Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ben Sana Ancak Bâtıl Uğrunda Öldürülürsen Üzülürüm

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Tarih, Esma Bint Ebî Bekr'in bütün davranışlarını unutsa, oğlu Abdullah'la son defa karşılaştığında onun gösterdiği metaneti, karar verme ve îman gücünü asla unutmayacaktır.


Bunun hikâyesi de şöyledir:

Yezîd İbn-i Muaviye'den sonra, halîfe olarak oğlu Abdullah İbnu'z-Zubeyr'e beyat edilmişti. Hicaz, Mısır, Irak, Horasan ve Kuzey Arabistan'ın büyük kısmı ona itaat etmişti.

Fakat Umeyye oğulları, el-Haccac İbn-i Yusuf es-Sekafî komutasında büyük bir orduyu onunla harbetmek için hemen harekete geçirdiler. İki taraf arasında, İbnu'z-Zubeyr'în çeşitli kahramanlıklar gösterdiği çarpışmalar oldu.

Ancak arkadaşları yavaş yavaş yanından ayrılmaya başladılar. Abdullah ve yanındakiler, Allah'ın evine sığınıp orada saklandılar.

Ölmeden birkaç saat önce annesi Esma'nın yanına gitti —annesi gözleri görmez yaşlı bir haldeydi— ve şöyle konuştu:

«—Es-selâmu aleyki ve rahmetullahi ve berakâtuhu, anneciğim!»

«_ Aleyke's-selâm Abdullah... Haccac'ın mancınıklarının Ha-rem'deki askerlerine fırlattığı taşlar, Mekke'nin evlerini titretirken, bu saatte gelmene sebep nedir?»

tt—.'Seninle istişarede bulunmak için geldim.»

«— Benimle istişarede bulunacaksın ha!... Hangi konuda?!»

«__ Askerler, el-Haccac'tan korktukları veya onun sağladığı imkânları arzu ettikleri için, beni perişan bîr halde bırakıp gittiler. Hattâ çocuklarım ve akrabalarım benden ayrıldılar. Yanımda adamlarımdan çok azı kaldı. Onlar büyük gayret gösterseler de ancak bir veya iki saat dayanabilirler. Umeyye oğullarının elçileri, eğer silâhı bırakır, Abdülmelik İbn-i Mervan'a beyat edersem, dünyada ne İstersem vereceklerini söylüyorlar. Sen ne dersin?»

Esma yüksek sesle şöyle cevap verdi:

«— Mesele senin meselen, Abdullah! Sen kendini daha iyi bilirsin... Eğer hak yolda olduğuna inanıyorsan ve hakk'a davet ediyorsan senin sancağının altında öldürülen arkadaşlarının sabrettiği gibi sen de sabret ve savaş...

Eğer dünyayı istiyorsan, sen ne kötü kulsun, kendini de arkadaşlarını da mahvetmiş olursun».

«—- Fakat bugün ben mutlaka öldürülmüş olacağım».

«— Bu; Umeyye oğulları çocuklarının kellenle oynaması için, isteyerek canını el-Haccac'a teslim etmenden daha hayırlıdır».

«— Ben öldürülmekten korkmuyorum, ancak benim organlarımı kesip koparmalarından korkuyorum».

«— Kişinin ölümden sonra korkacağı birşey yoktur. Ölü koyun derisinin yüzülmesi acı vermez...»

Abdullah'ın yüzünde memnuniyet ifadesi belirdi ve şöyle dedi:

«— Sen ne mübarek bir annesin. Senin ne mübarek hasletlerin var. Ben, bu saatte sana, bunları işitmek için geldim. Allah biliyor, ben ne gevşedim, ne de gücümü kaybettim. Yine Allah şahittir ki, yaptıklarımı dünya ve zînetlerini sevdiğim için yapmadım, ancak Al*lah'ın haram kıldığı şeylerin mubah görülmesine gazaplanacağı için yaptım. İşte ben, istediğin şeye doğru gidiyorum. Öldürüldüğümde ba*na üzülme, işini Allah'a havale et...»

«— Ben sana ancak bâtıl uğrunda öldürülürsen üzülürüm».

«— Oğlunun şimdiye kadar hiçbir kötüyü yapmaya kasdetmediği-ne, hiçbir yüz kızartıcı İşi yapmadığına, Allah'ın hükmünden sapmadı*ğına, hiçbir emanete hiyânet etmediğine, hiçbir müslüman ve zımmî-ye. haksızlık etmek istemediğine ve onun yanında hiçbir şeyin; Azîz ve Celîl olan Allah'ın rızasından daha üstün olmadığına inan...

Bunları kendimi temize çıkarmak için söylemiyorum. Allah beni, benden daha iyi bilir. O sözleri sadece kalbime sabrı sokmak için söyledim-

«— Seni, kendisinin ve benim istediğim şey üzerinde kılan Allah'a hâmdoisun... Yavrucuğum! Seni koklamam ve vücuduna dokun*mam için bana yaklaş. Belki, bu, seninle sön görüşmemiz olur».

Abdullah annesinin ellerini ve ayaklarını öptü. Annesi de oğlunun yüzünü ve başını hem kokladı hem de öptü. Elleriyle vücuduna dokundu.

Az sonra ellerini çekip şöyle dedi:

«— Abdullah! Bu giydiğin nedir?!»

«— Zırhım».

«— Yavrum! Bu, şehîd olmak isteyenin elbisesi değildir».

«— Ben bu zırhı, senin hatırını hoş etmek ve içini yatıştırmak için giydim».

«— Onu çıkar. Böylesi senin hamiyetin ve cesaretin için daha sağlam, sıçraman için daha güçlü ve hareket etmen için daha hafif*tir. Fakat onun yerine uzun pantolon giy. Yere yıkıldığında ayıp yerlerin açılmaz».

Abdullah İbnu'z-Zubeyr zırhını çıkardı. Üzerine pantolonunu giy*di. Harbe devam etmek için şöyle diyerek Harem'e gitti:

«— Anneciğim! Bana duâ etmeyi ihmâl etme.» Esma ellerini semaya kaldırıp:

—. Allah'ım! Gece karanlığında insanlar uyurken onun namaz kılmak üzere uzun süre ayakta kalmasına ve ağlamasına acı...

Allah'ım! Oruç tutmak üzere Mekke'yle Medine'nin sıcaklarındı aç ve susuz kalmasına acı...

Allah'ım! Onun anne ve babasına itaat etmesine acı...

Allah'ım! Onu sana havâle ettim. Onun için takdir ettiğine razı oldum. Bana ondan dolayı sabredenler sevabı ver» dedi.

O gün güneş batmadan Abdullah İbnu'z-Zubeyr, Rabbîne kavuştu. Onun ölümünün üzerinden on günden fazla geçmeden annesi Esma birit-i Ebî Bekir de yüz yaşına ulaşmış, tek bir dişi dökülmemiş ve'

aklından birşey eksiimemiş olarak Rabbine kavuştu.[2]







--------------------------------------------------------------------------------


2- Usdul'-ğabe, V/392-393,​
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt