Bid’at;Dini bid’at ve dünyevi bid’at olmak üzere iki kısımdır.
Dini Bid’atler: Bunlar dört tanedir.
1) İslam Dininden Çıkartan Bid’at:
İbadet çeşitlerinden birisinin Allah’tan başkasına yapılması gibi.
İbadet türlerinden bazıları; dua etmek, yardım istemek, yardımına çağırmak, adak adamak, kurban kesmek gibi...
Kim nebilerden, velilerden veya herhangi bir ölüden yardım ister veya sıkıntılı bir anında onları yardımına çağırırsa, Allah’tan başkasına adak adar veya kurban keserse dinde aslı olmayan birşeyi yapmış olur. Allah’a karşı büyük şirk işlemiş ve kafir olmuş olur.
2) Haram Olan Bid’at:
Mezarlar üzerinde bina yapmak, bunların üzerine örtü koymak, süslemek, ışıklandırmak, el sürmek, mezarları mescid edinmek, ölü birisinin yüzüsuyu hürmetine Allah’tan birşey istemek ve buna benzer şeylerin hepsi haram olan bid’atlerdendir.
Cündüp b. Abdullah (r.a) şöyle rivayet etti: Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediğini duydum:
“Sizden öncekiler nebilerinin mezarlarını mescid ediniyorlardı. Mezarları mescid edinmeyin. Bunu size yasaklıyorum.”(Müslim)
Ebu Heyyar şöyle dedi: Ali (r.a) bana şu emri verdi:
“Rasulullah (s.a.s)’in beni gönderdiği işe ben de seni göndereyim mi? Gördüğün her heykeli yok et ve yükseltilmiş her kabri dümdüz yap.” (Müslim)
Cabir İbn-i Abdullah (r.a) şöyle dedi:
“Rasulullah (s.a.s) kabrin kireçle yapılmasını, kabir üzerine oturulmasını ve kabir üzerinde bina kurulmasını nehyetti.”(Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Ahmed)
3) Tahrimen Mekruh (harama yakın olan) Bid’at:
Ezanda “Hayya ala hayru’l amel” veya “Eşhedü enne Ali veliyyullah” demek veya ezandan sonra yüksek sesle salavat okumak veya dua etmek bid’attir. (Ezandan sonra alçak sesle yapılan salavat ve dua sünnettir.)
Şaban ayının onbeşinci gecesi toplanıp bu geceyi kutlamak (Berat kandili), Rasulullah (s.a.s)’in doğum gününu kutlamak bid’attir.
Rasulullah (s.a.v)’i sevmek ve ona değer verip üstün tutmak, onun doğum gününde toplanıp zikretmek veya mevlid okumakla olmaz. Eğer bu amelde hayır olsaydı Rasulullah (s.a.s)’i bizden daha çok seven ve ona bizden daha çok bağlı olan ashab-ı kiram bu günü kutlardı.
Rasulullah (s.a.v)’i sevmek ve ona değer vermek ancak ona itaat edip emrettiği şeyleri yapmak ve yasakladığı şeylerden kaçınmakla olur.
Meşhur olan, şaban ayının onbeşinci gecesinde kılınan binlik namazı bid’attir. Bu ismi almasının sebebi; bin defa ihlas suresinin okunmasıdır. Bu namaz yüz rekattır. Her rekatta fatihadan sonra on kere ihlas suresi okunmaktadır.
Recep ayının ilk cuma gecesinde (Regaib kandili) kılınan namaz bid’attir. Cumhuru ulema Regaib gecesi ve bu gece kılınan namaz hakkında rivayet edilen hadislerin sahih olmayıp batıl olduğuna şahitlik etmişlerdir.
İmam Nevevi (r.a) Regaib namazı hakkında şöyle diyor:
“Bu namaz kötü bir bid’attir. Sapıklıktır. Çirkin ve batıldır. “Kut’il Kulub” ve “İhya” kitablarında zikredilmesine aldanma.”
Bunun gibi Receb ayının yirmi yedinci gecesini (Miraç kadili) kutlamak bid’attir. Çünkü İsra ve Mirac’ın Receb ayının hangi gecesinde olduğu veya sahabelerin bu geceyi kutladığına dair sahih bir rivayet yoktur.
İbn-i Abbas (r.a)’ya isnad edilen Mirac kıssasında zikredilen şeylerin çoğu batıl ve sapık şeylerdir. Abbas (r.a) bu gibi rivayetlerden beridir.
4) Tenzihen Mekruh Olan Bid’at:
Her namazdan sonra musafaha yapmak. Ramazanda perşembe günü gibi belli günlerde fakirlere yemek vermek, (fakirlere yemek vermek sevap bir amel olup bunun için belli bir gün tayin edilmesi bid’attir.) Farzı kıldıktan sonra tesbih yapmadan süneti kılmak bid’attir. (Çünkü sahih bir rivayete göre Rasulullah (s.a.s) ara vermeden iki namazın arasının birleştirilmesini nehyetti.) Ayrıca böyle yapan kişi Rasulullah (s.a.s)’in bizler’den namazdan sonra okumamızı istediği zikirleri terketmiş ve bunların sevabından mahrum olmuş olur.
Dünyevi Bid’atler:
İslam şeriatı belli temeller ve kaideler üzerinde inşa edilmiştir. Yiyecek ve içeceklerden haramlığı hakkında sahih delil mevcut olmayan şeyler helaldir. Kuşlar ve hayvanlardan yenilmesinin haram olduğuna dair sahih delil bulnmayanların yenilmesi helaldir. Bu islami bir kaidedir. Diğer bir İslami kaide de fayda veren şeyler mübah, zarar veren şeyler haramdır. Bir diğer islami kaide ise; Allah ve Rasulünün haram kıldığı haram, helal kıldığı helaldir.
Hakkında haram veya helal olduğuna dair hüküm bulunmayan şeyler Allah’ın affettiği şeylerdir. Dünyevi şeylerde şer’i bid’at yoktur. Bir şey ya haramdır veya helaldir. Mesela; elbiselerden ipek, takılardan altın gibi haramlığı hakkında sahih delil mevcut olan şeylerin dışındakiler mubahtır. (Altın ve ipek sadece erkeklere haramdır.) Kadının giydiği elbisenin erkeğe, erkeğin giydiği elbisenin kadına benzemesi haramdır. Aynı şekilde giyilen kıyafetin kafirlerin kıyafetine benzemesi veya giyimde modayı takip etmek küfür olan bid’attir.
Tarım ve sanayi gibi dünyevi işlerde ilerlemek lügat bakımından bidat olsa bile müslümanların faydasına olduğu için helal ve sevaptır.
Günümüzde ki bazı bid’atlere örnekler:
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizden kutlanması hakkında sahih bir nakil sabit olmayan bid’atlere örnekler:
1. Mevlit Kandili :
İsminden de anlaşıldığı üzere Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in doğduğu gecedir. Rabi’u’l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır. Dolayısıyla Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış değildir. Bunun üzerine ilim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve de mevlit okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid’at saymışlardır. Nitekim okunan mevlidinde bu babtan sayıldığı ilim ehlince malumdur. Hırıstiyanlar Mesih’in ve aile efradların doğum günlerini bayram olarak kutlarlar. Hz. Muhammed (s.a.v) veya bazı şahışların doğum günlerinin kutlanması hırıstiyanlardan esinlenme bir bid’at’tır. İslamda ne kimsenin doğumu için kutlama, ne de ölümü için matem törenleri tertipleme yoktur.
İnsanlar mevlidin sonunda Rasulullah’ın huzura geldiği inancıyla ayağa kalkarlar ki, bu da uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.
Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Onların (ölenlerin) gerisinde dirilecekleri güne kadar bir berzah (berzah dünya ile ahiret arasındaki engeldir) vardır.” (Mü’minun: 100)
Enes İbn Malik (rahimehullah) diyor ki:
“Ashabın yanında Rasulullah’tan daha sevgili kimse yoktu, buna rağmen ashabı onu gördükleri zaman hoşlanmayacağını bildikleri için Rasulullah’a kıyam etmezlerdi.” (Ahmed, Tirmizi sahihtir)
2. Regaip Kandili :
Bu geceyi ihya etmek maksadıyla Recep ayının ilk cuma gecesi yani aKSamla yatsı arası kılınan on iki rek’atlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur:
Enes İbn Malik (radıyallahuanhu) Allah Rasulu (s.a.s)’in şöyle dediğini rivayet eder:
(Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra, devamla) “O ayda bulunan ilk cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaip diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim recep ayının ilk perşembe gününü oruç tutar ve o günün, aKSamla yatsı arası on iki rekat namaz kılarsa, (namazın keyfiyetini açıkladıktan sonra) Allahu Teala o kimsenin günahlarını bağışlar”
İmam İbnu’l-Cevzi bu hadis hakkında şunları söyler:
“Bu hadis Allah Rasulu (s.a.s) üzerine uydurmadır. Ali İbn Abdillah İbn Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır. Şeyhimiz hafız Abdulvahab’ı şöyle derken işittim: Bu hadisin ravileri mechuldur. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ve bulamadım.”
İbnu’l-Cevzi sözüne şöyle devam eder:
“Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse önce gündüz oruç tutacaktır. Belkide o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu oluncada aKSam namazına kadar haliyle yemek yeme imkanı bulamıyacaktır aKSam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak neticede gayet eziyet çekmiş olacaktır. Ben doğrusu, ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdihamlaştıklarını kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor”
Hafız Ebu’l-Hitab ise şunu söyler:
“Regaib namazını uydurmakla ittiham edilen kimse Ali İbn Abdillah İbn Cahdami’dir. Mechul olan raviler üzerine uydurmuştur. Ki bunlar, kitabların tümünde mevcut değildir”
Hafız el-İrakı şöyle der:
“Rezzin, kitabında bunu irad etmiştir. O uydurma bir hadistir”
İmam Tartuşi şu sözünü ekler:
“Receb ayındaki regaip namazı ise, Beyti’l-Makdis’de bizim bulunduğumuz yerde ancak h. 480 senesinde ihdas (uydurulmuş) edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ve ne de duyduk”
Görüldüğü gibi bu gecede mevlit okuma işi bu namaza nisbeten yeni sayılıp daha sonra uydurulmuştur.
3. Mi’rac Kandili :
Recep ayının yirmi yedinci gecesidir. Recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid’attır. Recep, Şa’ban ve Ramazan aylarında okunan -gayrı sabit- dualar bid’at ve uydurmadır. Şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. İsra, Mi’rac veya mezkur ayın ihyasına dair hiç bir delil kaim olmamıştır
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle der:
“Muteber alimlerin belirttiği gibi; İslam alimlerin ittifakıyla bu, (namaz) meşru değildir. Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden sudur eder. Bu gecedede mevlit okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bid’ata diğer bir bid’at eklenmiş olunmaktadır.”
4. Beraat Kandili :
Beraat Kandili ise Şaban ayının ortasında olan geceye denilmektedir. Bu gecenin faziletiyle ilgili bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.
Hz. Ali (radiyallahu anh)’dan Allah Rasulu (s.a.v) şunu demiştir:
“Şaban ayının ortasında olan gece olunca, gecesini ihya eden gündüzünü de oruçlu geçirsin.”
Diğer bir rivayet ise şöyledir:
Ebu Musa el-Eş’ari (radiyallahu anh)’dan Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
“Şaban’ın ortasında bulunan gecede Allahu Teala mahlukatına nazar eder. Müşrik ile cimri müstesna olmak üzere bütün mahlukatını affeder.”
Yine başka bir rivayette de şöyledir:
Hz Aişe (radiyallahu anha)’dan Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
“Bu gecede Adem oğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır. Ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner.”
Ancak bu rivayetler veya zikrettiğimiz rivayetlerden hiç birisi sahih değildir. İlk rivayet Hz. Ali’nin rivayetidir.
İmam Busiri şöyle der:
“Bu rivayetin senedinde İbnu Ebi Sebure vardır. Asıl ismi, Ebu Bekr İbn Abdillah İbn Muhammed İbn Ebi Seburedir. İmam Ahmed İbn Hanbel ve Yahya İbn Ma’in; bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler”
İkinci rivayete gelince, Ebu Musa el-Eş’ari’nindir. İmam Busiri derki:
“Ebu Musa’ya ait hadisin senedi zayıftır. Bu da Abdullah bin Lehi’a’nın zayıf oluşundandır. Birde Velid bin Muslim’in tedlis yapması söz konusudur.
Diğer rivayette Hz. Aişe’nindir. Hz. Aişe’nin Ebu Musa’nın rivayetine benzeyen başka bir hadisi daha vardır. İmam Beyhaki, iki rivayeti de Da’vat’ul-Kebir kitabında tahricettikten sonra” şöyle der: “Bu hadisin isnadında ve öncekinde de mechul olan kimseler vardır. Diğeri birine inzimam edilince biraz kuvvet kazanır.”
Bid’at ile ilgili eserinde bu rivayetleri serdeden Ebu Şame akabinde şunu söyler:
“Bu rivayetlerde hususi bir namazın beyanı yoktur. Ancak bu gecenin faziletini belirtmektedir. Geceyi ihya etmek ise bütün senenin gecelerinde olduğu gibi müstehabtır. Mahzur ve münker olan şey; bazı geceleri hususi bir keyfiyette hususi bir namazla tahsis etmek, cuma, bayram ve teravih gibi ve bunuda İslamın şiarından olan mezkur ibadetler gibi izhar etmektir.”
Beraat kandilinde kılınan namaz:
Allame Ali İbn İbrahim bu namaz hakkında şöyle der:
“Şaban ayının ortasında geceleyin kılmak üzere ihdas edilen (uydurulan) onar defa ihlas suresi okumak suretiyle cemaatle kılınan cuma ve bayramlardan daha fazla önem verilen yüz rek’atlık elfiye namazına gelince; hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber ve eser gelmiştir. Kuut’ul-Kulub ve İhyau Ulumu’d-Din sahiblerinin zikretmesine veya Sa’lebi tefsirin kadir gecesi olduğunu söylemesine aldanma.”
Hafız İrakı Şöyle der: “Beraat namazı hakkındaki hadis batıldır.”
İbnu’l-Cevzi’de: “Şüphesiz bu hadis uydurma” demektedir
Şeyhu’l-İslam İbnu Teymiyye de buna benzer söz söylemiştir.
Bu namazın çıkış tarihini İmam Tartuşi şöyle anlatır:
“Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki: Bu, bizde ilk olarak 448 h. senesinin evvelinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinden İbnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beyti’l-Makdise geldi. Güzel tilaveti vardı, kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının ortasında (15’inde) bulunan gecede namaz kıldı arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Gelecek sene yine geldi ve arkasında bir çok insan bu namazı kıldı. Mescidde bu yayıldı. Böylelikle Mescidi Aksa’da ve insanların evlerinde bu namaz intişar etti. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi. Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlit okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.”
Müslüman olan her kişinin görevi, Kur’an ve sahih nebevi sünnete tabi olmak, Peygamber (s.a.v)’in ve ashabının izlediği yolu izlemektir. Asıl fırka-i naciye onların izlediği ve onların izinden gidenlerin gittiği yoldur.
Bid’at ve günümüzde oldukça yaygın olan bid’at türleri hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler İbn-i Teymiyye’nin, “Sırat-ı Mustakim” adlı eserinin inceleyebilirler. Bu eserde günümüzde yaygın olan bid’atler, Kur’an ve sünnet ışığında şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde incelenmiştir.
Rasulullah (s.a.v) Veda hutbesinde şöyle buyuruyor:
“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir.”(Buhari-Müslim)
Şüphesiz ki sözlerin en güzeli (en doğru söz); Allah (c.c)’ı kitabı
Yolların en hayırlısı; Muhammed (s.a.v)’in yoludur.
İşlerin en kötüsü; sonradan ortaya çıkanlardır.
Sonradan çıkarılan en şerli şey; bid’atolan şeydir. Her bid’at; sapıklık, Her sapıklık da; ateştedir.
HİDAYETE TABİ OLALARA SELAM OLSUN
Dini Bid’atler: Bunlar dört tanedir.
1) İslam Dininden Çıkartan Bid’at:
İbadet çeşitlerinden birisinin Allah’tan başkasına yapılması gibi.
İbadet türlerinden bazıları; dua etmek, yardım istemek, yardımına çağırmak, adak adamak, kurban kesmek gibi...
Kim nebilerden, velilerden veya herhangi bir ölüden yardım ister veya sıkıntılı bir anında onları yardımına çağırırsa, Allah’tan başkasına adak adar veya kurban keserse dinde aslı olmayan birşeyi yapmış olur. Allah’a karşı büyük şirk işlemiş ve kafir olmuş olur.
2) Haram Olan Bid’at:
Mezarlar üzerinde bina yapmak, bunların üzerine örtü koymak, süslemek, ışıklandırmak, el sürmek, mezarları mescid edinmek, ölü birisinin yüzüsuyu hürmetine Allah’tan birşey istemek ve buna benzer şeylerin hepsi haram olan bid’atlerdendir.
Cündüp b. Abdullah (r.a) şöyle rivayet etti: Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediğini duydum:
“Sizden öncekiler nebilerinin mezarlarını mescid ediniyorlardı. Mezarları mescid edinmeyin. Bunu size yasaklıyorum.”(Müslim)
Ebu Heyyar şöyle dedi: Ali (r.a) bana şu emri verdi:
“Rasulullah (s.a.s)’in beni gönderdiği işe ben de seni göndereyim mi? Gördüğün her heykeli yok et ve yükseltilmiş her kabri dümdüz yap.” (Müslim)
Cabir İbn-i Abdullah (r.a) şöyle dedi:
“Rasulullah (s.a.s) kabrin kireçle yapılmasını, kabir üzerine oturulmasını ve kabir üzerinde bina kurulmasını nehyetti.”(Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Ahmed)
3) Tahrimen Mekruh (harama yakın olan) Bid’at:
Ezanda “Hayya ala hayru’l amel” veya “Eşhedü enne Ali veliyyullah” demek veya ezandan sonra yüksek sesle salavat okumak veya dua etmek bid’attir. (Ezandan sonra alçak sesle yapılan salavat ve dua sünnettir.)
Şaban ayının onbeşinci gecesi toplanıp bu geceyi kutlamak (Berat kandili), Rasulullah (s.a.s)’in doğum gününu kutlamak bid’attir.
Rasulullah (s.a.v)’i sevmek ve ona değer verip üstün tutmak, onun doğum gününde toplanıp zikretmek veya mevlid okumakla olmaz. Eğer bu amelde hayır olsaydı Rasulullah (s.a.s)’i bizden daha çok seven ve ona bizden daha çok bağlı olan ashab-ı kiram bu günü kutlardı.
Rasulullah (s.a.v)’i sevmek ve ona değer vermek ancak ona itaat edip emrettiği şeyleri yapmak ve yasakladığı şeylerden kaçınmakla olur.
Meşhur olan, şaban ayının onbeşinci gecesinde kılınan binlik namazı bid’attir. Bu ismi almasının sebebi; bin defa ihlas suresinin okunmasıdır. Bu namaz yüz rekattır. Her rekatta fatihadan sonra on kere ihlas suresi okunmaktadır.
Recep ayının ilk cuma gecesinde (Regaib kandili) kılınan namaz bid’attir. Cumhuru ulema Regaib gecesi ve bu gece kılınan namaz hakkında rivayet edilen hadislerin sahih olmayıp batıl olduğuna şahitlik etmişlerdir.
İmam Nevevi (r.a) Regaib namazı hakkında şöyle diyor:
“Bu namaz kötü bir bid’attir. Sapıklıktır. Çirkin ve batıldır. “Kut’il Kulub” ve “İhya” kitablarında zikredilmesine aldanma.”
Bunun gibi Receb ayının yirmi yedinci gecesini (Miraç kadili) kutlamak bid’attir. Çünkü İsra ve Mirac’ın Receb ayının hangi gecesinde olduğu veya sahabelerin bu geceyi kutladığına dair sahih bir rivayet yoktur.
