بسم الله الرحمن الرحيم
Bedenler karşılaşmadan ruhlar arasındaki etkileşimden söz ediyorum. Mesela biri Anyada diğeri Konyada bedenleri birbirinden uzak ama ruhlar bedenleri terkedip buluşuyor adeta koklaşıyorlar. Bu konuda sünnetten sahih deliller var. Bu mevzuya daha önce bakıp araştırmıştım. Bildiklerimi aktarmak bugüne kısmetmiş. Şimdi...
Diri Ruhların Bedenler Karşılaşmadan Buluşması
Ahmed bin Hanbel'in Müsnedinde sahih bir isnadla Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur;
''Müminlerin ruhları daha bedenleri buluşmadan bir günlük mesafede karşılaşırlar.''
Bu hadiste bedenler karşılaşmadan ruhlar buluşuyor. Denilebilir ki bu hadisteki murad öldükten sonra ruhların buluşmasıdır. Bu mana sahihtir ama kastettiğimiz manayı destekleyecek bir hadis daha var;
Elbaninin isnadına sahih dediği bir hadiste Huzeyme bin Sabit (radıyallahu anhu) şöyle anlatıyor;
''Rüyamda Rasulullah'ın alnına kendimi secde ederken gördüm ve hemen bunu peygambere haber verdim. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; Ruhlar şüphesiz buluşur.''
Bu hadisten anlaşılıyor ki ruhlar rüya vasıtasıyla bedenlerden ayrılıp havada buluşabilir. Zira haberde geçtiği üzere rüyayı gören sahabe de peygamber de hayattadır ve ruhları bedenleri karşılaşmaksızın buluşmuştur.
Diri Ruhların Ölü Ruhlarla Buluşması
Bu konuyu direk İbn Kayyım el-Cevziyyenin er-Ruh adlı eserinden iktibaslar yaparak tamamlayacağız.
Evvela şu dediklerini nakledelim. İbn Kayyım'a ölülerin ruhları ile dirilerin ruhları buluşur mu? diye sorulmuş ve kendisi şöyle cevap vermiştir;
فشواهد هذه المسألة وأدلَّتُها أكثرُ من أن يحصيَها إلا الله تعالى. والحسُّ والواقع من أعدل الشهود بها، فتلتقي أرواح الأحياء والأموات، كما تلتقي أرواح الأحياء
''Bu meseleye şehadet edenlerin ve delillerin çokluğunun sayısını sadece Allah bilir. Duyular ve olaylar bu hususta en adil şahitlerdir. Dirilerin ruhları nasıl buluşuyorsa, ölülerle dirilerin ruhlarıda hakeza buluşur.''
demesinden önce ölülerin rüyalarda dirileri ziyaret ettiklerine dair o kadar çok rivayet nakleder ki bu mevzu tevatür derecesine çıkar. Bu cümleyi kurduktan sonra İbn Abbas'ın şu sözünü de ekler;
بلغني أن أرواح الأحياء والأموات تلتقي في المنام، فيتساءلون بينهم، فيمسك الله أرواحَ الموتى، ويرسل أرواحَ
''Bana ulaştığına göre, dirilerin ve ölülerin ruhları uyku anında buluşur ve hasbihal ederler, sonra Allah ölünün ruhunu geri çeker ve dirinin ruhunu bedenine iade eder.''
Şimdi de size İbn Kayyımın yine aynı eserde iki sahabenin bu konudaki kıssasını naklettiği kıssayı size aktaralım;
وقال سعيد بن المسيّب: التقى عبد الله بن سلام وسلمانُ الفارسي، فقال أحدهما للآخر: إن متَّ قبلي، فالقَني فأخبِرني ما لقيت من ربك. وإن أنا متُّ قبلك لقيتك فأخبرتك. فقال الآخر: وهل تلتقي الأموات والأحياء؟ قال: نعم، أرواحهم في الجنة تذهب حيث شاءت. قال: فمات فلان، فلقيَه في المنام، فقال له: توكَّلْ وأَبشِرْ، فلم أر مثلَ التوكل قطّ
''Abdullah bin Selam ile Selmanı Farisi buluştular ve biri diğerine, kim önce ölürse hayatta kalanı ziyaret etsin ve Allahtan nasıl muamele gördüğünü haber versin dedi. Eğer ben önce ölürsem sana geleceğim ve seni haberdar edeceğim sözünü de ekledi. Diğeri de dirilerle ölüler buluşur mu? diye sorunca arkadaşı; Evet, ölülerin ruhları cennettedir ve diledikleri yere giderler. cevabını verdi.
