Bilgisayar Ve Televizyonun Çocuk Üzerindeki Etkisi
“Aniden yerinden kalkıp bağırmaya başladı. Kendisine ateş eden adamı öldüremediği için aşırı bir tepki göstermişti. Bir daha denemeye koyuldu. Bir oturup bir kalkıyor, karşısındaki kişiyi yok etmek istiyordu. Rakibine ciddi zararlar vermişti.
Karşısındaki adamın kanlar içinde kalmasıyla bir kahkaha attı. Bu olaylar tekrar tekrar devam etti. Ölesiye savaşıyor, düşmanlarına zarar vermek için elinden geleni yapıyordu. Annesi birkaç kere yemeğe çağırmasına rağmen masadan kalkmamıştı. Oyuna öylesine kapılmıştı ki başka hiçbir şey düşünmüyordu.”
Buna benzer hâdiseler son zamanlarda evlerde ve internet kafelerde sık sık yaşanıyor. Çocuklar ve gençler vaktini sürekli olarak ya bilgisayar karşısında oyun oynamakla, ya da televizyon başında şiddet filmleri izlemekle geçirmektedir.
Anne-babaların, “Çağın icaplarını yerine getirelim, yaşıtlarından geri kalmasın veya derslerine de yardımcı olsun.” düşüncesiyle sıcak baktıkları bilgisayar, çocuklar tarafından çoğunlukla oyun için kullanılıyor. Masum olarak başlanan kullanma, zamanla maksadının dışına çıkmakta ve çözümü /kontrolü zor bir problem olarak anne-babanın karşısına çıkmaktadır.
Evet, günümüzde kitle iletişim araçları eğitimin önemli bir parçası hâline gelmiştir. Kitle iletişim araçları denince akla yazılı ve sözlü basın yani kitap, dergi, gazete, sinema, radyo, televizyon, bilgisayar, internet, CD, DVD vb. gelmektedir.
Çağımızda insan davranışları üzerinde sürekli, yaygın ve birinci derecede etkili olan kitle iletişim araçları dikkate alınmadan bir eğitim olayı düşünülemez denilebilir. Fakat daha eleştirel bir zekâ geliştiremediğinden dolayı çocuk, kitle iletişim araçları karşısında en hassas kitledir.
Dolayısıyla bu araçlar çocuğun davranışlarını, hayat biçimini daha çok etkiler. Burada anne babaya düşen görev, bu araçların iyi yönlerinden çocuklarının yararlanmalarını sağlamak ve zararlarından korumaktır.
Anne-babalar bu araçlardan özellikle bilgisayar ve televizyona çok dikkat etmelidirler, zira doğru kullanılmadığı takdirde çocuk üzerinde en fazla kötü etkiyi yapmaktadırlar.
Bilgisayar:
Çocuğun zihnen, bedenen ve kalben gelişmesinde oyunun müspet tesiri, hem oyunun muhtevasına, hem de oyunda geçirilen süreye bağlıdır. Bu süre ne çok, ne de az olmalıdır. Bu hususta dengeyi tutturmak, çocuğa zamanı verimli kullanma eğitimi vermekle mümkündür.
Zamanını gereksiz şeylere harcayan çocuklar erişkinliklerinde de zaman konusunda duyarsız olabilmektedir. Kısacası zamanın kıymeti, bir şekilde çocuğa benimsetilebilmelidir. Bilgisayar karşısında geçirilen boş saatler, çocuk ve gençlerin pasifleşmelerine sebep olur.
Bu durum, çocuklarda stresi artırır. Özellikle hareketli, erkek çocuklarda bu hareketsizlik enerji birikmesine ve çocuğun davranışlarına olumsuz tesir eder. Bedendeki enerjinin sportif faaliyetlerle dışarı atılması, büyüme, gelişme ve paylaşmayı öğrenme açısından yararlıdır. Ayrıca, bilgisayar başında harcanan zaman, çocukları ve gençleri faydalı oyun, ders çalışma, spor yapma vb. kültürel faaliyetlere katılmaktan mahrum bırakır.
Bilgisayar oyunlarındaki şiddetin her yeni oyunda biraz daha arttığını görüyoruz. Oyun piyasasını ellerinde bulunduranlar, çocukları ekran başına çekebilmek için her türlü yolu caiz görmektedir. Şiddet görüntülerine uzun süre maruz kalan çocuklarda, endişe ve korku, şiddete temayül, anî parlama ve şiddeti sıradan görme gibi durumlar söz konusu olur.
Zararlı oyunlar aynı zamanda çocukların dini kültürlerini öğrenmesini engellemekte, oyun içerisinde bulunan yabancı toplumların kültür değerleri, inanışları ve dünya bakışları çocuğun şuur altına yerleştirmekte. Çocuklarımız farkında olmadan bunların tesiri altında kalmaktadır.
Bu tür oyunlarda İslamiyet öcü, Müslümanlar ise terörist olarak gösterilmekte.
Bilgisayar bağımlısı olan çocuklar arkadaş bulmada da zorluk çekerler ve arkadaşı olmadığı içinde bilgisayara tamamen mahkûm olarak, kendilerini toplumdan dışlarlar. Anne-babaların, çocukların gelişmesine uygun meşguliyet sağlayarak, bilgisayar oyunları için harcanan zamanı dengelemeleri gerekmektedir.
Bilgisayar oyunları netice itibarıyla çocukta, hayatta her şeyi bir oyun olarak görme eğilimine, sürekli hayal kurmaya, oyunda işlenen temalarla oyun sonrasında da zihnî meşguliyete, bu temaları arkadaşlarıyla olan oyunlara ve davranışlara taşımaya, aile ile olan ilişkilerde ve birlikte geçirilen zamanlardaki azalmaya, sosyal olmayan bir hayat tarzının yerleşmesine ve hayal ile gerçeği karıştırmaya sebep olmaktadır.
Yüce Allah’ın insana verdiği önemli nimetlerden olan göz, kulak ve diğer organlar, bilgisayar karşısında sadece eğlenmeye yönelik oyunlar için meşgul edildiğinde, yaratılış gayesi dışında kullanılmış olur. Dolayısıyla, anne-babalara düşen en önemli sorumluluk, çocuklarının görme, işitme, hissetme ve muhakeme etme gibi melekelerinin doğru istikamette değerlendirilmesine dikkat etmek ve buna imkân hazırlamaktır.
Televizyon:
Televizyonun çocuklar üzerindeki zararlı etkilerinden bazıları, yorgunluk, şiddet, saldırganlık ve zamanın boşa geçirilmesidir. Televizyon tutsaklığının, okuma ve özgür düşünme yeteneğini kısıtlayıp, beğenileri köreltmek gibi de sakıncaları vardır. Ayrıca reklâmlar, özentiye sebep olmakta, çocuklar kanaatsizliğe sürüklenmekte ve para, lüks, şöhret tutkusu artmaktadır. Çocukların göreceği filmler anne babalar tarafından kontrol edilmelidir.
Bazı film ve dizilerde çocuklar, kötü alışkanlıklara ve şiddete özendirilmektedir. Şiddet dolu film seyreden çocukların tepkileri zamanla değişir, arkadaşlarına ve çevrelerine daha fazla şiddet uygularlar. Küçük bir anlaşmazlıkta, itme ve tekme atma gibi davranışlar sergilerler. Buna aşağıdaki hâdiseler misal verilebilir: “Şiddet unsuru taşıyan filmler izleyen üç buçuk yaşındaki bir çocuk, belli bir süre sonra TV’de gördüğünü uygulamaya geçirip kardeşini bıçaklayarak öldürmüştür.
Kendini çizgi film kahramanı zanneden bir çocuk ise, uçmak niyetiyle yedinci kattan kendini aşağıya atmıştır. Fransa'da bilgisayar oyunlarında başarılı olamayan bir çocuk, sık ve aşırı sinirlenmeler neticesinde sara olmuştur.”
Yukarıda bilgisayar, televizyon ve filmler için geçerli hususlar diğer iletişim araçları için de geçerlidir. Anne baba çocuğun ahlâkî eğitimi için bu konuda titizlikle durmalıdır. Burada zararlı yayınları yasaklamaktan daha çok alternatif olumlu yayınlara yönlendirme önemlidir.
Televizyon, radyo, film, gazete, dergi vb. araçlar, iki tarafı keskin bıçak gibidir. İyiye kullanıldığında iyi sonuçlar, kötüye kullanıldığında kötü sonuçlar elde edilir. İşte bu durum gereği, anne babalar mümkün olduğu ölçüde çocuklarının bu tür araç gereçlerle geçirdiği zamanda birlikte olmalıdır. Böylece onları hem kontrol etmiş hem de birlikte zaman geçirmiş olurlar.
