eyalet sorumlularından biriydi. Örgüt ile ilişkimiz buradan ileri geliyor. Ailece gayri resmi bir sürgüne tabi tutulduk. Bildiğim kadarıyla ailemden devletin işkence hanelerinden geçmeyen kimse yoktur. Bu durum doğal olarak PKK’ya ilgi ve yakınlık getiriyor. Orta okula kadar örgüte ilgi duymadım. Orta okul döneminde, o zaman ki DTP olan şimdi ki HDP’nin ilçe örgütüne defalarca davet ettiler. Bir gün partiye gittim ve sonrasında da gitmeye devam ettim, sonra sokak olaylarına katıldım. Süreklilik gösterdim, bir süre sonra beni gençlik eğitimlerine davet ettiler, bende kabul ettim. İstanbul’da 2 hafta, Diyarbakır da ise 3 ay kapalı eğitim aldım. Sonra Lice kırsalında hala faal olan kamplar da silahlı eğitim aldım. Bir vakit sonra İstanbul’a döndüm.
Soru: Örgüt içerisindeki konumunuz neydi?
Cevap: Bölge sorumlusuydum. Şimdi ki YDG-H’nin kurucularından ve İstanbul öz savunma birimleri komutanlarından dım. Ayrıca Özgür Roni intikam Tugayi’nin sorumluğunu da yaptım. Direk olarak Bahoz Erdal’a bağlıydım ve emirleri ondan alırdım
Soru: Örgüte katıldığınız günden ayrıldığınız güne kadar yaşadıklarınızı özet olarak paylaşabilir misiniz?
Cevap: Özet dediniz özet bile ancak cilt cilt kitaplara sığar. İdeolojik eğitim den sonra silahlı eğitim aldım ve metropole döndüm yani İstanbul’a. Kısaca İstanbul’a döndükten sonra bana bağlı gruplar örgüt tarihindeki en büyük başarılara imza attı. Allah affetsin Metropol de 2007 ve 2010 yılları arası her gece onlarca sabotaj kundaklama ve kayıtlara geçmeyen yüzlerce olay gerçekleştirdik. Tabi süreç başarılı geçiyordu. Akabinde örgüt tim yöneticiliğinden bölge sorumluluğuna yükseltildim. Ayrıca o dönem Türkiye sorumlusu olan Nezir Karabaş’ın da yardımcılarından biri oldum, başarılarımdan ötürü Bahoz Erdal tarafından Kandil’e davet edildim ve tebrik edildim. Bozan Tekin’in de katıldığı bir toplantı yapıldı. Sonrasında Murat Karayılan ile görüştüm. Ertesi gün yeni direktifleri alıp Metropole döndüm.
Kurduğumuz YDG-M’ nin geliştirilmesi suikast ve sabotaja hız verilmesi ve de öz savunma birimlerinin kurulması vs.. Verilen suikast listesinin tamamı dindar kesimden oluşuyordu ve hepsi de Kürdistanlıydı. Yeni vergi yani haraç sistemi aslında beni çelişkiye düşürdü. Büyük bir taassub içerisindeydik. Parti yapıyorsa doğrusunu bilir fikri hakimdi. Kandil’den Türkiye geri dönünce ilk olarak esnafı vergiye bağladık. Hatta iyi hatırlıyorum, Yurtsever gençlik dergisini almayan Muşlu bir şahsın dükkanı yakıldı, o kadar ileriye gittik.
Sonrasında öz savunma birimleri Türkiye’nin 81 ilinde, her ilçesi ve her mahallesinde 15 kişilik suikast ve sabotaj timleri kurduk. İç Anadolu ve Karadeniz de yer alan bu timlerde genel de Marksist Türkler görev alırken, ülkenin büyük kısmında Kürtler bu Timleri oluşturur ve içlerinde az sayıda alevi yer alır. Şimdi bu proje köylerde de hayata geçirildi ki, köyler dekiler zorunlu. Örneğin bir köylü PKK’nin kurduğu komiteye girmeyen, ya sürgün edilecek, yada infaz! Yani bu katliam timine katılmaktan başka çareniz yok! Sizi koruyabilecek bir güç de yok! Bu proje Pilot olarak serhat bölgesinde 2 yıldır uygulanıyor ve daha bir çok yerde hayata geçirildi.
Eylemler başarılı olsa da kafamı karıştıran bir çok mesele vardı. Biz sosyalist bir hareketin üyeleriyiz lakin bir çok örgüt üyesinin evinde İncil ile karşılaşıyordum. Hatta bir gün Mersin deki bir toplantı da masaya bırakılan İncil’i camdan attım diye ceza aldım. Sağlam bir ateist olmuştum ama içimde beni rahatsız eden durumlar da yok değildi. Aslında parti ahlakı dedikleri şeyin zaman ile gerçekte olmadığını gördükçe soğumaya başladım. Örgüt içinde taciz ve tecavüz sık yaşanan bir olaydı. Bu konuda tüm yetkilerimi kullanıp bu tür şahısları ağır şekilde cezalandırma örgütün en üstün düzey yetkililerinden bana baskı getirdi. Diyarbakır, Batman gibi yerlere bir nevi sürgün edildim. Lakin ben gittikten sonra, İstanbul da eylemler durunca beni yeniden çağırmak zorunda kaldılar. Sanırım sadece 1 yılda 1300 araç, yüzlerce banka ve yine yüzlerce kamu binası ve sayısız nokta eylemi yaptık. Ayrıca bir dönem Hakkari ve Yüksekova’da bölge sorumlusu olarak görev aldım.
Soru: Örgütten ayrılmanızın nedenleri nelerdir? Örgütten ayrılmak kolay mı? Ayrılanları neler bekliyor?Kürt gençlerinin bu örgüte ilgi ve sempati duyması ve katılmasının nedenleri nelerdir?
Cevap: Örgütten ayrılmamın bir veya bir kaç tane nedeni yok. Bir birikimin sonucu olarak ortaya çıktı. Özellikle Ergenekon operasyonlarının bir dalgasında, Çevik Bir’in içinde olduğu dalga dam bahsediyorum, kandilden acil eylem emri geldi. Ve o gün büyük bir şüphe düştü içime. Tüm gece İstanbul’da onlarca yerde sabotaj eylemi oldu. Ertesi sabah çevik bir ve arkadaşları serbest kaldı. Ve ben ertesi gün bu durum hakkındaki şüphelerimi sorunca, parti kararlarının sorgulanamayacağı cevabını aldım.
Sonrasında parti istedi diye İngilizler istihbaratı ile görüştüm. Örgüte olan taassubum yavaş yavaş şüpheler ile birlikte ortadan kalkmaya başladı. Lakin uzun bir dönem mecburen olayların içinde kalmak zorunda kaldım, ayrılamadım. Taki ki bir rüya görüp karar verene dek. Örgütten ayrılmak kolay değil. İşin sonu ya infaz yada T.C. zindanları. Çünkü devlet ile çoğu yerde koordineli çalışırız. Örneğin eyleme gelmeyen, sadece sempati duyan mitinge gelen genci polise ifade ile yakalatır, Ceza evinde onu donatıp dağa yollarız. Normal de o genç asla dağa çıkmaz ama devlet onu hapse atar, örgüt ona orada sahip çıkar, ve al sana dağa ve eylemlere hazır çakı gibi bir militan. Ama ayrılanlar, eğer güçlü değilse genelde onları ölüm bekliyor olur. Ben ailemin gücüne rağmen ayrıldıktan sonra iki kez suikast atlattım. Allah korudu ve tecrübelerim sayesinde yara almadan kurtulabildim.