İbn-i Abbas (r.a)’ya isnad edilen Mirac kıssasında zikredilen şeylerin çoğu batıl ve sapık şeylerdir. Abbas (r.a) bu gibi rivayetlerden beridir.
4) Tenzihen Mekruh Olan Bid’at:
Her namazdan sonra musafaha yapmak. Ramazanda perşembe günü gibi belli günlerde fakirlere yemek vermek, (fakirlere yemek vermek sevap bir amel olup bunun için belli bir gün tayin edilmesi bid’attir.) Farzı kıldıktan sonra tesbih yapmadan süneti kılmak bid’attir. (Çünkü sahih bir rivayete göre Rasulullah (s.a.s) ara vermeden iki namazın arasının birleştirilmesini nehyetti.) Ayrıca böyle yapan kişi Rasulullah (s.a.s)’in bizler’den namazdan sonra okumamızı istediği zikirleri terketmiş ve bunların sevabından mahrum olmuş olur.
Dünyevi Bid’atler:
İslam şeriatı belli temeller ve kaideler üzerinde inşa edilmiştir. Yiyecek ve içeceklerden haramlığı hakkında sahih delil mevcut olmayan şeyler helaldir. Kuşlar ve hayvanlardan yenilmesinin haram olduğuna dair sahih delil bulnmayanların yenilmesi helaldir. Bu islami bir kaidedir. Diğer bir İslami kaide de fayda veren şeyler mübah, zarar veren şeyler haramdır. Bir diğer islami kaide ise; Allah ve Rasulünün haram kıldığı haram, helal kıldığı helaldir.
Hakkında haram veya helal olduğuna dair hüküm bulunmayan şeyler Allah’ın affettiği şeylerdir. Dünyevi şeylerde şer’i bid’at yoktur. Bir şey ya haramdır veya helaldir. Mesela; elbiselerden ipek, takılardan altın gibi haramlığı hakkında sahih delil mevcut olan şeylerin dışındakiler mubahtır. (Altın ve ipek sadece erkeklere haramdır.) Kadının giydiği elbisenin erkeğe, erkeğin giydiği elbisenin kadına benzemesi haramdır. Aynı şekilde giyilen kıyafetin kafirlerin kıyafetine benzemesi veya giyimde modayı takip etmek küfür olan bid’attir.
Tarım ve sanayi gibi dünyevi işlerde ilerlemek lügat bakımından bidat olsa bile müslümanların faydasına olduğu için helal ve sevaptır.
Günümüzde ki bazı bid’atlere örnekler:
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizden kutlanması hakkında sahih bir nakil sabit olmayan bid’atlere örnekler:
1. Mevlit Kandili :
İsminden de anlaşıldığı üzere Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in doğduğu gecedir. Rabi’u’l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır. Dolayısıyla Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış değildir. Bunun üzerine ilim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve de mevlit okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid’at saymışlardır. Nitekim okunan mevlidinde bu babtan sayıldığı ilim ehlince malumdur. Hırıstiyanlar Mesih’in ve aile efradların doğum günlerini bayram olarak kutlarlar. Hz. Muhammed (s.a.v) veya bazı şahışların doğum günlerinin kutlanması hırıstiyanlardan esinlenme bir bid’at’tır. İslamda ne kimsenin doğumu için kutlama, ne de ölümü için matem törenleri tertipleme yoktur.
İnsanlar mevlidin sonunda Rasulullah’ın huzura geldiği inancıyla ayağa kalkarlar ki, bu da uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.
Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Onların (ölenlerin) gerisinde dirilecekleri güne kadar bir berzah (berzah dünya ile ahiret arasındaki engeldir) vardır.” (Mü’minun: 100)
Enes İbn Malik (rahimehullah) diyor ki:
“Ashabın yanında Rasulullah’tan daha sevgili kimse yoktu, buna rağmen ashabı onu gördükleri zaman hoşlanmayacağını bildikleri için Rasulullah’a kıyam etmezlerdi.” (Ahmed, Tirmizi sahihtir)
2. Regaip Kandili :
Bu geceyi ihya etmek maksadıyla Recep ayının ilk cuma gecesi yani aKSamla yatsı arası kılınan on iki rek’atlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur:
Enes İbn Malik (radıyallahuanhu) Allah Rasulu (s.a.s)’in şöyle dediğini rivayet eder:
(Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra, devamla) “O ayda bulunan ilk cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaip diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim recep ayının ilk perşembe gününü oruç tutar ve o günün, aKSamla yatsı arası on iki rekat namaz kılarsa, (namazın keyfiyetini açıkladıktan sonra) Allahu Teala o kimsenin günahlarını bağışlar”
İmam İbnu’l-Cevzi bu hadis hakkında şunları söyler:
“Bu hadis Allah Rasulu (s.a.s) üzerine uydurmadır. Ali İbn Abdillah İbn Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır. Şeyhimiz hafız Abdulvahab’ı şöyle derken işittim: Bu hadisin ravileri mechuldur. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ve bulamadım.”
İbnu’l-Cevzi sözüne şöyle devam eder:
“Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse önce gündüz oruç tutacaktır. Belkide o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu oluncada aKSam namazına kadar haliyle yemek yeme imkanı bulamıyacaktır aKSam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak neticede gayet eziyet çekmiş olacaktır. Ben doğrusu, ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdihamlaştıklarını kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor”
Hafız Ebu’l-Hitab ise şunu söyler:
“Regaib namazını uydurmakla ittiham edilen kimse Ali İbn Abdillah İbn Cahdami’dir. Mechul olan raviler üzerine uydurmuştur. Ki bunlar, kitabların tümünde mevcut değildir”
Hafız el-İrakı şöyle der:
“Rezzin, kitabında bunu irad etmiştir. O uydurma bir hadistir”
İmam Tartuşi şu sözünü ekler:
“Receb ayındaki regaip namazı ise, Beyti’l-Makdis’de bizim bulunduğumuz yerde ancak h. 480 senesinde ihdas (uydurulmuş) edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ve ne de duyduk”
Görüldüğü gibi bu gecede mevlit okuma işi bu namaza nisbeten yeni sayılıp daha sonra uydurulmuştur.
3. Mi’rac Kandili :
Recep ayının yirmi yedinci gecesidir. Recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid’attır. Recep, Şa’ban ve Ramazan aylarında okunan -gayrı sabit- dualar bid’at ve uydurmadır. Şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. İsra, Mi’rac veya mezkur ayın ihyasına dair hiç bir delil kaim olmamıştır
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle der:
“Muteber alimlerin belirttiği gibi; İslam alimlerin ittifakıyla bu, (namaz) meşru değildir. Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden sudur eder. Bu gecedede mevlit okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bid’ata diğer bir bid’at eklenmiş olunmaktadır.”
4. Beraat Kandili :
Beraat Kandili ise Şaban ayının ortasında olan geceye denilmektedir. Bu gecenin faziletiyle ilgili bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.
Hz. Ali (radiyallahu anh)’dan Allah Rasulu (s.a.v) şunu demiştir:
“Şaban ayının ortasında olan gece olunca, gecesini ihya eden gündüzünü de oruçlu geçirsin.”
Diğer bir rivayet ise şöyledir:
Ebu Musa el-Eş’ari (radiyallahu anh)’dan Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
“Şaban’ın ortasında bulunan gecede Allahu Teala mahlukatına nazar eder. Müşrik ile cimri müstesna olmak üzere bütün mahlukatını affeder.”
Yine başka bir rivayette de şöyledir:
Hz Aişe (radiyallahu anha)’dan Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
“Bu gecede Adem oğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır. Ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner.”
Ancak bu rivayetler veya zikrettiğimiz rivayetlerden hiç birisi sahih değildir. İlk rivayet Hz. Ali’nin rivayetidir.