“Aniden yerinden kalkıp bağırmaya başladı. Kendisine ateş eden adamı öldüremediği için aşırı bir tepki göstermişti. Bir daha denemeye koyuldu. Bir oturup bir kalkıyor, karşısındaki kişiyi yok etmek istiyordu. Rakibine ciddi zararlar vermişti.
Karşısındaki adamın kanlar içinde kalmasıyla bir kahkaha attı. Bu olaylar tekrar tekrar devam etti. Ölesiye savaşıyor, düşmanlarına zarar vermek için elinden geleni yapıyordu. Annesi birkaç kere yemeğe çağırmasına rağmen masadan kalkmamıştı. Oyuna öylesine kapılmıştı ki başka hiçbir şey düşünmüyordu.”
Buna benzer hâdiseler son zamanlarda evlerde ve internet kafelerde sık sık yaşanıyor. Çocuklar ve gençler vaktini sürekli olarak ya bilgisayar karşısında oyun oynamakla, ya da televizyon başında şiddet filmleri izlemekle geçirmektedir.
Anne-babaların, “Çağın icaplarını yerine getirelim, yaşıtlarından geri kalmasın veya derslerine de yardımcı olsun.” düşüncesiyle sıcak baktıkları bilgisayar, çocuklar tarafından çoğunlukla oyun için kullanılıyor. Masum olarak başlanan kullanma, zamanla maksadının dışına çıkmakta ve çözümü /kontrolü zor bir problem olarak anne-babanın karşısına çıkmaktadır.
Evet, günümüzde kitle iletişim araçları eğitimin önemli bir parçası hâline gelmiştir. Kitle iletişim araçları denince akla yazılı ve sözlü basın yani kitap, dergi, gazete, sinema, radyo, televizyon, bilgisayar, internet, CD, DVD vb. gelmektedir.
Çağımızda insan davranışları üzerinde sürekli, yaygın ve birinci derecede etkili olan kitle iletişim araçları dikkate alınmadan bir eğitim olayı düşünülemez denilebilir. Fakat daha eleştirel bir zekâ geliştiremediğinden dolayı çocuk, kitle iletişim araçları karşısında en hassas kitledir.
Dolayısıyla bu araçlar çocuğun davranışlarını, hayat biçimini daha çok etkiler. Burada anne babaya düşen görev, bu araçların iyi yönlerinden çocuklarının yararlanmalarını sağlamak ve zararlarından korumaktır.
Anne-babalar bu araçlardan özellikle bilgisayar ve televizyona çok dikkat etmelidirler, zira doğru kullanılmadığı takdirde çocuk üzerinde en fazla kötü etkiyi yapmaktadırlar.
Bilgisayar:
Çocuğun zihnen, bedenen ve kalben gelişmesinde oyunun müspet tesiri, hem oyunun muhtevasına, hem de oyunda geçirilen süreye bağlıdır. Bu süre ne çok, ne de az olmalıdır. Bu hususta dengeyi tutturmak, çocuğa zamanı verimli kullanma eğitimi vermekle mümkündür.
Zamanını gereksiz şeylere harcayan çocuklar erişkinliklerinde de zaman konusunda duyarsız olabilmektedir. Kısacası zamanın kıymeti, bir şekilde çocuğa benimsetilebilmelidir. Bilgisayar karşısında geçirilen boş saatler, çocuk ve gençlerin pasifleşmelerine sebep olur.
Bu durum, çocuklarda stresi artırır. Özellikle hareketli, erkek çocuklarda bu hareketsizlik enerji birikmesine ve çocuğun davranışlarına olumsuz tesir eder. Bedendeki enerjinin sportif faaliyetlerle dışarı atılması, büyüme, gelişme ve paylaşmayı öğrenme açısından yararlıdır. Ayrıca, bilgisayar başında harcanan zaman, çocukları ve gençleri faydalı oyun, ders çalışma, spor yapma vb. kültürel faaliyetlere katılmaktan mahrum bırakır.
Bilgisayar oyunlarındaki şiddetin her yeni oyunda biraz daha arttığını görüyoruz. Oyun piyasasını ellerinde bulunduranlar, çocukları ekran başına çekebilmek için her türlü yolu caiz görmektedir. Şiddet görüntülerine uzun süre maruz kalan çocuklarda, endişe ve korku, şiddete temayül, anî parlama ve şiddeti sıradan görme gibi durumlar söz konusu olur.