Son olarak aynı eserden başka iki sahabe arasında geçen şu kıssayı aktarıp konuyu sonlandıralım (İbn Kayyım bu habere sahih demiştir);
وصحَّ عن حمَّاد بن سلَمة، [8 أ] عن ثابت، عن شهر بن حَوْشَب أنَّ الصعب بن جَثَّامة وعوفَ بن مالك كانا متواخيين. قال صعب لعوف: أي أخي: أيُّنا مات قبل صاحبه فَلْيَتَرايا له. قال: أوَ يكون ذلك؟ قال: نعم. فمات صعب، فرآه عوف فيما يرى النائم، كأنه قد أتاه. قال: قلت: أي أخي. قال: نعم. قلت: ما فُعِل بكم؟ قال: غُفِر لنا بعد المشايب. قال: ورأيت
لُمعةً سوداءَ في عنقه، قلت: أي أخي ما هذه؟ قال: عشرة دنانير استسلفتُها من فلان اليهودي، فهنَّ في قَرَني، فأعطوه إياها. واعلم أي أخي أنه لم يحدث في أهلي حدَثٌ بعد موتي إلا قد لحق بي خبره، حتى هرّةٌ لنا ماتت منذ أيام. واعلم أنَّ بنتي تموت إلى ستة أيام، فاستوصُوا بها معروفًا.
اثنتان. قلت: أين ابنة أخي؟ قالوا: تلعب، فأُتِيتُ بها، فمَسِسْتُها، فإذا هي محمومة، فقلت: استوصُوا بها معروفًا. فماتت لستة أيام
لُمعةً سوداءَ في عنقه، قلت: أي أخي ما هذه؟ قال: عشرة دنانير استسلفتُها من فلان اليهودي، فهنَّ في قَرَني، فأعطوه إياها. واعلم أي أخي أنه لم يحدث في أهلي حدَثٌ بعد موتي إلا قد لحق بي خبره، حتى هرّةٌ لنا ماتت منذ أيام. واعلم أنَّ بنتي تموت إلى ستة أيام، فاستوصُوا بها معروفًا.
اثنتان. قلت: أين ابنة أخي؟ قالوا: تلعب، فأُتِيتُ بها، فمَسِسْتُها، فإذا هي محمومة، فقلت: استوصُوا بها معروفًا. فماتت لستة أيام
''Sa'b bin Cessame ve Avf bin Malik Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından kardeş kılınmıştı. Sa'b, Avf'a; ''Hangimiz önce ölürse hayatta kalana gelsin görünsün.'' dedi. Avf da böyle birşey mümkün mü cevabını verdi? Bunun üzerine Sa'b; evet cevabını verdi ve çok geçmeden öldü. Sa'b da Avfın rüyasında adeta kendisine gelmiş gibi göründü. Dedim ki, kardeşim o da evet dedi. Ben de sana nasıl muamele ettiler diye sordum. Sa'b zorlu bir süreçten sonra affedildim dedi.
Avf Sa'b'ın boynunda bir siyahlık gördü ve bundan ona sordu. Sa'b; Falanca yahudiden on dinar ödünç aldım, kendisi köylümdür. Borcumu ona ödeyiver dedi ve şu diyeceklerini ekledi;
''Bil ki ölümümden sonra ailemde vuku bulan her olayın haberi bana ulaşıyor. Hatta birkaç gün önce ölen kediden bile haberdarım. Yine bil ki kızım altı gün içinde ölecek ona güzellikle vasi ol... (ila ahiril hadis)