Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ben Alevîyim!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
E Çevrimdışı

Evvah

Üye
İslam-TR Üyesi
Asadullah.gif


Ben alevîyim!

Hamd Alemlerin Rabbine, salât ve selam onun elçisi biricik Efendimiz (s.a.v.) üstüne olsun.
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla...

Başlığı okuyunca eminim beni bilenler, tanıyanlar "ne oluyor, bu da neyin nesi?" demişlerdir. O halde yazıyı okuyalım ve hep beraber başlığı bir daha düşünelim. Her zaman söylediğim gibi önyargı, cahillik ve inat bizlerin en büyük düşmanıdır.

Alevilik; Allah korkusu yerine sevgisini benimseyen, Kuran'ın şekline değil, özünü kabul ettiklerini belirten, amacı "Seyr-ü süluk" (Ruhsal olgunlaşma) olan bir tasavvuf yoludur. Özünü insan sevgisinde bulan, Allah'ın insanda tecelli ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle, musikisiyle, semahıyla inancını icra etme biçimine denir. Buna kaç kişi uyuyor, kaç kişi bu şekilde yaşıyor onu burda tartışacak değiliz. Ona bakarsak Türkiye'de %99 kişinin nüfus cüzdanında da müslüman ibaresi yazıyor. Kaç kişi hakkıyla müslümanlık yapıyor onu da tartışacak değilim. Tabii herşeyde olduğu gibi burada aşırılıklar veya aşırı inanç kolları yok mu var. Hatta Allah'ı, Kur'an-ı Kerimi, Kabeyi, Peygamberimizi kabul etmeyen grupları da içinde barındırıyor. Yani bu kişiler kendilerine "alevî" diyor.

İşte tam da burada ben de diyorum ki eğer bu insanlar gerçekten bu işi Hz. Ali'yi sevdikleri ve ona değer verdikleri için yapıyorsa ben onlardan daha alevîyim! Eğer Ali'yi yaratanı es geçip Ali'yi seviyorlarsa, Ali'yi seven kayınbabasını es geçip Ali'yi seviyorlarsa, Ali'nin can yoldaşları Ebubekir'i, Ömer'i, Osman'ı es geçip Ali'yi seviyorlarsa ve herşeyi bu uğurda yapıyorlarsa kusura bakmasınlar ben onlardan daha çok alevîyim. Çünkü ben onların sevdikleri Ali'yi sevdiğim gibi sevmedikleri, kabul etmediklerini de seviyorum. Çünkü ben Ali'nin sadece, şekline, cismine değil ilmine, cesaretine, takvasına, zühdüne, sabrına, şükrüne, Allah'a ve Peygamberine olan sevgisine, Kur'an'a ve ibadete olan düşkünlüğüne, Ashaba olan muhabbetine, dostluğuna, Efendimiz'in yerine can verecek kadar fedakar olmasına, cünup olmanın saç diplerine kadar kişiyi pis yapacağına inanıp bu uğurda gösterdiği temizlik anlayışına, emirlere uymasına, yasaklardan sakınmasına hayranım.

Ben Ali'yi seviyorum çünkü Ali'yi tanıyorum. Ben Ali'yi seviyorum çünkü Ali'yi biliyorum.
Ben Ali'yi seviyorum çünkü Mevlâ'yı seviyorum. Ben Ali'yi seviyorum çünkü Muhammed'i s.a.v seviyorum.
Ben Ali'yi seviyorum çünkü Fatıma'yı seviyorum. Ben Ali'yi seviyorum çünkü Hasan'ı, Hüseyin'i seviyorum.
Ben Ali'yi seviyorum çünkü Ebubekir'i, Ömer'i, Osman'ı seviyorum. Ben Ali'yi seviyorum çünkü Selmân'ı, Ca'fer'i seviyorum.
Ben Ali'yi seviyorum çünkü sahabeyi, tâbiûnu seviyorum. Ben Ali'yi seviyorum çünkü ka'beyi, mescidi, zülfikarı seviyorum.
Ben Ali'yi seviyorum çünkü Hacı Bektaşî Veli'yi seviyorum. Ben Ali'yi seviyorum çünkü Yunus'u, Ahmed Yesevî'yi seviyorum.

Ben Ali'yi seviyorum çünkü Ali'yi kullanmıyorum, Ali'nin ruhunu incitmiyorum, Ali'yi üzmüyorum, Ali'yi izliyorum.
Ben Ali'yi seviyorum elime, belime, dilime, dinime, kitabıma, emanetime sahip çıkıyorum.
Ben Ali'yi seviyorum çünkü ben Ali'yim. Ben Ali'yi seviyorum çünkü ben alevîyim!

Mevlâ bizleri kendisine layık bir kul; Habîbi, Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.v) lâyık bir ümmet; Arslanı Hz. Ali'ye (r.a) layık bir dost eylesin.
Mevlâ bizleri gözleri, kalpleri, kulakları hakka kapalı, hakkı anlamayan, özü kavrayamayan bir kulluktan muhafaza eylesin. Şimdi başlığı tekrardan düşünebilirsiniz. Düşüncelerinize prangalar vurulmamışsa eğer...

Not: Yazının başından itibaren ismi geçen tüm sahabe ve büyü zâtlardan Allah razı olsun, yazını gidişatını bozmamak için r.a koymadım devamlı böyle bir açıklama yapmaya gereği duyuyorum ki yanlış anlaşılma olmasın.!

Yazının orjinali: Ben alevîyim! - İlyas Uçar Kişisel Sitesi

İlyas Uçar - Evvâh - Ebu Rudeyha
29.04.2010 - 15:46
 
C Çevrimdışı

cüleybib

Üye
İslam-TR Üyesi
Bende müslümanım ilyas uçar. Hz. Ebubekiri(ra) Hz.Ömeri(ra) Hz.Osmanı(ra) severken ve onlara biat ederken hak huzurunda yalan söylemediğim gibi, - içimde hiçbir içten pazarlık olmadan- Müminlerin emiri Hz. Ali(ra) yi severkende yalan söylemiyorum ve O'na biat ediyorum. Sahabeyi sevmiyorsun yalan konuşma! bana Hz. Muaviye(ra)yi anlat. Bana Hz. Yezid(ra)i anlat.. taibundan nefret ettiğini yer gök biliyor yalan konuşma! eğer doğrulardan iseniz yeterki ben yalancı olayım da siz müslümanlardan olun. Biz müslümanlar sahabeyi tasvir etmek için kalem bile oynatmaya çekinirken siz, mendeburun birinin resmini çizip, insanlara Hz. Ali(ra) olduğunu yutturmaya çalışıyorsunuz. üstelik bunu bütün dergahlarınızda yapıyorsunuz. Hz. Ayşe(ra) annemizden nasıl nefret ettiğinizi bizde biliyoruz sizde biliyorsunuz... siz kiminle nerede raks ediyorsunuz? Geçiniz lütfen bu işleri, Hak sözden hikmetten bahsedin.
 
N Çevrimdışı

nengerek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Hz. Muaviye(ra)yi anlat. Bana Hz. Yezid(ra)i anlat

Afedersin muaviye ile Ebu Zer el Gıfari(ra) nin tartışmalarına bi göz at.. yezit e rahmet okuyana ilk defa rasladım(tarihte arap-emevi asabiyecilerini okumuştum da canlısına ilk defa rasladım). Allah seni afetsin. Resulullah(sav) 'ın ehline bu zulmü reva görene nasıl rahmet edersin tövbe et .
 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bana Hz. Muaviye(ra)yi anlat. Bana Hz. Yezid(ra)i anlat.. .

sübhanALLAH...Yezid gibi yeryüzünün en alçak,fasık,tağut ve zaliminide rahmet okudunya,hayret ettim doğrusu..ehli sünnetim ve şia muhalifiyim diye buna bile niyetlenip rahmet okumak...genelde bu sitede bakıp istifade etmeye çalışırım,çünkü burada çok güzel paylaşımların olduğuna inanıyorum,okup giderim..ama bu cümle beni yüreğimden vurdu...yezide rahmet okumak kerbela şehidine hakarettir,bari efendimizin torunu olan hz huseyne ve onun ailesine bakıp yüzümüz kızarsın...eğer bilmiyor veya okumamışsan o alçak tağutun efendimizin ciğerparesine neler yaptığını oku,okuki belki birdaha bu cümleyi kurmazsın...sana sadece çok ufak bir detayı anlatacağım,milyonda birini,diğer geriye kalanı sen araştır kardeşim...bu alçak yezid(ALLAH ona lanet etsin)efendimizin kesik başıyla elinde bir çubuk olduğu halde burnuna ve dudaklarına değdirip oynamıştır orada olan sahabilerden zeyd bir erkam ,çek elini vallahi peygamberin oraları öptüğünü gördüm demiştir.....
ayrıca efendimizin hz huseyn hakkında süylediği sözleri buraya yazma gereğini bile duymuyorum...
yazık etme kendine..hz huseyne cennetlik gençlerin efendisine karşı kufe ehli gibi olmayın....
selametle..
 