Zararlı oyunlar aynı zamanda çocukların dini kültürlerini öğrenmesini engellemekte, oyun içerisinde bulunan yabancı toplumların kültür değerleri, inanışları ve dünya bakışları çocuğun şuur altına yerleştirmekte. Çocuklarımız farkında olmadan bunların tesiri altında kalmaktadır.
Bu tür oyunlarda İslamiyet öcü, Müslümanlar ise terörist olarak gösterilmekte.
Bilgisayar bağımlısı olan çocuklar arkadaş bulmada da zorluk çekerler ve arkadaşı olmadığı içinde bilgisayara tamamen mahkûm olarak, kendilerini toplumdan dışlarlar. Anne-babaların, çocukların gelişmesine uygun meşguliyet sağlayarak, bilgisayar oyunları için harcanan zamanı dengelemeleri gerekmektedir.
Bilgisayar oyunları netice itibarıyla çocukta, hayatta her şeyi bir oyun olarak görme eğilimine, sürekli hayal kurmaya, oyunda işlenen temalarla oyun sonrasında da zihnî meşguliyete, bu temaları arkadaşlarıyla olan oyunlara ve davranışlara taşımaya, aile ile olan ilişkilerde ve birlikte geçirilen zamanlardaki azalmaya, sosyal olmayan bir hayat tarzının yerleşmesine ve hayal ile gerçeği karıştırmaya sebep olmaktadır.
Yüce Allah’ın insana verdiği önemli nimetlerden olan göz, kulak ve diğer organlar, bilgisayar karşısında sadece eğlenmeye yönelik oyunlar için meşgul edildiğinde, yaratılış gayesi dışında kullanılmış olur. Dolayısıyla, anne-babalara düşen en önemli sorumluluk, çocuklarının görme, işitme, hissetme ve muhakeme etme gibi melekelerinin doğru istikamette değerlendirilmesine dikkat etmek ve buna imkân hazırlamaktır.
Televizyon:
Televizyonun çocuklar üzerindeki zararlı etkilerinden bazıları, yorgunluk, şiddet, saldırganlık ve zamanın boşa geçirilmesidir. Televizyon tutsaklığının, okuma ve özgür düşünme yeteneğini kısıtlayıp, beğenileri köreltmek gibi de sakıncaları vardır. Ayrıca reklâmlar, özentiye sebep olmakta, çocuklar kanaatsizliğe sürüklenmekte ve para, lüks, şöhret tutkusu artmaktadır. Çocukların göreceği filmler anne babalar tarafından kontrol edilmelidir.
Bazı film ve dizilerde çocuklar, kötü alışkanlıklara ve şiddete özendirilmektedir. Şiddet dolu film seyreden çocukların tepkileri zamanla değişir, arkadaşlarına ve çevrelerine daha fazla şiddet uygularlar. Küçük bir anlaşmazlıkta, itme ve tekme atma gibi davranışlar sergilerler. Buna aşağıdaki hâdiseler misal verilebilir: “Şiddet unsuru taşıyan filmler izleyen üç buçuk yaşındaki bir çocuk, belli bir süre sonra TV’de gördüğünü uygulamaya geçirip kardeşini bıçaklayarak öldürmüştür.
Kendini çizgi film kahramanı zanneden bir çocuk ise, uçmak niyetiyle yedinci kattan kendini aşağıya atmıştır. Fransa'da bilgisayar oyunlarında başarılı olamayan bir çocuk, sık ve aşırı sinirlenmeler neticesinde sara olmuştur.”
Yukarıda bilgisayar, televizyon ve filmler için geçerli hususlar diğer iletişim araçları için de geçerlidir. Anne baba çocuğun ahlâkî eğitimi için bu konuda titizlikle durmalıdır. Burada zararlı yayınları yasaklamaktan daha çok alternatif olumlu yayınlara yönlendirme önemlidir.
Televizyon, radyo, film, gazete, dergi vb. araçlar, iki tarafı keskin bıçak gibidir. İyiye kullanıldığında iyi sonuçlar, kötüye kullanıldığında kötü sonuçlar elde edilir. İşte bu durum gereği, anne babalar mümkün olduğu ölçüde çocuklarının bu tür araç gereçlerle geçirdiği zamanda birlikte olmalıdır. Böylece onları hem kontrol etmiş hem de birlikte zaman geçirmiş olurlar.