Kürt gençlerinin PKK’ya sempati duymasının tek nedeni, PKK’nın onların uğradığı zulümleri bertaraf edeceğine inanmaları. Keza ki devletten zulüm görmüş bir milletin yılana sarılmaktan başka çaresi yoktur. PKK’dan başka bir alternatifleri yok. Buna PKK’da, devlette zaten izin vermez! Kuzey Kürdistan’da ki PKK artık 90 lar da ki gibi silah zoru ile bir çok yerde gençleri dağa götürüyor. Bir nokta daha eklemek isterim ki, PKK bünyesinde cephede savaşanların neredeyse tamamı Sünni Kürt ailelerin çocuklarından oluşurken, yönetim mekanizmasını alevi ve Türk kemalistler oluşturuyor. Örneğin Besse Hozat ve Cemil Bayık şimdi ki PKK eş başkanları ki, bu HDP kanadında da böyledir. Genelde yöneticiler aleviler ve kemalist Türkler dir. Sadece bölgede Kürtler yönetici olur, buda mecburiyetten dir.
Soru: F Tipi Ceza evinde kaldığım süre içeri sinde PKK örgütüne üye olan bir çok insan ile tanışma fırsatı elde ettim. Henüz bir kaç ay öncesine kadar bu örgüt ABD ile ilişkili olan kurum ve kişileri hain olarak nitelendiriyor ve onlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguluyordu. PKK üyeleri ABD’yi kötülüklerin ana kaynağı olarak nitelendiriyor ve ABD’nin mücadele edilmesi gereken bir şeytan olduğu zikrediliyordu. Örgütün Cezaevlerinde rutin olarak attığı slogan ve söylediği marşlarda dahi ABD ve müttefiklerine hakaretler yer alıyor, TSK’nın ve T.C.’nin ABD dostu hainler olduğuna vurgu yapılıyordu.
Bir çok PKK’lı el Kaide’yi ABD’ye karşı düzenlediği başarılı operasyonlardan ötürü tebrik ve takdir ediyordu. Defalarca PKK’lıların avlumuza not atarak bizlere övgüler sarf ettiğine tanıklık ettim. Peki ne oldu da kendini anti emperyalist ve ABD düşmanı olarak nitelendiren bir örgüt aniden ABD’nin orta doğu da ki bir numaralı müttefiki olu verdi?
Cevap: Evet bu konuda haklısın. Sosyalist olmama rağmen ben bile 11 eylül den dolayı Usame Bin Laden’e sempati duyuyordum. PKK İngiltere tarafından kurulan bir örgüttür, yani ABD’ ye karşı orta doğu da İngilizlerin bir atı idi. Lakin bu durum şimdi değişti. Abdullah Öcalan İngiltere’ye ihanet edip Amerika ile anlaştı. Tabi ki bu arada Cemil Bayık hala İngilizci dir ve örgüt içinde çok güçlüdür. Lakin Öcalan iyi siyaset izlediği için PKK’yı Amerikan güdümüne soktu. Kısaca sadece egemen devlet değişti.
İngilizleri iyi okumak gerek. Bu konuda İngiliz amerikan egemen savaşını okuyacak olursak, PKK’nin o dönem Amerikan karşıtlığının nedenini iyi anlarız. Bu konuda rahatım, çünkü acil durumlar da bir çok defa PKK adına İngiliz istihbaratı ile görüşme yaptım. Kandil de olan Cemil Bayık’ı çoğu PKK’lı bilir. Her hafta avrupa’ya gider. Şimdi Abdullah Öcalan amerika’ya yanaşınca, Türkiye-İran ve PKK ittifak olmak zorunda kaldı. Çünkü üçü de amerikan yanlısı olmuş oldu. PKK içindeki ingilizci taife buna diretse de Öcalan’ın siyaseti şimdilik baskın geliyor. Ama kanımca bu sürecin sonucunda Cemil Bayık Öcalan’ı baypas ederek yine ingiliz güdümünde hareket etmeye çalışacaktır. Ama yarın yine çatışırlar. Özetle yıllarca süren abd karşıtlığının tek sebebi PKK’nın ingiliz istihbaratı Mi15 tarafından kurulması idi, keza Türkiye de Mhp’nin temelini attıkları gibi.
Soru: Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Cevap: Ben Kerem Berti, Elazığlıyım, 31 yaşındayım.