İmam Busiri şöyle der:
“Bu rivayetin senedinde İbnu Ebi Sebure vardır. Asıl ismi, Ebu Bekr İbn Abdillah İbn Muhammed İbn Ebi Seburedir. İmam Ahmed İbn Hanbel ve Yahya İbn Ma’in; bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler”
İkinci rivayete gelince, Ebu Musa el-Eş’ari’nindir. İmam Busiri derki:
“Ebu Musa’ya ait hadisin senedi zayıftır. Bu da Abdullah bin Lehi’a’nın zayıf oluşundandır. Birde Velid bin Muslim’in tedlis yapması söz konusudur.
Diğer rivayette Hz. Aişe’nindir. Hz. Aişe’nin Ebu Musa’nın rivayetine benzeyen başka bir hadisi daha vardır. İmam Beyhaki, iki rivayeti de Da’vat’ul-Kebir kitabında tahricettikten sonra” şöyle der: “Bu hadisin isnadında ve öncekinde de mechul olan kimseler vardır. Diğeri birine inzimam edilince biraz kuvvet kazanır.”
Bid’at ile ilgili eserinde bu rivayetleri serdeden Ebu Şame akabinde şunu söyler:
“Bu rivayetlerde hususi bir namazın beyanı yoktur. Ancak bu gecenin faziletini belirtmektedir. Geceyi ihya etmek ise bütün senenin gecelerinde olduğu gibi müstehabtır. Mahzur ve münker olan şey; bazı geceleri hususi bir keyfiyette hususi bir namazla tahsis etmek, cuma, bayram ve teravih gibi ve bunuda İslamın şiarından olan mezkur ibadetler gibi izhar etmektir.”
Beraat kandilinde kılınan namaz:
Allame Ali İbn İbrahim bu namaz hakkında şöyle der:
“Şaban ayının ortasında geceleyin kılmak üzere ihdas edilen (uydurulan) onar defa ihlas suresi okumak suretiyle cemaatle kılınan cuma ve bayramlardan daha fazla önem verilen yüz rek’atlık elfiye namazına gelince; hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber ve eser gelmiştir. Kuut’ul-Kulub ve İhyau Ulumu’d-Din sahiblerinin zikretmesine veya Sa’lebi tefsirin kadir gecesi olduğunu söylemesine aldanma.”
Hafız İrakı Şöyle der: “Beraat namazı hakkındaki hadis batıldır.”
İbnu’l-Cevzi’de: “Şüphesiz bu hadis uydurma” demektedir
Şeyhu’l-İslam İbnu Teymiyye de buna benzer söz söylemiştir.
Bu namazın çıkış tarihini İmam Tartuşi şöyle anlatır:
“Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki: Bu, bizde ilk olarak 448 h. senesinin evvelinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinden İbnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beyti’l-Makdise geldi. Güzel tilaveti vardı, kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının ortasında (15’inde) bulunan gecede namaz kıldı arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Gelecek sene yine geldi ve arkasında bir çok insan bu namazı kıldı. Mescidde bu yayıldı. Böylelikle Mescidi Aksa’da ve insanların evlerinde bu namaz intişar etti. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi. Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlit okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.”
Müslüman olan her kişinin görevi, Kur’an ve sahih nebevi sünnete tabi olmak, Peygamber (s.a.v)’in ve ashabının izlediği yolu izlemektir. Asıl fırka-i naciye onların izlediği ve onların izinden gidenlerin gittiği yoldur.
Bid’at ve günümüzde oldukça yaygın olan bid’at türleri hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler İbn-i Teymiyye’nin, “Sırat-ı Mustakim” adlı eserinin inceleyebilirler. Bu eserde günümüzde yaygın olan bid’atler, Kur’an ve sünnet ışığında şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde incelenmiştir.
Rasulullah (s.a.v) Veda hutbesinde şöyle buyuruyor:
“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir.”(Buhari-Müslim)
Şüphesiz ki sözlerin en güzeli (en doğru söz); Allah (c.c)’ı kitabı
Yolların en hayırlısı; Muhammed (s.a.v)’in yoludur.
İşlerin en kötüsü; sonradan ortaya çıkanlardır.
Sonradan çıkarılan en şerli şey; bid’atolan şeydir. Her bid’at; sapıklık, Her sapıklık da; ateştedir.
HİDAYETE TABİ OLALARA SELAM OLSUN