H Çevrimdışı

hattabi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
kiminin iyilikJeri kö*tülüklerinden daha çoktur. Kimi kötülüklerinden tevbe et*miş ye kiminin günahlarını Allah bağışlamıştır. Kimini Cennet'e sokacaktır, kimi de kötülüklerinden dolayı ceza*ya çarptırılacaktır. Olur ki Allah kimilerinin hakkındaki bir peygamberin veya şefaat ehlinden birinin şefaatini ka*bul edecektir. Bunlardan birinin kesin olarak Cehennem gireceğini söylemek, bidat ve sapıklık ehlinin sözlerindendir.
Aynı şekilde onlardan belli herhangi birine İanet etmek, salih kimselerin davranışlarından değildir. Rasulullah'm (s.a.v.):
"Allah içkiye, onu imal edene, imal işinde çalışana, onu taşıyana, içiren ve içenine, alıcı ve satıcısına, bir de parasından yiyene lanet etsin."
dediği sabittir. Ama bununla birlikte sahih bir rivayette: Rasululah (s.a.v.) döneminde "himar=eşek" diye çağrılan bi*rinin bulunduğu ve bu zatın çokça içki içtiği, her Rasulul-lalra (s.a.v.) getirildiğinde de kırbaçlanarak (celd) ceza*landırıldığı, yine bir defasında kırbaçlanmak üzere getiril*diğinde orada hazır bulunan birinin:
"Allah bu adama lanet etsin ne de çok peygambere ge*tiriliyor" dediği ve Rasulullah'ın (s.a.v.):eek:na lanet okuma çünkü o Allah ve rasulünü seviyor

buyurduğu nakledilmektedir.
Görüldüğü giibi Rasulullah (s.a.v.) içki içeni genel ola*rak lanetlediği halde belli bir müminin lanetlenmesini yasak*lamıştır.
Nitekim biz, Yüce Allah'ın:
"Haksız yere yetimlerin mallarını yiyenler, karınla*rına sadece ateş doldurmaktadırlar. (Nisa: 4/10) sözünü söylediğimiz halde bir kimsenin böyle birinin Cehen-nem'e gideceğini kesin olarak söylemeye hakkı yoktur. Olur ki o adam tevbe eder ya da AUah, iyilikleri sebebiyle günahlarını bağışlar. Ya da başına öyle musibetler gelir ki günahlarına keffaret olur, makbul bir şefaatle kurtulur ve*ya Allah onu affeder.
Kişi sultan olsun veya olmasın onun durumu da böyledir. Ondan bir zülüm sadır olmuşsa bu, lanetlememizi ya da kesin olarak Cehennem gideceğine tanıklık etmemizi ge*rektirmez. Böyle davranmak, bidat ve sapıklık ehlinin işi*dir. Herhangi bir kişi hakkında takınılacak tavır bu olunca ya zulmüyle birlikte affedilme ümidi bulunan büyük iyilik*ler sahibi kimse için ne demeli. Kaldı ki Buharı Sahih'inde /bıı Ömer'den naklen RasululJah'm (s.a.v.) şöyle dediğini ri*vayet etmektedir:
"Kostanriniyye'ye (İstanbul'a) sefere giden iik ordu*nun günahları bağışlanmıştır.mi
İstanbul'un fethi için giden ilk ordunun komutam Muavi-ye'nin oğlu Yezid'dir. Bu seferde Ebu Eyyiib el-Ensari de vardı ve bu zat bu seferde vefat etmiştir. Kabri de hala ora*dadır.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ALLAH celle celaluhu herkesi yasadigi zaman dilimi ile sorumlu tutacak gecmiste olanlar olmustur bitmistir onlarin kiyametleri kopali nerede ise 15 asir olmustur herkes kendi elini ne kadar bu tasin altina sokabiliyor ne kadar samimi tevhidi ne kadar gercekci yasiyor ona baksin ALLAH a celle celaluhu ya emanet olun
 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kaldı ki Buharı Sahih'inde /bıı Ömer'den naklen RasululJah'm (s.a.v.) şöyle dediğini ri*vayet etmektedir:
"Kostanriniyye'ye (İstanbul'a) sefere giden iik ordu*nun günahları bağışlanmıştır.mi
İstanbul'un fethi için giden ilk ordunun komutam Muavi-ye'nin oğlu Yezid'dir. Bu seferde Ebu Eyyiib el-Ensari de vardı ve bu zat bu seferde vefat etmiştir. Kabri de hala ora*dadır.

neler duyuyoruz neler..yezidi aklamak için daha ne gibi şeyler uydurulacak....sevgili kardeşim,eli peygamber torunlarının ve ehli beytinin kanına girmiş,ayyaş,kuşbaz olan bu alçağı temize çıkarma gayreti neden....islam tarihine adını yaptığı zülüm ve alçaklıklarla ziyad gibi birisini ümmetin iyilerinin başına musallat etmekle ,koltuk ve saltanatı için iyileri camide bile insanları astırmaktan sakınmayan,hz Ali gibi ümmetin iftiğarlarına minberde lanet edilmesini teşvik eden ve ses çıkartmayan bu kişileri süsleyip temize çıkartma gayesi neden...
şiaya olan öfke yüzünden aynı aşırılığın pençesine düşüp onlar kötülüyorsa bende zalimimi yücelteyim anlayışı neden....
hele bir açıp tarihi inceleyelim,hemde ehli sünnetin kaynaklarına bakalım,bu aşşağılık ayyaşın yaptıklarına bakalım...nasıl olurda bunca zülmü yapan ve ümmetin bağrına hançerini sokan,1400 yıldır ümmetin arasına giren fitne ve fesadın başaktörlerini nasıl olurda hainliklerini gözardı edebiliriz..nasıl olurda günahları bağışlanmıştır diyebiliyoruz hiç düşünmeden bunu dile getirebiliyoruz...
süylermisin bu yezidin,ismet inönüden,la mübarekten,enver sedattan,kral fahdtan vb şuanda kafir dediklerinden(ki katılıyorum)bir farkı ne....................varmı farkı?wallahi hiç bir fark yoktur,isimleri değişmiştir,ama bence yezid bunlardan yüzbin defa daha alçaktır...
şunu iyi oku sevgili kardeşim...
İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre'den rivayet etti ki, Rasûluîlah (s.a.v.), Hasan ile Hüseyin hakkında şöyle demiştir: "Bunları seven, beni de sevmiş olur. Bunlara öfke duyan, bana da öfke duymuş olur." .ibni kesirin el bidaye ven nihaye kitabında geçer....

şimdi süyle kardeşim...canımız ve peygamberin ciğer paresi olan hz huseyne ve onun ahlibeytine bırak öfkeyi,acımasızca katleden bu yezidin askerleri değilmi,yezidin emriyle bu iş yapılmadımı?yezid bunu yapanları cezalandırdımı yoksa sevindirdimi rütbelerle...de hele şu kardeşine bütün bunları yapan ALLAH resulünün ehlişbeytine düşman bu adamın günahı bağışlanmışmıdır diyorsun?bu ne yaman çelişki......
aynı kitabta şüylede geçer...kaynak ibni kesirdir...
İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Peygamber (s.a.v.), Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatima'ya bakıp: "Sizinle savaşanla ben savaşırım, sizinle barışanla da barışırım." dedi.»
İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
«Rasûlullah (s.a.v.), Hasan ve Hüseyin'i yanma alarak bize geldi.
Bunlardan biri onun bir omuzunda, diğeri de öbür omuzunda idi. Kah şunu öpüyor, kah diğerini öpüyordu. Bu halde yanımıza geldi. Adamın biri kendisine: "Ya Rasûlallah, vallahi sen bu ikisini seviyorsun." deyince Rasûlullah (s.a.v.) şu cevabı verdi: Bunları seven, beni de sevmiş olur Bunlara öfke duyan, bana da öfke duymuş olur.»

îmam Ahmed b.Hanbel, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasûlullah (s.a.v.), sabah namazına çıkarken altı ay süreyle Fatıma'mn evine uğruyor ve şöyle diyordu: "Ey hane halkı, haydi namaza! Şüphesiz Allah, sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister."

daha çokça örnekler verilebilir ama sanırım bu düşünmek için yeterli olacaktır..

olurki kırmışsam hakkınıda helal et kardeşim...

selametle....
 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH celle celaluhu herkesi yasadigi zaman dilimi ile sorumlu tutacak gecmiste olanlar olmustur bitmistir onlarin kiyametleri kopali nerede ise 15 asir olmustur herkes kendi elini ne kadar bu tasin altina sokabiliyor ne kadar samimi tevhidi ne kadar gercekci yasiyor ona baksin ALLAH a celle celaluhu ya emanet olun

Haklısın kardeşim....Rabbim senden razı olsun...
selametle..
bu konuda yazacağım son mesajım olur inşaALLAH...
selametle..
 