Soru: PKK/ YPG örgütüne olan ilginiz ve örgüte katılma sürecini anlatabilir misiniz?
Cevap: Babam PKK’nın eyalet sorumlularından biriydi. Örgüt ile ilişkimiz buradan ileri geliyor. Ailece gayri resmi bir sürgüne tabi tutulduk. Bildiğim kadarıyla ailemden devletin işkence hanelerinden geçmeyen kimse yoktur. Bu durum doğal olarak PKK’ya ilgi ve yakınlık getiriyor. Orta okula kadar örgüte ilgi duymadım. Orta okul döneminde, o zaman ki DTP olan şimdi ki HDP’nin ilçe örgütüne defalarca davet ettiler. Bir gün partiye gittim ve sonrasında da gitmeye devam ettim, sonra sokak olaylarına katıldım. Süreklilik gösterdim, bir süre sonra beni gençlik eğitimlerine davet ettiler, bende kabul ettim. İstanbul’da 2 hafta, Diyarbakır da ise 3 ay kapalı eğitim aldım. Sonra Lice kırsalında hala faal olan kamplar da silahlı eğitim aldım. Bir vakit sonra İstanbul’a döndüm.
Soru: Örgüt içerisindeki konumunuz neydi?
Cevap: Bölge sorumlusuydum. Şimdi ki YDG-H’nin kurucularından ve İstanbul öz savunma birimleri komutanlarından dım. Ayrıca Özgür Roni intikam Tugayi’nin sorumluğunu da yaptım. Direk olarak Bahoz Erdal’a bağlıydım ve emirleri ondan alırdım
Soru: Örgüte katıldığınız günden ayrıldığınız güne kadar yaşadıklarınızı özet olarak paylaşabilir misiniz?
Cevap: Özet dediniz özet bile ancak cilt cilt kitaplara sığar. İdeolojik eğitim den sonra silahlı eğitim aldım ve metropole döndüm yani İstanbul’a. Kısaca İstanbul’a döndükten sonra bana bağlı gruplar örgüt tarihindeki en büyük başarılara imza attı. Allah affetsin Metropol de 2007 ve 2010 yılları arası her gece onlarca sabotaj kundaklama ve kayıtlara geçmeyen yüzlerce olay gerçekleştirdik. Tabi süreç başarılı geçiyordu. Akabinde örgüt tim yöneticiliğinden bölge sorumluluğuna yükseltildim. Ayrıca o dönem Türkiye sorumlusu olan Nezir Karabaş’ın da yardımcılarından biri oldum, başarılarımdan ötürü Bahoz Erdal tarafından Kandil’e davet edildim ve tebrik edildim. Bozan Tekin’in de katıldığı bir toplantı yapıldı. Sonrasında Murat Karayılan ile görüştüm. Ertesi gün yeni direktifleri alıp Metropole döndüm.
Kurduğumuz YDG-M’ nin geliştirilmesi suikast ve sabotaja hız verilmesi ve de öz savunma birimlerinin kurulması vs.. Verilen suikast listesinin tamamı dindar kesimden oluşuyordu ve hepsi de Kürdistanlıydı. Yeni vergi yani haraç sistemi aslında beni çelişkiye düşürdü. Büyük bir taassub içerisindeydik. Parti yapıyorsa doğrusunu bilir fikri hakimdi. Kandil’den Türkiye geri dönünce ilk olarak esnafı vergiye bağladık. Hatta iyi hatırlıyorum, Yurtsever gençlik dergisini almayan Muşlu bir şahsın dükkanı yakıldı, o kadar ileriye gittik.
Sonrasında öz savunma birimleri Türkiye’nin 81 ilinde, her ilçesi ve her mahallesinde 15 kişilik suikast ve sabotaj timleri kurduk. İç Anadolu ve Karadeniz de yer alan bu timlerde genel de Marksist Türkler görev alırken, ülkenin büyük kısmında Kürtler bu Timleri oluşturur ve içlerinde az sayıda alevi yer alır. Şimdi bu proje köylerde de hayata geçirildi ki, köyler dekiler zorunlu. Örneğin bir köylü PKK’nin kurduğu komiteye girmeyen, ya sürgün edilecek, yada infaz! Yani bu katliam timine katılmaktan başka çareniz yok! Sizi koruyabilecek bir güç de yok! Bu proje Pilot olarak serhat bölgesinde 2 yıldır uygulanıyor ve daha bir çok yerde hayata geçirildi.
Eylemler başarılı olsa da kafamı karıştıran bir çok mesele vardı. Biz sosyalist bir hareketin üyeleriyiz lakin bir çok örgüt üyesinin evinde İncil ile karşılaşıyordum. Hatta bir gün Mersin deki bir toplantı da masaya bırakılan İncil’i camdan attım diye ceza aldım. Sağlam bir ateist olmuştum ama içimde beni rahatsız eden durumlar da yok değildi. Aslında parti ahlakı dedikleri şeyin zaman ile gerçekte olmadığını gördükçe soğumaya başladım. Örgüt içinde taciz ve tecavüz sık yaşanan bir olaydı. Bu konuda tüm yetkilerimi kullanıp bu tür şahısları ağır şekilde cezalandırma örgütün en üstün düzey yetkililerinden bana baskı getirdi. Diyarbakır, Batman gibi yerlere bir nevi sürgün edildim. Lakin ben gittikten sonra, İstanbul da eylemler durunca beni yeniden çağırmak zorunda kaldılar. Sanırım sadece 1 yılda 1300 araç, yüzlerce banka ve yine yüzlerce kamu binası ve sayısız nokta eylemi yaptık. Ayrıca bir dönem Hakkari ve Yüksekova’da bölge sorumlusu olarak görev aldım.
Soru: Örgütten ayrılmanızın nedenleri nelerdir? Örgütten ayrılmak kolay mı? Ayrılanları neler bekliyor?Kürt gençlerinin bu örgüte ilgi ve sempati duyması ve katılmasının nedenleri nelerdir?
Cevap: Örgütten ayrılmamın bir veya bir kaç tane nedeni yok. Bir birikimin sonucu olarak ortaya çıktı. Özellikle Ergenekon operasyonlarının bir dalgasında, Çevik Bir’in içinde olduğu dalga dam bahsediyorum, kandilden acil eylem emri geldi. Ve o gün büyük bir şüphe düştü içime. Tüm gece İstanbul’da onlarca yerde sabotaj eylemi oldu. Ertesi sabah çevik bir ve arkadaşları serbest kaldı. Ve ben ertesi gün bu durum hakkındaki şüphelerimi sorunca, parti kararlarının sorgulanamayacağı cevabını aldım.
Sonrasında parti istedi diye İngilizler istihbaratı ile görüştüm. Örgüte olan taassubum yavaş yavaş şüpheler ile birlikte ortadan kalkmaya başladı. Lakin uzun bir dönem mecburen olayların içinde kalmak zorunda kaldım, ayrılamadım. Taki ki bir rüya görüp karar verene dek. Örgütten ayrılmak kolay değil. İşin sonu ya infaz yada T.C. zindanları. Çünkü devlet ile çoğu yerde koordineli çalışırız. Örneğin eyleme gelmeyen, sadece sempati duyan mitinge gelen genci polise ifade ile yakalatır, Ceza evinde onu donatıp dağa yollarız. Normal de o genç asla dağa çıkmaz ama devlet onu hapse atar, örgüt ona orada sahip çıkar, ve al sana dağa ve eylemlere hazır çakı gibi bir militan. Ama ayrılanlar, eğer güçlü değilse genelde onları ölüm bekliyor olur. Ben ailemin gücüne rağmen ayrıldıktan sonra iki kez suikast atlattım. Allah korudu ve tecrübelerim sayesinde yara almadan kurtulabildim.