H Çevrimdışı

hattabi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Şeyhülislam -Allah rahmet etsin şöyle dedi:
İnsanlar, Muaviye b. Ebi Süfyan'ın oğlu Yezid hakkın*da ikisi aşırı, mutedil olmak üzere üç fırkaya ayrıldılar:
Aşırılardan birine göre o, münafık bir kafir îdi. Rasulul-lah'a (s.a.v.) olan kinine su serpmek, ondan intikam almak Bedir gazvesinde ve diğer savaşlarda Ali b. Ebi Talib ve di*ğerlerinin eli üzere öldürülen dedesi Utbe. dedesinin karde*şi Şeybe, dayısı Utbe'nin oğlu el-Velid ve diğer akrabala*rının öcünü almak için Rasulullah'm torunlarını öldürmeye çalıştı. Dediler ki: Bu yaptığı. Bedir savaşından kalma bir kin ve cahiliye damarıdır. Onun dili üzere de şöyle bir şiir söylerler:
" O yüklü develer görüldüğünde ve o başlar Cirun tepe*sinde yükseldiğinde,
Karga öttü. İster öt ister ötme dedim. Ben Peygam*ber den alacağımı aldım."
Yine İbn ez-Ziba'ra'nın Uhud günü söylediği şu şiirini okuduğunu söylerler:
"Keşke Bedir'deki büyüklerim göreydi
Hazreclilerin atılan oklardan nasıl korktuklarını.
Büyüklerinden bir çoğunu öldürdük
Bedir'e karşılık olsun diye. tam da karşılık oldu."
Ve buna benzer daha nice şeyler söylediler.
Rafizİleriçin böyle sözler söylemek kolaydır. O Rafizi-ler ki Ebu Bekir, Ömer ve Osman gibilerini bile tekfir eder*ken elbette Yezidi' tekfir etmek onlar için çok daha kolay*dır.
Aşırı fırkaları ikincisi ise, Yezid'İ salih bir kişi ve adil bir imam sanırlar/Onlara göre o, Rasulullah (s.a.v.) döne*minde doğmuş "sahabe"dendir. Rasulullah onu eline almış ve ona dua etmiştir. Bazen onu Ebu Bekir ve Ömer'den üs*tün tutarlar. Aralarında onun bir Peygamber olduğunu söy*leyen de olmuştur. Şeyh Adiy veya Hasan el-MaktüTün di*linden yalan uydurarak şöyle dediğini naklederler:
"Yezid hakkında tereddüde düştüklerinden dolayı yetmiş velinin yüzü kıbleden alikonmuştur."
Bu gibi sözleri Adaviyye tarikatının aşırıları ile Kürtler ve benzeri sapıklar söylerler. Oysa Şeyh Adiy, Ümeyyeoğul-lar'indan salih, zahid ve fazıl bir kişiydi. O, ancak Şeyh Ebu'l-Ferec el-Makdisi ve benzerlerinin davet ettiği tarika*ta davet ederdi. Akidesi, şeyhinin akidesine uygundu. Fakat sonradan tarikatlarına mevzu hadisler, batıl teşbih. Şeyh Adiy veYezid konusunda aşırılıkla, Rafizilere saldırı husu*sunda birtakım aşırılıklar; Rafizilerin tevbesinin kabul edil*meyeceği ve benzeri yalan ve sapıklıklar ilave ediJdi.
Az bir aklı, geçmişlerin hal ve tavırları konusunda az bir bilgisi olan, bu iki gömsün de batıl olduğunu bilir. Bu sebep*ledir ki sünnete bağlılık!arıyla bilinen ilim ehlinden, değer*lendirme kabiliyeti olan akıl erbabından hiç kimse bu iki gö*rüşe de ihtilaf etmemiştir.
Üçüncü görüş ise şöyledir; O. müslüman .sultanlardan olup hem iyilikleri, hem de kötülükleri vardır. Osman'ın (r.a.) hilafeti döneminde doğmuştur. Kafir değildir. Ne var ki kendisi sebebiyle Hüseyin (r.a.) şehid edilmiş ve Harre baskını vukubulmustur. Ne sahabi. ne de Allah in salih kullanndandı. Akıl, ilim. Sünnet ve Cemaat ehlinin hepsinin gö*rüşü budur.
Sonra Yezid konusunda üç fırkaya ayrılmışlar. Bir fırka onu lanetlemiş; bir fırka onu sevmiş ve birisi de ona ne .sövmüş, ne de onu sevmiştir. İmam Ahmed'den ve onun as*habı ile diğer müslümanlardan mutedil olanların hepsin*den nakledilen, sonuncu görüştür.
İmam Ahmed'in oğlu Salih şöyle diyor:
"Babama dedim ki: Bir topluluk Yezid'i sevdiklerim söylüyorlar. "Ey oğul dedi, Allah'a ve ahiret gününe inanan, Yezid'i sever mi?" "O halde niçin onu lanetlemiyorsun?" de*dim. Ey oğul dedi. babanın bir kimseye lanet ettiğini hiç gör*dün mü?
Mehna şöyle demektedir: Yezid b. Muaviye b. Ebi Süf-yan'ı Ahmed'e sordum.
"O Öyle biridir ki, Medine'de yaptığını yaptı" dedi.
"Ne yaptı?" dedim.
"Rasulullah'in (s.a.v.) ashabından bazısını öldürdü ve bu*nun dışında birtakım şeyler yaptı" dedi.
"Başka ne yaptı?" dedim.
"Medine'yi yağmaladı" dedi.
"Kendisinden hadis nakledilir mi?" dedim.
"Hayır, kendisinden bir hadis bile nakledilmez" dedi. Ka*dı Ebu Ya'la ve başkaları da aynı şeyi zikrederler.
Ebu Muhammed el-Makdisi'ye Yezid'in durumu sorul-duğunda:
"Bana ulusan şey o ki kendisine ne sövülür ne de sevilir" dedi.
Bize de ulaşan o ki. dedemiz Ebu Abdillahb. Teymiye'ye Yezid'in durumu sorulduğunda: Ne eksilt, ne de arttır, de*miştir. Yezid ve benzerleri hakkında söylenecek en adil ve en güzel söz budur.
Kendisine sövülmemesi ve lanetlenmemesi meselesine
gelince; lanetlenmesini gerektiren birfi.skının bulunmama*sı, ya da tahrimen veya tenzihen belli bir fasifcın bizzat la*netlenmeyeceği sebebiyledir. Buharı""nin Sahih'inde Ömer'den (r.a.) nakledilen "Hım ar" isimli zatın kıssasında. bu zatın tekrar tekrar içki içtiği ve bunun için kırbaçlandı*ğı (ceJd) bunun üzerine sahabeden biri Hımar'ı lanetleyin*ce Rasulullah'in (s.a.v.):
"Ona lanet etme, çünkü o, Allah ve Rasuliinii sever[122] buyurduğu sabittir.
Yine şöyle buyurmuştur:
"Mümine lanet okumak, onu öldürmek gibidir.[123]
Oysa Rasulullah (s.a.v.) içkiyi ve içki içeni lanetlemiştir. Böylece RasuluHah (s.a.v.) genel olarak içki içeni lanet*lediği halde sahih hadiste içki içen şu belli şahsı lanetleme-miştir.
Aynı şekilde yetimlerin mallarını yiyen, zina eden ve hır*sızlık yapanlar hakkındaki cezalarla ilgili nasslar genel ol*makla birlikte bu gibi şeyleri yapan bir kimsenin bizzat Cehennem ehlinden olacağım kesin olarak söyleyemeyiz. Çünkü ya tevbe etmesi, ya günahları bağışlatan iyilikler iş*lemesi, ya günahları bağışlatan musibetlere uğraması ya makbul şefaat ya da başka yerlerde anlattığımız diğer sebep*lerden dolayı tercih edici bir engel sebebiyle o genel nassların gereğinin gerçekleşmemesi mümkündür. Böylece lanetlenmemesinin üç gerekçesi zikredilmiş oldu.
Onu Ianetleyenlere gelince, bunlardan bir kısmına göre onu lanetlememek, lanetlenmesinin caiz olmadığından de*ğil, sairmubah sözleri terketme nevilidendir. Onu sevmeye gelince, çünkü özel sevgi ancak peygamberler, sıddikler. sa-finler ve şehidleriçin olup kendisi bunların hiçbirinden de*ğildir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.):
"Kişi, sevdiğiyle beraberdir[124]buyurmuştur.
Allah ve ahiret gününe inanan bir kimse ise. ne Yezit, ne benzeri adil olmayan herhangi bir sultanla beraber olmak is*ter.
Yezidi sevmemenin de iki gerekçesi vardır;
Birincisi; sevilmesini gerektiren salih amelleri yoktur. Zorba sultanlardan biri olarak kalmıştır. Böyle kimseleri sev*mek meşru değildir. Bu gerekçe ve faşıklığı kendisi indin*de sabit olmadığını söyleyenin gerekçesi kanaatimce tevi*le müsaittir.
İkincisi: Hal ve tavırlarında zalimliğini ve faşıklığını gerektiren hususlar kendisinden sadır olmuştur. Hüseyin'in (r.a.) durumu ve Harre halkının durumu gibi.
Ebu'l-Ferec İbmı'l-Cevzi, Keyelherrasi ve başka alimle*rin onu lanetlemelerine gelince lanetlenmesini mubah kılan fiileri işlemesi sebebiyledir. Ayrıca onlar o bir fasıktı ve her fasık lanetlenir, ya da fasıklığma hükmolunmasabile masi-yet sahibinin lanetlenebileceği görüşünde olabilirler. Nite*kim Sıffin savaşına katılanlar Kunut duasında birbirlerini la-netlemişlerdir. Ali ve taraftarları namazdaki Kunut duala*rında Şam halkından bazı kimseleri şahıslarını zikrederek la*netlerken aynı şekilde Şamlılar da karşı tarafı lanetlemişler-dir. Oysa savaşan her iki taraf da: adil olanları da, baği olanları da caiz tevil ehlindendir ve onlardan hiçbiri fasık olarak nitelenemez. Sair fasıklar lanetlenmese de, işlediği büyük günahların özelliği sebebiyle lanetleniyor da olabi*lir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.), bazı masiyetleri işleyenle*ri genel olarak lanetlediği gibi hepsini olmasa da bazı asi*leri şahıs olarak laneti emiştir. Bunlar da. lan eti erimesinin üç gerekçesidir.
Sevilmesini caiz gören veya onu seven Gazali ve Dus-ti'nin görüşlerine gelince, bunların da iki gerekçesi vardır:
Birincisi: O. sahabe döneminde ümmetin idare görevini yürütmüş ve sahebeden hala hayatta olanların kendisine ta*bı oldukları bir müsiümandır. İyi birtakım hasletleri vardı. Hoş karşılanmayan Harre olayı ve diğeı;hususlarda kendi*sine göre tevilleri vardı. O. hata etmiş bir müctehiddir. der*ler. Ayrıca diyorlar ki: Harre halkı, kendileri başta ona bi*ati bozmuşlardı. İbn Ömer ve başkaları Harre halkının bu ta*vırlarının yanlış olduğunu söylemişlerdir. Hüseyin'in (r.a.) öldürülmesine gelince. Yezid ne böyle bir şeyi emretmiş, ne de kınamıştır. Hüseyin'in (r.a.) başı kendisine değil. İbn Zi-yad'a götürülmüştü.
İkincisi: BuliarTriin Sahih'inde İbn Ömer'den yaptığı bir rivayette Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu sabittir;
"Kostantiniyye (İstanbul) üzerine yürüyen ilk ordunun günahları bağışlanmıştır."
Kostantiniyye "ye sefer yapan ilk ordunun komutam. Ye*zid idi,
Meselenin gerçeği şu ki: Bu görüşlerin her ikisinde de iç-tihad geçerlidir. Çünkü masiyetleri işleyen birini lanetlemek içtihadın geçerli olduğu bir sahadır. Hem. iyilikleri, hem de kötülükleri işleyen birini sevme hususunda da durum budur. Bilakis, bir kimsede hem övülecek, hem de yerilecek hasletlerin hem sevap, hem de günahın bir arada bulunma*sı çelişen bir durum değildir. Aynı şekilde, hem iyilikleri. hem de kötülükleri bulunması sebebiyle bir kimseye hem rahmet okunması ve dua edilmesi ile lanetlenip sövülmesi de çelişkili bir durum değildir.
Ehl-i Sünnet, -Cehennem 'e girseler yahut girmeye müs*tahak olsalar bile- din ehli fasıkların eninde sonunda Cen*net'e gireceleri, böylece hem sevap, hem de cezayı bir ara*da bulunduracakları konusunda ittifak halindedirler. An*cak Mu 'tezile ve Hariciler buna karşılar. Onlara göre müka*fatı hakeden cezayı haketmez, ikabı hakaden de sevabı haketmez. Bu mesele meşhur olup ayrıntılara girmenin yeri bu*rası değildir.
Bir kimseye hem duanın, hem de beddua etmenin caiz ol*duğu meselesi cenazeler konusunda tafsilatlı bir şekilde anlatılacaktır. Burada şu kadarını belirtelim ki: Müslüman*ların iyisine de. facirine de rahmet okunur. Her ne kadar bu*nun yanında facir olanına ya şahsı veya nev'i itibariyle lanetlenebilse de durum budur. Lakin ilk durum -yani ne ken*disine sövülmesi, ne de sevilmesi -daha orta ve adil bir yol*dur. İşte bu sebeple ben, büyük fitne esnasında Dımaşk'a ge*len Moğol komutanına bu şekilde cevap verdim. Benimle onun ve başkaları arasında birtakım konuşmalar geçti. Ba*na bazı sorular sormuştur ve ben de cevap verdim. Sorula*rından biri de: "Yezid hakkında ne diyorsunuz?" şeklin*deydi. "Ona ne söver, ne de onu severiz; çünkü o, salih bi*ri değil ki onu sevelim, ama biz, müslümanlardan herhangi birine şahsım belirterek de sövmeyiz" dedim. Bunun üzeri*ne: "Onu lanetlemiyor musunuz? Zalim biri değil miydi? Hü*seyin'i öldürmedi mi?" dedi.
Ona dedim ki: Haccac b. Yusuf ve benzeri zalimlerden sözedildiğinde Yüce Allah'ın Kur'an-Kerim'de buyurduğu:
"İyi bilin ki Allah'ın laneti zalimlerin üzerindedir. (Hud: 11/18)
sözüne benzer söyleriz. Herhangi bir kimseyi bizzat lanet-lemeyi sevmeyiz. Ama şunu da belirtelim ki, alimlerden bir kısmı onu lanetlemiştir. Aslında bu. içtanada açık bir husus*tur. Lakin bizim tercih edip tasvip ettiğimiz görüş budur.
Hüseyin'i (r.a.) öldüren, ya da öldürülmesine yardımcı olan, buna rıza gösteren kimseye gelince; Allah'ın, melek*lerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun; Allah onu ne bağışlar, ne de affeder.
Moğol komutanı:
"Ehî-i Beyt'i sevmiyor musunuz?" dedi.
Dedim ki: Aksine, onları .sevmek bizce farzdır ve ifa edilmesi gereken birgörevdİr. Kişi. onları sevmekten dola*yı mükafatlandırılır. Çünkü Müslim'in Sahih'inde nakletti*ği bir rivayete göre Zeyd b. Erkam şöyle demektedir Rasu-lulJah (s.a.v.) Mekke ile Medine arasında "Hum" denilen bir göl yatağında bize bir hutbe verdi ve bu hutbesinde şöyle de*di:
"Ey insanlar! Size iki değerli şey bıraktım. Bunlardan biri: Allah'ın Kitabi'dir."
Allah'ın Kitabından sözetti ve ona sarılmamızı sıkı bir şekilde tavsiye etti. Sonra şöyle devam etti:
"Diğeri de: Akrabam, Ehl-i Beyt'imdir. Ehl-i Beyt'im konusunda size Allah'ı hatırlatırım.[125]
O Moğol komutanına ayrıca şöyle dedim: Biz namazımız*da her gün şöyle deriz:
''Allah'ım. İbrahim ve aline salat ettiğin gibi Muham-mecFe ve aline de salat et. Şüphe yok ki .sen, Övülensin, aza*met ve celal sahibisin. Allah'ım, İbrahim ve alinin feyiz ve bereketini arttırdığın gibi Muhammed ve alinin feyiz ve bereketini de arttır. Şüphe yok ki sen. övülensin. azamet ve celal sahibisin." O zaman Moğol komutanı;
"Peki onlara buğz besleyenler kim?" dedi. Dedim ki:
"Kim onlara buğz besliyorsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Allah onu ne bağışlar, ne de affeder."
Sonra Moğol vezire sordum:
"Bu adam Tatar olduğu halde niçin Yezid'i soruyor?"
"Kendisine Dımaşk halkının Nasibe'den olduğunu söy*lemişlerdi" dedi. O zaman yüksek bir sesle bağırarak şöy*le dedim:
"Bunu söyleyen yalan söylüyor. Kim bu iddiada bulunu*yorsa Allah'ın laneti onun üzerine olsun. Allah'a yemin
ederim ki Dimaşk halkı arasında Nasibe'den kimse yoktur. Onlar arasında böyle bir kişi bile tanımıyorum. Dımaşk'îa Ali'ye (r.a.) dil uzatan biri çıksa müslümanlarona gereken cevabı verirler. Evet önceleri Emeviler buralara hakim iken onlardan bazısı Ali'ye (r.a.) düşmanlık besler ve nahoş söz*ler söylerlerdi. Ama bugün, onlardan bir kişi bile kalmış de*ğildir: ibn teymiyye' ashabı kiram.tevhid yayınları..:ONLAR BİR ÜMMETTİ GELDİ GEÇTİ VEDE BURADAKİ KILAVYE BAŞINDA BULUNANLARDANDA DAHA İLİMLİ VE BİLGİLİ İNSANLARDI DAHASI ONLARIN ARASINDA SAHABE VARDI İNSANLARIN SARF ETTİKLERİ SÖZLERE DİKKAT ETMESİ GEREKİRKİ BU KENDİSİNİ ELFAZI KÜFÜRLE BAŞBAŞA BIRAKIR TARİHE BAKTIĞIMIZDA MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI ÖLDÜRDÜĞÜ GÖRÜLMEMİŞMİDİR.BUNLAR EHLİSÜNNETİN NAZARINDA MÜSLÜMANDIR. YUKARDAKİ YAZIDA OLMADIK HAKARETLER VE TEKFİR MEVCUTTUR YANİ KİMİN KİMİ TEKFİR ETTİĞİNİ İYİ BİLMESİ GEREKİR ZİRA TEKFİR İKİ OÇLU OK GİBİDİR BUYURULUYOR.VESSELAM
 
C Çevrimdışı

cüleybib

Üye
İslam-TR Üyesi
neler duyuyoruz neler..yezidi aklamak için daha ne gibi şeyler uydurulacak....sevgili kardeşim,eli peygamber torunlarının ve ehli beytinin kanına girmiş,ayyaş,kuşbaz olan bu alçağı temize çıkarma gayreti neden....islam tarihine adını yaptığı zülüm ve alçaklıklarla ziyad gibi birisini ümmetin iyilerinin başına musallat etmekle ,koltuk ve saltanatı için iyileri camide bile insanları astırmaktan sakınmayan,hz Ali gibi ümmetin iftiğarlarına minberde lanet edilmesini teşvik eden ve ses çıkartmayan bu kişileri süsleyip temize çıkartma gayesi neden...
şiaya olan öfke yüzünden aynı aşırılığın pençesine düşüp onlar kötülüyorsa bende zalimimi yücelteyim anlayışı neden....
hele bir açıp tarihi inceleyelim,hemde ehli sünnetin kaynaklarına bakalım,bu aşşağılık ayyaşın yaptıklarına bakalım...nasıl olurda bunca zülmü yapan ve ümmetin bağrına hançerini sokan,1400 yıldır ümmetin arasına giren fitne ve fesadın başaktörlerini nasıl olurda hainliklerini gözardı edebiliriz..nasıl olurda günahları bağışlanmıştır diyebiliyoruz hiç düşünmeden bunu dile getirebiliyoruz...
1.si Hz Yezidi korumak gibi bir kaygımız yoktur.
2.si Hz. Yezid'e lanet etmekte yarışanlardan değilim
3.sü Hz.Yezid, resurullahın ehli olanlara yapılan zulmün, haktan reva olduğunu görmemiştir. okuduğunuz kaynakların menşeiini kontrol ediniz.

süylermisin bu yezidin,ismet inönüden,la mübarekten,enver sedattan,kral fahdtan vb şuanda kafir dediklerinden(ki katılıyorum)bir farkı ne....................varmı farkı?wallahi hiç bir fark yoktur,isimleri değişmiştir,ama bence yezid bunlardan yüzbin defa daha alçaktır...