Kürt gençlerinin PKK’ya sempati duymasının tek nedeni, PKK’nın onların uğradığı zulümleri bertaraf edeceğine inanmaları. Keza ki devletten zulüm görmüş bir milletin yılana sarılmaktan başka çaresi yoktur. PKK’dan başka bir alternatifleri yok. Buna PKK’da, devlette zaten izin vermez! Kuzey Kürdistan’da ki PKK artık 90 lar da ki gibi silah zoru ile bir çok yerde gençleri dağa götürüyor. Bir nokta daha eklemek isterim ki, PKK bünyesinde cephede savaşanların neredeyse tamamı Sünni Kürt ailelerin çocuklarından oluşurken, yönetim mekanizmasını alevi ve Türk kemalistler oluşturuyor. Örneğin Besse Hozat ve Cemil Bayık şimdi ki PKK eş başkanları ki, bu HDP kanadında da böyledir. Genelde yöneticiler aleviler ve kemalist Türkler dir. Sadece bölgede Kürtler yönetici olur, buda mecburiyetten dir.
Soru: F Tipi Ceza evinde kaldığım süre içeri sinde PKK örgütüne üye olan bir çok insan ile tanışma fırsatı elde ettim. Henüz bir kaç ay öncesine kadar bu örgüt ABD ile ilişkili olan kurum ve kişileri hain olarak nitelendiriyor ve onlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguluyordu. PKK üyeleri ABD’yi kötülüklerin ana kaynağı olarak nitelendiriyor ve ABD’nin mücadele edilmesi gereken bir şeytan olduğu zikrediliyordu. Örgütün Cezaevlerinde rutin olarak attığı slogan ve söylediği marşlarda dahi ABD ve müttefiklerine hakaretler yer alıyor, TSK’nın ve T.C.’nin ABD dostu hainler olduğuna vurgu yapılıyordu.
Bir çok PKK’lı el Kaide’yi ABD’ye karşı düzenlediği başarılı operasyonlardan ötürü tebrik ve takdir ediyordu. Defalarca PKK’lıların avlumuza not atarak bizlere övgüler sarf ettiğine tanıklık ettim. Peki ne oldu da kendini anti emperyalist ve ABD düşmanı olarak nitelendiren bir örgüt aniden ABD’nin orta doğu da ki bir numaralı müttefiki olu verdi?
Cevap: Evet bu konuda haklısın. Sosyalist olmama rağmen ben bile 11 eylül den dolayı Usame Bin Laden’e sempati duyuyordum. PKK İngiltere tarafından kurulan bir örgüttür, yani ABD’ ye karşı orta doğu da İngilizlerin bir atı idi. Lakin bu durum şimdi değişti. Abdullah Öcalan İngiltere’ye ihanet edip Amerika ile anlaştı. Tabi ki bu arada Cemil Bayık hala İngilizci dir ve örgüt içinde çok güçlüdür. Lakin Öcalan iyi siyaset izlediği için PKK’yı Amerikan güdümüne soktu. Kısaca sadece egemen devlet değişti.
İngilizleri iyi okumak gerek. Bu konuda İngiliz amerikan egemen savaşını okuyacak olursak, PKK’nin o dönem Amerikan karşıtlığının nedenini iyi anlarız. Bu konuda rahatım, çünkü acil durumlar da bir çok defa PKK adına İngiliz istihbaratı ile görüşme yaptım. Kandil de olan Cemil Bayık’ı çoğu PKK’lı bilir. Her hafta avrupa’ya gider. Şimdi Abdullah Öcalan amerika’ya yanaşınca, Türkiye-İran ve PKK ittifak olmak zorunda kaldı. Çünkü üçü de amerikan yanlısı olmuş oldu. PKK içindeki ingilizci taife buna diretse de Öcalan’ın siyaseti şimdilik baskın geliyor. Ama kanımca bu sürecin sonucunda Cemil Bayık Öcalan’ı baypas ederek yine ingiliz güdümünde hareket etmeye çalışacaktır. Ama yarın yine çatışırlar. Özetle yıllarca süren abd karşıtlığının tek sebebi PKK’nın ingiliz istihbaratı Mi15 tarafından kurulması idi, keza Türkiye de Mhp’nin temelini attıkları gibi.