Peygamber efendimiz(sav) ın sahabeleri ve onları gören taibun tabakası hakkındaki sahih hadislerini incelerseniz, ismet inönü ve türevlerinden farkını görebilmeniz için 1 hadis dahi yeterlidir.

hemen ardından sahabe ve taibun hakkında utanmadan sıkılmadan hakkında lanet okumaktan çekinmeyenlerin akibetleri hakkında derinlemesine düşününüz. Bu konuda hadisleri yayımlayıp size kolaylık sağlamayacağım.

şimdi süyle kardeşim...canımız ve peygamberin ciğer paresi olan hz huseyne ve onun ahlibeytine bırak öfkeyi,acımasızca katleden bu yezidin askerleri değilmi,yezidin emriyle bu iş yapılmadımı?yezid bunu yapanları cezalandırdımı yoksa sevindirdimi rütbelerle...de hele şu kardeşine bütün bunları yapan ALLAH resulünün ehlişbeytine düşman bu adamın günahı bağışlanmışmıdır diyorsun?bu ne yaman çelişki......

Hz. Yezid döneminde Basra valisini araştırınız. buna da cevap vermeyecektim lakin beni bile Hz.Hüseyin(ra) ve Hz. Hasan(ra)'nın öldürülmesi nedeniyle bayram yapıyor gibi göstermişsiniz yazınızda.. Allahu teala en iyi bilendir

aynı kitabta şüylede geçer...kaynak ibni kesirdir...
İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre'nin şöyle dediğini rivayet et*miştir:
"Peygamber (s.a.v.), Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatima'ya bakıp: "Si*zinle savaşanla ben savaşırım, sizinle barışanla da barışırım." dedi.»
İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre'nin şöyle dediğini rivayet et*miştir:
«Rasûlullah (s.a.v.), Hasan ve Hüseyin'i yanma alarak bize geldi.
Bunlardan biri onun bir omuzunda, diğeri de öbür omuzunda idi. Kah şunu öpüyor, kah diğerini öpüyordu. Bu halde yanımıza geldi. Adamın biri kendisine: "Ya Rasûlallah, vallahi sen bu ikisini seviyorsun." deyin*ce Rasûlullah (s.a.v.) şu cevabı verdi: Bunları seven, beni de sevmiş olur Bunlara öfke duyan, bana da öfke duymuş olur.»

îmam Ahmed b.Hanbel, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasûlullah (s.a.v.), sabah namazına çıkarken altı ay süreyle Fatı*ma'mn evine uğruyor ve şöyle diyordu: "Ey hane halkı, haydi namaza! Şüphesiz Allah, sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister."

daha çokça örnekler verilebilir ama sanırım bu düşünmek için yeterli olacaktır..

Şu hadisi şeriflere bakıp hiç Hz. Yezid üzerinde derinlemesine bi düşündünüz mü? Fitne adam öldürmekten beterdir. Hiç düşündünüz mü İslam tarihinde, bir mürtedin tüm müslümanları öldürmekten beter ettiğini ????


olurki kırmışsam hakkınıda helal et kardeşim...

selametle....


hayır kırılmadım gücenmedim. Bu sistem değilmidir, fitneye tuz biber eken.. bu konuda tam olarak bilmeden, takvada yarışmak değilde taibunu lanetlemede yarışan sadece siz de değilsiniz kardeşim. hakkımı da helal ediyorum sizde helal ediniz. Özellikle bizden olan ölülerimizi(sahabeyi ve taibunu) Allah Resulu'nun emri ile hayır ile tekrar yadediyorum. ve ısrarla Hz.Hüseyin (RA) Hz.Hasan(RA) Hz.Ali (RA) ya rahmet okuduğum gibi Hz.Muaviye'ye(RA) de Hz. Yezid(RA) e de Hz.Ayşe(ra) annemize de zerre kadar farklılık gözetmeksizin rahmet okuyorum. Allahın laneti ise, kafirlerin ve bu fitneyi ısrarla sürdüren sapık şianın üzerine olsun. Şüphe yok ki O(sav) müminlere karşı çok yumuşak, kafirlere karşı çok sert ve çetindi. Allah(cc) Kuran ve Sünnet yerine , bizleri sapıkların ve fitnecilerin kitaplarına kaynaklarına bağlamasın.

a.s
 
V Çevrimdışı

vakıa

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Resulullah (s.a.a) bir gün İmam Hüseyin’in elinden tutarak şöyle buyurdular:
“Ey cemaat! Bu Hüseyin bin Ali’dir; O’nu tanıyın; canım elinde olan Allah’a ant olsun ki Hüseyin cennettedir, O’nu sevenler de cennettedir, O’nu sevenleri sevenler de cennettedir.”

Kim cennet gençlerinin efendisine bakmak istiyorsa, Hüseyin bin Ali’ye baksın.”



BAKARA SÜRESİNDE YAHUDİLERE ŞÖYLE HİTAP EDİLİYOR,

SİZLER PEYGAMBERLERİNİZİ ÖLDÜRÜYORSUNUZ,

OYSAKİ O ZAMANIN YAHUDİLERİ HİÇ BİR PEYGEMBER ÖLDÜRMEMİŞTİLER.

ONDAN ÖNCEKİ YAHUDİLER PEYGAMBERLERİNİ ÖLDÜRDÜKLERİ ONLARDA BU İŞTEN RAZI OLDUKLARI İÇİN BÖYLE BİR HİTABA MARUZ KALMIŞLARDIR.

SENİN MÜSLÜMANLIKLA BİR ALAKAN YOK,


 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Tartışmaya Küfürle Girene Sesleniyorum..Senin Ettiğin Küfürlerin Çoğunu Ben Bile Etmiyorum...Küfürlerini Editledim ve Seni Banladım...Bi Dahaki Gelişinde...YAzılarına Dikkat et...küfür edeceğine adabınla tartış...eğer sözünde haklıysan...ve cüleybib haksızsa...o küfür ediyorsa..siteye o elveda der..


Bunun İçin Küfür etmeyi bırakıp...adabınla konuş
 
M Çevrimdışı

mişkatin

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Beyhakî metinde mezkur isnatla Ebu Ahmed Dâvud bin Süleyman Taî’den şöyle rivayet etmektedir: H. 194 yılında Medine’de idim. İmam Rıza (a.s) babasından o da babalarından onlar da Hz. Ali’den Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kızım Fatıma (a.s) kıyamet günü mahşer yerine gelince kendisiyle kanlı bir gömlek getirir, Arşın sütunlarından birine sarılarak şöyle der: Ey hükmedenlerin en iyi hükmedeni, benimle oğlumun katili arasında sen hükmet!”


Rayyan bin Şebib şöyle diyor: “Muharrem ayının ilk günü İmam Rıza (a.s)’ın huzuruna vardım, bana, “Oruç musun?” diye sordu. Ben hayır, deyince de şöyle buyurdu: “Bugün Zekeriyya (a.s)’ın Allah’a şöyle dua ettiği gündür: “Allah’ım! Bana katından temiz bir soy ver, şüphesiz ki sen duaları hakkıyla işitensin.” (Âl-i İmran/38) Allah da onun duasını kabul etti ve meleklere Zekeriyya’ya -ki mihrapta namaz kılıyordu- “Allah sana Yahya’yı müjdeliyor” diye söylemelerini emretti. O halde kim bugün oruç tutar ve Allah’a dua ederse Allah da Zekeriyya’nın duasını kabul ettiği gibi, onun duasını da kabul edecektir.”
İmam (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Ey İbn-i Şebib Muharrem ayı cahiliye ehlinin bile saygısından dolayı zulüm ve savaşı haram kıldığı bir aydır. Ama bu ümmet bu ayın saygınlığını ve peygamberlerinin ihtiramını korumamışlardır. Bu ayda onun evladını öldürdüler, kadınlarını esir aldılar, mallarını yağmaladılar. Allah asla onların bu işini affetmeyecektir! Ey İbn-i Şebib! Eğer ağlamak istiyorsan Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib için ağla. Zira onu bir koyun gibi kestiler. Ailesinden on sekiz kişiyi onunla birlikte şehit ettiler. Onların yeryüzünde bir benzeri yoktur. Yedi kat gök ve yer onların şahadetine ağladı. Dört bin melek onlara yardım için yeryüzüne indi. Ama onlara (müdahale için) izin verilmemişti. Bu melekler Hz. Mehdî (a.s) kıyam edinceye kadar da Hz. Hüseyin’in kabri başında perişan ve toz toprak içinde matemli bir halde öylece baki duracaklardır. Onlar Hz. Mehdî’nin yardımcılarıdır ve şiarları “Ya lesarat’il Huseyn”dir. Ey İbn-i Şebib, babam babasından, o da ceddinden bana şöyle haber vermiştir: “Ceddim Hüseyin (a.s) şehit olunca gökten kan ve kırmızı toprak yağdı.” Ey İbn-i Şebib eğer Hüseyin için göz yaşların yanaklarından dökülecek kadar ağlayacak olursan Allah küçük veya büyük az veya çok, tüm günahlarını affeder. Ey İbn-i Şebib eğer tertemiz ve günahsız bir şekilde Allah ile görüşmek istersen Hüseyin (a.s)’ı ziyaret et. Ey İbn-i Şebib eğer Peygamber-i Ekrem ile birlikte cennette olmak istersen Hüseyin’in katillerine lanet et. Ey İbn-i Şebib! Hüseyin (a.s) ile birlikte şehit olanların sevabı kadar sevaba sahip olmak istiyorsan onları hatırladığında şöyle de: “Keşke ben de onlarla birlikte olup büyük kurtuluşa erseydim.” Ey İbn-i Şebib cennette yüce makamlarda bizimle birlikte olmak istiyorsan hüzünlerde bizimle hüzünlen ve sevinçlerde bizimle sevin, velayetimize sarıl. Zira eğer bir insan bir taşı bile sevse Allah kıyamette onu o taşla birlikte haşreder
Hz. Ali (a.s) Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Kâbe’nin Rabbine andolsun ki Allah (c.c) kızım Fatıma için hüküm verecektir.”

Metindeki mezkur senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: “Kızım Fatıma kıyamet günü, elinde kanlı bir elbise olduğu bir halde kıyamete gelecektir; arşın sütunlarından birine sarılıp şöyle diyecektir: “Ey adalet sahibi, benimle oğlumun katili arasında hükmet!” Resulullah sözünün devamında buyurdular ki: Kâbe'nin rabbine andolsun ki, Allah-u Teala kızımın yararına hükmedecektir. Şüphesiz Allah azze ve celle, Fatıma'nın gazabıyla gazaplanmakta ve onun rızasıyla (hoşnutluğuyla) razı olmaktadır

İmam Askerî (a.s) babalarından şöyle rivayet etmiştir: “Peygamber (s.a.a) bir gün ashabından birine şöyle buyurdu: “Allah için sev, Allah için buğz et, Allah için dost ol ve Allah için düşman ol. Zira Allah’ın velayetine sadece bu yolla erişmek mümkündür. Birinin her ne kadar namaz ve oruçları çok olsa da böyle olmadıkça imanın tadını alamaz. Bu gün insanların bir çok kardeşlik ve dostlukları dünya içindir. Dünya için birbirini sever ve dünya için birbirinden buğz ederler. Ama bunun kendilerine hiç bir faydası yoktur.”
O şahıs, “Dost ve düşmanlığın Allah için olup olmadığını nereden anlayacağım? Kendisiyle dost olmam gereken Allah’ın velisi ve etmem gereken edeceğim Allah’ın düşmanı kimdir?” diye sorunca da Peygamber Ali’ye işaret ederek şöyle buyurdu: “Acaba bunu görüyor musun?” Adam, “Evet” deyince de şöyle buyurdu: “Her kim onu severse Allah’ın velisidir. O halde ona dost ol, onun düşmanı Allah’ın düşmanıdır. O halde onun düşmanına düşman ol ve dostuyla da dost ol; hatta babanın ve evlatlarının katili de olsa. Düşmanıyla düşman ol; hatta baban ve evladın da olsa


O YIL GÖKYÜZÜNDEN TÜM DÜNYAYA KAN YAĞDIĞINI ŞÖYLE İSPATLIYABİLİRİM. O YIL İNGİLTERE DE TUTULAN BİR GÜNLÜKTEN ALINTI, ÇEVİRİDİR

Kaynak: The Anglo-Saxon Chronicle (The Anglo-Saxon Chronicle: Part 1: A.D. 1 - 748)
Bu kronik, Kral Büyük Albert'in miladi 890 yılındaki fermanı üzerine hazırlanır. Bunlar elle çoğaltılarak bütün bölge manastırlarına gönderilir ve buradaki rahiplerce önemli olaylar kaydedilmeye devam eder. En son kayıtlar 1154 yılına aittir. Yazıldığı dil Anglo-Saksonca'dır (Eski İngilizce). İlk kez James Ingram adlı rahip tarafından 1823 yılında Modern İngilizce'ye çevrilir. Bu da King's College (Kraliyet Üniversitesi) İngilizce Profesörü G. N. Garmonsway'in 685 yılı hakkındaki çevirisi:

"In this year in Britain it rained blood, and milk and butter were turned into blood."

(Türkçesi: Bu yıl Britanya'da gökten kan yağdı ve süt ile tereyağı kana dönüştü.)

Bu, Hüseyn (AS)'ı belki de hayatında duymamış rahiplerin yazdıkları...



CÜLEYBİB ŞUNU RAHATLIKLA SÖYLİYEBİLİRİZ Kİ , SENİN YAZDIKLARIN UYDURMADIR.

YALNIZ YEZİD DEĞİL ONUN BU İŞİNE RAZI OLAN HERKES CEHENNEMLİKTİR.
BUNLAR İLE İLGİLİ BİNLERCE HADİS VAR.
LANET OLSUN YEZİDE VE ONUN TARAFTARLARINA
 
E Çevrimdışı

Evvah

Üye
İslam-TR Üyesi
konu nerden nereye gelmiş burdan da anlaşılıyor ki bu tip anlayışlar olduktan sonra alevilik de çıkar malevilik de çıkar!

Yazının vermek istediği mesajla tamamen zıt bi yazışma olmuş burda.
 
E Çevrimdışı

Evvah

Üye
İslam-TR Üyesi
Bende müslümanım ilyas uçar. Hz. Ebubekiri(ra) Hz.Ömeri(ra) Hz.Osmanı(ra) severken ve onlara biat ederken hak huzurunda yalan söylemediğim gibi, - içimde hiçbir içten pazarlık olmadan- Müminlerin emiri Hz. Ali(ra) yi severkende yalan söylemiyorum ve O'na biat ediyorum. Sahabeyi sevmiyorsun yalan konuşma! bana Hz. Muaviye(ra)yi anlat. Bana Hz. Yezid(ra)i anlat.. taibundan nefret ettiğini yer gök biliyor yalan konuşma! eğer doğrulardan iseniz yeterki ben yalancı olayım da siz müslümanlardan olun. Biz müslümanlar sahabeyi tasvir etmek için kalem bile oynatmaya çekinirken siz, mendeburun birinin resmini çizip, insanlara Hz. Ali(ra) olduğunu yutturmaya çalışıyorsunuz. üstelik bunu bütün dergahlarınızda yapıyorsunuz. Hz. Ayşe(ra) annemizden nasıl nefret ettiğinizi bizde biliyoruz sizde biliyorsunuz... siz kiminle nerede raks ediyorsunuz? Geçiniz lütfen bu işleri, Hak sözden hikmetten bahsedin.

Değerli kardeşim yazıyı tekrar okumaya davet ediyorum sizi çünkü aks takdirde müslüman bir kardeşinize söylemiş olduğunuz altını çizdiğim sözler iftira niteliği taşımakta.

Ben alevi değilim sadece !!!! işaretleri ile birşey anlatmaya çalıştım.
 
M Çevrimdışı

mişkatin

Üyeliği İptal Edildi
Banned
CÜLEYLİB BAK SENİN NE OLDUĞUNU HZ HÜSEYİN A.S, KERBELADA SÖYLEMİŞ, YEZİDİ VE ONU TAKİP EDELERE NE DEDİĞİDE ORTADADIR.
YEŞİL VE KOYU YERLERİ ÖZELLİKLE OKU SENİN İÇİN SÖYLEMİŞ, HZ HÜSEYİN A.S ŞEHİT EDELERDE NAMAZ KILIP SECDE EDİYORLARDI, VE HZ MUHAMMED S.A.A. TABİ OLDUKLARINI SÖYLÜYORLARDI AMA GİTTİKLERİ YER CEHENNEMDİ, AYNI SENİN GİDECEĞİN YER GİBİ.


Ey Insanlar! Beni dinleyin. Üzerime düşen sizlere öğüt ve nasihatimi dinlemedikçe ve bu bölgeye gelmemin sebebini
öğrenmedikçe, savaş hususunda acele etmeyin. Eğer delilimi kabul edip, sözümü tasdik eder de bana hak verirseniz, saadet yolunu bulmuş olursunuz ve savaş için de hiç bir sebep kalmaz. Eğer delilimi kabul etmez-seniz; yaptığınız işin daha sonra gam ve üzüntü-nüze sebep olmaması için, dostlarınızı bir araya toplayarak düşünüp taşının ve sonra, hakkımda aldığınız kararı uygulayın. Bana göz açtırmayın. Şüphesiz benim yardımcım Kur'an'ı indiren Allah'tir; salih kullarm yardımcısı O'dur.

Ey Allah'm kullari! Allah'tan korkun, dünya-ya karşı ihtiyatlı davranın; eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kişi orada sürekli kalacak olsaydı, peygamberler bâki kalmaya
daha layıktı, rızaları celbedilmeye daha evlâ ve böyle bir hük-me daha uygun olurlardi. Ancak Allah-u Teâla dünyayı fani olmak için yaratmıştır; yenileri eskir, nimetleri zail olur, sevinci ise kararir (gam ve üzüntüye dönüşür). Dünya engebeli bir men-zil ve geçici bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplayin; en güzel azık ise sakinmaktir; Allah'tan sakinin ki, kurtuluşa eresiniz.

Ey insanlar! Allah-u Teâla dünyayı, ehlini halden hale sokan, fena ve zeval yurdu kıldı. Aldanan kimse, dünyaya aldanan ve bedbaht kişi de, ona bağlı olan kimsedir. 0 halde, sakın bu dünya sizi aldatmasın. Dünya kendisine itimat edenin ümidini kestiği gibi, tamah edenlerin de umudunu boşa çıkarır.
Sizlerin bir iş için toplandığınızı görüyorum; bu işle Allah'ı gazaplandırdınız. Derken, Allah da rahmetini sizin iizerinizden kaldırdı ve size azabını gerekli kıldı. Rabbimiz ne güzel bir Rabbdır, siz ise ne kötü kullarsınız. Allah'm emrine uymaya ikrar ettiniz ve elçisi olan Hz. Muhammed'e (s.a.a) de iman ettiniz. Ama daha sonra torunlarını ve Ehl-i Beyt'ini öldürmek için saldırıya geçtiniz. Şeytan, sizin çevrenizi kuşat-mıştır; böylelikle de size, yüce Allah'ı hatırla-mayı
unutturmuştur. Allah sizi ve dileğinizi he-lak etsin. "Biz, Allah'tanız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."

İmam (a.s), daha sonra şöyle buyurdu:
"Bunlar inandıktan sonra kâfir olanlardır. Bu zalim kavim, Allah'ın rahmetinden uzak olsun."

"Ey Insanlar! Bizimle sizin aramzda Allah'm kitabi ve ceddim Resulullah'm siinneti hakem olsun. Bilmiyor musunuz ki, üzerimdeki gömlek, elimdeki bu kılıç ve kalkan Resulullah'a aittir."
Kufeliler, Imam Hüseyin'in (a.s) sözlerini doğrula-dıklarında, İmam "Ey Kufe halkı! Öyleyse sizi benim-le savaşa sürükleyen şey nedir?" diye buyurdu. Kufe-liler "Emir Ubeydullah ibn-i Ziyad'a itaat etmektir." diye karşılık verdiklerinde, Imam (a.s) şöyle buyurdu:

"Böyle bir kişiye biat eden ve kılıçlarını bize çeken, Allah'ın düşmanlarının dostları olan, aramzda ne bir adaleti uygulayacak ve ne de kendilerine yeni bir ümit bağlayabileceğiniz kim-selere destek olan siz gibilerinin elleri kesilsin. Zalimlerin kihcinin sizlere hükmettiği ve zalim-lerin zulumlerinin yeryüzünü kuşattığı bir du-rumda, Resulullah'm Ehl-i Beyt'inden yüz çevirdiniz. Yazıklar olsun size; Allah'm kitabını unuttunuz ve buyruklarmi tahrif ettiniz.

Sizler, şeytanın izleyicisi olan günahkârlar grubunu izlemektesiniz. Resulullah'm (s.a.a) sünnetlerini söndürmektesiniz.
Peygamber'in Ehl-i Beyt'i olan bizleri bıraktınız ve bize uyma-dınız. Vallahi ahdinden dönmek, sizin eskiden beri siiregelen adetinizdir. Yaşantınızın temeli bunun iizerine kurulmuştur. Doğrusu ahdinden dönmek, sizin benliğinizde kök salmıştır. Ve onun
meyvesi bize acı ve gasıplara ise tatlıdır.

Bilin ki, şu reziloğlu rezil (Ibn-i Ziyad), beni savaşla zillet arası iki yolda bırakmıştır ve biz zillete boyun eğmeyiz. Çünkü Allah-u Teâla, Resul'ü, mü'minler, temiz kimseler ve zamanın izzetli kimseleri, bu alçaklığı ve zilleti bizim için hoş görmezler. Bizim, zamanın zalimlerinin itaatini, yiğitlerin katligâhına tercih etmemizi kabul etmezler. Şimdi ben, Ehl-i Beytim ve sayıları az olan dostlarımla, Allah yolunda kıyam etmiş ve şehadeti canımla satınalmışım.
 
C Çevrimdışı

cüleybib

Üye
İslam-TR Üyesi
Beyhakî metinde mezkur isnatla Ebu Ahmed Dâvud bin Süleyman Taî’den şöyle rivayet etmektedir: H. 194 yılında Medine’de idim. İmam Rıza (a.s) babasından o da babalarından onlar da Hz. Ali’den Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kızım Fatıma (a.s) kıyamet günü mahşer yerine gelince kendisiyle kanlı bir gömlek getirir, Arşın sütunlarından birine sarılarak şöyle der: Ey hükmedenlerin en iyi hükmedeni, benimle oğlumun katili arasında sen hükmet!”

Kaynak kitabı ve sayfasını getiriniz. Burada Hz. Yezid(ra)nın Hz. Hüseyinin katili olduğuna dair delil ve işaretlerinizi de beraber getirmeyi unutmayınız.

Rayyan bin Şebib şöyle diyor: “Muharrem ayının ilk günü İmam Rıza (a.s)’ın huzuruna vardım, bana, “Oruç musun?” diye sordu. Ben hayır, deyince de şöyle buyurdu: “Bugün Zekeriyya (a.s)’ın Allah’a şöyle dua ettiği gündür: “Allah’ım! Bana katından temiz bir soy ver, şüphesiz ki sen duaları hakkıyla işitensin.” (Âl-i İmran/38) Allah da onun duasını kabul etti ve meleklere Zekeriyya’ya -ki mihrapta namaz kılıyordu- “Allah sana Yahya’yı müjdeliyor” diye söylemelerini emretti. O halde kim bugün oruç tutar ve Allah’a dua ederse Allah da Zekeriyya’nın duasını kabul ettiği gibi, onun duasını da kabul edecektir.”
İmam (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Ey İbn-i Şebib Muharrem ayı cahiliye ehlinin bile saygısından dolayı zulüm ve savaşı haram kıldığı bir aydır. Ama bu ümmet bu ayın saygınlığını ve peygamberlerinin ihtiramını korumamışlardır. Bu ayda onun evladını öldürdüler, kadınlarını esir aldılar, mallarını yağmaladılar. Allah asla onların bu işini affetmeyecektir! Ey İbn-i Şebib! Eğer ağlamak istiyorsan Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib için ağla. Zira onu bir koyun gibi kestiler. Ailesinden on sekiz kişiyi onunla birlikte şehit ettiler. Onların yeryüzünde bir benzeri yoktur. Yedi kat gök ve yer onların şahadetine ağladı. Dört bin melek onlara yardım için yeryüzüne indi. Ama onlara (müdahale için) izin verilmemişti. Bu melekler Hz. Mehdî (a.s) kıyam edinceye kadar da Hz. Hüseyin’in kabri başında perişan ve toz toprak içinde matemli bir halde öylece baki duracaklardır. Onlar Hz. Mehdî’nin yardımcılarıdır ve şiarları “Ya lesarat’il Huseyn”dir. Ey İbn-i Şebib, babam babasından, o da ceddinden bana şöyle haber vermiştir: “Ceddim Hüseyin (a.s) şehit olunca gökten kan ve kırmızı toprak yağdı.” Ey İbn-i Şebib eğer Hüseyin için göz yaşların yanaklarından dökülecek kadar ağlayacak olursan Allah küçük veya büyük az veya çok, tüm günahlarını affeder. Ey İbn-i Şebib eğer tertemiz ve günahsız bir şekilde Allah ile görüşmek istersen Hüseyin (a.s)’ı ziyaret et. Ey İbn-i Şebib eğer Peygamber-i Ekrem ile birlikte cennette olmak istersen Hüseyin’in katillerine lanet et. Ey İbn-i Şebib! Hüseyin (a.s) ile birlikte şehit olanların sevabı kadar sevaba sahip olmak istiyorsan onları hatırladığında şöyle de: “Keşke ben de onlarla birlikte olup büyük kurtuluşa erseydim.” Ey İbn-i Şebib cennette yüce makamlarda bizimle birlikte olmak istiyorsan hüzünlerde bizimle hüzünlen ve sevinçlerde bizimle sevin, velayetimize sarıl. Zira eğer bir insan bir taşı bile sevse Allah kıyamette onu o taşla birlikte haşreder
Hz. Ali (a.s) Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Kâbe’nin Rabbine andolsun ki Allah (c.c) kızım Fatıma için hüküm verecektir.”

Metindeki mezkur senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: “Kızım Fatıma kıyamet günü, elinde kanlı bir elbise olduğu bir halde kıyamete gelecektir; arşın sütunlarından birine sarılıp şöyle diyecektir: “Ey adalet sahibi, benimle oğlumun katili arasında hükmet!” Resulullah sözünün devamında buyurdular ki: Kâbe'nin rabbine andolsun ki, Allah-u Teala kızımın yararına hükmedecektir. Şüphesiz Allah azze ve celle, Fatıma'nın gazabıyla gazaplanmakta ve onun rızasıyla (hoşnutluğuyla) razı olmaktadır

siz buna Hz.Yezid(ra)nın Hz. Hüseyin(ra)nın katili olduğuna dair delil mi diyorsunuz yani :D Kaynak kitap ve sayfasını da getiriniz. Sakın yanlış anlamayın sapık şianın herhangibir kaynağını k'ale aldığımdan dolayı değil, sizin bu atmosferi boşuna kirleten bozguncular tayfası olduğunuzu ispat edecek mutlaka bir deliliniz de vardır o kitapta ..

O YIL GÖKYÜZÜNDEN TÜM DÜNYAYA KAN YAĞDIĞINI ŞÖYLE İSPATLIYABİLİRİM. O YIL İNGİLTERE DE TUTULAN BİR GÜNLÜKTEN ALINTI, ÇEVİRİDİR

Kaynak: The Anglo-Saxon Chronicle (The Anglo-Saxon Chronicle: Part 1: A.D. 1 - 748)
Bu kronik, Kral Büyük Albert'in miladi 890 yılındaki fermanı üzerine hazırlanır. Bunlar elle çoğaltılarak bütün bölge manastırlarına gönderilir ve buradaki rahiplerce önemli olaylar kaydedilmeye devam eder. En son kayıtlar 1154 yılına aittir. Yazıldığı dil Anglo-Saksonca'dır (Eski İngilizce). İlk kez James Ingram adlı rahip tarafından 1823 yılında Modern İngilizce'ye çevrilir. Bu da King's College (Kraliyet Üniversitesi) İngilizce Profesörü G. N. Garmonsway'in 685 yılı hakkındaki çevirisi:

"In this year in Britain it rained blood, and milk and butter were turned into blood."

(Türkçesi: Bu yıl Britanya'da gökten kan yağdı ve süt ile tereyağı kana dönüştü.)

Bu, Hüseyn (AS)'ı belki de hayatında duymamış rahiplerin yazdıkları...

Yani tebrik ediyorum çok güzel ispat etmişsiniz gerçekten sapık şia kaynakları bitti, Allah Resulu'nun(sav) ashab(ra) ve taibun tabakası(ra) hakkında onlarca hadisi şerifini kaldırıp attınız. sıra geldi İngiliz papazlarının günlüklerinden alıntılarla ispat yükümlülüğünüzü tamamlamaya :D:D:D ey şia siz akıllanmaz , öğüt almaz bir guruhsunuz


CÜLEYBİB ŞUNU RAHATLIKLA SÖYLİYEBİLİRİZ Kİ , SENİN YAZDIKLARIN UYDURMADIR.

YALNIZ YEZİD DEĞİL ONUN BU İŞİNE RAZI OLAN HERKES CEHENNEMLİKTİR.
BUNLAR İLE İLGİLİ BİNLERCE HADİS VAR.
LANET OLSUN YEZİDE VE ONUN TARAFTARLARINA

forumda bana küfreden vatandaş gibi siz de o kadar eminsiniz yani :D:D Muhammedül Emin'den(sav) de o kadar emin olsaydınız getirdiklerinize gülerdiniz.

Cehennem halkına gelince, bundan da o kadar emin olmayınız. Mahşer günü Resurullah(sav) ashabı(ra) ve taibun halkı(ra) ile Hz.Hüseyin(ra) ve Hz. Yezid(ra) in karşına da Allahın izniyle çıkacaksınız. Sizin şia alimlerinizin sözleri ne zamandır hadis olarak kayıtlara geçiyor bunu merak ettim.. onlarca hadis hemde :D

Lanet ; fitne, fitneciler, ve fitne yolunu takip edenler üzerine
Selam ; Allaha(cc)ve Resulune(sav) uyanlara olsun


konu nerden nereye gelmiş burdan da anlaşılıyor ki bu tip anlayışlar olduktan sonra alevilik de çıkar malevilik de çıkar!

Yazının vermek istediği mesajla tamamen zıt bi yazışma olmuş burda.

Değerli kardeşim yazıyı tekrar okumaya davet ediyorum sizi çünkü aks takdirde müslüman bir kardeşinize söylemiş olduğunuz altını çizdiğim sözler iftira niteliği taşımakta.

Ben alevi değilim sadece !!!! işaretleri ile birşey anlatmaya çalıştım.

İlyas Uçar, aslında tabiki bende iyi biliyordum ehl-i sünnet olduğunuzu ya da en azından sapık şia ile herhangibir ilişiğinizin olmadığını.. lakin burası ifadelerin yazıya döküldüğü bir ortam. Bir yanlış anlama olmuş. Şia ve Sianın bazı sapık kollarını şirin göstermeye çalıştığınızı düşündüm. Sizin yazılarınızı eskiden beri takip ediyordum biz sizin gibi vurgulamalarımızı şiirlerle veya süslü kelimelerle yaşayamıyoruz. Bu manada, anlama konusunda da sıkıntı çıkabiliyor. iftira konusunda hakkınızı helal edin özür diliyorum gerçekten de ünlemlerle birşeyler vurgulamaya çalıştığınızı ancak görebildim. Kusura bakmayın. Bize sapık şia gibi görmeyen göz duymayan kulak haksöz konuşmayan dil vermediği için Allaha hamd olsun.
 
C Çevrimdışı

cüleybib

Üye
İslam-TR Üyesi
CÜLEYLİB BAK SENİN NE OLDUĞUNU HZ HÜSEYİN A.S, KERBELADA SÖYLEMİŞ, YEZİDİ VE ONU TAKİP EDELERE NE DEDİĞİDE ORTADADIR.
YEŞİL VE KOYU YERLERİ ÖZELLİKLE OKU SENİN İÇİN SÖYLEMİŞ, HZ HÜSEYİN A.S ŞEHİT EDELERDE NAMAZ KILIP SECDE EDİYORLARDI, VE HZ MUHAMMED S.A.A. TABİ OLDUKLARINI SÖYLÜYORLARDI AMA GİTTİKLERİ YER CEHENNEMDİ, AYNI SENİN GİDECEĞİN YER GİBİ.


Ey Insanlar! Beni dinleyin. Üzerime düşen sizlere öğüt ve nasihatimi dinlemedikçe ve bu bölgeye gelmemin sebebini
öğrenmedikçe, savaş hususunda acele etmeyin. Eğer delilimi kabul edip, sözümü tasdik eder de bana hak verirseniz, saadet yolunu bulmuş olursunuz ve savaş için de hiç bir sebep kalmaz. Eğer delilimi kabul etmez-seniz; yaptığınız işin daha sonra gam ve üzüntü-nüze sebep olmaması için, dostlarınızı bir araya toplayarak düşünüp taşının ve sonra, hakkımda aldığınız kararı uygulayın. Bana göz açtırmayın. Şüphesiz benim yardımcım Kur'an'ı indiren Allah'tir; salih kullarm yardımcısı O'dur.

Ey Allah'm kullari! Allah'tan korkun, dünya-ya karşı ihtiyatlı davranın; eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kişi orada sürekli kalacak olsaydı, peygamberler bâki kalmaya
daha layıktı, rızaları celbedilmeye daha evlâ ve böyle bir hük-me daha uygun olurlardi. Ancak Allah-u Teâla dünyayı fani olmak için yaratmıştır; yenileri eskir, nimetleri zail olur, sevinci ise kararir (gam ve üzüntüye dönüşür). Dünya engebeli bir men-zil ve geçici bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplayin; en güzel azık ise sakinmaktir; Allah'tan sakinin ki, kurtuluşa eresiniz.

Ey insanlar! Allah-u Teâla dünyayı, ehlini halden hale sokan, fena ve zeval yurdu kıldı. Aldanan kimse, dünyaya aldanan ve bedbaht kişi de, ona bağlı olan kimsedir. 0 halde, sakın bu dünya sizi aldatmasın. Dünya kendisine itimat edenin ümidini kestiği gibi, tamah edenlerin de umudunu boşa çıkarır.
Sizlerin bir iş için toplandığınızı görüyorum; bu işle Allah'ı gazaplandırdınız. Derken, Allah da rahmetini sizin iizerinizden kaldırdı ve size azabını gerekli kıldı. Rabbimiz ne güzel bir Rabbdır, siz ise ne kötü kullarsınız. Allah'm emrine uymaya ikrar ettiniz ve elçisi olan Hz. Muhammed'e (s.a.a) de iman ettiniz. Ama daha sonra torunlarını ve Ehl-i Beyt'ini öldürmek için saldırıya geçtiniz. Şeytan, sizin çevrenizi kuşat-mıştır; böylelikle de size, yüce Allah'ı hatırla-mayı
unutturmuştur. Allah sizi ve dileğinizi he-lak etsin. "Biz, Allah'tanız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."

İmam (a.s), daha sonra şöyle buyurdu:
"Bunlar inandıktan sonra kâfir olanlardır. Bu zalim kavim, Allah'ın rahmetinden uzak olsun."

"Ey Insanlar! Bizimle sizin aramzda Allah'm kitabi ve ceddim Resulullah'm siinneti hakem olsun. Bilmiyor musunuz ki, üzerimdeki gömlek, elimdeki bu kılıç ve kalkan Resulullah'a aittir."
Kufeliler, Imam Hüseyin'in (a.s) sözlerini doğrula-dıklarında, İmam "Ey Kufe halkı! Öyleyse sizi benim-le savaşa sürükleyen şey nedir?" diye buyurdu. Kufe-liler "Emir Ubeydullah ibn-i Ziyad'a itaat etmektir." diye karşılık verdiklerinde, Imam (a.s) şöyle buyurdu:

"Böyle bir kişiye biat eden ve kılıçlarını bize çeken, Allah'ın düşmanlarının dostları olan, aramzda ne bir adaleti uygulayacak ve ne de kendilerine yeni bir ümit bağlayabileceğiniz kim-selere destek olan siz gibilerinin elleri kesilsin. Zalimlerin kihcinin sizlere hükmettiği ve zalim-lerin zulumlerinin yeryüzünü kuşattığı bir du-rumda, Resulullah'm Ehl-i Beyt'inden yüz çevirdiniz. Yazıklar olsun size; Allah'm kitabını unuttunuz ve buyruklarmi tahrif ettiniz.

Sizler, şeytanın izleyicisi olan günahkârlar grubunu izlemektesiniz. Resulullah'm (s.a.a) sünnetlerini söndürmektesiniz.
Peygamber'in Ehl-i Beyt'i olan bizleri bıraktınız ve bize uyma-dınız. Vallahi ahdinden dönmek, sizin eskiden beri siiregelen adetinizdir. Yaşantınızın temeli bunun iizerine kurulmuştur. Doğrusu ahdinden dönmek, sizin benliğinizde kök salmıştır. Ve onun
meyvesi bize acı ve gasıplara ise tatlıdır.

Bilin ki, şu reziloğlu rezil (Ibn-i Ziyad), beni savaşla zillet arası iki yolda bırakmıştır ve biz zillete boyun eğmeyiz. Çünkü Allah-u Teâla, Resul'ü, mü'minler, temiz kimseler ve zamanın izzetli kimseleri, bu alçaklığı ve zilleti bizim için hoş görmezler. Bizim, zamanın zalimlerinin itaatini, yiğitlerin katligâhına tercih etmemizi kabul etmezler. Şimdi ben, Ehl-i Beytim ve sayıları az olan dostlarımla, Allah yolunda kıyam etmiş ve şehadeti canımla satınalmışım.

Bunu hangi sapık şia kaynağından aldınız veya manastır rahibinin günlüğünden :D

size selam diyorum gülüyorum ve geçiyorum yapacak bişe yok :D:D Bütün sahih hadisleri önünüze getirsek işittik iman ettik demeyeceksiniz. lüzum dahi görmüyorum. sizin için değil ama hak üzerine kardeşlerimiz için google amcanıza sahabe ve taibun hakkında hadisler yazın. bir kaç kitabevine gidin konu hakkında çeşitli kitaplar araştırın. burada yayımlamıyorum ki sapık şia da araştırsın fitne fesat peşinde koşmaya vakit bulamamış olur böylece. ey şia ! size yağmurlu havada su yok :)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt